Muzaffer TEKİN'in bürosunda ayrı bir bölümde bazen gizli toplantılarda yapıldığını, bu toplantılara kedisinin giremediğini genelde Muzeffer TEKİN, Hüseyin GÖRÜM, Mehmet Fikri KARADAĞ ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ayrı bir yerde konuştuklarını ve ne konuştuklarını bilmediğini,
Alparslan ARSLAN'ın aynı zamanda Muzaffer TEKİN'in hissedarı olduğu Doğuş Factoring şirketinin de avukatlığını yaptığını sonradan basından öğrendiğini, Muzaffer TEKİN ile Yasin olarak tanıdığı Rasim GÖRÜM ile tanıştıklarını ve görüştüklerini, zaten 8-10 defa Maltepe’de ki toplantılarda bir araya geldikleri, karşılıklı konuştuklarına da şahit olduğunu,
Hüseyin GÖRÜM ile birlikte TÜRKİYE ORTODODOKS patrikhanesine gittiklerini, orada Hüseyin GÖRÜM, Mehmet Fikri KARADAĞ, Muzaffer TEKİN, İsmail PAKER’in de bulunduğunu, burada Sevgi Erenerol ile tanıştıklarını,
Hüseyin GÖRÜM aracılığı ile tanıştığı Nihat GÜRKAN ile VSGB derneğinin kuruluş aşamasına genel kurula katıldığını, burada Muzaffer TEKİN Hüseyin GÖRÜM ve Mehmet Fikri KARADAĞ’ ın da bulunduğunu, ayrıca burada Halit BOZKURT ve Taner ÜNAL ile tanıştıklarını, daha sonra Taner ÜNAL’ın dolandırıcılık yaptığını öğrendiğini, bu bilgileri emniyet istihbarata ve genelkurmaya vermesi için Halit BOZKURTA verdiğini,
İstanbul da Kuvayı Milliye derneğinin kuruluş aşamasında bulunduğunu, ancak resmi olarak kurucu üyesi olmadığını daha sonda Burhan OMAY ile fikri ayrılığa düştüğünden dolayı ayrıldığını, dernekte iken Kahraman ŞAHİN, Raif GÖRÜM, Yusuf GÖRÜM Rasim GÖRÜM tanıştığını, Durmuş Ali ÖZOĞLU ile burada tanıştığını, Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun da Kuvayı Milliye derneğinin kuruluşunda yer aldığını, hakkında kuvayı milliyenin motorize istihbarat ekipleri kurduğu seklindeki beyanları basında çıkması üzerine istifa ettiğini,
Arkadaşlarının askeri kişilerden çok tanıdığı bulunduğu için kendisine şaka olarak JİTEM olarak hitap ettiklerini, Türkiye’deki yöneticilerin etnik kökenleri ile ilgili bilgilerin VSGB derneğinde dağıtılan bilgiler olduğunu, kendisine gelen istihbarı bilgileri jandarmaya bildirmek istediğini, Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun başında olduğu toplumsal dönüşüm yayınevinin cumhuriyet mitinglerinde afiş ve posterleri bastığını, yazarların içerisinde birçok asker bulunduğunu,
Ergenekon Silahlı Terör Örgütüile bir ilgisinin olmadığını, böyle bir örgütün varlığını bilmediğini, Kuvayı Milliye derneğinin bu örgütün sivil toplum alanındaki bir kuruluşu olduğu yönünde bir bilgisinin olmadığını beyan etmiştir.
Sorgu beyanı
Kolluk ve savcılık beyanlarının doğru olduğunu, son olarak Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun Toplumsal Dönüşüm adlı yayınevinde geçici olarak çalıştığını, aylık gelirinin 700 YTL civarında olduğunu, gelirinin zaman zaman masraflarını karşılamasa da bulduğu ek işlerle bütçesini denkleştirmeye çalıştığını, el konulan çantasının geçici olarak uğradığı ve kaza yapılan araçların çekildiği Burak Bey Yediemin otoparkı olduğunu, İçerenköy'deki komşusunun çocuğu Mehmet Bilgin’in kazada vefat ettiği için o sırada Burak Bey otoparkında bulunduğunu, bu yer mahallesinde olduğu için sık sık gittiğini, burayla ticari bir ilişkisinin olmadığını, Hüseyin GÖRÜM'ü yaralama suçundan cezaevinde yatarken tanıdığını, önceden bir tanışıklığının olmadığını, cezaevinden çıktından 15 sene sonra yani 1998 -1999 yıllarında yine cezaevinden tanıdığı kişinin cenaze merasiminde Hüseyin Görüm ile tekrar karşılaştığını, o günden sonra diyalogunun devam ettiğini, kendisine gösterilen 9 Nolu Cd'de Ortodoks Kilisesinde çekilen fotoğraflar olduğunu, sırayla sağdan sola; kendisinin, İsmail Peker, Muzaffer Tekin, Hüseyin Görün, emekli subay olduğunu bildiği ismini hatırlamadığı birisi, Mehmet Fikri Karadağ, Karacabey adlı zatın torunlarından olduğunu bildiği Ahmet Bey, öğretmen Binvar Bey, yine öğretmen olduğunu bildiği bir şahıs, oturanlardan ortadaki veya sağ baştakinin ismi Adem olduğu, bu kişi minibüs şoförü olabileceğini, herhangi bir silahlı eğitim almadığını, yurt dışına resmi veya gayri resmi olarak çıkmadığını, av merakının olduğunu, Durmuş Ali Özoğlu'nu Ali Özoğlu olarak bildiğini, Kuvay-i Milliye derneğinden tanıdığını, birikimini cezaevi günlerinde tanıştığı insanlardan edindiği bilgilere ve kitap okumaya borçlu olduğunu, Fikri Karadağ’ın kendisin kabul etmediği yönündeki beyanlarını bilemediğini, Kuvayl-i Milliye derneğinin kuruluşuna katıldığını, ancak daha sonra orada bulunan Burhan Onay adlı kişinin din hakkındaki çarpık düşüncelerinden dolayı bu dernekten soğuduğunu, 24.01.2008 günü Kadir isimli şahısla yaptığı görüşmedeki Kenan'ın kim olduğunu hatırlamadığını, o sırada hastaneye gelen Binbaşı Talay bey olduğunu, kendisi Drager Medikalin sahibi olduğunu, yalnız kendisinin iki hastane olayı olduğu için bu olayı karıştırmış olabileceğini, Fikri Karadağ'a ait elinde bulunan emanetler yalnızca fotoğraflar olduğunu, Generallerle ilgili dediğinin olacağı yönündeki beyanlar abartılı beyanlar olduğunu, Danıştay sanıklarından Av. Alparslan Arslan'ı tanıdığını, bunun yanında yine Danıştay saldırısı dosyasındaki Osman'ı da bir akrabasının dosyaya bakarmısın demesi sebebiyle tanıdığını, bu kişi Seyfettin isimli birisi olabileceğini, şimdi hatırlamadığını,
Kendisine 04.07.2008 saat 00.23 tarihli Sinan Aygün ile ilgili tutanağa bağlanan sözleri sorulduğunda, Bu sözleri söylemiş olabileceğini, kendisinin bu konudaki finansörlüğünü birisinden duymuş olabileceğini, şüphelilerden tanıdığı kelleri önceki ifadelerinde beyan ettiğini, infaz işime yardımcı olan adli görevliyi hatırlamadığını, Sinan Aygün ile herhangi bir husumetinin olmadığını beyan etmiştir.
Dostları ilə paylaş: |