1-FÂTİha sûresi



Yüklə 5,15 Mb.
səhifə92/103
tarix20.11.2017
ölçüsü5,15 Mb.
#32303
1   ...   88   89   90   91   92   93   94   95   ...   103

81. TEKVİR SÛRESİ


Mekke döneminin hemen başlarında, Tebbet sûresinden sonra indirilmiştir. Adını, birinci ayetinde geçen ve Güneş’in Kıyâmet Günü yok edileceğini anlatan “Kuvvirat: Dürüldü, söndürüldü” kelimesinden almıştır. 29 ayettir.

Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla!

Beni yoktan var edip üstün yeteneklerle donatan ve kulluk göreviyle yeryüzüne gönderen sonsuz şefkat ve merhamet sahibi yüce Rabb’imin adıyla, O’nun verdiği güç ve yetkiye dayanarak ve yalnızca O’nun adına okuyor, söylüyorum:



Ey dünya hayatının girdâbına kapılıp Rabb’ini ve O’nun Kitabını unutan insan! Artık gaflet uykusundan uyan ve kendine gel; çünkü bu hayat ebediyen böyle sürüp gitmeyecek, bir gün, Kıyâmet için sûra üflenecek ve tüm yaptıklarının hesabını vermek üzere Rabb’inin huzuruna çıkacaksın! Ne zaman mı?

1. Güneş, ışığı yok edilerek bir bohça gibi dürülüp söndürüldüğü zaman,

2. Kâinattaki düzenin bozulmasıyla, gezegenler ve yıldızlar parçalanıp savrulduğu, ışıkları karartılarak bulanıklaştığı zaman,

3. Dağlar yerlerinden koparılıp bulutlar gibi yürütüldüğü zaman,

4. Doğurmak üzere olan on aylık dişi develer başıboş bırakıldığı, yani kıyâmetin dehşetiyle, en kıymetli mallar terk edildiği zaman,

5. Her taraftan canlıları saran o dehşet ve korku içerisinde, vahşî hayvanların, öteden beri korkageldiği şeyleri unutarak deliklerinden, yuvalarından çılgıncasına fırladığı ve ne birbirlerinden, ne de insanlarından çekinmeksizin bir araya toplandığı zaman,

6. Yeryüzündeki bütün denizler, okyanuslar, göller, nehirler bir anda ateşlenip dünyayı korkunç bir ortama çevirdiği zaman,

7. Daha sonra, Sura bir daha üflenerek ölü bedenler mezarlarından fırlayıp mahşerde toplandığı ve bütün insanlar, Büyük Mahkemede yargılanmak üzere gruplar hâlinde yerini aldığı zaman,

8. Diri diri hayatın bataklıklarına ve de toprağa gömülen çaresiz ve savunmasız bebelere, özellikle de o zavallı kız çocuklarına huzur-u ilâhîde sorulduğu zaman:

9. “Bu masum yavrular, hangi suçtan dolayı öldürüldüler?” diye.

10. Ardından, bütün iyiliklerin ve kötülüklerin bir bir kaydedildiği defterler ortaya serildiği zaman,

11. Âhiret âlemini bir örtü gibi saran mevcut gökler sıyrılarak, bambaşka bir evren ortaya çıkarıldığı zaman,

12. Derken, zâlimleri bekleyen cehennem, bütün şiddetiyle alevlendirilip kızıştırıldığı zaman,

13. Ve sonsuz nîmetlerle bezenmiş olan cennet, dürüst ve erdemli kimselere yaklaştırıldığı zaman,

14. İşte o zaman her insan, kendisi için ne hazırlamış olduğunu görecektir.

15. O hâlde, yemin olsun, gündüzleri gözlerden kaybolup gizlenen,

16. Ve kendi yörüngelerinde akıp giderek, ceylanların yuvalarına girdikleri gibi ufkun altına girip kaybolan sonra görünüp yine kaybolan yıldızlara, gezegenlere!

17. Ve yerini iman ve Kur’an aydınlığına bırakmak üzere dönüp gitmeye yüz tutan karanlıkların ifade edildiği geceye,

18. Ve güneşin ilk ışıklarıyla birlikte soluk almaya başlayan ve böylece, müminlere aydınlık bir geleceği müjdeleyen sabaha ki;

19. Evet, bütün bunlara yemin olsun ki, bu Kur’an, şerefli bir Elçinin, vahiy meleği Cebrail’in doğrudan Rabb’inden alıp Muhammed’in kalbine indirdiği bir kelâmdır, Allah’ın sözüdür!

20. Müthiş yetki ve güçlerle donatılan; Arş’ın Sahibi ve evrenin mutlak hakimi olan Allah nezdinde saygın bir yeri olan,

21. Ve orada diğer meleklerce sözü dinlenen, her yönüyle güvenilir bir melek olan Cebrail’in getirdiği eşsiz bir Kitap!

22. Dolayısıyla, size gökten mesaj aldığını söyleyen arkadaşınız Muhammed —ki çocukluğundan beri onu tanırsınız— asla deli değildir.

23. O, gerçekten de Cebrail’i görmüştü; hem de onu, güpegündüz berrak bir ufukta, 600 kanadıyla yerle gök arasını kaplamış bir hâlde, aslî şekliyle görmüştü. (53. Necm: 7-9)

24. Peygamber, Allah’tan aldığı mesajı —siz onu inkâr edersiniz diye— gizleyecek değildi. Bu nedenle o, sizin bilmediğiniz gaybden haber verdiği gerçeklerden dolayı asla suçlanamaz! Aksine, bu gerçekleri size bildirmeseydi, o zaman suç işlemiş olurdu.

25. Zaten Kur’an’ı dikkatlice gözden geçirince siz de göreceksiniz ki, insanlığı en güzel yola ileten bu muhteşem ayetler asla, Allah’ın rahmetinden kovulan bir şeytanın sözü değildir!

26. Öyleyse, hakîkat tüm berraklığıyla önünüzde dururken, Son Saat da anbean yaklaşırken, vahyin aydınlık yolunu terk edip de hangi görüş ve düşüncelere kapılıyor, nereye gidiyorsunuz?

O hâlde dinleyin, ey insanlar!



27. Bu mesaj, tüm insanlık için kulaklara küpe olması gereken bir öğüt ve zâlimleri bekleyen korkunç azâbı haber veren bir uyarıdan başka bir şey değildir.

28. İçinizden, dosdoğru yolda cennete doğru ilerlemek isteyenler için bir hidâyet ve rahmet kaynağıdır. O hâlde dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin. Çünkü insanoğluna, doğruyu eğriden ayırt edebileceği akletme yeteneği ve seçme özgürlüğü bahşedilmiştir.

29. Ancak bu özgürlük, mutlak ve sınırsız bir özgürlük değildir. Çünkü tüm varlıklar üzerinde mutlak hâkim olan Allah’tır ve her şey O’nun kudret ve denetimi altındadır. Dolayısıyla, O’nun izin ve irâdesi olmadan hiçbir şey gerçekleşmez. Eğer sizler düşünme, tercihte bulunma, bir şeyler dileme ve yapma gücüne sahipseniz, bu, size Allah’ın bahşettiği imkân ve yetenekler sayesindedir. Unutmayın, âlemlerin Rabb’i olan Allah’ın izni ve irâdesi olmaksızın, siz değil bir şey yapmak, onu dileyemezsiniz bile.

Yüklə 5,15 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   88   89   90   91   92   93   94   95   ...   103




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin