1-KASIM, 2-ZEYNEP, 3-RUKİYE,
4-ÜMMÜ GÜLSÜM 5-FATIMA, 6-ABDULLAH
Bunlardan,Kasım ve Abdullah küçük yaşta vefat ettiler. Kızları büyüdüler. Fakat Fatıma’nın dışındakiler Efendimiz’den önce vefat ettiler.
Kâbe Hakemliği: (605 yılı)
Hz.İbrahim ve oğlu Hz.İsmail(a.s) tarafından yapılan Kabe’nin duvarları yıpranmıştı.Tamir etmek için temeline kadar yıkıp yeniden yapmaya başladılar. Ancak, cennetten indiğine inanılan ve kutsal bir taş olan ’’Hacerül Esved” ’e sıra gelince aralarında anlaşmazlık çıktı.Bütün kabileler o taşı kendileri koymak istiyorlardı. Orada bulunan yaşlı birisi şöyle bir teklifte bulundu:’’Kabe’ye ilk gelen kişi hakem olsun.O ne derse öyle yapalım ”.Bu teklif kabul edildi.Tam o sırada Peygamberimiz oraya gelince hepsi sevindi.’el-emin,el-emin” diye bağırmaya başladılar.Çünkü Efendimiz hepsinin sevdiği bir insandı. Hırkasını yere serdi.Taşı üzerine koyup her kabileden bir kişiye hırkanın bir ucundan tutturdu.Taşı yerine kadar taşıttı.Sonra taşı alıp kendisi yerine koydu. Böylece ciddi bir tehlike de önlenmiş oldu.
P E Y G A M B E R L I K D E V R I
Hira’da İnziva : Peygamberimiz hiç puta tapmamıştı.Hanif dinine (Hz.İbrahim’den gelen ve tek Allah’a ibadet edilen dine) inananlar gibi Recep ayında Hira Nur Dağı’nda bir mağaraya çekilir,tefekkür ederdi.40 yaşlarına doğru Peygamberimize yalnızlık sevdirildi.Hira dağına çıkıp günlerce orada kalıyordu.Yiyeceği bitince eve dönüyor,alıp tekrar çıkıyordu. Allah onu yavaş yavaş peygamberliğe hazırlıyordu. Zaman zaman kulağına ‘’Sen Allah’ın elçisisin’’ diye sesler geliyor,fakat etrafta kimseyi göremiyordu. Giderken yolda taşlar ve ağaçlar ona selam veriyorlardı. Gördüğü rüyalar aynen çıkıyordu. Bu hal 6 ay devam etti.
İlk vahyin gelişi: 610 yılı Ramazan ayının 27. Kadir gecesinde yine Hira’da tefekkür halindeyken,aniden ortalığı bir nur kapladı ve karşısında vahiy meleği olan Cebrail’i gördü. Melek ona ‘’oku’’ dedi. Efendimiz ‘’ben okuma bilmem’’ diye cevap verdi. Bu hal 3 defa tekrarlandı. Sonra Cebrail Alak süresinin ilk 5 ayetini okuyarak ilk vahyi getirmiş oldu.
Peygamberimiz bu olay karşısında çok heyecanlandı. Hemen eve gelerek Hz. Hatice’ ye “ Beni örtünüz! Beni örtünüz” dedi. Heyecanı geçtikten sonra, olup biteni Hz. Hatice ‘ye anlattı ve “Kendimden korkuyorum” dedi. Hz. Hatice ona destek olarak, “Hiç korkma, sen Allah’ın peygamberi olacaksın. Çünkü sen bütün insanları derin bir sevgi ile sevdin. Çevrene iyi davrandın. Akrabanı gözettin. Misafiri ağırladın. Sıkıntıya düşenlere yardım ettin. Allah seni hiç utandırmaz.” Dedi ve onun peygamber olduğuna iman etti. Böylece Efendimiz(sav) in peygamberliğine ilk inanan insan Hz.Hatice oldu.
Onun bu davranışı Hz. Peygamber’e büyük bir ümit kaynağı oldu. Daha sonra Hz. Hatice, Hz. Peygamber’i alarak amcasının oğlu Varaka b. Nevfel’in yanına götürdü. O hanîflerdendi. Tevrat ve İncil’i okumuş, İbranice’yi ve eski dinleri biliyordu. Hz. Peygamber’i dinledikten sonra,
“Müjde sana ey Muhammed! Sen Hz. İsa’nın haber verdiği son peygambersin. Gördüğün melek de Cebrail’dir. Keşke genç olsaydım da kavminin seni yurdundan çıkaracağı günlerde sana yardımcı olabilseydim”…
Bu olaydan sonra, birkaç ay hiç vahiy gelmedi. Yine birgün Hira dağından inerken Cebrail(a.s)’ ı gördü. Heyecanlandı. Evine gelerek örtülere büründü. Bunun üzerine Cebrail(a.s), Müddesir süresinin ilk 5 ayetini getirdi:
“Ey örtüsüne bürünen peygamber ! Kalk, azap ile korkut.Rabbini yücelt. Elbiseni temizle. Kötü şeylerden sakın”.
Bunun üzerine Hz. Peygamber, Allah’ın emrini yerine getirmek üzere kalktı. İnsanları puta tapmaktan alıkoyup Yüce Allah’ın varlığına ve birliğine (yani İslam dinine) davet etmeye başladı.Artık o bir peygamberdi.
İ L K M Ü S L Ü M A N LA R ( sı r a s ı y l a )
1-Hz. Hatice (eşi) H
2-Hz. Ali (amcasının oğlu) A
3-Hz. Zeyd (azatlı kölesi ve evlatlığı) Z
4-Hz. Ebubekir (en yakın arkadaşı ) E
AÇIK DAVETİN BAŞLAMASI
Hz. Peygamber, ilk 3 yıl insanları gizlice İslam’a davet etti. Sadece çok güvendiği insanlara söyleyebiliyordu. Bu 3 yıl içinde Müslümanların sayısı ancak 30’a çıkabildi. Bunlar ibadetlerini evlerinde gizlice yapıyorlardı.
Peygamberliğin 4. yılında inen, “Sana emredilen şeyi açıkça ortaya koy Müşriklere (Allah’a ortak koşanlara) aldırma” ayeti gelince Efendimiz açıkça İslam Dini’ ne davet etmeye başladı. Putperest müşrikler, Peygamberimiz’ in bu davranışından hoşlanmıyorlardı. Çünkü onlar hayatlarını zulüm ve haksızlık üzerine kurmuşlardı. İnsanları bir eşya gibi alıp satmaya alışmışlardı. Haksız kazanç sağlamak, onların bir özelliği haline gelmişti. Dolayısıyla İslamiyet’in getirdiği yeni düzen onların çıkarlarına ters düşüyordu. İşte bu sebepten dolayı, ne pahasına olursa olsun, bu dinin doğmasına ve gelişmesine engel olmaya karar vermişlerdi. Fakat bu din Allah’ın seçtiği ve gönderdiği bir dindi. Onlar üfleyerek bu güneşi söndürmeye çalışıyorlardı. Yüce Allah hepsinin emeğini boşa çıkaracaktı.
Açık davetin başlamasıyla Efendimizin(S.a.v), Safa ile Merve arasında bulunan,Erkam’ın evine taşındı.Orada insanlarla daha rahat diyalog imkanı buldu. Birçok kişi bu evde İslam Dini’ne girdi.
Bu yüzden bu eve “ D a r ü l İ s l a m ” denmiştir.
M Ü S L Ü M A N L A R A Y A P I L A N İ Ş K E N C E L E R
(Aslında Müslümanlara yapılan eziyetleri:1-Alay etme, 2-Hakaret, 3-İşkence, 4-Boykot(ilişki kesme), 5-Memleketten kovma ve öldürme (şiddet politikası) olarak 5 safhada ele almamız gerekirdi. Fakat zamanımız sınırlı olduğu için birkaç örnek olayla yetineceğiz)
1-Habbab b.Eret(Demirci):Kor halindeki kömürlerin üzerine yatırılmış, kömürler sönüp kararıncaya kadar göğsüne bastırılarak kıvrandırılmıştı.
2-Yasir:Bacaklarından 2 ayrı deveye bağlanıp,develer ters yönde sürülerek parçalanmıştı.
3-Sümeyye(Yasir’in karısı):Kocasının vahşice öldürülmesine dayanamayıp,müşriklere karşı kötü söz söyleyince Ebu Cehil’in attığı bir ok darbesiyle öldürüldü.Sümeyye ,İslam tarihindeki ilk kadın şehittir.
***(Yasir’in İslam dinine girişi ve kırılan put)***
4-Bilal-ı Habeşi (Ümeyye b.Halef’in kölesi):Hergün çırıl çıplak kızgın kumlar üzerine yatırılıp,göğsüne kocaman bir taş koyularak saatlerce güneşin altında bekletilirdi.Hz.Peygambere küfretmesi,Müslümanlığı terk etmesi isteniyordu.Birgün elleri ayakları sımsıkı bağlanıp,boynuna bir ip geçirilerek sokak çocuklarının eline verilmiş Mekke sokaklarında süründürmüşler, sırtı yüzülüp kumlar içinde baygın yatan Bilal yine “Ehad,Ehad” (Allah bir,Allah bir) diyerek davasından vazgeçmemişti.
H A B E Ş İ S T A N ’ A H İ C R E T
Artık Müslümanlar için Mekke yaşanmaz bir hal almıştı.İbadetlerini yapamıyorlardı.Bu yüzden Efendimiz(s.a.v)Müslümanların Habeşistan‘a hicret etmelerine izin verdi.
İlk hicret ( 615 );12 erkek ,4 kadın,toplam 16 kişi gizlice gemi kiralayarak gittiler.Üç ay kaldılar.Asılsız bir haber üzerine Mekke’ye döndüler…Baktılar ki ortam daha da kötü daha kalabalık bir grupla tekrar gittiler.
İkinci hicret ( 616 );77 erkek 13 kadın,toplam 90 kişi.
HZ.HAMZA’NIN MÜSLÜMAN OLUŞU: ( 616 ) [Anlat]
HZ.ÖMER’İN MÜSLÜMAN OLUŞU:( 616 - 3 gün sonra) [Anlat]
T A İ F Y O L C U L U Ğ U ( 6 2 0 ) [Anlat]
Azatlı kölesi ve evlatlığı Zeyd ile beraber Taife gitmişlerdi. Hem oradaki akrabalarını ziyaret ederek sıkıntısını gidermek, hem de onları İslam Dini’ne davet etmek istiyordu. Peygamberimiz’in bu yıl hem amcası Ebu Talib,hem de çok sevdiği eşi Hz.Hatice vefat etmişti.Efendimiz,bu olaydan sonra kendini büyük bir yalnızlık ve üzüntü içinde bulmuştu.Bu yüzden 620 yılı İslam Tarihinde “ H ü z ü n Y ı l ı ” diye anılır.
AKABE GÖRÜŞMESİ : ( 620 – Zilhicce )
Her sene olduğu gibi bu sene de Efendimiz (s.a.v) hac mevsiminde dışarıdan gelen hacılara İslam Dini’ni ,peygamberliğini anlatıyordu. Fakat bu sene önceki yıllardan farklı olarak ,Medine’den gelen Hazreç’li 6 kişiyle Akabe denen yerde gizlice görüştü.
(Yahudilerin tarihi tehditlerini hatırladılar...”Ne duruyorsunuz”…)
Peygamberimizin tebliğini kabul ettiler ve yine gizlice ayrılıp Medine’ye geri döndüler.
1.AKABE BİATI : ( 621 – Zilhicce )
Bu 6 kişi,1 yıl boyunca hiç boş durmadılar.Etrafındaki insanlara anlattılar. Ertesi sene yine aynı yerde Efendimizle gizlice görüştüler.
Bu defa 12 kişi idiler.İslam’ı kabul edip Efendimiz’e biat ettiler.Onların arzusu üzerine Efendimiz de dini onlara öğretmesi için Mus’ab b.Umeyr’i onlarla birlikte Medine’ye hoca olarak gönderdi.
2.AKABE BİATI : ( 622 – Zilhicce )
Bu sene Mekke’ye gelen 75 Medine’li Müslüman vardı. Yine gizlice buluştular. Efendimiz(s.a.v)’in amcası Abbas da geldi. Hz.Muhammed’i ne pahası na olursa olsun koruyacaklarına dair onlardan söz aldı. Peygamber Efendimiz’i Medine’ye davet ettiler. Yine gizlice dağıldılar.
M İ R A Ç : (6 2 1 – R e c e p ) ( Hicretten 19 Ay Önce)
Bir gece Peygamberimiz(s.a.v),Kabe’nin yanında Hatîm denilen yerde yatarken Cebrail (a.s)kendisine gelerek onu kaldırmış ve beraber yola çıkmışlardı.Mekke’den Kudüs’e kadar Burak adlı bir binekle gittiler. Efendimiz,Mescid-i Aksa’da diğer peygamberlere namaz kıldırdıktan sonra Miraç adlı bir aletle gökyüzüne yükseldiler. Her gök semasında bir Peygamberle karşılaştılar,selamlaşarak geçtiler.Nihayet Sidretül Münteha denen yere geldiklerinde Cebrail(a.s): ’’Ey Muhammed ! Benim sınırım buraya kadar.Eğer bir adım daha atacak olursam yanar kül olurum’’ dedi.Efendimiz(s.a.v) ilerledi. Arş-ı Azam’a varınca Allah-ü Teala ile buluştu , selamlaştı ve konuştular.
Burada Peygamber Efendimiz’e 3 şey hediye edildi:
1-Beş vakit namaz farz kılındı.
2-Bakara süresinin son iki ayeti(Amnerresülü)
3-Allah’a ortak koşmayanların cennete gireceği müjdelendi.
Daha sonra Efendimiz.Cebrail ile birlikte cennet ve cehennemin bütün tabakalarını gezdiler.
Efendimiz aynı gece geriye döndüğünde henüz yatağı bile soğumamıştı. Sabahleyin başından geçenleri etrafındakilere anlattı,Müşrikler bu olaya kesinlikle inanmadılar ve Hz.Ebu Bekir’e giderek olayı anlattılar : ’’Görüyor musun senin arka daşın neler söylüyor. Bunlara da mı inanacaksınız diyerek güya onu İslam’dan ve Peygamberimizden soğutmaya çalıştılar. Fakat Hz.Ebu Bekir: ’’Bunları O mu söyledi?’’ diye sordu.’’Evet’’demeleri üzerine: ’’Eğer O söylediyse gerçektir. Sabah akşam gökten haber verse yine inanırım’’dedi.
İşte Efendi miz’in Miraç olayına hiç tereddüt etmeden inandığı için Hz.Ebu Bekir’e ‘’Sıddık’’ lakabı verildi.
Müşriklerin tepkisi...’’Kaç kapısı var...’’(Anlat).....
M E D İ N E ’ Y E H İ C R E T : ( 6 2 2 )
2. Akabe Biatından 1 ay sonra Hicret başladı.
Muhacir:Mekke’den Medine’ye göç eden Mekke’li müslümanlara denir.
Ensar:Göç eden müslümanlara yardımcı olan Medine’li müslümanlara denir.
Hz.Ebu Bekir’le birlikte gizlice göç ediyorlar... Hz.Ömer Peygamberimiz’den 15 gün önce ve açıkça hicret ediyor..’’Karısını dul, çocugunu yetim bırakmak isteyen peşimden gelsin’’...Hz.Peygamber (s.a.v)’in evi kuşatılıyor...Hz.Ali yatağa giriyor.. Peygamberimiz yerden bir avuç kum alıyor...Bulana 100 deve mükafat...Hz.Ebu Bekir’e geliyor... Sevr mağarası’nda 3 gün kalıyorlar...Örümcek, Güvercin , Süraka... Büreyde... 8 gün sonar Kuba köyünde ler.. 14 gün misafir kaldılar ve ilk mescidi inşa ettiler.Yola çıktılar...Ranuna’da ilk Cuma namazı kılındı… Medine’de karşılama..Halid b. Zeyd’in evinde 7 ay misafir kaldılar...
B E D İ R S A V A Ş I : ( 6 2 4 )
Ebu Süfyan’ın kervanı ... Mübareze…, Ubeyde,Hamza, Ali..
Müslümanlar 305 kişi 14 şehid
Kafirler 950 kişi 70 ölü , 70 esir
(Esirler;fidye ve okuma yazma ögretme karşilığı serbest bırakıldı)
Sonuç:Müslümanların zaferi.
U H U D S A V A Ş I : ( 6 2 5 )
Sebep : Bedir’in intikamı.
Müslümanlar 700 kişi 70 şehid
Kafirler 3000 kişi 20 ölü
Yer:Uhud dağı etekleri
İstişare...Giyilen zırh...Okçular(50 kişi) söz dinlemiyor...Önce galibiyet sonra dağılma...Peygamber in ölüm haberi...Sümeyra...Ebu Süfyan ile Hz.Ömer in konuşması..Hz.Hamza....Musab b. Umeyr....Müş riklerin kaçışı.
H E N D E K S A V A Ş I : ( 6 2 7 )
Müslümanlar 3.000 kişi
Kafirler 10.000 kişi
Müşriklerle Yahudiler birleşip 10.000 kişilik bir ordu kurdular...Selman-ı Farisi Efendimiz’e,şehrin etrafında hendekler kazarak savunma harbinde kalmayı teklif etti...Medine kuşatıldı....Beni Kurayza Yahudileri antlaşmayı bozdu… Kuşatma 27 gün sür dü...İki taraf da usandı...Şiddetli fırtına ortalığı birbirine kattı,moralleri bozdu.Ebu Süfyan geri döndü... Ordu dağılıp gitti...Bol ganimet kaldı...... Efendimiz hemen Benî Kurayza’nın üzerine yürüdü ve onları Medine’den sürdü.
H U D E Y B İ Y E B A R I Ş I : ( 6 2 8 )
Müslümanlar Kabe’yi ziyaret etmek istiyorlardı. Bu niyetle 1400 kişi sadece av kılıçlarıyla yola çıktı lar...Hz.Osman elçi olarak gitti.’’Niyetimiz savaş değil’’dedi.Süheyl b. Amr ile antlaşma imzalandı. Şartlar çok ağırdı. Ebu Cendel zincirlerini sürükle yerek geldi....’’Biraz daha sabret... ’’Hz.Ömer dayanamadı...’’Kurbanlarınızı kesin ,traşlarınızı olun.... Ağırdan aldılar......
Bu anlaşma müslümanlar açısından bir zaferdi. Amr b. As ve Halid b. Velid bu esnada müslüman oldular. Karşılıklı görüşmeler ve kaynaşmalar gerçeklesti. Elçiler.....Ebu Basîr sığınma istedi,Efendimiz anlaşmaya sadık kalarak bunu kabul etmedi. O da çöle kaçarak,300 kişilik bir çete ordusu kurdu. Müşriklerin kervanlarına saldırdı..Sonuçta bu maddeyi kaldırmak zorunda kaldılar.....2 yıl sonra Kureyşliler anlaşmayı bozdular.
M E K K E ’ N İ N F E T H İ : ( 6 3 0 )
Hz.Peygamber 12.000 kişi ile yola çıktı.Bütün yollar kapatıldığı için Mekke’nin haberi olmadı.Mek ke’ye 16 km kala ordu konakladı,ateşler yakıldı.... Ebu Süfyan yakalanarak Hz.Peygamber’e getirildi.
Ebu Süfyan müslüman oldu.Ordunun ihtişamını ve karşı koyulamayacağını anladı. Peygamberimiz ona iltifat etti: ’’Ebu Süfyan’ın evine sığınan emniyettedir, evine giren emniyettedir,Kabe’ye sığınan emniyettedir” diye ilan ettirdi.
Hz.Peygamber orduyu 4 kola ayırdı...Devenin üzerinde secde eder gibi mütevazi bir şekilde Mekke’ye girdi.Kabe’deki 360 adet put kırılıp atıldı. Fetih hutbesi okundu:Bütün kan davaları ayaklarımın altındadır.Hepiniz serbestsiniz...Bilal-i Habeşi.Kabe’nin üzerine çıkıp ezan okudu.Öğle namazından sonra Mekke’liler grup grup gelerek Efendimiz (s.a.v)’e biat ettiler.(Bağlılık Yemini)
H U N E Y N S A V A Ş I : ( 6 3 0 )
Hevazin kabilesi Mekke’nin fethi olayından mem nun olmadı.20.000 kişiyle Huneyn vadisinde Müslümanların önüne çıktılar.Müslümanlar ise 12.000 kişiydiler. Önce bozgun yaşandı.Kısa süre sonra Müslümanlar zafere ulaştılar.Peygamberimiz’in attığı bir avuç toprak düşmanların gözüne girdi.....Bol ganimet kaldı...
Efendimiz,Mekke’nin fethinden 2,5 ay sonra tekrar Medine’ye döndü.
Her tarafa elçiler göndererek İslam’a davet etmeye başladı...
T E B Ü K S E F E R İ ( 6 3 0 – R E C E P)
Sebep:Hristiyan Bizanslıların Müslüman Araplara saldırma hazırlığı.
Yer:Medine-Şam arasındaki Tebük kasabası.
Düşman büyük -Yazın sıcağı-Tam meyve zamanı-Münafıklar yan çiziyor – Bazı Müslümanlar da onlara katılıyor 30.000 kişi sefere çıktı...Uzun ve meşakkatli bir yolculuk Tebük'te kimseler yok ...20gün kaldıktan sonra geri döndüler...bu olay açıkça ilahi bir imtihandı.
(Ka'b b.Malik ve 2 arkadaşına 50 günlük ambargo...)
V E D A H A C C I:(632-Zilhicce)(25 Zilkade-14Zilhicce632)
Hz.Peygamber'in ilk ve son haccıdır...Yolculuk 10 gün sürdü...124.000kişi onunla birlikte idi...Usulüne uygun haccını yaptı...100 deve kurban etti. Veda hutbesini okudu. Veda tavafını yapıp Medine'ye döndü. Hac 20gün sürdü.
VEDA HUTBESİNİN ÖZETİ VE ÖNEMİ:(9Zilhicce632)
Efendimiz kısaca şu mesajı verdi:
1)Benden sonra sapıtıp birbirinizi öldürmeyin
2)Faiz adeti ayaklarımın altındadır .Emaneti verin,borcunuzu ödeyin.
3)Kan davaları tamamen kaldırılmıştır.
4)Kadınların haklarını gözetin.Onlar size Allah’ın bir emanetidir.
5)Size bir emanet bırakıyorum. Ona sımsıkı sarılırsanız yolunuzu şaşırmazsınız ; O Allahın kitabı Kuran'dır.
6)Hepiniz Adem'densiniz,O da topraktandır.Kimsenin soy-sop üstünlüğü yoktur. Üstünlük takvadadır. (Takva =Allah korkusu)
7)Allah'tan korkun, 5 vakit namazınızı kılın . Ramazan orucunuzu tutun,zekatınızı verin. Böylece cennete girersiniz.
8)Yarın beni size soracaklar ne dersiniz?
(Cevap:"vazifeni yaptın,dinini tebliğ ettin"..."Şahid ol Ya Rab")
HZ . P E Y G A M B E R (S.A.V) ’ İ N V E F A T I (12 Rabiülevvel-632)
Veda Hacc'ından dönünce Uhud şehidlerini ziyaret edip cenazelerini kıldı...Medine'nin Cennetül Baki denen mezarlığını ziyaret etti ve o gece hastalandı...Kızı Fatıma’ya gizlice bir şeyler söyledi.Fatıma ,önce ağladı sonra güldü...(Gerçekten 6 ay sonra o da vefat etti). Hz.Peygamber(a.s)'ın hastalığı 13 gün sürdü...Vücudu ateşler içinde yanıyordu(Humma)...Mescide çıkamayınca yerine Hz.Ebu Bekir'i vekil etti...Pazartesi sabaha karşı ateşi düştü rahatladı...Perdeyi kaldırıp mescidi seyretti...Öğleye tekrar ağırlaştı.Sık sık bayılmaya başladı.Elini kaldırıp 3 defa "Allah'ım beni Refîki Âlâ'ya yülselt" diye dua etti ve mübarek eli düştü...Yüce Ruhu Rabbine kavuştu.
(12 Rablülevvel-632 M-8 haziran -11 H pazartesi)
…V E S O N R A :
Efendimiz'in vefatı süratla duyulmuş ve ashab arasında üzüntüye ve şaşkınlığa sebep olmuş.Herkesin nutku tutulmuş,gözler damla damla
keder ve hüzün akıtıyordu. Cesaret ve adalet örneği Hz.Ömer bile kendisini bu dehşetli anın tesirinden kurtaramadı ve şöyle haykırdı : "Resulullah ölmemiştir ve sağdır. Kim öldü derse onu kılıcımla iki parça ederim".
Hz.Ebu Bekir,yürekleri dağlayan haberi duyar duymaz Hane-i Saadet'e geldi Efendimiz (sav)'ın mübarek yüzündeki örtüyü kaldırdı.Eğilip saygı ve hürmetle 3 defa nurlu alnından öptü ve "Ölümünde hayatın gibi temiz ve güzel Ey Allah'ın Resulü"dedi.Daha sonra Mescid-i Şerif'e giderek şu sözlerle halkı teskin etti.
"Kim Muhammed'e tapıyorsa bilsin ki muhammed ölmüştür.Kim de Allah'a İbadet ve kulluk ediyorsa bilsin ki Allah ölümsüzdür."
Daha sonra Efendimiz'in cenazesi Hz.ALi tarafından yıkandı.Önce erkekler ,sonra kadınlar daha sonra da çocuklar tarafından gruplar halinde ferdi olarak cenaze namazı kılındı.
...ve Efendimiz ,vefat ettiği yerde , yani Hz.Aişe validemizin odasında
torağa verildi.
( R U H U N Ş Â D O L S U N E Y Y Ü C E N E B Î )
EHL-İ BEYT (PEYGAMBERİMİZ’'İN AİLE HALKI)
Sözlükte "ev halkı"veya "aile hakkı"anlamlarına gelen "Ehl-i Beyt" sözü İslam kaynaklarında Peygamberimizin ailesini ifade etmek için kullanılır.
Hz.Fatıma hariç Peygamberimizin bütün çocukları kendisinden önce vefat etmişlerdir. Hz.Fatma peygamberimizin amcasının oğlu Hz.Ali ile evliydi. Hasan ve Hüseyin adlı 2 çocukları vardı. Efendimizin soyu olanlara devam etmiştir.
Ehli beyit'in kimler olduğu konusunda değişik görüşler ileri sürülmüştür. Fakat İslam alimlerinin çoğunluğuna göre
Ehli Beyt şu 5 kişiden oluşmaktadır.
1)Hz.peygamber
2)Hz.Fatıma (kızı)
3)Hz.Ali(damadı)
4)Hz.Hasan(torunu)
5)HZ.Hüseyin(torunu)
Rivayetlere göre Efendimiz bir sabah,sırtında siyah kıldan dokunmuş bir aba ile dışarı cıktı.O sırada kızı Fatıma yanına geldi.Onu abasının altına aldı.Sonra damadı Ali geldi.Onu da abasının altına aldı.Son olarak torunları Hz.Hasan ile Hz.Hüseyin geldiler.Onları da abasının altına aldıktan sonra "Ey Allhım ! Bunlar benim Ehl-i Beytimdir.Onları günahlardan uzak tut "diye dua etmiştir. Buradan da anlıyoruz ki Ehl-i Beyit sözü daha cok bu 5 kişiyi kapsamaktadır.
T Ü R K L E R D E E H L – İ B E Y T S E V G İ S İ
Ehl-i Beyt ,dindar halkımızın gözbebeği haline gelmiştir.Türk halkında Ehli Beyt’e karşı büyük bir muhabbet beslenmektedir.Onların isimlerini sonsuza kadar yaşatmak için doğan çocuklarna da daha çok Muhammed,Ali,Fatma,Hasan,Hüseyin isimlerinin verildiğini görürüz.
Türklerde "Asker ocağ"ına "Peygamber ocağı", askere gönderdikleri cesur Türk gençlerine de " M E H M E T Ç İ K "adını vermişlerdir.
Cengaver ruhlu Türk milleti "Allah'ın Arslanı "olan Hz.Ali'yi kendine yiğitlik sembolü olarak seçti. Büyüklerimiz Hz.Ali'nin cenk hikayelerini dinleyerek büyüdüler. Onun efsanevi kılıcı " Zülfikar " ı oğullarına isim olarak verdiler.
Ehli Beyt sözü İslamiyet sonrası Türk edebiyatının motifleri arasında sıkça rastlanan bir motif olmuştur.
Herşeye rağmen Ehli Beyt sevgisi gereğinden fazla abartılmamalıdır. Çünkü onlarda birer insandır. İlah değillerdir.Onlara karşı gösterilecek aşırı sevgi bizi Hristiyanların düştüğü hataya düşürebilir. Zira onlar Hz.İsa'ya olan sevgilerinde aşırıya kaçarak onu ilahlaştırmışlardır ve "Allah'ın oğlu " demeye kadar götürmüşlerdir. Nitekim bu konuda endişe duyan HZ.Ali şöyle deme gereğini duymuştur: "Benim yüzümden 2 tip insan helak olmuştur .Birincisi ,beni sevme konusunda ileri gidenler :ikincisi ise beni sevmeyip aleyhimde bulunanlardır."
İ S L A M V E B İ L İ M
1. DİN-BİLİM İLİŞKİSİ
Din, farklı isimlerle de olsa, tarih boyunca, insanın oldu u her yerde var olmuş, insanlığın doğal akışını daima etkilemiş ve etkilemeye devam etmektedir. Din, amacına uygun olarak anlaşıldı ı zaman, insanları kaynaştırmış ve toplumsal barışın güvencesi olmuştur. Doğru anlaşılmadığı zaman da toplumları parçalamış ve her türlü gelişmenin önünde engel hâline gelmiştir.
Günümüzde değişim ve kültürler arası etkileşim hızlanmış; farklı dinlere mensup insanlar için, birbirlerini daha iyi tanıma ve anlama imkânı doğmuştur. Bu durum, öz değerlerimizin evrensel boyutunun öne çıkarılmasını gerektirmektedir.
Allah Kuran'da insanları, göklerin, yerin, dağların, yıldızların, bitkilerin, tohumların, hayvanların, gece ile gündüzün meydana gelişinin, insanın kendi doğumunun, yağmurun ve yaratılmış daha birçok varlığın üzerinde düşünmeye ve bu varlıkları incelemeye çağırmaktadır. Bunları inceleyen insan ise tüm varlıklarda Allah'ın yaratış sanatını görecek, böylece kendisini ve tüm evreni yoktan yaratan Rabbini tanıyabilecektir.
Din, bilimsel araştırmaları teşvik ettiği gibi, dinin bildirdiği gerçeklere göre yönlendirilen bilimsel araştırmalar da çok hızlı ve kesin sonuçlar getirir. Çünkü din, evrenin ve canlılığın nasıl var oldukları sorusuna en doğru ve en kesin cevabı veren tek kaynaktır. Dolayısıyla doğru bir noktadan başlanarak yapılan araştırmalar, evrenin ve canlılığın var oluşuna ait sırları en kısa sürede, en az emek ve enerji harcayarak açığa çıkaracaktır. 20. yüzyılın en büyük bilim adamlarından biri olarak kabul edilen Albert Einstein'ın da söylediği gibi "dinsiz bilim topaldır", yani dinin yol göstermediği bilim ilerleme gösteremez, kesin sonuçlara ulaşması çok zaman alır ve hatta çoğu zaman sonuç alınması mümkün olmaz.
Bu gerçeği göremeyen materyalist ideolojiye sahip bilim adamları tarafından yönlendirilen bilimin ise, özellikle son iki yüzyıldır, ne kadar vakit kaybettiği, bu yolda yapılan çalışmaların büyük bir kısmının heba olduğu ve harcanan trilyonlarca liranın nasıl boşa gittiği gözler önündedir.
İşte bu nedenle, insanların kesin olarak bilmeleri gereken bir gerçek vardır: Bilim ancak Allah'ın sonsuz kudretini, evrendeki yaratılış delillerini araştırma amacını benimser ve bu amaç doğrultusunda çalışırsa doğru sonuçlara ulaşabilir. Rotası doğru çizilirse, yani doğru yönlendirilirse bilimin gerçek amacına en kısa sürede ulaşması sağlanabilir.
Dostları ilə paylaş: |