1-BÖLÜM: İtabin mukaddimesi



Yüklə 2,9 Mb.
səhifə77/77
tarix29.10.2017
ölçüsü2,9 Mb.
#21171
1   ...   69   70   71   72   73   74   75   76   77

İkinci Madde


 

İnsanın beden sıhhatinin korunması esasları olan mizacları bildirir.

 

Ey aziz, malum olsun ki, tabibler demişlerdir ki: Tıb ilmi, beden ilmidir



ki onun nazarisi ve amelîsi haddizatında iki ilimdir. Birinci ilim,

hıfsızsıhha, sıhhati koruma ve ikincisi tedbir-i illet, tedavidir. Halbuki,

beden sıhhati bir büyük nimettir. Din ve dünya ehline devlet serayesidir.

Vücudu korumak saadettir. Kadir ve kıymetini bilip, kaide ve erkanıyle âmil

olmak hoş ganimettir. Çünkü vücudunun sıhhatini koruyan akıllı kimse,

âfiyet bulur. Cismine illet ârız olmayıp, selamet kalır. Tedbir ve ilaca

ihtiyacı kalmayıp, rahat bulur. bol vakit bulup, Mevla'nın marifetine nail

olur. Şu halde 'Marifetnâme' de ancak sıhhati korumanın kaide ve esaslarını

yazmak ve açıklamak lazım gelir. Ta ki, o devlet ve saadetin kadir ve

kıymetini bilip, fırsat elde iken onu koruyasın. Ömrün oldukça sıhhat ve

âfiyette kalasın. Allah ile dolup, Mevla'yı tanımaya meşgul olasın. Sıhhati

korumanın kaidelerini bili, amel eden kimse, Hak'kın yardımı ile vücut

sıhhatine malik olabilir. Lakin mütahassıs tabib olsa bile, gençlik ve

kuvveti baki edemez. Her şahıs, en uzun ecel olan yüzyirmi sene yaşına

gidemez. Özellikle zaruri iş bulunan tabii ölümün vakti geldiğinde, o nu

bir kimse tehir edemez. Zira ki bedenin oluşum ve bekası, o rutubetle

mümkündür ki, onu gıda edip, fazlalarını atan sıcaklığa yakındır. Şu halde

bu tabii hararet, o maddesi olan tabi rutubeti ayrıştırarak, o rutubet az

kaldığında, bu hararet dahi azalıp, gıda hazmı da zayıf olur. O îrâdı

noksan bulur ki, eğer o îrat olmasaydı, bu beden oluşum müddetinde beka

bulmazdı. O halde bedene dahi gün gün zaaf ve noksan gelir. Ta tabii

rutubet yok olduğunda, tabii hararet dahi söner. Her şahsın kendine mahsus

olan mizac ve kuvveti hasebiyle ömrü müddeti ve mukadder eceli bulunan

tabii ölüm ancak budur.

Bu durumda sıhhati korumanın gayesi budur ki, önce mizacları bilip, onda

zaruri sebebleri, açık sebeblerle bedende bulunan tabii rutubeti

bozulmaktan korumak ve fazla ayrışmadan koruyup, ecele varıncaya dek,

dışarıdan bir zarar isabet etmezse, dört çağdan her yaşı, kedi gereğince

koruyarak, sıhhat ve âfiyette gönül safasıyle ömrünü tamam eder.

Bedenin mizacları, on alâmetle bilinmiştir. Zarurî sebebleri altı adet

bulunmuştur.

İkincisi: Et, yağ ve iç yağdır. Bunların çokluğu bedenini rutubetine, azlığı

kuruluğuna alâmettir. Fakat etin çokluğu, bedenin rutubet ve hararetine,

sadece yağ ve içyağın çokluğu, bedenin rutubet ve soğukluğuna alâmetidir.

Dördüncüsü, beden rengidir ki, onun beyazı, soğukluğuna ve balgam çokluğuna

alâmettir. Kırmızılığı, hararetine ve kan üstünlüğüne alâmettir. İkisinin

bileşimi, itidale alâmettir. Buğday rengi, hararetine alâmettir. Sarılığı,

hararetine ve safra üstünlüğüne alâmettir. Siyahlığı, soğukluğunun ifratına

ve siyah köpük üstünlüğüne alâmettir.

Beşinci, uzuvların yapısıdır ki, göğsün genişliği, nabzın fazla hareketi,

damarların dışta oluşu ve kalınlığı, el, ayak ve kemiklerin büyüklüğü,

bedenin hararetine alâmettir. Bu uzuvların zıt olması, bedenin soğukluğuna

alâmettir.

Altıncısı infial keyfiyetidir ki, süratli infial hangi keyfiyetten olursa

beden dahi o keyfiyette olduğuna delalet eder. Mesela soğukluk

keyfiyetinden süratle müteessir olmak, o bedenin soğukluğuna telalet eder.

Yedincisi tabii fiillerdir ki, fiillerinde olgun olan tabiat, kendi

itidaline, eksik veya bâtıl olan soğukluğuna, yavaş bulunan hararetine

alâmettir. Tabiat sürati hararetine, yavaşlığı soğukluğuna alâmettir.

Sekizincisi uyku ve uyanıklıktır ki, uykunun çokluğu bedenin soğukluk ve

rutubetine, uyanıklığın çokluğu, hararet ve kuruluğuna alâmettir. İkisinin

itidali bedenin itidaline alâmettir.

Dokuzuncusu büyük abdesttir ki, onun keskin kokulusu ve sağlam renklisi

bedenin hararetine, bunun zıttı bedenin soğukluğuna alâmettir.

Onuncusu nefsânî intikallerdir ki, onların kuvvet, sürat ve çokluğu bedenin

hararetine, yavaş hissi bedenin soğukluğuna alâmettir. Devamlılık ve sebatı

bedenin kuruluğuna, çabuk bitişi rutubetine alamettir. Gazap ve şiddet,

cür'et ve hiddet, kelamda sürat ve çokluk bedenin hararetine; vakar ve haya

çokluğu soğukluğuna; kalp zaafı rutubetine; korkaklık ve ürkeklik onun

kuruluğuna alâmettir.

Sayılan bu on alâmetten başka insan bedeninde olan dört karışımdan her

birinin ziyadeleşme ve galebesinin nice almetleri vardır ki, bu

söyleneceklerdir: Kan üstünlüğünün alâmeti, baş ağrısı, sallanma, esneme,

durgunluk, hislerin bulanıklığı, dil kızarması, çıban ve basur çıkması, yüz

yarılması ve burun kanamasıdır. Rüyada kızıl eşya görmek, uyanma anında

ağız tatlılığıdır.

Balgam üstünlüğü: Beyaz renk, hissizlik, deri yumuşaklığı, deri soğukluğu,

tükürük çokluğu, susama azlığı, hazım zayıflığı, vurdumduymazlık, geğirme,

çok uyuma, rüyada su ve kar görme, uyanma anında ağzın tuzluluğudur.

Safra üstünlüğünün alametleri: Renk sarılığı, göz sararması, ağız

kuruması, burun ucu kuruması, şiddetli susama, iştah zayıflığı, kusma

çokluğu, dil sertleşmesi, düşte ateş görme ve uyanınca ağız ekşiliğidir.

Tıpçıların tecrübe ile bildikleri bunlardır. Her şeyi en iyi bilen

Allah'dır.

 

Üçüncü Madde


 

İnsan bedeninin sıhhatini koruma kaide ve esaslarından olan altı zarurî

sebebi bildirir.

 

Ey aziz, malum olsun ki, tabibler demişlerdir ki: Bedenin oluşum bekasının



zarurî sebebleri altıdır.

Birinci sebeb: Bizi kuşatan havadır ki, onu teneffüs edip, akciğer içinde

ruhun dumansı buharı olan fazlalıklarını nefesin itilmesiyle çıkarıp, ruha

itidal vermek için zorunlu olmuştur. Bu hava, madem ki hali üzere safî ve

mutedil kalıp, piş rüzgârlar ve çirkin dumanlarla karışmamıştır. Bedenin

oluşum bekasını ve vücut sıhhatini koruyucu bulunmuştur. Eğer hava, kötü

duman ve rüzgârlarla değiştiyse, hükmü dahi değişmiş bilinmiştir. şu halde

dört mevsimin her biri, kendine uygun olan hastalığı verip, zıttını

giderir. Gerçekten, yaz mevsimi, safrayı çoğaltmakla hastalıklar verip,

rutubeti ayrıştırma ve kalbi ısıtma ile susuzluk ve hareketi ortaya

çıkarır. Sonbahar, gece ve gündüzü, sıcaklık ve soğukluğu değiştirmekle

hastalıkları çoğaltıp, meyveleri çoğaltma ile kanı azaltır, sevdayı

çoğaltır. Kış mevsimi, balgamı çoğaltma ile hastalıkları verip, başın

maddelerini sıkma ile nezle ve öksürüğü ortaya çıkarır. İlkbahar,

karışımları hareket ettirmekle bademcikleri şişirip, kanı çoğaltma ile

maddeli hastalıkları ortaya çıkarır. Bu mevsim, mevsimlerin en

sıhhatlisidir. Hayat ve sıhhat için en uygun ve en latif ve en tatlıdır.

İkinci sebeb cismani sükun ve harekettir. Bu beden hareketi, zaaf ve

kuvvete, azlık ve çoğunlukta, yavaşlık ve süratte muhtelif olduğundan; az ama

çok kuvvetli ve süratli hareketin, bedeni ayrıştırmasından ısıtması daha

çok bulunmuştur. Zayıf ve yavaş olan çok hareketin tesiri, onun aksi

bilinmiştir. Hareket ve sükunun ifratı bedeni soğutur. Hareketin itidali,

yeme ve içmeyi düzenler ve hazma yardım eder.

Üçüncü sebeb: Nefsanî hareket ve sükundur. Bu nefs hareketi, ruh ile kanın

hareketiyle olur. Bu durumda ruh, ya bedenin dışına defaten hareket eder,

şiddetli gazap halinde olduğu gibi. Veya tedric ile hareket eder, ferah ve

lezzet sırasında bulunduğu gibi. Veya ruh bedenin içine defaten hareket

eder. Korku ve ürperme halinde olduğu gibi. Veya yavaşlıkla hareket eder,

hüzün ve keder vaktinde bulunduğu gibi. Veyahut iç ve dışa ard arda hareket

eder. Hacalet zamanında bulunduğu gibi. Ruhun bu anılan hareketlerinde

bedenin üzerine hareket olunan tarafının suhuneti ve kendisinden hareket

olunan tarafın soğukluğu lazımdır. Zira ki, bedenin ısınması kanın

hararetindendir. Soğuması, azlığındandır. Bu hareketin ifratı helak

edicidir. Bu durgunluğun ifratı, soğutucudur.

Dördüncü sebeb, uyku ve uyanıklıktır ki, uyku sükuna benzer, uyanıklık

harekete benzer. Zira ki uyku halinde, ruh, kendi hararetiyle yemeği hazım

içim beden içine yönelip, bedenin dışı, soğukluğu üzere kalır. Onun için

beden, uyurken uyanıklık halinden ziyade örtünmeye muhtaç kalır. Uykunun

ifratı, bedeni ziyadesiyle rutubetlendirir ve soğutur. Eğer uyku, ruhun

girmesiyle beden içinde hazmı kabil gıda bulduysa, onu hazmedip, bedeni

ısıtır. Eğer hazmı kabil olmayan gıdayı veya karışımı bulduysa harareti

hareket ettirmekle onu neşredip, bedeni soğutur. Gece uykusuzluğunun

çokluğu, dimağı zayıf, hazmı bozuk edip, maddeyi ayrıştırarak tabii

rutubetle açlığı verir. Gündüz uykusu dahi iyi değildir. Zira ki, o, rengi

bozar, dalağa zarar verir ve üzüntüyü artırır. Eğer gündüz uykusu itiyat

olunup, ikinci tabiat bulunduysa, terki caiz olmaz. Ancak yavaş yavaş terki

gereklidir. Uyku ile uykusuzluk arasında tereddüt dahi kötü olup, şaşkınlık

ve eleme sebep olur.

Beşinci sebeb yiyecek ve içeceklerdir. O, bedene ya keyfiyetiyle tesir eder

ki, o halis ilaçtır. Ya salt maddesiyle tesir eder ki, o halis gıdadır.

Veya sadece suretiyle tesir eder ki, eğer onun özelliği bedenin mizac ve

hayatına uygun ise tiryaka şamildir. Eğer muhalif ise, öldürücü zehir

gibidir. Veya hem maddesiyle, hem keyfiyetiyle tesir eder ki, o has gıdadır.

Veya hem keyfiyeti hem suretiyle tesir eder ki, o, özel etkisi olan ilaçlar

böyledir. Sekmoniya gibi. Veya hem maddesiyle hem suretiyle tesir eder ki,

o, özelliği olan gıdadır. Elam gibi.

Gıda ise kâh latif, kâh kalın ve kâh orta olur. bunların her birinin bedene

gıdası ya çok olur veya az olur. Mutlak su basit olduğundan bedene gıda

olmaz, ancak o, gıdayı yumuşatmak ve pişirmek için ve onu dar yollara

geçirmek için kullanılır.

Altıncı sebeb istifra ve hapsetmedir. bunların mutedili cisme faydalı ve

sıhhati koruyucudur. İstifranın ifratı, bedeni soğutur ve boşaltır. Meğer

ki o istifra olunan kan ve safraya üstün olan balgam ve sevda gibi soğuk ve

kuru ola. O surette ifrat derecede istifra, bedeni rutubetlendirir. İfrat

derecede hapsetme, kan kanallarını doldurur, kokuşma, rutubet, iştah

kesilmesi ve ağırlık yapar. Soğuk su ile gül suyu yüze çarpılsa, her

hareketi itip, tabii harekete takviye verip, fenalığı önler. Ancak ârif ve

âgah olan hepsini Allah' dan bilir.

 

Dördüncü Madde


 

Altı zaruri sebebden üç sebebin tadillerini bildirir.

 

Ey aziz, malum olsun ki, tıb bilginleri demişlerdir ki: Sıhhati koruma,



vücudunu gözetme gerekli iştir ki, sayılan altı zaruri sebebi tedbir ile

gözete. Ama kuşatan havayı gözetmek önce gereklidir. İlkbaharı kan aldırma,

ile karşılayıp, kusarak istifra ede. Kavrulmuş şeyleri kullanıp, nar gibi

teskin edici maddeleri yiye. Kuvvetli hareketler, tatlılar, sıcak hamamlar

gibi sıcaklıklardan kaçınıp, gıdayı azaltma ve elbiseyi hafiflete. Yaz

mevsiminde hareketsizliğe devam, gölgeye sığınma, safrayı mahveden latif

soğuk gıdaları yiyip, her ısıtan ve boşaltan gıdadan sakına. Hıyar, kavun

ve karpuz gibi rutubetli meyveleri seçip, beyaz elbise ve soğukluk veren

keten giye, Sonbaharda çok cimadan, soğuk su ile yıkanmaktan ve bütün kuru

şeylerden kaçınıp, soğuk içeceklerden, yaş meyve yemekten, kusmaktan, baş

açmaktan, gecenin soğuğundan ve öğle sıcağından sakına. Kış mevsimini kürk

ve kalın giyeceklerle karşılayıp, et ve keşkek gibi çok sıcak gıdaları

seçe. Bu mevsimde ani ve kuvvetli hareketler bedene faydalıdır. Bunda

kusmak, kuvveti zayıf edendir.

Cismanî hareket ve sükunda itidal: çünkü bedenin içinden ve dışından

bulunan sebebler ile daima ondan ayrışan cüzlere bedel, gıdaya muhtaç

olmakla, beden gıdasız beka bulmaz. Hiç bir gıda yendiği şekilde bir uzva

cü olmaz. belki dört hazmdan her birisi yanında gıdadan bir farzla bir

lahza kalır ki, onda bir fayda kalmaz. O fazlanın atılmasına, tabiat fırsat

bulduğundan, ona iltifat kılmaz. Şu halde eğer o fazlalar terk olunup, uzun

müddetle çoğalırsa, o kadar madde toplanır ki, bedene keyfiyetle zarar

verir. Yani bedeni ya ısıtır, ya pörsütür, ya soğutup yahut sıcaklığını

söndürür. Veya kemiyeti ile zarar verir. Yani kan kanallarını kapatıp

bedene ağırlık verip, kabızlık hastalıklarını verir. Eğer o toplanan madde

istifra olursa elbette beden o tedaviden incinir. Zira ki istifra edilenin

çoğu zehirlidir ki, bedene yararlı olan karışımı dışarı çıkarmaktan hali

değildir. Şu halde biriken fazlalıklar terk olunsa da, istifra olunsa da

zararlıdır. Halbuki riyazet adı verilen beden hareketi o fazlalıkların

doğurduğunu bile men eder. Zira ki beden hareketi bütün uzuvları ısıtıp,

fazlalıklarının öyle bir derece izale eder ki, hiçbir hazım yanında bir

fazla kalmaz. Eğer mutedil hareket açıklanacak zamanlarında yapılırsa o bir

riyazettir ki, cisme sürur ve hafiflik verip, onu gıdayı kabul edici eder.

Mafsallara sertlik verir, rutubetleri ayrıştırma ile sinir ve damarlara

metanet verir. Bütün maddi hastalıklardan emin edip, mizaci hastalıkların

çoğundan uzak eder. Bu riyazetlerin vakti, gıdanın alınması ve hazmının

tamamlanmasından sonradır. Yani akşam yemeği, mide, karaciğer ve damarlar

içinde hazm olunup, son yemeğin vakti geldiği zamandır. Mutedil hareket odur

ki, onunla yüz rengi kızarıp, deride damar ortaya çıkar. ama o hareketler

ki, onda kanın akışı çoğalır. İfrat ola odur ki, onunla bedene hararet

gelip, kuruyup rutubeti gider. Hangi uzvun mutedil hareketi çok olursa, o

uzuv dahi kuvvetli olur. Özellikle o hareketin türünde ziyade kuvvet bulur.

Mesela elin hareketi, yük taşımada çok olsa, onun kuvveti eşyayı itmede ham

ellerden ziyade olur. Belki her kuvvetin şanı uzvun hareketi gibidir.

Nitekim, hıfza devam edenin hafıza kuvveti kuvvet bulur. Çünkü her uzvun

bir özel riyazeti olur. Şu halde dimağın riyazeti aksırmak olur ki, o

hareketle tabiat, onda bulunan ezayı ve onu genizden bitişen habis

rüzgarları iter. Akciğerin riyazeti, öksürüktür ki, o hareketle tabiat,

onda olan galiz balgamı veya göğüse isabet eden şiddetli soğuğu ondan atar.

Uzuvların ihtilaç (seğrime) illeti bir galiz rizgardır ki, onunla adaleler

ve onlara yapışık olan deri hareket eter. Tak ki, o yel onlardan ayrılsa.

titreme, hareket etme kuvvetinin adaleyi hareket ettirmekten aczi sırasında

hâsıl olur. Nitekim, o, korku, gazap, zihin karışıklığı, gam ve gayretten

meydana gelir. Göğüsün riyazeti okumadır. Onda yavaşlıkla başlayıp derece

derece sesi yükseltmek rahattır. Kulağın riyazeti güzel sesler ile leziz

nameleri dinlemektir. Gözün riyazeti, güzel eşyaya bakmaktır. Elin

riyazeti, yakalamak ve ayağın riyazeti gitmektir. Mutedil olan at binme

güzel bir beden riyazetindendir. Bedeni ısıtmasından ziyade ayrıştırandır.

Bağlanılmış iple (salıncak) sallanmaktır. Bu, at sırtında mutedil gitme

gibidir. top ve çevgan oyunu nefislerin ve bedenlerin riyazetidir. Zira ki,

galip olan sevinçli ve neşelidir. Mağlup olan gamlı ve gazaplıdır. Müsabaka

dahi nefs ve bedenlerin riyazevtidir. Gemiye binme, karışımları hareket

ettirici ve mideye faydalıdır. İstiska ve cüzzam gibi müzmin hastalıkları

def edicidir. Zira ki, nefs onda ferah ve elemi ardarda toplayıcıdır. eğer

onda kusma gerekirse, tutması ki, beden gayet faydalıdır. Uzuvları ovma

dahi, bu riyazetten sayılır. Eğer ovmak sert hırka ile olursa, kanı derinin

dışına çekip, rengi kırmızı görünür. Normal ovma uzuvlara kuvvet verip,

ifratı zahmet verir.

Nefsani sükûn ve hareketin itidali gerçekten ruh hareketlerinin kaynağı onun

kendisinde olan gazap ve şehvettir. Gazabın aşırısı tehevvür, azı cüben ve

itadali şecaattır. Bu mutedil hareket bedene sıhhat, nefse izzet, dünya ve

diyaneti korumaktır. Şehvetin aşırısı şere, azlığı humut ve itadali

iffettir. Bu mutedil hareket bedene sıhhat, nefse lezzet ve iki cihanda

rahat ve selamettir. Şere nefsin istilasi ile aklı yendi ise, ona mecezi

aşk derler ki, mal-i hülyanın bir türüdür. O bir hastalıktır ki, çoğunlukla

gençlere ve bekarlara ârız olup, âşık olduklarından başkasından onları yüz

çevirttirir. Bu aşkın sır ve sebebi, sevgilinin şekil ve şemalini aşırı

derecede güzelleştirme ile fikretme ve düşünmeye yapışma ve devam etmedir.

Çoğunca o fikir ile cima, şehveti dahi bulunur. Bunun alameti renk

sararması, beden zaafı, yağ kuruması, göz morarması bilinir. Bu âşığın

gözünün hareketi güleç ve sevinçlidir, sanki bir leziz nesneye bakar

gibidir. İçiah ile, sesi hazin gelir. Onun tavır ve halleri, düzensiz olur.

az uyumaktan seherlerde uykusuz kalır. Eğer bir tabib onun nabzına el

basıp, nice akran ve yaranı vasıflarını saysa, hangi isim il enabzı

değişip, yüzünün rengi değişirse o ismi, onun sevgilisi olduğunu bilir. Ona

kavuşma gibi ilaç olmaz. Eğer ona sevgiliye kavuşma meşru yol üzere mümkün

değilse, ona sevgilisini kötüleme ve buğuz etme ile ilaç verilir. Eğer, o

akıllardan ise, nasihat kabul edip, o sevdadan vazgelir. Ancak onu

küçümseme ve alay etme, aşka delilik ve sevda deme bu hastalıktan kurtarır.

Eğer dinlemeyi terk ve cimayı çoğaltma ile acilen ilaç olunsa, aşk onun

tabiatına tahi istila edip, helak olur.

BEYT

Aşka feda olana ilaç yoktur.



Mesih ona tabib olsa bile

 

Beşinci Madde


 

Zaruri altı sebebden kalan üçünün itadalini bildirir.

 

Ey aziz malum olsun ki, top âlimleri demişlerdir ki: Bedenin sıhhatını



korumaya taahhüt ve iltizam eden kimseye gerekli iştir ki, meşhur altı

sebebin kalan üçünü dahi tedbir ile itidal edip, ömrünün sonuna dek sıhhat

afiyetle gide.

Uykunun itidali ve uyanıklığın itidali: Uykunun en iyisi odur ki, süresi

mutedil ola. Yani dört saat geçecek kadar değin ola. Hazmolunduktan sonra

kestirirse yani yemem içmeden sonra iki üç saat geçmesinde uyku bastırıp,

ikinci hazımda bulunma. Eğer midesi zayıf olan kimse yemek hazmına uyku il

yardımcı olursa, önce yarım saat kadar sağ tarafı üzerine yatmak lazımdır.

Ta ki, gıda, sağ tarafa eğit olan mideye karaciğerin çekmesi ile kolay

olup, karaciğerin harareti onu ısıta. İki saat kadar solu üzerine yatıp

uyumak lazımdır. Tak ki, karaciğer mide üzerine yorgan gibi örtülüp, onu

ısıtıp, birinci hazımda mideye yardımcı ola. Sonra yine iki saat kadar sağ

tarafı üzerine yatıp uyumak gerektir. Ta ki ikinci hazm içi karaciğer

gıdanın inişine yardım ede. uykunun içteki hareketi uyanıklıktan fazladır:

Maddenin tabiatını istila bakımından. Zira ki uyku halinde hararet içeride

ziyade olduğundan, maddeye ziyade üstün olur. uyanıklığın terletmesi,

maddenin rutubetini istila bakımından daha çoktur. Zira ki uyku halinde

hararet içeride ziyade olduğundan, maddeye ziyade üstün olur. Uyanıklığın



terletmesi, maddenin rutubetini istila bakımından daha çoktur. Zira ki

uyanıklıkta hararet dışa yönelip, maddeyi ayrıştırır ve akıtır. Kimin ki
Yüklə 2,9 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   69   70   71   72   73   74   75   76   77




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin