1- İsar (Fedakarlık)



Yüklə 1,89 Mb.
səhifə10/76
tarix17.01.2019
ölçüsü1,89 Mb.
#98598
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   76

3716. Bölüm

Mastürbasyon





  1. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bilin ki Allah’ın, meleklerin ve tüm insanların laneti, hakkımızdan bir şey çiğneyen kimsenin üzerine olsun…hakeza hayvanlarla cinsel ilişki kuran ve kendi kendini tatmin eden (mastürpasyon yapan) kimsenin üzerine olsun.”1

  2. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Üç kimse ile Allah-u Teala kıyamette ne konuşur, ne onlara bakar ve nede onları temizler, onlar için şiddetli bir de azap vardır: Beyaz saçını koparan kimse, kendi kendini tatmin eden kimse ve livata (homoseksüellik) yapan kimse.”2

  3. İmam Sadık (a.s), mastürbasyon hakkında soru sorulunca şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teala’nın kitabında nehyettiği büyük bir günahtır ve bu fiili yapan kimse kendisiyle evlenmiş gibidir. Eğer bu işi yapacak birini bilecek olursam, asla onunla yemek yemem.” Soru soran kimse yeniden şöyle sordu: “Ey İbn-i Resulillah! Kur’an’ın neresinde bu işten sakındırılmıştır?” İmam şöyle buyurdu: “Allah’ın şu buyruğunda: “Kimde bunun ötesinde bir şey dilerse şüphesiz ki o aşırı gidenlerdendir.” Bu amel de “bunun ötesinde” ifadesinin bir örneğidir.”3

  4. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Kendi eliyle evlenen kimse (mastürbasyon yapan kimse) mel’undur.”4

  5. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kendi tenasül organıyla oynayan birini Müminlerin Emiri’nin (a.s) yanına getirdiler. İmam parmaklarını kırbaçladı. Sonrada onu Beytülmal parasıyla evlendirdi.”5



499. Konu
el-Mevt

Ölüm


  • Bihar, 6/116, 1. Bölüm; Hikmet’ul-Mevt ve Hakikatuh

  • Kenz'ul-Ummal, 15/542-762; Kitab’ul-Mevt ve Ehval’un Tekeu Be’deh

  • Vesail’uş-Şia, 2/612, Ebvab’ul-İhtizar

  • Bihar, 81/170-397, 1-186; Ebvab’ul-Cenaiz



Bak.

  • 4. Konu, el-Ecel; 35. Konu, el-Berzah; 427. Konu, el-Kabr; 374. Konu, el-Mead(1); 209. Konu, Ziyaret’ul-Kubur; 379. Konu, eş-Şehadet (2); 305. Konu, el-Musibet

  • El-Hac, 706. Bölüm; ez-Zenb, 1387. Bölüm; ez-Zekat, 1581. Bölüm; el-İlm, 2844. Bölüm; el-Fakr, 3221 ve 3230. Bölümler; es-Sadaka, 2224. Bölüm



3717. Bölüm

Ölüm



Kur’an:

Hanginizin daha iyi iş işlediğini belirtmek için, ölümü ve dirimi yaratan o’dur. O, güçlüdür, bağışlayandır.”1



  1. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her canlının bir ölümü vardır.”2

  2. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ölüm ahiret adaletinin başlangıcıdır.”3

  3. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ölüm ile dünya sona erer.”4

  4. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ölüm ahiretin kapısıdır.”5

  5. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Sizden birisi ölünce kıyameti kopar, o halde Allah’a onu görüyormuşcasına ibadet edin ve her an ondan bağışlanma dileyin.”6

  6. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Sizden biri ölünce kıyameti kopmuş olur. Böylece iyiliklerini ve kötülüklerini görür.”7

  7. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ömürleri uzatıp kısaltarak, öne salıp erteleyerek yaratmıştır. Ölüme bir takım sebepler taktir etti. Ölümü uzun ömürleri çeken ip ve hayat düğümlerini çözen bir unsur kıldı.”8

  8. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hamd, İslam’ı şeriat kılan, uyanlara dinini kolaylaştıran Allah’a mahsustur.…Yolu tasdik, yolunun işaretleri salih amel, ölümü son, dünyası imtihan, kıyameti toplanma yeri, cenneti de ödüldür.”9

  9. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ben uyarıcıyım, ölüm ansızın saldırandır ve kıyamet ise vaad edilen yerdir.”10

  10. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Çünkü ölüm, lezzetlerinizi yok eder, isteklerinizi karartır, sizi amaçlarınızdan uzaklaştırır. O, sevilmeyen ziyaretçi, yenilmeyen pehlivan ve istenmeyen suçludur. Sizleri ipleriyle ve kapanlarıyla avlar… Ölümün yoğun karanlıklarının ve şiddetli acıların sizi kuşatacağı (gün) yakındır.”1

  11. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın her gün şöyle nida eden bir meleği vardır; “Ölmek için doğunuz, yok olmak için toplayınız, harap olması için yapınız.”2

  12. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ölüm! Ölüm! Biliniz ki ölümden kaçmak mümkün değildir. Ölüm sahip olduğu her şeyi kendisiyle getirir: Ebedi yurt ehli için yüce cennete doğru hoşluk, rahatlık ve uğurlu bir diriliş getirir. Bunlar bu ebedi yurt için çalışmışlar ve ona rağbet göstermişlerdir. Ama ölüm aldanma yurdunu talep edenler için ise, yakıcı ateşe doğru sefalet, pişmanlık ve zararlı bir diriliş getirir, onlar da bu aldanma yurdu için çaba göstermiş ve ona rağbet göstermişlerdir.”3

  13. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah insanı neyin uğruna ölmüşse o şey ile birlikte haşreder.”4

  14. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kul öldüğü şey üzere dirilir.”5

  15. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Müslümanın ölümü geldiğinde bedeninin organları birbiriyle vedalaşır ve şöyle derler: “Selam olsun sana, kıyamet gününe kadar ben senden sen de benden ayrılıyoruz.”6

  16. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsan için en korkunç zaman üç yerdir: Doğduğu, annesinin karnından dışarı çıktığı ve dünyayı gördüğü gün (zaman), öldüğü gün ve ahiret ehlini müşahade ettiği gün ve dirildiği ve dünyada görmediği bir takım hükümleri gördüğü gün.”7

  17. İmam Zeyn’ül abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsan oğlunun en zor anları üç andır: Ölüm meleğini gördüğü an, mezarından kalktığı an ve Allah Tebarek ve Teala’nın karşısında olduğu an. Böylece ya cennete doğru gider, ya cehenneme doğru.”8

  18. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bir kavim Peygamberlerinin yanına geldiler ve şöyle dediler: “Dua et de Rabbin ölümü bizden kaldırsın.” Allah Tebarek ve Teala ölümü onlardan kaldırdı. Ama sayıları hızla arttı, evleri kendilerine dar gelmeye, nesilleri çoğalmaya başladı. Öyle ki sabah olduğunda evin erkeği babasına, annesine, büyük babasına ve büyük babasının babasına yemek vermek ve onları hoşnut etmek (veya temizlemek) ve onlara iyi bakmak zorunda kalıyordu. Bu yüzden de işinden gücünden oluyordu. İşte bu yüzden yeniden Peygamberlerinin yanına gelip şöyle dediler: “Rabbinden dile de bizi sahip olduğumuz ömürlerimize geri çevirsin.” Peyamber de aziz ve celil olan rabbinden bunu diledi. Allah da onları (tayin edilmiş) ömürlerinin müddetlerine geri çevirdi.”1

  19. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz eski zamanda bir topluluk Peygamberlerine şöyle demişlerdi: “Dua et de rabbin bizlerden ölümü kaldırsın.” O Peygamber kendileri için dua etti ve Allah onlardan ölümü kaldırdı. Böylece sayıları arttı, evleri kendilerine dar gelmeye başladı. Nesil çoğaldı, sabah olunca erkek babasına, dedesine, annesine ve büyük babasına yemek yediriyor, onları temizliyor, üstüne başına bakıyordu. Böylece de iş ve kazançlarından geri kaldılar. Daha sonra (Peygamberlerine) şöyle dediler: “Bizleri daha önce bulunduğumuz hale geri döndürmesini dile. Peygamberleri de dua etti ve Allah o topluluğu bulundukları ilk hallerine geri çevirdi.”2

Tefsir:

Hanginizin daha iyi iş işlediğini belirtmek için, ölümü ve dirimi yaratan o’dur. O, güçlüdür, bağışlayandır. Ayetinde geçen hayat kelimesi varlığın his ve irade sahibi olması ve ölüm ise bu iki özellikten yoksun olması anlamındadır. Ama ölüm Kur’an öğretilerinden de anlaşıldığı üzere hayatın bir aşamasından diğer bir aşamasına intikal etmektir ve bu konu daha önce de söylediğimiz gibi şu ayetten istifade edilmektedir: Ölümü aranızda biz tayin ettik… sizin bilmediğiniz şekilde3 O halde yaratılışın hayat gibi ölüme de taalluk etmesinin hiçbir engeli ve sakıncası yoktur. Bu hal üzere eğer ölümü örf ve halk nezdinde olduğu gibi yoklukla ilgili bir iş olarak alacak olursan, bu durumda ölüm hayat melekesine sahip olmamak anlamındadır ve yaratılışın kendisiyle ilintisini doğruladığı vücuddan bir nasibi vardır. Tıpkı körlüğün görmeye, karanlığın aydınlığa oranı gibi (ki bu oran meleke ve yeti yokluğudur.)



Hanginizin daha iyi iş işlediğini belirtmek için cümlesi de Allah’ın ölüm ve hayatı yaratışındaki hedefini beyan etmektedir. Ayette geçen bela, deneme ve imtihan anlamındadır ve de maksat şudur: “Sizin bu tür yaratılışınız yani önce yaşamanız ve sonra ölmeniz hanginizin diğerinden daha iyi amel ettiğini ortaya koyan deneysel ve öncül bir yaratılıştır. Açıkça bilindiği gibi imtihan ve ayırt etmek sadece sonradan karşılaşacağınız şeyler içindir ve o da herkesi, ameli esasınca layık olduğu şekilde mükafatlandırmak veya cezalandırmaktır. Ayrıca bu cümlede, yaratılışın asıl maksadının, iyi mükafat vermek olduğu da anlaşılmaktadır. Çünkü iyi işten ve iyi iş yapan kimsenin üstünlüğünden söz edilmektedir. O halde yaratılıştan maksat, iyi amel sahipleridir ve diğerlerinin yaratılışı ise onlar sebebiyle gerçekleşmiştir.

Allah kendi sözünü O, güçlüdür, bağışlayandır cümlesiyle sona erdirmiştir. Zira Allah azizdir ve yenilmezdir. Çünkü mutlak kudret ve hükümdarlık sadece Allah’a aittir ve bu yüzden de hiçbir güç ona üstün gelemez. Her kime kendisine muhalefet gücü vermişse, bu da sadece deneme ve imtihan içindir. Çok geçmeden de onlardan intikam alacaktır. Asıl bağışlayan Allah’tır. Zira dünyada onların bir çok günahını bağışlamaktadır, ahirette de vaad ettiği gibi onların bir çok günahını affedecektir.

Bunun yanı sıra, ayetin sonunda bu iki adın anılması da korkutmak ve İslam’ın davet ettiği şeylere teşvik makamındadır.

Bilmek gerekir ki ayetin anlamı da sadece delilsiz boş bir iddia değildir ve hedef sadece bunu telkin etmekten ibaret olamaz. Elbette bazıları bu tevehhüme kapılabilir, ama bu takriben zaruri veya tümüyle zaruri olan bir ön hazırlıktır ve mükafat ve ceza için dirilişin zaruretine hükmedilmesini gerektirmektedir. Zira ölümle sonuçlanan dünyevi hayat elbisesini giyen bu insan, iki halden dışarı değildir: Ya iyi amel sahibi olmakla nitelendirilecek, veya bunun tersine bürünecektir. Elbette insan fıtratı gereği, öyle bir şekilde yaratılmış ve techiz edilmiştir ki eğer bir engel ortaya çıkmazsa kendiliğinden iyi işe doğru yürümektedir. Elbette çocuklar ve onların hükmünde olan kimseler bunun dışındadır. Diğer insanlar şüphesiz ya iyilik sahipleridir, ya da kötülük. Bu iki hal üzere nitelendirilmenin dışında değildir.

Bir şeyin varlığına ilişkin olan ve çoğu insanlarda cari olan halet ve sıfat, varlığının nihayetidir ve yaratılışının hedefidir. Örneğin bir ağacın bitkisel hayatı, eğer genelde onun meyve verişiyle sonuçlanıyorsa, bu meyve o ağacın varlığının nihayetidir ve onun hedefi konumundadır. İyilik ve salah da insanın yaratılışının hedefi ve nihayetidir ve bu nükteden de anlaşıldığı üzere iyilik ve temizlik, eğer iyi bir şey ise gerçekte bizzat istenilen bir şey değildir. Aksine ondan hedef başka bir şeydir ve bizzat istenilen şey ise ne noksanlık ve eksiklikle nitelendirilen ve ne de başı boşluk ve günahkarlıkla birlikte bulunan temiz ve pak hayattır. Söz konusu olan ayette, Her can ölümü tadacaktır. Bir imtihan olarak size iyilik ve kötülük veririz. Sonunda bize dönersiniz1 ayetiyle aynı anlamdadır.2


Yüklə 1,89 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   76




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin