1 nolu alt komisyon tutanaklari iÇİndekiler



Yüklə 2,81 Mb.
səhifə36/39
tarix27.12.2018
ölçüsü2,81 Mb.
#87124
1   ...   31   32   33   34   35   36   37   38   39

  • Düşünce özgürlüğüne azami koruma getirilmiştir. Düşünce ve düşüncenin açıklanması özgürlüklerini tüm kapsamları içinde ve iletişimsel eylemleri de içerecek şekilde sıkı güvencelere bağlamıştır. Bu özgürlüklerin kullanılmasının Anayasa’ca güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerden biri veya birkaçının özgürlüğünü kullanan tarafından açık, yakın ve ciddi tehlikeye düşürülmesini önlemek amaçlarıyla sınırlanabileceğini öngörmüştür. Sınırlama ile çeşitli düşünceler arasında, içerikleri ve mesajları gözetilerek ayrımcılık yapılamayacağını, aynı koşullar altında, belli bir içeriği taşıyan düşünce serbest iken aksi düşüncenin sınırlanamayacağını… Hatta, bu, son zamanlarda Fransa’daki girişim gibi “Soykırım vardır.”ın karşılığının olmaması yani farklı fikirlerin bir arada, tabii şiddet, nefret, ötekileştirme gibi içerikler içermediği sürece he türlü fikrin karşılıklı olarak var olabilme hakkını tanımıştır.

  • Yine taslağımız, bilim ve sanat özgürlüğünü mutlak olarak korumuş, bu çerçevede sadece öğretim özgürlüğünde Anayasa’ya sadakat yükümlülüğü getirmiştir.

  • Taslağımız, basın özgürlüklerini tüm medyayı içerecek şekilde çeşitlendirerek koruma altına almıştır. Taslağımız, genel olarak hareket özgürlüğü güvencesi getirmiş ve başkalarının hak ve özgürlüklerini tehlikeye düşürmedikçe, kamu düzenini ve kamu güvenliğini bozmadıkça veya anayasal düzeni ihlal etmedikçe herkesin her türlü davranışa hakkı olduğunu kabul etmiştir. Anayasa’ca özel olarak öngörülen temel hak ve özgürlükler ve bu özgürlüklerin kendilerine özgü anayasal güvence ve sınırlarının saklı olduğunu ayrıca öngörmüştür.

  • Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakları ile örgütlenme haklarını kapsamlı olarak tanımış, ayrıca konut dokunulmazlığı, özel hayatın gizliliği ve haberleşme ve iletişim haklarına müdahalede çok sıkı koşullar öngörmüş; toplantı ve gösteri yürüyüşüne özgü ve ayrı bir sansür yasağı getirmiştir. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkından yararlanılmasını önlemek amacıyla seyahat özgürlüğünün kısıtlanamayacağını öngörmüştür.

  • Yine taslağımız, yabancılar için temel hak ve özgürlükleri, belli sınırlarla genişletirken sığınma hakkının da uluslararası insani hukuka uygun olarak güvence altına alınmasını sağlamıştır. Efendim, bilindiği üzere mevcut yasalarımız ya da Anayasa’mız sadece Batılılara, Batı ülkelerinden gelenlere yabancı sığınma, mülteci hakları tanırken, daha çok Orta Doğu ve Asya’dan gelen insanlara bu, böyle bir hakkı tanımamaktadır.

  • Suç ve cezalarla ilgili güvenceleri artırma ve çeşitlendirme yine taslağımızda yer verdiğimiz bir durum. Suç ve cezalarla ilgili güvenceleri arttırmıştır taslağımız, kapsamlarını genişletmiştir. Gözaltına alınanların kaybolmasına karşı açık önlemler ve yakalama ile tutuklama işlemelerinde açık kayıt tutulması esasını güvence altına almıştır. Yakalanan ve tutuklanan kimselerin yakınlarına ve müdafilerine doğrudan doğruya haber verme haklarını tanımıştır. Tutukluluk süreleri konusunda sınırlar ile insani cezaevi koşulları güvencesi öngörmüş, suçun işlenmesinde ayrımcılık saikinin cezanın ağırlaştırıcı nedeni olarak öngörüleceğini düzenlemiştir.

  • H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM AYDIN – Hocam, burada antrparantez, belki biraz nüans gibi kalıyor ama çok önemli şeyler gözaltında kaybettirme ve açık kayıt esası anayasal olarak öngörülüyor. Ayrıca tutuklunun doğrudan doğruya kendisinin haber vermesi yani telefonda sesinin yakınına ulaşması anayasal güvenceye kavuşturuldu. Onun tabii, mümkün olmadığı zaman nasıl bir yola gidileceği de öngörüldü. O anlamda insani cezaevi koşulları da Anayasa’mız bakımından önemli bir yenilik, 82 Anayasası’nda olmayan.

  • H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Taslağımız, herkesin temel hak ve özgürlüklerinden ana dilinde de yararlanmasını öngörmüş ve öğrencilerin ana dilinde eğitim ve öğretim yapılmasının; resmî dilin öğrenilmesi hak ve ödevi ile mezunların ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel katılım olanaklarının ülkesel düzeyde sağlanması gereksinimlerinin karşılanmasını engellemeyecek şekilde ve devletin imkânları gözetilerek kanunla düzenlenmesini öngörmüştür. Örneğin farklı bir dilde eğitim alan birinin ülkenin sosyal, siyasal, ekonomik hayata katılmasını önleyecek şekilde bir eğitimi yeterli görmemektedir. Muhakkak ülkenin o bireyin temel haklarından yararlanabilmesi için ülkenin geçerli olan dilinin de öğretilmesi gerektiği üzerinde durulmuştur.

  • H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM AYDIN – Burada Hocam, kritik olan değişiklik efendim, resmî dilin Türkçe olarak belirtilmesi fakat temel hak ve özgürlüklerinden bireylerin kendi ana diliyle yararlanabileceğini, şüphesiz dilsel olanlarından. Eğitimi de biz temel hak ve özgürlükler…

  • MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – “Eğitim” diyorsunuz…

  • H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM AYDIN – Eğitim hakkını temel hak ve özgürlükler düzlemine taşıdık.

  • MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Yani kendi ana dilinde eğitim…

  • H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM AYDIN – Ana dilde eğitim fakat sınırları dâhilinde. Şöyle ki: Mezunlar ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel hayata katılacak şekilde yani Türkçeyi de öğrenecekler.

  • MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Resmî dil artı ana dil.

  • H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKANI PROF. DR. ÇAĞLAR ÖZEL – Evet.

  • H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM AYDIN – Yani Türkçe dersleri mutlaka olacak anlamında bir model.

  • H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKANI PROF. DR. ÇAĞLAR ÖZEL – Ana dilini bilecek ama…

  • H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Yani isterse ana dilinde bir eğitim alabilme imkânı olacak ama ülkenin sosyal, siyasal, ekonomik hayatına entegre olabilmesini önlemeyecek bu.

  • MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Başka türlü entegre de olamaz zaten yani kamuda nasıl görev alacak ki Türkçe bilmeyen biri?

  • H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM AYDIN – Efendim, tam öyle değil yani…

  • H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – O talep edilebilir ama yani yarın kalkıp…

  • H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKANI PROF. DR. ÇAĞLAR ÖZEL – O, devlete getirilmiş bir görev olarak görülüyor.

  • H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM AYDIN – Aslında buradaki, akıldaki model şuydu: Yani resmî dil Türkçe. Devletin bütün kamusal işleri Türkçe görülür, seçimler Türkçe, Parlamento müzakereleri, her şey; fakat eğitimi biz temel hak mertebesine çıkardığımız için sosyal haklardan alıp, herkesin de temel haklarından ana dilde yararlanabileceğini öngördüğümüz için -medya da buna dâhil- öğrenciler istenirse yasal imkânlar dâhilinde yani yasa düzenlesin… Örneğin burada Hocamızın değerli bir önerisi vardı: Belirli bir bölgede eğer çoğunluk o dili konuşan bir ana-babadan oluşuyorsa ana-babalar, örneğin, valiliğe dilekçe vererek pekâlâ şey açılabilir.

  • H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Efendim, sistem şöyle aslında: Diyelim –tabii, bu, kanunla düzenleniyor- 12 veli Türkiye'nin herhangi bir yerinde, diyelim Artvin’de 12 veli okul müdürüne “Ben çocuğuma Gürcüce dil öğretilmesini istiyorum.” dediğinde Millî Eğitimin koyduğu öğretmen nitelikleri çerçevesinde Millî Eğitim “Tamam, bana bu niteliklere sahip öğretmen getirin.” diyerek onun maaşını ödüyor ve o çocuklar ayrıca kendi dillerinde isterlerse eğitim alabiliyorlar ama o 12’nin altına, tabii bu bazı ülkelerde 10, bazı ülkelerde 15, bazı ülkelerde 8, o sayının altına düştüğünde o kurs, eğitim iptal oluyor çünkü bizim farklı grupların belirli bir bölgede yaşadıkları durum söz konusu değil artık Türkiye'de. Hatta, örneğin, İstanbul’un en büyük Kürt kenti olduğu söyleniyor yani Kürt nüfusu açısından en fazla Kürt nüfusunun yaşadığı kent İstanbul. Dolayısıyla, bir bölgeye özgü bir sistem getiremiyorsunuz. Okul müdürlüğü bazına bağladığınızda veliler dilekçeleriyle herhangi bir dil, dolayısıyla Çerkezce de olabilir, Lazca da olabilir, Boşnakça da olabilir, Arnavutça da olabilir. Dolayısıyla kendi ülkenizdeki bütün kültürlere de eşit imkân tanımış oluyorsunuz, velilerin iradesine bırakmış oluyorsunuz. Veliler o iradelerini beyan ettiklerinde Millî Eğitim, okul müdürlüğü o imkânı kendilerine sağlıyor, barajın altına düştüğünde de kurs iptal oluyor, dolayısıyla özgürlük sınırlanmamış oluyor.

  • H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM AYDIN – Şüphesiz, Sayın Türmen’in dediği gibi, bu, çift dille eğitime izin veren bir temel yapı. Sınırları dâhilinde.

  • RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tarih dersine girdi çocuk, Türkçe olarak tarih dersini aldı ama 12 sayısı bulundu ve onlar bir de kendi dillerinde eğitim almak istiyor. Tarih dersini bir de kendi dilinde mi okuyacak ayrıca, nasıl olacak yani tarih dersini Türkçe mi okuyacak, yoksa…

  • H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – O kısmı biz kanuna bıraktık aslında yasa yapıcıların takdiri ama bizim aslında düşüncemiz: Tarih eğitimini yeniden o dilde alması değil, kendi ana dilini alması, öğrenmesi. Gramerini yine…

  • RIZA TÜRMEN (İzmir) – Mesela tarih sadece kendi ana dilinde…

  • H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Yok, resmî dilde alıyor eğitimini.

  • H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM AYDIN – Hocam, belki eklemem gerekirse… Bu madde diyor ki: Resmî dilin öğrenilmesi bir hak ve ödevdir herkes için çünkü toplumsal hayata katılacaksınız, Türkiye burası; burada Parlamentoya gireceksiniz, burada memur olacaksınız, resmî dil de Türkçe. Bu hak ve ödevi gözetecek ana dilde eğiten merci, daha doğrusu onu düzenleyen kanun. Bunun yanında da mezunların ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel katılıma olan olanaklarının ülkesel düzeyde sağlanması gereksinimlerini de gözetecek. Yani bu iki mülahazayı gözeten kanun ana dilde eğitim hakkını düzenleyecek, bu iki mülahazayı gözeterek düzenleyecek. Aslında bu iki mülahazanın gözetilmesi, örneğin Türk tarihinin Türkçe anlatılmasını da gerektirebilir, bir dizi dersin Türkçe anlatılmasını gerektirir ama paralel olarak, bazı derslerin de örneğin Kürtçe, Gürcüce veya başka bir dilde anlatılmasını gerektirecektir. Sınırları dâhilinde çift dilli bir yapıya da bölgesel olarak özellikle izin veren bir yapı var burada ama resmî dilimiz Türkçe.

  • MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Siz böyle bir öneri getiriyorsunuz.

  • Devam edebilirsiniz efendim, zaman daraldı çünkü bir başka heyet var arkadan.

  • H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Taslağımız, sosyal devlet ilkesini etkili kurum, kural ve mekanizmalarla güvence altına alarak devletin her yıl bu alanda kaydettiği gelişmelerin Türkiye Büyük Millet Meclisinde genel görüşmeye açılmasını öngörmüştür. Sosyal hakları genişletmiş ve çeşitlendirmiş; bu çerçevede emeklilere, öğrencilere ve işsizlere de sendikal haklar tanımıştır.

  • Yine taslağımız, annenin korunmasını, tek başına çocuk yetiştiren kişilerin korunmasını ve çocuk haklarını ayrı ayrı güvencelere kavuşturmuştur. Yoksulluğun önlenmesi, su ve temel gıda hakkının güvence altına alınması, tabiatın ve çevrenin yani doğanın korunması, bölgeler arasındaki kalkınma ve gelişme düzeyi ile insani yaşam farklılıklarının ve eşitsizliklerinin giderilmesi, herkes için sağlık ve sosyal güvencenin sağlanması, eğitim ve çalışma hayatında cinsiyet eşitliğinin sağlanması, ayrımcılığın önlenmesi, ilköğretim çağındaki tüm çocukların eğitim hakkından yararlanmasının hayata geçirilmesini; çok küçük yaşta çocuk çalıştırma yasağının hayata geçirilmesini, işçi ve iş yeri güvenliğinin denetlenmesini, yaşlıların ve çocukların korunması ve gözetilmesinin devletin öncelikli görevlerinden olduğunu açıkça belirtmiş ve devletin, sayılan öncelikli görevlerin gerektirdiği kaynakları makul araç ve ölçüde yaratmak, ayırmak ve korumak zorunda olduğunu öngörmüş, ayrıca yaşlılar ve çocukların korunması ve gözetilmesi hususlarında mali kaynakların yetersiz olduğunun öne sürülemeyeceğini ifade etmiş, işçi sağlığı ve iş güvenliği güvencelerini getirmiştir.

  • H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM AYDIN – İşçi sağlığı ve iş güvenliği ilk defa giriyor anayasaya.

  • H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Taslağımız, devlet teşkilatlarında bir dizi yenilik getirmiş, birtakım kurumların yeniden formülasyonunu ve bazılarının da yeni ve özerk kuruluşlar olmalarını sağlamıştır. Kapsamlı bir şekilde taslağımızda yer almaktadır. Sadece örnek olarak TÜBİTAK, Türkiye Bilimler Akademisi hâlen var ama bunları daha farklı boyutlarla, Kültür ve Sanat Yüksek Kurumu gibi yeni kurumları öngörmüştür.

  • Taslağımız, milletvekili dokunulmazlığını yeniden düzenlemiştir. Milletvekili seçilme yaşını yirmi üç olarak belirlemiştir. Özellikle askerlik görevinin yapılması durumunu… Aslında biz on sekiz olarak düşünmüştük ancak askerlik görevinin yapılmış olmasının da bir ölçüt olarak koyulması uygun görüldü tarafımızdan.

  • Taslağımız, yerel yönetimsel düzenleme yetkilerini tanımış, yerel yönetimlerle ilgili önemli yenilikler öngörmüş, Avrupa Birliği Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na konulan çekincelerin bir kısmını kaldırarak Anayasa’ya uyarlamıştır. Tabii, ilk başta arz ettiğim üzere, yirmi, otuz, elli yıl sonraki süreçleri de göz önüne alarak Türkiye'nin kendi coğrafyasında temel değerler, “Avrupa değerleri” olarak da adlandırılan o değerleri de göz önüne alarak birtakım düzenlemelere gidilmiştir, ki bu, Anayasa’nın -belki bu sunuşta bahsetmediğim- yine kendisini yirmi yılda bir revizyon etme kapısını da açık bırakmış bulunuyor. Yani belli bir sivil ya da Büyük Millet Meclisi belirli oranlarda -yani o kanalları biz açık tuttuk- Anayasa’nın belirli maddelerinde zaman içerisinde değişiklik önerisi yapabilecekler. Kendi kendini revize eden bir yapısı da söz konusu.

  • Taslağımız, üniversiteleri akademik, idari ve mali özerkliğe kavuşturmuş; buna yönelik olarak tüm üniversitelerin üye olacağı bir yükseköğretim konseyi ve yükseköğretim konseyi vakfını üniversitelerin ve diğer yükseköğretim kurumlarının toplum, siyaset ve kamuoyu önündeki özgür ve özerk sesi ve üniversiteler arasında ortak fikir ve proje üretme forumu olarak öngörmüştür. Özellikle yükseköğretim konseyi vakfından beklediğimiz… Kamu kaynakları dışında yükseköğretime kaynak aktarmak isteyen birimler, bağışlar ve benzeri yolların yapılabilmesi ve üniversitelere dengeli bir şekilde bu hizmetin götürülmesini sağlamak amacıyla tasarlanmıştır.

  • Yine taslağımız, yargının, hukuk devleti ilkesinin güvencesi olduğunu açıkça öngörmüş ve idarenin tüm eylem ve işlemlerine karşı yargı denetimi esasına yönelik güvenceleri getirmiştir. Taslağımız, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun yapısını büyük ölçüde, Anayasa Mahkemesinin yapısını ise kökten değiştirmiş; anayasa yargıçlarının seçimini tarafsız, bağımsız, mesleki ve etik olarak üstün nitelikli Anayasa Mahkemesi güvencesini artıracak şekilde sıkı koşullara bağlamıştır. Bu amaçla bir anayasa yargıcı seçim komisyonu öngörmüştür. Taslağımız, Anayasa Mahkemesinin göreceği davaları çeşitlendirmiş ve buna yönelik olarak bireysel başvuru, sivil toplum davası, Yüce Divan yargılaması, iptal davası, ön inceleme talebi, bağlayıcı yorum davası ve Anayasa’ya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi müesseselerini ayrıntılı olarak düzenlemiştir.

  • Yine taslağımız, yepyeni bir Anayasa değişikliği düzeni ve bütünsel değişiklik ile kısmi değişikliğin ayrı ayrı düzenlenmesini öngörmüştür. Bütünsel değişiklik için Anayasa meclisi eliyle değişikliği öngörmüştür.

  • Taslağımız, yeni anayasanın üstünlüğünü güvence altına almak için “Türkiye Halkının egemen iradesinin üstün bir eseri olan bu Anayasa, cebir ve şiddet yoluyla ilgası hâlinde de geçerli kalır, Anayasal düzeni cebren kaldıranların fiili kuvveti altında görev alan ve menfaat sağlayanlar yargılanır ve cezalandırılır.” biçimindeki bir hükümle demokrasiyi ve geçmişle yüzleşme esasını öngörmüştür.

  • MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Bunu nereye koyuyorsunuz?

  • H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Son maddelerimizde anayasamızın.

  • H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM AYDIN – Son iki maddemiz.

  • H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Yine, anayasal düzeni güvence altına almak için “Demokrasiye, hukuk devletine, barışa ve özgürlüğe sadık Türkiye Halkı, demokratik ve düzenli seçimlerle görev almamış kuvvetler yoluyla kurulan veya Anayasanın değiştirilemez hükümlerini değiştirmeye kalkışan hiçbir rejimi, organı veya otoriteyi tanımayacaktır.” yani anayasa kaldırılması hâlinde bile kendisini yürürlükte koyan bir yapı getirmektedir yani demokrasi dışı ya da anayasanın öngördüğü yollar dışında bir müdahaleye karşı da anayasa kendini güvenceye almış bulunmaktadır.

  • H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM AYDIN – Yine bu son iki maddeden önce, “yaşayan anayasa ve düzenli revizyon” başlığı altında, aslında Anayasa değiştirilmez hükümler öngörüyor ama dönüşüme de zemin olabilecek bir yapı kurmaya gayret ettik. Şöyle ki: 234’üncü madde yani şu son iki maddeden bir önceki madde cumhurbaşkanını, cumhurbaşkanı lüzum görmüyorsa Türkiye Büyük Millet Meclisini, Türkiye Büyük Millet Meclisi lüzum görmüyorsa yurttaşların yüzde yarımına ulaşan sayıda imza toplayan halk girişimlerine kapsamlı bir anayasa revizyonu talep etme hakkını tanıyor bu anayasa. Ve kısmi değişiklikleri Millet Meclisine bırakırken –kapsamlı da olsalar- anayasanın toptan değiştirilmesini halkın doğrudan doğruya anayasa yapmak üzere seçeceği delegelerle kurulan bir anayasa meclisine de bırakıyor. Yani şu anayasal sistem kendi korumasını öngörürken, dönüşümüne de müsait olabilecek zemin oluşturuyor.

  • MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Ama şu anayasadan sonraki dönemle ilgili söyledikleriniz.

  • H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM AYDIN – Tabii, bu kendi öngörüyor. Yani şimdiki Anayasa’da bir değişiklik değil, bu anayasanın kendini değiştirmesi için ne yapılması lazım…

  • MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Yani 82 Anayasası için de acaba aynı şey mi uygulanır…

  • H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM AYDIN – Efendim, Türkiye'de çok az tartışılıyor. Şimdi deniyor ki: Bu anayasa nasıl değiştirilebilir? Yöntem… Hâlbuki yapılacak yeni anayasada da bu tartışma çıkacak yani nasıl değiştirilmeli…

  • RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, burada benim anlamadığım şey: Anayasa ilga edilse gene de geçerli kalacak.

  • H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM AYDIN – Evet.

  • MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Ama antidemokratik yolla bir müdahaleyle, geçmişte 2 defa yaşandığı gibi…

  • RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani önemli olan, o yollarla ilga edilmemesi tabii, yani ihtilal olmaması Türkiye'de.

  • H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Yani anayasanın koyduğu demokratik yollar dışında…

  • MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Rıza Bey, bu da bir görüştür, bu da bir düşüncedir, bir öneridir.

  • RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tabii.

  • H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM AYDIN – Dünyada bunu öngören anayasalar var yani bir dizi anayasa var.

  • H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Efendim, zamanınızı çok aldık.

  • Biz Hacettepe Üniversitesi olarak Sayın Rektörüm Profesör Doktor Murat Tuncer’in inisiyatifiyle başlattığımız ve kurduğumuz komisyonun çalışmalarını zatıalilerinize arz ettim ve biz Hacettepe Üniversitesi olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Anayasa Uzlaşma Komisyonuna şükranlarımızı sunar, yeni anayasa sürecini dikkatle takip ettiğimizi saygıyla sizlere bildirmek, arz etmek isteriz.

  • Anayasa Taslağı Hazırlama Komisyonumuz, biraz önce arz ettiğim gibi: Bendeniz Ali Çağlar, Hacettepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı, Komisyon Başkanı; Raportör Arkadaşım, sağımda bulunan, Yardımcı Doçent Doktor Öykü Didem Aydın, Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanımız; Harun Tepe Hocamız, Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi ve İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezimizin Müdürüdür; Profesör Doktor Çağlar Özel Hocamız, Üniversitemizin Hukuk Fakültesi Dekanıdır; diğer arkadaşlarımız, Ali Murat Özdemir -bir mazereti nedeniyle katılamadı- Kamu Hukuku Ana Bilim Dalında Öğretim Üyesi; yine araştırma görevlileri Bilge Güngör ve Sümeyye Hande Çakır bizlerle bulunmuşlardır. Bununla beraber, düzenli bir şekilde, Hacettepe Üniversitesi Anayasa Taslağı’nın hazırlanmasında katkı yapan öğrencilerimiz: Öğrenci Temsilcileri Konseyi (ÖTK)… Bu bir demokratik birimdir, bütün üniversite öğrencilerinin seçimlerle belirlediği insanlardan oluşmaktadır.

  • Saygılarımızla arz ederiz.

  • MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Efendim, çok teşekkür ederiz. Gerçekten ciddi bir çalışma yaparak ufuk açıcı önerilerle Komisyonumuza bir sunum yaptınız. O bakımdan, ben hem şahsım olarak hem de izin verirlerse arkadaşlarım adına sizlere ve sizlerin şahsında, bu Komisyonda görev alan diğer arkadaşlarımıza, tabii ki Rektörümüze de teşekkür ediyoruz çünkü ciddi bir çalışma, ciddi bir emek sarf edilmiş ve dünya örneklerinden de esinlenerek bir müstakil anayasa önerisi önümüze getirilmiştir. O, bizim için son derece değerlidir. Konuşmamın başında da ifade ettiğim gibi biz mayıs itibarıyla Komisyon olarak kamuoyundan bize gelen bütün bu önerileri göz önünde bulundurarak, toplumsal mutabakatı sağlamaya da özen göstererek yeni bir anayasa yapma çalışmasını başlatacağız. Tabii ki bu öneriden de yararlanacağız. Çok teşekkür ederiz.

  • Faruk Bey, bir kitapçık var, size de verilecek yani müstakil bir anayasayla geldiler, biraz maddesi fazla ama her alanı kuşatan gerçekten ciddi bir çalışma yapılmış.

  • H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM AYDIN – Efendim, belki antrparantez, madde fazlalığıyla ilgili bir şey söyleyelim. Tabii, biz sizlerin mevkisinde olup burada anayasa yapıyor olsaydık bu kısalığı gözetirdik, “Biraz uzun mu oldu?” diye. Fakat ikincil bir amacımız var.

  • MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Ama siz her alanla ilgili öneri getirdiğiniz için…

  • H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM AYDIN – Evet, farkındalık da yaratmak gibi bir toplumsal sorumluluğumuz çerçevesinde…

  • H.Ü. REKTÖR YARDIMCISI PROF. DR. ALİ ÇAĞLAR – Efendim, Anayasa Uzlaşma Komisyonuna birazcık da daha rahat çalışabilme yani bir perspektif sunabilme, alternatif sunabilme, farklı önerileri görebilme ve onlardan istifade edebilme kanallarını açık tutma kaygısı da taşıdık.

  • Ben, son söz olarak şunu arz etmek isterim biz Hacettepe Üniversitesi olarak gerek Komisyonumuz ve şahsım adına gerekse de Sayın Rektörümün adına: Hacettepe Üniversitesi toplumsal sorumluluğunun her zaman bilincinde olan bir kurumdur ve ileriki çalışmalarınızda da eğer Hacettepe Üniversitesinin yapabileceği herhangi bir şey olursa bu hizmeti size vermekten büyük onur duyacağımızı ben ayrıca ifade etmek ve arz etmek isterim.

  • Teşekkür ediyorum.

  • MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Çok teşekkür ederim.

  • Rıza Bey, ilave edeceğiniz bir şey var mı?

  • RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, ben çok teşekkür etmek isterim sadece ama böyle bir çalışma üzerinde konuşmak için bir sempozyum gerekir yani ayrı bir sempozyum yapmak lazım.

  • H.Ü. HUKUK FAKÜLTESİ DEKAN YARDIMCISI YRD. DOÇ. DR. ÖYKÜ DİDEM AYDIN – Umut ederiz efendim. Ekimin sonunda Üniversitemiz Hukuk Fakültesinde böyle bir sempozyum hazırlıklarına başladık. O zamana kadar yüce Meclisin de taslağı belki ortaya çıkar, hepsini beraber… Katılımlarınızdan onur duyarız.

  • MEHMET ALİ ŞAHİN (Karabük) – Evet, çok teşekkür ederiz.

  • Faruk Bey, söyleyeceğiniz bir şey var mı?

  • FARUK BAL (Konya) – Çok değerli hocalarımızı ben elimde olmayan nedenlerle dinleme imkânı bulamadım ama sunulan anayasa taslağını sizin verdiğiniz emeğe mütenasip bir ciddiyetle inceleyip inşallah yeni anayasa yapımında değerlendirmeye çalışacağız. Hepinize teşekkür ediyoruz.

    Yüklə 2,81 Mb.

    Dostları ilə paylaş:
  • 1   ...   31   32   33   34   35   36   37   38   39




    Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
    rəhbərliyinə müraciət

    gir | qeydiyyatdan keç
        Ana səhifə


    yükləyin