MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Efendim, hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.
Hacettepe Üniversitemiz yeni anayasa konusunda Komisyonumuza sunum yapmak amacıyla şu anda Parlamentomuzda bulunuyorlar. Başta Rektör Yardımcımız Profesör Doktor Ali Çağlar olmak üzere, tüm hocalarımıza, akademisyenlerimize ilgileri sebebiyle çok teşekkür ediyoruz.
Şimdi, sizi dinlemeye hazırız. Kırk dakika kadar bir süreniz var, daha sonra Komisyon üyesi arkadaşlarımızın belki soruları olabilir, onlar için de bir makul süre ayıracağız.
Şimdi, Çağlar Hocam söz sizin, buyurun.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Öncelikle Üniversitemiz Rektörü Profesör Doktor Murat Tuncer’in hürmetlerini iletmiş olayım.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) - Eksik olmayın, sağ olun.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Biz komisyon olarak Sayın Rektörümüzü ve Hacettepe Üniversitesini temsilen buradayız.
İzin verirseniz öncelikle komisyon üyesi arkadaşlarımı takdim etmek istiyorum.
Ben Ali Çağlar, Hacettepe Üniversitesi Rektör Yardımcısıyım, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesiyim.
Arkadaşım Raportör, Yardımcı Doçent Öykü Didem Aydın.
Profesör Doktor Çağlar Özel Bey, Üniversitemiz Hukuk Fakültesi Dekanı.
Profesör Doktor Harun Tepe, Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi ve Üniversitemiz İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürümüz.
Biz aslında, müstakil bir anayasa hazırladık. Bizim hazırladığımız anayasamız iki kısımdan oluşuyor. Birinci kısım “Neden yeni bir anayasaya ihtiyaç duyuyor Türkiye ve bu arayışın nedeni nedir, neden yeni bir anayasa yapmak zorundayız?”ı, bu kısımları, yani bizim anayasamızın ruhunu, felsefesini ve gerekçesini anlatan otuz altı sayfalık bir bölüm. İkinci kısımda ise bu “Neden?” sorusuna cevap olarak “Nasıl bir anayasa olmalıdır?”ı yaşamın bütün alanlarını kapsayan her yönüyle tam bir anayasa hatta kendini korumaya alan maddeleri de dâhil olmak üzere herhangi bir demokrasi dışı müdahalede kendini korumaya alan bir yaklaşım da dâhil olmak üzere yaşamın her alanını içeren tam bir anayasa oldu.
Ancak, izin verirseniz şöyle kısa bir açıklama yapmam lazım. Biz Şubat 2012’de başladık komisyon olarak çalışmaya ve çok yoğun bir çalışma oldu. Bu çalışma hemen hemen tamamlanmış durumda ancak henüz Senatomuzdan geçmiş değil, yani zaman kısıtlığından dolayı. Bu önümüzdeki günlerde aslında biz… Hacettepe Üniversitesinin genel elektronik posta adresi vardır, bütün idari çalışan, öğretim üyesi, herkesin kayıtlı olduğu bir elektronik posta grubudur. Biz bunu bir on beş gün kadar önce bütün bileşenlerimize, yani öğrencilerimizin, idari çalışanlarımızın ve akademik çalışanlarımızın hepsine göndermiş bulunuyoruz bu anayasa metnimizi. Onlardan geri bildirimler geliyor. Onların geri bildirimlerini komisyon olarak değerlendirip gerekli düzeltmeleri yapıyoruz ve daha sonra Senatomuzda tartışacağız. Senatomuzun kabul ettiği metni de Sayın Rektörümüzün Başkanlığında Hacettepe Üniversitesinin topluma karşı olan sorumluluğunun bir gereği olarak Türkiye kamuoyuna bu anayasamızı basın yoluyla duyuracağız, Türkiye kamuoyuna duyurmuş olacağız ve tamamlanacak. Arz ettiğim üzere, henüz Senatomuzdan geçmemiş ama aşağı yukarı yüzde 90-95 oranında tamamlanmış bir metin olarak görülebilir ve kitapçık hâlinde şimdi sizlere arz ettik.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Bu sizin şahsi görüşünüz değil, üniversitenin bir görüşü.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Evet, efendim. Komisyon olarak üniversitemizin…
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Hazırlamış olduğunuz kitabın başlangıcında Üniversite Rektörünün onayı ve mesajı var. O bakımdan, biz bunu Hacettepe Üniversitesinin görüşü olarak değerlendireceğiz.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Evet efendim, üniversitemizin görüşü olarak sizlere arz ediyoruz.
Komisyonumuz da üniversitemiz tarafından görevlendirilmiş bir komisyondur ve yine bu kitapçığın ilk sayfalarında görüleceği üzere üniversite öğrencilerimizle grup olarak düzenli bir şekilde buna katkı yapmışlardır. Hepsinin adını raporumuzda arz ettik. İzin verirseniz zaman kaybetmemek üzere ben sunuşumuzu yapmak istiyorum.
Aslında bir bakışta “Anayasa taslağımız nedir?” diye bir soru sorduğumuzda mümkün olduğu kadar konuyu kısa, öz, net bir şekilde zatıalilerinize arz etmek istiyoruz.
Bizim Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa Uzlaşma Komisyonuna sunduğumuz taslağımız aslında orta uzunlukta, özenli ve ortak dil kaygısı olan bir anayasa metni üzerinde durduk. Tabii şunu da arz etmeme izin verin lütfen: Dünyadaki bütün anayasaların, belli başlı anayasa modellerinin kendilerini de inceleyerek biz dolayısıyla Türkiye'nin bundan sonraki en azından kırk, elli, yüz yıllık süreçlerini de düşünerek, toplumun gelişme dinamiklerini de göz önüne alarak bir anayasa hazırlamaya çalıştık. Bizim taslağımız 236 maddeden oluşuyor, 25.210 sözcükten oluşuyor ve dünya anayasalarının tamamıyla karşılaştırıldığında orta uzunlukta kabul edilebilir bir anayasa ve anayasanın diline özel bir önem gösterdik. Belki hukukçular biraz farklı yorumlayabilirler ama biz mümkün olduğu kadar Türkiye Cumhuriyeti devleti her vatandaşının okuduğunda anlayabileceği bir metin hazırlamaya çalıştık, anayasanın dilini mümkün olduğu kadar sade yapmaya çalıştık. 1982 Anayasası’nın paradigmasını biraz tersine çevirmiş bir anayasadır.
Burası birazcık uzun ama bu başlangıç kısmı, anayasa esas metnimizin başlangıç kısmı şöyle:
“Biz, tarih boyunca yaşadığımız topraklar üzerinde özümsediğimiz ve geliştirdiğimiz uygarlıkların ve insanlığın ortak değerlerinin mirasçısı ve dünya milletler ailesinin şerefli bir üyesi olan Türkiye Cumhuriyeti’nin kadın ve erkek yurttaşları; hakikatini insan onurunun oluşturduğu hak ve özgürlüklere dayalı, eşitlikçi ve barış içinde yaşayan bir toplumu birlikte kurmak; eşitlik, özgürlük, adalet içinde kardeşçe beraber yaşama kuvvetimizi ve irademizi, cennet vatanımızın güzel ve verimli tabiatı kadar heybetli olan ortak değerlerimizi, farklılıklarımızın adil ve hakça paylaştığımız zenginliklerimizin ayrılmaz parçası olduğu bilinci içinde gelecek kuşaklara emanet etmek amacıyla, bu anayasayı hazırladık.
İnsan onuruna sahip olmaktan kaynaklanan ve devletimizin amacı olan temel hak ve özgürlüklerimizin güvence altına alınması ve egemenliği adımıza kullanan erklerin kuvvetler ayrılığı ilkesi çerçevesindeki yetki ve görevlerinin düzenlenmesi, sadakatle bağlı kalacağımız anayasamızın amacıdır.
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta Barış Dünyada Barış” sözlerinde tecessüm eden kardeşlik ideali ile özgürlük, bağımsızlık ve dayanışma; engin tarihsel birikimi, Asya ve Avrupa’yı birleştiren müstesna konumu, çeşitli kökenlere ve kültür dünyasına mensup yurttaşlarının çeşitliliği ve birliği içinde insanlığın her türlü kıymetli değerine ve ortak mirasına sayısız hediyeler vermiş Türkiye’mizin kurucu değerleri ve ebediyete kadar var olacak milletimizin karakteridir.” diye bir başlangıç kısmımız var.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Dolayısıyla ideolojik bir mahiyet taşımıyor.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Hayır efendim. Biz mümkün olduğu kadar ülkemizin bütün toplumsal, sosyal, siyasal, kültürel, dinsel dinamiklerini göz önüne alarak daha üst düzeyde, daha kapsayıcı, daha kucaklayıcı bir anayasa metni üzerinde durmamızın ülkemiz açısından uygun olacağı kanaatine vardık.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM AYDIN – Hiç şüphesiz Hocam antrparantez, temel hak ve özgürlükleri ve insan onurunu ön plana çıkarmak.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Anlaşıldı.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Türkiye Cumhuriyeti’nin insan onuruna, temel hak ve özgürlüklere dayalı, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğunu öngörmüştür taslağımız.
Özellikle cumhuriyetin niteliklerine ve değiştirilmeyecek ilkelere baktığımızda demokrasi ve özgürlükler ön plana çıkıyor. Demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti güvencesi ile insan onuru, temel hak ve özgürlükler güvencelerini değiştirilemeyecek ilkeler olarak öngörmüştür.
“Türkiye Cumhuriyeti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Resmî dili Türkçedir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı İstiklal Marşı’dır. Başkenti Ankara’dır.” şeklinde temel niteliklerini koymuş bulunmaktadır.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Sizin değiştirilemez nitelik olarak nitelendirdiğiniz hususlar şu andaki Anayasa’dan farklı.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Farklı efendim, orada etnisite ve ırk üzerine çıkan daha kapsayıcı ve yurttaşlık temelinde hak ve özgürlüklere dayalı ve insan onurunu öne alan bir yapı.
Taslağımız millî egemenlik ile halk egemenliği ilkelerini bağdaştırmış ve halkın asli kurucu iktidar olduğunu açıkça ifade etmiştir. Halkın doğrudan doğruya siyasal girişim ve katılım haklarını güvence altına almıştır.
Bu alanda seçmenin bilgi edinme hakları ile doğrudan demokratik girişim ve katılım haklarını; yurttaş toplantıları talebi, bağlayıcı sonuçlu halka-danışma, bağlayıcı sonuçlu olmayan halka-danışma, görevden alma girişimi ve görevden almada halkoylaması, yasa onayı girişimi, ilga edici halkoylaması (halk vetosu) ve yurttaş girişimi şeklinde öngörmüştür. Ki, bu bizim esas metnimizde kapsamlı bir şekilde bulunmaktadır.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Doğrudan demokratik girişim diyorsunuz, doğrudan demokrasi uygulamaları.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Efendim, biz kendi taslağımızda mümkün olduğu kadar farklı yönlerden demokratik katılımın mümkün olduğu kadar zenginleştirilmesi, güçlendirilmesi, hatta geri çağırmalar da dâhil olmak üzere vatandaş girişimlerinin, belirli bir oy oranında imza toplayan bir vatandaş girişiminin de sürece dâhil olması, daha aktif olabilmesi yollarını da açık tutan bir anayasa.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM AYDIN – Hocam, bir ekleme yapabilir miyim?
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Buyurun.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM AYDIN – Burada yerine göre yüzde 1’den yüzde 10’a veya yüzde 20’ye kadar imza toplayabilen, yurttaş girişimleri veyahut…
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Neyin yüzde 10’u?
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM AYDIN – Kayıtlı seçmelerin yüzde 10.
Bilgi toplanması talebi kamu idarelerinden. Çok pratik bir örnek verilirse, diyelim öğrenci velileri belli sayıda imza toplayarak Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezinden bilgi talebi mahiyetinde bir toplantı düzenlenmesini talep edebilmeleri veyahut yine yurttaşların veya kayıtlı seçmenlerin belirli bir yüzdesinin Türkiye Büyük Millet Meclisine yasa girişiminde bulunabilmeleri gibi olanaklar tanıyor bu anayasa. Şüphesiz, temsilcilerin merkezde duran yetkilerine seconder (ikincil) olarak tamamlamak üzere. Yani burada hem Türkiye Büyük Millet Meclisi devletin hukuki fonksiyonlarından yasama yetkisinin şüphesiz sahibi ama yurttaşlar da paralel mekanizmalarla katılım haklarını kullanıyorlar.
Sivil toplumu ayrıca düzenledik, Hocam oraya gelecek.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – İzniniz olursa geleceğim efendim.
Taslağımız, parlamenter rejimin esaslarını korumakla birlikte halk tarafından seçilmesi öngörülen Cumhurbaşkanının yetkilerini kısmen de olsa artırmıştır. Yönetime yarı-doğrudan ve doğrudan halk katılımı araçlarını paralel olarak öngörmüştür; arz önce meslektaşımın arz ettiği şekilde.
Taslağımız, ülkesel ve ulusal bütünlük esasını korurken farklılıklarımızın zenginliğimiz olduğunu açıkça belirtmiş ve bu çerçevede devletin; ülkede yerleşik farklı kültür, dil, din ve inanç değerleri ile birikimlerinin anayasaya sadık kalarak kendilerini var etme ve yarınlara taşıma haklarını tanıyacağını öngörmüştür.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM AYDIN – Bunun yeri de çok kritik efendim. Şöyle ekleyeyim: 3’üncü maddemizde devletin bütünlüğüyle ilgili “Türkiye Cumhuriyeti milletiyle bölünmez bir bütündür.” derken…
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – 8’inci maddede de hangilerinin değiştirilemez olduklarını ayrıca biz orada…
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM AYDIN – Tam 3’üncü maddede bunu derken ardından -38’inci sayfa- “Devletin bütünlüğü, resmî dili, bayrağı” derken, yani devletimiz ülkemiz ve milletimizle bütündür, belli bir düzenimiz vardır, fakat “Herkesin de farklı kültür, dil, din ve inanç değerleriyle birikimlerini anayasaya sadık kalarak var etme hakkı vardır.” diyerek, bir noktada barışçıl dönüşüme de izin veren bir yapı var.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Burada anlamadığım şey birkaç tane.
Bir kere 2’nci madde değiştirilebilir oluyor.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM AYDIN – Hayır, 8’inci maddede değil efendim.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – 8’inci maddede onların hangilerinin değiştirilebilir olduğunu…
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Daraltılamaz ama değiştirilebilir.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM AYDIN – Türkiye Cumhuriyeti, yani şöyle: 8’inci madde anayasanın 1, 2, 4, 5, 6 ve 7’nci maddelerini öngördükleri güvenceler daraltılamaz diyoruz.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Yani bundan daha fazla genişletilebilir.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM AYDIN – Şunu demek istiyoruz: Yani insan onuru ve temel hak ve özgürlükler güvencelerimizi daraltamaz ama genişletebilirsiniz.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Pozitif anlamda bir değiştirmeye izin veriyor.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Mesela Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik bir devlet olduğunu, hukuk devleti olduğunu değiştirirsek değiştirebiliriz o zaman yani değil mi?
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Bundan geriye gidiş olmuyor.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM AYDIN – Ama daraltamazsınız, yani şu anlayış….
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, daraltmak başka bir şey, kaldığı sürece daraltamayız ama çıkardığımız zaman daraltma söz konusu olmayacak tamamen o kavramı çıkarırsak.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKANI PROF. DR. ÇAĞLAR ÖZEL – Daraltma kavramını kaldırmayı da kapsar.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Onun önüne geçiyor.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – İkincisi de bu 3’üncü maddenin son paragrafındaki… Yani bunu daha basit yazmak daha iyi olmaz mı? Anayasaya sadık kalarak kendilerini var etme. Yani bu farklı kültür, din, dil değerleri sanki yoklar da kendi kendilerini var ediyorlar.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Efendim, onların önündeki yolların açık olması.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Onlar zaten var ama, kendi kendilerini var etmeye ihtiyaçları yok ki, zaten var.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM AYDIN – Hayır, “var etme ve yarınlara taşıma” diyor. Yani burada yoksa var edebilir, yeni bir şey çıkarabilir ve bu tabiri caizse bölücülük veyahut farklı, aykırı bir…
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani burada söylenmek istenen şey var olan farklı kimliklerin korunması değil mi?
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Evet, kendilerini yarına taşıma haklarının verilmesi, yani kendi gelecek kuşaklarına.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani zaten varsa yarınlara da gidecek zaten, değil mi?
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Rıza Bey, biz bunları biliyorsunuz 1 Mayıs itibarıyla üst komisyonda tartışacağız.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, hayır; anlamaya çalışıyorum ben.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM AYDIN – Yani olmayan da var edebilir kendini, onu da tanıyor. Yani diyelim ki yeni bir kültürel birikim taşınabilir, yeni bir dinsel şey olabilir veyahut inanç değerleri farklı bir yorumla şey yapılabilir. Ama neticede hem var olma, belki bunu var olma diye dediğiniz gibi kabul edebilir, yorumlayabiliriz.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Evet, devam edebiliriz.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Aslında bizim başta belirttiğim üzere, bu anayasa metnimiz ırk ve etnisiteden arındırılmış ve eşit yurttaşlık esasına dayalı, yani hiç kimsenin kendini dışarıda hissetmeyeceği ya da hiç kimsenin kendini öz ya da üvey evlat hissetmeyeceği Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık ve yurttaşlık bağıyla bağlı bir sistemin üzerine monte edilmiş ve bu çerçevede geliştirilmiştir. Ayrıca, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı bir ananın ve Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı bir babanın çocuğunun yurttaş olacağını öngörmektedir.
Bunun yanında, Türkiye’de doğmuş ve büyümüş veya Türkiye’de eğitim görmüş veya kanunca öngörülen yeterli süre Türkiye’de çalışmış ve ekonomik, sosyal, bilimsel ve kültürel alanlarda Türkiye’ye veya Türkiye’de üstün hizmetlerde bulunmuş yabancıların Türkiye yurttaşlığı kazanmalarını özendirecek tedbirlerin alınmasını önermiştir. Yani başka ülkelerde yetişmiş ya da bizde eğitim almış ve ülkenin belirli bir şekilde onlardan istifade edebileceği insanların da ülke vatandaşlığına ihtiyaç hâlinde kazandırılmasının yollarını açık tutmuştur.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Teşvik eder diyor.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM AYDIN – Özendirecek tedbirlerin alınması.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Onların vatandaş olmasını arzu eder, teşvik eder veya memnuniyet duyacağını ifade eder.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKANI PROF. DR. ÇAĞLAR ÖZEL – Kolaylaştırıcı önlemlerin alınması devlete görev olarak yükleniyor.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM AYDIN – Burada Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bir ananın ve babanın çocuğunun Türk olacağını öngörmektense yurttaş olacağını öngördük; o kritik bir değişiklik.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Anladım.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Yine, taslağımız, laiklik ilkesi ile din ve vicdan özgürlüğü korumalarını sağlam güvencelere bağlamış bulunmaktadır. Bu çerçevede, Diyanet İşleri Başkanlığının yapısının dinsel ve mezhepsel çeşitliliğe saygı ilkesini esas alarak daha kapsayıcı bir formatta olmasını öngörmüştür. Dinler kültürünün ilköğretim kurumlarında tüm dinleri ve mezhepleri kapsayacak şekilde okutulacak bir seçmeli ders olmasını öngörmüştür.
Siyasal partiler için mümkün olduğu kadar tam demokratik bir uygulamayı yine taslağımız öngörmüştür. Siyasal partilerin kapatılması müessesesini anayasadan çıkarmıştır. Aslında suç işleyenin kurum değil de bireyler olduğunu…
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Yasaya mı bırakıyorsunuz?
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Evet, efendim.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKANI PROF. DR. ÇAĞLAR ÖZEL – Doğrudan doğruya yasayla düzenlensin istiyoruz.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Sivil toplum güvencesinin anayasada öngörülmesi yine bizim üzerinde durduğumuz noktalardan bir tanesi. Taslağımız, sivil toplum yoluyla kamuoyu oluşturulmasını ve sivil toplum denetimini güvence altına almış; sezgin küçüklerin de sivil toplum örgütlerine üye olabileceğini öngörmüştür.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – “Sezgin küçük” ne demek?
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKANI PROF. DR. ÇAĞLAR ÖZEL – Mümeyyiz olan küçükler.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Ne yaptığının farkında, bilincinde olan.
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Kullanılıyor mu, şu anda bizim literatürümüzde var mı “sezgin küçük”?
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKANI PROF. DR. ÇAĞLAR ÖZEL – Mümeyyiz küçükler diye…
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Ama yeni bir yaklaşım.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKANI PROF. DR. ÇAĞLAR ÖZEL – Eskiden “mümeyyiz küçükler” diye kullanılırdı ama işte “mümeyyiz” kavramının…
MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – “Mümeyyiz” derken “seçkin”i kast ediyorsunuz. Yani iyiyi doğrudan ayırma kabiliyetine sahip kişi.
H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKANI PROF. DR. ÇAĞLAR ÖZEL – Medeni Kanun kavramı değiştirince, “sezgin” kavramını kullanmaya başlayınca biz de o şekilde aldık. “Ergin” kavramını da kullanıyor “reşit” yerine artık.
H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Taslağımız, askerlik ödevi bakımından vicdani ret hakkını, sınırlarını açıkça belirterek, tanımıştır. Bunu yine yasayla vicdani ret hakkını kullanmak isteyenlerin topluma hizmet şeklinde askerlik görevini yerine getirebilecekleri.
Eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağı da yine üzerinde durduğumuz noktalardan bir tanesi. Taslağımız, eşitlik ilkesinin yanında ayrımcılık yasağı öngörmüş; çocuklara, gençlere, engellilere, yaşlılara veya özellikleri yüzünden daha çok korunmaya muhtaç kimselere karşı işlenen suçlarla, aile içi şiddet, töre kisvesi altında işlenen suçlar, cinsel suçlar ile kin ve nefret suçları için özel düzenlemeler getirmiştir. Bu özellikle toplumsal barışın ve huzurun sağlanması amacına yöneliktir.
Ayrımcılık yasağı içinde engellilik hâli ile cinsel yönelime ve tercihe dayalı ayrımcılık yasağını da düzenlemiş; engelliler için özel koruma öngörmüştür.
Taslağımız, cinsiyetler arası saygıyı ve eşitliği etkili kurum, kural ve mekanizmalarla güvence altına alarak farklılaştıran toplumsal cinsiyet algısı ile mücadeleyi; cinsiyetler arası eşitliğe ve cinsel yönelime saygının ve eşitlik ilkesi ile ayrımcılığın önlenmesinin ilköğretimle öğrencilere kazandırılacak temel bir seciye ve ahlaki bir terbiye olmasını; ayrıca, “Cinsel Eğitim ve Cinsel İstismardan Korunma”nın ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alacağını öngörmüştür.
Yine, taslağımız, ayrıntılı tabiat ve çevre hakları ile sağlıklı bir çevrede yaşama hakkını öncelikli olarak tanımıştır. Sanıyorum öğretim üyelerimizden bir tanesi kendi başına da yine Meclisimize, sizlere fikrini arz etmiş, doğa hakkı olarak üstünde duruyor, çünkü eğer doğa yoksa insanın da yaşamının mümkün olamayacağı, dolayısıyla bizim anayasamızın diğer çalışmalardan ayırt edici özelliklerinden bir tanesi doğa ve çevre hakkını da temel haklar arasına almış olmasıdır.
Kimyasal, biyolojik ve nükleer atıklarla ilgili yasaklar getirmiştir.
Endemik bitki ve hayvanların korunmasını, hayvanlara insanca davranma yükümlülüğünü, hiçbir canlının genomunun patent konusu edilememesini, hiçbir bitkinin ve hayvanın neslini tüketecek ölçüde av ve ticari etkinlik konusu olamamasını öngörmüştür.
Yine yeni sayılabilecek ya da daha geliştirilmiş olarak kabul edilebilecek birtakım temel haklara baktığımızda su ve temel gıdaya erişim hakları yanında; su ve gıda kaynaklarında ülkesel olarak kendi kendine yeterliliğin güvence altına alınmasını; doğum hakları ve biyolojik kimlik, etkili tedavi ve hasta hakları, spor yapma hakkı, hekimlerin hak ve ödevleri, barış, huzur ve güvenlik içinde yaşama hakkı, bilgi ve iletişim hakkı, bilgi ve iletişime katılım hakkı, radyo-frekanslarda eşitlik, basının haber kaynaklarının korunması, kamuyu ilgilendiren ve devlet kurumları uhdesinde bulunan bilgiye erişim ve şeffaflık, internet ve sosyal medya özgürlüğü
sosyal medya özgürlüğü gibi bir dizi yeni hak ve özgürlükler öngörmüştür taslağımız. Ayrıca, herkesin bireysel veya toplu olarak radyo ve televizyon istasyonları kurmaya ve işletmeye; toplumsal etkileşimin her alanında kendi ana dili ve sembolleriyle özgür, kültürler arası, kapsayıcı, çeşitli ve katılımcı iletişime; iletişim teknolojilerine genel erişime; eşit koşullarda medya kurmaya ve medyaya erişime, kamusal, özel ve topluluk radyo ve televizyon istasyonlarının işletimi için radyo frekans bandı ve alanının kullanımına ve kablosuz ağlar için ücretsiz bant kullanımına; engellileri de içerecek şekilde her türlü görsel, işitsel, duyusal ve diğer iletişime erişim ve kullanıma, iletişim alanında Anayasa’ca öngörülen alanlara katılıma hakkı olduğunu da öngörmüştür. Taslağımız savunma mesleğini bir kamu görevi olarak güvence altına almıştır. Taslağımız yepyeni bir temel hak ve özgürlükler düzeni kurmuş; temel hakları sınırlamanın, ilkesel olarak ancak başka bir temel hakkı koruma amacına dayalı olarak mümkün olabileceğini öngörmüştür. Temel hakların sınırlanmasında ölçülülük ilkesini alt ilkeleriyle beraber anayasal düzleme taşımıştır. Türkiye halkının dokunulamaz ve devredilemez insan haklarının her insan topluluğunun esası, yurtta ve dünyada barışın ve adaletin temeli olduğu ilkesine bağlı olduğunu ifade etmiştir.