1. T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliğI



Yüklə 14,92 Mb.
səhifə1399/2079
tarix09.01.2022
ölçüsü14,92 Mb.
#92512
1   ...   1395   1396   1397   1398   1399   1400   1401   1402   ...   2079

d-Örgütsel İrtibatlar


Ahmet Tuncay Özkan isimli şahsa ait olduğu bildirilen Küçükçekmece ilçesi Halkalı Dereboyu Cad. No.14 sayılı yerde bulunan depoda 25.09.2008 günü aramada elde edilen 1 adet yeşil-kahve renkli 20 sayısı ile numaralandırılmış ajandanın içerisinde bulunan 1 adet A4 kağıdına el yazısı ile yazılan notlarda;

Osman Gürbüz’e gittim. Yeşil Gebze Emn.telefon etmiş, Korkut Eken’in arkadaşı, esrar içiyor. Polisle çatışma olmuş, bir el çantası çamura saplanmış. Araç .2-14’lük Browning, 30-35 mermi, 3,5 milyarlık hamiline çek, jandarma komando elbise polis, telsizi 13..lambası, bir takım ipek kanlı elbise. Mehmet Apo’dan izin istedim. Gebze Emn.Md.gittim. Malzemeleri gördüm. Trakya’da bir kişinin çeki, yeşil, Osman Gürbüz, adam kaçmış, bulmak için gittim” ibarelerinin yazılı olduğu belirlenmiştir.

9 nolu gizli tanık 12.03.2008 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığımızca alınan ifadesinde;

Veli Küçük’ü 1993’den beri tanıdığını, Veli Küçük’ün İbrahim GENÇ’in Sirkeci ve Mecidiyeköy’deki yazıhanelerine gidip geldiğini, Osman Gürbüz’ün eski suç ortağı olduğunu, Osman Gürbüz’ün Beyoğlu Sıraselviler’de bulunan yazıhanesini Habil Küçük’e tahsis ettiğini, Veli Küçük’ü de bu yazıhanede gördüğünü, samimi olmaya başladığını, 2002 yılı Aralık ayının başında bu yazıhanede Veli Küçük, İbrahim G., Esentürk Y., Muzaffer Tekin ve Osman Gürbüz’ün bulunduğu bir ortamda bir yazar resmini gösterdiklerini, “bu şahsın ölmesi gerekiyor, bunun karşılığı sana 1 milyon dolar teklif edeceğiz dediklerini, teklifin bizzat İbrahim G. tarafından yapıldığını, kendisinin askerden yeni terhis olduğunu, askeri cezaevinden de yeni çıktığını, şahısların paraya ihtiyacı olduğunu bildiklerini, onun için bu teklifi yaptıklarını, ancak kendisinin bu teklifi kabul etmediğini, bunun üzerine Veli Küçük’ün Osman Gürbüz’e dönerek ona “Osman bu iş gene sana düştü” dediğini, daha sonra basından Necip Hablemitoğlu’nun öldürüldüğünü öğrendiğini, Çerkez İbrahim lakaplı İbrahim Ç’nin Osman Gürbüz’e ait Balat’daki yazıhaneye sık sık gelip gittiğini, olaydan yaklaşık 6-7 ay sonra Şirinevler’deki Nargile Yakup isimli klupte Osman Gürbüz ile karşılaştığını, Osman Gürbüz’ün “Hablemitoğlu’nun parasını masalarda bitirdik” dediğini, yanlarında Esentürk Y.’ın da bulunduğunu, Gazi Mahallesinde bir kahvehane olduğunu, o kahvehanenin taranmasını Osman Gürbüz’ün teklif ettiğini, ancak kendisinin bu teklifi kabul etmediğini, “yanlış yapmışlar, bu kahve taranacak, kim ölürse ölsün, kahvedekiler, kahve sahibi yanlış yapmışlar” dendiğini, ancak bu işi kendisinin yapmadığını, bilmediği bir işin altına girmeyeceğini, kendisinin kişisel bir husumetinin olmadığını, niye yapayım dediğini, çıkar amaçlı bir şeyler çıkarsa kendisinin ancak o şekilde işin içine gireceğini, Osman Gürbüz’ün gidip kahvehaneyi kendisinin taradığını, Gazi Mahallesindeki kahvehanenin meşhur Gazi olaylarının olmasının sebebi olan kahvehane olduğunu, Gazi eşiğinden dönüp İnönü Caddesinin üzerinde İsmetpaşa’nın üzerindeki kahvehane olduğunu söyledmektedir.

Aynı tanık 04.06.2008 tarihli emniyetteki mülakatında, Osman Gürbüz’ün evinde kiracı olduğunu, Osman Gürbüz’ün Nurettin ELİBOL adına düzenlenmiş sahte istihbaratçı askeri uzman psikolog kimliği ile gezdiğini, Balat’daki yazıhanenin cephanelik olduğunu, 1995-1996 yıllarında Osman Gürbüz’ün Gazi Mahallesi’ndeki kahvenin taranması işini kendisine teklif ettiğini, ancak kabul etmediğini, bunun üzerine Osman Gürbüz’ün kahveyi kendisinin taradığını, Gazi olaylarının bu şekilde kahvehane taranması ile başladığını, Erdal, Kenedi, Süleyman, Ahmet, Aykut, Esentürk vesaire vesaire Sedat Ş., Sedat Peker, Abdullah Sü bütün bu grupların işledikleri cinayetlerin hepsinin aynı merkezli olduğunu, Aykut S.’ in para elbise götürüp cezaevindeki işleri Sedat Ş.’ e verdiğini, bu şekilde Sedat Ş.’in isim yaptığını, grupların cezaevinde yaptıkları hadiselerin hepsinin ordan kaynaklandığını, grupların hepsinin bu yapı altında çalıştığını, bu yapının üzerinde Osman Gürbüz’ ün olduğunu, Osman Gürbüz’ ün Alanya Kumlu’ da otelinin olduğunu, bu otelin ilk sahibi olan Barcı Kamil’i Osman Gürbüz’ ün öldürdüğünü, ancak cinayeti Tarkan G.’in üstlendiğini, Osman Gürbüz ile Ziya C.’ ın beraber olduklarını, Korkut E., Osman Gürbüz, Ziya CAN, İbrahim G., Muzaffer Tekin ve Veli Küçük’ ün aynı grup olduklarını, bu kişilerin altında mafya gruplarının olduğunu, Osman Gürbüz, Aykut S., Erdal K., Abdullah S., Ahmet, Süleyman ve Semih Tufan’ ın iyi tanıştıklarını, bu kişilerin dost olduklarını beyan etmiştir.

Tanık Aysel GELEŞ (Gürbüz) 11.11.2008 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığımızdaki ifadesinde özetle;

Osman Gürbüz ile 05.09.1995 yılında tanıştığını, İstanbul’a teyzesinin kızının yanına gitmek üzere İstanbul otogarına indiğinde sivil beyaz bir şahin marka arabanın yanına yanaştığını, içerisinde sivil giyimli iki şahsın olduğunu, şahısların polis olduklarını söyleyip polis kimliği ibraz ettiklerini, bir cinayet olayı dolayısıyla kendisinin ifadesine başvuracaklarını söyleyip Şahin marka araca bindirdiklerini, kendisini Taksim Sıraselviler’de bir ofise götürdüklerini, ofiste Osman Gürbüz’ü gördüğünü, kendisini ofisteki bir odaya hapsettiklerini, Osman Gürbüz’ün bu ofiste birçok kez ırzına geçtiğini, Osman Gürbüz’ün evlenme vaadiyle kendini kandırdığını, bu nedenle herhangi bir resmi makama şikayette bulunmadığını, daha sonra bu ofiste hayatını devam ettirmeye başladığını, bir süre sonra ofiste sekreter olarak çalıştığını, Osman Gürbüz’ü HACI olarak bildiğini, bir gün çalışma masasını temizlerken Nurettin ELIBOL isimli şahıs adına düzenlenmiş kimlik gördüğünü, kimliğin üzerinde psikolojik savaş uzmanı yazdığını, ancak kimlikte Osman Gürbüz’ün fotoğrafının bulunduğunu, ayrıca Ahmet TECER adına düzenlenmiş polis kimliği gördüğünü, kimliğin üzerinde yine Osman Gürbüz’ün fotoğrafının bulunduğunu,

Ofiste bulunduğu süre içerisinde, Osman Gürbüz’ün yaptığı telefon görüşmelerine şahit olduğunu, telefon görüşmelerinde Osman Gürbüz’ün bir kişiye paşam diye hitap ettiğini, “nasıl yaparız paşam, dediğiniz gibi olsun” şeklinde sözler sarfettiğini, paşam diye bahsettiği şahsın Veli Küçük olduğunu Osman Gürbüz’den öğrendiğini, Osman Gürbüz’ün bazı konularda Veli Küçük’e danışıp ondan akıl aldığını, Osman Gürbüz’e Veli Küçük ile ne işin var dediğinde, “duymadın mı bu ismi, senin memleketinde görev yapıyor” dediğini, ancak Veli Küçük’ü ofiste hiç görmediğini, Osman Gürbüz ile 13.04.1998 tarihinde evlenip 19.07.2000 tarihinde boşandıklarını, boşanmadan önce 1998-1999 yıllarında Osman Gürbüz’ün İstanbul Balat’da birahane olarak kullanılan “Arkadaşımın Yeri” isimli iki katlı bir yeri ele geçirdiğini, bu yeri kendisinin üzerine yaptırdığını, boşanmaya yakın da bahse konu yeri Osman’ın ablasına devrettiğini ve Osman Gürbüz ile irtibatını kopardığını, Osman Gürbüz’ün cezaevine girmeden önce yasal bir işinin olmadığını, ancak Taksim’deki işyerine zaman zaman çantayla para geldiğini, ancak bu parayı da kimin ne için getirdiğini bilmediğini, sorduğu zaman da Osman Gürbüz’ün kendisine kızdığını beyan etmiştir.

Gizli Tanık Aydos 27.10.2008 tarihli beyanında;

1994-1996 yılları arasında adını öğrendiği Osman Gürbüz’ün sürekli olarak Hasan Atilla Uğur’un yanında bulunduğunu, sivil olarak gezip silah taşıdığını, kendisini MİT görevlisi olarak düşündüklerini, Altındiş kod Mehmet Emin K.’ın Hasan Atilla Uğur’a hediye ettiği Kubi tabir edilen Kaleşnikof marka tüfeği Hasan Atilla Uğur’un da Osman Gürbüz’e hediye ettiğini, Hasan Atilla Uğur’un Kütahya ilinde alay komutanı olarak çalıştığı dönemde Osman Gürbüz’ün de yanında olduğunu ifade etmiştir.



Gizli Tanık Kıskaç 30.11.2008 tarihli beyanında;

...Osman Gürbüz’ün Veli Küçük’ün adamı olduğunu, 2003 yılında Osman Gürbüz isimli şahıstan tehdit telefonları almaya başladığını, bu şahsın HACI lakabını kullandığını, Genelkurmay eski başkanı Doğan G.’in Hasdal Kışlası’nda zehirlenmeye çalışılması olayı sonrası emekli edilen Emekli Tuğgeneral Habil K. ile Taksim Sıraselviler’de ortak bir büro açtığını öğrendiğini, Osman Gürbüz’ü Habil K. ile Veli Küçük’ün tanıştırdığını, Osman Gürbüz’ün polisle çatışmaya girerek bir polis memurunun şehit edilmesi eylemini gerçekleştirdiğini öğrendiğini, Osman Gürbüz’ün bürosuna o dönem Korkut E., Veli Küçük, Ziya B., Kürşat Y. ve Sedat Peker’in de gelip gittiğini, Osman Gürbüz’ün ağabeyini öldürmek, uyuşturucu kaçakçılığı yapmak, polis öldürmek, Sarıgazi’de liseli bir kıza tecavüz etmek gibi ağır cezalık suçlardan arandığı bir dönemde 1997 yılı Nisan ayında Mehmet A. isimli şahsı tehdit etmekten yakalandığını, yakalandığı yerde birçok silah ve mühimmatın bulunduğunu, 12 yıl 8 ay ceza aldığını, 2001 yılı affıyla tahliye edildiğini, Osman Gürbüz’ün tahliye olduktan sonra bir süre ortalıktan kaybolduğunu, Ankara’da bir general tarafından Antalya’ya gönderildiğini, Veli Küçük aracılığıyla Antalya’daki JİTEM ile tanıştırıldığını, Antalya’da Semih K. ile birlikte Ayışığı gazetesini kurduklarını, gazetenin isminin Ayışığı olması gerektiğini Albay Hasan Atilla Uğur’un söylediğini, bu bilgiyi Semih K.’den öğrendiğini, bu arada birçok iş adamının tehdit edilmesi olayına karıştığını, 2002 yılında Hablemitoğu cinayeti sonrasında servetinin arttığını,Osman Gürbüz’ün tekrar İstanbul’a geldiğinde OVİT Telekom sahibi Hüseyin ve eski istihbarat yüzbaşısı Nejat Ç. tarafından Gazeteciler Sitesi’nde kendilerine daire kiralandığını, 2003 yılına kadar burada oturduğunu, Osman Gürbüz’ün tehditleri devam edince Bayrampaşa Tabur Komutanı olan ve önceden tanıdığı kişinin yanına giderek konuyu anlattığını, bu konularla ilgili defalarca ihbarlarda bulunduğunu, Osman Gürbüz’ün adamları olduklarını söyleyen Hüseyin ve Nejat Ç. isimli iki kişi ile Şirinevler’de görüştüğünü, her ikisinde de Akrep marka makineli silah olduğunu, kendisine “abiden ne istiyorsun, onun bizim gibi 2 bin tane silahlı adamı var” dediklerini, 2006 yılında Merter McDonalds’da buluşmak için sözleştiklerini, buraya giderek beklemeye başladığını, Osman Gürbüz’ün gelerek yukarıya çıktığını, adamlarının hepsinde silah olduğunu, Osman Gürbüz’ün karşısına oturup konuşmaya başladığını, Osman Gürbüz’ün kendisini polis müdürü olarak tanıdığını, ajandalarını çıkarıp görüştüğü generalleri gösterdiğini, kendisinin MİT tarafından yetiştirildiğini, Türkiye’de iki kişide bulunan PO2 kimliği taşıdığını, bu kimlikten bir kendisi bir de Abdullah ÇATLI’nın aldığını söylediğini, Cizre, Silopi ve Diyarbakır’ı çok iyi bildiğini, Ankara’da Jandarma Genel Komutanlığı’na elini kolunu sallayarak girdiğini, birçok kişiyi sorguladığını, Yeşil kod Mahmut Yıldırım ile senelerce beraber çalıştığını, Osman Gürbüz’ün sarhoş olduğu için kendisine açıldığını, hemen hemen birçok şeyi kendisiyle paylaştığını, konuşma esnasında 15 milyon dolara yakın parası olduğunu söylediğini, kısa sürede yüksek miktarda nasıl servet edindiğini sorduğunda cezaevinden çıktıktan sonra Levent Ersöz tarafından kendisinin Cizre ve Silopi bölgesine gönderildiğini, sorgulamalara katıldığını, bu arada 2 HADEP’linin kaybolması olayını gerçekleştirdiklerini söylediğini, Osman Gürbüz’ün Antalya’ya geldiğini PKK’lı otel sahipleri ile uyuşturucu kaçakçılığı yaparak servetine servet kattığını, Osman Gürbüz’ün ortağı olan Semih K. ile görüştüğünü, bu şahsın Osman Gürbüz’ün karanlık işlerini bildiğini, gözleri önünde otel sahibi iki kişiyi öldürerek ormana gömdüğünü söylediğini, Antalya’ya gittiğinde Osman Gürbüz’ün bürosuna uğradığını, Kuvayi Milliye bayrakları ve tabelalar olduğunu gördüğünü, internetten araştırarak Mersin’deki genel merkezinin telefonunu bulduğunu, aradığında karşısına Bekir Öztürk’ün çıktığını, Osman Gürbüz’ü sorduğunda şahsın Mersin’de ikamet ettiğini, Osman Gürbüz’ü tanımadığını belirterek kendisini Oktay Yıldırım’a yönlendirdiğini, kendisine Oktay Yıldırım’ın cep telefonu numarasını verdiğini, Oktay Yıldırım ile görüştüğünde Osman Gürbüz’ün Fikri Karadağ’ın başkanı olduğu dernekten olduğunu söylediğini, daha sonra Fikri Karadağ’ı aradığını, kendisine Osman Gürbüz tarafından tehdit edildiğini, bu yüzden Osman Gürbüz’ü mahkemeye verdiğini, Osman Gürbüz’ün pis işler yapan biri olduğunu anlattığını, 2007 yılı Nisan ayında Fikri Karadağ’ı havaalanından aracı ile aldığını, Fikri Karadağ’ın “bende 13 bin kişilik hain listesi var, benim elimde güneydoğuda savaşmış bir sürü emekli asker var, bizim bir gün elimize silahları alarak meclisi basacağımızdan dolayı tırsıyorlar” dediğini, Bir ara Oktay Yıldırım’ın kendisini aradığını “Veli Paşa gelecek seninle görüşecek” diyere kendisini Çamlıca Kız Lisesine çağırdığını, okula gittiğinde Oktay Yıldırım’ın kendisini karşılayıp Veli Küçük’ün yanına götürdüğünü, Veli Küçük’ün kendisine “Osman Gürbüz vatanseverdir, bizim adamımızdır, davadan vazgeçeceksin, yoksa senin için iyi olmaz” dediğini, yaklaşık 2 saat kadar konuştuklarını, kendisini açtığı davadan vazgeçirmeye çalıştığını, kendisine gözdağı vermek için “senin vurdurturum” dediğini, Veli Küçük’ün kendisini açtığı davadan vazgeçirmek istemesinin sebebinin Osman Gürbüz’ün 23,5 yıl ceza infazından kaynaklandığını, Osman Gürbüz’ün açtığı davadan dolayı 3 ay hapis cezası aldığını, bu dosyanın Yargıtay’ca onandığını ve Osman Gürbüz’ün infazının yandığını, Telefonla Oktay Yıldırım, Aziz E., Fikri Karadağ, Ali P., Osman Gürbüz, Bekir Öztürk, Hüseyin Görüm, Semih K. ve Rasim Görüm gibi birçok kişiyle görüşmelerinin olduğunu beyan etmiştir.


Yüklə 14,92 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   1395   1396   1397   1398   1399   1400   1401   1402   ...   2079




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2025
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin