الأصل المعهود: اليقين لا يزول بالشك ‘Meşhur kaide: Şek ile yakîn zâil olmaz’



Yüklə 3,3 Mb.
səhifə27/48
tarix22.01.2019
ölçüsü3,3 Mb.
#101643
1   ...   23   24   25   26   27   28   29   30   ...   48

22. Kitâbu’l-Müdârabe


(العبرة في العقود لمعانيها لا لصور الألفاظ) "Ukûdda i‘tibar maâniyedir, lafızların suretlerine değildir". Mudârebe akdinin, mudârebe lafzının dışında, bu anlama gelecek başka bir lafzın kullanılmasıyla gerçekleşebileceğini izah ederken, hükmün gerekçesi olarak bu kâideyi zikretmiştir1376.

(الشيء لا يستتبع مثله) "Bir şey, kendi mislini doğurmaz". Mudâribin, başkasına alım-satım için vekâlet verebileceğini açıklarken, onun bu durumunu vekil ile mukayese etmiş ve vekilin başkasına vekâlet veremeyeceğini izah ederken bu kâideyi zikretmiştir1377.



Kitâbu'l-Müdârebe'de geçen bazı dâbıtlar şunlardır:

(جهالة المعقود عليه توجب فساد العقد) "Ma'kudun aleyhin bilinmemesi, akdin fesadını gerektirir"1378.

(المضاربة أعم من الوكالة) "Mudârebe, vekâletten daha geniştir"1379.

(حقوق العقد في الشراء والبيع ترجع إلى المضارب لا إلى رب المال) "Alış verişte akdin hakları, rabbu'l-male değil mudâribe râcidir"1380.

(حقوق العقد تتعلق بالمضارب لا برب المال) "Akdin hakları, rabbu'l-male değil mudâribe aittir"1381.

(حقوق العقد راجعة إلى العاقد) "Akdin hakları, akdi yapana râcidir"1382.

(الغرور في العقود من أسباب وجوب الضمان) "Akitlerde gararın olması, tazminatı gerektiren sebeplerdendir"1383.

(الأصل في الشروط إعتبارها ما أمكن) "Şartlarda aslolan, imkân ölçüsünde onlara itibar etmektir"1384.

(الأصل في الشرط المذكور في الكلام إعتباره) "Konuşmada zikredilen şartta aslolan, ona itibar etmektir"1385.

23. Kitâbu’l-Hibe


(المطلق ينصرف إلى الكامل) "Mutlak olan, kâmil olana yorulur". Hanefi mezhebine göre, taksim edilebilen şayi‘ hisseli mal, kabzedilemediği için hibe edilmesi caiz değildir. Çünkü kabzedilebilir olması akdin cevaz şartıdır ve şayi‘ hisseli olması bunu engeller. Bu konuda, Şafii mezhebi ile aralarındaki ihtilafı izah ederken, sahabe icmasını delil olarak zikrettikten sonra bu kâideyi de sözkonusu icmayı yorumlarken vermiştir1386.

(الثابت دلالة كالثابت نصا) "Delâleten sâbit olan, nass ile sâbit gibidir". Hibe akdinin tamamlanmasının şartlarından birisi de hibe edilen şeyin kabz edilmiş olmasıdır. Kabzın sahih olabilmesi için hibeyi yapan kişinin sarih bir şekilde veya delâleten izin vermesi gerekmektedir. Hibe eden kişinin îcabı, kendisine hibe edilen kimseye kabz için imkân vermeği ifade ettiği için bu îcab, delâleten izin anlamına gelir1387.

(الأصل في بني آدم هو الحرية والرق لعارض) "İnsanda aslolan hürriyettir, kölelik arızî bir durum sebebiyledir". Hibe edilen şeyin kabzedilebilmesi için kabz ehliyetinin bulunması gerekir. Köleliğin buna engel olmadığını izah ederken bu kâideyi zikretmiştir1388.

Kitâbu'l-Hibe'de geçen bazı dâbıtlar şunlardır:

(الهبة بشرط العوض تقع تبرعا إبتداء ثم تصير بيعا في الإنتهاء) "(Şeyhayn'e göre) ıvaz şartıyla yapılan hibe, ibtidâen teberru olarak vaki olur, sonra intihâen bey' olur"1389.

(الأصل في العقود هو اللزوم) "Akitlerde aslolan bağlayıcılıktır". İmam Şafiî'nin (v. 204/820), hibeden rücûnun caiz olmadığına dair görüşünü izah ederken ona nisbetle zikretmiştir1390.

