Konu ile ilgili kolluk değerlendirme raporunda özetle; Abdullah ÖCALAN’ ın Avukatı İrfan DÜNDAR 26.10.1999 tarihli dilekçesinde Abdullah ÖCALAN’ ın çağrısı üzerine Avrupa’dan 8 kişilik bir grubun 29.10.1999 tarihinde teslim olacağını belirtmesinden sonra 29.10.1999 tarihinde kendilerini barış heyeti olarak kabul eden Haydar ERGÜL, Dilek KURT, Aysel DOĞUN, Yusuf KIYAK, Ali Şükran AKTAŞ, Aygül BİDAV, Hacı ÇELİK ve İmam CANPOLAT’ ın İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne teslim oldukları, ifadelerinde özetle PKK/KONGRA-GEL terör örgütü mensubu olduklarını ve bundan dolayı pişman olmadıklarını, Abdullah ÖCALAN’ ın çağrısı gereği barış heyeti olarak teslim olduklarını söyledikleri, PKK/KONGRA-GEL Terör Örgütünün 1 Eylül 1999 tarihinde tek taraflı olarak ateşkes ilan ettiği, örgütün kırsal alanından ve yurtdışından iki grubun iyi niyet göstergesi olarak Türkiye’ye geldiği, Abdullah ÖCALAN’ ın sözde barış için gereken koşulları kamuoyuna açıkladığı, örgütün üst düzey yöneticileri olan Murat KARAYILAN ve Cemil BAYIK’ ın yurt dışına çıktıklarının tespit edildiği, Abdullah ÖCALAN yakalandıktan sonra gerçekleştirilen ilk kongre olan örgütünün 7. Kongresinde kapsamlı bir barış projesinin hazırlanması, Abdullah ÖCALAN’ a siyasal çalışma özgürlüğü ve sözde Kürdistan’a barış şiarıyla genel bir kampanya başlatılması kararlarının alındığı, 15 Şubat 1999 tarihinde Kenya’da yakalanarak Türkiye getirilen Abdullah ÖCALAN’ ın İmralı Cezaevine konmasına rağmen bugüne kadar avukatları aracılığıyla örgütü yönetmeye devam ettiğinin anlaşıldığı,
Veli KÜÇÜK’ ün Tuncay GÜNEY’in kendisini Barzani diye takdim ettiği bir kişi ile görüştürdüğü beyanı, Tuncay GÜNEY’in ikametinde yapılan aramalarda Barzani ile yan yana çekilmiş fotoğraflarının ele geçmesi, Veli KÜÇÜK’ ün Tuncay GÜNEY’ in bahsettiği gümrük görevlilerini tanıdığı beyanı, içeriği yalanlansa da Abdullah ÖCALAN’ ın Avukatı Doğan ERBAŞ ile yapıldığı iddia edilen toplantının Mehmet Adnan AKFIRAT tarafından doğrulanması, bu toplantılarda gündeme geldiği iddia edilen şartların bir kısmının gerçekleşmiş olması hususlarının Tuncay GÜNEY’ in anlatımlarının en azından bir kısmının gelişen olaylar ile uyumlu bulunduğunu gösterdiği belirtilmiştir.
Cumhuriyet başsavcılığımıza ihbar yolu ile gelen mektup ekinde; tanınmış birçok gazeteci ve diğer kişiler ile Yalçın KÜÇÜK, Doğu PERİNÇEK ve Ferit İLSEVER’in PKK kamplarında Abdullah ÖCALAN ile çekilen fotoğrafları bulunduğu görülmüş, özellikle Doğu PERİNÇEK’ in PKK terör örgütü kampını ziyaretinde çekilmiş, askeri bir düzene göre sıralanmış PKK teröristlerince karşılandığı, PKK’lı teröristlerin tek tek ellerini sıktığı, PKK terör örgütü elebaşı Abdullah ÖCALAN’ ın kendisine çiçek verdiği ve birlikte PKK’ lı teröristlere hitap ettikleri fotoğraflar olduğu görülmüş, bu fotoğraflarda Doğu PERİNÇEK’ in bir gazetecilik faaliyetinden ziyade PKK terör örgütünü denetliyor edası içerisinde bulunduğu anlaşılmıştır.
İşçi Partisi Genel Merkez binasında yapılan aramada disket içersinde 26 Mayıs 2000 günlü Doğu PERİNÇEK tarafından Abdullah ÖCALAN’ a yazılan bir mektup ele geçirilmiştir. “Sayın Abdullah ÖCALAN, Avukatlarınız selamlarınızı getirdi ve önümüzdeki süreçle ilgili görüşlerimi sordular. Onlara anlattıklarımı Türkiye’nin bağımsızlık ve birliği için duyduğum sorumluluk gereği ayrıca size yazmayı yararlı gördüm.” sözleri ile başlayan mektupta Doğu PERİNÇEK’ in, Avrupa Birliğine girme süreciyle ilgili görüşlerini, Kürt sorununa çözüm önerilerini, PKK ve HADEP hakkında yapılması gerekenleri anlattığı, mektubun sonundaki notta ise “…Bu mektubun bir örneği Genelkurmay Başkanlığının bilgisine sunulmuştur...” yazdığı görülmüştür.
Hikmet ÇİÇEK’ ten elde edilen flash diskte ve İşçi Partisi binasındaki basın bürosunda bulunan bilgisayarda “Provakasyon Mektubu” başlıklı, Avukat ve Oğuz olarak belirtilen iki kişinin konuşma çözümü olduğu anlaşılan bir yazı bulunmuştur. Metin içeriğinden “Avukat” olarak konuştuğu belirtilen kişinin Abdullah ÖCALAN’ ın avukatı olduğu, “Oğuz” ismi verilen kişinin Özel Kuvvetler görevlisi olduğu anlaşılmaktadır. Bu çözümün “…Oğuz: Böyle bir girişimin neden bir yıl sonra başlatıldığını sorabilirsiniz. Daha önce görüşmeler oldu. Protokollar da imzalandı. 1995-96’da Şam’da, Öcalan’ın bilgisinde bir protokol imzalandı. Ben bu girişimde kendim bulundum. Daha sonra 1997’de Brüksel’de görüşme oldu... , …Avukat: Bu girişimi çok olumlu buluyoruz. Baştan belirteyim. Ben PKK’yi değil Öcalan’ı temsil ediyorum. Öcalan avukatlarına kendi adına her türlü girişimde bulunma yetkisi verdi. Hatta bizi yeni açılımlar yapmadığımız için eleştiriyor. Öcalan PKK’ dir. Önce Öcalan benimser, PKK ona uyar. Açılımları, Öcalan yapar. Kürt halkı da onu kabul eder. Bugün söylediğinin yarın 180 derece tersini söylese, yine PKK onun arkasından gider. Öcalan’ın kabul etmesi sorunu çözer. Biz, Öcalan’ın adına ilişkiye geçiyoruz, Oğuz: … Öcalan’ın avukatlarının çoğunun çift hatta üç taraflı çalıştığını biliyoruz. MİT bağlantılılarının Ahmet Zeki Okçuoğlu’ ndan ibaret olmadığını biliyoruz. Siz de bilin….” şeklinde devam ettiği görülmüştür.
Dostları ilə paylaş: |