Padişahlık Sırası 23
Saltanatı 27 Yıl
İslâm Halifelik Sırası 88
Cülûsu 22 Ağustos 1703
Babası Sultan IV. Mehmed Hân
Annesi Emetullah Rabia Gülnuş Sultan
Doğumu 31 Aralık 1672
Vefâtı 1 Temmuz 1736
Kabri İstanbul Yeni Camide Turhan Vâlide Sultan Türbesindedir
Osmanlı padişahlarının yirmi üçüncüsü, İslâm halifelerinin seksen sekizincisi. Sultan dördüncü Mehmed Hanın oğlu olup, 31 Aralık 1673'te Râbia Gülnûş Emetullah sultandan doğdu. Şehzadeliğini önce Topkapı, daha sonra da Edirne saraylarında geçiren Ahmed Han, iyi bir tahsil gördü. İlk dersini sultani Mehmed Efendiden aldı. Seyyid Feyzullah Efendiden uzun yıllar ders gördü.
Devrin büyük hat üstâdı hattat Osman'dan yazı meşk etti. Ağabeyi Sultan İkinci Mustafa Han'ın çıkan cebeci isyânında tahttan indirilmesi üzerine 22 Ağustos 1703'te Osmanlı padişahı oldu. Biat merâsiminden sonra, İstanbul'a gelen Sultan Üçüncü Ahmed, Edirne vak'asında isyânı çıkaran elebaşıları büyük bir ustalıkla birbirine düşürerek ortadan kaldırdı. Baltacı Mehmet Paşayı sadârete getirdi. Devletin iç işlerini düzeltmek için çalışmalar yaptı. Karlofça Antlaşması yeni imzâlandığı için, devlet barış içinde idi. Ancak bu sırada İsveç kralı on ikinci Şarl, Poltova'da Ruslarla yaptığı bir savaşı kaybederek, Osmanlı Devletine sığındı. Kralı tâkip eden Rus ordusu Osmanlı topraklarına girdi ve tahribatta bulundu. bu durum üzerine Osmanlı Devleti Rusya'ya harp ilân etti. Nitekim Sadrazam Baltacı Mehmed Paşanın kumandası altındaki Osmanlı ordusu 9 Nisan 1711'de Rusya seferine çıktı.
Baltacı Mehmed Paşa, Rus Çarını Prut üzerinde Palcı mevkiinde kıstırarak, etrafını çevirdi. Esas niyeti Rus ordusunu umûmi bir taarruzla yok etmekti. Fakat yeniçerilerin isteksizliği yüzünden ciddi bir taarruz yapmadı. Rus çarı, sadrazama bir heyet göndererek, her şartı kabul edeceklerini bildirdi. İki taraf arasında antlaşma yapıldı. Rusya, Antlaşmaya göre, Lehistan ve Ukrayna işlerine karışmayacak, elinde tuttuğu Azak kalesini de Türklere bırakacaktı. Baltacı Mehmed Paşanın Rus ordusunu çevirmişken imhâ edememesi ve antlaşma şartlarının tatmin edici olmaması devlet adamlarını sadrazamın aleyhine çevirdi. Bunun üzerine padişah Edirne'ye dönen Baltacı'yı, görevden alarak, yerine Dâmâd Ali paşayı getirdi. Diğer tarafdan Ruslar Antlaşmanın şartlarına uymak istemediler. Buna çok kızan Sultan Üçüncü Ahmed Han, yeni sadrazam Dâmâd Ali Paşa kumandasında bir orduyu Rusya üzerine gönderdi. Kendisi de Edirne'ye kadar ordunun başında gitti. Bu durum karşısında Ruslar antlaşma şartlarına uymak mecburiyetinde kaldılar. Venediklilerin 1714'te Karadağlıları isyana teşvik etmesi üzerine Sultan Üçüncü Ahmed Han, Mora üzerine bir sefer açtı. Ali Paşa kumandasındaki Osmanlı ordusu, Karlofça antlaşmasıyla Venediklilere verilen bütün kaleleri geri aldı. Ancak, Alman İmparatorluğu, Karlofça Antlaşmasına kefil olduklarını, yâni Venedik'ten alınan yerler iâde edilmedikçe barışı tanımayacağını bildirdi. Bunun üzerine Osmanlı Devleti Alman- Avusturya İmparatorluğuna harb ilân etti. İki ordu arasında Petervaradin'de yapılan savaşta Dâmâd Ali Paşa şehit düşünce, ordunun mâneviyatı bozuldu ve bozgun başladı. Bu durumdan faydalanan Avusturya ordusu kumandanı önce Tameşvar'ı daha sonra da Belgrad'ı zabtetti. Petervaradin mağlubiyeti üzerine Avusturya ile 1718'de Pasarofça Antlaşması imzâlandı. Antlaşmaya göre Belgrad ve Semendire Avusturya'da kalmak üzere Sava Nehri sınır kabul edildi.
Pasarofça Antlaşmasından sonra Dâmâd İbrâhim Paşanın sadârete getirilmesi ile Osmanlı Devletinde 1730 yılına kadar süren yeni bir devir başladı. ''Lâle Devri'' adı verilen bu dönemde, Sultan Ahmed Han ülke içinde huzuru sağlamak, orduyu kuvvetlendirmek, devleti maddi ve mânevi en yüksek seviyeye çıkarmak için çalıştı. İstanbul'da ilk matbaa kuruldu. Yalova'da kâğıt, İstanbul'da Tekfur Sarayında bir çini fabrikası açıldı. İstanbul'a davet edilen ve uzun seneler İstanbul'da kalarak orada vefât eden Comte de Bonneval (Humbaracı Ahmed Paşa) humbaracı ocağına ıslâh etti. İstanbul'un su ihtiyâcını temin için bir de bend yaptırıp deryâ-yı sim adını verdi. Osmanlı Devletinde sulh ve huzûr devâm ederken, İran- Safevi Devleti son günlerini yaşıyordu. İran'a bağlı olan Dağıstan 1722'de Türk himâyesine girmek istedi ve bu isteği kabul edildi. Kafkasya'yı tehdid eden Rusya'ya mâni olmak isteyen Sultan Ahmed Han, hudûd vâlilerine fermân göndererek hazırlıklı olmalarını istedi. Bu sırada İran cephesindeki ordu, 1723 yılında harekete geçerek Gürcistan, Güney Âzerbaycan, Luristan, Erdelan, Kirmanşah ve Hemedan'ı ele geçirdi. 1725'de osmanlı askeri Tebriz'e girdi. Gence, Revan ve Nahcivan alındı. 1727'de İran Şahı imzâlanan bir antlaşma ile Osmanlı Devletinin bütün fetihlerini tanıdı. 1730 senesinde Nâdir Şah İran hâkimiyetini ele geçirerek, İran birliğini tekrar kurdu. Osmanlı Devletinin elinde bulunan önemli bâzı eyâletleri geri aldı. Bu durum Dâmâd İbrâhim Paşanın düşmanlarını harekete geçirdi. Bâzı devlet adamları, padişah ve Dâmâd İbrâhim paşanın İran üzerine sefere çıkmak üzere Üsküdar'a geçtikleri sırada yeniçerileri ayaklandırarak büyük bir isyân başlattılar. Âsiler, padişahtan ileri gelen devlet adamlarının bâzısının idâmını istediler. Listenin başında Dâmâd İbrâhim paşa da vardı. Sultan Üçüncü Ahmed Han, en sonunda sadrazam İbrâhim Paşa'nın idâmına razı oldu. Zorbaların isteklerinin sonu gelmeyeceğini, kendisinin de tahttan ayrılmasını isteyeceklerini bildiği için, 2 Ekim 1730'da tahttan çekilerek, kendi eliyle yeğeni Şehzâde Mahmûd'u Osmanlı tahtına geçirdi. Kendisi köşesine çekildi.
Yirmi yedi sene hükümdârlık yapan sultan Ahmed Han, saltanattan çekildikten sonra, ilim ve ibâdetle meşgûl oldu. Altmış üç yaşında iken 1Temmuz 1736'da vefât etti. Yeni Câmiide Turhan Vâlide Sultan Türbesine defnedildi. Sultan üçüncü Ahmed Han, ülkenin imârı için çok çalıştı. Aynı zamanda ilme ve ilim adamlarına çok değer verir ve onları korurdu. Sarauda dağınık yerlerde bulunan kıymetli kitapları bir araya toplayarak beyaz mermer havuzlu bahçede bir kütüphâne inşâ ettirdi. Annesi için Üsküdar'da yeni Vâlide Sultan Câmii ve bunun yanında bir sebil, çeşme, sıbyan mektebiyle bir imâret yaptırdı. Galata kulesini tâmir ettirdi. Topkapı sarayının Bâb-ı hümâyûn kapısı önünde yaptırdığı çeşme, hane, Çağlayan Kasrı önünde, Hasköy'de, Aynalı Kavak Kasrı civârında, Üsküdar'da, Üsküdar İskele Câmii meydanında klasik tarzda dört cepheli olmak üzere pekçok çeşme inşâ ettirdi. 1715'te Galatasaray hâricinde bir câmi, 1716'da Bebek Câmii ile etrâfındaki külliyeyi, yaptırdı.
Derin bir sanat zevkine sâhip olup, şâir ve hattattı. Kur'ân-ı kerimler yazdı. Yaptırdığı Sultanahmed Çeşmesine kendi şiirini bizzat yazdı. Ayrıca Ayasofya Câmiine asılmış güzel levhaları vardır.
Dostları ilə paylaş: |