a-Savunmaları Emniyet beyanı;
Emniyet Müdürlüğünde susma hakkını kullandığı,
Savcılık beyanı;
1997 yılından 2000 yılı Şubat ayı başına kadar cinayet, gasp, tehdit suçlarından cezaevinde olduğunu, af ile çıktığını, ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ ile alakası olmadığını, İbrahim G. ve Ziya A. isimli şahısları ise tanıdığını, Kuvayi Milliye Derneği’ne 2007 yılında üye olduğunu, 2 ay sonra Fikri Karadağ’ın yemin görüntüleri basında çıkınca dernekten istifa ettiğini, bir daha da Fikri Karadağ ile görüşmediğini,
Osman Yıldırım, Karslı Osman, Muzaffer Tekin, Esentürk Yılmaz’ı tanımadığını, Mahmut Yıldırım isimli şahsı daha önce 2 kez gördüğünü, 9 nolu gizli tanığın, 12.03.2008 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığımızca alınan ve kendisi aleyhinde beyanlar içeren ifadesini kabul etmediğini,
Necip Hablemitoğlu’nun öldürülmesi olayı ile ilgili Veli Küçük ve Muzaffer Tekin ile toplantı yapmadığını, Osman Yıldırım’ın, Hablemitoğlu’nun öldürülmesi için bir teklifte bulunmadığını,
İstanbul Balat’da yazıhanesinin olmadığını, Nargile Yakup isimli kulübü bilmediğini, bu kulüpte Osman Yıldırım’a, “Hablemıtoğlu’nun parasını masalarda bitirdik” şeklinde bir konuşma yapmadığını,
Gizli tanığın “Osman Gürbüz’ün bir dönem sahte emniyet ve istihbaratçı kimlikleri ile dolaştığı, bu kimliklerden birinin Nurettin Elibol adına olduğu, Osman Gürbüz’ün Balat’da bürosunun olduğu, sahte kimliklerin burada bulunduğu, buranın cephanelik olarak kullanıldığı, Celil isimli bir üst rütbeli ile İbrahim isimli başçavuşun da burada olduğu” şeklindeki beyanının doğru olduğunu, ancak bu iddialarla alakalı yargılandığını, bürosunun Balat’da değil Taksim’de olduğunu, Gazi olayları ile bir alakasının olmadığını,
Emekli Tuğgenaral Habil K.’ü tanıdığını, bir dönem Şahin Güvenlik şirketi adı altında şirket işlettiğini, şirketin başında Habil K.’ün olduğunu, 2002 yılından beri İbrahim G. ile görüşmediğini, kendisinden ele geçirilen ve İbrahim G.’in telefon numaralarını içeren kağıt parçasındaki kayıtlı numaraların eski olabileceğini,
Mersin’de bayrak yakılması üzerine, Antalya’da düzenlenen bayrak mitingine tepki olarak katıldığını beyan ettiği,
Sorgu beyanı;
İbrahim Çiftçi, Durmuş Anuçin, Aykut S., Alpaslan Arslan, Muzaffer Tekin’i tanımadığını, kendisini devlet ile irtibatlandırdığı telefon konuşmalarının kendisine ait bir kusur olduğunu, gizli tanığın kendisinin Balat’da büroya sahip olduğu iddiasının doğru olmadığını, Taksim Sıraselviler’de Habil K. isimli emekli bir general ile ortaklaşa iş yaptığı bürosunun olduğunu, bu büroda kendisine ait bazı silahları saklamış olduğunu, Habil Küçük’ün Karasu Adapazarlı olduğunu, kendisinin o sıralar ağabeyini öldürmekten arandığını, bilahare yakalandığını, 4 yıl kadar cezaevinde yattığını, af sebebiyle çıktığını, CELIL ve İBRAHIM isimli kişileri tanımadığını, askerlik yapmadığını, zira ileri derecede antisosyal kişilik bozukluğuna sahip olduğunu, bu raporu da İstanbul GATA’dan aldığını, ancak raporun kimin tarafından düzenlendiğini hatırlamadığını, Kuvayi Milliye Derneği’ne üye olduğunu, Mümin KELEŞ adlı kişinin kendisinin ajanlık yaptığını Fikri Karadağ’a aktardığını, Fikri Karadağ’ın televizyona çıkan görüntülerinden dolayı dernekten ayrılmayı düşündüğünü, yaklaşık 1,5 yıl kadar önce de dernekten istifa ettiğini, İbrahim GENÇ’i Taksim’deki işyerinin komşusu olması sebebiyle tanıdığını, ortağı Ziya AYCAN’ı da tanıdığını, tekin bir insan olmadığını, ağabeyini öldürmekten dolayı aldığı sonuç cezanın 3 yıl 4 ay olduğunu, Sıraselviler’de ayrıca bir dairesi, Antalya Çamyuva’da 1 dönümlük arsası olduğunu, 2002 yılında kendisi ile ilgili çıkan haberlerden dolayı ailesini alarak Antalya’ya yerleştiğini, Hablemıtoğlu’nun öldürülmesi olayı ile ilgili hiçbir şey bilmediğini, Bahattin A. isimli kişiyi cezaevinden tanıdığını, 1993-1994 yıllarında BMW marka araç kullandığını, muhtelif suçlardan arandığı sırada bu aracı Gebze’de bıraktığını, 1997 yılında yakalandığında tüm bildiklerini Beyoğlu Adliyesi’nde kendisi ile ilgili soruşturma yürüten Cumhuriyet Savcılığı’na anlattığını, anlattıkları konuların Türkiye’deki bazı insanları rahatsız ettiğini, Sedat Peker’in bu olaylardan sonra kendisini hasım bellediğini, hatta Kemer’de kendisini vurdurmak için adam tuttuğunu duyduğunu beyan etmiştir.
Dostları ilə paylaş: |