3802. Bölüm Süleyman (a.s)
Kur’an:
“Süleyman Davud’a varis oldu: “Ey insanlar! Bize kuş dili öğretildi ve bize her şeyden bolca verildi. Doğrusu bu apaçık bir lütuftur” dedi.”1
Bak. Nisa suresi, 163. Ayet; En’am suresi, 84. Ayet; Enbiya suresi, 81, 82. Ayetler; Sebe suresi, 12,13. Ayetler; Sad suresi, 30-40.ayetler; Neml suresi, 17-44. Ayetler; Barka suresi, 102. Ayet
-
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Eğer bir kimse bekaya tırmanmak için bir merdiven, ölümü kendinden savmak için bir yol bulabilseydi; cinlerin ve insanların hükümeti uhdesine verilen ve nübüvvetle birlikte büyük yakınlığa mazhar olan Davud oğlu Süleyman (a.s) bulurdu. Allah, dünya üzerindeki rızkını tamamladığı ve müddetini doldurduğu zaman, Süleyman'ı yokluk yaylarından atılan ölüm oklarıyla okladı. Böylece dünya onsuz kaldı ve evleri yurtları sahipsiz kaldı da onları başka toplumlar miras aldı.”2
-
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Süleyman (a.s) misafirlerine et ve beyaz ekmek yedirirdi. Kendi ailesine ise kepekli buğdaydan yedirirdi. Kendisi ise pişmemiş arpa ekmeğinden yerdi.”3
-
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın evini kıbti keten örtüleriyle örten ilk kimse Süleyman b. Davud (a.s) idi.”4
-
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “İlk şeker temin eden kimse, Süleyman b. Davud (a.s) idi.”5
-
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Peygamberlerden cennete girecek en son kimse, Süleyman b. Davud (a.s) olacaktır ve bu da dünyada ona verilen şey sebebiyledir.”6
-
Süleyman (a.s) eşine şöyle diyen erkek bir serçe gördü: “Neden kendini benden esirgiyorsun? Eğer istersen (veya istersem) Süleyman’ın kubbesini gagamla kaldırır onu denize atarım.” Süleyman gülümser bir halde o serçeye şöyle dedi: “Gerçekten de bu şeyi yapabilir misin?” Serçe ona şöyle dedi: “Hayır, ey Allah’ın Resulü! Ama bazen erkek eşi için kendini göstermeye çalışır ve kendini onun yanında büyük göstermek ister. Aşık insanı söylediğinden dolayı kınamak doğru değildir.” Süleyman dişi serçeye şöyle buyurdu: “Neden kendini ondan esirgiyorsun, oysa o sana aşıktır.” Serçe şöyle dedi: “Ey Allah’ın Resulü! O aşık değildir, sadece aşk sözünü etmektedir. Çünkü benimle birlikte benden başkasını da sevmektedir.” Dişi serçenin bu sözü Süleyman’ın kalbini etkiledi. Şiddetle ağladı. Kırk gün insanların yanından ayrıldı ve bu müddet boyunca Allah-u Teala’dan kalbini kendisinden başkasının sevgisinden boş kılmasını ve sevgisini başkalarının sevgisiyle karıştırmamasını diledi.”1
-
Süleyman (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanlara verilen veya verilmeyen herşey bize verilmiştir. İnsanlara öğretilen ve öğretilmeyen herşey bize öğretilmiştir. Ama gizli ve açıkta Allah’tan korkmaktan, zenginlik ve fakirlikte iktisatlı olmaktan ve her durumda aziz ve celil olan Allah’ın dergahına yalvarıp yakarmaktan daha üstün bir şey bulmadım.”2
-
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bir gün Süleyman b. Davud ashabına şöyle buyurdu: “Allah Tebareke ve Teala bana benden sonra hiç kimseye layık olmayan bir saltanat bağışladı. Rüzgarı, insanı, cini, kuşu ve vahşi hayvanları benim egemenliğimde kıldı. Bana kuşların dilini öğretti ve bana herşeyden bağışta bulundu. Ama bana verdiği bütün bu saltanatına rağmen bir gün bile akşama kadar sevinç içinde olamadım. Yarın sarayıma girmeyi, damına çıkmayı ve (egemenliğimin altındaki) ülkeri seyretmeyi istiyorum. Dolayısıyla hiç kimsenin yanıma gelip günümü acı ve hüzünlü kılacak bir haber getirmesine izin vermeyin.” Etrafındakiler, “Olur” dediler. Ertesi gün Süleyman asasını aldı. Sarayının damının en yüksek noktasına çıktı. Asasına dayandı ve kendisine verilen şeye sevinerek (egemenliği altındaki) ülkelere baktı. Aniden gözü güzel yüzlü ve güzel giyimli bir gence ilişti. Bu genç sarayının bir köşesinden ona doğru geliyordu. Süleyman onu görünce şöyle dedi: “Seni kim bu saraya soktu, oysa ben bu gün yalnız kalmak istemiştim. Kimin izniyle saraya girdin?” O genç şöyle dedi: “Bu sarayın rabbi beni bu saraya soktu ve onun izniyle girdim.” Süleyman şöyle dedi: “Elbette bu sarayın sahibi, bu saraya benden daha layıktır. Sen kimsin?” O şöyle dedi: “Ben ölüm meleğiyim.”Süleyman şöyle dedi: “Niçin geldin?” O şöyle dedi: “Ben senin canını almak için geldim.”Süleyman şöyle buyurdu: “Görevini yerine getir, zira bu gün benim sevinç günümdür. Aziz ve celil olan Allah bana kendisini görmekten başka bir sevincin olmamasını istemiştir. Bunun üzerine Süleyman asasına dayandığı bir halde ölüm meleği onun canını aldı. Süleyman uzun bir müddet bir ölü gibi asasına dayandı, insanlar onu görüyor ve hayatta olduğunu sanıyordu. Bir süre sonra onun hakkında şüpheye ve ihtilafa düştüler. Bazıları şöyle dediler: “Uzun günlerdir Süleyman asasına dayanmış durumdadır, ne yorulmuş, ne uyumuş, ne bir şey içmiş, ne de bir şey yemiştir. O ibadet etmemiz gereken rabbimizdir.” Bir grubu da şöyle dedi: “Süleyman sihirbazdır, sihirle gözlerimize asasına dayandığını göstermektedir, ama gerçek bu değildir.”Müminler ise şöyle dediler: “Süleyman Allah’ın kulu ve Peygamberidir, Allah onu kendi isteği ile tedbir ve idare etmektedir.” Dolayısıyla Süleyman hakkında bu farklı görüşler ortaya çıkınca aziz ve celil olan Allah, bir güve gönderdi. Bu güve Süleyma’ın asasını içerden kemirdi, asa kırıldı ve Süleyman sarayının üzerinden yüz üstü yere düştü.”1
Süleyman’ın (a.s) Kıssası Hakkında Bir Çift Söz 1-Süleyman’ın Kur’an’daki Kıssaları
Kur’an-ı Kerim Süleyman’ın kıssalarından çok azına yer vermiştir. Ama bu az miktar üzerinde düşünülecek olursa bu bizleri onun kıssasının tümüne ve değerli şahsiyetinin gerçeklerine ulaştırmaya yetecektir.
Birinci husus onun babası Davud’un varisi olmasıdır. Allah-u Teala bu konuda şöyle buyurmuştur: “Süleyman’ı Davud’a bağışladık.”1 Ve hakeza şöyle buyurmuştur: “Ve Süleyman Davud’un varisi oldu.”2
İkincisi Allah ona büyük ve azametli bir saltanat vermiş, cinleri, kuşları ve rüzgarı onun emrine koymuş ve ona kuşların dilini öğretmiştir. Kur’an-ı Kerim bu nimetleri defalarca zikretmiştir. Örneğin Bakara suresi, 102. Ayet, Enbiya suresi, 81. Ayet, Neml suresi, 16-18. Ayetler, Sebe suresi, 12-13. Ayetler ve Sad suresi, 35-39. Ayetlerde...
Üçüncü olarak Süleyman’ın cesedinin tahtının üzerine atılmasına işaret edilmiştir. (Sad suresi, 36. Ayet)
Dördüncü olarak, asil adların ona sunulmasına işaret edilmiştir. (Sad suresi, 31-33. Ayetler)
Beşinci olarak geceleyin halkın koyunlarının otlakta otlaması ve Süleyman’a bu konuda hüküm ve hakemliğin anlatılmasına işaret edilmiştir. (Enbiya suresi, 78-79. Ayetler)
Altıncı olarak da karıncanın hikayesine işaret edilmiştir. (Neml suresi, 18-19. Ayetler)
Yedinci olarak Hüdhüd’ün ve ardından da Sebe melikesinin kıssasına işaret edilmiştir. (Neml suresi, 20-44. Ayetler)
Sekizinci olarak da Hz. Süleyman’ın vefatına işaret edilmiştir. (Sebe suresi, 14. Ayet)
Dostları ilə paylaş: |