24. Kitâbu’r-Rehn


(العبرة في العقود للمعاني) "Ukûdda i‘tibar maâniyedir". Rehin akdinin rüknü olan îcab ve kabulün akit ile gerçekleştirilmek istenen anlama uygun olması önemlidir. Bu durumda akdin kuruluşunda kullanılan lafızlara değil manaya itibar edilir1391.

(القول قول المنكر) "Söz, münkirin sözüdür". Râhin ile muîr, rehnin telefi hususunda ihtilaf etseler, tazmini inkâr ettiği için yemin ile beraber râhinin sözüne itibar edilir1392.

(البقاء أسهل من حكم الإبتداء) "Bekâ, ibtidanın hükmünden esheldir". İmam Ebu Yusuf’un (v. 182/798), akit kurulduktan sonra meydana gelen şuyûun rehnin sıhhatine engel olmadığına dair görüşünü izah ederken, bu kâideyi sözkonusu hükmün gerekçesi olarak zikretmiştir1393.

(المشغول بشيء لا يحتمل الشغل بغيره) "Bir şey ile meşgul olan, onun dışında bir şey ile işgal edilmez". Tarafeyn'e göre, mukabilinde rehin alınan bir borcun miktarının, yine o rehne mukabil olmak üzere mürtehin tarafından arttırılması caiz değildir. Çünkü bu ziyade sahih kabul edildiği takdirde rehnin bir kısmı birinci borca, diğer kısmı da ikinci borca mukabil olur. Bu durumda rehinde şuyû‘ meydana gelmiş olacak ki bu da rehnin sıhhatini engeller1394.

(بدل الشيء قائم مقامه كأنه هو) "Bir şeyin bedeli, sanki o şeymiş gibi onun makamına kâimdir". Karşılığında rehin bırakılan şey ayn olur ve gâsıbın elindeki gasp edilmiş mal, kocanın elindeki mehir gibi bizzat mazmun olursa bunlarda rehin caizdir. Herhangi bir telefin olması halinde aynın kıymetinin ayna bedel olduğunu ve bu durumda tazminin mümkün olduğunu izah ederken bu kâideyi zikretmiştir1395.

(البدل قائم مقام المبدل) "Bedel, bedel kılındığı aslın makamına kaimdir". İftikak1396 olunca merhunun teslim edilmesi gerektiğine dair verdiği bir örnekte bu kâideyi zikretmiştir1397.

(بدل الشيء يقوم مقامه كأنه هو) "Bir şeyin bedeli, sanki o şeymiş gibi onun makamına kâim olur". Kadının mehir karşılığında aldığı rehnin helak olması durumunda bunun tazmini ile ilgili olarak mezhep imamları arasında vuku bulan görüş ayrılığını izah ederken İmam Muhammed’e (v. 189/805) nispetle bu kâideyi zikretmiştir1398.

(الأجرة والضمان لا يجتمعان) "Ücret ile zamân müctemi‘ olmaz". Mürtehin, rehini, râhinin izni olmaksızın kiraya verse ve rehin kiracının elinde telef olsa, râhin muhayyerdir; isterse mürtehinden kiracıya teslim anından itibaren kıymetini tazmin eder, dilerse kiracıdan tazmin eder. Eğer râhin kiraya verilen rehnin kıymetini kiracıdan tazmin ederse, kiracı mürtehin tarafından aldatıldığı için tazmin edilen miktarı mürtehinden talep etme hakkına sahiptir. Fakat mürtehin, kiracının vermiş olduğu kira ücretini vermek ile mükellef değildir. Çünkü ücret ile tazmin bir arada bulunmaz1399.

(الشيء لا يبقى مع ما ينقضه) "Bir şey, kendisini geçersiz kılan bir şey ile birlikte devam etmez". İkâle ile rehin akdi iptal olur ve rehin alınan şey, rehin olma sıfatından çıkmış olur1400.

Kitâbu'r-Rehn'de geçen dâbıtlara şunlar örnek verilebilir:

(المرهون مضمون) "Merhûn mazmundur"1401.

(كل ما لا يجوز بيعه لا يجوز رهنه) "Satışı caiz olmayan her şeyin, rehin olması da caiz değildir"1402.

(حقوق العقد في باب البيع ترجع إلى العاقد) "Akdin hakları, satış konusunda akdi yapana râcidir"1403.

(الإبراء إسقاط) "İbrâ iskattır"1404.

( الأصل وقوع تصرف العاقل على الوجه الذي أوقعه) "Aslolan, akıllı kimsenin tasarrufunun olduğu şekilde vuku bulmasıdır"1405.

( الأصل وقوع تصرف العاقل على الوجه الذي باشره) "Aslolan, akıllı kimsenin tasarrufunun başladığı şekilde vuku bulmasıdır"1406.


Yüklə 3,3 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   23   24   25   26   27   28   29   30   ...   48




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin