DOKUZUNCU BÖLÜM
Dünya göğünün yapısını ve orada hâkim olan ayın durum ve vasıflarını; aya
mütaallik olan eşyayı altı madde ile açıklar.
Birinci Madde
Ayın mümessil feleğini ve eğilimli feleğini, yapı ve hareketleriyle
bildirir.
Ey aziz, malûm olsun ki, astronomlar demişlerdir ki: Yedi gezegenden biri
de aydır ki, merkezi, âleme nispetle dokuz feleğin ilkidir. Utarit
feleğinin altında bulunup, gezegen yıldızlardan daha hızlı seyreden ay,
dünya göğünde tek başına hâkimdir. Kendisine küçük nurlu adı verilmiştir.
Ay feleğinin küllî feleği, değişik parçalara bölündüğünden, şekil ve yapı
bakımından diğer gezegenlerin feleklerinde farklıdır. Şu halde küllî felek,
dört feleği kuşatmıştır. Üçü yere şâmil olan büyük felektir. Biri yere şâil
olmayan küçük felektir. Üç felekten ilk ikisinin merkezleri, âlemin
merkezidir. Üçüncüsü ise merkez dışıdır ki, döndürücünün merkezinin
taşıyıcısıdır. Döndürücü ise döndürücü felektir ki, ayın cismini
taşıyıcıdır.
Alem küresiyle merkezi aynı olan iki feleğin birincisi, iki paralel yüzeyle
kuşatılmış ve ikinci feleği çevreleyen küre bir cisimdir. Çevresinde tepe
ve kuyruk noktaları bulunmakla -ki bu iki noktaya cevzher denir- kendisi
cevzher namıyla şöhret bulmuştur. Merkezde, eksende, kuşakta, kutuplarda ve
harekette burçlar feleğine benzerliğinden mümessil nâmını dahi bulmuştur.
bu feleğin yumru yüzeyi, üstünde olan utarit feleğinin çukur yüzeyine ve
çukur yüzeyi, kendi feleklerinden ikinci feleğin yumru yüzeyine temas
etmiştir. Bu cevzher adlı felek, kendi üzerinde ve altında bulunan diğer
felekler gibi, önce büyük feleğin günlük hareketine uyup, bu hareketle
âlemin merkezi çevresinde doğudan batıya zorunlu hareket eder. ikinci
olarak, burçlar feleğinin hareketine aykırı ve muhalif olarak kendine özgü
hareketiyle âlemin merkezi çevresinde burçlar sırasına uymaksızın, kendi
felekleriyle doğudan batıya gider. Bir gün bir gecede üç dakikadan fazla
hareket eder. Buna, tepe ve kuyruk hareketi derler. Alem küresiyle merkezi
aynı olan iki feleğin ikincisi, birinci feleğin altında ise paralel yüzeyle
kuşatılmış küre cisimdir. Gerçi merkezi, âlemin merkezidir, lâkin
kuşağı, burçlar kuşağına teğet olan mümessil feleğin kuşağından kuzey ve
güneye beş derece eğimli olduğundan, eğilimi felek nâmıyle şöhret
bulmuştur. Bu eğilimli felk, cevzher feleğinin çukur yüzeyi altında
yerleşip; yumru yüzeyi onun çukur yüzeyine teğettir. Ayın eğilimli feleği
dahi birinci ve ikinci hareketinden başka, kendine özgü hareketiyle âlemin
merkezi çevresinde burçlar sırası üzere doğudan batıya, kendi içinde
bulunan feleklerle, güneşitleyici daireden ve burçlar kuşağından ve
kutuplardan belirtilen eğim kadar eğilimli olarak, başka kuşak ve kutup
üzerinde bir gün bir gecede onbir dereceden fazlaca hareket eder. Buna:
Ayın doruğunun hareketi derler.
İkinci Madde
Ayın taşıyıcı feleğini yapı ve hareketini bildirir.
Ey aziz, malûm olsun ki, astronomlar demişlerdir ki: Ayın üçüncü feleği,
taşıyıcı feleğidir ki, merkez dışı olan öteki gezegenlerin mümessil
feleklerinde yerleştikleri gibi, bu taşıyıcı elek dahi eğilimli feleğinin
içine yerleşmiştir ki, yumru yüzeyi, taşıyıcının eğilimli yumru yüzeyine
doruk adı verilen bir ortak noktada teğet olmuştur. Çukur yüzeyi,
taşıyıcının eğilimli çukur yüzeyine etek adı verilen bir ortak noktada
etğet olmuştur. Çukur yüzeyi, taşıyıcının eğilimli çukur yüzeyine etek adı
verilen ortak bir noktada temas etmiştir. Bu feleğin merkezi, âlemin
merkezinden, kendi çapı ve cüzleriyle on derece ve dörtte bir derece doruk
noktasının dışındadır. Eğilimli felekten taşıyıcı felek ayrıldıkta;
eğilimliden iki küre kalır ki, eğilimli feleğin tamamlayıcısıdırlar.
Taşıyıcı felek, üç hareketinden başka, eğilimli feleği içinde, kendi
merkezi çevresinde, eğilimlisi kuşağına, kuşak teğetliğinde ve eksenine
paralel eksen üzerinde kendine özgü hareketiyle, batıdan doğuya burçlar
sırası üzere bir gün bir gecede yirmidört dereceden fazlaca, ayın döndürücü
feleğinin merkezini de beraber hareket ettirerek döner. Çünkü bu taşıyıcı
feleğin burçlar sırasına uygun olarak yaptığı onbir dereceden fazla
hareketine; mümessil ve eğilimli feleklerin sıraya uygun olmayan
hareketleri mukabil gelip, muarız olup, geri götürür. Bu durumda, ayın
taşıyıcısının sıraya uygun olarak yaklaşık onüç derece gündük hareketi
kalır. Ayın hareketi hızlı ve felekleri küçük olduğundan, oniki burcun her
birinde yaklaşık iki gün ve üçtebir gün kadar kalıp, yirmisekiz günde
burçlar feleğini katedip, bir devresini tamamlar. Yirmidokuzbuçuk günde bir
kere güneşe erişip, onunla çakışır. Bu yüzden kamerî ayların biri
yirmidokuz gün ve biri otuz gün gözetleme hesabıyla hesap olunur. Ekvatora
yakın olanlara ay, rahat görünür, zira ki güneşin günlük dönüş noktaları,
kuzeyde eğilimlidir, güneyde dike yakındır. Şu halde ay, güneş batar batmaz
batmayıp, ufuktan yukarıda olur.
Üçüncü Madde
Ayın döndürücü feleğini, şekil ve hareketiyle bildirir.
Ey aziz, malûm olsun ki, astronomlar demişlerdir ki: Ayın dördüncü feleği,
onun döndürücü feleğidir ki, yere şâmil olmayan bir küçük felektir. Ayın
kendisini taşıyıcıdır. Merkez dışı feleğin kuşağında, çakılmış ve
gömülmüştür ki, döndürücünün çapı, taşıyıcının iki yüzeyine teğet ve
eşittir Döndürücü felek, bir tek yüzeyle kuşatılış dolu ve küre bir
cisimdir. Taşıyıcı feleğin içinde, kendi merkezi çevresinde burçlar
sırasına uymaksızın doğudan batıya dönüp, bir tarafında çakılmış olan ayı
da birlikte hareket ettirir.
Ayın döndürücü feleği, öteki beş gezegenin döndürücüsünün tersine hareket
eder. Bu döndürücü felek, kendi merkezi çevresinde doğudan batıya dönerek,
ayı, bir gün bir gecede kendi kuşağının üçyüzaltmış derecesinden onüç
dereceye kadar hareket ettirip; yirmisekiz günde taşıyıcısı gibi bir
dönüşünü tamamlar. Buna farklı hareket ve özel hareket ederler.
Ay, tek bir yüzeyle çevrili küre biçiminde bir cisimdir, karanlıktır,
doludur ve parlaktır. Beş şaşırmış gezegen gibi, döndürücü feleğinde ay
gömülmüştür ki, döndürücüsünün iki kutbu arasında, kuşağı yanında bir
tarafta bulunu, ortak bir noktada döndürücünün yüzeyine teğettir. Yani
ayın cismi tamamıyle döndürücünün cisminde bulunup, yüzü yüzeyine temas
etmiştir. Taşıyıcı feleğin bir tarafında, döndürücü feleğin belirtilen
hareketi gibi ay küresinin dahi döndürücüsü tarafında kendi merkezi
çevresinde burçlar sırasına uymadan, kendine özgü hareketiyle doğudan batıya
dönüşünü, rasatçılar gözle müşahede etmişlerdir. "Feleklerde durucu hiçbir
şey yoktur," deyip gitmişlerdir. Döndürücünün çevresi üzerinde bu ayın
merkezi, taşıyıcının çevresinin hareketi üzerinde döndürücünün merkezinin
hareketinden az olduğundan ebedî olarak ay, ne geri dönücü bulunur, ne
durucu görünür. Ancak dorukta yavaş hareketi müşahede olunur. Ayın taşıyıcı
feleğinin kuşağı, eğilimli feleğininkine teğet olup; döndürücü feleğin
zirvesi dahi, taşıyıcı feleğin kuşağına erişmiş bulunduğu cihetten,
açıklaması yukarıda geçen ayın eğilimli feleğinin burçlar feleğinden kuzey
ve güneye olan beşer derece eğiminden gayri ay yıldızının enlemi bulunmaz.
öteki gezegenler gibi enlem farkı olmaz. Zira ki, ayın eğilimli, taşıyıcı
ve döndürücü felekleri tek bir yüzeyde birbirine teğet bulunup, birbirinden
asla ayrılmazlar ve eğilmezler. Bu dört felekle, ayın durumları nizam
bulmuştur.
Dördüncü Madde
Güneşe nispetle aya ârız olan durumları bildirir.
Ey aziz, malûm olsun ki, astronomlar demişlerdir ki: Güneşe nispetle aya
ârız olan durumların birisi çakışmadır. Yani bize dönük olan yüzünün,
güneşten üzerine düşen ışıktan hâli olmasıdır. Yoksa güneş ile ayın
aryasında yerin gölge olmasıyle çakışma olmaz. Zira ki güneşe ay arasında
yerin bulunması, ay tutulmasıdır. Çakışma değildir. Ayın bir durumu dahi
fazlalıktır. Yani ayın güneşten uzaklaşması sebebiyle, güneşin ışığının
ayın yüzünde fazla görünmesidir. Bir durumu dahi ilk dördündür. Yani ayın
bize dönük olan yüzünün yarısının dolunaydan önce güneşin nuruyla
aydınlanmasıdır. Bir durumu dahi dolunaydır. Yani ayın yüzdeki nurun
artmasının tamamlanmasıdır. Bir durumu dahi azalmadır. Yani ayın güneşe
dolunaydan sonra yaklaşması hasebiyle güneşin nurunun ayın yüzünde
eksilmesidir. Bir durumu dahi ikinci dördündür. Yani ayın bize dönük olan
yüzünün yarısının dolunaydan sonra ışıklı kalmasıdır. Ayın bir durumu dahi
güneşi gölgelemesidir. Yani nurlu güneşin bile dönük olan yüzünün tamamını
veya bir kısmını ayın bizden gizlemesidir. Ayın bir durumu dahi
tutulmasıdır. Yani güneş ile ayın arasına yerin girmesiyle ayın tamamının
veya bir kısmının güneş ışığından hâli kalmasıdır.
Ayın bu safhalarının açıklanması budur ki: Ay, aslında siyaha yakın
lacivert olup, ne gök rengi ne de siyahtır. Madenî bir ayna gibi karanlık
ve kesif olup, yuvarlak ve parlak bir top şeklinedir. Bir yerden aldığı
nuru, bir yere aksettirmeye kabiliyetlidir. Şu halde ay, nur ve ışığını
ancak güneşten alıp, güneşe dönük ola yarısının çoğu sürekli ışık
bulmuştur. Eğer aralarında yerin gölgesi bulunmazsa bu böyle devam eder.
Güneş küresi, ay küresinden büyük olduğundan; ayın yarısından çoğuna ışık
verip, yarısından azı karanlık kalmıştır. Yerin gölgesi, koni şeklinde
olup, zühre feleğinin çukur yüzünde son bulmuştur. Koninin tepesinin
gölgesi, burçlar kuşağına teğet olmak lazımdır. Zira ki güneşin merkezi,
merkez dışı kuşağında sürekli burçlar kuşağının yüzeyine ulaşmıştır. Bu
durumda toplanma sırasında, yani güneşle ayın bir burcun aynı yerinde
ulunmaları halinde; ay, bizle güneş arasına girip, karanlık yüzünün yarısı
bize dönük olur ve ayın aydınlık yüzeyinin yarısı bize görünmez olur. Şu
halde çakışma budur. Çünkü ay, hızlı gidişiyle güneşi oniki derece kadar
geçip, ondan uzaklaşır. Ayın nurlu yüzünün yarısı, bir miktar bize
meyleder. Onun bize bir tarafı görünür. İşte hilâl budur. Bu, gizlenmeden
bir gün sonra olur. Zira ki ay, bir gün bir gecede, onüç derece kadar
hareket eder. Güneş te bu müddet içinde bir derece kadar gider. Böylece ay,
güneşten her gün oniki derece kadar uzaklaşır. Hilalden sonra ay, güneşten
gün gün onikişer derece uzaklaştıkça, ayın güneşe uzak olan batı tarafından
aydınlık yarısının bize eğimi fazla olur. İşte fazlalaşma budur. Bundan
sonra ay, güneşten uzaklaştıkça, ayın güneşe uzak olan batı tarafından
aydınlık yarısının bize eğimi fazla olur. İşte fazlalaşma budur. Bundan
sonra ay, güneşten uzaklaştıkça, ışığı her gece bize nispetle fazla olup,
döndürür. İlk defa üç burç kadar güneşten uzaklaştıkça, ayın nurlu yüzünün
yarısı görünür. İşte bu ilk dördündür. Bundan sonra güneşten uzaklaşmaya,
altı burç kadar yol aldıkta; ay, güneşe karşı olmakla, bizler ikisinin
arasında bulunuruz. Aydınlık yüzünün yarısı tamamıyle bize dönük olup, ay
ondört olur. İşte buna, dolunay denir. Bundan sonra ay, güneşi karşısından
ayrıldıkta; son yarısından gün gün güneşe yaklaşması sebebiyle, karanlık
yarısı, batı tarafından yana yine bize meyleder: Bu miktar aydınlık tarafı
da doğu tarafından güneşten yana gider ve bize nispetle karanlığı fazla ve
aydınlığı noksan olur. İşte noksanlık budur. bundan sonra ay, güneşe
yaklaştıkça, karanlığı her gece fazlalaşıp, ikisinin arasında yine
döndürür. Tekrar bize nurlu yüzünün yarısı görünür işte ikinci dördün
budur. Ay, güneşe gün gün yaklaştıkça, karanlığı artıp, nuru azalır. Ta ki
güneşle bir arada tekrar çakışır. Ay, bu durumlarıyla konaklarını katedip,
kâh güneşe karşı, kâh çakışık olmasıyla yaklaşık her yirmidokuzbuçuk günde
bir kere güneşle yakınlaşması ve çakışması olur. "Bu aziz ve alîm olan
Allah'ın takdiridir." (36/38) Kadîm, kâdir, hakîm ve yaratıcı olan Allah
münezzehtir.
Beşinci Madde
Güneş ve ay tutulmalarını; ayla doruğu arasına güneşin girmesini; ayın
doruk, etek, tepe ve kuyruk noktalarının hareketini bildirir.
Ey aziz, malûm olsun ki, astronomlar demişlerdir ki: Bu ay küresi, kesif ve
karanlık olduğundandır ki, güneşle bir araya gelmesi vaktinde, eğilimli
feleğinden hâsıl olan tepe ve kuyruk düğümleri yanında, burçlar kuşağında
güneşin yoluna rastlasa; ayın cismi bizimle güneş arasında bulunup,
ışığının tamamını veya bir kısmını bizden örter. Şu halde güneş tutulması
budur. Ve güneşin yüzünde o vakit ortaya çıkan siyahlık, ayın cisminin
rengidir. Tutulma sırasında güneşin siyahlığı batı tarafından başlar. Zira
ki, ayın batıya yönelik hareketi, güneşin batıya yönelik hareketinden daha
hızlı olduğundan; ay batıdan gelip, güneşe erişip, araya girer. Bundan
sonra güneşi geçtikçe, gidişinin süratinden, güneş yine batı tarafından
parlamaya başlar. Bu kararma (ayın gölgesinden meydana geldiğindendir ki,
güneş tutulması sürekli olarak, ayla çakışması durumuna mahsus olup, sair
durumlarda asla bulunmamıştır.
Ay tutulmasının açıklanması budur ki: Eğer ay küresinin tepe ve kuyruk
düğümleri, burçlar kuşağından iki cüzün karşısı yanında, yani bu hizalarda
güneş ile karşılıklı olsa; yerküre ikisinin arasına girip, ayın güneşe
dönük olan yüzüne yerin gölgesinin düştüğü kadarına ulaşamayıp; ay aslî
karanlığı üzere kalır. İşte ay tutulması budur. Ayın kararması ve parlamaya
başlaması ilk doğu tarafından ortaya çıkar. Zira ki, güneşin doğuya yönelik
hareketiyle hareket eden dünyanın koni gölgesinin batı tarafına, ayın
batıya yönelik hareketiyle batı tarafından ulaşıp; ayın önce doğu tarafı
gölgeye dahil olup, önce o taraf tutulur. Ayın önce doğu tarafı karanlıktan
çıkıp yine önce o taraf parlar. Bu durum yerin gölgesinden dolayıdır ki, ay
tutulması sürekli bedir ve dolunay haline mahsustur. Başka zamanlarda asla
tutulma olmamıştır. Yine güneşe kıyasla aya ârız olan durumların biri budur
ki: Güneş orta hareketiyle hareket ettikçe, ayın doruğuyla, döndürücüsünün
merkezi arasında ebediyen tavassut eyler. Zira ki, ayı döndürücüsünün
merkezi kendi doruğundayken, güneşin merkeziyle, burçlar feleğinden bir
nokta yanında çakışsalar, bundan sonra o noktadan ayın kuyruk düğümüyle
eğilimli feleğinin burçlar sırasına uymayan hareketleriyle ayın doruğu,
doğudan batıya ve döndürücünün merkezi o noktadan burçlar sırası üzere
batıdan doğuya hareket ederler. Güneş dahi aynı sıra üzere batıdan doğuya
hareket eder. Ezelî takdirle o iki hareket, ayın doruğu ile batıya
döndücürü feleğinin merkezinin hareketiyle doğuya öyle bir tarz ve tavır
üzere hareket ederler ki, ebediyen güneş, ikisi arasında aracı bulunur. Bu
tavassuttan lâzım gelir ki, ayın döndürücüsünün merkezi, güneş ile iki
dördün vaktinde kendi eteğinde buluna. Güneşle bir araya gelme vakitlerinde
ay, kendi doruğunda buluna. Şu halde ayın döndürücü feleğin merkezi,
vasatî her dönüşünde iki defa doruğuna yükselip, iki kere eteğine iner.
"Bu, aziz ve alim olan Allah'ın takdiridir." Ayın doruk ve etek noktaları
eğilimli feleğiyle; tee ve kuyruk düğümleri mümessil feleğiyle hareket
ettirildiklerinden, sair doruklar ve etekler gibi, burçlar feleğinde
yerleri belirli değildir. Eğilimli ve mümessil feleğin hareketleriyle
seyyar ve dönücüdürler.
Altıncı Madde
Ayın tabiat ve sıfatlarını, cisminin miktarını ve feleğinin uzaklığını
bildirir.
Ey aziz, malûm olsun ki, müneccimler sözbirliğiyle demişlerdir ki: Bu ay
yıldızının tabiatı, itidal üzere soğuk ve rutubetli olup, gece dişisi
bulunmuştur. Orta kutlu nâmıyle isimlendirilmiştir. Ayın vasıfları: Zaaf,
acz, hıfz, cehl, hakaret, acele, nemime, ihbar, deliller, hareket ve ses
bulunmuştur. Ayın tali bulunduğu menilerde bu vasıflar gözlenmiştir. Ay,
pazartesi günü ve cuma gecesine hâkim bulunuştur. Şu halde o günün ve bu
gecenin evvelki saatleri bulan nispet kılınmıştır.
Ay yıldızının cisminin miktarında, mümessil ve eğilimli feleklerinin uzaklık
mesafelerinde rasatçılar, matematikçiler ve geometriciler ittifak üzere
demişlerdir ki: Ayın mümessil feleğinin yumru yüzeyinin, âlemin merkezinden
uzaklığı mesafesi, yaklaşık seksenyedibin beşyüzyirmidört fersah
ölçülmüştür. Bu feleğin çukur yüziyinin âlemin merkezinden uzaklık
mesafesi, yaklaşık seksenikibin beşyüzkırkaltı fersah heap kılınmıştır.
Mümessil feleğin kalınlığı, yaklaşık dörtbin dokuzyüz yetmişsekiz fersah
bulunmuştur. Ayın eğilimli feleğinin yumru yüzeyinin âlemin merkezinden
uzaklık mesafesi, yaklaşık seksenikibin beşyüzkırkaltı fersah
ölçülmüştür.Bu feleğin çukur yüzeyinin uzaklığı, yaklaşık kırküçbin
yüzdoksansekiz fersah hesap kılınmıştır. Eğer bu hesaplanmış mesafeden
yerin yarıçapı çıkarılsa ki, o binikiyüz yetmişiki fersahtı. Şu halde
yeryüzünün her tarafından ayın feleğine varıncaya değin gökle yer arasındaki
hakiki uzaklık, kırkbirbin dokuzyüzyirmialtı fersah kalır ki, yaklaşık
yerin yarıçapının otuziki katı yüksekliktir. Bu mesafedir ki, oluşum ve
bozuşum âleminin değişikliğe uğrayan eşyasıdır. Unsurlar ve bileşikler
mekanı; atmosferin ve gök boşluğunun ahillidir. Suret ve şehadet âlemi ve
daracık dünya evidir.
Ayın eğilimli feleğinin kalınlığı, yaklaşık otuzdokuzbin üçyüzkırksekiz
fersah bulunmuştur. Ay küresinin cismi ise, yerkürenin yaklaşık kırkikide
biri olup; açıklanan yıldızların ve feleklerin uzaklıkları ve cisimleri,
dörtlü orantıyle rasatçılarla belirlenip, nice hesabî delillerle, geometrik
bürhanlarla ve aklî tecrübelerle hepsi ispat olunmuştur.
1. kitapta açıklanan genel islamî bilgilerde, yerlerin ve göklerin
cisimlerini uzaklığını beşyüz yıllık yol ile tariften murat, sayı
belirlemesi değildir ki ölçü itibar oluna; belki bu, büyüklüklerinde
mübalağadan kinayedir. Zira ki, Allah'ın kudreti sonsuzdur. Mülkünde olanı
en iyi Allah bilir.
18-BÖLÜM:
ONUNCU BÖLÜM
Ayın, Allah'ın kudretiyle, tesirlerini ve burçlar itibariyle hallerini,
yedi gezegenin tesirli saatlerini, feleklerin sayılarını, seslerini ve
nağmelerini, merkezlerini hareketleriyle dairelerin meydana gelişlerini,
esiri cisimlerin tesirlerinin başlangıçlarını beş madde ile açıklar.
Dostları ilə paylaş: |