tanbul’da mühendislik öğrencisi olduğu yıllarda ise Türkiye’nin çehresi
değişiyor inanılmaz bir hızla: Yeni binalar, yeni yollar, atölyeler yapılı-
yor; yeni bir çukur açılıyor Cumhuriyet’in ortasında. Mühendis çıktığı
sırada
Pazar Postası
’nın içinde Oğuz Atay: Yazmayı ne ölçüde düşünü-
yor, yazmayı düşünüyor mu bunu bilmiyoruz, ama şirin de, düz yazı
serüveninin de yoğun sarsıntı geçirdiği bir dönemde, bu sarsıntının
“sahne”sini oluşturan
Pazar Postası
’nda amansız bir tanık olarak, ses-
siz ve geride, olup biteni izlediğini biliyoruz.
1954’te
Saatleri Ayarlama Enstitüsü
, 1956’da
Perçemli Sokak
,
1957’de Vüsat O’Bener’in
Yaşamasız
’ı ile Kemal Tahir’in
Rahmet Yol-
ları Kesti
’si, 1958’de
Üvercinka
, bir yıl sonra da
İshak
,
Panayır
ve
Ay-
lâk Adam
çıkıyor. Türk şairi dili ve anlamı, sözdizimi ve mantığı kök-
tenci bir yaklaşım içinde kurcalıyor. Düzyazıda da durum farklı değil:
Şüphesiz, bir yanda Halit Ziya’nın, öte yanda Sait Faik’in açtığı koridor-
larda, ama onlardan bir bakıma telâşla uzaklaşarak anlatım ve bildiri
düzlemlerinde açık bir başkalaşım yaşanıyor. Oğuz Atay ne yapıyor,
hâlâ bilemiyoruz. Nice yıl sonra, ölüme beş kala yazdığı gibi “biraz ge-
cikmiş” olduğu için bu değişimi ıskalıyor mu, yoksa “aceleciliği” saye-
sinde belli bir basamağında değişim sürecine yetişiyor mu? Öyle sanı-
yorum ki, anı anına olmasa bile, Türk yazarının dili ile olan yüzyüze ve
kıyasıya çekişmesine Oğuz Atay’ın tanık olmadığını söylemek güç.
27 Mayıs 1960. Yeni bir dönemeç, yeni bir anayasa, yepyeni ku-
ramsal açılımlar, TİP kuruluyor, AP kuruluyor, TÖS kuruluyor. Avcıoğlu
ve Soysal
Yön
’ü, Memet Fuat
Yeni Dergi
’yi, Cemal Süreya
Papirüs
’ü
çıkarıyor. Nâzım Hikmet’in şiiri ve Kemal Tahir öne çıkıyor hızla. Türki-
ye’de, aynı anda, sosyalizm ve varoluşçuluk aydınlar arasında günde-
me geliyor. Türk yazarının dil ve anlatım ile kavgası sürüyor bir yan-
dan:
Dostları ilə paylaş: