1 nolu yazim komisyonu tutanaklari iÇİndekiler



Yüklə 8,47 Mb.
səhifə6/111
tarix18.05.2018
ölçüsü8,47 Mb.
#50715
növüYazi
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   111
ihmal” şart değil.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Şart değildir.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, “ihmal”den burada kastetmek istediğimiz şey bizim tabii, aile içindeki ihmal. Çocuğuna bakmıyor yani.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ - O zaman, daha farklı ifade etmemiz lazım.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet, ne oldu arkadaşlar şimdi?

DOÇ. DR. SELİN ESEN - “… eziyetten, cinsel sömürü ve şiddetten korunma, aile içinde yaşamını sürdürme…”

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ama şeyi söylemedik, “başka tip sömürüleri” söylemedik.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Her türlü sömürüden korumak lazım çocuğu.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ - “… eziyetten, cinsel sömürüden…”

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Cinsel olmayan şekilde de sömürülebilir çocuk çünkü.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Yani, çocuğu zorla …

PROF. DR. ALİ AKYILZDIZ - Şimdi, “sömürünün” yanı sıra, o zaman “her türlü istismar” diyelim.

ALTAN TAN (Diyarbakır) - Evet, evet, evet. “Cinsel sömürü ve her türlü istismardan…”

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ - Cinsel sömürü, şiddet ve her türlü istismardan.

ALTAN TAN (Diyarbakır) - Evet, aynen. “Şiddet ve her türlü istismardan” yaptık. Bunu bitirelim ara verelim bir.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Evet.

ALTAN TAN (Diyarbakır) - Siz demeden, bende kalsın. “Erkeklik” desek olmayacak, “kadınlık” desek bana olmayacak.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – “İnsanlık” diyelim.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – “İnsanlık” diyelim.

FARUK BAL (Konya) – “Eziyet” tabiri de anayasal bir ifade değil.

ALTAN TAN (Diyarbakır) - Onu da çıkaralım. “Şiddetten” dedik.

FARUK BAL (Konya) - Şiddet zaten bunun içerisinde.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ha, şiddet var, evet.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Evet ama, şiddet kötü muameleyi içeriyor mu?

FARUK BAL (Konya) - Şiddetin azı eziyet.

ALTAN TAN (Diyarbakır) - Hayır, içermiyor. Kötü muamele şiddeti içeriyor.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – “Kötü muamele”yi koyalım o zaman.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Evet, “kötü muamele”yi koyalım o zaman.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Çünkü farklı olabilir şiddetle kötü muamele. Şiddet olmadan da…

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet, “kötü muamele.”

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Çocuğu aç bırakırsan bu bir kötü muameledir ama şiddet değildir.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Vallahi, çocuklar bunları okurlarsa eve giremeyiz artık.

FARUK BAL (Konya) - Orada, “kötü muamele” babıali yüksek kapısından şimdi zuhur edip geçiyor!

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ - “Şiddeti” kaldırıyoruz o zaman buradan. Doğru mu?

FARUK BAL (Konya) - İstismar kötü muamele demek, kötü muamele de istismar demek.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – “Şiddeti” kaldırmış mı oluyoruz oradan o zaman?

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Sömürü ne demek?

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ- Yani, şiddeti muhafaza etmiyor muyuz “kötü muamele” deyince?

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ediyoruz. “… ve şiddet” tabii. “…şiddet ve kötü muamele…”

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) - “…şiddet ve her türlü istismar…”

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Biz aslında edebiyatçı da olabilirmişiz hepimiz.

FARUK BAL (Konya) - Şimdi, şu “kötü muamele”yi, “her türlü istismar” var ya, “kötü muamele”yi kopyala, “şiddet ve her türlü kötü muamele”, “istismarı” kaldırıyoruz oradan. Daha geniş bir anlam.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Tamam.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Ama yine olmuyor.

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Hayır, istismarı koyalım.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – İstismarı koyalım.

FARUK BAL (Konya) – Hocam, istismar Arapça. İşte Arapçayı bilen arkadaşlarımız var. İstismar, kötü muamele demektir ama bizim…

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yok, istismar da işte tam şey...

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Daha farklı bir amaç da var istismarda.

FARUK BAL (Konya) – Hayır, biz, bunu Ceza Kanunu’na, ırza tasaddî vesaire gibi suçları kapsasın diye ayrı bir anlam yükleyerek koyduk ve cinsi bir suçmuş gibi çağrıştıracak şekilde hukukumuza yeni Ceza Kanunu’yla girdi. Özünde kötü muamele, istismar…

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Ama Faruk Bey, istismar kötü muamele olmadan da gerçekleştirilemez mi? Gerçekleştirilir. Kötüye kullanma…

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Tabii, istismarda bir kandırma, güveni kötüye kullanma yani mesela dayak bir istismar değil. Dayak diyelim ki istismar değil, kötü muameledir.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Özel bir durumdur istismar sanki.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Kötü muameledir.

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Çocuğu dilendiriyorsunuz sokakta, bu nedir? Bu istismardır.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Yani şöyle söyleyelim: İstismar da bir kötü muameledir ama her kötü muamele istismar olmayabilir.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Doğru, doğru.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – İstismar, semeresinden yararlanma.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Doğru, doğru, tabii işte yararlanma yani onu kötüye kullanma.

RIZA TÜRMEN (İzmir) - İşte dilendiriyorsunuz, akşama parasını alıyorsunuz. Bu istismar mesela.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Ama sırf zarar vermek amacıyla da kötü muamele yapabilir.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet, evet, doğru.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Evet, evet.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – İkisi ayrı ayrı o zaman zikredilirse daha iyi olur.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Katılıyoruz.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – “Her türlü kötü muamele ve istismardan korunma” diyeceğiz o zaman, doğru mu? “ve” fazla oldu ama.

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Tamam.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Şiddet virgül…

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Şiddet virgül, evet “ve” yok orada.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – “ve”yi kaldırıyoruz.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Şurada “…kendi menfaatine açıkça ters düşmedikçe ana ve babasıyla kişisel, doğrudan ilişki kurmayı…” bir öne alabilir miyiz? Çünkü daha isabetli olacak sanki. “İstismardan korunma’nın hemen oraya koyalım. Şimdi okuyalım.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – “Sürdürme”, “sürdürme” iki tane oldu orada.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Ha, onu değiştirebiliriz de.

FARUK BAL (Konya) – Orada şimdi “ana ve babasıyla kişisel, doğrudan ilişki kurma ve sürdürme, aile içerisinde…”

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Şimdi, aile içinde yaşamı sürdürme ile anne babasıyla ilişki kurma arasında ne fark var?

FARUK BAL (Konya) – Parçalanmış ailelerde…

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Aile içinde yaşamı sürdürüyor, bir de boşandığı zaman…

FARUK BAL (Konya) – Şimdi, o zaman Hocam “aile içerisinde hayatını sürdürme” kopyalanıp öne alınacak.

Şimdi “aile içinde hayatını sürdürme”yi kopyala, “ve”yi de kopyala. Kes kes, kopyalama, kes…

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – “korunma”nın sonrasına…

FARUK BAL (Konya) – “korunma”dan sonra “…ve kendi menfaatine açıkça ters düşmedikçe ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme, aile ortamından ayrılması halinde uygun bakımdan yararlanma…”

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Devlet yapacak… Yalnız orada iki tane “sürdürme” oldu peş peşe.

FARUK BAL (Konya) – “Koruma” o, “sürdürme” olmaz zaten, “doğrudan ilişki kurma” o, “sürdürme” olmaz. “Ve sürdürme” fazla. Şimdi oku bakalım, baştan oku.

YASAMA UZMANI NEZAHAT YUCA – “Her çocuk kendi iyiliği için gereken himaye ve bakımdan yararlanma, maddi ve manevi varlığını geliştirme, görüşlerini serbestçe açıklayabilme, cinsel sömürü, şiddet, her türlü kötü muamele ve istismardan korunma, aile içinde yaşamını sürdürme ve kendi menfaatine açıkça ters düşmedikçe ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma, aile ortamından ayrılması halinde uygun bakımdan yararlanma, barınma, temel sağlık ve sosyal hizmetlerden yararlanma hakkına sahiptir. Çocukla ilgili her durumda çocuğun üstün yararı gözetilir.”

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yani bence güzel oldu.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şimdi buraya noktalı virgüller koysak daha iyi olacak...

ALTAN TAN (Diyarbakır) – O siyahı da yeşil yapıyoruz.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – “Hakkından yararlanma” mesela en yukarıdan… Var ya “Her çocuk, kendi iyiliği için gereken himaye ve bakımdan yararlanma; maddi manevi varlığını geliştirme” gibi aynı şekilde… “…görüşünü serbestçe açıklayabilme;” tekrar noktalı virgül, “istismardan korunma”ya, “sürdürme ve…” Ha, burada “ve” fazla olmuş.

FARUK BAL (Konya) – Hocam, noktalı virgül koyunca şimdiye kadar söylediğini açıklayan bir anlam yüklemen lazım. Noktalı virgülün anlamı o.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Yok, şey yapıyor yani hakları birbirinden ayırıyor.

FARUK BAL (Konya) – Onlar virgülle olacak. “Yararlanma” deyip noktalı virgül koydun mu bunlar nedir onu açıklayacaksın.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – İki nokta olursa üst üste, açıklama olur.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Alt alta da yazabiliriz oları böyle her bir seferde.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bazen noktalı virgül de cümle içinde biraz nüansların olduğu durumlarda…

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Şeyde “sürdürme”den sonraki “ve”yi kaldırmamız lazım.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Çünkü hepsine virgül koyduğumuzda oradaki bir ibare içerisinde…

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Virgül veya noktalı virgül… Artık o noktalı virgül usulü devam edecekse noktalı virgül…

DOÇ. DR. SELİN ESEN – “Düşmedikçe”den sonra virgüle gerek var mı?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Virgüle gerek yok aslında orada. “Yararlanma” noktalı virgül…

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Hayır, oraya koymayalım artık. “Yararlanma” virgül…

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Yalnız, o şeyleri yeşile boyamayalım mı? “Barınma, temel sağlık ve sosyal haklardan yararlanma…”

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – O yararlanmadan sonra virgül koymayalım.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Onlara gerek yok diyoruz biz.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Ne diye koymasınlar?

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Niye? Çünkü onlar sadece çocuğa özgü değiller.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bakın ama çocuğun barınması …

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – O zaman bir sürü başka şeyler daha koymamız lazım oraya herhâlde.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Çocuk burada sadece vatandaş. Çocuk için düşünülen bir hak değil, hak kümesi değil bu.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Çocuk ayrı yerde. Barınma önemlidir.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Çok önemlidir ama sadece çocuk için değil herkes için önemlidir.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Değil ama çocuk için daha fazla önemlidir.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Şimdi şöyle: “Aile ortamından ayrılması halinde uygun bakımdan yararlanma.”. Yani burada tabii bunu kim sağlayacak? Devlet sağlayacak artık.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Devlet sağlayacak.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Devlet tabii bunu sağlarken uygun bakımın içerisinde mutlaka barınma olacak, sağlık olacak, şeyler olacak.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Ama aile ortamından ayrılmadan da uygun barınmanın olması lazım.

FARUK BAL (Konya) – Mustafa Bey’in noktalı virgülünün lazım olduğu tek yer şurası: “hâlinde” var ya “aile ortamından ayrılması hâlinde;” şimdi, “hâlinde”den sonra noktalı virgül koy. O hâlde ne yapacağını anlatıyorsunuz. “…Uygun bakımdan yararlanma, barınma, temel sağlık ve sosyal hizmetlerden yararlanma…” Noktalı virgül…

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Değil çünkü aile ortamından ayrılmasa bile çocuğun barınma, sağlık ve sosyal hizmetlerden yararlanma hakkı olmalı. Bu, ayrıldığı takdirde verilen bir hak değil, her koşulda çocuğun sahip olması gereken bir hak olmalı.

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Tabii, tabii.

FARUK BAL (Konya) – Diyorsunuz.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Evet.

FARUK BAL (Konya) – Aile içerisinde yok mu şimdi bunlar?

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Olmayabilir. Örneğin…

FARUK BAL (Konya) – Biz, şimdi yani ailesiz kalmış çocuğa garanti diye düşündüğümüz için ben öyle söyledim.

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Hayır, orada tabii ki ailesinin dışındaki çocuk için gerekli ama…

FARUK BAL (Konya) - Yani diğer, hazır, zaten ailenin imkânlarından yararlanacak veya işte sosyal yardımdan aile ferdi olarak yararlanacak. Anası, babası var bu çocuğun veya işte neyse ebeveyni var. O ebeveyninin haklarından ya da o aile fertlerinin gerekli sosyal yardımlarından yararlanacaktır. Şimdi, buradan kopup çıktığı zaman bunun yazılması zaruri, kopmadığı takdirde zaten vatandaş olarak gerekli şeylere, haklara sahip.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Ama Faruk Bey, şöyle bir şey olabilir: Anne babanın temel bir sağlık güvencesi olmayabilir ama devlet örneğin…

FARUK BAL (Konya) – Yeşil kart var.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Şimdi yani çocuğa bunu sağlamak isteyebilir ya da sağlamakla yükümlü olabilir yani bu, çocuk için özel olarak bence düzenlenmeli, anne babadan ayrı.

FARUK BAL (Konya) – Mehmet Şimşek’e de bir sorun bakalım, Mehmet Şimşek’e diyorum.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Tamam mıyız arkadaşlar burada?

Peki, bu her çocuk görüşlerini serbestçe açıklayabilir, görüşlerini serbestçe açıklayabilme yine oraya…

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Koyduk oraya.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Var mı? Görmedim orada, nerede? Tamam, varsa sorun yok.

Şimdi, buraya bizim bir ilavemiz var.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – İsterseniz bir ara verelim, ondan sonra sizinle görüşelim.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet, peki, on dakika ara.

Kapanma Saati: 16.09


ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati:16.32

BAŞKAN: Altan TAN (Diyarbakır)

------0------

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet, arkadaşlar, tekrar kaldığımız yerden devam ediyoruz.

BDP’nin önerisi olarak, işte “Her çocuk,” zaten başta denildiği için o virgülden itibaren ”kendi kültüründen yararlanma ve kendi dilini kullanma…” virgül yine devam ediyor, “…haklarına sahiptir”.

Bu konuyu tartışmaya açıyoruz.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Doğal olarak sahip olduğu için buraya yazmaya gerek yok aslında.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Tamam, MHP’nin görüşü öyle.

CHP’nin…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Hadi bir karar verin artık.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Veremez CHP, vatandaşlıkta ve ana dilde eğitimde CHP dokuz kurultay daha yapacak.

DOÇ. DR. SELİN SELEN – Biz, önce AKP’yi dinleyelim.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yok, önce biz söyleyelim.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Siz söyleyin.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet mahcup delikanlılar, AKP ve CHP…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – İkisi farklı şeyler, kendi kültüründen yararlanma ve kendi dilini kullanmak farklı şeyler. Kendi kültüründen yararlanma olabilir yani.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – “Evet” diyorsunuz. Yararlanmışsa dilini de kullansın ya.

Fakat ben bir şeye hayret ediyorum, samimi diyorum, Rıza Bey olur gibi gidiyor da siz böyle kesin “Yok” diyorsunuz.

DOÇ. DR. SELİN SELEN – Daha Rıza Bey’in başına gelebilir.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Belki de Rıza Bey’in şehit olması gerekiyordur demokrasi için, CHP’nin demokrasi şehidi.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Himaye, himaye…

DOÇ. DR. SELİN SELEN – Rıza Bey’in sağduyusu…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Himaye…

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Nasıl?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Himaye…

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Himaye ediyor.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet, Rıza Bey, bu kadar şefkat…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, kendi kültüründen yararlanma...

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Rıza Hocama şöyle de yardımcı, bilmiyorum, ufuk açmak açısından belki bir kapı: Efendim, biz, burada prensip olarak çocuklara özgü, çocuklar için olmazsa olmaz hani, çocukların çocuk olma vasfı ile hakları üzerinde duruyoruz. Yani bunlar bu kapsamı aşan şeyler. Yani çocukları siyasallaştırmayalım anlamında.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bir eğitim dili tartışması var, kaçınılmaz bir şekilde çıkacak da yani yeri burası mı bu eğitim dili tartışmasının?

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Eğitim değil, kendi dilini kullanmada, daha eğitimi de yok, okul öncesi, okula giderken…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Onun içinde o da var tabii.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Var tabii, ondan sonra var zaten çocuk.

DOÇ. DR. SELİN SELEN – Yani okul öncesi…

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Siz zaten “On sekiz yaşına kadar çocuk” deyince bu artık var. O çocuk on sekiz yaşına kadar her şeyi yapacak.

Evet, neyse tabii yani burada çok fazla hani işin şakası bir yana ama yani neyse görüşler bir şekilde…

Buyurun.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Şimdi, tam ara vermeden önce bir hususa vurgu yaptık fakat o biraz ihmal edildi. Bu konuyla da alakalı. Şurada barınma, temel sağlık ve sosyal hizmetlerden faydalanmayı aslında bu maddede koymayı biz önermiyoruz. Niye önermiyoruz? Yukarıda BDP’nin önerisiyle de alakalı. Biz de aynen Ali Hocamın dediği gibi zaten daha önce konuşmalarda da hep bunu vurguladık. Bu maddede daha ziyade doğrudan çocuğa özgü olan hakları düzenleyelim. Yoksa çocuğun onun dışında yaşama hakkımıymış, bilmem işte ifade hürriyetiymiş, başka haklarıymış onlar zaten var. Dolayısıyla, bize göre, barınma, temel sağlık, sosyal hizmetlerden faydalanma da burada olmaması gerekir. Dolayısıyla biz ona da aslında taraftar değiliz. Kendi kültüründen yararlanma ve kendi dilini kullanma, bunlar haktır tabii ki ama yine bunların da bu maddede düzenlenmemesinin daha isabetli olacağı kanaatindeyiz. Bizim görüşümüz bu yönde.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet, sizin…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Söyledik biz.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Anlayamadık.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Anlayamadık, işte bizde sorun, kafamız basmadı.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Burada iki ayrı şey var. Bir kendi kültüründen yararlanma, ikincisi kendi dilini kullanma. Kendi kültüründen yararlanma yani birinci mesele, tabii biraz önce değinilen şey yani bunları tartışmanın yeri burası mı? Yani çocuğun kendi kültüründen yararlanması zaten doğal bir şey ama bunu buraya, burada çocuk hakları içine koymak… İkincisi, tabii eğitim tartışmasını bu getiriyor ki eğitim tartışmasının yeri bu değildir demenize geliyor. Yani eğitimle ilgili maddelerde tartışma çıkacaktır.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Şimdi, o zaman, arkadaşlar, bunu zaten tartışmıştık. Ben de BDP’nin görüşlerini kayda geçirerek paranteze alıyorum maddeyi.

Şimdi, sevgili arkadaşlar yani birkaç cümle söyleyerek, çok da fazla uzatmadan çünkü çok konuştuk bunu da yani bize göre, bir çocuğun en önemli haklarından birisi de kendi kültüründen yararlanma ve kendi dilini kullanabilmesidir. Bunu tabii çok uzun uzadıya konuşabiliriz, tartışabiliriz, kısmen tartıştık, eğitim meselesinde yine tartışacağız ama bu böyle bir afaki, hayalî, muhayyel bir şey değil. İşte Türkiye’nin bu seksen doksan yıllık tarihinde milyonlarca Kürt çocuğunun yaşadığı en büyük travma yani okula başlarken yaşadığı travma, şimdi kreşlerde yaşadığı travma. Bunun yüzlerce, binlerce örneği var. Onun için, biz, bu konuda ısrarlıyız. BDP önerisi olarak yazılmasını istiyoruz, kayda geçirilmesini istiyoruz. Tabii ki bu eğitim maddesinde tekrar tartışılacak. Evet, noktalıyoruz.

Ne dedik şimdi, ne kaldı?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şimdi, şunu önersem ben: Son cümleyi ayrı bir fıkra olarak yazsak daha doğru olmaz mı? Biraz kayboldu uzayınca çok…

DOÇ. DR. SELİN SELEN - Evet, evet.

ALTAN TAN (Diyarbakır) - Evet, ayrı fıkra yapalım, zaten biraz da uzun oldu o şey yani fıkradan çıktı, bir şeye döndü.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet, üçüncü fıkra…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Burada bir başka önemli bir ilke var, çocuğun katılma hakkı, kendisiyle ilgili kararlara çocuğun katılması, çocuğun görüşünün alınması çocukla ilgili kararlar verilirken. Tabii ki bu çocuğun yaşına göre, düzeyine göre bu katılma da değişik olacak ama ilke olarak, çocuğun kendiyle ilgili kararlara katılmasının sağlanması büyük önem taşır. Bütün uluslararası sözleşmelerde zaten bu var, bizim bu Çocuk Kanunu’nda da var. O nedenle, bu ilkeyi anayasal bir ilke hâline getirmek çocuk haklarıyla ilgili maddede önemli diye düşünüyoruz.

ALTAN TAN (Diyarbakır) - Nasıl yazılmasını istiyorsunuz?

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Çocuğun kendisiyle ilgili kararlara…

ALTAN TAN (Diyarbakır) - Katılma hakkı…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Mesela…

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Çocuğun görüşünün sorulması.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yani ben mesela şöyle anlıyorum Rıza Bey’in dediğini: Şimdi ilkokulu bitirdi, çocuk bir ortaokula gidecek veya bir başka okula gidecek; nereye gidecek?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Seçmeli ders mesela…

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Benim başıma geldi mesela bu yani dayım beni zorla bir okula yollamak istiyordu, babam da benim istediğim okula yollamak istiyordu, dayım daha baskındı. En sonunda, Allah’tan ikisinin de üzerinde bir başka aile yakınımız devreye girdi, ben kendi istediğim okula gittim.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Çocuğa bunun sorulması lazım.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Mesela yani. İlk, ilkokuldan sonraki…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani, seçimlik ders mesela, çocuğun babası mühendis, ille fen okusun istiyor, çocuk istemiyor bunu. Çocuğun görüşünün alınması lazım. Bunun gibi.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Tamam da ne yapacağız?

FARUK BAL (Konya) – Şimdi arkadaşlar, müsaade eder misiniz.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Çocuğa soracağız.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Çocuk şikâyet edecek, babam…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, çocuk şikâyet edecek değil, bu çocuk haklarının kullanılmasında bir ilke olarak, yani çocuğa, yani “Bunun bir cezai müeyyidesi yok.” Ceza Kanununda böyle…

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Temenni maddesidir o.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tabii.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Temenni maddesidir, doğru.

Faruk Bey buyurun.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde de var.

FARUK BAL (Konya) – Şimdi, biz bir anayasa yapıyoruz arkadaşlar. Bu anayasanın ilerleyen bir süreç içerisinde de uluslararası sözleşmelerin bu kapsam içerisinde anayasal bir değer olduğunu ifade edeceğiz. Dolayısıyla, her uluslararası sözleşmeyi, buraya biz hükmünü madde hâline getirirsek karşımıza bir gariplik de doğacak. Elbette ki her ailenin çocuğunu, en az bizden fazla sevdiğini düşünmemiz lazım. Her aile çocuğuna düşman değildir, her çocuk da ana ve babasıyla her konuda çatışacak diye bir durum ortaya çıkmaz. Böyle bir sosyal gerçek var iken biz, aile yapısında tabii gidişata aykırı bir şekilde bir hukuki düzenleme yapar isek sosyal bir bozukluğun kapısını açmış olmanın yanı sıra bir de anlamsız bir uyum yasası çıkarmak durumunda kalırız. Bu, anayasa hükmü olacak. Anayasa hükmü olduğuna göre, anayasa abesle iştigal etmez. O zaman çocuğun görüşünün alınacağı bir alanı yaratmamız lazım. Bu alan da aile meclisi. Aile meclisinin toplantısını nasıl düzenleyeceğiz. Çocuk çağırıldı mı, çağırılmadı mı, görüşü özgürce soruldu mu, ifade…

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Paranteze alalım bunu. Biz de katılıyoruz.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Efendim, görüşünü almazsan müeyyidesini…

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Arkadaşlar bunu yazalım, paranteze alalım. CHP ile BDP önerisi.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Her şeyin müeyyidesi olmaz ki. Gerekmiyor.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Müeyyideli ilkeler vardır anayasada da biliyorsunuz.

FARUK BAL (Konya) – Ben, tamamlamadım yani benim adıma…

Dolayısıyla, anayasanın anlamsızlaştırılması gibi bir sonucu ortaya koymamamız lazım ama çocuğun maddi ve manevi varlığının geliştirilmesi diye yukarıya bir madde yazdık. O maddenin gerekçesine deriz ki: “Çocuğun maddi ve manevi varlığı gelişirken onun iradesi de dikkate alınır.” şeklinde gerekçeye bir fıkra yazabiliriz.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Maddi ve manevi varlığının geliştirilmesini yazdık mı oraya?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Yazdık, yukarıya, birinci fıkraya yazdık.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Onu nereye yazdınız?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şimdi, maddi, manevi varlığı geliştirme hakkı genel olarak da var ama çocuk için ayrıca vurgu yaptık yani, çocuğun kendine özgü…

ALTAN TAN (Diyarbakır) – En alta mı yazdınız onu arkadaşlar? Çocukla ilgili kararların alınması? Hani nerede? Ne diyoruz?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – O zaman parantez içine alıp…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Görüşlerini açıklayabilme şeyi, kendi görüşünü açıklayabilme hakkı var, orada görüşlerini serbestçe açıklayabilme hakkı.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, burada tabii, çocuğun katılım hakkı, sadece çocuk bakımından değil, büyükler bakımından da bir yükümlülük.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Biraz daha bağlayıcı bir şey, biraz daha.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Müeyyidesi yok bunun. Fakat böyle bir yol gösteriyoruz. Bunun aslında ebeveynlere, annelere babalara bir yol gösteriyoruz.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Müeyyidesi yok. Tavsiye kararı.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani çocukla ilgili karar alırken…

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Biz onu paranteze alalım o zaman. CHP ve BDP diye.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Katılıyor musunuz?

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet. Karar alınması lazım. Ben alıyorum çocuklarımın fikirlerini ve uyuyorum. Modern bir baba. Başıma geldi çünkü. Dayıma kalsaydım ne olmuştum Allah bilir. Evet, resmi kayıtlara girdi bu. Aynı şeyi biz de…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Dayın duyarsa?

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet, dayım duysun.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – O okulun adını söylemenizde sakınca var mı?

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yok sakınca yok. Ben maarif kolejini kazanmıştım orada okudum zaten. O da yani, kapatıp söyleyeyim bari de, oğlu kazanmamıştı ondan evvel, zorla beni ortaokula…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Burada bu son derece önemli, Türkiye bakımından da önemli. Çünkü hâlâ bu işi çözebilmiş değiliz. Çocukları daha işte, daha geçen ki olaylarda da, çocukların büyüklerle aynı yerde tutulmaması lazım. Çocuğun özgürlüğünden yoksun bırakılması en son çare olması lazım. Bizde tutukluluk rejimini uygularken çocuğa, büyüklere uygulandığından daha farklı bir biçimde uygulanması lazım, tutukluluk rejiminin ve çocuk eğer cezaevine konulması mecburiyeti doğuyorsa, tabii gönül istiyor ki hiç o şeye gelmesin, o yere, o noktaya gelinmesin. Çocuğun cezaevine konulması noktasına hiç gelinmesin. Çocuk ıslahevlerinde topluma yeniden kazandırılsın ama bunlar yapılamadığı takdirde ille de cezaevine konulması gerektiği takdirde mutlaka yaşına uygun kurumlarda yani, cezaevine konulması mümkün olduğu kadar önlenmesi lazım, ıslahevlerinde çocuğun kazandırılması lazım.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bunu yazalım bir. Ondan sonra tartışalım.

Bir de arkadaşlar beşe beş kala izniniz olursa, bir dışarıya çıkmam lazım. Bu Fransız Büyükelçiliğinden gelecekler. Bir şey var. Yani biterse zaten biter. Son madde galiba. Bitmezse, arkadaşımız burada.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Kabul edelim, hepsi bitsin işte.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bir şey yok zaten. Evet, bir yazalım. Yazalım onu. Ondan sonra tartışalım.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Yazıldı.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yazıldıysa buyurun. Tartışmaya açıldı.

FARUK BAL (Konya) - Bu kimin önerisi? Sizin mi?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – CHP’nin.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bizim de önerimiz. Yani, benzer bir maddemiz var. Otak yani.

FARUK BAL (Konya) – Şimdi, bu madde eğer yeri olacaksa adil yargılanma hakkıyla ilgili bir durumdur. Orada yer alması lazım bir.

İkincisi; bizim eleştirdiğimiz 1982 tarihli Anayasa, temel hak ve hürriyetler kadar, ceza muhakemesiyle ilgili hükümler ihtiva ettiği için de eleştirilmektedir. Bunlar Ceza Kanunu’nun, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun işleridir. Dolayısıyla, orada da buna benzer yükümlülükler vardır, müeyyideler vardır. Yanlış işlemiş olan adli hata sonucu ortaya çıkan birtakım hâlleri esas alarak anayasal bir hüküm koymamız yanlış olur. Dolayısıyla, biz buna karşıyız.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Şimdi, efendim, bir kere, birincisi; bu adil yargılamayla ilgili değil, yargılamayla ilgili değil. Tamamen hürriyetten mahrum bırakmayla ilgili bir hüküm.

FARUK BAL (Konya) – Hürriyetten mahrum bırakma hangi hâlde oluyor? Hapis kararıyla oluyor, değil mi?

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ - Kişi hürriyeti ve güveliği maddesinde yer alması daha…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yargılama ayrı bir şey, kişi hürriyetinden mahrum bırakılma farklı bir şey.

İkincisi; bu, şimdiye kadar bizim kanunlarda çözülememiş bir sorun. Yani, çocukların büyüklerden farklı yerlerde, farklı bir cezaevi, hatta cezaevine konulmadan, ıslahevinde…

FARUK BAL (Konya) – Efendim, aksine, çözülmüş bir iştir bu. Çocuklar…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ama uygulamada görüyorsunuz yani…

FARUK BAL (Konya) – Hayır, uygulama işte, devletin hatası. O hatayı devlet düzeltecek. Çocuk, on sekiz yaşının altındaki çocukları cezaevine koyamazsınız, ıslahevine koyacaksınız. Kanun bu.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – O böyle olmuyor. Böyle olmuyor ama.

FARUK BAL (Konya) – Yani, buraya da bir madde yazsak olacak diye bir şey yok, alınacak bir şey. Devlet para ayıracak, ıslahevi yapılacak ve çocuk oraya gidecek, o kadar basit. Yani, bunu buraya yazmak kadar…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Anayasal yükümlülük olarak ortaya koymak bence, çocuk hakları bakımından çok büyük bir önem taşıyor. Yani, çocuğun, bu şeyde de var tabii, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde de var bu ilke. Yani, bir kere, çocuğun tutukluluk durumunda yani, çocuğun hürriyetinden mahrum bırakılmaması son derece güç, son derece nadir hâllere inhisar etmeli, sınırlı olmalı.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Onu yazdık mı yalnız? “Son derece nadir…”

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Çocuğun özgürlüğünden yoksun bırakılmaması esastır. Yani, yargıda hâkimin, çocuğu tutuklu yargılaması son derece ender

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Yalnız bu durum çocuk istismarına sebep olabilir. Biliyorsunuz ülkemizde çocuklar…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Neyse yani…

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Ama yani hapse atılmasına gerek yok.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani çocuk istismar ediliyor diye çocuğu cezalandırmak, tabii o büsbütün şey.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Şevki Bey, sizin görüş ne? Yani bunu da çok fazla şey yapmayalım. Paranteze alacağız.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Şimdi, bu biçimdeki sıkıntıların çözümüne katkı sağlayabilir bu madde fakat adli yargılamadan ziyade kişi hürriyeti ve güvenliğiyle ilgili bir konudur bu. Yani o maddede veya burada ama…

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Burada yapalım ama ileride olursa çıkarırız veya şey yapmayız.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Çünkü adli yargılamadan daha ziyade kişi hürriyeti ve güvenliğiyle ilgili olan bir konudur bu.

FARUK BAL (Konya) – Sayın Hakyemez’in düşüncesinden tamamen farklı düşünüyorum. Kişi hürriyeti ve güvenliğiyle ilgili husus yargının dışındaki işlerle ilgilidir. Bu tamamen yargıyla ilgili, bu bir mahkeme kararıyla olacaktır. Dolayısıyla adil yargılanma hakkıyla doğrudan ilgilidir. Eğer konulacaksa adil yargılanmayla ilgili bir maddede bunu tartışmamız gerekmektedir çünkü orada istisnalar… Orada da aynı şeyi söyledik. Savunma hakkı özgürce kullanılabilir olarak her vatandaşa sunulmalıdır. Bunun anlamı, yargılamanın aslı tutuksuz olarak sürdürülmelidir ancak kanunun öngördüğü zorunlu hâller mevcut ise bunlar da güvenlik tedbirleriyle giderilemiyor ise tutuklama tedbirine başvurulmalıdır diye bir hüküm ifade ettik. Çocuklar da zaten bundan yararlanacaktır.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bir araya girebilir miyim?

FARUK BAL (Konya) – Şimdi, çocuğun hapis cezası aldığında veya çocuğun hürriyetinden mahrum edileceği bir hâl ortaya çıktığında onun yerini tayin anayasanın işi olmaması lazım, onun yerini tayin ıslah evidir. Bu da kanunlarda zaten vardır.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Şimdi “Kişi hürriyeti ve güvenliği” maddesi, 9’uncu maddeyi tartışırken şöyle bir not düşmüşüz yani bizim bu geçtiğimiz maddelerde var: “Çocuğun gözetim altında tutulması veya yetkili merci önüne çıkarılması için verilen kararın yerine getirilmesi çocuk hakları maddesinde müzakere edilecektir.” demişiz yani o zaman da bunu tartışmışız, buraya ertelemişiz.

NESLİHAN YILDIRIM – Hatta adil yargılanma hakkında da tartıştık.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yani dolayısıyla böyle bir notumuz var.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Şimdi bu notun gereğini yerine getiriyoruz.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Tamam, getirelim.

Şevki Bey ne diyor bu konuya?

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Mustafa Hocayı dinleyelim.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şevki Bey dedi.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Olsun mu diyor.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Yani eğer Anayasa’da yer alacaksa hak arama hürriyetiyle ilgili maddede veya bu maddede düzenlenebilir. Soruna katkı…

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bu maddeye koyalım o zaman.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bu maddeye koyacağız diye not düşmüşüz zaten.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Notumuz var, kişi hürriyeti ve güvenliği maddesinde notumuz var, 9’uncu maddede.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani o notu kabul etmişiz.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Öyle mi acaba?

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Böyle böyle, işte burada not var.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Görüşülecek diye şey yapmışız orada.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Görüşülecek, şimdi görüşüyoruz işte.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yani burada görüşülecek demişiz. Hani kabul edilir edilemez, ayrı bir şey.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Fazla dolaşmaya gerek yok.

Bunu, tabii, anlaşılan, herhâlde içeriği itibarıyla, muhtevası itibarıyla bir farklılık yok, farklı görüş yok, orada mı olsun burada mı olsun tartışması. Burada çocuklara mahsus durumları özel olarak buraya yazdığımız için belki bu fıkranın bunda bulunması… Yalnız birkaç rötuş yapılabilir üzerinde belki, düşünülebilir.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Rötuş yapalım.

O zaman, MHP’nin son görüşünü alalım.

FARUK BAL (Konya) – MHP’nin son görüşü şudur: Bu cümlenin öznesi soruşturma ve kovuşturma hâlidir yani vurguladığı ana tema soruşturma ve kovuşturma hâlidir.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – O zaman parantez içine alalım, bunu yazalım.

FARUK BAL (Konya) – Bir dakika… “Parantez” deme canım.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Buyurun.

FARUK BAL (Konya) – Bu maddeyi olgunlaştıralım ve adil yargılanma hakkına, hak arama hürriyetine nakledelim çünkü asıl teması orasıdır yani o adil yargılanma bölümünü burada bölük pörçük bir şekilde düzenlemeyelim.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Efendim, bu cümlenin öznesi -özür dilerim, aynı düşünmüyorum- çocuğun özgürlüğünden yoksun bırakılması meselesidir. O soruşturma ve kovuşturma hâlleri hangi durumlarda özgürlüğünden yoksun bırakılacağını niteliyor ama cümlenin esası, cümlenin konusu özgürlükten yoksun bırakılması.

FARUK BAL (Konya) – Rıza Bey, sorun da burada işte, tanımlayamıyoruz, özgürlükten yoksun değil, sorun çocuğun işlediği bir suçtan dolayı hapis cezası alması. Hapis cezası alması özgürlükten yoksunluk değildir. Hapis cezası almadan önce çocuğun özgürce savunma hakkından yararlanabilmesini düzenlememiz lazım.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Evet.

FARUK BAL (Konya) – O zaman özgürlüğünden yoksun adamın adı esirdir.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Biz, adil yargılanma hakkını yaptık değil mi?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Yazdık.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Hayır, yazdık da işte buraya atmışız zaten, diğer maddelerde buraya atmışız.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Orada mı, kişi hürriyeti güvenliğinde mi acaba?

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Ben baktım, ikisine de baktım, kişi hürriyeti ve güvenliğiyle ilgili maddede bu konunun çocuk hakları maddesinde düzenleneceği… Adil yargılanma hakkıyla ilgili olan maddede de -24’üncü maddedir- şöyle bir ibare var: “9’uncu fıkra “Çocukların yargılanması kanunla düzenlenecek özel hükümlere tabidir.” diye bir hüküm var.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – O yargılamayla ilgili.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Yargılanmayla ilgili.

FARUK BAL (Konya) – Şimdi “Bu özel hükümlere tabidir.” deriz. Burada o “özgürlüğünden yoksun” lafı filan çok şey, amacı ortaya koyan bir ifade değil ama makul bir şekilde çocukların ıslahevinde muhafaza edilmesi, savunma haklarını özgür bir ortamda yapabilmelerine imkân sağlanması şeklindeki düşüncelerini buraya yansıtabiliriz, şu maddenin altına.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Onu yansıttık zaten burada.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – “9’uncu fıkrada” diyor Faruk Bey.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Yani burada şöyle bir sorun da var tabii. Bunun ilk cümlesi, burada birkaç aşama var, soruşturma kovuşturma aşamasında bu mahkûmiyet değil, bu tutuklanma hâllerini…

FARUK BAL (Konya) – Çocuğun tutuksuz yargılanması esastır. Arkasından da kanunda öngörülen şartların varlığı ve güvenlik tedbirleriyle bunların yerine getirilememesi hâlinde tutuklanması durumunda da işte ayrı bir…

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Aşağı yukarı aynı şeyi söylüyoruz.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Öyle yapalım.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Öyle yapalım.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Öyle yazalım.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Tamam, öyle yapalım.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yalnız ikinci cümle hükümlülüğü de kapsıyor tabii.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Tabii tabii.

İşte şöyle: Birinci cümle tutuklama hâli yani tedbir olarak tutuklamadan, ikinci cümle ise hükümlülükten bahsediyor. Dolayısıyla birinci cümle burada adil yargılanma hakkıyla ilgili ama ikinci cümle onunla ilgili değil. İkinci cümle kişi hürriyeti ve güvenliğiyle ilgili. Dolayısıyla belki bu bakımdan da iki maddeye dağıtmamak için bunu belki burada düşünebiliriz.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Ama ifadeyi düzeltmek lazım.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Düzeltmek lazım.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Faruk Bey’in söylediği gibi yazalım.

FARUK BAL (Konya) – Hayır canım, şimdi…

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bir uzlaşma çıkıyor burada, öyle yazıyoruz.

Ben kalkmadan, yarın kaçta toplanıyoruz?

DOÇ. DR. SELİN ESEN – On bir.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yarın on bir.

Bu şekilde düzenliyoruz arkadaşlar.

Vekâletimi Rıza Bey’e veriyorum.

FARUK BAL (Konya) – Şimdi BDP vekili ve CHP milletvekili, buyurun Başkanlığa.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – BDP’den sonra şey geliyor.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Vekâleti size verdi.

FARUK BAL (Konya) – Hayır, size vekâlet verdi, kişisel vekâlet.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Demek ki herkesin güvenini kazanmışız.

(Oturum Başkanlığına Rıza Türmen geçti)

BAŞKAN – Tamam yani burada fazla bir problem yok herhâlde.

Nasıl yapalım?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Soruşturma ve kovuşturma…

FARUK BAL (Konya) – Şimdi, bak, güzel kardeşim, kopyala bakalım, altına tekrar yapıştır kopyaladığını. Faruk Bal hile yaptı demesinler.

“…hâllerinde çocuğun tutuksuz yargılanması esastır.”

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – “Kovuşturma sırasında” desek, hâllerinde…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, hiçbir şey demesek.

FARUK BAL (Konya) – Hâldir o, sıra değil Hocam.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, hiçbir şey demesek.

FARUK BAL (Konya) – Süreç…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, hiçbir şey demesek, “Çocuğun tutuksuz yargılanması esastır.” desek.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Olabilir aslında.

FARUK BAL (Konya) – Olabilir.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Çocuğun tutuksuz yargılanması esastır. Hürriyetten mahrum bırakıldığı…

FARUK BAL (Konya) – Hayır, hürriyetten değil.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yine Arapça konuşmaya başladı!

FARUK BAL (Konya) – Tutukluluk… Diğerleri çünkü çocuğa da uygulanıyor. Tutukluluk veya hükümlülük hâllerinde Çocuk, yaşına uygun kurumlarda bulundurulur.”

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ve yetişkinlerden…

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Yetişkinlerden ayrı olarak…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yetişkinlerden ayrı olarak…

FARUK BAL (Konya) – Yaşı dediğimiz zaman o zaten…

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Ama işte uygulamada öyle olmuyor Faruk Bey, yani yaşına uygun diyorsunuz ama aynı kurum içerisinde tutulabiliyorlar.

FARUK BAL (Konya) – Yaşına uygun yerlerde demeyelim, kurumlarda diyelim.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Çocuklara özgü kurumlarda.

FARUK BAL (Konya) – Zaten anlattığımız o, “çocuklara”, “kurumlara” dediğimiz ıslahevi, zaten bu da var, biz varı bir daha yazıyoruz. İşte “bu kahvenin fincanının sapı var.” dedik, zaten “kahve olunca sapı olur.”

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ama orada yetişkinlerden ayrı olarak, yani “bu çocuğun yaşı on sekiz veya on yedi, işte, at keratayı büyüklerle aynı yere orada kalsın.”

FARUK BAL (Konya) – İşte sorun orada, ben çok teferruatlı anlatmıyorum. Benim yaşadığım çok olay var, yani yaşadığım dediğim mesleki olarak, bilgimde olan çok olay var.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani onun için, isterseniz şeyi koyalım, “yetişkinlerden ayrı olarak”…

FARUK BAL (Konya) – İşte Hocam, “yaşlarına uygun” dediğimiz zaman, on beş yaş altı, on beş-on sekiz grubu ayrımını yapalım.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – “Çocuklar yaşlarına uygun…”

FARUK BAL (Konya) – Ama şimdi “on beş yaş buraya, on sekiz yaş buraya” dediğimiz zaman bu yönerge olur, anayasa olmaz.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Şimdi acaba, şöyle bir şey olabiliyor mu: Örneğin, bir cezaevi içinde, bir bölüm çocuklara ayrılıyor ama uygulamada, diyelim havalandırmaya çocuklar ve büyükler birlikte konuyor, salıveriliyor. Dolayısıyla bunun da yaratacağı olumsuzluklar var. “Yetişkinlerden ayrı olarak” dersek, hani bu tür olumsuzlukları da bertaraf edebiliriz diye düşünüyorum.

FARUK BAL (Konya) – Yani, her ihtimali yazamayız. Burada “yaşlarına uygun” tabiri yasa yapıcıya, bundan sonra yasa yapılacak demektir, yasaya uygun yönetmelik yapılacak demektir. “Yaşlarına uygun” tabiri, bu bizim hukukumuzda, ceza hukukunda gruplandırılmıştır. On beş-on sekiz yaş, on bir yaş altı. On bir yaş altı zaten cezaevine girmiyor. On bir-on beş yaş grubu en çok himayeye mazhar olan grup, bunlar ayrı bir yerde tutulması lazım.”Yaşlarına uygun” dediğimizden murat bu ama “on bir-on beş yaşı, on beş-on sekiz yaşı ayrıdır” diye yazalım diyorsanız, bu da uygunsa yazın.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, ama Faruk Bey orada yani sonra demesinler ki “on beş-on sekiz yaş çocuğun yaşına uygun kurum, yetişkinlerle aynı hücreye atılmasıdır.”

FARUK BAL (Konya) – Diyemezler Rıza Bey.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani öyle anlaşılmaya müsait değil mi bu?

FARUK BAL (Konya) – Hayır, değil bakın. Yani 1978 yılında, 79 yılında çocuk cezaevi olmadığı için illere gönderilirdi çocuklar, duruşmayı yapamazdık “Tahsisat yok, ilçeden o çocuk getirilemedi.” diye. Niye böyleydi? İllere gönderilirdi. İlçede, küçük ilçede çocuklar için ayrı bir cezaevi olmadığı için. Bu zaten böyle. Biz şimdi buraya, eğer murat üzüm yemekse, “yaşlarına uygun” demek ile, yaşları arasında bir tasnif yapılacağını anayasa hükmü hâline getiriyoruz. Bu hükmün en belirgin örneği, on bir-on beş, on beş-on sekiz yaş.

Büyük cezaevlerinde, çocuk cezaevlerinde bunu, on bir yaş olanlar şu grup, şu koğuş, on iki yaş olanlar bu koğuş, on üç yaş olanlar bu koğuş diye ayırırlar. Biraz daha az kapasite olursa on bir-on iki yaş grubu derler, on üç-on dört…Birbirine yakın yaş grupları zaten bu, hem eğitim kurumlarında hem de ıslah kurumlarında benzer, yakın yaş gruplarını bir arada tutmak temel kuraldır.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani, ben gene hâlâ düşünüyorum ki, bu iki tane büyük ilke var burada: Bir, çocuğun yetişkinle aynı yere konulmaması; ikincisi de çocuğun yaşına uygun kurumda konulması.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Başkanım, aslında yetişkinlerin ayrı olmasını ben de önemsiyorum, ayrı kurumda olmasını. Belki maddede belirtilmeyebilir ama gerekçede falan olsun

FARUK BAL (Konya) – Gerekçede yazalım bunu.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Ama bunu belirtelim.

FARUK BAL (Konya) – “Yaşlarına uygun”un anlamı nedir? Yaz oraya, gerekçe notu.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – O zaman gene de olabilir.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Madde de olabilir ama…

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Maddede de olabilir, gerekçede de olabilir.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ama maddeye koymak lazım çünkü çok önemli bir ilke bu, bunu maddeye koyalım yani.

FARUK BAL (Konya) – “Yaşlarına uygun tabirinin anlamı, ıslahevinin kapasitesine göre, çocukların en yakın yaş grupları ile birlikte barındırılmasıdır.

Kurumdan murat ise, kurumdan anlaşılması gereken cezaevi değil, çocuk ıslahevidir.” Anlaşıldı mı şimdi?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, burada hiçbir yerde söylemedik, yetişkinlerle aynı yere konulmaması lazım.

FARUK BAL (Konya) – Yukarıya da “yetişkinlerden ayrı” diye yaz bir daha, yaşlarına uygun tabirinin anlamından sonra.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Biz CHP olarak düşünüyoruz ki, bu çok büyük bir ilke, çocuğun büyüklerle aynı yere konulmaması çok önemli bir ilke. Onun için, yani biz onu parantez içine hiç olmazsa koyalım orada. Gerekçe…

FARUK BAL (Konya) – Koy Rıza Bey’inkini nereye istiyorsa.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – “Çocuk yaşına uygun ve yetişkinlerden ayrı…”

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Evet, “uygun ve yetişkinlerden ayrı…”

FARUK BAL (Konya) – Kopyala… Nereye, şeye mi yazacağız yoksa?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Evet, evet maddeye.

FARUK BAL (Konya) – Hocam, herkes güler bize ya.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Zannetmiyorum, yani biz gülmeyiz hiç olmazsa.

FARUK BAL (Konya) – Zaten biz bunu böyle yaparken “yetişkinden ayrı bir yer yapıyoruz” diyoruz.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ama niye söyleyemiyoruz?Yani burada iki tane önemli ilke var. Bir tanesi, yetişkinlerden ayrı olması, aynı hücreye konmaması; ikincisi de tabii, yaşına uygun yere konması, kuruma konması. Bu iki ilkeyi birden söyleyebilmek lazım.

FARUK BAL (Konya) – Şimdi, siz bunu deyince biz “yetişkinlerle beraber yapılsın” demiş oluyoruz, soruya itiraz edince. Biz onu demiyoruz ki.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani, açık olarak söylemek lazım diye düşünüyoruz biz bunu, yani bunu başka türlü…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – O zaman, katılalım biz de “yetişkinlerden ayrı olarak” ama şeye almak lazım “çocuk”tan sonraya. Öyle değil mi?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tamam “çocuk”tan sonra.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Koyalım bakalım, nasıl duruyor.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – BDP’de buna ne dersiniz?

NESLİHAN YILDIRIM – Tabii,tabii biz de…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – BDP adına da sen konuşacaksın.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, BDP’nin temsilcisi var.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Yok, temsilcisi yok, sana verdiler.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Başkanlığı verdiler sadece bize.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – BDP adına da konuşma yetkisi…

FARUK BAL (Konya) – BDP adına da böyle mi öneriyorsunuz şimdi?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – BDP’nin temsilcisi var.

NESLİHAN YILDIRIM – CHP’nin önerisine katılmamız doğru bizim.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – O zaman CHP ve BDP önerisi…

FARUK BAL (Konya) – “Yaşına uygun kurum” dediğimizde yetişkinin giremeyeceği kurum.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – O zaman AKP, CHP, BDP önerisi…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Katılalım hepimiz ya, ne olacak?

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Katılalım hepimiz.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tabii ya, katılın ya. Yazık bu gariban çocuklara ya.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Güzel bir uzlaşmayla kapatalım bugünü.

FARUK BAL (Konya) – Ben aklımla mantığımı kaybetmedim arkadaşlar ya. “Yaşına uygun kurum”un Türkçesi ıslahevi. Buraya yetişkin giremez ya da “yaşına uygun” türünü, çocuk ıslahevi diye açıkça yazalım.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, bu ilkeyi neden koyamıyoruz anlamadım. Yani, “yetişkinlerle aynı hücreye konulmaması” ilkesini.

FARUK BAL (Konya) – Efendim, yetişkin oraya giremez zaten.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Yani, bu ifade acaba binaların ayrılmasını falan da içermesi lazım.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Tabii ki, yani sadece hücrenin ayrılması değil az önce söylediğimiz.

FARUK BAL (Konya) – Zaten bahsettiğimiz de bina ama “illeri de ilçeleri de ayrılsın”, “biri Hanya’ya biri Konya’ya gitsin” diyorsanız ayrı bir konu. Bu tabii ki öyledir, bir cezaevi vardır kampus gibi. Bu cezaevinin içerisinde ıslahevi vardır, ayrı bir binadır. Bunun yemeği, yiyeceği, içeceği…

Ya bunları tekrar tekrar anlattım, hepsi ayrı olur, isterseniz Keçiören’de var, ben size gideyim göstereyim, Ulucanlar’da var. Kapandı mı Ulucanlar? Her yerde ayrıdır bu zaten. Yani, şimdi biz bunu yazdığımız zaman, bu işleri bilen birisi bunlar nereden gelmiş derler, aydan mı geldi bu adamlar?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, Faruk Bey şöyle bir problem çıkıyor: “Efendim, yer bulamıyoruz orada, bizim çocuk hücremiz yoktur, onun için koy.” Yani, Türkiye’de Adana’da falan görülen şey budur. Yani, “Bizim efendim böyle çocuk için özel bir hücremiz yoktur, onun için mecburuz biz bunu yetişkinlerle aynı hücreye koymaya.” deyip içeri atıyorlar..

FARUK BAL (Konya) – Hücre ayrı, hücreye katiyen girmez de. Hücre zaten…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani, cezaevine. “Ayrı bir cezaevimiz yok çünkü.” diye bu mazeret arkasına sığınıp büyüklerle küçükler, yetişkinlerle çocuklar, aynı cezaevinde tutuluyor. Bunu önlemek bakımından bunu koymak, bence çok büyük bir önem taşıyor.

OĞUZ TURHAN – Şuraya şey yazsak: “Hiçbir durumda, yaşına uygun olmayan durumlarda bulundurulamaz.” diye.

FARUK BAL (Konya) – Tam tersini yapalım

OĞUZ TURHAN – “Hiçbir durumda…”

FARUK BAL (Konya) – Tersini yapalım, bak o bir mükellefiyet.

OĞUZ TURHAN – “Yaşına uygun…” Böylece onun da önüne geçilebilir.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır yani, “yetişkinlerle aynı cezaevine konulmaması”nı niye söyleyemiyoruz onu?

FARUK BAL (Konya) – Yetişkin dediğimiz kişi, çocuk olmayandır.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Çocuk olmayan, büyükle çocuk

FARUK BAL (Konya) – Biz de çocuğu anlatıyoruz zaten.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tamam işte, büyükle çocuk aynı yerde olamaz.

FARUK BAL (Konya) – Zaten biz de onu söylüyoruz burada.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Çocuğun kendine uygun kuruma konulması, bu başka bir şey. Yani cezaevine mi konulacak ıslahevine mi konulacak?

OĞUZ TURHAN – Gerekçe notunda da kurum açıklanıyor ama, ıslahevi açık şekilde yazılıyor.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Evet deyin, artık yeşile boyayalım.

OĞUZ TURHAN - Kurum açıklanıyor ama, ıslahevi açık şekilde yazılıyor.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – “Evet “deyin yeşile boyayalım geçelim artık.

FARUK BAL (Konya) - Yani şimdi o zaman ben kırk yıllık hukukçuluk müktesebatımı, uygulamamı yani…

OĞUZ TURHAN - Aslında “Hiçbir durumda yaşına uygun olmayan kurumlarda bulundurulamaz” dediğiniz zamanda bu hassasiyeti karşılıyor.

FARUK BAL (Konya) - Sizin dediğiniz tam anlamıyla oluyor.

NESLİHAN YILDIRIM - Şöyle desek: Bizim önerimizde “Çocuklara özgü tutulma koşullarında” diye bir cümlemiz var. Şöyle desek mesela: ”Hükümlülük hâllerinde çocuklara özgü tutulma koşullarında ve yaşına uygun kurumlarda” şeklinde birleştirsek acaba bilmiyorum nasıl…

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Nasıl nasıl?

NESLİHAN YILDIRIM - Çocuklara özgü tutulma koşullarında ve yaşına uygun kurumlarda…Yani koşulları biz burada hani çocuklara özgü hâle getirmeye çalışıyoruz.

MUSTAFA ŞENTOP (İSTANBUL) -Yani burada şöyle düşünebiliriz: Yetişkinlerden ayrı olarak bir ilke ama yetişkinlerden ayrı olması yetmiyor, bir de ayrıca yaşına göre bölümlenmesi Faruk Beyin söylediği gibi.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Evet, aynen yani iki farklı şey.

MUSTAFA ŞENTOP (İSTANBUL) - O bakımdan yaşına uygunluğu böylede yorumlayabiliriz yani ikisinin bir arada olmasında bir mahzur yok o açıdan yani...

DOÇ. DR. SELİN ESEN - Yani destekliyorsunuz.

MUSTAFA ŞENTOP (İSTANBUL) - Heyecanlanmayın.Sakin olun.

NESLİHAN YILDIRIM - Yani çok ciddi teknik bir sıkıntı olacağını sanmıyorum ben ama tabi…

FARUK BAL (Konya) - Üçünü birden kırmızıya boyadınız, benim dediğim doğru oldu değil mi şimdi? Hakikaten doğru benimki.

OĞUZ TURHAN – Yani hiçbir durumda dediğimiz zaman şunu da söyleyebiliriz: Islahevinde kurumdan, büyüklerin şeyinde yatsın diye…

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Başka bitti, o zaman bitti. Böyle kaldı madde.

MUSTAFA ŞENTOP (İSTANBUL) - Böyle olur mu ya?

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Çocuğun tutuksuz yargılanması esastır. Tutukluluk veya hükümlülük hâllerinde yetişkinlerden ayrı olarak ve yaşına uygun kurumlarda bulundurulur.

FARUK BAL (Konya) - Yeşile boyadınız, şimdi gerekçe notu yerine MHP notu de onu. Yaşına uygun tabirinin anlamı ıslahevi, kapasitesine göre çocukların en yakın yaş grupları ile birlikte barındırılmasını…

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Bakın bu Sözleşme’nin 37’nci maddesi ne diyor: “Özellikle özgürlüğünden mahrum bırakılan her çocuk büyüklerden ayrı olacaktır, ayrı tutulacaktır. “

OĞUZ TURHAN – Kesinlikle. Yani kesinlikle öyle olması lazım.

MUSTAFA ŞENTOP (İSTANBUL) - Gelin bunun adını koyalım.

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Adı bu işte.

MUSTAFA ŞENTOP (İSTANBUL) – Atilla Bey’in meşhur lafı var ya.

FARUK BAL (Konya) - Aşağıda gereken var ya. Gereken ise, cezaevi değil ıslahevidir. Bu nedenle… Benim dediğim üç partinin üstüne çıkmış gibi bir anlam… Bu nedenle kırmızı ile boyalı.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ - Bir tane devlete yükümlülük getiren bir fıkra koysak değil mi? Devlete, mesela bizim dört gibi değil mi? MHP’nin de var.

FARUK BAL (Konya) -Tamam mı?

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Tamam.

FARUK BAL (Konya) - Sayın Başkan, şimdi yukarıyı düzelt bakalım. Ben muhalefet şerhi yazdım ama hüküm benim hükmüm. Siz asıl şeyiyle…

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ - Yani teknik olarak MHP’nin dediği zorunlu kabule tabi.

RIZA TÜRMEN (İzmir) –Tamam, yani gayet güzel yazmışsınız. Yani fasih bir tutum.

DOÇ. DR. SELİN ESEN - Şimdi birde devlete bir yükümlülük verelim ondan sonrada toplanıp gidelim.

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Son fıkra olarak…

FARUK BAL (Konya) - Bu olmadı yani bizim açımızdan değil. Biz muhalefetimizi yazdık da, madde olmadı. Şimdi yeşil olan kısım benim söylediğim kısım. Siz üç parti muhalifsiniz…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Peki, o zaman ters çevirelim. O zaman bizimkini yeşil yapalım. O zaman bunu yeşil yapalım. Diyelim ki: MHP muhaliftir buna.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ - Burada hiç yeşil çıkmaz bence.

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Yaşına uygun kurumlarda bulunduğunu biz itiraz etmiyoruz ki. MHP önerisi o değil.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ - Ama oy birliği değil olan.

DOÇ. DR. SELİN ESEN - Hayır canım onu daha sonra…

RIZA TÜRMEN (İzmir) - MHP için ayrı…

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ - Şimdi ben müfettişken başıma şöyle bir iş geldi. Trabzon’a gittim. Bir karar alıyorlar. Bölge müdür yardımcısı geldi, bölge müdürü muhalefet etmiş, geriye kalan ama bölge müdürünün dediğini karar diye yazmışlar, komisyonun diğer üyelerinin hepsi muhalefet şerhi yazmışlar.

DOÇ. DR. SELİN ESEN - Faruk Bey’in dediği hüküm olmuş.

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Faruk Bey’in söylediği hüküm oluyor, üç parti muhalefet yani… Ya bu hâkim olmak başka bir şey.

FARUK BAL (Konya) - Keşke uyarmasaydım.

MUSTAFA ŞENTOP (İSTANBUL) – Devam ediyoruz değil mi Başkanım?

BAŞKAN – Tamam.

MUSTAFA ŞENTOP (İSTANBUL) – Buraya devlete bir şey ekleyen, yükümlülük getiren bir fıkra ekleyelim mi? Bütün partilerde var aşağı yukarı.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ - Şöyle bir şey olabilir mi? Bizimkine şunu ekleyerek hani ona özellikle vurgu yapılsın denilmişti. Devlet her türlü istismara…

RIZA TÜRMEN (İzmir) -AK PARTİ ile MHP’nin aynı zaten.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ - Yalnız şey yok mesela, ne AK PARTİ ne MHP’de. “Devlet her türlü istismara ve cinsel sömürüye ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır.” Eğer kabul görürse.

FARUK BAL (Konya) - Bu bizim son fıkramızda var.

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Tamam onu da yazalım.

NESLİHAN YILDIRIM - Bizde de 3’üncü fıkra olarak var. Kötü muamele, istismar, çalışma sömürüsü.

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Salih birde şey koyuyorsun.

DOÇ. DR. SELİN ESEN - Şöyle desek, devlet çocuğu koruyucu desek ve böylelikle her türlü şeye karşı korumak için tedbir alsa yani istismar ve şiddet diye sınırlamasak.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ - Her türlü istismar diyoruz, cinsel sömürüyü özel olarak vurguluyoruz.

DOÇ. DR. SELİN ESEN - Ama onun dışında da korumalı. Genel olarak korusun devlet çocuğu.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ - Mesela nasıl olsun o zaman?

FARUK BAL (Konya) – Zaten yukarıya genel korumaların hepsini yazdık. Hayır, himaye eder dedik.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – ‘’Devlet çocuğu koruyucu her türlü tedbiri alır.”

FARUK BAL (Konya) – Yazdık 2’nci madde de himaye eder dedik, maddi, manevi varlığını geliştirir dedik.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Canım, ona bakarsanız istismar ve şiddete karşıda korunma hakkı verdik.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Bir de devlete o bir yükümlülük yükleme açısından…

DOÇ. DR. SELİN ESEN - Devlete bir yükümlülükse o zaman daha geniş anlamda bir yükümlülük yüklemeliyiz diyorum.

BAŞKAN - Ne diyelim? Her türlü..

DOÇ. DR. SELİN ESEN – “Çocuğu koruyucu her türlü önlemi, tedbiri alır.”

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ - Ama şimdi sanki bunlara daha fazla vurgu yapmak için onu belirtmek istiyoruz.

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Dâhil olmak üzere, bunlar da dâhil olmak üzere her türlü koruyucu tedbiri alır.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – O da anayasal bir ifade değil. Yani dâhil olma üzere veya başta olmak üzere ifadesi de çok anayasal bir ifade olmaz.

FARUK BAL (Konya) – Şimdi o zaman bunu yazacaksak yukarıda pozitif bir sorumluluk yükledik devlete. Burada negatif bir sorumluluk yüklüyoruz diye düşünüyoruz.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ - Aksine pozitif yükümlülük yükleyeceğiz devlete burada yani son fıkrada, bunu amaçlıyoruz. Yani bu ifade bu şekilde kalsın isterseniz.

DOÇ. DR. SELİN ESEN - Şimdi bu şeye bu yazdığımız 2’nci fıkraya bir bakabilir miyiz Salih? Bir yukarı çıkabilir miyiz ? Nasıl formüle etmişiz.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ - Cinsel sömürü, şiddet her türlü kötü muamele ve istismar.

RIZA TÜRMEN (İzmir) - O da hakları yazıyoruz.

DOÇ. DR. SELİN ESEN - Yani hakları yazıyoruz.

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Ondan sonra üstün yararı gözettik.

FARUK BAL (Konya) – 1’inci fıkrayı bir açabilir miyiz?

DOÇ. DR. SELİN ESEN - Bende aynını söyledim Faruk Bey. 1’inci fıkra.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ - Cinsel sömürü, şiddet her türlü kötü muamele.

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Şimdi o zaman bu 2’nci fıkrada yazılan şeylerle ilgili mi her türlü tedbiri alır?

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Aslında 2’nci fıkraya atıf yapalım.

FARUK BAL (Konya) - Bir cümle daha ilave edelim. Bir cümle daha yapalım buraya devlet…

DOÇ. DR. SELİN ESEN - Her türlü koruyucu önlemi alır, tedbiri alır.

RIZA TÜRMEN (İzmir) - Evet. Bu konularla ilgili devlet her türlü koruyucu önlemi alır. O zaman onu yukarı mı koyalım? 2’nci fıkranın sonuna mı koyalım?

FARUK BAL (Konya) – Hayır şiddet middet demeyeceksiniz artık oraya.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – 1’inci fıkranın sonu değil mi?

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ - Bu madde de sayılan diye bir kapsayıcı düzenleme yapalım.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Haklara ilişkin, hakların kullanımına ilişkin her her türlü tedbiri alır.”

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Yalnız, burada ben biraz bu üstün yarara takıldım, “çocuğun üstün yarar…” yerine “yararını üstün tutar” gibi bir şey daha doğru değil mi? Üstün yarar…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – İşte bu “Best interests of the child” yani çocuğun üstün yararı…

FARUK BAL (Konya) – “Yarışan haklar” diye bir kavram var ya, yarışan haklardan bir tanesi hâkim, bir tanesi hâkim hak.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Hakların tedahülü.

NESLİHAN YILDIRIM – Bu yazdığımız bir önceki fıkrada, “Devlet fıkrada sayılan hakların kullanımına ilişkin her türlü tedbiri alır.” diye bitirdiğimiz fıkrada bizim kendi önerimizde çocuk yaşta evliliğe vurgumuz var.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – O da işte istismara giriyor.

NESLİHAN YILDIRIM – “Çocuk yaşta evliliğe karşı koruyucu tedbirleri alır.” diyoruz.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – O zaten ikinci maddede saydığımız şeylere giriyor.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Çocuk istismarı…

NESLİHAN YILDIRIM – Tamam, onu bir kayda geçirelim diye söyledim.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Başkanım, yarın hangi maddeler var?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yarın sığınma maddemiz var, bir. Eğitimi bir zaman görüşmemiz gerekecek.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – İsterseniz sınırlama ve durdurmayı önce görüşelim.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Sınırlama ve durdurmayı görüşelim. Başka ne var?

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Sınırlama, durdurma ve eğitim kaldı.

FARUK BAL (Konya) – Vatandaşlık var.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Vatandaşlık ilk üç maddeyle birlikte görüşülecek.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Niye? Siz yazamadınız diye mi?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, efendim, biz…

FARUK BAL (Konya) – O zaman eğitim de ilk üç maddede görüşülsün.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Efendim, yarın sığınma hakkı… Suç ve cezalara dair esasları görüştük. Başka ne kaldı burada? Eğitim kaldı.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Eğitim var, vatandaşlık var.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Eğitim, sığınma, temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması ve durdurulması…

Faruk Bey, o zaman şöyle yapabilir miyiz: Yarın sığınma hakkını ele alalım uygun görürseniz. Efendim, eğitim hakkını konuşmak gerekecek. Ondan sonra temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması ve durdurulması var.

FARUK BAL (Konya) – Arkadaşlar, taktik stratejik ataklar meselesine dönüştürmeyelim. Eğitim ve vatandaşlık çok önemli iki madde. Şimdi, CHP “Vatandaşlığı ilk üç maddeyle beraber görüşelim.” diyorsa eğitimi de ilk üç maddeyle beraber görüşmemiz gerekir.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Peki.

FARUK BAL (Konya) – Yani Türkiye'nin temel iki sorunu burada ortaya çıkıyor. Çünkü ilk üç maddeyi ilgilendirecek, doğrudan, eğitim hakkındaki talepler, partilerin görüşleri. Yani vatandaşlıktan daha ziyade eğitim hakkı bizim açımızdan önemli.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – O zaman yarın sığınma hakkını görüşüyoruz.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Sığınma, sınırlandırma ve durdurmayı da ekleyelim oraya.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tamam.

Yarın saat 11.00’de toplanmak üzere toplantıyı kapatıyorum.

Çok teşekkür ederiz, sağ olun.
Kapanma Saati: 17.24


Yüklə 8,47 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   111




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin