1 nolu yazim komisyonu tutanaklari iÇİndekiler



Yüklə 8,47 Mb.
səhifə87/111
tarix18.05.2018
ölçüsü8,47 Mb.
#50715
növüYazi
1   ...   83   84   85   86   87   88   89   90   ...   111

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Genel ahlak niye yeşil?

DİLEK KUMCU – Genel ahlak yeşil; 2 parti kabul ediyor genel ahlakı, BDP ve CHP genel ahlakı kabul etmiyor.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Bunu düzeltelim.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Arkadaşlar, bakın, teknik arkadaşlar da burada. Prensip bu şekilde, 2 parti öneriyorsa kırmızı yazıyoruz. Bir örnek oldunuz, amenna bu yanlış, suimisal emsal olmaz. Geçti zaten, bu örnek. Çok mu var? Bakın söyleyin, tahminî konuşmayın.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – İşte ona bakalım, tarayalım, paylaşalım bunu.

DİLEK KUMCU – Ben tek tek listesini veririm.

MUSTAFA ŞENTOP (İstanbul) – Bir tane çıktı.

OKTAY ÖZTÜRK (Erzurum) – Öğleden sonraki toplantıda o belirlenecek, artık birlikte çalışılıyor.

Toplantıyı kapatıyorum.

Kapanma Saati: 11.48


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 14.20

BAŞKAN: Rıza TÜRMEN (İzmir)

-----0-----

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Efendim toplantıyı açıyoruz.

Hoş geldiniz.

Aramızda bulunan değerli öğretim üyelerimiz şöyle: Profesör Doktor Yavuz Atar, Doçent Doktor Selin Esen, Profesör Doktor Hasan Tunç, Sayın Meral Danış Beştaş, Yardımcı Doçent Doktor Mehmet Ali Zengin, Dilek Kumcu -lisans öğrencisi kendisi- Mustafa Kemal Çiçek, Oğuz Turhan, Yusuf Buzgan ve Sayın Ferhat Kabaiş.

Şimdi, 2’nci Komisyon olarak milletvekili seçilme yeterliliğini görüşmeye başlamıştık. Ona devam edelim. Yaşla ilgili öneriler var. Adalet ve Kalkınma Partisi 18 yaşını dolduran her vatandaşın milletvekili seçilmesini öngörüyor. Milliyetçi Hareket Partisi 25 yaşını dolduran, BDP de 18, CHP de bir ortalama olarak 21.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – (1) ve (2)’yi yazdık Başkanım.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – (1) ve (2)’yi yazdık. Nerede kalmıştık?

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Milletvekili seçilemeyecekleri saydık.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – “Aşağıdaki sayılanlar milletvekili seçilemezler.” dedik. Oradayız. Onu denkleştiriyoruz.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Sayın Başkanım, en son, en az ilköğretim diploması mı olsun, yoksa Türkçe okuma yazma bilen kâfi olsun şeklinde bir tartışmamız vardı.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Evet “Kısıtlılık durumu”nda kaldık. Kısıtlılık durumu Medeni Kanun hükümlerine göre yeniden değerlendirilecekti.

FARUK BAL (Konya) – Kısıtlılık açıklığa kavuşmuştu.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Kavuştu.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – İlköğretim mezunu olmayanlar…

FARUK BAL (Konya) – O zaman siz CHP olarak biraz müteredditte kalmıştınız. Şimdi açıklığa kavuşturabiliriz.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Okuma yazma.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Türkçe okuma yazma bilmeyenler.

FARUK BAL (Konya) – Yani o sizin izah ettiğiniz gerekçenin tam aksi sonuç doğurur diye biz ifade etmiştik.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Türkçe okuma yazma bilmeyenleri görüştük mü?

FARUK BAL (Konya) – Görüştük de siz orada mütereddit kalmıştınız. Şöyle mütereddit kalmıştınız: CHP olarak, geçen haftaki toplantılarda, Türkçe okuma yazma bilmediği hâlde uyduruk diploma alarak okuma yazma bilir hâle gelir şeklinde dolanlı bir yoldan hareket edebilir gerekçesiyle “Türkçe okuma yazma bilenler” hükmünü getirmiştiniz. Biz de MHP olarak buna karşı çıkmıştık. Türkçe okuma yazma bilmek daha kötü bir, kanunun arkasına dolanma nedeni olarak görülebilir. Örnek vermiştik işte. Vatandaşlığa geçen, geçmek isteyen insanları Türkçe okuma yazma konusunda bir uyduruk imtihana tabi tutuyorlar. “Biliyor” diyorlar, geçiyor. Bunda da futbolculardan örnek vermiştik. Bu örnek aynen burada yansır. Öbüründe hiç olmazsa kurumsal bir kimliğin verdiği resmî bir belge vardır, doğrudur. Yani ilköğretim mezunu olmak doğrudur demiştik.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tabii orada da yani onun tersi de var, ilkokul diploması almak da bazen kolay olabiliyor.

FARUK BAL (Konya) – Onu biraz önce anlattım. Onu dinlemediniz galiba Sayın Başkan. Konuşan arkadaşları dinlemeniz gerekiyor.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Dinledik de yani hile karıştırdınız mı her ikisinde de hile karıştırılabilir.

FARUK BAL (Konya) – Şimdi, birincisinde eğer hile karışacaksa kurumsal bir kimliğe karşı hile yapılması son derece de zor ama ikincisinde 2 tane Türkçe öğretmeni “Evet, okudu, konuştu, Türkçe biliyor.” diyor, basıyor imzayı. Bu daha kolay yapılabilecek bir hiledir.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Sayın Başkan, bizim önerimizde bu bölümü almamıştık fakat hani tartışma 3 partinin de önerisi olduğu için ilköğretim mezunu olmayanlar ve Türkçe okuma yazma bilmeyenler. Şimdi, ilkokul sistemimiz değişti. Hele bu son 4+4+4’le ilkokul değil artık ilköğretim ve sekiz yıllık işte şimdi on iki yıllık bir dönemi kapsıyor ve burada artık, yani anayasada biz “İlköğretim mezunu olmayanlar.” derken YSK ya da yeni kurulacak -işte biz seçim konseyi demişiz, her ne ise- üst kurul orada şöyle bir şart arayabilir ve tartışmalı hâle gelir, yani eski ilkokul diplomaları, ilköğretim mezunları. Bu yüzden buradaki “ilkokul diploması”ndan kastımız da Türkçe okuma yazma bilmesidir zaten. Yoksa ilkokul diplomasının başkaca vasıfları aranmıyor. Bu nedenle hak kaybına mahal vermemek ve o başvurulardaki ölçüyü objektif olarak değerlendirmek açısından belge aramaktan ziyade -şu anda halk eğitim merkezlerinde dışarıdan eğitimle diplomalar verilebiliyor fakat- belirli bir diploma aramaktansa... Diplomalar arasında da şey olabilir, halk eğitim merkezi vermiştir okuryazarlık belgesi, biri işte otuz yıl önce ilkokulu bitirmiştir, almıştır belge. O belgelerde de, hepsinde aynı şey yok, yani etkisi tartışılabilir. Biri ilkokuldan almış diplomayı, biri halk eğitimden almış, biri başka bir yerden almış. Bu yüzden hani görüş belirtmek açısından söylüyorum, ağer yazılacaksa biz de uzlaşmak adına, uzlaşmayı bozmamak için Türkçe okuma yazma bilmeyenler ya da bilenlerin olacağı konusunda olumlu görüş verebiliriz ama aksi, diploma şartı biraz sıkıntılı.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Buyurun.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Şimdi, bizim burada “Türkçe okuma yazma bilmeyenler.” ifadesini tercih etmemizin nedeni seçilme yeterliliğini sırf bu nedenle zorlaştırmamak. Yani bundan kaynaklanan bir sıkıntı yaşanmasını önlemek. Şimdi, bir de günümüzde işte Türkçe öğretim merkezleri var, TÖMER vesaire gibi yerler. Belki kanunla, kanun koyucu, bu Türkçe okuma yazma bilmeyi böyle merkezî bir kurumun sınavına bağlayabilir. İlköğretim diploması olmayanların TÖMER gibi merkezî bir kurumun sınavına girmek ve bu sınavda başarılı olmak gibi bir şart arayabilir. Dolayısıyla hani ilköğretim diplomasının, işte Türkçe okuma yazma bilmenin yeterli olmayacağı, ilköğretim diplomasının ya da okuma yazma bilmeyenlerin milletvekili seçilmesini engelleyecek bir tedbir olacağı kanımca geçersiz. Dediğim gibi başka yollardan bunu sağlamak ya da bunu kanıtlamak mümkün olabilir diye düşünüyoruz biz. Yani burada amaç seçilme yeterliliğini sırf ilköğretim diploması nedeniyle zorlaştırmamak, Türkçe okuryazar olmanın yeterli olması.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Okuryazar olması yeterli.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Evet, Türkçe okuryazar olmanın yeterli olması. Dediğim gibi bu da merkezî birtakım sınavlarla sağlanabilecek bir şeydir. Kanun koyucu, böyle bir şeyi öngörebilir ve seçilmek isteyenlerin ya da adayların eğer herhangi bir diplomaları yoksa, ilköğretim, ilkokul diploması yoksa bu sınavdan başarılı olmalarını şart koşabilir. Nitekim benzer düzenlemelerin, örneğin bazı Baltık cumhuriyetlerinde olduğunu görüyoruz.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Kaldı ki şimdi ilköğretim diploması dediğiniz zaman Meral Hanım’ın değindiği gibi bu kaç yıllık bir öğrenimi kapsıyor, on iki mi, sekiz mi?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – On iki şimdi.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Zaten “18 yaşında” diyorsunuz.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Sayın Başkan, şimdi yeni düzenlemeye göre 1’inci kademe, 2’nci kademe, 3’üncü kademe sanırım. 2’nci kademe ilköğretime tekabül ediyor.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Sekiz yıl yani.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Dolayısıyla muhtemelen o aranacak, yani 2’nci kademe. Ama ileride, çok ileride şu tartışmaya ortaya çıkabilir. Olur da birisi geç bir yaşında 2’nci kademeyi bitirmiş, henüz 3’üncü kademeye devam ederken aday olabilir mi diye bir tartışma belki ileride olabilir ama evvelki kişiler için, yani bu sistemden öncekiler için…

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Şimdi, bir taraftan 18 yaş getiriliyor, öbür taraftan ilkokul sekiz yıllık filan bir devreyi kapsıyor. Adam zaten ilkokul diploması alana kadar 18 yaşını bitirmiş olacak. Alamadan… Yani biraz zor okuyanlar da var Hocam.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Şimdi, zorunluluk getiriliyor ama belki yine buna rağmen o diplomaya sahip olmayanlar olabilir.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Evet.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Onu arz edebilir miyim.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Buyurun efendim.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Değerli Başkanım, değerli arkadaşlar; bir: Bir defa öğrenim şartı, bilme şartı bir Anayasa sorunudur. Selin Hanım’ın dediği gibi, işte, “Kanunla şöyle düzenleyebiliriz.” falan filan, mümkün değil bu. Bu milletvekilliği statüsünün kurucu şartları Anayasa sorunudur. Onun için anlaşılabilir, yasayla farklılaştırılamayacak, tanımlı, içeriği belli bir kloz, bir norm açık kriterli norm getirmeliyiz. Burada parlamenterlik yönünde bir bilgi standardı önemli. İlköğretim asgari bir bilgi standardıdır Faruk Bey, bilgi standardıdır. Yani diyelim ki, şimdi, dışarıdan Türkçeyi TÖMER’den aldı, hiç de okumadı. Bizde, Allah nur içinde yatırsın, yakın tanıdığım bir insan vardı, sevilir sayılır bir kişiydi, Mehmet Kazova, hiç okumayı bilmezdi, yani dışarıdan da öyle diploma almıştı. Bir bilgi standardı önemli. İlköğrenimin hangi anlama geldiğini, belirsiz norm yerine, gerekçede onu açabiliriz. Yani yasa koyucu yarın ilköğrenimi beşe, altıya çıkarır, dörde iner yani burada ne murat ettiğimizi yazmalıyız. Bilgi standardı önemli.

Dil standardı da önemli. Bunu Osmanlı 1876 Meclisi Mebusanı yaşadı. Cezayirli bir parlamenter çıkıyor, Arapça hitap etmek istiyor Genel Kurula, topluluğa. Ahmet Ferit Paşa diyor ki: “Kardeşim, evvela gideceksin, şu anda Anayasa’mızda yazılı olan dili öğreneceksin, ondan sonra gelip kürsüde konuşacaksın.” Onun için yarın Türkçeyi bilen, işte, ilköğrenimini almayan kişinin Türkçeyi bileni çıktı… Ben ekstrem bir örnek vereyim: Batumlu birisi, Batum kökenli -mesela benim annem küçükken Türkçeyi bilemezdi, konuşamazdı, bir orman köyüne gelmiş, hiç konuşamazdı- milletvekili oldu, diplomayı da aldı. Yani dil önemli. Burada Türkçe okuma yazmayı bilen değil, kriter olarak ilköğretim mezunu olmayanlar, ilköğrenim mezunu olmayanlar… O terimi, Hocam, siz onu çok iyi…

FARUK BAL (Konya) – İlköğretim.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Doğrudur, ilköğrenim midir, öğretim midir, çünkü o tamamen, “millî eğitim” temel kanunlarda farklı, kategorileri farklı kavramlar, onu doğru yapıp… Ama eğer ifade buyurduğunuz gibi…

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Bir şeye ben işaret etmek istiyorum Sayın Başkan. Şimdi, burada biz bir diploma şartı yanı sıra, Türkçe bilmeyi de arayacak mıyız ya da bu diplomayı ararken maksadımız Türkçe bilmesini mi istiyoruz?

Şimdi, burada aslında iki durum var: Eğer birinci amacımız gerçektenden de Türkçe okuyup yazmak değil mi? Yani bu parlamento çalışmalarına katılabilmesi için. Az evvel sayın İyimaya’nın verdiği örnekte olduğu gibi. Türkçe bilmiyorsa, hani Osmanlı Meclisinde Türkçe bilmeyen adam Cezayir’den gelmiş mebus olmuş. Bu, tabii, şöyle varsayılmış olabilir: Bizim şu an milletvekili olmak için vatandaş olmak gerekiyor, vatandaş olmak için Türkçe bilmek gerekiyor.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Türkçe bilmek germiyor Hocam.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Hayır hayır dışarıdan gerekiyor ama bir olgu var ülkemizde.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Kanuna göre gerekiyor.

FARUK BAL (Konya) – Vatandaşlığa kabul için.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Evet, kabul için gerekiyor.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Fakat tam da ben oraya geliyorum Meral Hanım.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Özür şu anda vatandaş olup Türkçe bilmeyen milyonlarca insan var yani.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – İşte tam da oraya geliyorum. Dün biz sizi dinlememiştik bugün de siz dinlemiyorsunuz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Estağfurullah, hayır hayır. Ben sadece parantezde vatandaş olup Türkçe bilmeyen milyonlarca insan olduğunu söylüyorum.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Tam da oraya geliyorum, diyorum ki: Kanun vatandaşlıkta varsayımsal olarak Türkçe bilmeyi arıyor, dışarıdan gelenlerden bunu açık arıyor. Ama bir olgudur ki ülkemizde, Türkçe bilmeyen vatandaşlarımız var, doğumdan vatandaşlığı almış değil mi? Şimdi, bu şekilde milletvekili seçildi ki bu gerçekten de çok rahatlıkla olabilir, çok rahatlıkla olabilir ülkemizde. Ben diyorum ki: O zaman bunu anayasa yazımında çok iyi bir şekilde değerlendirmemiz lazım. Gerçi, aslında Anayasa’nın hani bu resmî dil Türkçe konusunu tartışırken elbette ki yasama faaliyetleri Türkçe olacaktır, resmî dil orada şart koşulursa da Türkçe bilmeyen buna katılamayacak. O yüzden, belki, burada, şimdi CHP’nin bu önerisi belki de şu açıdan tartışılmalı, bizim üstünde çok da durmadığımız… Yani ilköğretim mezuniyeti şartı, lise mezuniyeti, üniversite mezuniyeti yani bir diploma şartı ayrı bir şeydir ama bir yandan da Türkçe okuyup yazmayı bilmek de ayrı bir şart olmalı gibi geliyor bana.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – İkisini birden mi koyalım?

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Yani bunu Sayın İyimaya da değerlendirsin, bu durumlar karşında sanki… Başkanım bunu sesli düşünüyorum şu an böyle bir şey var.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tamam. Özgürsün Hocam.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Şimdi siz tam yokken doktorla konuşurken böyle bir mevzu oldu.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Anladım.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – İsterseniz ben arada devam edeyim siz İyimaya’ya özet geçerken.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yavuz Hocam, şunu anlamak doğru mu, siz ikisini birden mi koyalım diyorsunuz?

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Ben sesli düşünüyorum yani burada önümüzde bir durum belirdi, Sayın Başkanım.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Evet.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Şimdi, vatandaşımız olup da Türkçe bilmeyenler var. Bu milletvekili olursa ilköğretim… Başka bir şey daha söyleyeceğim ilköğretim mezunu bunu karşılamayabilir. Nasıl karşılamayabilir? İlköğretimini yurt dışında tamamlamış olursa ne yapacağız.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Siz benim bütün söyleyeceklerimi önden söylüyorsunuz.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Yani, ben, tam da bunları düşünüyordum. Eğer anayasada açık bırakmayalım, yani yasamada faaliyet icra eden kişi Türkçe okuma yazma bilsin, ilaveten bir diploma arayacaksak o ilköğretim mi olur, lise mi olur? Neyse onu ayrıca…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Hocam sorun olmamış ya.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Başkanım olmamış ama olabilir.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Olmaz.

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Ben bunu yüksek sesle düşündüm buyurun.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Bir saniye ben bir söyleyeyim çünkü Yavuz Bey’in söylediklerinden devam edeceğim. Aslında benim söyleyeceklerimi önden söyledi. Örneğin Türkiye’de seçilme yeterliği işte Amerika Birleşik Devletlerinde devlet başkanının seçilme yeterliliği gibi değil. Biz doğuştan vatandaş olmak gibi bir koşul aramıyoruz. Dolayısıyla, teorik olarak sonradan vatandaş olanlar için de milletvekili seçilmek mümkün.

Şimdi, burada en az ilköğretim diplomasi olmayanlar dediğimiz zaman, o zaman sonradan vatandaş olmuş ya da Yavuz Bey’in dediği gibi sonradan vatandaş olmamıştır ama yurt dışında okumuştur. Dolayısıyla, ilköğretim diplomasını, diğer bütün diplomalarını yurt dışında almıştır. Bu, onun Türkçe okuryazar olduğu anlamına gelmez. Türkçe okumayabilir, yazmayabilir. Dolayısıyla, Türkçe okuma yazma dediğimiz zaman burada bir açıklık bırakmamış oluyoruz. İster sonradan vatandaş olsun, ister doğuştan Türk vatandaşı olsun, ister yurt dışında bütün öğrenimini görsün diplomalarını yurt dışında alsın, ister almasın ama bizim için önemli olan Türkçe okuryazar olması; Türkçeyi bilmesi, konuşabilmesi, yazabilmesi, okuyabilmesi. Dolayısıyla, hani bizim teklifimiz en azından böyle bir olasılığı dışarıdan bırakması açısından daha uygundur diye düşünüyorum.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Yani bu bana çok yabancı gelmedi, bu ikisini birden kullanmak. Yani hem ilkokul diploması olsun hem de Türkçe bilsin, iki koşul birden arayalım.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Değerli arkadaşlar, Meral Hanım, burada bir: Bizim Anayasa hukukumuz bakımından yerleşik olan formlara pek ilişmememiz lazım. Burada ilköğrenim mezunu olmak, ilkokul diploması almak vesaire gibi formatlar bizim…

Bir: Şurada, şimdi diyelim ki: Türkçe ilkokul mezunu, hocamın örneği, Almanya’da öğrenim gördü, Türkçeyi gerçekten bilmiyor ama Türk vatandaşı seçildi. O Meclisin iç faaliyetleriyle ilgili o zaten kürsüden konuşamayacaktır.

FARUK BAL (Konya) – İlle de milletvekili olsun.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – O zaman daha büyük sorun çıkacak.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Efendim hayır.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Milletvekili yapmış olacaksınız.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Orada koşul koymayacağız. Onu kendisi oturup öğrenecek Osmanlı bunu öyle yapmış. Yani orada devletin resmî dilini konuşacağız, dili konuşacağız, orada neyse o dilden konuşabilecek. Yani, yarın, biz böyle bir kayıt koymamız… O, parlamentonun iç faaliyetiyle ilgili. Bir: Kürsüden konuşamayacak bilmiyorsa, milletvekili olmaz.

İki: Teklif vermeyecek.

DOÇ. DR. SELİN ESEN –Peki, ama koşulları neden arıyoruz o zaman.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Bence Türkçe bilmek değil, bilgi standardı önemlidir. Meclis faaliyetinin yürümesi bakımından devletin dili neyse o olacaktır, her ne ise o olacaktır. Bence, burada, ilköğrenimini bitirmiş olmak veya diploma almış olmak gibi bilgi standardını ortaya koyan… Burada bilgi standardı asıl olan, dil değil, dil zaten devletin resmî dili 3’üncü maddede onu tartışacağız. Yani devletin resmî dili o olacak da… Türkçeyi bilmiyor yani o kendisi katlanacak ona. Yani milletvekili seçilmek için Türk vatandaşı olmanın dışında ilave diploma tamam, dil bilme şartını doğru bulmuyorum.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Ama dil bilmeden nasıl olacak.

FARUK BAL (Konya) – Biz, tabii, dil bilme şartını, Türkçeyi bilme şartını doğru buluyoruz. Doğru bulduğumuz içindir ki bunun kurumsal bir belge ile desteklenmesi gerektiğini ifade ediyoruz. Bunun adı da mevcut Anayasa’mızda “ilköğretim mezunu” şeklinde ilköğretim diploması ama Meral Hanım’ın ifade ettiği gerekçelerle bu kurumların yasa ile değiştirilerek adları, süreleri değişebiliyor. Bunu ilköğrenim kurumlarından birisinden mezun olmak şeklinde söyleyebilirsek.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Peki, Almanya’da mezun olduysa ağabey, denklik var.

FARUK BAL (Konya) – Şimdi, o zaman da hocamın ve Selin Hanım’ın dediği durum ortaya çıkıyor.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – İkisini birden o zaman koyalım mı? işte o önemli.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Bence ikisini birden koyalım.

FARUK BAL (Konya) – Şimdi, bunu, tabii, ben çok fazlasını bilmiyorum ama çok teknik bir mevzu. Almanya’da mezun olanlardan birisinin veya yabancı ülkelerden mezun olanlardan birisinin diploması Türkiye’de denkliğe tabidir değil mi?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii.

FARUK BAL (Konya) – Bu denkliğe tabii sırasında dil meselesi tartışılıyor mu?

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Yok tartışılmıyor.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Tartışılır, denklik alması lazım sanırım.

FARUK BAL (Konya) – Hayır üniversitelerde tartışılıyor da ilköğretim de tartışılıyor mu? Eğer burada bir açıklık yoksa…

DİLEK KUMCU – Şöyle bir yönetmelik var: Milli Eğitim Bakanlığının Denklik Yönetmeliği var ve bu denklik yönetmeliğine göre hem ilköğretim hem orta öğretim hem lise için seviye tespit sınavları ve dil şartına bakılıyor.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – O zaman çift yazalım.

FARUK BAL (Konya) – Dil şartına bakılıyor mu?

DİLEK KUMCU – Evet. 05/03/2004 tarihli Milli Eğitim Bakanlığı Denklik Yönetmeliği.

FARUK BAL (Konya) – O zaman…

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yönetmeliği ne yapacaksın?

DİLEK KUMCU – Hâlihazırda uygulamadaki durumu söylüyorum.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Alt normlara göre üst normları oluşturamayız.

FARUK BAL (Konya) – O maddeyi şuradan bir çıktı alın. Şimdi bunu toparlayabilir miyiz?

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Buyurun.

FARUK BAL (Konya) – Ben bir uzlaşmaya varılması açısından ifade ediyorum. Eğer denklik şartı aranıyor ise biraz önce verilen örneklerin gerekçesi ortadan kalkmış oluyor. Biz Türkçe bilme gereğini gerekçeye yazabilir ve ilköğrenim kurumlarından birisinden mezun olmak şeklinde daha önceki Anayasa’nın bakış açısına uygun bir çözümü bulabiliriz. Yok, bu bizi tatmin etmiyor diyorsanız, o takdirde Türkçe okuryazar olmak ve şöyle bir okulda mezun olmak gibi bir formülasyona da evet diyebiliriz.

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Şimdi, tabii, bu, hani bir teknik sorun ama bizim burada sadece Türkçe okuma yazma bilmeyle sınırlanmamızın nedenlerinden biri de seçilme yeterliliğini hani böyle -Türkiye şartları nedeniyle- ilköğretim diplomasıyla zorlaştırmamak. Yani bir gerekçelerimizden biri de buydu.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Mezuniyeti kaldıralım diyorsunuz?

DOÇ. DR. SELİN ESEN – Yani Türkçe okuma yazma bilmek yeterli olsun diyoruz.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Tabii, bu yönetmelik yalnız, yani yönetmelik bugün var yarın yok.

Buyurun Meral Hanım.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Kanunda da teminat yok Anayasa’ya göre

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Şimdi, burada milletvekilinin seçilme yeterliliğini konuşuyoruz ve belirli ölçülerle görüşlerimizi ifade ederken Sayın İyimaya “Belirli formatlara, normlara aman eski Anayasalara da dokunmayalım.” Biz bu görüşü kesinlikle reddediyoruz baştan beri.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yerleşik kültüre.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Biz, yeni bir anayasa yapıyoruz 82 Anayasa’sı ya da eski ya da daha önce böyle nitelendirilmiş aman biz bundan vazgeçmeyelim diye bir kaygı ve notumuz asla yok.

RIZA TÜRMEN (İzmir) – Kaldı ki 61 Anayasası’nda Türkçe okuma yazma şartı aranıyor.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Evet, sonuçta önümüzde geçmiş anayasalar da var. Biz, Türkiye koşullarında: Bir, başta da ifade ettim, bir kere ilköğretim mezunun olma şartını aramak başlı başına hakkı ortadan kaldıran bir sonuç doğuruyor. Yani bizim ülkemizde bölgeler arası gelişmişlik farkı, eğitim öğretim olanaklarının eşit derecede uygulanmaması, milyonlarca Türkiye vatandaşının, Kürtlerin özellikle, okuma yazma bilmemesi ve ilköğretim eğitimini bile alamadığı gibi bir realiteyle karşı karşıyayız. Yani şu anda Diyarbakır’da, Mardin’de, Siirt’te, Bingöl’de yani Kürt coğrafyasında birçok ilde, köylerde, beldelerde bir kere geçmiş yıllarda okul yok yani bunlar vatandaş değil mi? Okul olmadığı için okula gidememişler, okula gidemedikleri için okuryazar değiller. Yani dili geçiyorum zaten ve dil bilmiyorlar çünkü özellikle kadınlar pazar ilişkilerinde kullanmadığı için Türkçeyi de öğrenmemişler, öğrenememişler. Hani, biz, şu anda şunu da diyoruz: İyi ki de kadınlar var çünkü dil bugüne kadar geldi çünkü dilin taşıyıcısı da onlar aynı zamanda. Şimdi, burada hukuk karşısında herkes eşit değildi bugüne kadar, bugünde hâlâ bu farklılıklar ve ayrımcılıklar devam ediyor. Bu nedenle milletvekilliği gibi halkın vekilliğini üstlenecek bir statüyü konuşurken, biz bütün vatandaşların o haktan azami derecede yararlanmasının koşullarını yaratmalıyız yani azami düzeyde. Yoksa milletvekilliğinin illa böyle çok büyük bir akademik unvanı, geçmişi, teorisyen olması, titrinin olması falan gerekmiyor, gerekmemeli de çünkü halkı temsil etmek bir eğitim ve öğretime dayanmıyor.

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Tabii, aynen.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Halkın eğitim düzeyi ile orantılı değil, halkın sorunlarını, düşüncelerini ne bileyim… Belki çiftçiler otururlar kendi aralarında bir çiftçi gösterirler ya da ne bileyim başka bir grup sosyal, toplumsal grup bu bizim milletvekilimiz olsun diyebilirler yani bu çağımızın çok uzak olduğu değerler ve gerçekler değil. Bu

PROF. DR. YAVUZ ATAR – Okuma yazma şartını da mı aramayalım?

AHMET İYİMAYA (Ankara) – Türkçe bilmez şartını arıyor.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ – Bu şu ana kadar anlattıklarımın tümü aslında bizim gerçek savunduğumuz düşünceler. Ben başta da ifade ettim sırf uzlaşmak için…

Hani sonuçta ülkemizin realitesini de biliyoruz. Bugüne kadar Türkiye Büyük Millet Meclisine Türkçe ve okuryazar olmayan kimse seçilmedi. Hani bu anayasada yazsa da yazmasa da böyle zımni de bir kabul var. Ben bir realiteden söz ediyorum. Biz gerçekten şunu düşünüyoruz, buraya yazmamalıyız hatta. Yani okuryazar olmayı bile yazmadık, bilerek yazmadık, bilmeden değil. Zaten zımni bir şey var milletvekili adayı olursa partiler ya da ilgili birimler bunu bir şekilde hani orada konuşsun, yazsın gibi bir şart arıyorlar. Bizim esas düşüncemiz bu ve bu nedenle eğer okuryazarlıkta uzlaşma sağlanmazsa biz kendi önerimize geri dönüyoruz ve o fıkrada onayımız yoktur. Yani, biz, uzlaşma olmayacaksa çünkü biz üç partinin uzlaşmasına karşı çıkmamak adına okuryazarlığı kabul edebileceğimizi söyledik ama bizim esas düşüncemiz hani herkesin milletvekili olabileceğidir, herkesin, hiçbir şart aramadan.


Yüklə 8,47 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   83   84   85   86   87   88   89   90   ...   111




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin