EĞİLME
Zincirlerin altınsa da hatta koparıp kır
Susmak ne demekmiş yere haykır göğe haykır
Vicdan bile duymaz sesi çıkmazsa bir ahı
Sessiz kölelerdir yaratan bin bir ilahı
İnsandaki dört tane ayak devrini bilme
Mahvolsa baban eğilmezdi sende eğilme
Mihat Cemal KUNTAY
Oda senin
Döşenmiş oda senin
Bir canım var Hak vermiş
Dilersen o da senin
URFA HOYRATI
Kime gidem kimim var kime gidem
Bu derdi senden aldım dermana kime gidem
URFA HOYRATI
11 NİŞAN ŞEHİDİ İÇİN
Düsüp aslanlar gibi vurulmuş pak alnından
Vedalaşır gibi şehit toprağa koymuş yüzünü
Ruh alıyor vatan, onun üstüne sızan kandan
Ve öpüyor toprak sanki uğrunda kapanan gözünü.
ZEKİ COŞKUN
Derde kerem
Rabbimdir derde kerem
Tarlam gam çiftim hıcran
Sürdükçe dert ekerem
Az kaldı bayram ola hele hele hele gül ayı
Kolların boynuma dola hele hele hele … gül ayı
Üç gecenin hayfını hele hele hele gül ayı
İster bu gece ala hele hele hele gül ayı
URFA HOYRATI
Bu dağın karı benem
Gün vursa erimenem
Yedi yıl yerde yatsam
Aşıkam çürümenem
Ağlama yar ağlama
Kara yazma bağlama
Giderem tez gelirem
Ele günül bağlama
Evler göçtü narlığa
Güvenmeyin varlığa
Gün olur devran döner
Basiy düşer darlığa
Kara koyun çoşar döner bir sele
Anzılha sefası girince ele
Gamı kasaveti verirde yele
Cihanı bir pula satar bu URFA
Seher oldu vakt oldu
Sinem yara taht oldu
Ötme bülbül el duyar
Yar gelecek vakt oldu
Ay doğar asmak ister
Top kakül Yaşmak ister
Benim bu deli gönlüm
Yâre kavuşmak ister
Gökte yıldız meleme
Kız göksün düğmeleme
Ölürsem kanlım sensin
Gözlerin sürmeleme
Akşamlar oldu gene
Çıralar yandı gene
Ay yüzlü ceylan gözlüm
Aklıma düştü gene.
URFA HOYRATLARI
Vatanım şehri dalari ruha
Vakt’i tahrir makarrım sehba
Ne ruha nüsha’i gülzarı cihan
Maksat’ı resi Halilü rahman
Ne ruha gıptaki hıtta’ı şam
Mazharı mucuzei berd selam
ŞAİR NABİ
HARRAN
Seher yeli ılgıt ılgıt esende
Ne hoştur senin kokuşun Harran
Nimeti bol sofra gibi yazgınsın
Yoktur yücelerin yokuşun Harran.
Gül edalı sende biten dikende
Ceylanların tekteklerde sekende
Çiftçilerin güzün tohum ekende
Şefkatli anadır bakışın Harran.
Yıkılmıştır onaran yok burcunu
Harrani’den almaktasın gücünü
İmam bakır şarkta tutar ucunu
Boz, sarı, hem yeşil nakışın Harran.
Yazın kuru kışın sulu culabın
Hikmetidir, buda bize çalabın
Dört mevsimde burcu kokar turabın
Güz, bahar, yaz ile kışın Harran.
M. Talat KARAÇİZMELİ
DAVET
Fıkır fıkır kazan kaynamalıdır
Gelin a dostlar dört taş olalım
Ehli olan çıkıp oynamalıdır
Dizilin fırdolayı bağdaş kuralım.
Hep birden edelim peymanı ahdi
N’olacak vıfanın su kara bahdı
Halilin üstünde Nemrut’un tahtı
Sen söyle ben diyem dertdaş olalım
Sızısız doğurmuş hangi ana var?
Nezri can edene canan olur yar
Dikkat et çocuk kan içinde doğar
Dökülsün kanımız kandaş olalım
Mustafa Sırrı SAVAŞAN
ANZELHA
Şafak söküyor Anzelha
Nar bahçeları aydınlandı
Balıklar uyandı
Harrahmanda sela….
Anzelha duyuyormusun sesimi?
Gün doğuyor
Yüzüm bembeyaz
Elerim bembeyaz
Sana doğru yüruyorum lo…
Gümüş ziller çalıyor parmaklarda
Dönüyor dönüyorsun
Aydınlık eteklerin Harran’da
Mancınık iki altın samdan gibi sönüyor safakta
Bir yanık ses
Bir güzel ses
Doyumsuz urfa sesı bu
Dönüyor kubbelerden
Uyanıyor kurtlar, kuşlar, yılanlar
Uyanıyor cemi cümle yaratık insanlar.
Fakirler zenginler
Hastalar zindeler
Akrepler böcekler
Rüzgarda kimsesız çicekler lo…
Harrahmanda sela
Bir kelime
Bir musaki
Ziller takınmış ayın’ı zeliyha hayır Anzelha
Kutluyor urfanın
İyilik tüten
Bolluk tüten
Altın sabahını
Sana doğru geliyorum Anzelha
Ellerim bembeyaz
Yüzüm bem beyaz lo…
Anzelha
Sen elbette ber aşk şiiri olamazsın
Sen aşktan da üstünsün
Vatan aşkının şiirisin
Sen benim memleketim Türkiyemsin looo
Halim YAĞCIOĞLU
BAYRAMIN KUTLU OLSUN
Yıldızın kararmıştı başın düşmüştü dara
Derdine yanıyordu gökteki ayla gün URFA
Geceler bir zindandı günler geceden kara
Ne açıydı o yıllar ne korkuncdu dün URFA
Coştu fakat sonunda kalbindeki asıl kan
Dedin perişan olur Türk yurduna saldırın
Yandı kül oldu seni yakmak isteyen düşmün
Bayrağında yükseldi göklere ünün URFA
Tarihe kendin yazdın bu şereflı destanı
Dünyalara tanıttın Urfa adlı aslanı
Doğan güneş kutluyor sana … Nisanı
Bayramlıklarını giy yeşile bürün URFA
Halıde Nusret ZORLUTUNA
NABİ İÇİNDİR
Titrek ışıklarla yanan lambalar
Eğer sönmiyorsa Nabi içindir
Dünyayı korkutan tüm sarsıntılar
Burada olmuyorsa Nabi içindir.
Üç asır evvelki devrin yazarı
Dini güçlendirmek ondakı çağrı
Sultanı, veziri ve padişahı
Bizi tanıyorsa Nabi içindir.
Nabi ki Urfalı ve büyük ermiş
Nabi ki hak yola ömrünü vermiş
Nabi’ye peygamber ümmetin demiş
Urfa yaşıyorsa Nabi içindir.
Nabi bir sanattır, Nabi sevgidir
Nabi bir yazardır, Nabi şairdir
Nabi her gönülde bir meşaledir
Kalem yazıyorsa Nabi içindir.
Süleyman SANDAL
URFAM ÜSTÜNE
Kara gözlu ceylan gezer dağında
Ilgıt, ılgıt esen yeller konuşur
Al göğüslu bülbül öter bağında
Mor sümbuller sarı güller konuşur.
Bu cihanda rastlanılmaz eşine
Şehit makberidir basma taşına
Mübarek şehirde adım başına
Öksüzler, dullar, yetimler konuşur.
Tanrının busesi parlar alnında
İmtihan vermiştir vatan yolunda
Gayret zamanında namus gününde
Mavzer kabzasında eller konuşur.
Seher bülbül güle geldiği zaman
Dertli mızrap tele geldiği zaman
Makim Tahir dile geldiği zaman
Gamlı saz göğsunde teller konuşur.
İhvanlar yine doldurmuş eyvanı
Sazlarda çalınan Urfa divanı
Türku İbrahimi hoyrat şirvanı
Haleplide ehli diller konuşur.
Urfalıyam gam dilini bilirem
Bülbül gibi gam dalına gelirem
Ölürem ben gam almazsa ölürem
Böyle ancak Urfalılar konuşur
Necip MİRKELAMOĞLU
Urfalı şair Nabi 4 Murat Bağdat dönüşü Urfa’da henüz çocukken Hünkarın dikkatini çeker ve Nabı’yı İstanbul’a götürür padişah …..ve ihtimamı sayesinde ünü şehre yayılır. Sırf bu nedenle herkes Nabi’yi konağına yemeğe davet eder.
Nabi Âlim, Fazıl, görgülü, bilgili ve tüm meziyetleri üzerin toplamasına rağmen yüzü oldukça çirkindir Nabi’yi tanımayan vezirlerden biri Nabi’nin çirkinliğini görünce yüzünü buruşturunca Nabi vezire sorar
NE O PAŞAM NAKSIMI BEĞENMEDİN YOKSA NAKKASIMI BEĞENMEDİN. der ve konağı terk eder.
Günlerden bir gün padişahın sofrasında HÜNKÂR misafire sorar tavuğun neresi yenir der.
Misafirde derisi ile gerisi yenmez diye cevap ile gerisi yenmez diye cevap verince Hünkâr bir kese altın ihsan eder.
Ertesi günü Nabi’nin babasının da davetli bir sofrada padişah bu sefer Nabi’nin babasına sorar kuyunun neresi yenir diye oda derisi ile gerisi der. Nabi hemen zevahiri kurtarmak için
NABİYİ NABİ YAPAN NÜSNÜ NAZAR URFA ÇÖLLERİNDE MEDENİYET NE GEZER diye babasının gafını kapatır.
DURDU NEVRUZ’DAN
nakil
ARZ’I MUHABBET
Eşi yok bir güzeli sevdi beğendi gönlüm
Kıskanır kendi gözümden yine kendi gönlüm.
Ben şehit olmadan aşkiyle mezarım kazayım
Taşımı gözlerimin kanlı yaşı ile yazayım.
Gahi hasret iken ol sineye sinem kavuşur
Sanma gönlümde olan derdi muhabbet savusur.
Yaseminden bile naziktir boy, bos endam
Sarmaşık varı sarılsam eğilir ol anda.
Candan ülfet edeli öyle civan dilber ile
İstemem gayrisini hur’u melek olsa bile.
Mest olup nes’eyi şehvetle o gözler bayılır
Serpilince yüzüne göz yaşım ammâ sayılır.
Bağrım ezmez mi süzüldükçe o baygın gözler
Beni imrendirir ağzındaki tatlı sözler.
Kendi hüsnünden utanmışta kızarmış yanağı
Yüzün örtüp kapamış saçları baştan asağı.
Uğradım zülfu hayali ile karasevdaya
Böyle mecnun dahi düşkün mü idi Leyla’ya.
Can çekişmeten ise canımı versem bari
Can feda eyleme bir işmi sevince yari.
Ben şehit olmadan aşkıyle mezarım kazayım
Taşımı gözlerimin kanlı yaşı ile yazayım.
ŞİNASİ
SAFİ TÜRKÇE
Göğemi erdi başım yer yüzüne geldimse
Var mı bencileyin yıldızı düşkün kimse.
Kurtulmadım alemde bir an derdü elemden
Sahrayı vücüde geleli ketmi ademden.
Ne gam uçup vatanımdan baid düştümse
Yapar garip kuşun aşıyanını Allah.
Ümit ederim vaslını gurbette dema dem
Dağ dağa kavuşmaz kavuşur ademe adem.
Muatlardır hayalim çünki ..nda saklıdır yu..dun
O gül yağı gibi kim şişeyi billure konmuştur.
Ey nev nihali isve bahariye semtine
Bir sümbüli havada hıraman olurmusun.
Dudi ahım tutuşur pertevi ruhsarından
Nitekim sulelenir şemi furuzan ile göz.
Yazmağa hacet göremem çok kelam
Zatınızı pek severim vesselam.
ŞİNASİ
GAZEL
Yaran dağıldı sohbeti meyhane kalmadı
Ol isret ol muhabbete o peymane kalmadı.
Guş etmem eski naraları küy-u yârdan
Güyaki dest’i aşkta divane kalmadı.
Her tarı oldu berzede’i destı ruzigar
Ettikleri o zülfü perisana kalmadı.
Hep aşınayı devleti ihsanın oldu halk
Bir benden özke bezmine bigane kalmadı.
Yandın fiten ganını hak ister eyledin
Ey şemi külfet eyleme pervane kalmadı.
Herkes zebuni fikri maaş oldu asırda
Evvelki şev’ki meclisi rındane kalmadı.
Taşlara yedirdi nan yerine bir zaman felek
Nan verdi şimdi ahkı dendane kalmadı.
Olmaz o şuha hiç birisi karger ziya
Afsun tükendi denmedik evsane kalmadı.
ZİYA PAŞA
GAZEL
Bir gün olacak ben gibi nalan olacaksın
Ettiklerine sende pişman olacaksın.
Tevsii maişete bütün zikr ile fikrin
Şeyhim söyle ne zaman Müslüman olacaksın.
Bu işve, bu reftarki var sende küçükten
Bilmem ne zaman afeti devran olacaksın.
Bu nazı reviş sendeki var taze nihalim
Bilsen ya nasıl servi hıraman olacksın.
Çün hatırımı yıktın eyaçarhı sitemkar
Çok geçmeyecek sen dahi viran olacaksın.
Bir gün gelecek harf Ziya’ya diyeceksin
Ettiklerine sende pişman olacaksın.
GAZEL
Zannetme ben Amasya’da paşalık eyledim
Buldum yetim halkını babalık eyledim.
..illahım üzere baş olmadım ..iriğ
Mescitte süpha bezmde sahbalık eyledim.
Ey hoş o şepki yana yana bezmi yarda
Manendı şemi encümennaralık eyledim.
Ne sofiye ne rinde yarandım zamanede
Mecliste gerçi ben dahi azalık eyledim.
Buldum huzuru kalp ziya cümle ……
Tahvizi kabzei kader’i halık eyledim.
GAZEL
Diyari küfrü gezdim beldeler kaşanel gördüm
Dolaştım mülkü İslam bütün viraneler gördüm.
Buldum ben dahi daruşşifayı bab-ı alide
Telatunu beğenmez ondan çok divaneler gördüm.
Huzuru küsei meyhaneyi ben görmedim gitti
Ne meclisler, ne sahbalar, ne işretheneler gördüm.
Cihan namındaki bir mak….. ama yolum düştü
Hükümet derler anda bir nice salhaneler gördüm.
Zıya değmez humarı keyfine meyhan…. dehrin
Bu isretgehte ben çok durmadım ama neler gördüm.
KITA
Ya rab ne eksilirdi …er yayı izzetinden
Peymaneyi vucuda zehrap dolmasaydı
Azadeser olurdum asibi derdu gamdan
Ya dehre gelmeseydim ya aklım olmasaydı.
ZİYA PAŞA
Adım adım ileri
Bu âlemden içeri
On sekiz bin âlem
Gördüm bir dağ içinde.
Yetmiş bin hıcap geçtim
Gizli perdeler açtım
Beş dost ile birleştim
Buldum bir dağ içinde.
Gökler gibi gürledim
Yerler gibi inledim
Çaylar gibi çağladım
Aktım bir dağ içinde.
Bir döşek dösemişler
Nur ile bezemişler
Dedim bu kimin ola
Sordum bir dağ içinde.
Yunus eydür gezerim
Dost ilidir pazarım
Ol Allah’ın didarını
Gördüm bir dağ içinde.
Dervişlik derki bana
Sen derviş olamazsın
Derviş bağrı taş gerek
Gözü dolu yaş gerek
Koyundan yavaş gerek
Sen derviş olamazsın.
Yoldaş olalım ikimiz
Gel dosta gideli
Haldaş olalım ikimiz
Gel dosta gidelim.
Bu dünyaya kanmayalım
Fanidir aldanmayalım
İkimiz söz eyleyelim
Gel dosta gidelim.
Ölüm haberi gelmeden
Ecel yakamız almadan
Azrail hamle kılmadan
Gel dosta gidelim gel.
Gerçek aşkı görelim
Hakki haberin alalım
Aşık yunusu bulalım
Gel dosta gidelim gel.
YUNUS …………
Ne arıyorsunuz siz
Eşi yoktur şüphesiz
Cenap Şahabettin’in.
Hey Rabbi izzücel
Yıkabilir mi ecel
Cenap Şahabbetin’i.
Ölmeye yoktu hacet
Çoktan inmişti Rahmet
Cenap Şahabettin’e.
O kuvvet o iktidar
Ayni rahmetten elbet
Hepimiz genç, ihtiyar
Almalıyız biz ibret
Cenap Şahabettin’den.
Bu halledir derim ben
Alameti mağfiret
Olmamıştır ölürken
Elbet havfi ahiret
Cenap Şehabettin’de.
ABDULHAK HAMİT
Allah’tan her şeyi isteyebilirsin yalnız para isteme çünkü Allah parayı sevmez sevmediği içinde ancak sevmediklerinin bazılarına verir.
Bir tiryaki derdi ki horoz çok ötünce sabah geç olur. Evet amma horozlar sukut edipte tavuklar öterse sabah hiç olmaz.
Sadakanı tercihen kör dilenciye ver lutuf diden (iyiliğini gören) seni görmezse nankörlükten emin olabilirsin.
Çok para ile aldığın her şeyi kıymettar zannetme; Pahalı başka kıymettar başkadır.
Yükseklerde hem kuşlar bulunur hem de yılanlar yalnız birisi oraya uçarak diğeri sürünerek çıkar.
Bir hayvan ne kadar yüksek silsileye mensup ise erkeği ile dişisi arasındaki farkı kadar büyüktür. İNSANLARDA bu fark haddı azamına erişir.
CENAP ŞAHEBETTİN
FELEK
Yamansın her zaman aldattın beni
Kâh düşürdün, kâh kaldırdın felek
Mecnunsun diyerek Leyla peşinden
Issız vadilere saldırdın felek.
Rehbersin dedin ben ise kördüm
Elimle başıma çok çorap ördüm
Kendimi bıraktım alemi gördüm
Hesapsız günahlar aldırdın felek.
Şifadır dedin zehir tattırdın
Gençliğin okunu boşa attırdın
Körlerin yurduna ayna sattırdın
Çıkmaz sokaklara daldırdın felek.
Barışmadı gönlüm merd ile zenle
Ne bir iş bilenle ne boş gezenle
Hicran köşesinde bozuk düzenle
Neyzen’e telden çaldırdın felek
KENDİNİ BİL
Bir çok kişiye sordum seni
Kimi hırsız, kimi deyyus dediler
Künyeni almak için partiye ettim telefon
Bizdeki kayda göre mebus dediler.
Neyzen Tevfik KOLAYLI
Bana kafir demiş müftü efendi
Tutalım, ben ona diyem Müslüman
Varıldıkça yarın ruzk’i cezaya
Çıkarız ikimizde anda yalan.
Şair NEF’İ
Bazı insanlar her zaman, insanların hepsini bir zaman, lakin bütün insanları her zaman aldatamazsınız.
Abraham LİNCOLN
ABD. Başkanı
Erkek dişi sorulmaz muhabbetin dilinde
Hak’kın yarattığı her şey yerli yerinde
Nazarımızda kadın erkek farkı yok
Noksanlıklar senin görülerinde.
ALEVİ SÖZÜ
ŞAKA
Herkes gibi sende git dostunun dostuna baytarlığı öğren ameliden, nazariden. Hayvanlığı teşrihe özen kaz gibi durma. Geç eşfel’i azaya amudu fıkaradan. Aşık Ömer’i, Dertli’yi, Köroğlu’nu belle. Al felsefe’i şir’i muverrıh tabirden ol rütbe çalış ey har’ı dana’yı beladet. Eşekliğe hiç kaftan hiç efendi güderiden. Fikrinde senin eğer varsa millete hizmet hem cinsini kurtar şu vebayı bakarıden.
NEYZEN TEVFİK
HOCA
Değimli ya bu sutuni cehil dinin direği
Oyuklarındaki …… fecia köstebeği.
Verir başında envai müzlüme telkiyn
Mezar kahrü elemden haraç alır bu hain.
Peder açıkta kalır ya filana validenin
Niçin m..zaf ederek ismini sorar ve derin.
Düşünceler doğuran … bu bilmece bilki
Saçar bütün salahiyetle aşki müstereki.
Hoca
Evet bu seri şerifin yosunlu engeeği
Zulumla, gamla kazılmış mezarların küreği.
VAİZ
……kesik iki canipten uçları sarkık yanaklar etlice solgun, dudaklar kalın ve çıkık.
Ağızda öfke köpürmüş bir ihtiras ile şiş açılmadan da kokar ya içinde birkaç diş.
Sakal şakakların altından uçları sivri iner ta göğse kadar bu şiarı din eseri.
Baş usturayla kazınmış, kele benkli siyah yazılmış, enseye katmerli fi amanılla.
Bu ense hayli kalındır o baş olan kafadan içinde beyninin bilmem öter durur tan tan
Göbek fıkıh ile taşmış mısalı nesci o rütbe halle koyulma…. bok kokar nefes.
Kaş enli hemde mukavves fakat biraz kısaca, sırıyla gözlere geldik ki iste burda Hoca
SOFTA
Sevimli yüz yaş on altı uzunca toplu beden
Gözünde …. Hasret yanar cuda …..
Omuzda bir halı heybe ki yengesi dokumuş
İçinde tarhana, bulgur zavallı anne komuş.
Başında püskülü kopmuş fes ince bir …..
Dolanmış öyle ilerde sarıklığa namzet.
Elinde ….. koynunda mashafı tecvit
Dilinde fii’li taccüp bınası belde divit.
Bina …… izhar içinde tekme atar
Maarife o zamandan beri kızar, söğer ve çatar.
Yukarda …erre giden softaya verin kalemi
Bir aşkı sevk ile yazsın bu hissi muhterem.
YOBAZ
Cenneti faslı taharet iledir isbatı
Sanki yutmuş gibidir meb…ası kazuratı.
Yakışır şekline tımsalı tazayıb dense
Bir yıkık eski kenef künkune benzer ense.
Koku aldıkça koşar mevler pesine
Benzemiştir yüzü sırtlan derısınden mesine
Sui lazım olsa gerek bilmediği varsa onun
Midesi iskele sanki odun oğlu odunun
HEKİMLERE NAZ
Bir hazakat zedeyim tıp tepti benim kirk katır tepse yıkılmazdı şu aciz bedenim. Kapladı her yanımı sancı, elem, ağrı, bere. Bir mezar oldu cihan sanki eti… haşere. Hastane sanarak çok yere girdim, çıktım. İbret aldım oralardan ve canımdan bıktım. Avni min himmetli yine erdı imdadımıza Hatime çekti bir er nale vü feryadımıza kalmamıştır gibi aciz bedenimde bir şey sinei millette Hasan Vasfi bey.
NEYZEN TEVFİK KOLAYLI
Şu kanlı zalimin ettiği işler
Garip bülbül gibi zareler beni
Yağmur gibi yağar başıma taşlar
Dostun bir fiskesi paralar beni.
Dar günümde dost düşmanım bel oldu
On derdim var ise şimdi elı oldu
Ecel fermanı boynuna takıldı
Gerek asa gerek vuralar beni.
Pir sultan abdalın can göğe aymaz
Haktan emir olmazsa irahmet yağmaz
Şu şirin illerin taşı hiç bana değmez
İlle dostun gülü yaralar beni
P.S.A
Yürü bire Hızır paşa
Seninde çarkın kırılır
Güvendiğin padişahın
O da bir gün devrilir.
Nemrut gibi anka’n oldun
Bir sinek havale oldu
Davamız mahşere kaldı
Yarın bu senden sorulur.
Şahı sevmek suçmu bana
Kem bildirin beni han’a
Can için yalvarmam sana
Şehinsah bana darılır.
Halidi peygamberim has
Gel Yezid Hüseyin’imi kes
Mansurum beni dara as
Ben ölünce il durulur.
Ben masayım sen firavun
İkrarsız şeytanı Lain
Üçüncü ölmem be hain
Pir sultan ölür dirilir.
P.S.A
Bende şu dünyaya geldin geleli
Emanetten bir don giymişe döndüm
Sahibi çıktıda elimden aldı
Koru yerde koyun yaymısa döndüm.
O yar geldi geçti geri bakmadı
Hendekler kazdırdım sular akmadı
Çok yuva bekledim cücük çıkmadı
Boş yuva beklemiş yoz kuşa döndüm.
Pir sultan abdalım dünya fani
Baştan başa kim sürdü bu devranı
Yarin bir çift sözü üşüttü beni
Yüce dağ başında buymuşa döndüm.
P.S.A
Kahbe felek san n’ettim n’eyledim
Aksine döndürdun çar’…ı devranı
Hainin oldu eski adalelet eski gün
Perişan eyledin cümle cihanı
Dayanılmaz âşıkların derdine
Akıl yetmez ezberine virdine
Herkes konmak ister cömert yurduna
Tilki kovdu ülkesinden aslani.
Ancak bu yaraya dayandı Eyüp
Hüdanın cefasın safaya sayıp
Cahiller kâmile sen bilmem deyip
Anın için kaybettiler irfanı
Pir sultan abdalım niye geldim cihana
Kusur senin imiş etme bahane
Evvel kullar yalvarırdu sultana
Şim di minnetçi ettin kula sultana
P.S.A
Gönül niçin Ahvalimi bilmezsin
Yürekte yaralar türlü türlüdür
Öğüt versem öğüdümü almazsın
Yürekte yaralar türlü türlüdür.
Esme zülüflerim yellere karşı
Bülbül figan eder güllere karşı
Gel beni ağlatma ellere karşı
Yürekte yaralar türlü türlüdür.
Ah neyleyim karşımızda ölüm var
Ölüm dedikleri kanlı zalim var
Ne ağlayıp ne gülecek halim var
Yürekte yaralar türlü türlüdür.
Pir sultan abdalım bende böyleyim
Emir hatan geldi kime neyleyim
Derdim çoktur hangi birin söyleyim
Yürekte yaralar türül türlüdür.
P.S.A
Gurbet ilde yâd ellerin derdini
Çekeyim de eğleneyim bir zaman
Yaralı sineme bal ile tuzu
Ekeyim de eğleneyim bir zaman.
Pir sultan abdalım seyit nesimi
Şu âlem testan ettin sesimi
Uğrun uğrun sevdiğimin yasını
Çekeyim de eğleneyim bir zaman
PİR SULTAN ABDAL
DİVANE GELDİ
Mutasarrıf Nazım paşa ile Ahmet Remzi efendi edebi konularda munakaşa ederler anlaşmazlık halinde de çivici zade Galip bey hakemlik edermiş. Bir konuda anlaşmaya varamayan taraflar Galip beyin hakemliğini isterler. Devrinin kuvvetli bir divan şairi olan çivici zade hemen ve irticalen şu kıtayı söyler.
Nazım sözünde haklıdır
Eşarı pek revnaklıdır
Noksan varsa aklıdır
Divane geldi zır gider.
KAZIM YEDEKÇİOĞLU
Kayseri fıkraları
KUZU MASKELİ SOYTARI
Daha dün Ramazanlarda ağzından piposu, elinden şisesi düşmeyen zamane polıtıkacısı herif dinleyenlere
Sayın hemşehrilerim diye seslendi ezanı muhammediye hümeten konuşmama ara veriyorum dedi. Dondum kaldım ağzımdan şu dörtlük döküldü.
Ömründe bilmezken nedir gusletmek
Çıkarda meydanda halka kürsüye
Ezana hümeten susdım diye
Müslümanlık satar cünup pezevenk
KAZIM YEDEKÇİOĞLU
AY DOĞDU SEKİYE
Nüktedanlığı ile ve de hazır cevaplığı ile tanınan merkezin Şükru efendi hoca ayanı zamanda irticalen beyitler kıtalarda söylermiş.
Bir gün bağda bir komşusunun sekisinde otururken saate bakar ki iki olmuş ( Gece ….. erken yatmaya alışık olan hoca efendi e.
Sahibinden müsadeyi
Saat geldi ikiye
Ay doğdu sekiye
Eğer geç kalırsam
Sopa çeker Zekiye
Zekiye: Hocanın eşi
Hoca efendi vaktile cerden dönerken önüne bir soyguncu çıkar. Adamın şivesinden Çerkez olduğunu anlayan hoca.
Sen Çerkez ben Çerkez
Duyarsa ne der herkes.
Bunun üzerine adam hocaya dokunmaz.
Hoca efendi bir gün öğle üstü eve gelir sakallıyı nitmeli, merdivenden itmeli.
Hoca hemen karısını cevaplar
Duydum damın ardından
Aklım çıktı yurdundan
Sen sakallı derdinden
Algintaşmısın çakşırlım
Çakşırlıgilin (Zekiye hala)
KAZIM YEDEKÇİOĞLU
Dostları ilə paylaş: |