2-Zulkarneyn’in Kıssası, Sed ve Tarih Açısından Yecuc ve Mecuc
Eski tarihçiler, kendi tarih ve rivayetlerinde, kendi dönemlerinde Zulkarneyn veya bu anlamı ifade eden, Arapça dışında bir isim zikretmemiş, hakeza Yecuc ve Mecuc adlı kavimlerden ve Zulkarneyn’e mensup olan sedden söz etmemiştir ve elbette Yemen’in Himyer hükümdarlarından birine kendi atalarıyla övündüğü bir takım şiirler isnat edilmektedir. O atalarından biri olarak da Zulkarneyn’i ve onun da kendi atalarından biri olduğunu anmaktadır. Bu şiirlerinde Zulkarneyn’in doğu ve batıya yolculuğu ile Yecuc ve Mecuc’un seddini anmaktadır. İlerideki bölümlerde bu şiirlerden bazı bölümler zikredeceğiz.
“Yecuc ve Mecuc” ve “Cuc ve Mecuc” adları Ahd-i Atik kitaplarında da yer almıştır. Örneğin, Tevrat’ın tekvin Seferinin onuncu babında1 şöyle yer almıştır: “Nuh’un oğulları Sam ve Ham ve Yafes’tir. Ve tufandan sonra onların oğulları Yafes’in oğulları: Gamor, Mecac, Madey, Bavan, Tubal, Meşek ve Tiras’tır.”
Otuz Sekizinci Sefer olan Hazkil’in2 kitabında şöyle yer almıştır: “Ve Rabbin bana şu sözü geldi: Ademoğlu, Magog diyarında olan, Roşun, Meşekin ve Tubalun beyi Goga yönel ve ona karşı peygamberlik et ve de: Rab Yehova şöyle diyor: Roşun Meşekin ve Tubalın beyi Gog işte ben sana karşıyım; ve seni geri çevireceğim ve çenelerine çengeller takacağım, seni ve bütün ordunu, atları ve atlıları, hepsi ağır esvap giyinmiş büyük kalkanlı ve küçük kalkanlı, hepsi kılıç kullanan büyük bir cümhuru onlarla beraber hepsi kalkanlı ve miğferli Farsı, Kuşu ve Putu; Gomeri ve bütün ordularını şimalın sonlarından togarma evini ve bütün ordularını seninle beraber çok kavimleri çıkaracağım.
Bundan dolayı ey Ademoğlu! Peygamberlik et ve Goga de: Rab Yehova şöyle diyor: Kavmim İsrail emniyette oturunca, sen o gün öğrenmiyecek misin ve sen seninle beraber bir çok kavimler hepsi atlara binmiş büyük bir cumhur ve kuvetli bir ordu olarak şimalin sonlarından kendi yerinden geleceksin…
39. Babda ise şöyle söze devam etmektedir: “Ve sen ey Ademoğlu! Goga karşı peygamberlik et ve de : Rab Yehova şöyle diyor: Roşun, Meşekin ve Tubalın beyi Gog işte, ben sana karşıyım ve seni geri çevireceğim ve seni ileri götüreceğim ve şimalin sonlarından seni çıkaracağım ve seni İsrail dağları üzerine getireceğim ve sol elinden yayını ve sağ elinden oklarını vurup düşüreceğim sen bütün ordularınla ve yanında olan kavimlerle İsrail dağları üzerinde düşeceksin; yesinler diye her çeşit yırtıcı kuşa ve karın canavarlarına seni vereceğim. Açık kırda düşeceksin çünkü ben söyledim, “Rab Yehovanın sözü. Ve Magog üzerine ve adalarda emniyette oturanlar üzerine ateş göndereceğim ve bilecekler ki, ben Rabb’im.”
Yuhanna’nın Mukaşefe kitabının yirminci bölümünde de şöyle yer almıştır: “Gökten inmekte olan bir melek gördüm; elinde cehennemin anahtarı ve büyük bir zincir vardı. Ve İblis ve şeytan olan ejderi, eski yılanı, tuttu; ve onu bin yıl müddetle bağladı. Ve bin yıl tamam oluncaya kadar artık milletleri saptırmasın diye, kendisini cehenneme atıp onu kapadı, ve onun üzerine mühürledi; bundan sonra kısa bir müddet çözülmesi gerektir.
Ve bin yıl tamam olunca, Şeytan zindanından çözülecektir ve yerin dört köşesinde olan milletleri, Yecuc ve Mecucu saptırmak ve onları savaş için bir araya toplamak üzere çıkacaktır. Onların sayısı denizin kumu gibidir. Ve yerin genişliği üzerine çıktılar ve mukaddeslerin ordusunu ve sevgili şehri kuşattılar ve gökten ateş inip onları yendi. Ve onları saptıran İblis canavarla yalancı peygamberin içinde bulundukları ateş kükürt gölüne atıldı ve abetler ebedince gündüz ve gece kendilerine azap edilecektir.”
Naklettiğimiz bu ifadelerden de anlaşıldığı üzere “Yecuc” veya “Cuc ve Mecuc” Kuzey Asya’nın sonlarında yaşayan büyük kavimlerden bir kavim olup, o bölgenin bayındır bir bölgesinde yaşıyorlar imiş. Bu kavim savaşçı bir kavim olup, savaş ve yağmacılıkla ün salmıştır. Buradan da kolayca tahmin edildiği üzere Zulkarneyn, büyük ve güçlü bir topluluğun padişahı olup, kötü bir topluluğa karşı bir sed bina etmiştir. Onun bina ettiği sed, Asya kıtasının güney ve kuzey bölgesinin arasında, Çin seddi, Bab’ul Ebvab seddi, Daryal seddi ve benzeri sedlerden biri gibi idi.
Bu gün kavim ve topluluklar tarihinde de kabul edildiği üzere, Asya’nın kuzey doğu bölgesi ve Çin’in kuzeyinin yüksek tepeleri, bedevi ve vahşi bir topluluğun vatanı idi. Oranın nüfusu ve şehirleri sürekli artmakta idi. Bu yüzden sürekli olarak etrafındaki Çin gibi millet ve kavimlere saldırıyor, tepe ve yüksekliklerinden ayrılarak, orta ve yakın Asya şehirlerine saldırıya geçiyor, Avrupa’ya kadar ulaşıyorlardı. Onlardan bir grubu saldırdıkları yerlerde sakin olmuşlardır. Kuzey Avrupa’nın büyük bir çoğunluğu o saldırganlardandır. Orada bir medeniyet meydana getirmiş, ekin ve sanat ile meşgul olmuşlardır. Onlardan bir grubu da geri dönmüş, saldırılarına devam etmiştir.1
Bu konu bizim dediğimiz seddin (Zülkarneyn seddinin) kuzey ve güneyi birbirinden ayıran kuzey Asya’ya yer alan bir sedlerden birinin olduğunu desteklemektedir.2
502. Konu
En-Nubuvvet(2)
Nübüvvet(2)
9-Yakub ve Yusuf (a.s)
-
Bihar, 12/216, 9. Bölüm; Kıses-u Yakub ve Yusuf
-
Kenz'ul-Ummal, 11/514, 12/478; Yusuf
3790. Bölüm Yakub ve Yusuf (a.s)
Kur’an:
“İbrahim bunu oğullarına vasiyet etti. Yakup da: “Oğullarım! Allah dini size seçti, siz de ancak O’na Müslüman (teslim olmuş) olarak can verin” dedi. Yoksa Yakup can verirken sizler yanında mı idiniz? Hani O, oğullarına: “Benden sonra kime ibadet edeceksiniz?” diye sormuştu; Onlar da: “Senin ilahına ve ataların İbrahim, İsmail, İshak’ın ilahı olan tek ilaha ibadet edeceğiz, bizler O’na teslim olmuşuzdur” demişlerdi.”1
Bak. Yusuf, 3-102, Meryem- 49
-
“Yakub, Yusuf’u (a.s) görmeye gittiğinde Yusuf (a.s) süvarileriyle onu karşılamak için dışarı çıktı. Yol esnasında kendi odasında ibadetle meşgul olan Mısır Aziz’inin eşinin yanından geçti. Aziz’in eşi Yusuf’u görünce tanıdı ve hüzünlü bri sesle ona şöyle seslendi: “Ey süvari! Beni uzun bir hüzne boğdun. Takva ve sakınmak ne de güzeldir. Takva nasıl da insanı özgür kılmaktadır! Ve günah ne de çirkindir! Günah nasıl da özgür insanları köle kılmaktadır.”2
-
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Güzelliğin yarısı Yusuf’a verilmiştir.”3
-
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Yüce oğlu yüce oğlu yüce oğlu yüce, Yusuf b. Ya’kub b. İshak b. İbrahim’dir.”4
-
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah kardeşim Yusuf’a rahmet etsin. Eğer zindanda kaldığım uzun müddetten sonra elçi yanıma gelseydi, ben de hemen ona Yusuf’un verdiği cevabın aynısını verirdim ve şöyle derdim: “Sahibinin yanına geri dön ve ondan o kadınların halinin nasıl olduğunu sor.”5
Dostları ilə paylaş: |