adiyeke : yeke: yeğ. saygıyla anılan kişi, adı yeğlənən kişi
adkir : aygır, erkək at
admış : ün almış, tanınmış. ağmıq. yüksek rütbeli. atala, zengin. atay,hərkəscə bilinen, atigay, çatli(ğ), , cesur, çava, çavaş, tanip, tanir, adıvar, adsay: adına saygı duyulan kişi.
adsiz : 1. fakir, kimsesiz 2. ünsüz, tanınmayan
adverilgən : adına layiq ve ününü taxmış kişi.
afşar : avşar. 1. işi çabuk işləyici, işləri çabuq yapan. 2. itaətli. 3. “toplayıcı, zaptiye mübaşiri” 4. “müsaade etmek, itaat etmek” 5. çevik, ava meraklı
afşın : zırh, siper, silahlı, pusat.
afşin : apçın, (opçın) zırh, demir örgülü savaş giysisi. 1..selçuklular döneminde ünlü komutanlarından anadolu’nun türkleştirilmesinde önemli pay sahibi kişilerden 2. abbasiler (mutasım) dönemi türk kökenli bey ve komutanlarından 3. hazar kağanlığı dönemi musevi türklerin ünlü komutanlarından
aftaba : su ibriği
aga (ağa, aka): 1. saygıdeğer, ulu kişi. 2. cömert, koruyucu. 3. büyük erkek kardeş, ağabey
agola : yönetici, amir. yabgu: 1. üst düzey yönetici, genel vali , özerk, ardali, ardalu, ayguçi, danışman, yarıcı, baştutar, başkan, başta giden, başladaçu: başlatıcı, başlik, beğ, bey, varlık, erklik, güç, liderlik, soyluluk, bölün, daruka, (darga, erzi, han, tarkat, bakan,
agun : tatmin, avuntu
agunmuş : avunmuş, sakin
ağaç : ağaç
ağaça : 1. melike han evdeşi 2. akça, beyazca, alımlı
ağalbay : muhterem, saygıdeğer
ağan : 1. yüksek, yukarıda, yukarılara çıkan 2. geceleri gökten hızla geçen, ışıklı nokta
akın : 1. kazak ve kırgızlar’da şair. musikiciye verilen ad. 2. yağı topraklarına sefer ve istila hazırlığı, tedirgin etme ve yıldırma, daha çok da yağma, talan, çapul gibi maksatlarla yapılan baskın biçiminde savaş hareketi
akin : 1. saldırı, hücüm 2. kazak ve kırgızlarda, ozanve müzisyenlere verilen ad
ak-şaman : şamanist gelenekte, iyi ruhlarla ilgilenen ve ilişkiye giren kam
akşit : yürekli, gözükara
aktı : saf, masum
aktolun : beyaz ay . akurgal
ak-uz : (uzman, usta)
ak-yol : dürüst, namuslu
ak-yön : dürüst, namuslu
ak-yüz : dürüst
al altun : prenses,
al : 1. bayrak kumaşı 2. kızarmış, kızarık 3. el, kolun bilekten aşağı kısmı 4. ala, alaca 5. almaktan al türkçe’den farsça’ya geçmiş birçok sözcükten biridir.”
ala : karışık renkli, benekli
alaban : alban, timsah
alaca : karışık renkli
alaçuk : kulübe
alaçuk : kulübe, baraka, altay türklerinde, oda, (çadırın iç bölmesi)
ala-doğan bir doğan türü
alagan : algan, fatih
alagaş : ender rastlanan, nadir
ala-geyik : türk mitolojisinde yer alan ünlü kadın ki, efsaneye göre, bir nevi “türklerin meryem anası”gibidir.
alaguma :alanguva
ala-gün : gün ortası
alak : yokedici, öldürücü, alıcı, avlayıcı
alan : 1. işık, nur 2. orman içindeki açık ve düzlük bölge 3. algan
alança : bahçelerdeki ağaç aralarında bulunan çimenlik bölge
alat :. 1. acele. “alat işin sonu onat olmaz.” (atasözü.) 2. bir çeşit çam ağacı. 3. karanfil, zencefil, tarçın gibi baharların karışımı. 4. düğünlerde pilavın üzerine konulan söğüş. 5. bir bez dokuma tezgahı. 6. sarıya veya kırmızıya boyanmış yün iplik. 7. elbise. 8. azgın, tehlikeli köpek anlamlarına gelir.
ala-taş : köz, ateş parçası
alayunt : al kısrak
ala-yunt : altay türklerinde kısrak.
alba : yükümlülük, hizmet yükümlülüğü
albaga : hasılat, savaş yada av ganimeti
alban : haraç, ganimet
albatu : bürokrat hizmetle yükümlü kişi
albeni : çekim, cazibe, sempati
alcu : alıcı, avcı
alçi : binbaşı.
alçiçek : al-çiçek (gül’ün türkçesi karşılığı)
alçık :. yatışmış, gözcü, kollayıcı
alçin : kızıl renkli bir çalı kuşu
alçu :alcu.1. algan, fatih, 2. alcı, avcı
aldi : 1. öncü, öndeki, selef 2. algan, fatih
aldur : ok atışı, oklayış
alev : yalav...yal kökünden). ateşten çıkan ışıklı gaz
algu : 1. tüm, hepsi 2. toplum, topluluk 3. silah 4. alıcı, avcı
algun : tepe, yüksek yer
algur :. çabuk
algur : sakin, kendi halinde, kendinden emin
algün : kazak ve kırgızlarda, doğum sırasında yaşanan dikkat çekici, unutulmaz günleri meczeder.
alici : alcu, avcı
alik : alıngan, kırgın
alim : 1. çekim, cazibe 2. vergi, haraç
alimga : yazıcı, (han ve kaanların buyruk ve fermanlarını yazan görevli kişi)
alimli : çekici, cazibeli
alın-ak dürüst, namuslu
alincahan :alınçak han.
alinçak : 1. çekici, cazip 2. alıngan, nazik
alinçakhan : alınçak-han
alingan : alınan, incinen, gücenen
alk : bitirmek, yok etmek, sona erdirmek, bitiricilik
alka : 1. bitirici, yok edici 2. ileri, ilerici
alka-bölük : vurucu tim
alka-evli
alkan 1. alkan, fatih 2. al-kan
alkar : bitirici, yok edici
alkaş : bitirici, yok edici
alki : pervasız, vurdumduymaz
alkim : 1. gökkuşağı 2. gerdan
alkin : algın.
alkir : tamamlayıcı, bitirici
alkiş : algış, dua, öğme, yüceltme
alkış : dua, yakarış, niyaz
almaluk : 1. alınması gerekli olan 2. elma bahçesi
almas : almaz, nazlı
almila : elma
almiş : algan, fatih
almus : almış
alniak : alınak.
alp :. 1. yiğit, koçak, bahadır, kahraman, batur, cesur, cılasın, babayiğit, pehlivan, sökmen. (aşık paşa’ya göre alp olmak için dokuz şey gereklidir. 1. sağlam bir yürek, yani cesaret. 2. pazu kuvveti. 3. gayret. 4. iyi bir at. 5. hususi bir libas. 6. yay. 7. iyi bir kılıç. 8. süngü. 9. muvafık arkadaş.) 2. sıfat, lakap, rütbe, ünvan olarak da kullanılır. alıp, alpı biçimlerinde de görülür.
alp er tunga : (tona, tonga) alp (a ile l kalın okunur.) yiğit, cılasın anlamlarına gelir. er: erkek. tunga: kaplan, bebr (babur) cinsinden bir hayvandır. ayrıca bir türk destan kahramanının adıdır. birçok efsaneye göre acemler’in şehnamesi’ndeki afrasiyab. türk kaynaklarında alp er tunga olarak geçer.
alp giray : alp (=yiğit, cesur, pehlivan vb. (hem isim) ayrıca ünvan ve lakap olarak da kullanılır.) ile türkçe dev(ker)’in küçültme şekli olan kerey’den veya moğolca layık ve uygundan.giray aynı zamanda kırım hanlarının ünvanıdır.
alp : bu sözcük birçok erdemi içinde barındırır. bilgelik, yiğitlik, fedakarlık, kahraman lık, gözükaralık, toplumculuk, vb. ile birlikte tüm bunlar arasındaki uyumu da içerir.
alpagı : alpagut : seçkin yiğit
alpagu : düşmanına tek başına saldıran kişi
alpagut : 1. alplik gösteren kişi 2. kurt soyundan 3. seçkin ve saygın kişi
alp-eren : gazi, derviş. toplumun sayıp sevdiği, örnek aldığı kişilərin genel adı
amal : ögedey'in gece muhafız kıtası komutanlarından. (moğollar'ın gizli tarihi)
aman : (yaman) sertlik (arapçadaki “e’man ile ilgisi yoktur. türkçe’nin çeşitli ağızlarındaki sözcüğün başına gelen “y” harfinin çoğu kez düşürülerek söylenişinden, bazı ağızlarda yaman. aman. a dönüşmüştür.
an argıl : yakutlar’da (sahalar’da) ilk kamın adıdır.
anaç : 1. anacık 2. analık duygusu çok gelişmiş 3. anaya çeken 4. doğurgan, üretken
anagay : anaya çekmiş, anaya benzer
anakız : yoksul bir kadının gebeliği sırasında kocası ölür ve doğan çocuk da kız olursa, adı anakız konur, çünkü o kız küçük yaşta ev işlerine başlayacak ve anası dışarı gittiği zaman evde analık hizmetini görecektir. (beyşehir.) bu sebeple konya’da anakız, kalık yani evde kalmış yaşlı kız anlamına da kullanılır.
anasioğlu : anası(nın)oğlu (babası erken ölmüş ve özellikle anası tarafından binbir güçlüklerle yetiştirilip büyütülmüş, yetim çocuklar için kullanılmış olduğu anlaşılan nefis türk adlarından...)
anat : 1. anı, anılan 2. yakın, hısım
anaz : yeğrek, evla, eftal
ançıbay : (=avcı) ile bay (=beğ)’dan. avcı beğ anlamına gelir.
and (ant)1. yemin, söz 2. yakın akraba
anda : moğolca. yeminli kardeş (ant’tan türemiştir.) türkçe’de kan kardeşe denk gelmektedir, çünkü akrabalık andı genelde kanların birbirine karıştırılmasıyla edilir.
anda : birlikte and içmiş(kankardeşi) (anda’lık türklerin en eski geleneklerinden biridir. ve andalar birbirlerini kardeşlerinden daha ileride korur, sayar ve kayırmaya çalışırlar.)
andaç : hatıra, ajanda, takvimli defter anlamına gelir.
andariman : anılara değer veren ve saygı gösteren kişi