الأصل المعهود: اليقين لا يزول بالشك ‘Meşhur kaide: Şek ile yakîn zâil olmaz’



Yüklə 3,3 Mb.
səhifə19/48
tarix22.01.2019
ölçüsü3,3 Mb.
#101643
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   48

3. Kitâbu’z-Zıhâr


(حكم الحرمة وخطاب التحريم لا يتناول من لا يعقل) "Haramlık hükmü ve yasaklama hitabı, aklî melekesi olmayanları kapsamaz". Zıharda bulunanın aklî melekesi yerinde olmalıdır1119.

(الإجتهاد المخالف للنصوص باطل) "Nasslara muhalif ictihad geçersizdir" Ebu Yusuf’un (v. 182/798) bir zıhar meselesindeki görüşünü desteklemek üzere zikredilen bu kâidenin benimsenmesi hususunda görüş ayrılığı bulunmamakla beraber, mesela İmam Muhammed’e (v. 189/805) göre bu konuda delil olarak dayanılan nassın zahiri tevile ihtimalli olduğundan mesele ictihada açıktır; dolayısıyla kâide bu hususta istidlale elverişli değildir1120.

(لا يتصور بقاء الشيء في غير محله) "Bir şeyin bekâsı, mahalsiz tasavvur edilemez". Zıharın hükmü, hükmün konusu olan eşlerden birinin ölümü ile sona erer1121.

(الأصل أن التصرف الشرعي إذا انعقد مفيدا لحكمه وفي بقائه احتمال الفائدة أو وهم الفائدة يبقى لفائدة محتملة أو موهومة) "Kâide: Şer‘î tasarruf, hükmünü doğuracak şekilde inikad bulmuşsa ve hükmün bekâsında fayda ihtimali veya vehmi (çok veya az bir ihtimal) varsa bu hüküm, muhtemel veya mevhum fayda sebebiyle kalır". Herhangi bir vakit belirtmeksizin mutlak olarak zıhar yapan bir kimse, keffaret vermediği sürece hanımına yaklaşamaz1122.

(الأصل أن الأحكام تضاف إلى أسبابها لا إلى شروطها) "Kâide: Hükümler, sebeplerine izafe edilir, şartlarına izafe edilmezler". Müellif, zıhar keffaretinin sebebinin zıhar olduğunu; avdın (zevciyet münasebetine geri dönme) ise şart olduğunu, ancak hükmün şarta değil de sebebe izafe edileceğini söyleyenlerin görüşünü aktarırken, bu kâideyi zikretmiştir1123.

(ولما لا يتوصل إليه إلا به الأصل المعهود: أن إيجاب الشيء إيجاب له) "Bilinen kâide: Bir şeyin vacib kılınması, o şeyin yanı sıra ona ancak kendisiyle erişilebilen şeylerin de vacib kılınmasını ifade eder". Nitekim namazı emretme, tahareti de emretme manasını içerir. Zıhârdan sonra kadın ile erkek arasında zevciyet ilişkisinin devam edebilmesi için aradaki haramlığın kalkması gerekir. Bu da ancak keffâret ile mümkündür. Şu halde, zevciyet ilişkisi için keffaretin îfâ edilmesi gereklidir1124.


4. Kitâbu’l-Liân


(الحدود تدرأ بالشبهات) "Hadler, şüpheler ile düşürülür". Mellif, ceza hukukuyla ilgili bu temel ilkeyi, liânın hadd-i kazif mesabesinde kabul edilmesi bağlamında zikretmekte ve bu durumda şahitlik için aranan sıkı şartlara atıfta bulunmaktadır1125.

(الأصل أن الملك متى ثبت لإنسان لا يزول إلا بإزالته أو بخروجه من أن يكون منتفعا به في حقه لعجزه عن الإنتفاع به) "Kâide: Bir insan için sâbit olan mülkiyet, ya ondan vazgeçmesiyle veya ondan yararlanmadaki acziyeti sebebiyle mülkiyetin onun hakkında yararlı olmaktan çıkmış olması ile ortadan kalkar". Liânın sonuçları tartışılırken zikredilen bu kâidede "milk" kelimesi eşya hukukundaki teknik anlamıyla değil, karı-koca ilişkisinin helalliğiyle ilgili hak anlamında kullanılmıştır1126.

(الأكثر يقوم مقام الكل في كثير من الأحكام) "Hükümlerin birçoğunda ekser, bütünün yerine geçer". Bu kâide, liânın önemli bir kısmının tamamlandığı bir aşamada hâkimin tamamının bittiğini sanarak tefrike hükmetmesi halinde tefrikin nâfiz olacağını temellendirmek üzere zikredilmektedir1127.

(الإجتهاد إذا خالف النص باطل) "İctihad nassa aykırı olduğunda geçersizdir". Müellif yukarıdaki meselede, liânın adedinin nass ile sâbit olduğu, hâkimin erken tefrika hükmetmekle nassta belirtilen sayıya riayet etmediği, dolayısıyla ictihadının nassa aykırı olduğu şeklinde gelebilecek muhtemel bir eleştiriyi aktarırken bu kâideyi zikretmiştir. Bu eleştiriyi de bir önceki kâideye işaretle, nassın liân adedini belirli bir sayıda ifade etmesinin, çoğunluğun onun yerini almayacağı anlamına gelmeyeceğini, bu konunun meskutun anh olması sebebiyle ictihad alanına girdiğini söylemiştir1128.



Kitâbu’l-Liân’da zikrettiği dâbıtlara şunları örnek verebiliriz:

(كل من كان من أهل الشهادة واليمين كان من أهل اللعان ومن لا فلا عندنا) "Bize göre şahitliğe ve yemine ehil olan herkes liâna da ehildir. Şahitliğe ve yemine ehil olmayan, liâna da ehil değildir"1129.

(إن كل قذف لا يوجب الحد لو كان القاذف أجنبيا لا يوجب اللعان إذا كان القاذف زوجا) "İftira eden yabancı olursa, her kazif haddi gerektirmez; iftira eden zevc olursa, her kazif liânı gerektirmez". Liânda bulunacak şahıslarda aranan vasıflarla ilgili olarak önce bir hadis, daha sonra da bu dâbıtı zikretmiştir. Mezhep bilginlerinin konu ile ilgili bazı meseleleri bu dâbıttan tahric ettiklerini ifade etmiştir1130.

(كل ما يمنع وجوب اللعان إذا اعترض بعد وجوبه يسقطه) "Liânın vücûbunu engelleyen her şey, liânın vücûbundan sonra ortaya çıktığında liânı düşürür"1131.

(الطلاق الرجعي لا يبطل الزوجية) "Ric‘î talak, zevciyeti geçersiz kılmaz"1132.

5. Kitâbu’r-Radâ


(السبب يقام مقام المسبب خصوصا في باب الحرمات) "Özellikle haramlar konusunda, sebep, sonucun yerine ikame edilir". Süt emmeden kaynaklanan haramlık engelinin "sizi emziren süt anneleriniz ile evlenmeniz sizlere haram kılındı"1133 ayetinde kadına hasredildiği, onun kocası için herhangi bir engelin olmadığını söyleyenlere karşı; süt emziren kadının kocasının, süt emen çocuğun süt babası olmasından dolayı emzirme sebebiyle kadın için oluşan haramlık engelinin, onun için de geçerli olduğunu ifade ederken bu kâideyi zikretmiştir1134.

(إعتبار الغالب وإلحاق المغلوب بالعدم أصل في الشرع) "Baskın olanın dikkate alınması ve az olanın yok kabul edilmesi, dinde asıldır". İmâmeyn’e göre, sütannenin sütü bir yiyecek maddesi ile karıştığında süt, yemekten daha fazla ise radâ sâbit olur ve haramlık tahakkuk eder1135.

(الثابت بيقين لا يزول بالشك) "Yakînen sâbit olan, şek ile zâil olmaz". Kocasından boşanmış bir kadının sütünün hükümleri bağlamında bu kâideden yararlanılmaktadır1136.

(الحكم يضاف إلى العلة لا إلى الشرط) "Hüküm, illete izafe edilir, şarta değil".

(الأصل أن الشرط مع العلة إذا اشتركا في الحظر والإباحة أي: في سبب المؤاخذة وعدمه فإضافة الحكم إلى العلة أولى من إضافته إلى الشرط) "Kâide: Şart ve illet birlikte ibaha ve yasaklıkta müşterek olursa, yani muaheze sebebi olup olmamada birlikte olurlarsa, hükmün illete izafesi, şarta izafesinden evlâdır".

(فإضافة الحكم إلى الشرط أولى من إضافته إلى العلة إذا كان الشرط محظورا والعلة غير موصوفة بالحظر) "Eğer şart yasaklanmış bir şey ise ve illet yasaklık vasfı taşımıyorsa, hükmün şarta izafeti, illete izafetinden evlâdır". Bu kâidelerden, sütanneliği hükümleri bağlamında mezhep içerisindeki müctehidlerin farklı görüşleri izah edilirken her müctehidin esas aldığı kâide zikredilerek yararlanılmıştır1137.



Kitâbu’r-Radâ’da geçen dâbıtlara iki tane örnek verilebilir:

(كل إثنين إجتمعا على ثدي واحد صارا أخوين أو أختين أو أخا وأختا من الرضاعة) "Aynı kadından süt emen iki kişi süt kardeşi olurlar"1138.

(الأصل أن الفرقة الحاصلة قبل الدخول توجب سقوط كل المهر) "Kâide: Duhuldan önce meydana gelen ayrılık, mehrin tamamının sakıt olmasını gerektirir"1139.


Yüklə 3,3 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   48




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin