1 Hamd, Alemlerin Rabbi, Rahman, Rahim, din gününün hakimi Allah’a mahsustur



Yüklə 2,44 Mb.
səhifə20/35
tarix24.12.2017
ölçüsü2,44 Mb.
#35854
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   35

4. Namuslu kadınlara iftira atan sonra da dört şahid getiremeyen kimselere seksen değnek vurun. Ve bir daha onların şahidliklerini kabul etmeyin. İşte onlar fasıklardır.

5. Ancak bundan sonra, tevbe edenler ve hallerini düzeltenler hariçtir. Şüphe yok ki Allah, çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.

6. Eşlerine zina isnadında bulunan ve kendilerinden başka şahidleri olmayan kimselerden her birinin şahitliği, doğru söylediğine dair Allah’a dört defa yemin etmesiyle yerine gelir.

7. Beşincisi, eğer yalan söyledi ise Allah’ın lanetinin kendi üzerine olmasını dilemektir.

8. Kocasının yalan söylediğine dair dört defa Allah’ı şahit tutması kadından cezayı düşürür.

9. Beşincisi, kocası doğru söylüyorsa Allah’ın gazabının kendi üzerine olmasını istemesidir.

10. Ya üzerinizde Allah’ın lütfu ve rahmeti olmasaydı? Allah tevbeleri kabul edendir, hakimdir.

11. O iftirayı yapanlar içinizden bir topluluktur. Bunu kendiniz için kötü sanmayın. Aksine o, sizin için hayırlı olmuştur. Onlardan her biri için günah olarak kazandıkları şeyler vardır. En büyük azap da onlardan elebaşılık yapanadır.

12. Onu işittiğiniz zaman, mümin erkek ve mümin kadınların kendilerince iyi niyette bulunup “Bu, apaçık bir iftiradır” demeleri gerekmez miydi?

13. İftira atanların da dört şahid getirmeleri gerekmez miydi? Madem ki onlar, şahidleri getirmediler, o halde onlar, Allah katında yalancıdırlar.

14. Eğer Allah’ın size dünyada ve ahirette iyilikleri ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız bu iftirada size büyük bir azap dokunurdu.

15. Hani siz, onu dilinize dolamış ve hakkında bir bilginiz olmayan şeyi ağzınızda söylüyordunuz. Siz onu önemsiz sanıyordunuz. Oysa o, Allah katında çok büyüktür.

16. Onu duyduğunuz zaman “Bu konuda konuşmak bize yakışmaz. Haşa, bu büyük bir iftiradır.” demeniz gerekmez miydi?

17. Eğer mümin iseniz, böyle bir şeye bir daha asla dönmemeniz için, Allah size öğüt veriyor.

18. Ve Allah size,ayetlerini açıklıyor. Allah, âlimdir, hakimdir.

19. İman edenler arasında fuhşun yayılmasını arzu edenlere, dünya ve ahirette acı bir azap vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz.

20. Ya üzerinizde Allah’ın lütfu ve merhameti olmasaydı? Veya Allah çok şefkatli ve merhametli olmasaydı?..

21. -Ey inananlar, şeytanın adımlarına uymayın. Kim şeytanın adımlarına uyarsa, şüphesiz o, fuhşu ve kötülüğü emreder. Eğer size Allah’ın lütfu ve merhameti olmasaydı, içinizden hiçbiri ebedi olarak temize çıkamazdı. Fakat, Allah, dilediğini temize çıkarır. Allah, işitendir, bilendir.

22. İçinizden faziletli ve varlıklı olanlar, yakınlarına, yoksullara ve Allah yolunda hicret edenlere vermekte kusur etmesinler. İhtiyaçlarından fazla olanı versinler, affetsinler. Allah’ın sizi bağışlamasını istemiyor musunuz? Allah, bağışlayan, merhamet edendir.

23. Namuslu, hiçbir şeyden habersiz mümin kadınlara iftira atanlar, dünya ve ahirette lanetlenmişlerdir. Onlara büyük bir azap vardır.

24. O gün, dilleri, elleri ve ayakları yapmış oldukları şeylere, aleyhlerinde şahitlik ederler.

25. O gün, Allah onlara hak ettikleri cezayı verir. Onlar, Allah’ın hakkın ta kendisi olduğunu bilecekler.

26. Kötü kadınlar, kötü erkeklere, kötü erkeklerde kötü kadınlara mahsustur. İyi kadınlar iyi erkeklere, iyi erkekler de iyi kadınlara layıktır. işte onlar kötülerin söylediklerinden uzaktırlar. Onlar için bağışlanma ve bol rızık vardır.

27. -Ey iman edenler! Evlerinizden başka evlere izin almadan ve ev halkına selam vermeden girmeyin. Eğer düşünecek olursanız bu sizin için daha hayırlıdır.

28. Eğer orada hiç kimseyi bulamazsanız, size izin verilene kadar oraya girmeyin. Şayet size geri dönün denilirse, geri dönün. Bu, sizin için daha temizdir. Allah, yaptıklarınızı bilir.

29. İçinde eşyanız bulunan ve oturulmayan boş evlere girmenizde size bir günah yoktur. Allah, açığa vurduğunuzu da, gizlediğinizi de bilir.

30. Mümin erkeklere söyle, gözlerini çevirsinler, sakınsınlar ve mahrem yerlerini korusunlar. Bu kendileri için daha temizdir. Allah, yaptıklarınızdan şüphesiz haberdardır.

31. Mümin kadınlara da söyle, bakışlarını sakınsınlar ve mahrem yerlerini korusunlar. Açıkta olan kısmı hariç zinetlerini göstermesinler. Başörtüleri ile yakalarının üzerini de kapatsınlar. Süslerini; kocaları, babaları, kocalarının babaları, oğulları, kocalarının oğulları, kendi kardeşleri, kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendisi gibi kadınlar, kendi cariyeleri, erkekliği kalmamış hizmetçileri, kadınların mahrem yerlerini henüz bilmeyen çocuklardan başkasına göstermesinler. Gizledikleri süslerinin bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar.

-Ey müminler, kurtuluşa ermek için hep birden Allah’a tevbe edin!

32. İçinizden bekârları, köle ve cariyelerinizden iyi olanları evlendirin. Eğer fakir iseler, Allah, onları lütfu ile zenginleştirir. Allah, kuşatıcıdır, alimdir.

33. Evlenme imkanı bulunmayanlar, Allah’ın lütfundan kendilerini zenginleştirinceye kadar namuslarını korusunlar. Kölelerinizden hür olmak için bedel vermek isteyenlerin, eğer onlarda bir hayır görüyorsanız, bedel vermelerini kabul edin. Allah’ın size verdiği maldan onlara verin. Dünya hayatının geçici menfaatini elde etmek için, namuslu kalmak istemelerine rağmen cariyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları zorlarsa, şüphesiz Allah, onların zorlanmalarından sonra da bağışlayıcı ve merhametlidir.

34. Size apaçık ayetler, sizden önce geçenlerden örnekler ve takva sahipleri için de öğütler indirmişizdir.

35. Allah göklerin ve yerin aydınlatıcısıdır. O’nun aydınlatmasının örneği, içinde ışık bulunan bir kandil yuvası gibidir. O ışık bir cam içindedir. Cam sanki inci gibi parlayan bir yıldızdır. Doğuya da batıya da ait olmayan mübarek zeytin ağacından yakılır. Ona ateş değmese bile neredeyse yağı ışık verecek. Nur üstüne nur! Allah dilediği kimseyi nuruna yöneltir. Allah, bu örnekleri insanlar için veriyor. Allah, her şeyi hakkıyla biliyor.

36. (O lamba) Allah’ın yükseltilmesine ve orada isminin anılmasına izin verdiği evlerde/mescidlerdedir. Orada, sabah akşam O’nu tesbih ederler.

37. Ticaretin, alışverişin, kendilerini Allah’ın zikrinden, namaz kılmaktan, zekat vermekten alıkoyamadığı adamlar... Onlar, gönüllerin ve gözlerin ters döneceği bir günden korkarlar.

38. Allah, onları yaptıklarının en güzeli ile mükâfatlandıracak, onlara katından fazla fazla verecektir. Allah, dilediğine hesapsız rızık verir.

39. Küfredenlere gelince, onların çalışmaları engin çöllerdeki serap gibidir. Susayan kimse onu su sanır. Fakat yanına vardığı zaman hiç bir şey bulamaz. Orada Allah’ı bulur, O da onun hesabını görür. Allah, hesabı çabuk görendir.

40. Veya engin bir denizdeki karanlıklar gibidir. Onun üstünü bir dalga örter. Onun üstünü de başka bir dalga. Onun da üstünde bir bulut vardır. Karanlıklar üstünde karanlıklar. Elini çıkarsa, neredeyse onu bile göremez. Allah’ın nur vermediği kimsenin asla bir nuru olamaz.

41. Görmüyor musun ki, göklerde ve yerde olanlar, dizi dizi uçan kuşlar, Allah’ı tesbih ederler. Hepsi de kendi duasını ve tesbihini bilir. Allah da onların yaptıklarını bilir.

42. Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Dönüş de Allah’adır.

43. Görmüyor musun ki Allah, bulutları sürüyor, sonra bir araya getirip, üst üste yığıyor. İşte o zaman aralarından yağmurun çıktığını görürsün. Gökten, içinde dolu bulunan dağlar gibi bulutlar indirir de, bu doluyu dilediğine isabet ettirir. Dilediğinden de uzak tutar. Şimşeğin parıltısı ise neredeyse gözleri kamaştırır.

44. Allah, gece ve gündüzü ters çevirir. Doğrusu gözleri olanlar için bunda ibretler vardır.

45. Allah, bütün canlıları sudan yarattı. Bunlardan bir kısmı karnı üzerinde yürür. Kimi iki ayakla yürür, kimi de dört ayakla yürür. Allah dilediğini yaratır. Şüphesiz ki Allah’ın herşeye gücü yeter.

46. Apaçık ayetler indirmişizdir. Allah, dilediği kimseyi dosdoğru yola yöneltir.

47. -Allah’a ve peygamberine iman ettik, itaat ettik, diyorlar; sonra bunlardan bir grup, böyle söylemesine rağmen yüz çeviriyor. Bunlar, mümin değillerdir.

48. Aralarında hüküm vermesi için, Allah’a ve Peygamberine çağrıldıkları zaman, onlardan bir grup hemen kaçar.

49. Ama hak kendilerinden yana olursa, hemen boyun eğip gelirler.

50. Onların kalplerinde bir hastalık mı var; yoksa şüpheye mi düştüler; yoksa, Allah’ın ve peygamberinin kendilerine haksızlık yapacaklarından mı korkuyorlar? Hayır, onlar zalimler de ondan!

51. Aralarında hüküm verilmek üzere Allah’a ve peygamberine çağrılan müminlerin sözü sadece “işittik ve itaat ettik”dir. İşte kurtuluşa erenler bunlardır.

52. Kim Allah’a ve peygamberine itaat eder ve Allah’tan saygıyla korkar ve sakınırsa, işte kurtuluşa erecek olanlar onlardır.

53. Kendilerine emir verdiğin takdirde savaşa çıkacaklarına var güçleriyle Allah’a yemin ettiler. De ki:

-Yemin etmeyin! itaatiniz malumdur, Allah ise sizin yaptıklarınızdan haberdardır.

54. De ki:

-Allah’a itaat edin, Peygamber’e itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz, onun (yüklendiği) sorumluluk kendisine, sizin sorumluluğunuz da size aittir. Eğer ona itaat ederseniz, doğru yolu bulursunuz. Peygamberin görevi açıkça tebliğ etmekten başka bir şey değildir.

55. Allah, sizden iman eden ve doğruları yapanlara, kendilerinden öncekileri hükümran kıldığı gibi, onları da yeryüzüne halifeler kılacağını vaat etmiştir. Kendileri için hoşnut olduğu dinlerini güçlendirecek, korkularını güvene çevirecektir. Çünkü onlar yalnız bana kulluk ederler, bana hiçbir şeyi şirk koşmazlar. Bundan sonra kim küfrederse, işte onlar, fasık olanlardır.

56. Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve Peygamber’e itaat edin ki rahmete kavuşturulasınız.

57. Küfredenlerin yeryüzünde kaçıp kurtulacaklarını sanma. Onların barınakları ateştir. Ne kötü dönüş!

58. -Ey İman edenler! Köle ve cariyeleriniz ve içinizden erginlik çağına erişmemiş olanlar, sizden üç kez izin istesinler: Sabah namazından önce, öğle sıcağında, soyunduğunuz vakit, ve yatsı namazından sonra... Bunlar sizin çıplak olabileceğiniz üç vakittir. Bunun dışındaki vakitlerde sizin yanınıza girip çıkmalarında ne size ne de onlara bir günah yoktur. Allah, size ayetlerini işte böyle açıklar. Allah âlimdir, hâkimdir.

59. Çocuklarınızdan ergenlik çağına ulaşanlar, büyüklerinin izin istedikleri gibi izin istesinler. Allah, size ayetini işte böyle açıklar. Allah, âlimdir, hakimdir.

60. Evlenme ümidi kalmamış yaşlı kadınların, süslerini açığa vurmaksızın dış elbiselerini çıkarmalarında bir günah yoktur. Örtünmeleri kendileri için daha hayırlıdır. Allah işitendir, bilendir.

61. Köre bir günah yoktur; topala veya hastaya da bir günah yoktur; aynı şekilde size de evlerinizde, babalarınızın evlerinde, annelerinizin evlerinde, erkek kardeşlerinizin evlerinde, kız kardeşlerinizin evlerinde, amcalarınızın evlerinde, halalarınızın evlerinde, dayılarınızın evlerinde, teyzelerinizin evlerinde, anahtarları sizde olan evlerde veya arkadaşlarınızın evlerinde birlikte ya da ayrı ayrı yemek yemenizde bir günah yoktur.

Evlere girdiğinizde, birbirinize selam verin.

Allah katından esenlik, bereket ve iyilik dileyin.

Allah, aklınızı kullanasınız diye size ayetlerini işte böyle açıklıyor.

62. Müminler ancak, Allah’a ve peygamberine iman ederler, onunla birlikte bir iş hususunda bir araya geldikleri zaman, ondan izin almadan gitmeyenlerdir. Senden izin isteyenler, Allah’a ve Peygamber’ine iman edenlerdir. Bazı işleri dolayısıyla senden izin istedikleri zaman onlardan dilediğine izin ver. Onlar için Allah’tan bağışlanma dile. Şüphesiz Allah, bağışlayıcı ve merhametlidir.

63. Peygamberin çağrısını aranızda birbirinize yaptığınız çağrı gibi saymayın. Allah, içinizden birbirinin arkasına gizlenip, gizlice sıvışanları bilmektedir. Bu sebeple, onun emrine muhalefet edenler, başlarına bir belanın gelmesinden veya acı bir azaba uğratılmalarından korksunlar.

64. Şunu iyi bilin ki; Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Sizin ne üzerinde olduğunuzu bilir. O’na döndürülecekleri gün, ne yaptıklarını kendilerine haber verecektir. Allah, her şeyi bilmektedir.

25. FÛRKAN SÛRESİ



(Furkan sûresi Risâletin 5. yılından sonra, yani Mekke döneminin ortalarında indirilmiş olup Kur’anın ve önceki vahiylerin genel özellikleri üzerinde durur. 30. ayet son derece dikkat çekicidir. Kur’an’ı rafa kaldırıp etkisizleştirmek isteyenlerin varlığından söz etmekktedir. 77 ayetten müteşekkildir.)

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla ...

1. Toplumlara uyarıcı olması için kuluna Furkan’ı indiren ne yücedir.

2. Göklerin ve yerin hakimiyeti O’na aittir. Hiç bir oğul edinmemiştir ve hükümranlığın da hiçbir ortağı yoktur. Her şeyi O yaratmış ve belirli bir ölçüye göre takdir etmiştir.

3. O’nu bırakıp hiçbir şey yaratamayan, aslında kendileri yaratılmış olan, kendileri için bir zarar ya da fayda sağlamaya da sahip olmayan, öldürmeye, hayat vermeye ve yeniden diriltip, yaymağa gücü yetmeyen ilahlar edindiler.

4. İnkar edenler:

-Bu, uydurduğu bir iftiradan başka bir şey değildir. Bu hususta bir topluluk da ona yardım etmiştir. dediler de zulüm ve yalanı seçtiler.

5. -Öncekilerin masalları.. Onu birisine yazdırmış, sabah akşam kendisine okunuyor, dediler.

6. De ki:

-O’nu göklerdeki ve yerdeki sırları bilen indirmiştir. Çünkü O, bağışlayan ve merhamet edendir.

7. -Bu ne biçim peygamber? dediler. Yemek yiyor, pazarda dolaşıyor... Ona bir melek indirilseydi de onun yanında uyarıcı olsaydı ya?!

8. Veya kendisine bir hazine verilseydi, veya bir bahçesi olsaydı da oradan yeseydi .. Zalimler “Siz büyülenmiş bir adamdan başkasına uymuyorsunuz” dediler.

9. Bak, sana nasıl örnekler veriyorlar, sapıttılar da yolu bulamıyorlar.

10. Dilediği takdirde sana ondan daha hayırlısını, alt tarafından ırmaklar akan cennetler verebilecek ve senin için köşkler yapabilecek olan (Allah) çok yücedir.

11. Onlar zaten(Kıyamet) saatini yalanlamışlardı. Kıyameti yalanlayanlar için alevli bir ateş hazırladık.

12. Bu ateş onlara uzak bir yerden göründüğü zaman, onun gürültüsünü ve uğultusunu işitirler.

13. Elleri boyunlarına bağlı olarak dar bir yere atıldıkları zaman, orada yok olup gitmek için yalvarırlar.

14. -Bugün bir kere yok olup gitmeyi dilemeyin. Bir çok kere yok olmayı dileyin.

15. -Bu mu hayırlı, yoksa takva sahiplerine söz verilen ebedi cennet mi? Orası onlar için bir ödül ve son duraktır, de!

16. Orada istedikleri her şey sonsuza dek onlar içindir. Bu Rabbimin yerine getireceği bir sözdür.

17. O gün Rabbin, onları ve Allah’tan başka kulluk ettiklerini bir araya toplar ve şöyle der:

-Şu kullarımı siz mi saptırdınız yoksa kendileri mi yoldan saptılar?

18. Onlar da derler ki:

-Seni tenzih ederiz, senden başka veliler edinmek bize yaraşmaz. Fakat sen, onlara da babalarına da nimetler verdin. O derece ki zikri/kitabı önemsemediler de yok olmayı hak eden bir toplum oldular.

19. İşte söyledikleriniz de sizi yalancı çıkardılar. Artık kendinizden azabı defetmeye de yardım etmeye de gücünüz yetmez. Sizden zalimlik edenlere büyük azabı tattırırız.

20. Senden önce gönderdiğimiz peygamberlerin hepsi de yemek yerlerdi ve sokaklarda yürürlerdi. Sabrediyor musunuz diye bir kısmınızı, bir kısmınızla sınıyoruz. Rabbin, her şeyi görendir.

21. Bizimle karşılaşmayı beklemeyenler:

-Bize meleklerin indirilmesi veya Rabbimizi görmemiz gerekmez miydi? dediler. Kendi kendilerine büyüklenmişler ve büyük bir azgınlıkla haddi aşmışlardı.

22. Melekleri gördükleri gün, işte o gün günahkarlara iyi bir haber yoktur. Melekler onlara şöyle der:

-Yasaktır, yasak! (bütün iyiliklerden mahrumsunuz!)

23. Onların yaptıklarının hepsini ele aldık ve onları kül gibi savurduk.

24. O gün cennetlikler en hayırlı bir yurtta, en güzel bir dinlenme yerindedir.

25. O gün gök, beyaz bulutlar gibi parçalanacak ve melekler durmadan indirilecektir.

26. O gün, gerçek hakimiyet Rahman’ındır. Kafirler için pek zorlu bir gündür.

27. O gün, zalim parmaklarını ısıracak ve şöyle diyecektir:

-Ah ne olurdu, ben de Peygamber’le aynı yolu tutmuş olsaydım!

28. Vay başıma gelene! Keşke falancayı dost edinmeseydim.

29. Andolsun ki bana gelen zikir’den beni o saptırdı. Şeytan, insanı yapayalnız bırakıp, rezil ediyor.

30. Peygamber:

-Rabbim, dedi. Kavmim Kur’an’a ilgisiz kaldı.

31. İşte böyle her peygamber için suçlulardan düşman kıldık. Yol gösterici ve yardımcı olarak Rabbin yeter.

32. Küfredenler:

-Kur’an ona bir defada toptan indirilmeli değil miydi? dediler. Biz, onu senin kalbine yerleştirmek için böyle indirdik. Onu düzenli ve yerli yerince indirdik.

33. Sana bir örnek getirmeye görsünler, biz onun gerçeğini ve en iyi anlaşılanını getiririz.

34. Yüzüstü cehenneme toplanacak olanlar, işte onlar, yeri en kötü ve yolu en sapık olanlardır.

35. Musa’ya da kitap vermiş, kardeşi Harun’u da ona vezir yapmıştık. Onlara:

36. -Ayetlerimizi yalanlayan kavme gidin, demiştik; sonra da o kavmi yerle bir etmiştik.

37. Nuh Kavmi de peygamberleri yalanlamıştı da onları suda boğarak, insanlara bir ibret kılmıştık. Zalimlere acıklı bir azap hazırladık.

38. Ad’ı da, Semud’u da, Ress halkını da, bunların arasında daha bir çok nesilleri de...

39. Bunlardan her birine örnekler göstermiş ve hepsini de baştan başa kırıp geçirmiştik.

40. Onlar, üzerine bela yağmuru yağdırılmış bir beldeye de uğramışlardı, onu görmediler mi? Hayır, onlar yeniden dirilişi düşünmüyorlar!

41. Seni gördükleri zaman:

-Bu mu Allah’ın gönderdiği elçi? diye alay etmekten başka bir şey yapmazlar.

42. -Eğer dayanmasaydık az kalsın bizi ilahlarımızdan saptıracaktı, derler. Onlar azabı gördükleri zaman, kimin yolunun sapık olduğunu bilecekler.

43. Arzularını ilah edinen kimseyi gördün mü? O halde sen mi koruyucu olacaksın?

44. Yoksa, onların çoğunun söz dinlediğini veya akıllarını kullandığını mı sanıyorsun? Onlar ancak hayvanlar gibidirler, hatta daha da şaşkındırlar.

45. Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmüyor musun? İsteseydi onu durdururdu. Güneşi ona kılavuz yaptık.

46. Sonra, onu kendimize doğru yavaş yavaş çektik.

47. Geceyi örtü, uykuyu dinlenme ve gündüzü de yeniden hayata başlayış yapan O’dur.

48. O’dur, rahmetinin önünde rüzgarları müjdeci olarak gönderen! Gökten tertemiz bir de su indirdik.

49. Onunla ölü bir şehri diriltelim ve onunla yarattığımız bir çok hayvanı ve insanı sulayalım.

50. Düşünsünler, öğüt alsınlar diye, onu aralarında evirip çevirdik. Yine de insanların çoğu nankörlükten vazgeçmez.

51. İsteseydik her kasabaya uyarıcı gönderirdik.

52. O halde sen, kafirlere itaat etme ve onlara karşı Kur’an’la büyük bir cihatla mücadele et.

53. Birinin suyu tatlı ve iç açıcı, ötekinin ki tuzlu olan iki denizi birbirine katan O’dur. İkisinin arasına bir engel, aşılmayan bir sınır koymuştur.

54. Bir insanı sudan yaratan ve ona soy-sop veren de O’dur. Rabbin güçlüdür.

55. Allah’tan başka kendilerine fayda da zarar da veremeyen şeylere kulluk ediyorlar. Kafir, Rabbine karşı duranın yardımcısıdır.

56. Biz, seni ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.

57. De ki:

-Ben, bu göreve karşılık sizden bir ücret değil; ancak, Rabbine giden yolu tutan kimseler olmanızı istiyorum.

58. Ölümsüz olan hayat sahibine güvenip bağlan! Onu hamd ile tesbih et! Kullarının günahlarından O’nun haberdar olması yeter!

59. Gökleri yeri ve bunların arasındakileri altı günde yaratan, sonra arşa istivâ eden Rahman’dır. Sor bundan haberi olana.

60. Onlara:

-Rahman’a secde edin, denildiğinde, bu onların nefretini artırarak:

-Rahman da nedir? Senin bize emrettiğin şeye mi secde edeceğiz? dediler.

61. Gökte burçlar yaratan, aralarında bir lamba ve aydınlatıcı Ay’ı yaratan ne kadar yücedir.

62. İbret almak veya şükretmek isteyenler için gece ile gündüzü birbiri ardına getiren de O’dur.

63. Rahman’ın kulları, yeryüzünde alçak gönüllü olarak yürürler. Cahiller kendilerine laf attıklarında ise “Selam!” deyip geçerler.

64. Onlar, gecelerini Rab’lerine secde ederek ve kıyama durarak geçirirler.

65. Onlar:

-Rabbimiz, cehennem azabını bizden uzaklaştır, çünkü onun azabı süreklidir, derler.

66. Orası ne kötü bir karargah ve konaklama yeridir.

67.Onlar, harcadıkları zaman, israf etmedikleri gibi, cimrilik de etmezler. İkisi arasında doğru olanı yaparlar.

68. Onlar, Allah ile beraber başka bir ilaha yalvarmazlar. Allah’ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Kim bunları yaparsa ağır cezaya uğrar.

69. Kıyamet günü, onun azabı kat kat ve zillet içinde hep orada kalırlar.

70. Ancak tevbe edip, iman eden ve doğruları yapanlar, Allah, onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah, çok bağışlayan çok merhamet edendir.

71. Kim tevbe eder ve doğruları yaparsa, O, tevbesi kabul edilmiş olarak Allah’a döner.

72. Onlar, yalancı şahitlik etmezler. Boş ve kötü bir şeyle karşılaştıkları zaman, vakarla geçip giderler.

73. Rab’lerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman, onlara karşı kör ve sağır davranmazlar.

74. Onlar:

-Rabbimiz, bize eşlerimizden ve soyumuzdan gözlerimizi aydın kılacak (iyi çocuklar) bağışla! Bizi takva sahiplerine öncü yap! derler.

75. İşte onlar, sabretmelerine karşılık cennet köşkleri ile ödüllendirilecekler ve orada sağlık ve selam ile karşılanacaklardır.

76. Orada temellidirler, O ne güzel konut ve ne güzel makam!

77. De ki:

-Sizin dua ve kulluğunuz olmazsa, Rabbim size ne diye değer versin? Siz onu yalan saydınız, yakında bunun cezasını göreceksiniz.

26. ŞUARÂ SÛRESİ



(Şuara sûresi Mekke’nin orta dönemlerinde indirilmiştir. Sûre ismini 244. ayette geçen Şuara (şairler) kelimesinden almıştır. Konusu, insanın temel yapısı, zaafları üzerinde kuruludur. 227 ayettir.)

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla ..

1. Tâ Sîn mîm.

2. Bunlar, apaçık kitabın ayetleridir.

3. Mümin olmuyorlar diye neredeyse kendini mahvedeceksin.

4. Dilersek, üzerlerine gökten bir işaret indiririz de boyunları öne eğilip kalır.

5. Rahman’dan kendilerine gelen her yeni uyarıdan hemen yüz çevirenler oldular.

6. Onlar, inkar ettiler; ama, alay ettikleri şeyin haberleri onlara gelecektir.

7. Yeryüzüne hiç bakmıyorlar mı? Her çiftten nice hoş bitkiler bitirdik.

8. İşte bunda da bir işaret vardır. Buna rağmen onların çoğu inanacak değildir.

9. Elbette Rabbin, güçlüdür, merhametlidir.

10. Hani Rabbin, Musa’ya:

-Zalim kavme git! diye seslenmişti.

11. Firavun’un kavmine... Onlar hala sakınmayacaklar mı?

12. -Rabbim, beni yalancı saymalarından korkuyorum, dedi.

13. Göğsüm daralır, dilim açılmaz. Onun için Harun’a da peygamberlik ver.

14. Üstelik onlara karşı işlediğim bir de suçum var. Beni öldürmelerinden korkarım.

15. -Asla (bunu yapamazlar), dedi. İkiniz, ayetlerimle birlikte gidin, şüphesiz biz, sizin yanınızdayız, işitmekteyiz.

16. Firavun’a gidin ve deyin ki: “Biz, evrenin sahibinin elçileriyiz.

17. İsrailoğulları'nı bizimle beraber gönder.”

18. Firavun dedi ki:

-Çocukken seni içimizde büyütmedik mi? Ömrün boyunca senelerce aramızda kalmadın mı?

19. Sonunda yapacağını yaptın, Sen nankörün birisin!

20. -Ben, onu yaptığım zaman dalalet içinde olanlardan biriydim, dedi.

21. Sizden koktuğum için de kaçtım. Sonra Rabbim bana gerçeği kavrama yetisi verdi ve beni bir elçi olarak görevlendirdi.

22. Başıma kaktığın bu nimet, İsrailoğulları’nı kendine köle edinmenin bedelidir.

23. Firavun dedi ki:

-Alemlerin Rabbi de nedir?

24. -Göklerin, yerin ve aralarındaki her şeyin sahibidir, eğer gerçekten anlayabilirseniz... dedi.


Yüklə 2,44 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   35




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin