1 nolu yazim komisyonu tutanaklari iÇİndekiler



Yüklə 8,47 Mb.
səhifə71/111
tarix18.05.2018
ölçüsü8,47 Mb.
#50715
növüYazi
1   ...   67   68   69   70   71   72   73   74   ...   111

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yok, hayır ben sizi tercih ediyorum ama sözümdeyim.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Alıyorsunuz gene de, lafta kalıyor.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, yani bu tartışma tabii çok ilgi çekici oldu bizim bakımızdan. Yani yaklaşım farklılığının ortaya çıkması açısından yani şunu öngörüyoruz: Efendim, “Temel hak ve özgürlükler” bölümü hiç olmasın, çünkü nasıl olsa uluslararası sözleşmeler vardır. Devletin organları bakımından başkanlık sistemi önerilmişti, orada da bir anlaşmazlık… O zaman anayasaya ihtiyaç kalmaz zaten.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Rıza Bey, onları yazdık, konuştuk onları.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Sizden başka kimse ilgilenmemiş.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani tabii, öyle olmadığını ümit ediyorum.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – İnanırım, inanırım.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – O zaman tabii yani bu anayasayı niye yapıyoruz?

Başka anayasalara baktığımız zaman, mesela İspanya Anayasası’na baktığımız zaman göreceksiniz ki orada engelliler için, yaşlılar için, gençler için ayrı hak kategorileri konulmuştur. Bu güvence altına almak ne demektir bir hakkı? Yusuf Hocam söyledi, sadece sınırlama değil, güvence altına alınması için bir hakkın, önce o hak öznesinin anayasada yer alması gerekir, ondan sonra da sınırlamanın ne olduğunu belirtmek gerekiyor. Yani anayasaya hakkı koymuyorsanız, hak öznesini koymuyorsanız o zaman tabii ki sınırlama da söz konusu olur. Yani güvence altına alınması için her şeyden önce o hak öznesinin anayasada yer alması lazım. Hangi hak özneleri anayasada yer alır? Efendim, niye esnaf almıyor, köylü almıyor…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Taksici esnafı.

RIZA TÜRMEN (İzmir) –… taksici esnafı almıyor? Hangi hak öznelerinin anayasada yer alacağını uluslararası insan hakları bu konuyu zaten saptamış durumda. Yani Uluslararası İnsan Hakları hukukunda esnaf hakları diye bir hak yoktur mesela ya da efendim…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Geliştiremez miyiz?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – … köylü hakları diye bir hak yoktur ama engelli hakları diye bir hak vardır ama gençlik hakları diye bir hak var, çocuk hakları diye bir hak vardır. Efendim, bunların hepsi mevcut, tanınmış, kabul edilmiş hak kategorileridir. Yani onun için bunları yazmak, aslında böyle yeni bir şey getirmek değildir. Eğer girmesini kabul ediyorsak tabii ki konuşabiliriz, öyle mi olsun, böyle mi olsun? Ama yani işin ilkesine de danışmak lazım.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şimdi ben bir şey önereceğim sadece, kısa bir şey.

Bu eşitlikle ilgili maddede 5’inci fıkrada, pozitif ayrımcılık da orada vardır, mesela bu 1’inci fıkrası sizin gençlik haklarıyla ilgili “Gençlerin kişilikleriyle, fiziksel, zihinsel yeteneklerinin gelişimini sağlayacak tüm önlemleri alır.” Bunu gençler için değil sadece, gençler, yaşlılar, engellilerle ilgili olarak bir cümle şekline çevirip şu fıkraya ekleyebilir miyiz, ne dersiniz?

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Zaten bu kataloglara bakarken, bunları tasnif edelim, ilave edebileceğimiz maddeler varsa oraya, yoksa ayrı diye düşünmüştük. Yani böyle bir imkân varsa…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – İşte 5’inci fıkraya, şuraya bir cümle olarak “Devlet, gençlerin, yaşlıların, engellilerin, fiziksel, zihinsel gelişimini sağlayacak…” vesaire, vesaire bir cümle koysak?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Peki bir şey sorabilir miyim konuyla ilgili olarak?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Lütfen.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Engelliler hakkında ne düşüneceksiniz?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Onu da buraya işte, şey koyacağız. Hepsini...

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Zaten var orada. O zaman ayrı engelli maddesi de olamayacak?

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Hiçbir madde olmayacak, eşitlik…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Üçü de olamayacak, eşitlik maddesini de biraz açmış olacağız.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ayrı çocuk maddesi olacak mı?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Çocuk olacak, çocuk eşitliği zaten.

OĞUZ TURHAN – Engelliler ve yaşlılar aynı zamanda sosyal güvenlik hakkında da…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Burada tersinden ifade etmişiz zaten, bir de düzden ifade edelim.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Şimdi, bir söz alabilir miyim Başkanım?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Lütfen, ne demek.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Şimdi, buradaki mesele şu: Yani CHP ve BDP’nin ortak önerisinde bu bir hak olarak düzenleniyor.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Onu anlıyoruz, yani “Bunu kabul eder misiniz?” diye sordum ben.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Yani bir hakla eşitlik maddesi içerisinde bunun düzenlenmesi arasında içerik olarak farklılık var. Yani birinde, bir talep ortaya çıkabilecek, diğerinde öyle bir talep ortaya çıkamayacak, çünkü eşitlik ilkesi maddesi niteliği gereği farklı bir madde, değil mi?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – O zaman Ali Hocam… Tamam, tabii ki.

Biz, buraya, böyle bir cümle eklesek beraber?

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Peki şöyle bir şey önerebilir miyim ben?

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ama bence ona, köylüleri, esnafları ve diğer şeyleri de…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Taksici esnafını da koyacağız biz.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Şöyle bir şey ekleyebilir miyiz? Bir madde yapalım, diyelim ki: Toplumun özel olarak korunması gereken kesimlerinin hakları diyelim ve sizin söylediğiniz gibi bir madde yapalım.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ama Selin Hocam, özel olarak koruma ifadesi mesela, yaşlılar, engellileri falan kapsıyor ama yani bu himaye şeyi mesela hak öznesinden biraz daha farklı. Ben mesela gençlik için bunun uygun bir ifade olduğunu düşünmüyorum yani.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Şöyle yapalım.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Sosyal haklar içerisinde.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – “Farklı toplumsal kesimlerin haklarını” diyelim.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ama “himaye” lafı değil yani.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ve bunun içerisine burada yazılanların hepsini ekleriz.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Tamam, o olur.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Yaşlılar, engelliler, harp ve vazife şehitleri, dullar yetimler, şehitler, maluller, gaziler…

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – 5’inci fıkradan çıkarırsınız, eşitlikle ilgili maddenin fıkrasını çıkaracak mıyız o zaman?

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Hayır, o da kalsın.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ne diyorsunuz?

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Peki, ekleyince biz bunların hepsinden vazgeçmiş mi oluyoruz?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bir de bunları da mı yazacaksınız üstüne?

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ya şu ama oradaki mesele: Mesela birtakım somut tedbirler öneriyoruz, onların hepsi düşmüş oluyor, anlatabiliyor muyum? Genel bir cümleyle geçiyoruz.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Yok düşmüş olmaz, yani öyle formüle edemeyiz.

O zaman şöyle yapalım, şimdi, bakın ara verelim bu sefer dört partinin danışmanları bir araya gelerek bu şekilde formüle etsinler.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ama her arada danışmanlara bir görev vermeyin gözünüzü seveyim ya.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bir ara verelim.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Hep danışman, hep danışman ya.

PROF. DR. YUSUF ŞEVKİ HAKYEMEZ – Zaten tedbirlerle ilgili vurgu, eşitlikle ilgili maddenin 5’inci fıkrasında vurgu var.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Arada onlara bir bakalım mı? Yani neyi, ne kadar kapsıyor. Olabilirse öyle yapalım tamam.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Sayın Başkanın önerisi üzerinden gidelim.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Evet. Cümleyi bir daha söyleseniz.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Yani bunların hepsini tek bir madde yapalım ve bu 5’inci fıkrada yazanların hepsini içerecek, hatta içinde zikredebiliriz de. Onları bir iki fıkra halinde…

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ve dört partinin ortak önerisi…

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Onu söylüyorum, hak öznesi olarak…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Mesela güzel 1’inci fıkra, engellilerle ilgili de güzel.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Tamam, anlaştık.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Arada bir konuşup, düşünelim.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Kaçta toplanıyoruz?

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – İkide.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Uygun mu?

Evet saat ikide toplanmak üzere toplantıya ara veriyorum.

Kapanma Saati: 12.24
İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.21

BAŞKAN: Mustafa ŞENTOP (İstanbul)

-----0-----

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Oturumu açıyorum.

Dün mesela, bu tarım, hayvancılık vesaire onu yazdık 10 numaralı.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Tamam bunu yazdınız.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şöyle: Bakın, şu vergi, vatan hizmeti, ondan sonra, kamulaştırmayla ilgili olan, onları ayrı bir bölümde değerlendirmemiz lazım, temel hak ve hürriyetler de değil bunlar.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Kamulaştırmayı…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Alacağız.

Bu üçünü ayıralım, sonra…

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Ama artık yani bunlar bittikten sonra…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şu 7’yi, sizin 7’yi ben…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – BDP’nin bu 7.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – “Çevre ve doğal hayat hakkı yanında hayvan hakları, temiz su ve yeterli gıdaya erişim hakkı” bunlar görüşüldü mü acaba 2 numaralı yazım komisyonunda, hatırlıyor musunuz? Yani sanki ben metin olarak gördüm bunları.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – O zaman bunlar gene, “Bunlar birbirine yakın, birleştirilebilir.” deyip geçtiğimiz maddeler, sürekli öyle yapıyoruz ya.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şimdi o zaman, arkadaşlar, bu şeyi yapmayalım, kaldığımız yerden devam edelim, bitirdikçe zaten… Ama tekrar tekrar yani bu bittiyse “bitti” deyince bitsin tamamen. Karar verelim, bittiği zaman…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Biten bitsin, bitmeyen bitmesin.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Biten bitsin, değil mi? Bu muallakta kalmasın yani.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Hayır, yani karar verdiğimiz zaman “Biten bitsin.” nasıl olacak?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Yani bitsin, tekrar dönüyoruz. Mesela, dün konuşulan bir konuyu yeniden başladık konuşmaya başlarken öyle değil miydi? Kıyılar mıydı?

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Kıyılar ayrı, burada yok kıyılar zaten, buraya koymamışlar.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Onları bitirdik, konuştuk. Kıyılar, doğal servetlerin kullanılması. Yani onlar...

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Peki, nerede kalmıştık? Şeyde, bu gençlik, yaşlıların hakları ve engellilerle ilgili…

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Yaşlılar ve engellileri birleştireceğiz.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – …bizim şöyle bir de “özel olarak korunması gereken kesimlerin hakları” gibi bir başlıkla düşündüğümüz bir şey var ama bu…

Buyurun.

TARIK OLCAY – “Özel olarak korunması gereken kesimlerin hakları. Devlet, gençlerin, yaşlıların, engellilerin, sürekli hastaların, harp ve vazife şehitlerinin yakınlarının, malul ve gazilerin ve benzeri özel olarak korunması gereken tüm kesimlerin haklarını korumak ve bu hakları etkin biçimde kullanabilmelerini sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri alır.”

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bunu geliştirebiliriz mesela.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Şimdi, “Devlet, gençlerin, yaşlıların, engellilerin, sürekli hastaların, harp ve vazife şehitlerinin yakınlarının…” Aslında harp ve vazife şehitleri, malul ve gaziler nitelik olarak farklı diğerlerinden. Dolayısıyla, bunu bence ayıralım “Gençlerin, yaşlıların, engellilerin, sürekli hastaların haklarını korumak ve bunların insan onuruna uygun bir yaşam sürdürmelerini sağlayacak ve toplumsal ve siyasal yaşama katılabilmelerini sağlamak…” diye bir teklif olabilir. Bunu bu şekilde yazdırmak lazım.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şunu en azından bir halledelim, bitiyor, az kalmıştır.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Şöyle yapabiliriz, bakın, nasıl olur: “Devlet gençlerin, yaşlıların, engellilerin, sürekli hastaların ve benzeri, özel olarak korunması gereken bütün kesimlerin haklarını korumak ve bunların insan onuruna uygun bir yaşam sürdürmeleri ile toplumsal ve siyasal yaşama etkin biçimde katılmalarını sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri alır.”

Ali Hocam, şöyle bir size göstereyim, oradan da BDP baksın.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Bütünlüğü bozmuş.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Güzel olmuş.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Güzel olmuş?

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Yo, bütünlüğü bozulmuş.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bozulmuş mu?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Neyin bütünlüğü?

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Fıkranın bütünlüğü bozulmuş.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Fıkranın kendi zaten bozuktu, onu düzeltmeye çalışıyoruz.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Fıkranın zaten kendisi yerli yerinde gelmemiş yani gereksiz bir şeydi de…

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Düzeltmeye çalışıyoruz, evet.

Bir de Meral Hanım’a, Özgür Hanım’a ya da Vekile.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Arkadaşlar, bir bakın hele bir zahmet.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Hocam, ne diyorsun?

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Siz gördünüz mü?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Hayır, görmedim.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Yani o zaman öbürünü de yazsınlar madem…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Hangisini?

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Şehit, dul ve yetimler.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Çıkarmış mı onu? Niye çıkarıyorsunuz?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Uymuyor da onun için.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Nasıl uymuyor ya?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Onun için ayrı bir fıkra yazalım yani onlara.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Hayır, o “siyasal katılım”ı falan oradan çıkarın, “şehitler” dursun orada yani.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Selin Hanım, bir bakabilir miyim ben?

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Tabii.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Rıza Bey, bunları yazma imkânı bulmuşsanız bile o şehit, dulların yüzü hürmetine oluyor yani.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Hayır, koyarız tabii yani öyle bir şey…

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Koyacağız onu, hayır da ayrı bir cümle olarak koymak lazım.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – “Demokratik haklar” falan deyince tabii ki uymuyor ama onu illa…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Şehit yakınları ya da malul gazilerin siyasi hayata katılmaları için, toplumsal hayata katılmaları için bir problem yok tabii.

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – İşte onları koyduğunuz zaman uymuyor burada ama onları koymadan ilk şekliyle yapılabilir aslında.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ya da onlar için ayrı bir şey yazarız.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Onlar için ayrı bir cümle koyalım. Yani nitelik olarak farklı olduğu için diğer kısımlardan.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Birisini zayıflatacak yerde öbürünü koruyalım.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Peki, şöyle, “siyasal yaşama” koymayalım. “Toplumsal hayata katılım” yeterli olmaz mı?

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Siyasal yaşama da katılma…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Yani ne mesela?

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Yani örneğin, kendileriyle ilgili konularda karar vermelerini sağlamak amacıyla siyasal yaşama da katılmalarını kolaylaştıracak tedbirleri alsın devlet.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ama onu çıkartırsak diğerlerini de içerir.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Yani örneğin, yasalarla, işte, sendikalar, benzer kuruluşlara…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Onlar var. Şimdi Yüksek Seçim Kurulu, mesela, bunlar için, yatalak hastalar vesaire için falan mobil sandık şeyi üzerinde çalışıyormuş, mesela katılma. Bununla ilgili şeyde herhangi bir düzenleme yok ama çalışmalar yapılıyor.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Doğru, haklısınız, biliyorum ama yani hani, böyle de bir anayasal yükümlülük konusu. Yani devlet her şekilde bunu yapıyorsa ne güzel ama…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Şimdi, tamam da öbürünü yapamıyoruz o zaman tabii.

İşte, bu “siyasal yaşam”ı kaldırırsak “toplumsal hayata etkin biçimde katılmalarını sağlamak” dediğimizde öbürlerini de koyabiliyoruz içerisine yani bölmeden yapabiliyoruz bunu o zaman tek.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Meral Hanım, ne diyorsunuz?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Yani sonuçta, gençlerin siyasal yaşama katılımını engelleyen önemli karar mekanizmalarında yer alması… O yüzden “toplumsal yaşam” tek başına karşılamıyor. Önemli olan, verilen kararlarda rol alabilmeleri.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Peki, şöyle bir şey yapsak…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Amaç sadece toplumsal yaşama katılmaları değil yani.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Peki, bizimkini bir fıkra yapalım. 2’nci fıkra olarak sizin buraya yazdığınızı formüle edelim.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Şimdi, o zaman birbirini tekrarlayacak, o yüzden.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Hayır, tekrarlamadan.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – O zaman şu arkaya bir yazıverin siz, siz bir arkaya yazın.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Şöyle yapsak: Şehit yakınları, malul gaziler için ayrı bir fıkra yazalım oraya. Onları korumak için de devlet ne yapacak, onlarla ilgili ne yapılacaktır?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Toplumsal hayata, işte, katkıda bulunmak…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Onları korumak, insan onuruna yaraşan bir hayat sürdürmeleri filan için etkin, gerekli tedbirleri alır.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Olabilir, bu da olabilir.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Bir yazalım, tekrar formüle edelim. Sonra tekrar konuşalım üzerinde.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Bir de bizim bu son fıkramız var: “Özgürlüğünden mahrum bırakılmış gençlerin eğitim haklarının engellenmemesi için gerekli yasal ve idari düzenlemelerin yapılması.” O, bu durumda hiçbir şekilde yer almıyor. Eğitim hakkı…

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Meral Hanım, suç işlemeye tevessül etmişse zaten kendi hakkını kendisi ihlal etmiş yani. Biz ona ekstra bir hak…

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Türk Ceza Kanunu’nun temel ilkesi: “Suçluluğu ispat olununcaya kadar herkes masumdur.“

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Hocam, mektup mu yazıyorsunuz, ne yapıyorsunuz?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bitirdim.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Hocam, buyurun.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Oku bakalım.

TARIK OLCAY – 1’inci fıkra: Devlet gençlerin, yaşlıların, engellilerin, sürekli hastaların, harp ve vazife şehitlerinin yakınlarının, malul ve gazilerin, dul ve yetimlerin ve özel olarak korunması gereken diğer toplum kesimlerinin haklarını korumak; insan onuruna yaraşır bir hayat sürmelerini ve toplumsal hayata etkin bir şekilde katılmalarını sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri alır.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – “Bunların” olmak zorunda orada.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Dinleyelim bir tamamını.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bir dakika. 2…

TARIK OLCAY – 2’nci fıkra: Özel olarak korunması gereken toplum kesimlerinin siyasi hayata katılmasını kolaylaştıracak tedbirleri almak da devletin görevidir.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – “Siyasi katılım” ayrı bir fıkra mı oluyor?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ayrı bir fıkra.

Hepsini içeriyor, uygun olmayanları, girmeyenleri de içermiyor.

Ne dersiniz?

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Bize uyar.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Olur.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Böylece hepsini kuşatan bir şey olur yani.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Bir tek şuraya “bunların”ı ekleyelim, yani cümleyi düzeltmek için, şuraya.

Yani şöyle yaptım: “Devlet, gençlerin, yaşlıların, engellilerin, sürekli hastaların, harp ve vazife şehitlerinin yakınlarının, malul ve gazilerin, dul ve yetimlerin ve özel olarak korunması gereken diğer toplum kesimlerinin haklarını korumak; bunların insan onuruna yaraşır bir hayat sürmeleri…”

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – 1’inci maddede “bunların” insan olduğunu koymuşuz zaten.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – “Bunların”a gerek yok orada ama.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Ne yok?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Niye?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – “Bunların”a gerek yok.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Olmaz olur mu? Bir bakın.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – “Toplum kesimlerinin haklarını korumak, çıkar haklarını korumayı…” Devam et.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – “Toplum kesimlerinin…” doğru.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Nasıl buldunuz Rıza Bey?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – “Ölenlerin eşleri”, “dul” yerine “eşleri” yani…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – “Bunların eşi” değil, “dul” deyince daha genel ama.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Dulların eşinin korunması, böyle bir bölüm yok tabii.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Hayır, bunların eşi değil sadece kastettiğimiz. Başka sebeplerle de…

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Dul ve yetimler genel tabir mi?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Genel, benim düşündüğüm oydu yani. Sadece bunların değil, daha genel.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Daha genel nasıl?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Yani harp vazife şehitlerinin dul ve yetimleri değil.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Evet, evet, genel olarak…

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Ha, genel olarak.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bir şekilde boşanmış olanlar.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Mesela, evet…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Şimdi, tabii, dul sadece kadınlar için değil, erkekler içinde olabilir.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Erkekler için de var.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Tabii tabii

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani boşanmış erkekler de korunacak mı şimdi?

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Hayır, ama “dul” yerine ne kullanılır ya?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Erkekler için de kullanılıyor. Korunmasınlar mı? Eylem yaptılar geçen, Aile Bakanı da devreye girdi.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – “Boşanmış veya eşini kaybetmiş” desek?

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Şimdi, şöyle bir durum var: Günümüzdeki…

Arkadaşlar, önce bir şeyi anlatayım burada: Gerçekten bir ihtiyaç var. Bu “dul” kelimesini nasıl ifade ederiz, onu bilmiyorum. Sosyal güvenlik hukukumuzda, bakmakla yükümlü olunan, yaşı geçmiş, evlenmemiş, evlendikten sonra da boşanmış olanlara da -bayanlar bakımından sadece- Türkiye’de ne yapılıyor? Sosyal güvenlik yardımı yapılıyor, erkeklere yapılmıyor ama bu. Burada bir eşitsizlik görünümü var ama Türkiye’nin sosyal ihtiyaçlarına da çok uygun bir düzenleme bu. Dolayısıyla, buna da anayasal dayanak olabilecek bir düzenleme aslında bu. Ama burada “dul”la kastettiğimiz şeyin, aslında “evlenip boşanmış kadın” anlamında -yani hepimizin kafasından geçen de budur normalde- bunu nasıl ifade edebiliriz? “Dul” kelimesi bunu karşılar mı, karşılamaz mı?

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Dul illa… Boşanmışa da “dul” diyoruz, değil mi? Şimdi, sosyete güzelleri falan var mesela onlar da dul yani.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – İşte ayrı bir tartışma konusu.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Yani şimdi ne yapacağız biz? Ne diyorsunuz şimdi?

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – Yani benim açımdan, okuduğumda ben bunu böyle anlıyorum ama…

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Ben de böyle anlıyorum ama…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Nasıl? Hepsini kapsayan?

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Evet.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ben de öyle anlıyorum.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Ben de öyle anlıyorum.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Ben de öyle anlıyorum.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Gerekçeye yazarız, gerekçeyle açıklarız kapsadığını.

ALTAN TAN (Diyarbakır) – Gerekçeye yazalım.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – “Dul” kimdir?

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Evet, “Dul” kimdir?

PROF. DR. ALİ AKYILDIZ – O zaman, bunu gerekçeye yazalım böyle ama daha sonra daha güzel bir “dul” lafı bulursak…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Tamam, o zaman, İbrahim Bey, bunu kayda geçelim. Belki çıktı alır dağıtırız herkese hemen. Bir de gerekçe notu da düşelim “dul” kelimesinin erkek ve kadınları kapsayacak şekilde anlaşılacağına dair, gerekçe şeyi yazmamız lazım.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Boşanmış, eşi ölmüş vesaire.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Evet.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Teknolojinin iflas ettiği şu andan itibaren, bizim çalışmalarımız verimli olmayacağından dolayı…

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Ama ne kadar gayretli olduğumuzu gösteriyoruz yani.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Evet.

ÖZGÜR SEVGİ GÖRAL – Ama artık gayretin de bir sonu olmalı bence.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Teknoloji bağımlısı olmuşuz yani.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Yarın, Başkanım, kaçta buluşuyoruz?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – İşte yarın Oktay Bey müsait değil.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Başka vekil?

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – O zaman pazartesi mi yaparız, salı mı?


Yüklə 8,47 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   67   68   69   70   71   72   73   74   ...   111




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin