1- siyasî Tarih 2- teşkilât 3- sanat



Yüklə 1,21 Mb.
səhifə33/43
tarix05.09.2018
ölçüsü1,21 Mb.
#76790
1   ...   29   30   31   32   33   34   35   36   ...   43

ERDİSTAN CUMA CAMİİ

İran'ın Erdistan şehrinde bulunan Selçuklu camiî.

Selçuklu cami mimarisinin en önemli örneklerinden biri olup ana şeklini XII, yüzyılda almıştır. İran, Orta Asya ve Hin­distan'da geleneksel bir yeri olan dört eyvanlı cami tipinin gelişmesinde önemli bir merhale teşkil eder. Değişik inşa safhaları gösteren caminin bulunduğu ke­simde önceleri bir Sâsânî âteşkedesinin, daha sonra da Abbasî devrine ait bir ca­minin mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Caminin ana ibadet mekânını meydana getiren esas mescid kısmı X. yüzyılda ya­pılmış kubbeli bir bina idi. Fakat Selçuk­lu mimarisinde gerçekleştirdiği önemli değişikliklerle çığır açan Zevvâre Cuma Camii'nin 1135-1136 tarihinde inşa edil­mesi üzerine. Erdistan'ın 15 km. uzağın­da ortaya konan bu dört eyvanlı plana göre yeniden yapılmıştır. Eski Gazneli cami planı ile medrese, kervansaray ve ribâtlarda rastlanan dört eyvanlı plan ti­pini bir araya getiren bu yeni plan Sel­çuklu muhitinde büyük bir beğeni gör­müştür.

Erdistan Cuma Camii'nin, içinde bu­lunan kitabelerden dört eyvanlı şeklini 1158-1160 tarihleri arasında aldığı ve bu çalışmaların Ebû Tâhir b. Gâlî b. Ah-med adlı bir kişi tarafından üstat (mi­mar) Mahmud İsfahânfye yaptırıldığı öğ­renilmektedir. Yine mevcut kitabelerden anlaşıldığına göre caminin kuzey eyva­nında Safevî Hükümdarı I. Tahmasb dev­rinde önemli bir tamiratla bazı değişik­likler yapılmıştır (1539)

Bina geleneksel dört eyvanlı cami pla­nına tam anlamıyla uygun inşa edilmiş olup ortadaki kareye yakın dikdörtgen avlunun etrafında yer alan eyvanlarla bunların aralarında bulunan daha küçük mekânlardan ve ana ibadet mahallinden meydana gelmektedir. Derin ve yüksek kıble eyvanından girilen ve kare planlı olan ana ibadet mekânı, içeriden köşe­lerdeki üç dilimli tromplarla geçilen 7,45 m. çapında bir yarım küre kubbeyle, dışarıdan ise sekizgen bir kasnak üzerin­de bu kısmın önemini gösterecek şekil­de yükselen bir sivri kubbeyle örtülüdür. Bu kısımdan, payelerle taşınan ve aynı zamanda kubbeyi de destekleyen kemer­lerin altındaki birer açıklıktan ibadet me­kânının yan kanatlarına geçilmektedir. Avlunun etrafındaki iki katlı yan kısım­ların ortalarında bulunan ve onların iki misli yüksekliğinde olan eyvanlar ihti­şamlı bir görünüme sahiptir. Bu eyvan­lardan kuzeydeki Suffe-i Safa, batıdaki Suffe-i İmam Hasan ve doğudaki Suffe-i Emîr Cümle adlarıyla anılmaktadır.

Önemli kısmı ana ibadet mekânında ve kıble eyvanını örten tonoz üzerinde korunmuş bulunan orijinal süslemeler XII. yüzyıl Selçuklu anlayışına uygun özel­likler göstermektedir. Süslemelerin esa­sını oluşturan stukolar. değişik bitkisel motifler kadar çeşitli hat örnekleri de ih­tiva etmektedir. Tezyinata, kıble eyvanı­nın tonozunda yarım palmet geçmeleri, kubbeli kısmın içinde ise bitkisel motif­ler arasında yer alan kûfı, nesih ve sülüs yazılar hâkimdir. Bu yazılar daha çok kubbenin altına gelen kısımda ve yan kanatlara açılan geçitlerin kemerlerinde bulunmaktadır. Kubbeli mekânın İçinde ayrıca Selçuklu tarzı bir tuğla süsleme­ciliği de görülmektedir. XII. yüzyıl sanat zevkini çok güzel aksettiren mihrap daha sonra İlhanlılar devrinde tamir edilmiştir.


Bibliyografya:

Oktay Aslanapa. Türk Sanatı, İstanbul 1972, s. 59-60; Architecture of the Islamic World463. London 1984, s. 252-253; N. Meshkati, A List of the Historical Sites and Mo-numents, Tahran, ts., s. 58-59; A. Godard, "Ar-distân et Zeware", Athar-e Iran, 1/2, Tahran 1936, s. 282-309; R. Hillenbrand, "Ardestân II. Monuments", Eir., II, 386-387.



ERDMANN, KURT

(1901-1964) Türk ve İslâm sanatları üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan Alman sanat tarihçisi.

Hamburg'da doğdu. Yüksek öğrenimi­ni önce Hamburg ve Tübingen üniversi­telerinde Germanistİk (Alman dili ve edebiyatı), daha sonra Marburg ve yine Ham­burg üniversitelerinde sanat tarihi oku­yarak yaptı; özellikle Hamburg'da ünlü sanat tarihçisi E. Panofski'nin öğrencisi oldu. Almanya'nın 1920 -1924 yılları ara­sında geçirdiği iktisadî kriz yüzünden tahsiline ara vermek zorunda kaldı ve geçimini sağlamak için eski eser ticare­ti yaptı. Bu onun sanat eserlerini yakın­dan tanımasına ve maddî değerlerini ölç­mesine yardımcı oldu. "Bir sanat biçimi olarak kemer" konusunda yazdığı tezle 1927'de doktorasını verdi.464

Erdmann meslek hayatına Berlin Dev­let Müzeleri'nin İslâm Sanatları Bolü-mü'nde başladı. O yıllarda bu bölümün başkanı, İran ve Anadolu Selçuklu sanat­ları başta olmak üzere genel İslâm sa­natları hakkında araştırma ve yayınları ile tanınan F. Sarre İdi. 1933'te bölümün başkanlığına İslâm sanatı uzmanlarından E. Kühnel geçince Erdmann onun da asistanı oldu. İlk gençlik yıllarında mü­ze kadrosuna giren Erdmann. daha son­ra inceleme ve araştırmalar yapmak üze­re çeşitli ülkelere gitti. Bu arada bir sü­re Kahire ve İstanbul'da kaldı. Kahire-de bulunduğu esnada 1938 kışından İti­baren Câmiatü Fuâdi'l-evvel'de misafir Öğretim üyesi olarak dersler verdi. O sı­ralarda özellikle halı sanatına ilgi duy­duğundan müzelerdeki halıları inceledi ve "Kahire halıları" denilen bir grup halı üzerinde araştırmalar yaptı. İl. Dünya Sa­vaşı başladığında Berlin'deki görevinin başına döndü ve 1941de müzedeki işi­nin yanında buradaki üniversitede İran arkeolojisi öğretim görevlisi oldu. 1944'-te müzenin İslâm Sanatları Bölümü mu­hafızlığına getirildi ve aynı yıl üniversi­teye profesör olarak tayini teklif edildi. Ancak bu sırada askere alındı ve muh­temelen o günlerde birçok Alman vatan­daşı gibi o da sivil savunma hizmetinde çalıştırıldı.

Savaşın bitmesinden kısa bir süre son­ra Hamburg Üniversitesi'nde görev alan Erdmann 1948'de buraya profesör oldu; bir yıl sonra da Bonn Üniversitesi'nde mi­safir öğretim üyesi sıfatıyla ders verdi. 1951'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi tarafından E. Diez'den boşa­lan Türk ve İslâm sanatı öğretim üyeli­ğine davet edildi ve bu davet R. Etting-hausen'in ifadesiyle onun için meslek hayatında önemli bir dönüm noktası ol­du. Erdmann İstanbul Üniversitesi'nde 1951'den 1958'e kadar ders verdi ve aynı zamanda üniversite profesörü olmanın kendisine sağladığı imkânlardan âzami derecede faydalandı. Bir taraftan yurt içinde devamlı inceleme gezileri yaparak İlmî malzeme toplarken fırsat düştüğün­de yurt dışında da bu inceleme ve araş­tırmalarını sürdürdü. 3u arada her im­kândan istifade etmek suretiyle Türkiye'­den eski eser toplayıp bunları dönüşün­de memleketine götürerek satmış, bir kısmını da müzelere bağışlamıştır. 1956-da Amerika Birleşik Devletleri'ne gide­rek üç ay boyunca müzelerdeki eserleri inceledi. 1960'ta da New York ve Wash-ington'da düzenlenen Milletlerarası İran Sanatı Konferansı'na katıldı ve burada kendisine İran Devleti tarafından bir ni­şan verildi.

Erdmann Türkiye'den ayrıldıktan sonra 1958 yılı Ekiminde Alman Devlet Müze­leri'nin İslâm Sanatları BÖlümü'ne müdür olarak tayin edildi. Bu arada Hamburg Üniversitesi'ndeki öğretim üyeliğine de devam etti. 30 Eylül 1964'te akciğer kan­serinden öldü.

1958'den ölümüne kadar geçen süre içinde Erdmann, Berlin Devlet Müzeleri İslâm Sanatları Bölümü'nün yeniden dü­zenlenmesi ve zenginleştirilmesine bü­yük çaba harcadı. 1904 yılında VVilhelm von Bode ile Friedrich Sarre'nin, sonra da uzun yıllar Kühnel'in idare ettiği bu bölüm 11. Dünya Savaşı'nda fazla zarar görmemiş ve Almanya teslim olup ikiye ayrıldığında büyük bir kısmı Berlin'in Batı kesimindeki Dahlem'de kalarak yeniden düzenlenmişti. Erdmann bu idarî çalış­ması yanında bilhassa Türkiye'den topla­dığı ilmî malzemenin yardımıyla çeşitli eserler yayımladı. Eşi Hanna Erdmann tarafından çekilen fotoğraflardan olu­şan ve notlan büyük bir intizamla yazıl­mış olan foto arşivi zaman zaman eşi eliyle değerlendirilmektedir.

Erdmann Türkiye'de sekiz yıl kalmış olmasına rağmen Türkler'i pek sevme­miş ve Türkçe öğrenmeye de heves et­memiştir. Onun burayı, sadece kendisi­ne araştırma imkânları ve çeşitli kolay­lıklar sağlayan bir ülke olarak gördüğü belli oluyordu. Edebiyat Fakültesi'nde öğ­rencileriyle fazla ilgilenmediği gibi uzun yaz tatillerinde başlıca meşguliyetini yal­nız ilmî malzeme toplamak teşkil ediyor­du. Ancak bu olumsuz yanlarına rağmen Erdmann'ın çok sayıdaki yayınları ile İs­lâm sanatının yanında Türk sanatının da tanınmasında büyük hizmeti olduğu inkâr edilemez.

Eserleri. Erdmann'ın 1928'de başlayan yazı hayatı büyük bir kısmı Türk ve İslâm sanatları hakkında olmak üzere 360'ı aşkın kitap ve makale ile ölümüne kadar sürmüştür. Erdmann uzmanlık sahasın­da yeni görüşleri olan bir araştırmacı idi ve bunları ilmî çalışmalar halinde derhal tanıtmaya özen gösteriyordu. İlk yayını­nı 1928'de Flaman sanatıyla ilgili bir ko­nuda yaptı ve bundan sonra da Alman sanat tarihi dergilerinde Batı Avrupa sa­natları üzerine kaleme aldığı bazı yazı­ları çıktı. Bu arada İran'ın eski medeni­yetlerine, özellikle Sâsânîler'e ilgi duyu­yor ve bu sanat çevresi hakkında da ya­yınlar yapıyordu. Berlin Müzesi'nde ya­nında çalıştığı Sarre onu İslâm âleminin halı sanatıyla ilgilenmeye yöneltmişti. Aynı yıl F. Sarre ile H. Trenkvvald'ın ya­yımladıkları eski Doğu halılarına dair A3-torientalische Teppiche465 adlı kitap için bir bibliyografya hazırla­mak suretiyle İslâm sanatına ilk adımı­nı atmış oldu; bunun arkasından da der­gilerde halılar hakkında küçük makale­leri çıkmaya başladı. Erdmann meslek hayatının daha başında, Batı Avrupa res­samlarının XIV ve XV. yüzyıllarda yaptık­ları tablolarda aksesuar olarak bazı İs­lâm halılarının da yer aldığına dikkat ederek bunları tesbite çalışmıştı. Böyle­ce Avrupa'nın Rönesans çağında Doğu halılarının dinî veya resmî mekânların değerli mefruşatı arasında yer aldığı gö­rülüyordu. Bu konudaki ilk araştırma­sı 1929'da basıldı466. Sonraları aynı konuya tek­rar dönmüş467 ve birçok küçük makale yayımladık­tan sonra konuyu başlı başına bir kitap halinde takdim etmiştir468. Gerçekte Os­manlı dönemi İşi olan ve MŞam halıları" denilen bazı halılara dair araştırmasının469 arkasından Şefik Paşa'-nın koleksiyonundaki halıların açık art­tırma katalogunu470, Kahire'deki Türk halılarına dair araş­tırmalarını471 yayımladı ve bunların da Osmanlı dö­nemi Türk eserleri olduğunu ispatladı. Bu arada halı sanatıyla ilgili genel ma­hiyette kitapları da basildi: Orientali­sche Teppiche aus Vier Jahrhunderten472; Der orientahsehe Knüitep-pich, Versuch einer Darstellung seiner Geschichte473. Erdmann'ın en eski Türk halılarına dair bir kitabı da Almanca ve Türkçe ola­rak İstanbul'da basılmıştır: Der türkisehe Teppich des 15. Jahrhunderts - 15. Asır Türk Halısı (1957)- Büyük bir halı sanatı tarihi olan Siebenhundert Jahre Orien-teppich, zu seiner Geschichte und Er-îorschung474 adlı eseriyle Hannover'de Kestner Müzesi'n-deki Doğu halılarına dair kitabı Orien-teppiche 16-19. Jahrhundert475 ölümünden sonra eşi tarafından düzenlenerek yayımlanmıştır. Erdmann, halı konusunda sayısı yüzü geçen yayın­lan ile bu sanatın en eski ve en güzel örneklerini Anadolu Türkleri'nin vermiş olduğunu ortaya koymuştur.

Erdmann'ın İran ve özellikle Sâsânî sa­natlarına dair pek çok sayıdaki yayınından Sâsânî sanatı hakkındaki genel ki­tabı anılabilir476. Bu kitap Sâsânî sana­tını bütün dallan ile toplu biçimde oku­yucuya sunan ilk eser olarak tanınmak­tadır. İslâm sanatlarının bazı hususlarda Sâsânî sanatından etkilendiği göz önün­de tutulursa Erdmann'ın bu kitabının önemi daha iyi anlaşılır. Çok değişik ko­nudaki bir araştırması ise Arap yazısının Batı Avrupa sanatında bezeme motifi olarak kullanılışı üzerinedir. Erdmann bu ilgi çekici konuya Avrupa ressamla­rının tablolarında görülen Doğu, özellik­le de Türk halılarından dolayı yaklaşmıştı477. Herbert Duda, Anadolu Selçuklu tarihine dair başta gelen kay­naklardan olan İbn Bîbrnin el-Evâmirü'l-calâ 'iyye adlı Farsça eserinin kendi devrinde yapılan muhtasarının Almanca ter­cümesini yayımladıktan sonra Erdmann da bu çeviriyi tarayarak içindeki Selçuk­lu sanatına yarayacak bilgileri derlemiş­tir478. Edebiyat Fa kültesi1 ndeki öğretim üyeliği sırasında Erdmann, Ana­dolu gezilerinde tuttuğu notları yayım­larken479 bir taraf­tan da Türk mimarisi ve diğer sanat dal­larına dair makaleler yazdı.480

Bu makalelerden başka Erdmann, Türk müzelerindeki halılara dair bazı kışa ya­zılar kaleme almasının dışında XIII. yüz­yıl Anadolu kervansarayları hakkında da bir kitap yazdı481. İstanbul Alman Arkeoloji Enstitüsü ta­rafından yayımlanan bu eserde Anado­lu'da tesbit edilebilen bütün kervansa­rayların yerleri, tarihleri, mimarileri, bu­günkü durumları ve kitabeleri plan ve fotoğraflarla birlikte açıklanmış, ayrıca bib­liyografyaları ile buraları ziyaret eden es­ki seyyahlar hakkında bilgi verilerek bü­tün bunlar sistematik bir katalog içinde toplanmıştır. Bu önemli eserin 1. cildinin müstakil kitaplar halinde basılan 217 sayfalık ilk kısmında bu bilgiler verilir­ken ikinci kısmında 59 plan ile 358 fo­toğraf yer almıştır. Kitabın II. cildini teş­kil eden yapıları değerlendirme bölümü Erdmann'ın ölümünden çok sonra eşi ta­rafından tamamlanarak yayımlandı482, Bunların dışında diğer İslâm sa­natlarından maden, cam, kristal, ahşap vb. işçiliği üzerine pek çok makalesi, II. Dünya Savaşı sırasında Berlin Müzesi'nin İslâmî sanat eserleri bakımından uğra­dığı kayıplara, İstanbul'daki Türk ve İs­lâm Eserleri Müzesi'ndeki eserlere dair çeşitli yazılan ve Batı'nın çeşitli ilmî der­gilerinde kendi uzmanlık sahasına giren yeni yayınlara dair tanıtma, tahlil ve ten­kit yazılan da neşredilmiştir ki bu sonun­culardan bazıları başlı başına birer araş­tırma makalesi ölçüsündedir.

İngiliz sanat dergisi Apollo, Erdmann1 -ın ölümünden az önce onun Berlin Dev­let Müzelerimin zenginleşmesi hususun­da gösterdiği çabaya temas eden özel bir sayı çıkarmış, ayrıca ölümünden son­ra, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakül-tesi'nin Türk ve İslâm Sanatı Kürsüsü ta­rafından bir hâtıra kitabı yayımlanmış­tır483. Bu eserin içindeki yirmi dört makalenin iki­si hariç hepsi yabancı ilim adamlanna ait olup Erdmann'ın ilgilendiği konular üzerine yazılmıştır.



Bibliyografya:

H. Erdmann, "Verzeichnis der Schriften von Kurt Erdmann", Forschungen zur KunstAsiens-Irt Memoriam kurt Erdmann, İstanbul 1970, s. 305-321; R. Ettinghausen. "Kurt Erdmann (1901-1964)"., XU (1965). s. 253-260.




Yüklə 1,21 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   29   30   31   32   33   34   35   36   ...   43




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin