1-FÂTİha sûresi



Yüklə 5,15 Mb.
səhifə93/103
tarix20.11.2017
ölçüsü5,15 Mb.
#32303
1   ...   89   90   91   92   93   94   95   96   ...   103

82. İNFİTAR SÛRESİ


Mekke döneminin başlarında, bir önceki Tekvir sûresinin hemen ardından indirilmiştir. Adını, birinci ayetinde geçen ve Kıyâmet Günü göğün yani evrenin parçalanıp yıkılacağını anlatan “İnfetarat: Yarıldı, çatladı” kelimesinden almıştır. 19 ayettir.

Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla!

Beni yoktan var edip üstün yeteneklerle donatan ve kulluk göreviyle yeryüzüne göderen sonsuz şefkat ve merhamet sahibi yüce Rabb’imin adıyla, O’nun verdiği güç ve yetkiye dayanarak ve yalnızca O’nun adına okuyor, söylüyorum:



Ey dünya hayatının zevk ve sefahatine dalıp Rabb’ini ve O’nun mesajını unutan insan! Artık gaflet uykusundan uyan ve kendine gel; çünkü bu hayat ebediyen böyle sürüp gitmeyecek; gün gelecek, şu içinde yaşadığın hayat bitecek. Ardından, yaptıklarının hesabını vermek üzere Rabb’inin huzuruna çıkarılacaksın! Ne zaman mı?

1. Kıyâmet için Sûr’a üflendiği ve gök yarılıp parçalandığı zaman,

2. Evrendeki genel çekim dengesinin bozulmasıyla, gezegenler ve yıldızlar, ipliği kopmuş bir gerdanlığı taneleri gibi uzay boşluğuna saçıldığı zaman,

3. Bütün denizler, fışkırtıldığı birbirine kaynayıp karıştığı zaman,

4. Mezarların içindeki çürümüş, toz toprak olmuş ölü bedenler yeniden diriltilerek, yargılanmak üzere Allah’ın huzuruna çıkarıldığı zaman,

5. İşte o Gün, her insan, ebedî hayat için neler yapıp gönderdiğini ve neleri —yapması gerektiği hâlde— yapmadığını anlayacaktır. Fakat son pişmanlık fayda vermeyecek! O hâlde:

6. Ey insan! Sonsuz lütuf sahibi Rabb’ine karşı seni aldatıp gurura sürükleyen nedir? O ki, seni yarattı,

7. O Allah ki, seni bir damla sudan yarattı, sonra onu aşamadan aşamaya geçirerek, varlık sebebine uygun mükemmel bir uyumla düzenledi; bedenini ve ruhunu, hem kendi içinde, hem de dış dünya ile uyumlu ve ölçülü bir kıvama getirerek, en güzel ölçüyle şekillendirdi.

8. Ve nihâyet seni dilediği şekilde, birçok unsurun muhteşem bir uyum ve düzen içinde bir araya geldiği bir varlık hâlinde meydana getirdi.

9. Fakat siz, ey nankörler, şu yaşadığınız hayat tarzıyla, yeniden dirilişi ve hesaba çekilmeyi yalanlıyorsunuz!

10. Oysa üzerinizde, bütün yaptıklarınızı kaydeden görevli melekler var.

11. Gizli açık her şeyi yazan değerli yazıcılar.

12. Öyle yazıcılar ki, yaptığınız her şeyi bilirler. İşte bütün bu yazılanlar, zamanı gelince bir bir ortaya konacak:

13. O Gün iyiler, sonsuz cennet nîmetleri içinde mutluluğu tadarken,

14. Kötüler, cehennemde, ebedî azâba mahkûm olacaklar.

15. Onlar Hesap Günü oraya atılacak,

16. Ve bir daha oradan asla kurtulamayacaklar!

17. Ey mümin; bilir misin, ne muhteşem bir gündür o Hesap Günü?

18. Ve ey kâfir; bilir misin, ne korkunç bir gündür o Hesap Günü?

19. O Gün, hiç kimse bir başkasına zerre kadar fayda veremeyecektir! Size dünyada geçici olarak verilmiş olan gücünüz, irâdeniz ve tercih hakkınız elinizden alınacak ve gâfillerin unuttuğu şu gerçek, o Gün tüm açıklığıyla ortaya çıkacak: Egemenlik tamamen ve sadece Allah’ın elindedir!

83. MUTAFFİFÎN SÛRESİ


Mekke döneminin sonunda, Ankebût sûresinden sonra indirilmiştir. Adını, birinci ayetinde geçen “Mutaffifîn: Ölçü ve tartıda hile yapanlar” kelimesinden almıştır. 36 ayettir.

Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla!

Beni yoktan var edip üstün yeteneklerle donatan ve kulluk göreviyle yeryüzüne göderen sonsuz şefkat ve merhamet sahibi yüce Rabb’imin adıyla, O’nun verdiği güç ve yetkiye dayanarak ve yalnızca O’nun adına okuyor, söylüyorum:



1. Gerek ticari hayatta, gerekse diğer toplumsal ilişkilerde ölçü ve tartıyı eksik tutanların vay hâline!

2. Onlar ki, insanlardan bir şey alırken, haklarını eksiksiz isterler.

3. Fakat başkalarına bir şey ölçüp tartarak verecekleri zaman, işin içine hile karıştırır, vereceklerini eksiltmeye çalışırlar.

4. Peki bunlar, yeniden diriltilip hesaba çekileceklerini hiç bilmiyorlar mı?

5. Dehşet ve azameti büyük bir Günde yeniden diriltileceklerini düşünmüyorlar mı?

6. Bütün insanların, yargılanmak üzere Âlemlerin Rabb’inin huzurunda duracağı Kıyâmet Gününde!

7. Hayır; adâletsizliğin, haksızlığın ve günahın her çeşidinden uzak durmalısınız! Çünkü suç işleyen günahkarların kaydı Siccîn’dedir!

8. Nedir bu Siccîn, bilir misin? Gerçi nereden bileceksin! Dinle bak, onu sana biz anlatıyoruz:

9. Zulüm ve haksızlık yaptığı için cezalandırılacak kimselerin isimlerinin yazıldığı bir liste, bir kitaptır.

10. O hâlde, vay hâline o Gün, öğüt ve uyarılarımı yalanlamış olanların!

11. Çünkü onlar, sözleri ve davranışlarıyla Yargı Gününü inkâr ediyorlardı.

12. Gerçekte, hak hukuk tanımayan azgın günahkârlardan başkası onu yalanlamaz. Dolayısıyla, zulüm ve haksızlık peşinde koşan bir kimsenin âhirete iman iddiası koskoca bir yalandan başka bir şey değildir. Aynı şekilde, Hesap Gününe inanmayan bir kimsenin gerçek anlamda dürüst ve erdemli olması da mümkün değildir. İşte bu tip insanın genel karakteri şöyledir:

13. Onlara ayetlerimiz okunduğu zaman, “Bu kitapta yer alan kıssalar, inanç ilkeleri, hükümler, öğütler ve uyarılar, çok eski zamandan kalma köhnemiş kanunlar ve önceki milletlerin uydurup dilden dile naklettiği efsâneleri ve masallarıdır!” derler.

14. Hayır; Kur’an bir efsâne, bir vehim, bir aldatmaca değildir! Ne var ki, bu iddiayı öne sürenlerin işledikleri günahlar, zamanla kalplerini karartmıştır! Bunun içindir ki, bu dini asla kabul etmezler. İşte, onların inkârcılığının arkasında yatan asıl sebep budur.

15. Hayır; onların yaptıkları elbette cezasız kalmayacak! Hiç kuşkusuz onlar, o Gün Rab’lerinin şefkat ve merhametinden mahrum bırakılacaklar!

16. Sonra hor ve hakir bir şekilde cehenneme atılacaklar!

17. Ve o zaman onlara, “İşte, sizin yalanlayıp durduğunuz cehennem budur! Haydi, yaptığınız kötülüklerin cezasını şimdi tadın!” denilecek.

18. Hayır; dâimâ dürüst, âdil, merhametli ve erdemli olmalısınız! Çünkü iyilik yapanların kaydı İlliyyin’dedir.

19. Nedir o İlliyyin, bilir misin? Gerçi biz onu açıklamasak sen nereden bileceksin! Öyleyse iyi dinle:

20. İlâhî adâlet ve hikmet gereğince, iman edip güzel davranış gösterenlerin mutlaka ödüllendirileceklerine dâir belirlenmiş bir yazı; cenneti hak edenlerin isim listesi; cennetliklerin adlarının yazılı olduğu bir kitaptır.

21. Yaptıkları iyiliklerle Rablerine yakınlık kazananlar, kendilerine cennet müjdesi veren bu Yüce Makâm’ı gördüklerinde, onu sevinçle seyredecekler.

22. İşte o Gün; dürüst ve erdemli kişiler sonsuz nîmetler içinde doyasıya mutluluğu tadacak,

23. Ve karşılıklı koltuklara kurulup neşe ile etraflarına bakacaklar.

24. Öyle büyük bir mutluluk kaplamıştır ki onları, ilâhî nîmetlerin sevinç ve parıltısını yüzlerinden okuyabilirsin.

25. Onlara, dünyadaki içkiler gibi sarhoş etmeyen, sağlığa zarar vermeyen ve özenle yapılıp misk ile mühürlenmiş hâlis şaraptan takdim edilecek.

26. İçildikten sonra, ağızda misk kokusu bırakan cennet şarabı.

Öyleyse, gerçek mutluluğu yakalamak için gayret sarf edenler, işte bu hedefe ulaşmak, bu nîmetleri yani cenneti kazanmak için çalışsınlar!

27. O şarap ki, Tesnim denilen bir içecek ile karıştırılmıştır.

28. Tesnim, cennette yüce bir pınardır ki, yalnızca Rablerine yakınlık kazananlar ondan içebilir.

Sonra müminler, geçmiş günleri hatırlayacaklar:



29. Günahkârlar, bir zamanlar müminleri küçümser, onların tertemiz, fakat mütevazı hallerine bakıp gülerlerdi.

30. Onların yanından geçerken, birbirlerine göz kırparak onları alaya alırlardı.

31. Ve müminlere reva gördükleri alay, eziyet ve işkenceden sonra taraftarlarının yanına dönerken, içlerinde en ufak bir burukluk duymaz, aksine, bu çirkin davranışlarıyla övünerek, büyük bir gurur ve keyifle evlerine dönerlerdi.

32. Müminleri gördüklerinde, “Yazık, bunlar gerçekten de doğru yoldan iyice sapmışlar! Şu dar kafalı, gerici yobazlara bakın; sınırsız zevk ve eğlence içinde hayatı doyasıya yaşamak varken, aslı var mı yok mu belli olmayan âhiret sevabına inanarak akılsızlık ediyor; doğruluk, dürüstlük, fedâkârlık gibi safsatalarla hayatı kendilerine zindan ediyorlar!” derlerdi.

33. Oysa onlar, müminlerin inanç ve yaşantıları üzerinde gözcü ve denetleyici olarak görevlendirilmiş değillerdi. Kendileri günahlar içinde yuvarlanırken, müminlere acıyormuş gibi onların doğru yolda olup olmadıklarına hakemlik ve şâhitlik etmeye hakları yoktu.

34. Ama bugün de müminler, inkârcıların cehennemdeki perişan hâline bakıp gülecekler. Ve son gülen, gerçekten de iyi gülecek:

35. En güzel altın işlemeli koltuklar üzerinde oturup arkalarına yaslanırlarken, cehennemliklere bakarak onlara soracaklar:

36. “Nasıl, inkârcılar yaptıklarının cezasını gördüler, değil mi?”

Yüklə 5,15 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   89   90   91   92   93   94   95   96   ...   103




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin