Şuayb ve Kavminin Kur’an’da Kıssası Hakkında Bir Çift Söz
1-Şuayb Kur’an’da adı anılan Arap Peygamberlerinin üçüncüsüdür ve onlar şunlardır: Hud, Salih, Şuayb ve Muhammed (a.s) Allah-u Teala onun kıssasının bir bölümünü, A’raf, Hud, Şuara, Kasas ve Ankebut surelerinde zikretmiştir.
Şuayb (a.s) Şam ve Arap yarımadası üzerinde bir şehir olan Medyen halkından idi ve Musa (a.s) zamanında yaşamış olup, iki kızından birini Musa (a.s) ile kendisine sekiz yıl çalışma karşılığında evlendirmiştir ve onu on yıl hizmet etme hususunda özgür bırakmıştır. (Kasas/17) Musa on yıl Şuayb’a hizmet etti, daha sonra da onunla vedalaşarak ailesiyle Mısır’a geri döndü.
Şuayb’ın Medyen kavmi, puta tapıyordu. Bu kavim güvenlik, refah, bolluk ve ucuzluk nimetlerine sahip idi. Ama onlar arasında fesat, ölçüyü ve tartıyı eksik tutma gibi pislikler yaygınlaştı. (Hud/84 ve diğer sureler) Bu yüzden Allah Şuayb’ı onlara gönderdi ve ona insanları putperestlikten, toplumda fesat çıkarmaktan, tartı ve ölçüyü eksik tutmaktan sakındırmasını emretti. Hz. Şuayb kavmini emredildiği şeye davet etti. Korku ve ümit vererek onlara nasihatta bulundu. Nuh, Hud, Salih ve Lut kavimlerinin başına gelen belaları onlara da hatırlattı.
Şuayb, onları irşad ve nasihat etme hususunda büyük bir çaba gösterdi. Ama bu onların sadece tuğyan, küfür ve isyanlarını arttırdı. (A’raf, Hud ve diğer sureler) Çok az sayıda kimse ona iman ettiler. Ama insanlar sonunda ona eziyet etmeye ve onu alaya almaya başladılar, Şuayb’a uymaktan el çekmeleri hususunda onları tehdit ettiler. Onlar yolların üzerinde oturuyor, Allah’a iman eden kimseleri korkutuyor, onları Allah yolundan alı koymaya ve sapıklığa düşürmeye çalışıyorlardı.1 Onlar Şuayb’ı (a.s) büyülenmiş ve yalancı bir kimse olmakla itham ettiler. (Şuara/185-186) Onu taşlamakla korkuttular ve eski dinlerine dönmediği taktirde onu ve ona iman eden kimseleri şehirden çıkarmakla tehdit ettiler. (A’raf/88) Onlar Şuayb’a muhalefet etmeye devam ettiler. Sonunda Şuayb, onların iman etmesinden ümidini kesti ve onları kendi haline bıraktı. (Hud/93) Allah’tan fetih ve yardım diledi ve şöyle buyurdu: “Ey Rabbim! Benim ve kavmim arasında hak ile hükmet. Şüphesiz sen hükmedenlerin en iyisisin.” İşte burada Allah onlara bulutlu günün azabını gönderdi. (Şuara/189) Oysa onlar Şuayb’ı alaya alıyor ve “Doğru söylüyorsan, gökten bize bir parça bulut gönder” diye alay ediyorlardı. Sonunda bir sayha ve (Hud/94) yer sarsıntısı (A’raf/91 ve Ankebut/37) onları çepe çevre kuşattı. Kendi evlerinde yere yığıldılar. Allah Şuayb’ı ve ona iman eden kimseleri kurtardı. (Hud/94) Şuayb onlardan yüz çevirdi ve şöyle buyurdu: “Ey kavmim! Şüphesiz ben size Rabbimin mesajını ilettim ve sizlere nasihat ettim. O halde kafir bir kavim için nasıl üzülürüm?!” (a’raf/93)
2-Şuayb’ın (a.s) Manevi Şahsiyeti
Şuayb (a.s) ilahi yüce Peygamberlerden biriydi ve Allah onu kendi kitabında diğer Peygamberler gibi övmüştür. Kavmiyle konuşmalarından da anlaşıldığı üzere -özellikle de A’raf, Hud ve Şuara surelerinde- halkına gerçek marifetleri ve bir çok ilahi ilimleri bildirmiştir ve de Şuayb’ın Allah’a ve halka karşı, çok edepli hareket ettiği bildirilmiştir. Şuayb (a.s) kendisini emin bir Peygamber (Şuara/178), islah edici (Hud/88) salihlerden (Şuara/27) olduğunu bildirmiştir. Allah da bunları onun sözünden nakletmiş ve de onları teyit etmiştir. Musa b. İmran Kelimullah (a.s) da on yıl boyunca ona hizmet etmiştir.
3-Şuayb’ın Tevrat’ta Zikri
Tevrat, Şuayb ve kavminin macerasını zikretmemiştir. Aksine sadece bir Kıbti’nin Musa’nın eliyle öldürülüşünün ve Musa’nın Mısır’dan Medyan’a (Medyen’e) kaçışı kıssasının içinde ona işaret etmiş ve onu Medyan kahini Reuil olarak anmıştır.
502. Konu En-Nubuvvet(2)
Nübüvvet(2)
12-Musa ve Harun (a.s)
Bihar, 13/1-376; Kıses-u Musa ve Harun (a.s)
Kenz'ul-Ummal, 11/505, 12/476; Musa (a.s)
Bak.
El-İhlas, 1033. Bölüm
3793. Bölüm
Musa ve Harun (a.s)
Kur’an:
“And olsun ki, Mûsa ve Harun’a eğriyi doğrudan ayıran Furkan’ı sakınanlar için ışık ve öğüt olarak verdik.”1
“Peygamberlerden bir kısmını daha önce sana anlatmış, bir kısmını da anlatmamıştık ve Allah, Mûsa’ya gerçekten hitab etmişti.”2
İbn-i Abbas şöyle diyor: “Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ben, İsa, Musa ve İbrahim’i gördüm. İsa’nın kıvırcık saçları vardı. Yüzü kırmızı ve göğsü geniş idi. Musa ise iri yarı ve düz saçlı idi ve Zutt3 halkına benziyordu.”Şöyle arzettiler: “İbrahim nasıl idi?” Peygamber şöyle buyurdu: “Kendi arkadaşınıza (yani Allah Resulü’ne(s.a.a) bakınız.”4
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ümit etmediğin şeye, ümit ettiğin şeye oranla daha fazla ümitli ol. Zira Musa (a.s) bir miktar ateş getirmeye gitti. Ama ailesine dönünce mürsel bir Peygamber oldu.”5
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hamd Allah’a mahsustur... O, Musa’ya söyleyeceğini söylemiş ve azametli ayetlerini kendisine göstermiştir ama bir uzuvla, aletle, kelamla ve dille değil.”6
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Eğer istiyorsan, Musa Kelimullah’ın şöyle dediğini i-kinci örnek olarak sunabilirim: “Ya Rabbi! Bana indireceğin iyiliklere ihtiyacım var.” Allah’a yemin olsun ki o, yiyeceği ekmekten başka bir şey istemedi. Çünkü yerin bitirdiklerinden yiyordu.”1
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah Beyt’ul-Lahm’de Musa ile konuşmuştur.”2
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah Musa b. İmran’a (a.s) şöyle vahyetmiştir: “Ey Musa! Kullarımın arasından seni neden seçtiğimi ve sözüm için seni neden tercih ettiğimi biliyor musun?” Musa, “Hayır ey Rabbim!” diye arzetti. Allah ona şöyle vahyetti: “Ben yeryüzüne baktım ve karşımda senden daha mütevazi birini bulamadım.”3
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah Musa ile konuşunca, Musa gecenin bağrında siyah taş üzerinde yürüyen karıncanın hareketini on fersah uzaklıktan görüyordu.”4
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah Tebarek ve Teala herşeyden dört şey seçmiştir, Peygamberlerden de dört kişiyi kılıç için seçmiştir: İbrahim, Davud, Musa ve ben”5
“Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İsrailoğullarından ilk Peygamber Musa idi, sonuncusu ise İsa’ydı. Onlar altı yüz Peygamber idiler.”6
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Musa’ya çok selam gönderin. Zira Peygamberlerden onun kadar ümmetini savunan ve himaye eden birini görmedim.”7
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Musa ailesinin koyunlarını otlattığı bir halde Peygamber olarak gönderildi. Ben de ailemin koyunlarını Ciyad’da otlatırken Peygamber olarak gönderildim.”8
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Firavun, saltanatının Musa’nın eliyle yok olacağını görünce kahinleri çağırttı. Onlar da Firavun’u, Musa’nın soyundan ve onun İsrailoğullarından olduğundan haberdar kıldılar. Bu yüzden Firavun sürekli olarak kendi güçlerine İsrailoğullarından hamile kadınların karnının deşilmesini emrediyordu. Böylece Musa’yı öldürmek için yirmi bin küsür cenin öldürüldü. Ama Musa’yı öldürmeyi beceremedi. Zira Allah Tebarek ve Teala onu koruyordu.”1
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Musa b. İmran dışında peygamberler kendi ümmetleri ve ümmetlerinin çokluğuyla övünürler.”2