1- İsar (Fedakarlık)



Yüklə 1,89 Mb.
səhifə47/76
tarix17.01.2019
ölçüsü1,89 Mb.
#98598
1   ...   43   44   45   46   47   48   49   50   ...   76

4-Tevrat’ta Lut ve Kavmi


Tevrat Lut’un, Ebram’ın (İbrahim’in) yiğeni Haran b. Tarih’in oğlu olduğunu söylemektedir. O İbrahim ile Urkeldaniyan şehrinde Tarih’in evinde yaşıyordu. Bir müddet sonra Tarih Ken’anlılar toprağına gitmek için Urkeldaniyan’dan hicret etti. Tarih Ebram ve Lut ile birlikte Harran şehrinde yerleşti ve orada vefat etti. Daha sonra Ebram, rabbin emriyle Lut ile birlikte bir çok mal ve Harran’da elde ettiği sayısız kölelerle birlikte o şehiri terk etti ve Ken’an diyarına geldi. O sürekli olarak güneye doğru göç ediyordu ve böylece Mısır’a geldi ve oradan da güneye Beyt-i İl’e doğru yola koyuldu ve orada ikamet etti.

İbrahim ile birlikte olan Lut’unda kendisine ait koyunları, inekleri ve çadırları vardı. O bölge bu iki kişinin oturmasına müsait değildi. Sürü çobanları arasında anlaşmazlık çıktı. İbrahim ve Lut da çatışmayı önlemek için birbirinden ayrıldılar. Lut Ürdün vadisini tercih etti ve bu vadinin şehirlerine yerleşti. Çadırlarını Sadom’a intikal ettirdi. Sadom ehli kötü, rableri karşısında çok hatakar ve günahkar bir topluluktu. Pedram ise çadırlarını naklettirdi ve Cehrum’daki Beluçistan-i Mumareke’de ikamet etti.

Daha sonra bir taraftan Sadom, Gamora, İdme, Sebuyim ve Sevger hükümdarları arasında ve bir yandan da dört komşu hükümdarları arasında çatışma oldu. Bu savaşta Sadom ve kendisiyle ittifak halinde olan padişahlar yenildi. Düşman Sadom ve Gamora kavminin tüm mallarına ve yiyeceklerine el koydu. Lut da diğerleriyle esir düştü. Tüm varlığı yağmalandı. Ebram (İbrahim) bundan haberdar oldu. Üç yüzden fazla köleleriyle kıyam ederek onlarla savaştı, onları yendi. Lut ve tüm malını esaret ve yağmadan kurtardı. Onu ikamet ettiği mekana geri gönderdi. (Tevrat’ta Lut Kavminin Başlangıcının Özeti)

Tevrat1 şöyle diyor: “Ve Memre meşeliğinde rab ona (İbrahim’e) göründü ve o günün sıcağında çadırın kapısında oturuyordu ve gözlerini kaldırıp baktı ve işte karşısında üç adam duruyordu ve onları görünce çadırın kapısından onları karşılamaya koştu ve yere kadar eğildi ve dedi: “Ey efendim! Eğer şimdi gözünde lütuf buldumsa kulunun yanında kalmadan geçme. Şimdi biraz su getirilsin ve ayaklarınızı yıkayın ve ağaç altında dinlenin. Bir parça ekmek getireyim ve ondan sonra geçersiniz. Madem ki kulunuza geldiniz. Ve dediler: “Söylediğin gibi olsun. Öyle yap.” Ve İbrahim çadıra, Sara’nın yanına seğirtip dedi: “Çabuk üç ölçek has un hazırla, yoğur ve pide yap ve İbrahim sığırlara koştu ve körpe ve iyi bir buzağı alıp uşağına verdi ve onu hazırlamakta acele etti ve ayran ile süt ve hazırladığı buzağıyı alıp önlerine koydu ve kendisi yanlarında ağaç altında durdu. Onlar da yediler ve ona dediler: “karın Sara nerede?” Ve dedi: “İşte çadırda” ve o dedi: “Gelecek sene bu mevsimde mutlaka senin yanına döneceğim ve işte karın Sara’nın bir oğlu olacaktır. Sara onun arkasında olan çadırın kapısında dinliyordu. İbrahim ve Sara kocamış ve yaşlanmışlardı. Sara adetten kesilmişti ve Sara, “İhtiyar olduktan sonra bana sevinç olur mu? Efendim de kocamıştır” diyerek içinden güldü ve Rab İbrahim’e dedi: “Sara gerçekten doğuracak mıyım ve ben kocadım” diyerek niçin güldü? Rab için imkansız bir şey var mıdır? Belirlenen vakitte gelecek sene bu mevsimde yanına döneceğim ve Sara’nın bir oğlu olacaktır ve Sara: “Gülmedim” diyerek inkar etti. Çünkü korktu. Ve o: “Hayır, fakat güldün” dedi.

Ve adamlar oradan kalktılar ve Sadom’a doğru baktılar ve İbrahim onları geçirmek için beraber gidiyordu ve Rab dedi: “Ben yapmakta olduğum şeyi İbrahim’den gizleyecek miyim? Çünkü İbrahim gerçekten büyük ve kuvvetli bir millet olacak ve yeryüzünün bütün milletleri onda mübarek kılınacaklardır. Kendisinden sonra oğullarına ve ev halkına salah ve adalet yapmak için rabbin yolunu tutmalarını emretsin diye onu tanıdım.” Ta ki rab onun hakkında söylemiş olduğu şeyi İbrahim’in üzerine getirdi. Ve Rab dedi: “Sadom ve Gamora’nın feryadı büyük ve onların günahı çok ağır oldu. Şimdi ineceğim ve bana gelen feryadına göre tamamen yaptılar mı göreceğim ve yapmadılarsa bileceğim.

Ve adamlar oradan dönüp Sadom’a doğru gittiler. Fakat İbrahim hala rabbin önünde duruyordu ve İbrahim yaklaşıp dedi: “İyiyi kötü ile beraber yok edecek misin? Belki şehrin içinde elli iyi vardır. İçinde olan elli iyi için bağışlamayıp yeri yok edecek misin? Böyle yapmak senden ırak olsun. İyi de kötü gibi olsun diye iyiyi kötü ile beraber öldürmek senden ırak olsun. Bütün dünyanın hakimi adalet yapmaz mı?” Ve rab dedi: Eğer Sadom’da şehrin içinde elli iyi bulursam, bütün yeri onların hatırı için bağışlayacağım” ve İbrahim cevap verip dedi: “Ben toz ve külüm ve işte şimdi Rabbe söylemeyi üzerime aldım. Belki elli iyiden beşi eksiktir, beş kişi için bütün şehri harap edecek misin?” Rab dedi: “Eğer orada kırk beş kişi bulursam harap etmeyeceğim.” Bir kere daha ona söyleyip dedi: “Belki orada kırk kişi bulunur ve dedi: “Kırk kişinin hatırı için yapmayacağım.” Ve dedi: “Şimdi rab darılmasın ve söyleyeceğim: “Belki orada otuz kişi bulunur.” Ve dedi: “Eğer orada otuz kişi bulursam yapmayacağım.” Ve dedi: “İşte şimdi rabbe söylemeyi üzerime aldım. Belki orada yirmi kişi bulunur.” Ve dedi: “Yirmi kişinin hatırı için harap etmeyeceğim.” Ve dedi: “Şimdi rab darılmasın ve ancak bir kere daha söyleceğim. Orada on kişi bulunur.” Ve dedi: “On kişinin hatırı için harap etmeyeceğim.” Ve Rab İbrahim ile konuşmayı bitirince gitti. İbrahim de yerine döndü.

O iki melek1 de akşamleyin Sadom’a vardılar ve Lut Sadom’un kapısında oturuyordu ve Lut görüp onları karşılamak için kalktı ve yere kapandı ve dedi: “İşte efendilerim. Şimdi kulunuzun evine inin ve geceyi geçirin ve ayaklarınızı yıkayın ve erken kalkıp yolunuza gidersiniz.” Ve dediler: “Hayır fakat biz geceyi meydanda geçireceğiz.” Ve onları çok zorladı ve onun yanına indiler ve evine girdiler ve onlara ziyafet yaptı ve mayasız ekmek pişirdi ve yediler. Fakat onlar yatmadan önce şehrin adamları, Sadom adamları, her mahalleden gençten ihtiyara kadar bütün halk, evi sardılar ve Lut’u çağırıp ona dediler: “Bu gece senin yanına giren o adamlar nerede? Onları bize çıkar ve onları bilelim ve Lut onlara kapıya çıktı ve arkasından kapıyı kapadı ve dedi: “Ey kardeşlerim! Rica ederim, kötülük etmeyin. İşte benim ere varmamış iki kızım var. Rica ederim onları size çıkarayım ve onlara gözünüzde iyi olana göre yapın, ancak bu adamlara bir şey yapmayın. Madem ki damımın gölgesine geldiler. Daha sonra şöyle dediler: “Geri çekil ve dediler: “Bu adam garip olarak geldi ve kendisin. hakim sayıyor. Şimdi onlardan ziyade kötülük ederiz.” Ve adamı, Lut’u çok zorladılar ve kapıyı kırmak için yaklaştılar, fakat adamlar ellerini uzatıp Lut’u yanlarına, evin içine getirdiler ve kapıyı kapattılar ve evin kapısında olan adamları küçükten büyüğe kadar körlükle vurdular. Şöyle ki kapıyı bulmak için yoruldular ve adamlar Lut’a dediler: “Senin burada daha kimin var?” Damadlarını ve oğullarını ve kızlarını ve şehirde sana ait olanların hepsini bu yerden çıkar. Çünkü biz bu yeri harap edeceğiz. Çünkü rabbin önünde onların feryadı büyümüştür ve rab onu harap etmek için bizi gönderdi ve Lut çıktı ve kızlarını alacak olan damadlarına söyleyip dedi: “Kalkın bu yerden kaçın. Çünkü Rab şehri harap edecektir.” Fakat damatlarının gözünde şaka eder gibi göründü. Ve seher vakti olunca melekler, kalk, karını ve buradaki iki kızını al, yoksa şehrin fesadı içinde yok olursun diyerek Lut’u acele ettirdiler. Fakat yavaş davrandı ve Rab onlara merhametli olarak adamlar onun elinden ve karısının elinden ve iki kızlarının elinden tuttular ve onu çıkarıp şehrin dışarısına koydular.

Onları dışarı çıkarmış oldukları zaman dedi: “Canın için kaç, arkana bakma ve bütün havzada durma. Dağa kaç, yoksa telef olursun” ve Lut onlara dedi: “Aman efendim! İşte şimdi kulun senin gözün önünde inayet buldu ve canını yaşatmakla bana yaptığın lütfunu büyük ettin. Fakat daha kaçamam, yoksa kötülük bana yetişir ve ölürüm. İşte şimdi bu şehir oraya kaçmak için yakındır ve o küçüktür. Şimdi oraya kaçayım (o küçük değil mi?) Ve canım yaşar” ve ona dedi ki: “İşte hakkında söylediğin şehri altüst etmemek üzere bu şey içinde ricanı kabul ettim. Çabuk ol, oraya kaç. Çünkü sen oraya yetişinceye kadar bir şey yapamam. Bunun için bu şehrin adı Tsoar1 çağrıldı. Ve Lut Tsoar’a geldiği zaman güneş yer üzerine doğmuştu ve Rab Sadom üzerine ve Gamora üzerine Rab tarafından göklerden kükürt ve ateş yağdırdı ve o şehirleri ve bütün havzayı ve şehirlerde oturanların hepsini ve toprağın nebatını altüst etti. Fakat karısı arkasından geriye baktı ve bir tuz direği oldu ve İbrahim sabahleyin erken kalkıp rabbin önünde durduğu yere gitti ve Sadom ve Gamora’ya doğru ve bütün havza memleketine doğru baktı ve gördü ve işte yerin dumanı ocak dumanı gibi çıkıyordu.

Ve vaki oldu ki Allah havzanın şehirlerini harap ettiği zaman, Allah İbrahim’i hatırladı ve bütün onlarda oturduğu şehirleri altüst ettiği zaman, Lut’u bu altüst olma içinden kurtardı.

Ve Lut Tsoar’dan çıkıp dağda oturdu ve iki kızı onunla beraberdi. Çünkü Tsoar’da oturmaktan korktu ve o iki kızı bir mağarada oturdular ve büyük kızı küçüğüne dedi: “Babamız kocamıştır ve bütün dünyanın adetine göre yanımıza girmek için memlekette erkek yoktur. Gel babamıza şarap içirelim ve babamızdan zürriyeti yaşatmak için onunla yatarız.” Ve o gecede babalarına şarap içirdiler ve büyük kız babasıyla yattı ve onun yatmasını ve kalkmasını bilmedi ve vaki oldu ki ertesi gün büyük kız küçüğüne dedi: “İşte dün gece babamla yattım. Bu gece de ona şarap içirelim ve babamızdan zürriyet yaşatmak için gir onunla yat.” Ve o gece de dahi babalarına şarap içirdiler ve küçük kız kalkıp onunla yattı ve onun yatmasını ve kalkmasını bilmedi. Lut’un iki kızı böylece babalarından gebe kaldılar ve büyük kız bir oğul doğurdu ve onun adını Moab çağırdı. O bu güne kadar Moablıların atasıdır ve küçük kız, o da bir oğul doğurdu ve onun adını Ben Ammi çağırdı. O bu güne kadar Ammonoğullarının atasıdır.”

Lut ve kavminin Tevrat’ta olan kıssası işte budur. Çok uzun olmasına rağmen sizlere bunu naklettik ki hem kıssa açısından, hem de diğer bir çok açıdan Kur’an ile çelişen yerleri aydınlığa kavuşsun. Tevrat’ın kıssasında müjde ve azap için gönderilen meleklerin iki melek olduğu zikredilmiştir. Ama Kur’an-ı Kerim “Rusul” (elçiler) kelimesini çoğul olarak kullanmaktadır. Çoğulun en az sayısı ise üç kişidir.

Tevrat şöyle diyor: “İbrahim’in misafirleri onun yaptığı ve karşılarına konan yemekten yediler,” ama Kur’an bu konuyu reddetmekte ve şöyle buyurmaktadır: “İbrahim, ellerinin yemeğe uzanmadığını görünce korktu.”

Tevrat kıssasında Lut için iki kız olarak tanıtılmaktadır. Ama Kur’an çoğul lafzını kullanarak, “benat” diye tabir etmiştir. Tevrat kıssasında Lut’un melekler vesilesiyle dışarı çıkması kavmine azap inmesi, Lut’un eşinin tuzdan bir sütun haline dönüştürülmesi ve diğer hususlar da zikredilmiştir. Tevrat’ın kıssasında açık bir şekilde münezzeh olan Allah’a, tecessüm isnat edilmektedir ve son olarak da Lut’un kıssası kızlarıyla onların hikayesini nakletmektedir. Oysa Kur’an münezzeh ve yüce olan hakkın dergahını tecessümden münezzeh olarak kabul etmekte ve Peygamberleri mukaddes makamlarına layık olmayan işlerden temiz saymaktadır.1






502. Konu
En-Nübüvvet(2)

Nübüvvet(2)

8-Zu’l-karneyn (a.s)


  • Bihar, 12/172, 8. Bölüm; Kasas-u Zi’l-karneyn











Yüklə 1,89 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   43   44   45   46   47   48   49   50   ...   76




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin