Ecvef damarın kara ciğerden bedenin aşağısına inen büyük kısmının kollarını
ve faydalarını bildirir.
Ey aziz, malûm olsun ki, anatomi bilginleri demişlerdir ki 0 Ecvefin inen
cüzü ki, büyü kısmıdır. O kara ciğerden doğdukta; omurgaya dayanmazdan önce,
ondan bir büyük damar ayrılıp, kılcal damarlara dağılmıştır. Sağ böbreğin
liflerine ulaşıp, onda ve ona yakın olan cüzlerde dağılmıştır. Hepsine
gıda vermiştir. Sonra bu inen kısımdan bir büyük damar ayrılıp, yine
kılcallar gibi damarlara dallanmıştır. Sağ böbreğe gelip, onun liflerini
bulup, civarında olan cisimlerde dağılmıştır. Hepsine bu dallarla gıda
gelmiştir. Sonra bu inen kısımdan büyük damar dağılmıştır ki, onlara
doğnalar ismi uygun gelmiştir. Bunlar, gıda vermek için iki böbrek içine
girmiştir. Zira ki açıklanan atar damarlar gibi, bu doğanlar dahi
böbreklerin gıdalarını çekici olmuştur ki, karaciğer kan suyu onlara gıda
gelmiştir. Bu doğnaların solundan bir damar ayrılıp, erkekler ve kadınlarda
sol yumurtaya inmiştir. Bir damar dahi, sağdan şubelere ayrılıp, sağ
yumurtaya gelmiştir. Böbreklerden, tenasül organları içine, sağdan sağa ve
soldan sola gelen iki sert damar tarafına bükülmüş ve şekilleri yuvarlak
olduğundan, böbreklerden onlarda yumurtalara akan halis kan sıcaklıkla
pişip, kırmızı kan döken beyaz meni olmuştur. İki damar dahi omurgadan iki
yumurtaya ulaşmıştır. bu duarlar zekerde, ferçde ve rahmin derinliğinde
kaybolmuştur. Sonra bu inen kısım omurgaya dayanıp, inerken her bir omur
yanında ondan yine şubelere ayrılmıştır ki, bazıları o omurlara girip,
omuriliğe ulaşmıştır. Bazıları yanında konulan adalelere dağılmıştır.
Bazıları iki leğen kemiğine gelip, karın adalelerinde son bulmuştur. Bu
inen kısım anlatılan durumları ile omurga omurlarının sonuna ulaştığında,
onda iki kısmı bölünmüştür ki, bir kısmı sağ oyluğa ve bir kısmı sol oyluğa
yol bulmuştur. Bu iki kısım oyluklara inmezden önce her birinden on tabaka
damar ayrılmıştır. Evvelki tabakaları sert yerlere gelmiştir. İkinci
tabakaları kıllar gibi dağılıp, kuyruk sokumu altlarına yayılmıştır. Üçüncü
tabakalar kuyruk sokumu kemiği üzerinde olan adalelere dağılmıştır.
Dördüncü tabakaları makat adalelerine ve kuyruk sokumu dışına bölünmüştür.
Beşinci tabakaları, kadınlarda rahme yönelip, bazısı onda ve ona bitişik
olan cüzlerde dağılmıştır. Kalanları mesane tarafına gelip, iki kısım
olmuştur. Biri mesanede dağılıp, biri mesanenin boynuna gelmişti. Bu
beşinci tabaka erkeklerde çok olmuştur ki, hem mesaneyi kuşatıp, hem zeker
olmuştur. Altıncı tabakaları oyluk kemiği üzerinde konulan adalelere
yönelip, onda dağılmıştır. Yedinci tabakaları karın üzerinde beden
doğrultusunda giden adalelere yükselmiştir. Bu damarlar, o damarların
uçlarına bitişmiştir. Göğüsten onlar karın boşluğuna inmiştir. Bu
damarların kökünden kadınlarda dört damar bitip, dört taraftan rahme
gelmiştir. Onlardan sekiz damar iki meme tarafına yükselmiştir ki, bu
damarlarla rahim, memelere eş olmuştur. sekizinci tabakaları erkeklerde
zeere, kadınlarda bız'a gelip, onlarda dağılmıştır. Dokuzuncu tabakaları,
oyluğun iç adalelerine inip, onlarda dağılıştır onuncu tabakaları iki leğen
kemiğine çıkıp, eller tarafından inen damarların içlerine ulaşmıştır.
Hepsinden bir cüz'ü büyük hasıl olup, yumuşak adalelere inip, onda
bölünmüştür ki, yirmi tabakaya varmıştır. Bu damarların bu tevzi ve
ayrılmalarından nice kimseler ibret almıştır. (Damarlarda kanı nehirler gibi
akıtan kahredici ve tek olan Allah münezzehtir.)
Altıncı Madde
Ecvef damarın inen kısmında oyluklar altına giden dallarını ve faydalarını
bildirir.
Ey aziz, malûm olsun ki, anatomi bilginleri demişlerdir ki: Sözü edilen iki
kısmın adı geçen tabakalarından arta kalanı, oyluklar içine inip, her bir
kısım bir oyluk içinde onbeşer şube olmuştur ki, biri oyluğun önü üzerinde
konulan adalelere bölünmüştür. Biri oyluğun arkasında olan adalelere
dağılmıştır. Biri iç taraf adalelerine dağılmıştır. Biri dış taraf
adalelerine inmiştir. ikisi diz mafsalı adalelerine gelmiştir. Üçü şubenin
kalanlarının dıştakileri küçük kemik üzerinde topuk mafsalına dek
uzanmıştır. Orta şubesi diz sonundan baldır içi adalelerinde şubeler
bırakarak inmiştir. Ondan iki şube kaldıkta, biri baldır cüzlerinin içinde
kaybolur. Biri iki kemik arasında uzayıp, ayak önüne inişte sözü edilen dış
damarın bir şubesine karışmıştır. üçüncü iç şubesi baldır derinliğine
yönelip, büyük kemiğin yumru tarafından topuğun altına gidip, ayağın iç
tarafına gelmiştir. Açıklanan üç şube, onda dört şueye bölünmüştür. ikisi
içtedir ki, küçük kemiğin tarafından ayağa girmiştir. ikisi içtedir ki, iki
dıştakinin birine içtekinin en içteki ulaşmıştır. Ayağın üstüne çıkıp,
üstlerinde dağılmıştır. ikincisine iç kısmın dış şubesi bitişip, ayağın alt
cüz'lerine dağılıp son bulmuştur. Şu halde insan bedeninin tümünde bulunan
kan damarları bunlardır ki, açıklamaya gelmiştir. Hepsi tamam üçyüzaltmış
kan damarına varmıştır. Hakîm ve şekil verici olan Allah'ın en güzel
şekilde yarattığı insan bedeninde olan benzersiz sanatları fikiretmeye ve
düşünmeye vesile olmak için onda bulunan birbirine benzer parçaları bu
miktarca açıklamakla yetinilmiştir. Bundan sonra bazı güç ve hisleri,
uzuvların şekil farklılığını dahi iki bölüm ile açıklamağa lüzum
görülmüştür. Bedende bulunan sonsuz ince sanatlardan açıklanan azaların
anlatımı kısa kesilmiştir. Zira ki, bedende yaratılan bütün uzuvların
çeşitli cüzlerinin uzun uzun anlatılması ve durumlarını filozoflar nice yüz
kitap ile ancak açıklamışlardır. (Yaratıcıların en güzeli olan Allah ne
yücedir.)
41-BÖLÜM:041:
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
İnsan bedeninde bulunan cinsleri ve kuvvet çeşitlerini, uzuvlarının
içlerinin başlangıcını ve hayat verici dört nefsi, his ve kuvvet gibi
hizmetçileri olan eşyayı altı madde ile açıklar.
Dostları ilə paylaş: |