14.12.2012 Tarihli Toplantı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 10.53
BAŞKAN: Oktay ÖZTÜRK (Erzurum)
-----0-----
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Oturumu açıyorum. Üyelerimiz burada.
Ayrıca Doçent Doktor Selin Esen, Profesör Doktor Hasan Tunç, Meral Danış Beştaş, Taylan Barın, Dilek Kumcu, Oğuz Turhan, Yusuf Uygar, Yusuf Buzgan, Ferhat Kabaiş de toplantıda hazır bulunmaktadır.
Katalog dışı maddelere devam ediyoruz.
Tüketicinin korunmasıyla ilgili Cumhuriyet Halk Partisinin ve BDP’nin teklifi var. AK PARTİ ve MHP bu maddenin ayrıca bir başlık altında burada yerinin olmadığı kanaatinde. Dolayısıyla teklif sahiplerini dinleyeceğiz.
Rıza Bey…
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ondan önce şey vardı galiba. Burada, yani, vatandaşların aynı zamanda tüketici oldukları…
2 parti zaten bunun girmesine karşı, böyle bir madde olmasına karşı.
BDP ne diyor?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Girmesinden yanayız ancak bizim madde tek cümle: “Tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirlerin alınması.” Bu çok geniş olduğu için aslında kapsıyor, yani diğer bütün önlemleri de kapsıyor. Kendilerini koruyucu girişimlerini…
RIZA TÜRMEN (İzmir) – O zaman bu tek cümleyi yazalım.
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Sizin cümleyi biz kabul ediyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Yani 82 Anayasası’nda da var. Baktık, böyle, bu kadar…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bu cümleyi kabul ediyoruz, onu yazalım. “BDP ve CHP” deyip geçelim.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Eğer hepsinin yerine bu cümle girecekse bizce de mahzuru yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Genel bir hüküm yeterli olacak yani.
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Sanıyorum AKP de katılır.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Katılmayalım biz.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Tamam, AKP katılmıyor. Kırmızı yazalım.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Hayır, mahzuru yok tabii. Tüketiciyi koruyalım, buna kimsenin itirazı yok ama bunu anayasaya yazmanın gereği yok yani. 82’de var zaten, 82’de problem yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Mustafa Bey, şöyle bir durum var yani biz de önerdiğimiz için düşündük ve sizin dediğiniz gerekçelerle ayrıntılandırmadık. Çünkü tüketicinin haklarının korunmasına dair çok ayrıntılı kanuni düzenlemeler var; hakem heyetleri, tüketici mahkemeleri vesaire. Burada en azından -tüketicilerin şikâyetleri ve başvuruları, gerçekten mahkemelerde çok büyüdü oranlar- yani anayasal bir norm olarak bu kalırsa… Bir de 82’den çıkarmak için bir gerekçemiz de yok, zaten var.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Çok şeyi çıkartacağız. Bunları, karantinaya alalım bu maddeleri. “Tamam” diyelim ama gene en son…
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Yo, yo. Bu karantinalı bir madde değil.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Şöyle Mustafa Bey: 4 fıkradan vazgeçiriyoruz bunları.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Yani “Ölümle korkutup sıtmaya razı ederiz.” diyor.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – “Hafif bir soğuk algınlığı.” diyelim. O seviyeye geldi yani.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Bizim önerimiz -okumuşsunuzdur- çok genel bir şey.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Mustafa Bey kabul etti zaten, geç.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Hatta şeye bir bakın Mustafa Bey. “Devlet tüketicileri koruyucu, aydınlatıcı tedbirler alır, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini teşvik eder ve destekler.”
TBMM YASAMA UZMANI ÖZCAN ALTAY – Buraya şerh koyalım mı, yoksa, böyle yeşil…
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Kabul ettiniz.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Yeşil.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Tamam, peki.
TBMM YASAMA UZMANI ÖZCAN ALTAY – Bir de Sayın Başkanım, madde başlığını çoğul “tüketiciler” mi yoksa tekil “tüketicinin” mi yapalım?
ALTAN TAN (Diyarbakır) – “Tüketicinin” tabii, birey.
Tamam o geçti.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yabancı ülkelerde çalışan vatandaşlar, yani tabii ki…
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Bu da 82 Anayasası’nda var.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Herhâlde gerekçeniz bu.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Burada tabii ki yabancı devletin yetkisi alanında bu vatandaşlarımız ama devletin de, Türkiye Cumhuriyetinin de vatandaşları korumak için birtakım önlemler alması söz konusu elbette. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının aile birliğinin korunması sadece Türkiye'ye ait bir mesele değil. Tabii, o devletle müzakere etmek lazım, o devleti ikna etmek lazım. O devlet derse ki ”Sen karını, çoluğunu çocuğunu getiremezsin buraya.” O zaman yapacak bir şey yok.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Sayın Başkan, söz alabilir miyim bu maddeyle ilgili?
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Hangisiyle Altan Bey?
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bu, yabancı ülkelerde çalışan vatandaşlar.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Tabii.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Şimdi, biz de, böyle çok uzun olmamak kaydı şartıyla şu bir cümlelik ibareye katılabiliriz çünkü yabancı ülkelerde çalışan veya ikamet eden, herhangi bir sebeple, aslında “çalışan”dan ziyade “yaşayan” demek lazım çünkü öğrenci olanlar da var, birçok vatandaşlar var, başlığını değiştirmek lazım. Türkiye'nin şu an, tam resmî rakamları bilmiyorum ama sanırım, yaklaşık 5 milyon civarında vatandaşı, 5 milyon civarı… Yani tam, kesin rakamı bilmiyorum. Ciddi bir rakamdır bu. İşte, asimilasyon tartışmaları var, hukuki sorunlar var, kültürel sorunlar var, ticari sorunlar var, birçok sorunları var bu vatandaşlarımızın. Onun için “çalışan” yerine “yaşayan” diyerek bu cümlenin olmasına biz muvafakat gösteriyoruz.
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Başkanım, bir şey ekleyebilir miyim?
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Buyurun.
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Şimdi, o zaman, tabii, bunun içinde belki bir değişiklik yapabiliriz çünkü “yabancı ülkelerde yaşayan vatandaşlar” olarak değiştirirsek o zaman aile birliği ya da çocukların eğitimi, bunların hepsi içine girer tabii.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Tabii, tabii, hepsi girer.
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Tamam, olur.
MERAL DANIŞ BEKTAŞ – Hatta “yaşama” daha geniş kapsamlı.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – O zaman, yeşile boyuyoruz.
Tarım, hayvancılık…
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Kültürel ihtiyaç… “Gereksinim” nedir ya?
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Mustafa Bey’i mi kıracağız?
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Mustafa Bey 2 sefer bizi kırmadı, biz de onu kırmıyoruz.
Evet, şimdi hangi maddedeyiz?
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Sporun, tahkimin geliştirilmesi.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bizce buna gerek yok. BDP olarak, biz, bu maddenin anayasada yer almasının anayasa tekniği açısından gereksiz olduğunu düşünüyoruz.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Evet, diğerlerini kurtarmak adına buradan feragat edin siz de.
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Ama tahkimin anayasada düzenlenmesi gerekir diye düşünüyoruz.
PROF. DR. HASAN TUNÇ – Spor açısından tahkimin Anayasa’da düzenlenmesi, evet, spor uyuşmazlıkları açısından gerekli ki zaten 2010 sonrası Anayasa’mızda bu anlamda bir değişiklik de yapıldı. Yani spor uyuşmazlıkları açısından böyle bir zorunluluk var. Yani sporla da az buçuk yönetici olarak ilgilenen bir şahıs olduğum için…
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Daha yakından biliyorsunuzdur.
PROF. DR. HASAN TUNÇ – Ben bir dönem Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu üyeliği yaptım.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – İlla anayasada yer almasına gerek var mı? Kanunla düzenlenemez mi?
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Hayır, çünkü yargının üstünlüğü ve bağımsızlığı ilkesi ile çeliştiği için.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Görüş alalım o konuda o zaman.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bir saniye… 2 tane anayasa profesörü, hocası var burada. Bir kendilerini dinleyelim, ondan sonra itirazlarımızı…
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Şimdi, Hasan Hoca’nın da söylediği gibi, bu, bizim Anayasa’ya, yapılan bir değişiklikle, bu tahkime ve tahkim kararlarına ilişkin iç hukuk bakımından başka yargı mercilerine başvurulamayacağına ilişkin düzenleme girmişti. Bunun Anayasa’ya konmasının en önemli sebeplerinden biri de yargının üstünlüğü dolayısıyla iç hukuktaki üstünlüğüne bu tahkim nedeniyle iç hukukta başvurulamaması durumunda sorun yaratması ihtimaliydi. O nedenle kuruldu yani bu bir yerde, istisna görüntüsünde sporla ilgili olarak. O nedenle yeni anayasada da bu maddenin devam etmesi yerinde olur diye düşünüyorum.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – İşin uluslararası bir boyutu var mı?
PROF. DR. HASAN TUNÇ – Sayın Başkanım, şöyle: Şu an bizim özellikle sporla ilgili mevzuatımıza baktığımızda, iç hukuktaki Tahkim Kurulu kararları kesindir ve iç hukukta herhangi bir yargı mercisine başvurma yolu yoktur tarzı düzenlemeler söz konusu. Bu düzenlemelerin, özellikle bizim kendi sporcularımızın da birtakım, uluslararası arenada hak kaybına yol açacak durumlar ortaya koyduğu ve sair gerekçeleriyle 17/3/2011 tarihinde Anayasa’nın 59’uncu maddesinin üçüncü fıkrasına bu eklendi. Yani spor uyuşmazlıklarında uluslararası tahkimin bir hak olarak verilmesi, bu anlamda, bizim spor hukukumuz açısından da gerekli bir konu olduğu için Anayasa’da böyle bir değişiklik yapıldı ve burada da olmasında sırf bu sebeple büyük fayda var çünkü mevzuatı komple ya elden geçirip hepsini değiştirmek lazım veya anayasaya böyle bir hüküm koyup bu işi çözmek lazım.
Şu an, mesela, amatör spor kulüpleriyle alakalı çerçeve yönetmelik daha yeni çıktı, yani Spor Bakanlığının çıkardığı son yönetmelik, 2011 başlarında çıktı. Orada da Tahkim Kurulu kararları kesindir, herhangi bir yargı mercisine başvurulamaz hükmü yer alıyor. İşte, bu, özellikle uluslararası açılan sorumluluk doğuracak birtakım konularla ilgili, devlet açısından da, malumunuz, bu birtakım sıkıntılara yol açıyor çünkü yabancı menşeli sporcuların sorunlarında da birtakım, bu anlamda en azından, hukuki yolların tıkanmışlığından doğan bir itiraz vesaire söz konusu olmasın diye böyle bir hüküm getirildi ve olmasında fayda var.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Ben bu konuda bir şey söyleyeyim, ondan sonra sözü size vereceğim. Hükûmet eksiklikleri görerek bu konuda çok doğru bir adım atmış. Hükûmetin o zaman atmış olduğu bu adımı doğru biliyor, doğru görüyor ve kabul ediyoruz, destekliyoruz.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bence anayasada böyle bir hükme gerek yok. Böyle bir hüküm olmadan da bunu yapabiliriz ama eğer koyacaksak da, sporla ilgili bir madde koyacağımıza, bunu yargıyla ilgili bölümde, yargı yolunu düzenleyen bir madde, ana bir başlık maddemiz oluyor, burada… Sadece, belki, spor da değil yani tahkim gibi yolların kanunla düzenlenebileceğine dair bir hüküm koyduğumuzda, istisna hükmü veya gerekirse sporla ilgili tek bir cümle de koyabiliriz, onu tartışıp koyabiliriz, orası daha doğru olur.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Hocam, sen şimdi Hükûmetin yanlış yaptığını mı söylemek istiyorsun yani?
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Her zaman doğruya doğru, yanlışa yanlış diyoruz.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Buyurun.
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Yani tahkime ilişkin genel bir düzenlemenin yargı bölümünde yer alması sakıncalı olabilir, kanun koyucuya böyle bir yetki vermek sakıncalı olabilir. Bu durumda tahkim yoluyla alanı genişletmek çünkü söz konusu olabilir. Yalnızca sporla ilgili olmak kaydıyla yargı bölümüne koyabiliriz ama bunun ayrı bir madde olarak da düzenlenmesi mümkün olabilir.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Sporun kitlelere yayılması falan, bunlar tamamı Kenan Evren döneminin… Tunceli’ye bir emekli general vali gönderiyorlar, Kenan Güven.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Kenan Güven mi?
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Evet. Sabahleyin bütün Alevi dedeleri toplamış, tıraş ettirmiş önce, sakal tıraşı. Sabahleyin de namazdan sonra -sabah namazı- topluyormuş valilik önünde eşrafı, spor. Kitlelere yaymak için.
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Şimdi, tabii, kötü örnek, örnek kabul edilmez diyelim. Bizim uzmanımız Dilek az önce anımsattı. İşte, artık olimpiyat oyunları, örneğin, son derece önemli. Her ülkenin prestiji açısından alınan madalyaların sayısı vesairesi önemli yani burada bu tür başarıları elde etmek ve devamını sağlamak, bunu istikrarlı hâle getirebilmek için devletin spora bir yatırım yapması, sporcuları desteklemesi gerekir. Yani bu anlamda böyle bir ödev vermek sakıncalı bir durum yaratmaz diye düşünüyoruz.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Ben söz almak istiyorum.
Şimdi, arkadaşlar, tahkimle ilgili mesele, yani arkadaşlarımızın da açıklamalarından anladığımız kadarıyla, hukuki bir gereklilik ama şimdi, devlet, işte, sporcuyu teşvik eder, devlet, efendim, ihracatçıyı teşvik eder, devlet, işte okumak isteyeni teşvik eder. Bütün bunları saymaya kalksak uzun bir şey. Bence tahkimle ilgili kısmını koyalım –yani bizim fikrimiz, parti olarak- diğer kısımlarını fazla genişletmeyelim, uzatmayalım.
PROF. DR. HASAN TUNÇ – Üçüncü fıkrasını diyorsunuz Altan Bey. Zaten buradaki de aynısı.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – O zaman, Sayın Başkan, birinci fıkrayı şey diye değiştirebiliriz: “Devlet Galatasaray Spor Kulübünü teşvik eder.”
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Asıl maksat bu zaten, gerekçeye yazdırmak istiyorlar bunu.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Tabii, ancak bütün Fenerbahçeliler öldükten sonra.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Şimdi, bir noktada bir teksif edelim dikkatlerimizi, ondan sonra onu kayda geçelim.
PROF. DR. HASAN TUNÇ – Sayın Başkanım, zaten bu 2011 değişikliği aynen şöyle, 59’uncu maddenin üçüncü fıkrası: “Spor federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilişkin kararlarına karşı ancak zorunlu tahkim yoluna başvurulabilir. Tahkim kurulu kararları kesin olup bu kararlara karşı hiçbir yargı merciine başvurulamaz.”
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Ben de onu diyorum, Hükûmet doğru bir adım atmış yani.
PROF. DR. HASAN TUNÇ – Yani aynısı, onu demek istiyorum yani şu: Eğer öyle bir mutabakat sağlanacaksa sadece üçüncü fıkrada, bizim için, olması yeterli. Diğeri sporun, sporcunun geliştirilmesi vesaire program hükümler çok gerekli değil diye düşünüyorum.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Tamam o zaman Selin Hanım, üçüncü fıkrayı yazdırıyorsunuz.
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Mutabakat sağlandı, değil mi?
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Yargı bölümüne koyuyoruz değil mi?
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Hayır, burada koyalım, “spor ve tahkim” diyelim.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Sadece tahkim yani tahkimi yazıyoruz.
DOÇ. DR. SELİN ESEN – “Spor ve tahkim” diyelim. Şimdi burada bunu yazalım. İsterseniz yargı bölümünde yargıya alırız.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Altına not düşelim Mustafa Bey.
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Üçüncü fıkrayı o zaman yeşile boyayalım. “Spor ve tahkim” diyelim başlığına, “Sporda tahkim” diyelim. Mustafa Bey’i kırmamak için bir de parantez açalım: “Bu fıkra yargı bölümüne de eklenebilir.”
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Şimdi, genel kanı o ki bu siyasi iktidar hayvancılığı öldürdü Türkiye’de. Biz de burada canlandırmaya çalışıyoruz işte hayvancılığı!
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ancak kâğıt üzerinde yapabiliyoruz diyorsun.
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Gün gelir devran döner.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Hayal, tabii, güzeldir.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Kurbanlık koyunları bile dışarıdan ithal ediyormuşuz.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bu sene öyle değildi ya Rıza Bey.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – İlahi Rıza Bey! Bu, yıllardır hep böyle oldu.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Öyle mi? Kurbanlıkları dışarıdan mı ithal ediyoruz? O zaman orada kesmek daha doğru.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bu sene iyiydi.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bu sene biraz iyiydi, evet. Hayır, bizim, bak, işte gariban Anadolu; insanı gariban olduğu gibi, hayvanı bile gariban. Boğaz’ın ötesine geçmeye fırsat vermediler.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Bence CHP vazgeçer bundan.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Kimse istemiyorsa vazgeçeriz.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bu konu diğer maddelerle görüşülmedi mi?
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Biz onu kırmızı olarak bırakalım şimdilik, sonra bakarız.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Ama bizi de ekleyin kırmızının içine; BDP, CHP.
MERAL DANIŞ BEKTAŞ – Aslında şöyle: Bizim madde önerimiz yok ama tarım ve hayvancılık konusunda, doğru, yani destekleyici önlemlerin alınması önemli.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Meral Hanım, CHP getirdiği tekliften vazgeçtiği vakit bile siz vazgeçmiyorsunuz.
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Biz vazgeçmedik.
MERAL DANIŞ BEKTAŞ – Vazgeçmediler. Ben izledim, kararlılıkları devam ediyor, o yüzden…
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Doğru izlediniz.
MERAL DANIŞ BEKTAŞ – Hani, maddenin formülasyonunu tartışabiliriz ama tarım arazileri, çayır, hani, amaç dışı kullanımı önlemek, daha kısaltabiliriz aslında bunu.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Daha kısaltalım.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Biraz kısaltalım.
MERAL DANIŞ BEKTAŞ – Ama daha kısaltırsak yani ikimiz birlikte ya da iki parti birlikte kısaltabilir yoksa tarım ve hayvancılığın gelişmesi ve bunların desteklenmesi konusunda genel bir norm şey olabilir yani özellikle bu dönemde. Norm olarak Anayasa’da yer alırsa alt kanun başlıkları da daha şey yapılabilir.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tamam, bunu kısaltalım o zaman.
MERAL DANIŞ BEKTAŞ – Onu biz, arada, olmazsa kısaltalım, biz katılırız yani katılıyoruz.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Zaten, Meral Hanım, bizim köylümüz tembelliği sever. Her şeyi devlet yapsın diye… Şimdi bunların işletme, araç ve gereçlerinin ve diğer girdilerinin sağlanmasını da kolaylaştırır dedin mi, köylü, vatandaş, “Devlet yapsın.” der.
MERAL DANIŞ BEKTAŞ – Ya, şimdi, bir de şöyle bir sıkıntımız var ya, bu GDO’lu ürünler, hani gerçek meyve, gerçek sebze tartışması, anne babalarımız yapardı, şimdi biz yapmaya başladık.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – O zaman, bu maddeyi biraz daha şey hâle getirelim. Dediğiniz nokta önemli.
MERAL DANIŞ BEKTAŞ – Yani tarım ve hayvancılık da çok önemli bu dönemde gerçekten.
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Başkanım, GDO’nun ötesinde, bir de bu girdilerin sağlanmasının kolaylaştırılması, örneğin araç, gereç, makinenin…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bunu Hükûmete kabul ettirmemiz mümkün değil çünkü onlar serbest bıraktılar GDO’lu şeyleri.
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Ama kredilerin daha kolay olması, işte, ithalatın kolaylaşması, daha az vergi konması üzerine gibi kolaylıkları burada kastediyoruz. Yani burada çiftçiyi rahatlatmak.
MERAL DANIŞ BEKTAŞ – Sayın Başkan, yani GDO’yla birlikte şunu da düşünmek lazım: Şu anda, bir iki yerde okudum, yani uzmanlık alanım değil ama sağlık sektöründe özellikle bu GDO’lu ürünler ve kanserin yaygınlaşması ve bazı hastalıklar konusunda organik tarımın yani o katkı maddelerinin ne kadar olumsuz etki ettiği insan sağlığına, çok ciddi verilerle ispatlanıyor. Sadece ülkemizde değil, Avrupa’da da…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bir profesörümüz var ya, bazen sabah programlarına çıkıyor. Onu dinlediğimiz vakit, sabah kapıdan çıkarken kanser mikrobunu alıyoruz, akşam dönerken…
MERAL DANIŞ BEKTAŞ – Hayır, mesela, ben çocuklarıma şeyi yasaklamışım, o cipstir, koladır, hani o kadar ileri düzeyde ki. Bu yüzden bu maddeyi ona dönüştürüp…
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Niye yasakçılık yapıyorsunuz?
PROF. DR. HASAN TUNÇ – Meral Hanım, yasakçı zihniyetin her türüne “hayır.”
MERAL DANIŞ BEKTAŞ – Yok, yasakladım.
Yani biz katılıyoruz, mantığına katılıyoruz yani.
DOÇ. DR. SELİN ESEN – O zaman arada beraber… Sanıyorum MHP’de katılacak.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Biz buradaki amacı, diğer maddeleri görüşürken sanki bunu yerine getirebilecek hükümleri görüştük.
MERAL DANIŞ BEKTAŞ – Aslında, burada biraz bir şeyler, önemli bir… Bu arada da yapmaya çalışalım, o kapitalizm, o ciddi pazar ekonomisi, rekabet, onları bir anlamda frenleyecek bir… Üretim çeşitliliğinin korunması…
PROF. DR. HASAN TUNÇ – Özcan Bey, daha önce herhangi bir yere böyle bir fıkra koymuş muyduk? Öyle bir şey hatırlıyorum ben.
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Ekolojik hayatın devamına ilişkin, çevresel varlıkların devamına ilişkin bir düzenleme koymuştuk. Onunla bir ilgisi yok.
PROF. DR. HASAN TUNÇ – Tabii hayatın korunması, vesaire…
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Öyle bir madde vardı.
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Bu, üretimle ilgili yani tarım ve hayvansal üretimle ilgili. Orada da tartışılmıştır belki ama farklı bir içerikte.
PROF. DR. HASAN TUNÇ – Söylediğiniz kapsamda, o zaman, maddeyi reddetmek mümkün değil. Tabii ki öyle bir madde kabul edilemez.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şimdi şöyle yapalım en iyisi: Biz bunların bütün hepsine muhalif olalım, yani diğerlerine katıldık, buna katılmadık olmaz, şimdi bu yakışıksız olur. Esasen bu tür düzenlemelerin anayasada yer almasını biz istemiyoruz. Yani bu kadar detay bir anayasa istemiyoruz. Ama derseniz ki şu girsin, bu girsin…
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Böyle olacağı belliydi zaten. CHP’ye dedik ki: Bak, vazgeçin bundan…
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – …hani, içeriğine karşı değiliz ama anayasal bir mevzu değil bunlar.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Mustafa Bey, zaten bundan sonra daha yok katalog dışı, bu son.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Anladım da yani şimdi tüketiciyi korumaya evet demişiz ama tarım-hayvancılığa hayır demişiz. Bu yakışık almaz, olmaz böyle.
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Buna da “evet” deyin.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Onun için, arkadaşlar, diğer üçüne de, yazdıklarımıza muhalif olalım. Bu tamam. O yargı bölümüne öneriyoruz biz eklenmesini ama onlara diğerlerine… Ama yanlış anlaşılır yani tarım, hayvancılıkla ilgili düzenlemeye karşıymışız gibi. Bir şeye karşı olmak başka, anayasada bulunmasına karşı olmak başka.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Yani şimdi sen bizi ofsayta düşürdün Mustafa Bey.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Özcan Bey, “bu türden maddelerin…”
PROF. DR. HASAN TUNÇ – Saygıdeğer Hocam, aynı kanaatteyiz. Biz bir fikir birliği olsun diye.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ama olmuyor ki şimdi. Tarımı koyduk, başka şeyler de vardı.
PROF. DR. HASAN TUNÇ – Bu tarımı da şey yapar.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Tarımı çıkaralım.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Olabilir. Bu perspektifle bakarsak, bizim de önerebileceğimiz…
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bir saniye, geçmeyelim bunu. Biz uzlaşma adına… Çünkü biz de bu maddelerin anayasada yer almasını istememiştik diğer maddelerde zaten bunların eksikliklerini giderebilecek düzenlemeler var düşüncesiyle.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şimdi, sorun şu: Bunlara katılalım, hadi uzlaşma. Peki -buradaki mesele bir metodolojik bir mesele- eğer biz bu şekilde hükümleri anayasaya koyacaksak o zaman bizim de anayasaya bu şekilde benzer hükümler önerebilmemiz mümkün. Onlar üzerinde çalışmamız lazım. Bakarız.
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Siz hangi toplum kesimlerini önemsiyorsunuz?
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ama biz bunu doğru bulmuyoruz, bunu doğru bulmuyoruz biz. Şimdi, uzlaşma adına buna katılalım: E, peki, niye tarım hayvancılığa katılmıyoruz o zaman? Bunu nasıl izah ederiz? Ha, biz ederiz “İçeriğine katılıyoruz.” tamam ama “E, niye o zaman karşı çıktınız?” diyecekler. Bu hoş bir şey değil. Onun için, kategorik olarak ya katılacağız ya katılmayacağız. Kategorik olarak katılmadığımızı ifade etmek daha doğru olur.
RIZA TÜRMEN (İzmir) – Uygun görürseniz şöyle yapalım: Hepsine katılın, ondan sonra bir şey koyalım altına, diyelim ki: Bu maddelere ihtiyaç olup olmadığı ayrıca tartışılacaktır.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Evet, olabilir.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bu olabilir, tamam.
PROF. DR. HASAN TUNÇ – Aynı notu biz de düşebiliriz.
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Yani bunun içeriğine itiraz etmiyorsunuz. Bu şekilde anayasada yer alabileceğini düşünüyorsunuz ama alıp almayacağı tekrar tartışılacak.
PROF. DR. HASAN TUNÇ – Ama şu tüketicinin koruması biraz şey olsun, bir derlensin, toplansın.
DOÇ. DR. SELİN ESEN – Onu kısaltırız beraber.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Onu başka bir maddede sanki konuştuk. Ekledik mi eklemedik mi bilmiyorum ama.
MERAL DANIŞ BEKTAŞ – Yok, eklemedik.
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Özcan Bey, o zaman bunu da yeşile alıyoruz ama hocamın ifadesi, hepimiz adına açılsın.
ALTAN TAN (Diyarbakır) – Hepimiz adına açılsın, evet.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Kaç maddeydi bu?
OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – 4 madde.
MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Sadece bu 4 değil aslında, şey de var; bu ve benzeri maddelerin…
Dostları ilə paylaş: |