Resulullah (s.a.a), Mirac gecesinde şöyle buyurmuştur: “Aşağıya inip dünya semasına vardığımda, kendimden aşağıya baktım. Aniden bir bulut, toz, duman ve velvele ile karşılaştım. “Ey Cebrail! Bu nedir?” diye sordum. O şöyle buyurdu: “Bunlar, göklerin ve yerin melekutu hakkında düşünmesinler diye insanların gözünün üstünde dönen şeytanlardır. Eğer bunlar olmasaydı, insanlar bir çok ilginçlikleri görürlerdir.”2
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Eğer şeytanlar insanların kalpleri etrafında dönmeseydi, şüphesiz göklerin melekutunu görürlerdi.”3
Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ne mutlu sabreden fakirlere! Onlar göklerin ve yerin melekutunu görenlerdir.”4
Bihar, 73/387, 141. Bölüm; Vak-u ma Yugallizu ala’l-Abd fi’l-Measi ve İstihracillah Teala
Bak.
483. Konu, el-İmtihan
El-Bela, 403. Bölüm; en-Ni’met, 3910. Bölüm; ez-Zulüm, 2457. Bölüm
3715. Bölüm
Mühlet Vermek
Kur’an:
“Küfredenler, kendilerine vermiş olduğumuz mühletin sakın kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Biz onlara ancak, günahları çoğalsın diye mühlet veriyoruz. Küçültücü azab onlaradır.” 1
“Medyen halkı da peygamberlerini yalancı saymış ve Mûsa da yalanlanmıştı. Ama ben, kâfirlere önce mühlet verdim, sonra da onları yakalayıverdim. Beni tanımamak nasılmış görsünler. Nice kasabaların halkını haksızlık yaparken yok ettik. Artık çatıları çökmüş, kuyuları metruk, sarayları bomboş kalmıştır. Yeryüzünde dolaşmıyorlar mı ki, orada olanları akıl edecek kalpleri, işitecek kulakları olsun. Ama yalnız gözler kör olmaz, fakat göğüslerde olan kalpler de körleşir. Senden, başlarına acele azâb getirmeni istiyorlar. Allah sözünden asla caymayacaktır. Rabbinin katında bir gün, saydıklarınızdan bin yıl gibidir. Nice kasabalara, haksız oldukları halde, mühlet vermiştim; sonunda onları yakalayıverdim. Dönüş ancak banadır.”2
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah hiçbir kimseyi insana verdiği fırsat gibi bir şeyle imtihan etmemiştir.”1
İmam Rıza (a.s), kendisine, “Ben İbn-i Kıyama’yı2 Allah’ın yaratıklarından sana en çok düşman kesilen biri olduğu halde terk ettim” diyen Hüseyin b. Hasan’a şöyle buyurmuştur: “Bu onun için kötüdür.” (Hüseyin şöyle diyor:) “Ben şöyle arzettim, sizden çok ilginç bir şey işitiyorum.” İmam şöyle buyurdu: “Ondan daha ilginç olanı İblistir. O aziz ve celil olan Allah’a daha yakın bir makamdaydı, Allah ona emretti, ama o Allah’ın emrine isyan etti, üstünlük tasladı ve kafirlerden oldu. Bunun üzerine Allah ona mühlet verdi. Allah’a yemin olsun ki Allah mühlet vermek gibi şiddetli bir şeyle azaplandırmamıştır. Ey Hüseyin! Allah’a yemin olsun ki Allah onlara mühlet vermek gibi şiddetli bir azapla azaplandırmamıştır. ”3
İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah Firavun’a, “Ben sizin en yüce rabbinizim” dediği günden, “Ben sizin için kendimden başka bir ilah tanımıyorum” sözünü söylediği güne kadar, tam kırk yıl mühlet verdi. Daha sonra onu dünya ve ahiret azabına düçar kıldı. Hakeza aziz ve celil olan Allah Musa (a.s) ve Harun’a (a.s) şöyle buyurdu: “Şüphesiz sizin duanızı kabul ettim.” Oysa Allah-u Teala’nın icabetinin sonucunu ona belli kılmasına kadar tam kırk yıl çekti.”4
Yezid b. Meysere şöyle diyor: “Allah’ın Musa’ya nazil buyurduğu bilgiler arasında şu cümleleri gördüm: “Acaba mümin kulum dünya kapısını yüzüne açmam sebebiyle ve de bu sebeple benden uzaklaştığı için sevinir mi veya mümin kulum dünyayı ondan aldığım ve bu vesileyle de onu kendime yakın kılmam sebebiyle sabırsızlık gösterir mi?” Daha sonra şu ayeti tilavet buyurdu: “Kendilerine mal ve oğullar vermekle, iyiliklerde onlar için acele ettiğimizi mi zannederler? Hayır; farkında değiller.”1
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Müddetleri uzadı, böylece horluklarını nihayete eriştirdiler. Kendilerini değişikliklere (ve nimetlerin yok olmasına) müstahak kıldılar.”2
Allah-u Teala’nın, “Küfredenler sanmasın” sözü Allah’ın Peygamberini, kafirlerin küfürlerinde acele etmeleri hususunda teselli verdiği bir ayettir ve bu iş gerçekte kafirlere oranla ilahi bir kuşatmayı ifade etmektedir. Böylece onlar ahirette hiçbir nasiplerinin olmadığı bir duruma gelip çatmaktadırlar. Kafirlere hitap etmekte ve açıkça Allah’ın onlara verdiği mühlet sebebiyle sevinmemeleri gerektiğini bildirmektedir. Zira bu mühletler onları yavaş yavaş daha çok günahlara doğru çekmekte ve bu mühletin ardından düşüklük ve utançtan başka bir sonucu olmayan insanı hor kılıcı bir azap vardır. Bu olay tümüyle kemale erme kanunu ve sünneti esasıncadır.3
498. Konu el-İstimna
Mastürbasyon
Bihar, 79/95, 80, el-İstimna
Bihar, 104/30, 32. Bölüm; el-Hezheze ve’l-İstimna
Vesail’uş-Şia, 18/574, 3. Bölüm; men İstimna Fe’lih et-Te’zir