gram geliyormuş. Bir taşra kasabasında, ebe eliyle doğan bir
çocuğun ağırlığının gramına kadar tespit edilmiş olduğuna
inanamıyorum. Zaten Selim de, bu miktarı ona kimin söyle-
diğini ve bu sayının nereden aklında kaldığını bilmiyor. Tartı
işleminin, bir kasaba götürülerek yapılmış olabileceğini ileri
sürüyor. Ben pek ihtimal vermiyorum. Kasaba götürmüşler-
se, herhalde çıplak olarak sokağa çıkarmamışlardır. Bu du-
rumda da, ya kundağıyla tartmışlardır ki, o zaman verilen sa-
yının net değil brüt olduğunu kabul etmek gerekiyor; ya da
Selim’i kasapta soymuş olabilirler. Temizliğiyle bilinen Mü-
zeyyen Hanımın buna razı olması ve açıkta çengellere asılı
etlerin çevresinde sineklerin uçuştuğu bir kasap dükkânında,
soğuk bir sonbahar günü Selim’in çıplak bırakılıp pis terazi-
ye konulması, bana uzak bir ihtimal olarak görünüyor.
Başparmağını emmesinin de yalnız Freud açısından yo-
rumlanmasını eksik buluyorum. Selim bile, bu hareketinde
beslenme içgüdüsünün önemli bir payı olduğunu düşüne-
rek, bu stanzanın ilk taslağında, şu mısralara yer vermiş:
Başparmağını emdi, evde koptu kıyamet
Dostları ilə paylaş: