الأصل المعهود: اليقين لا يزول بالشك ‘Meşhur kaide: Şek ile yakîn zâil olmaz’



Yüklə 3,3 Mb.
səhifə22/48
tarix22.01.2019
ölçüsü3,3 Mb.
#101643
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   48

12. Kitâbu’l-Velâ


(الخراج بالضمان) "Bir şeyin nef‘i, zamânı mukabelesindedir". Şa‘bî (v. 103/722) ve İbn Ebî Leylâ’ya (v. 148/765) göre, mu‘tikin vefatından sonra azat ettiği köle vefat ettiği takdirde velâ, kadının erkek çocuklarına aittir. Çünkü onlar diyet ile yükümlü oldukları gibi mîras hakkını da elde ederler1199.

(كل أمرين حادثين لا يعرف تاريخهما يجعل كأنهما وقعا معا) "Aralarındaki vakit bilinmeyen iki emri hadis, sanki birlikte vuku bulmuş kabul edilir". Bir kimse kölesini azat etse ve daha sonra ikisi birlikte boğulsa, hangisinin önce öldüğü bilinmeyince, mevlâ kölesine mirasçı olamaz. Kölenin varisleri yoksa mevlânın mirası asabesine geçer1200.

(الحكم يتقدر بقدر السبب) "Hüküm, sebebin miktarına göre takdir edilir". Velânın sübût sebebi ıtk olduğu için, ıtk miktarınca sâbit olur1201.

(لا يجوز رفع الأقوى بالأضعف) "Daha kuvvetli olanın daha zayıf olan ile ref‘i caiz değildir". Velâya talip olan şahıs, vaktiyle bir kimse tarafından azat edilmiş olmamalıdır. Azat edilmiş ise velâi itaka altında bulunur ve muvâlât akdi sahih olmaz. Çünkü (ولاء العتاقة أقوى من ولاء الموالاة) "velâi itâka, velâi müvâlâttan daha kuvvetlidir". Velâi itâka kabili fesh olmadığı ve velâi müvâlât feshedilebildiği için velâi itâka velâi müvâlâttan daha kuvvetlidir1202.



Kitâbu’l-Velâ’da zikrettiği dâbıtlar şunlardır:

(الولد يتبع الأم في الرق والحرية)"Çocuk, kölelik ve hürriyette anneye tabidir"1203.

(الأصل في النسب هو الأب) "Nesepte aslolan babadır"1204.

(الأصل في الولاء هو الأب) "Velâda aslolan babadır"1205.

(الولد يتبع الأب في الولاء) "Çocuk, velâda babaya tabidir"1206.

(الأصل أن القاضي إذا قضى بقضية فإنه لا يسمع ما ينافيها إلا إذا تبين أن القضاء الأول كان باطلا) "Kâide: Hâkim bir konuda hüküm verince, ilk verdiği hükmün geçersiz olduğu ortaya çıkmadığı sürece verdiği hükmü nefyedecek şeyleri dikkate almaz"1207.

(ولاء العتق أقوى من ولاء الموالاة) "Velâi itk, velâi müvâlâttan daha kuvvetlidir"1208.

13. Kitâbu’l-İcâre


(المعدوم لا يحتمل البيع) "Ma‘dûm, bey‘e konu olamaz". Ebubekir el-Esam’a (v. 200/816) göre icare akdi caiz değildir. Çünkü icare, menfaatin satımıdır ve akit esnasında menfaatin bulunmaması, olmayan bir şeyin satımı anlamına geleceği için caiz değildir1209. Kâsânî (v. 587/1191) onun bu görüşünü, "el-Esam daha dünyada yokken ümmet bu konuda icma etmiştir" şeklinde eleştirmiştir1210.

(الأجر مع الضمان لا يجتمعان) "Ücret ile zamân müctemi‘ olmaz". Çocuk veya köle, müstecirin yanında helak olurlarsa, mevlânın izni olmaksızın onları çalıştırdığı için müstecir gâsıb olur ve meydana gelen zayiatı tazmin ile mükellef olur. Ancak kendisine ücret gerekmez1211.

(الإجازة اللاحقة كالوكالة السابقة) "Sonradan verilen icâzet, önceden verilen vekâlet gibidir". Fuzûlînin yapmış olduğu icare akdine verilen icâzetin sıhhat şartlarından biri, ma‘kudun aleyh olan menfaatin, henüz istihsal edilmemiş olmasıdır. Bu durumda verilen icâzet geçerlidir1212.

(الإجازة لا تلحق المعدوم) "Madum olana icâzet verilmez". Yukarıdaki meselede olduğu gibi, menfaatin elde edilmesinden sonra fuzûlîye verilen icâzet nasıl geçerli değilse, gâsıba verilen icâzet de geçerli değildir. Şöyle ki gasben yapılmış bir icareye men lehulicâze, müddetin geçmesinden sonra icâzet verse ma‘kudu aleyh madum olduğu için muteber olmaz ve ücret gâsıba ait olur1213.

(إجازة العقد قبل الإستيفاء بمنزلة إبتداء العقد) "İstîfâdan önce akde verilen icâzet, akdin başlangıcında verilen icâzet gibidir". Gasben yapılmış bir icareye men lehulicâze, müddetin bir kısmı geçtikten sonra icâzet verse, İmam Muhammed’e (v. 189/805) göre icâzetten sonraki müddete ait icare bedelini alır. İcazetten önceki müddetin bedeli gâsıba ait olur1214.

(المنافع على أصل أصحابنا لا تضمن إلا بالعقد الصحيح أو الفاسد) "Bizim mezhebimizin kabul ettiği kâideye göre menfaatler, ancak sahih veya fâsid akit ile tazmin edilir". Vekilin sahih veya fâsid olmayan bir şekilde yapmış olduğu akit neticesinde mülk sahibi bir hak talep edemez1215.

(المنافع على أصلنا لا تتقوم إلا بالعقد الصحيح أو الفاسد) "Bizim kabul ettiğimiz kâideye göre menfaatler, ancak sahih veya fâsid akit ile değer kazanır". Hâkimin feshettiği icare akdi bâtıl olur. Bundan sonra ma‘kudun aleyh üzerinde yapılan tasarruflar, başkasının mülkü üzerinde yapılmış olur ki bunu yapan kişi gâsıp olur1216.

(العقد المنعقد بيقين يبقى لتوهم الفائدة لأن الثابت بيقين لا يزول بالشك كما أن غير الثابت بيقين لا يثبت بالشك) "Kesin olarak mün‘akid olan akit, fayda zannı sebebiyle, olduğu hal üzere devam eder. Çünkü yakînen sâbit olmayan, şek ile sâbit olmadığı gibi, yakînen sâbit olan da şek ile zâil olmaz ". Bir kimsenin kiraladığı ev, kabzettikten sonra yıkılsa; İmam Muhammed’e (v. 189/805) göre, sükna imkânı olması sebebiyle ma‘kudu aleyh re’sen ortadan kalkmamış olur. Onu yeniden yapma imkânı olduğu için de kira akdi feshedilmez. Bu da akdin bekâsı için yeterlidir. Bu kâideleri, Onun bu konudaki görüşünü izah ederken zikretmiş ve hükmü de bunlar üzerine bina etmiştir1217.

(إسقاط الحق بعد وجود سبب الوجوب جائز) "Vücub sebebinin varlığından sonra hakkın iskatı caizdir". Bir şeyi kiraya veren kişi, onun ücretini kiracıya ibra veya hibe etse, İmam Muhammed’e (v. 189/805) göre, hibe veya ibra edilen ayn değil de deyn ise caizdir. Çünkü (الإبراء إسقاط) "ibra, hakkın iskatıdır". Onun bu görüşünü izah ederken bu kâideyi zikretmiştir1218.

(تعجيل الحكم قبل الوجوب بعد وجود سبب الوجوب جائز) "Vücubtan önce, vücub sebebinin varlığından sonra, hükmün ta‘cîli caizdir". Kira akdinde, ücretin peşin verilmesi şart koşulduğu takdirde ücretin muaccelen verilmesi gerekir. Mal sahibinin kira ücretini tehir etme hakkı bulunduğu gibi bu hakkı iptal edip peşin olarak isteme yetkisi de bulunmaktadır1219.

(قد قالوا في توابع العقود التي لا ذكر لها في العقود أنها تحمل على عادة كل بلد) "Fakihler, akdin tevabiinden olup akit esnasında ifade edilmeyen şeylerin, her bölgenin âdetine hamledileceğini söylemişlerdir". Şahıs kiralama, sütanne tutma veya bir iş için bir yer kiralama vb. durumlarda, akdin gereklerinden olan şeyler, her bölgenin örfü esas alınarak dikkate alınır1220.

(القول قول الأمين مع اليمين) "Söz, yemin ile birlikte eminin sözüdür". Çamaşır sahibi ile kiracı ihtilaf etseler; kiracı elbiseyi geri verdiğini söylese, elbisenin sahibi de bunu inkâr etse, Ebu Hanife’ye (v. 150/767) göre, kiracı kabz hususunda emin olduğu için onun sözüne itibar edilir. İmâmeyn ise "ecir-i hass emindir"1221 dâbıtını esas alarak, çamaşır sahibinin sözüne itibar edileceğini söylemişlerdir1222.

(اليمين في أصول الشرع على المنكر) "Şer‘î esaslarda yemin, münkir üzerinedir".

(اليمين وظيفة المنكر في أصول الشرع) "Şer‘î esaslarda yemin, münkirin üzerinedir". Kiralanan bir şeyin menfaatlerinden istifade edilmeden kiracı ile mal sahibi ücretin miktarında ihtilaf edecek olurlarsa, akit sahih olur. Ancak her ikisine de yemin ettirilir. Çünkü ikisi de bir açıdan münkir, bir açıdan da müddaidirler1223.

(القول قول المنكر مع يمينه) "Söz, yemin ile birlikte münkirin sözüdür". Bir kimse, kendisine bir elbise dokuması için dokumacıya ip verse ve gerektiğinde kendi yanında bulunan iplikten eklemesini söylese; iş bittikten sonra dokumacı, üzerine iplik eklediğini iddia etse ve iplik sahibi bunu inkâr etse, iplik sahibinin sözüne itibar edilir. Çünkü dokumacı müddai, o ise münkirdir1224.

(الحرج منفي) "Zorluk kaldırılmıştır". Kiracının teaddisi ile kiralanan şey telef olsa veya kıymetine bir noksan gelse, bu durumda ecir-i hass ile müşterek arasında bir fark yoktur ve gereken kıymeti öder. Eğer kiracı, kastı olmaksızın bir hata sebebiyle mala zarar vermişse, ecir-i hass ise bunu tazmin etmez; ecir-i müşterek ise Eimme-i Selase’ye göre tazmin eder. İmam Züfer’e (v. 158/775) göre, bundan sakınması zorluğa yol açacağı için tazmin etmez1225.

(المعتاد كالمشروط), (المتعارف كالمشروط)1226 "Örfen maruf olan şart kılınmış gibidir". Kiracı, kiraladığı hayvanı sahibinin izni olmaksızın dövse veya dizginlese, hayvan da bu sebepten telef olsa; Ebu Hanife’ye (v. 150/767) göre kıymetini tazmin eder. İmâmeyn, müstecirin hayvanı mutad vech ile dövmesi veya dizginlemesi sonucu hayvan telef olsa, tazmin etmeyeceği görüşündedirler. Onların görüşünü izah ederken bu kâideyi zikretmiştir1227.

(الإذن بالشيء إذن بما هو مثله أو دونه) "Bir şeye verilen izin, kendi misli veya daha azı için de izindir". Bir kimse, kiraladığı yük hayvanına muayyen miktardan fazla ve hayvanın takatinin üzerinde yük yüklese ve bunun üzerine hayvan telef olsa, kıymetinin tamamını tazmin ile mükellef olur. Eğer muayyen miktara mümasil veya daha aşağı bir miktar yüklese ve hayvan telef olsa tazmin gerekmez. Bu kâideyi, verilen bu hükmün illeti olarak zikretmiştir1228.

(الثابت دلالة كالثابت نصا) "Delâleten sâbit olan, nass ile sâbit gibidir". Kiracı ile mal sahibi arasında ücretin aslı hakkında meydana gelen ihtilafta, İmâmeyn’e göre, kiracının o işi yaptığına delalet eden bir şey varsa, kiracının sözüne itibar edilir1229.

(الثابت إلى غاية ينتهي عند وجود الغاية) "Bir gaye için sâbit olan hüküm, o gayenin varlığı ile sona erer". Herhangi bir özür olmadığı sürece, akit esnasında belirlenen vaktin bitmesi ile icare akdi sona erer ve akit feshedilir1230.



Kitâbu’l-İcâre’de zikrettiği bazı dâbıtlar şunlardır:

(كسب المملوك للمالك) "Kölenin kazancı efendisinindir"1231.

(مطلق العقد يتناول الصحيح والفاسد) "Mutlak olarak yapılmış akit, sahih ve fâsid akdi kapsar"1232.

(الحكم في الإجارة المطلقة لا يثبت بنفس العقد عندنا) "Bize göre, mutlak olarak yapılmış bir icare akdinde, sadece akdin kendisi ile hüküm sâbit olmaz"1233.

(المعدوم لا يحتمل التسليم) "Ma‘dûm, teslime konu olamaz"1234.

(مطلق العقد ينصرف إلى المعتاد) "Mutlak olarak yapılmış akit, mutâd olana hamledilir"1235.

(المطلق محمول على العادة) "Mutlak olarak yapılmış akit, adeten geçerli olana hamledilir"1236.

(جهالة المعقود عليه توجب فساد العقد) "Ma‘kudu aleyh hakkındaki cehalet, akdin fesadını gerektirir"1237.

(الشيوع الطاريء لا يفسد الإجارة) "Şuyûu târi (akit yapıldığı sırada aslen mevcut olmayıp sonradan meydana gelen şuyû) icare akdini ifsad etmez"1238.

(الأجرة في الإجارات كالثمن في البياعات) "İcare akitlerinde ücret, satım akitlerindeki semen gibidir"1239.

(القول قول المستأجر فيما مضى مع يمينه) "Geçmiş olan kira müddeti hususunda söz, yemin ile birlikte müstecirin sözüdür"1240.

(القول قول المستأجر في مقدار البدل مع يمينه) "Bedelin miktarı hususunda söz, yemin ile birlikte müstecirin sözüdür"1241.



Yüklə 3,3 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   48




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin