1- İsar (Fedakarlık)



Yüklə 1,89 Mb.
səhifə48/76
tarix17.01.2019
ölçüsü1,89 Mb.
#98598
1   ...   44   45   46   47   48   49   50   51   ...   76

3789. Bölüm

Zulkarneyn (a.s)



Kur’an:

Sana Zülkarneyn’i sorarlar. “Onu size anlatacağım” de. Doğrusu biz onu yeryüzüne yerleştirmiş ve her şeyin yolunu ona öğretmiştik.”1



  1. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Tüm dünyaya hükmeden dört kişi olmuştur. Onların ikisi mümin, ikisi ise kafir idi. Mümin olanlardan birisi, Süleyman b. Davud, diğeri ise Zulkarneyn idi. Kafir olanlardan biri Nemrut, diğeri ise Buht’un-Nessar idi. Zulkarneyn’in adı ise, Abdullah b. Zehhak b. Ma’d idi.”2

  2. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Zulkarneyn aziz ve celil olan Allah’ın kullarına hüccet kıldığı salih bir kul idi. O kavmini Allah’a davet etti, onları takvaya çağırdı. Ama insanlar onun başına vurdular. Zulkarneyn uzun bir müddet aralarında görülmez oldu. Öyle ki onun bir vadide öldüğünü veya helak olduğunu söylediler. Ama o daha sonra aşikar oldu, halkına geri döndü. Bu defa insanlar, başının diğer ön tarafına darbe vurdular. Sizin aranızda da onun gibi macerası olan bir kimse vardır. Aziz ve celil olan Allah, Zulkarneyn’e dünyada güç verdi. Her şeyden onun için bir vesile karar kıldı, o doğuya ve batıya ulaştı. Allah Tebareke ve Teala onun metodunu evlatlarımdan Kaim hakkında cari kılacak, onu alemin doğu ve batısına ulaştıracaktır. Öyle ki Zülkarneyn’in ayak bastığı her yere dağ olsun ova olsun Kaim de ayak basacaktır. Aziz ve celil olan Allah yeryüzünün maden ve hazinelerini onun için aşikar kılacak, korku vesilesiyle onu galip getirecektir. Onun vesilesiyle yeryüzünü zulümle dolduğu gibi adaletle dolduracaktır.”3

  3. İmam Ali (a.s), kendisine Zulkarneyn’in Peygamber mi yoksa melek mi olduğu sorulunca şöyle buyurmuştur: “Hayır, o ne Peygamber idi ve ne de melek. O Allah’ı seven, Allah’ın da kendisini sevdiği bir kuldu. O Allah için hayır diledi, Allah da onun hayrını diledi. Böylece onu kavmine gönderdi. Ama halk onun başının sağ tarafına vurdu. Böylece Zulkarneyn, Allah’ın dilediği uzun bir müddet halktan gizlendi. Sonra yeniden onu gönderdi ve bu defa halk onun başının sol tarafına vurdu. O Allah’ın dilediği uzun bir müddet insanların arasından görülmez oldu. Üçüncü defa Allah onu gönderdi ve yeryüzünde ona kudret verdi. Onun örneği sizin aranızda da vardır. (Maksat kendisidir.)”1

  4. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Zulkarneyn ne Nebi idi, ne de Resul. O Allah’ı seven, Allah’ın da onu sevdiği bir kuldu. Allah için hayır diledi. Allah da onun hayrını diledi. O insanları Allah’a davet etti, ama halk onun başının bir tarafına darbe indirdi ve onu öldürdüler. Daha sonra Allah onu diriltti. Bu defa insanlar başının diğer tarafına darbe indirdi ve onu öldürdüler.”2

  5. İmam Ali (a.s), Zulkarneyn’in iki boynuzunun ne olduğu sorulunca şöyle buyurmuştur: “Sen onun altın ve gümüşten bir boynuzu olduğunu veya Peygamber olarak gönderildiğini mi sanıyorsun? Hayır, o Allah’ın kendisini bir grup insana gönderdiği Salih bir kul idi. O insanları Allah’a ve iyiliğe çağırdı. Ama insanlardan biri kalkıp başının sol tarafına bir darbe indirdi ve Zulkarneyn öldü. Daha sonra Allah onu diriltti ve yeniden halkın bir grubuna gönderdi. Bu defa yine onun başının sağ tarafına darbe vurdular ve Zulkarneyn bu darbe sebebiyle öldü. Bu sebeple ona Zulkarneyn demişlerdir.”3

  6. İmam Ali (a.s), Zulkarneyn’in Peygamber mi yoksa melek mi olduğu, boynuzunun altından mı yoksa gümüşten mi olduğu sorulunca şöyle buyurmuştur: “Zulkarneyn ne Peygamber idi ne de melek. Boynuzları da ne altından idi ne de gümüşten. Aksine o Allah’ı seven ve Allah’ın da kendisini sevdiği salih bir kul idi. Allah için hayır diledi, Allah da onun hayrını diledi. Kavmini aziz ve celil olan Allah’a davet ettiği için Zulkarneyn olarak adlandırılmıştır. Ama insanlar, onun başının ön tarafına vurdular. Böylece uzun bir müddet görünmez oldu. Daha sonra yeniden onlara döndü. Bu defa insanlar başının diğer tarafına vurdular. Onun sizler arasında da bir örneği vardır.”1

  7. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Zulkarneyn Peygamber değildi, aksine Allah’ı seven ve Allah’ın da kendisini sevdiği salih bir kul idi. Allah için hayır diledi, Allah da onun hayrını diledi. O kavmini Allah’tan korkmaya çağırdı. Ama onlar başının ön tarafına vurdular ve Zulkarneyn böylece bir müddet aralarında görünmez oldu. Daha sonra aralarına geri döndü ve bu defa halk başının diğer tarafına vurdular. Sizler arasında da onun kaderine benzer bir kadere sahip olan biri vardır.”2

  8. İmam Bakır ve İmam Sadık (a.s), Zulkarneyn’in makamı hakkında ve geçmişten kendilerine benzeyen bir kimse sorulunca şöyle buyurmuştur: “Musa’nın yoldaşı (Hızır) ve Zulkarneyn. Onlar da alim idiler ve Peygamber değillerdi.”3



Zulkarneyn Kıssası Hakkında Birkaç Söz

Birkaç bölümde Kur’an-i ve tarihi bilgiler halinde bahsedilmiştir



Zulkarneyn’in Kur’an’daki Kıssası


Kur’an-ı Kerim öncekilerin hikayesini nakletmede takip ettiği metot esasınca Zulkarneyn’in de adını, tarihini ve doğduğu zamanı, nisbetini ve özelliklerini zikretmemiştir. Aksine sadece onun üç yolculuğuyla yetinmiştir. Onun yaptığı ilk yolculuk batıya doğru olup güneşin battığı yere kadar ulaşmıştır. O güneşin, çamurdan bir çeşmeye daldığını görmüş ve orada bir topluluğa rastlamıştır. İkinci yolculuğu ise doğuya olup güneşin doğduğu yere ulaşmıştır. Orada güneşin bir kavme doğduğunu, Allah’ın onlarla güneş arasında bir perde ve örtü karar kılmadığını görmüştür. Üçüncü yolculuğu ise iki engelin (dağın) arasına olmuştur. Orada da yaklaşık hiçbir sözü anlamayan bir topluluk görmüştür. Onlar Ye’cuc ve Me’cuc’un yeryüzündeki fesadını ve kötülüklerini Zulkarneyn’e şikayet etmişler ve kendileriyle lecuc ve mecuc arasında bir sed yapmaları için kendisinden yardım istemişlerdir. Zulkarneyn de onların sed hakkındaki görüşünü kabul etmiş, kendileri için düşündüklerinden daha önemli bir sed kuracağına dair söz vermiştir. Ama onun giderlerini üstlenmekten sakınmış, sadece insani güç ve yapı malzeme teminiyle onlara yardımda bulunacağını belirtmiştir. Bu hikayede erkeklerin varlığına, demir parçalarına, demirci ocaklarına, erimiş bakır veya demire işaret edilmiştir.

Bu hikayeden istifade edilen en önemli nükte kahramanının henüz Kur’an nazil olmadan, hatta kendi zamanında Zulkarneyn olarak tanınmış olmasıdır. Bu nükte hikayenin akışından, yani, “Yes eluneke an zilkerneyn” (sana Zulkarneyn’i soruyorlar) ifadesinden, “kulna ya Zelkerneyn” (dedik ki Ey Zulkarneyn” ve “ve kalu ey Zelkerneyn” (ve dediler ki ey Zulkarneyn) tabirlerinden anlaşılmaktadır. İkinci nükte ise onun Allah’a ve ahiret gününe iman etmiş olması ve hak dinine tabi olmasıdır. Bu konunun delili de şu ayettir:Zülkarneyn: “ İşte bu, Rabbimin bir rahmetidir. Rabbimin tayin ettiği zaman gelince onu yerle bir eder; Rabbimin verdiği söz gerçektir” dedi. Hakeza şu ayettir: “Haksızlık yapana azâb edeceğiz, sonra Rabbine döndürülür, onu görülmemiş bir azaba uğratır; ama iman edip salih amel işleyene, mükâfat olarak güzel…”

Ayrıca Ey Zülkarneyn! Onlara azâb da edebilirsin, iyi muamelede de bulunabilirsin” dedik ayeti de onun dini yüceliğini arttırmaktadır. Zira onun vahiy, ilhamla veya kendisinden önceki ilahi Peygamberlerden bir Peygamber ile birlikte bulunduğunu, vahiy tebliği ile kendisine yardımcı olduğunu ve bu vesileyle teyit edildiğini göstermektedir.

Üçüncü önemli nükte ise onun kendisine Allah’ın dünya ve ahiret hayrını verdiği bir kimse oluşudur. Dünya hayrı kendisiyle güneşin doğduğu ve battığı yere ulaşan dev bir saltanattır. Hiçbir şey ona engel olamıyor, bütün imkanlar ona boyun eğiyordu. Ahiret hayrı ise onun adaleti idi. Adaleti, hakkı ikame etmesi, bağışı, affediciliği, idareciliği, nefis izzeti, hayır ve iyiliği yayması, kötülükten sakındırmasıdır. Bütün bu nükteler de Doğrusu biz onu yeryüzüne yerleştirmiş ve her şeyin yolunu ona öğretmiştik ayetinden istifade edilmektedir. Ayrıca hikayenin akışından da onun ruhi ve cismi bir güce sahip olduğu anlaşılmaktadır.

Dördüncü nükte ise onun batıda bir grup zalimle karşılaştığı ve onları cezalandırdığıdır.

Beşinci nükte ise, güneşin doğduğu ve battığı yere yapmış olduğu seddir. Zira güneşin doğduğu yere ulaşınca, bir vesileyi takip etti ve iki dağın arasına vardı. Zulkarneyn’in yapmış olduğu seddin özelliklerinden ayrıca da doğu ve batının dışında bir yerden oluşundan da anlaşıldığı üzere iki dağ arasında bir duvar şeklinde vaki olduğu ve iki dağın arasında yer almasıdır. Hakeza bu seddin yapılışında demir parçaları, erimiş bakır veya demir kullanılmıştır. Ayrıca bu yerin iki bayındır yerleri birbirine bağlayan bir geçit olmasıdır.


Yüklə 1,89 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   44   45   46   47   48   49   50   51   ...   76




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin