01 tutunamayanlar



Yüklə 1,87 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə65/70
tarix01.12.2023
ölçüsü1,87 Mb.
#136967
1   ...   62   63   64   65   66   67   68   69   70
Oguz Atay Tutunamayanlar

16 Nisan
Yatağa uzanıp yattığım ve bu satırları yazdığım anların dı-
şında ne yaptığımın pek farkında değilim. Sokaklarda yürü-
yorum, bir masanın başına ulaşıp oturuyorum; parçalanma-
mak için çok yavaş yapıyorum bu hareketleri. Çocuklu-
ğumda geçirdiğim çok ağır bir hastalıktan sonra yürümeyi
unutmuşum. Hatırlıyorum: duvarlara tutunarak yürümeye
çalışırdım. Bugün de yollarda, duvarlara çarpmamak için
büyük bir çaba gösteriyorum. Küçük adımlarla yürümek is-
terdim kimsenin bana bakmayacağını bilsem.
Görünüşümü korumam gerekiyor: öyle öğretildi bana.
Küçük adımlarla, ellerimi ileriye uzatarak yürüsem; çocuk-
luğumda yaptığım gibi. Herkes görünüşünü koruyor. İstek-
lerini dışa vurmuyor. Öyle alışmışlar. Kendilerini öyle alış-
tıranlara da kimse karşı çıkmıyor: bir bildikleri vardır elbet-
te. Ben ellerimi uzatarak yürüsem sokakta bana karşı çıkar-
lardı.
Herkesin istediği gibi yaşadığı o uzak ülkenin özlemini
duyuyorum. Belki de bu ülke çok yakın. Uzak olduğunu
nereden çıkardım? Belediye otobüsüyle filan gidilebilir ora-
ya. Gene kapılarını çalıyorum. Soruyorum: burada da eski-
den nasıl tanınmışsam öyle davranmak zorunda mıyım?
Çok iyi bildiğim şeylerde bile şaşırma hakkı verilecek mi
bana? Hangi gün doğduğumu bir an için unutsam, yüzüme
garip garip bakılmayacak mı? Bakılmasa da, bir gün olur
hatırlar, bir gün olur düzelir, bir gün olur eskisi gibi normal
669


duruma gelir gibi yorumlar yapılacak mı arkamdan? Eline
tabancayı alıp da ateş eden adam orada da var mı? Hamam-
böcekleri de var mı? “O” da var mı? Sorularımın karşılıkla-
rı gittikçe duyulmaz oluyor. Bana öyle geliyor ki, kimse be-
ni dinlemiyor. Durup dinlenmesini bilmediğim için, bu ül-
kede de iyi bir karşılama göreceğimden kuşkuluyum.
Bugün öğleden sonra saat ikiden itibaren eşyayı suçlama-
ya başladım. Önce üzerinden kalkmadığım divan-yatak
suçlandı. Sonra tavan ve en sonunda banyo-tuvalet. Bütün
düşüncelerimi emip bitirmekle suçluyorum sizleri. Bütün
hayallerimi sömürdünüz, gene de doymadınız. Büyük ve
güzel şeyler yaratmama yardımcı olmadınız. Büyük bir sa-
ğırlıkla, kahredici bir dilsizlikle sustunuz güzelliklere. Geri
istiyorum hapsettiğiniz duygularımı, düşüncelerimi. Hepi-
nizi mahkemeye veriyorum: tahliye davası açıyorum. Ne
diyorsunuz? Bize bir şey vermedin mi diyorsunuz? Ne yap-
mışım? Duyulmuyor, hızlı söyleyin. Gülerim saçmalarınıza.
Hiçbir güzellik vermemişim onlara. Tavan diyor ki gözler
ile benim köşelerimi birleştirdin sadece. Köşegenlerimin
kesim noktasının elektrik kordonuna uzaklığını hesapla-
dın. Banyodaki fayansları da, saymışım sadece. Yarım fa-
yansları çıkarmışım, ikiye bölmüşüm... hepiniz yalan söy-
lüyorsunuz. Ben... ben Kant gibi düşünmek istiyordum. Ke-
limelerle uğraşıyordum ayrıca. Evet, diyorlar hep bir olup:
kelimelerle uğraştın. Kelimeleri bölüp durdun: eisen-stein,
demir-taş; ein-stein, tek-taş; victor-mature, muzaffer-kâmil.
Bunlarla geçirdin vaktini. Önsözler okudun hayalinde: bize
yeni bir şey öğretmedin. Kaybettin. Mahkemeyi de mi kay-
bettim? Mahkemeyi de kaybettin. Mahkeme masrafları, üc-
reti vekâlet filan da bana mı yıkıldı? Hepsi sana yıkıldı. Ben
mahkemede sevimli görüneceğimi sanıyordum, benim bu
kadar kayıp içinde olmamdan utanırlar da beni daha çok
severler sanıyordum. Aldanıyorsun. Burası mahkeme: düş-
670


künler yurdu değil. Sakın kıyameti koparmaya kalkma:
mahkemenin manevi şahsiyetine hakaretten de mahkum
olursun.
Bir insan eşyayı da suçlayamazsa, divana istediği gibi bir
tekme atamazsa insanlığı nerede kalır? Eşya da isyan eder mi
insana? İnsan mahkemelerinde eşyalar davayı kazanır mı?

Yüklə 1,87 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   62   63   64   65   66   67   68   69   70




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin