Üçüncüsü de, bu söylediğim, atanmışlarca ele geçirilmesin. Amaç, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı. Bunu sağlamak için, sırf atanmışlar olmasın, doğru. Peki, ne yapalım ama? Ne yapalım? Salt çoğunlukla mı seçelim, beşte 4’le mi seçelim, beşte 3’le mi seçelim, üçte 2’yle mi seçelim Almanya’daki gibi? Ne yapalım? Bu konuda da… Anayasa yazarken de biz, siz, “Ya bizim aklımıza bu geldi, bu üç tane konu önemli” dediğiniz takdirde biz onu şahsımıza da telefon etseniz kale alırız, çünkü biz de aynı şekilde bundan muzdaripiz. Ha herkesin kafasında bir şey var ama ne yapacağız kardeşim? Ne yapacağız? “Atanmışlara kalmasın.” Yuvarlak bir laf. “Seçilmişlere kalmasın, siyasetçilere kalmasın.” yuvarlak laflar bunlar. Ortasını bulalım. Anladınız mı çocuklar?
Çok teşekkür ederim. Bravo sizlere. Hiç çekinmeyin. Dediğim gibi, bireysel olarak Mehmet Ali Bey’e ulaşın, Hocama ulaşın, Oktay Bey’e ulaşın, bana ulaşın, diğer arkadaşlara ulaşın ve “Sayın milletvekilim, önerilerimiz bu.” deyin.
İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ KURUMSAL ARAŞTIRMALAR KULUBÜ ADINA NİLÜFER YAVUZ – Çok daha kapsamlı bir çalışma geliştirilebilirdi ama…
BEDİİ SÜHEYL BATUM (Devamla) – Hayır hayır, hiç gerek yok; 24 çok net ama bu üç tanesi temel sorun, en önemli sorun. Mesela, Askerî Yargıtayı kaldırırız, bir madde. Kaldırılmıştır, ben de aynı kanaatteyim, kaldır. Ama öbürleri hâlâ çözemeyeceğimiz en önemli sorunlardan biri. Yereli nasıl güçlendireceğiz? Özgürlükleri nasıl güvenceleştireceğiz? Yargıyı nasıl bağımsızlaştıracağız?
Evet, çok teşekkür ederim.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Süheyl Hocam, ben de teşekkür ederim.
Biz bu sunumlar esnasında Komisyon üyeleri olarak herhangi bir tartışma içerisine girmiyoruz. Çünkü bunları biz kendi aramızda, yazım aşamasına geçtiğimizde zaten çokça tartışacağız. Sadece sizleri dinliyoruz. Fikirleriniz zaten yazılı olarak önümüzde ve sözlü olarak da zabıtları tutuluyor; onları da ayrıca değerlendireceğiz.
Şimdi, Komisyonumuzun diğer bir üyesi, Milliyetçi Hareket Partisi Erzurum Milletvekili Oktay Öztürk Bey herhâlde birkaç şey söyleyecektir gençlerimize.
Buyurun.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yani fevkalade güzel, samimi dilekler, düşünceler dinledik. Bizim de arzu ettiğimiz bu; ham fikirleri istiyoruz, işlenmiş fikirleri değil. İşlenmiş fikirleri, Süheyl Hocam biraz önce söyledi ya o birinci sınıfta “Anayasa nasıl yapılır?” diye öğrettikleri, biraz büyüdükleri vakit, ondan sonra, bedeli mukabilinde anayasa yapıp, oraya buraya veriyorlar. Biz bunu istemiyoruz. İnsanımızın samimi kanaatini, düşüncesini… Onlar geldiği vakit tabii ki, burada bir mekanizma var, o mekanizmada fazlalıkları atılır, eksiklikleri tamamlanır ve neticede bir anayasa yapımı ortaya çıkar.
Ama siz öğrencisiniz, şimdi bizim de tabii esasında hocalık var, oradan geliyoruz. Hocalar da öğrencileri karşısında buldu mu hep tavsiyede bulunur değil mi? Ama ben acizane… Geleceğin hukuk sisteminde söz sahibi olacak insanlarsınız. Anayasa’ya baktığınız vakit şunu bir 1839’dan itibaren işi ele alın. 1856, 1876, hatta 1808 Senedi İttifak ile başlayın.
Bunu şunun için söylüyorum: Bugüne kadar kimse bizi kendi hâlimize bırakıp da kendi ihtiyaçlarımızın zorlamasıyla bir anayasa yapma fırsatı tanımadılar, hep dışarıdan suflörlük yaptılar. Sonuçlarına bir bakın. Yani kimler müdahil olmuş, nasıl bir iklim oluşmuş, kaybetmiş miyiz kazanmış mıyız? Çünkü koskoca bir imparatorluktan geliyoruz; kala kala elimizde ne kalmış? Bunların hepsine bir bakın. Doğruları ortaya koyarken de içerisinde yaşadığınız coğrafyayı da bir dikkate alın, ona göre bir fikir yapılanmasına giderseniz, sonuç sizce ne çıkarsa çıksın o sizin doğrunuzdur ama böyle bir serüveni de yapmaktan imtina etmeyin. Benim söyleyeceklerim bunlar. Çünkü birçok kavram var, kulağa hoş geliyor. Siz o kavramın altını farklı dolduruyorsunuz ama benim farklı niyetlerim var, o kavramın içerisine gelecek on yılı sıkıştırmaya çalışıyorum, on yıl sonrasını hedefliyorum. On yıl sonra bir şeyler elde etmeyi hedefliyorum. Yirmi yıl sonra hedefliyorum. Onun için bu kavramların böyle makyajlı hâline de çok fazla itibar etmemek lazım. Eğer saf ve temiz ise başımızın tacı ama hiç unutmayın, bizim coğrafyamız bizi biraz ayrıntılarda şeytanı aramaya zorluyor. İnşallah gelecek, bizim geleceğimiz de sizin ellerinizde ve bizden daha iyi günlere ulaşmak sizin sayenizde olur temennisiyle sözümü bitireyim.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Evet, şimdi sunumu Nilüfer yaptı. Kırk dakikadır bizim süremiz, çünkü biraz sonra bir başka Komisyon burada çalışacak.
Başka, sizlerden ilave etmek istediğiniz bir şey var mı?
İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ KURAMSAL ARAŞTIRMALAR KULUBÜ ADINA DOĞAN ÇELİK – Aslında şeyi merak ediyorum ben şahsi olarak, yani şu TMK, Terörle Mücadele Yasası’nı esasında merak ediyorum. Çünkü yaklaşık yüzlerce, ortalama bir rakam vermek gerekirse yüzlerce öğrenci var içeride. 500 civarında olduğu söyleniyor; yani bizim gibi liberal bir üniversitede dahi 6-7 tane öğrenci var ben biliyorum.
Bununla ilgili bir düzenleme…
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Şimdi, her sorun anayasal sorun değildir; yani bu Terörle Mücadele Kanunu Anayasa dışında. Yani bu alanda yaşanan sorunlar varsa Anayasa dışında da bunlar çözülebilir. Her şeyi anayasayla çözmeye kalkarsak, anayasa, anayasa olmaktan çıkar bakkal defterine döner; ona Türkiye’nin tahammülü yok.
Şimdi, Terörle Mücadele Kanunu… Tabii maalesef Türkiye’nin otuz yılı aşkın bir süredir can ve mal kaybına sebebiyet verdiği, Türkiye’nin kalkınmasını çok olumsuz etkilediği bir sorunumuz maalesef. Tabii, bu terör belasından kurtulmayı da arzu ediyoruz, yani Türkiye’de huzurun gelmesini ve terör yoluyla bir sonuca varılamayacağını herkesin anlamasını ama bunu yaparken de kuşkusuz Türkiye’nin, ülkenin bütünlüğü bağlamında da kişilerin özgürce düşüncelerini ifade edebileceği bir ortama da kavuşmasını arzu ediyoruz. Belki anayasa bu açıdan önem arz etmektedir.
Ne kadar öğrenci var şu anda tutuklu onu bilmiyorum ama geçenlerde Adalet Bakanı 50 civarında öğrencinin –Bildiğim kadarıyla, basına yansımıştı; öyle hatırımda kalmış- terör örgütü mensubu olduğu veya terör örgütüyle bağlantısı olduğu tespit edildiği için tutuklu olduğunu söylemişti. Bilmiyorum, sadece Sayın Adalet Bakanının açıklamasıdır. Tabii, olmaması gerekir, öğrenci arkadaşların dersleriyle meşgul olmaları gerekir. İşte, siz de derslerinizin yanında ayrıca bu tür sosyal konularla da ilgileniyorsunuz. Bu çok takdir edilecek bir şey. Çok yoğun derslerinizin olduğunu biliyorum. Onları bir taraftan çözmeye çalışırken, onlara zaman ayırırken bir de bu konulara zaman ayırmışsınız. O bakımdan sizin bu Kuramsal Araştırmalar Kulübünüze ve sizin orada üye olan diğer arkadaşlara da gerçekten tebriklerimi ve takdirlerimi sunuyorum.
Bunun dışında Doğan, senin başka söyleyeceğin bir şey var mı?
İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ KURAMSAL ARAŞTIRMALAR KULUBÜ ADINA DOĞAN ÇELİK – Yok efendim.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Anıl, var mı söyleyeceğin bir şey?
İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ KURAMSAL ARAŞTIRMALAR KULUBÜ ADINA ANIL GÜRBÜZTÜRK – Ben şöyle söyleyeyim:
Şimdi, bildiğiniz gibi Bilgi Üniversitesinde birçok arkadaşımız var. Her türlü, çok kültürlü bir üniversite ve arkadaşlarımızla biz bu sürecin başında burada olmayı beklemiyorduk aslında, yani bir anayasa çalışması oluşturalım dedik ve yani ben bu çalışmada sözü geçen herkese, arkadaşlarım adına ben sizin davetiniz için teşekkür edeyim size.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Peki Anıl, teşekkür ederim.
Didem.
İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ KURAMSAL ARAŞTIRMALAR KULUBÜ ADINA DİDEM ÖZMEN – Benim de söylemek istediğim küçük bir şey var ama aslında benim için önemli. Hani yazım süreci çok önemli olduğu için 82 Anayasası’ndaki gibi temel hak ve özgürlükleri, belirli ilkeleri verip de kısıtlanmaması ve de engel oluşturacak şeyler…
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Kaşıkla verdiğinizi kepçeyle geri almayın diyorsun.