Şüpheli Hakan ŞANLI’nın 10.02.2009 tarihli savcılık ek ifadesinde; Kendisinin daha önce verdiği ifadeyi aynen tekrar ettiği, daha sonra yakalanan ve tutuklanan şüphelilerden hiçbirini tanımadığı, Aytaç YALMAN ve şüpheli Şener ERUYGUR, Levent Ersöz'ü tanımadığı, şüpheli Levent Ersöz'ü bir sefer gördüğü, iş ile ilgili kendisiyle beş dakika görüştüğü ve başka bir görüşmesinin olmadığı,
Şüpheli Hasan Atilla ile gözaltına alındıktan sonra görüşme yapmadığı, şüpheli Barbaros Hayrettin ALTINTAŞ'ı tanımadığı, Hasan Atilla UĞUR'u 2001 veya 2002 tarihinde askeri malzeme satış işlemlerinde tanıştığı, önceki ifadesinde belirttiği gibi o zaman şüpheli Şener ERUYGUR'un jandarma komutanı olduğu dönemde internet takip sistemi sattığı, tahminine göre 4 tane sattığı, birisinin ODTÜ'ye, birisinin Mecidiyeköy'e birisinin de Ankara Ulus çıkışına takıldığı, bu cihazların tanesinin yaklaşık 300.000$(üçyüzbindolar) olduğu ve ek aksesuarlarının da olduğu,
Aytaç YALMAN’ı zamanında herhangi bir alışveriş yapmadığı, tahminine göre şüpheli Şener ERUYGUR ile yaptığı ticaret 1.050.000$(birmilyonellibindolar) civarında olabileceği, kendisinin o tarihlerde sattığı malzemeler için herhangi bir fatura düzenlemediği, kendisine malzemelerin örtülü ödenekten alındığı, gizli olduğu ve ulusal güvenliği ilgilendirdiğinin söylendiği, herhangi bir fatura kesmediği, kendisinin banka hesabına bu paraların nereden aktarıldığını bilmediği, ancak İstihbarat Daire Başkanlığı’ndan Recep Başçavuş isimli bir astsubayın olduğu, para işleriyle ilgilendiği, havaleleri ise bu şahsın yaptığını bildiği, Jandarma Genel Komutanlığı hesabından yapıldığını düşündüğü, kendisinin o tarihlerde REM (Research ....) isimli şirketten yaptığı ve şirketin isminin tam olarak açılımını hatırlayamadığı,
16.08.2008 günü İstanbul cumhuriyet Başsavcılığı’na gelen bir ihbar mektubu ve 02.07.2008 günü saat 12.02 sıralarında kardanadam111@gmail.com isimli e-mail kullanıcısının göndermiş olduğu mail ihbarı ile ilgili sorulan soruya vermiş olduğu cevapta; kendisinin ihbarı kabul etmediği, şüpheli Emin ŞİRİN’in kendisine ati olan ofise zaman zaman geldiği, şüpheli Emin ŞİRİN’i sevdiği, hoş sohbetli olduğu, Meclis'deki soru önergeleriyle ilgili kendisine bilgi vermediği; kendisine Kürşat Albay’ın bu tür bilgiler vermediği, şüpheli Ergün POYRAZ ve İsmail YILDIZ'a bilgi aktarmadığı, şüpheli Ergün POYRAZ'la bir kere resepsiyonda tanıştığı, Bir kere de ofise kitap getirdiği, kendisinin diğer şahısları ve Nuray BAŞARAN'ı tanımadığı, hatırlayamadığı, şüpheli Kemal ALEMDAROĞLU'nu tanımadığı, kriptolu cep telefonlarını Jandarma İstihbarat’ın kendisinden istediği, adedini hatırlamadığı, Ancak example (örnek) olarak getirdiği, ancak daha sonra başka yerden aldıkları, kendisinin kesinlikle şüpheli Hasan Atilla UĞUR ve arkadaşlarının kullandığı kriptolu telefonların hat ücretlerini ve görüşme ücretlerini şirketinden ödemediği, kendisinin şirket adına kayıtlı telefonların şüpheliler tarafından kullanıldığını da bilmediği, kendisinin Turkcell'le bir yazılım işi sebebiyle 600.000$(altıyüzbindolar)lık bir alışverişi olduğu,
Dosyada mevcut 10.11.2008 tarihli MASAK raporu ile ilgili sorulan soruya vermiş olduğu cevapta; kendisinin Cambridge Lake isimli şirketle alışveriş yaptığı ve bu alışverişin tamamının resmi işlemler olduğu, Daen Levi isimli şahsın da Cambridge Lake'nin temsilcisi olduğu, kendisinin bu şirketle yaptığı bütün alışverişlerin ve para havalelerinin resmi olduğu, yasal kayıtlarda gözüktüğü, kendisinin internet takibi aletlerini direk bu şirketten aldığı, ancak Sigitronic isimli şirketin Rusya'da olduğu, kendilerinin bu şirketin üzerine kayıtlı malları Dean Levi üzerinden aldıkları, Dean Levi’nin Avrupa bayisi olduğu, kendisinin şuanda SAMA isimli şirketin yönetim kurulu başkanı olduğu, genelde Pakistan'la çalışmakta olduğu, Jammer cihazlarını üretip sattığı, bu şirketin yıllık cirosunun geçen yıl 1.000.000$(birmilyondolar) civarında olduğu, bu sene 4-5 milyon dolar arasında bir ciro bekledikleri, EMTA USA adlı şirketin Amerika'da olduğu,
2002 yılı itibarıyla MASAK raporunda 154 milyar TL net hasılat, 113 milyar gider gösterildiği, sadece aynı yıl içinde 234.850 ABD dolarının Cambridge Lake ve EMTA USA şirketlerine havale yapıldığı belirtilmiş yine raporda, Turcell A.Ş'den Hakan ŞANLI'nın hesabına 600 bin dolar para yatırıldığı hususu ile ilgili sorulan soruya vermiş olduğu cevapta; Bu uyuşmazlıkların tamamının Jandarmaya satmış olduğu cihazların resmi kayıtlara intikal ettirilmemesi sebebi ile olduğu, kendisinin bu satışlara fatura kesmediği, ancak bunların örtülü ödenek olduğu için bu satışları yaptığı,
Diğer firmaların alışverişleri faturalı yaptığı ile ilgili sorulan soruya vermiş olduğu cevapta; kendisinin bu alışverişten çok para kazanmadığı, Turcell'den kendisine gönderilen 600.000$(altıyüzbindolar) paranın karşılığında GSM Protokol Analizer bedeli olduğunu kendisinin bilmediği, bu cihazın ne olduğunun mühendislere sorması gerektiği,
Kendisine ait dosyadaki mevcut kar zarar ve yıllık vergi bildirimleri ile ilgili sorulan soruya vermiş olduğu cevapta; doğru ve kendisine ait olduğunu onayladığı, kendisinin 2003 Nisan ayından itibaren REM isimli şirketten ayrıldığı, hiçbir alakasının kalmadığı ve daha sonra SAMA isimli şirketi kurduğu, ağırlıklı olarak da kendilerinin burada Jammer cihazı ürettikleri, kendisinin son dönemlerde Askeri ihalelere girmediği, iddia edildiği gibi kendisinin İsmail Hakkı KARADAYI'nın yeğeni olmadığı, ancak babasının ve amcasının emekli albay olduğu,
Dosyada mevcut dijital inceleme raporları ve Signet isimli bilgisayar belgeleri ile ilgili sorulan soruya vermiş olduğu cevapta; Signet tamamen GSM (cep telefonu) dinleme cihazı olduğu, şuana kadar kimseye satmadığı, ancak kendisinin bu konuda tatmin edici bilgi vermediği ve bu cihazın teknik özelliklerini bilmediği,
Kendisinin bilgisayarında çıkan bu cihazla alakalı cihazın kullanımına ilişkin bulunan bilgilerde; Signet lattopla çalıştırılabilen en yakın baz istasyonuna kilitlendikten sonra dinlenecek telefon numarasının girilmesiyle buna ait şifrelerin cihaz içindeki program tarafından kırılması suretiyle 15 dakika içinde baz istasyonuna kilitlendiği ve bu baz istasyonu üzerinden yapılan bütün görüşmeleri kaydetme ve dinleme özelliği olduğu ayrıca teknik özelliklerinin detaylı bulunduğu word belgesi ile ilgili sorulan soruya vermiş olduğu cevapta; Doğru olduğunu onayladığı ancak kendisinin şuan için teknik özelliklerini hatırlayamadığı,
NICE TRACK isimli cihaz ile ilgili sorulan soruya vermiş olduğu cevapta; bu cihazın tamamen İsrail ürünü olduğu, kanun kapsamında santral kurulması ve dinleme yapılması için bir sistem olduğu, kendisinin bu sistemden hiçbir yere satmadığı,
Bilgisayar içinde çıkan resimler ile ilgili sorulan soruya vermiş olduğu cevapta; işi ile alakalı resimler olduğu,
NATO ile alakalı bilgiler ile ilgili sorulan soruya vermiş olduğu cevapta; bu bilgiler şuanda Mustafa SARIGÜL'ün danışmanı olan emekli asker Hakan ARISÜT’e ait olduğu, şahsın NBC (nükleer biyolojik silah) uzamanı olduğu, JANNES isimli dünyanın en büyük savunma mecmuasında NBC silahları ile alakalı yazılar yazan Türkiye'deki sayılı uzmanlardan olduğu, şahsın herhangi bir üretim yaptığını bilmediğini, ancak Gülhane için açtığı dekonteminasyon treyleri ihalesine birlikte girecekleri fakat olmadığı, kendisinin NBC silahlarından anlamadığı,
Ergenekon dokümanları arasında NBC Analiz isimli belge ile ilgili sorulan soruya vermiş olduğu cevapta; bu konu hakkında bilgi sahibi olmadığı, kendisinin Köksal KARABAY’ı tanımadığı, DGP ve KİS (Kitle İmha Silahları) ile alakalı seminere katılmadığı, Tümgeneral Bekir KALYONCU'yu tanımadığı, mevcut NBC dosyalarının Hakan ARISÜT'ten alınan belgeler olduğu, Hakan ARISÜT’ün 2007 yılında emekli olduğu ve kendisinin yanımda danışman olarak 9 ay çalıştığı, belgelerinde ona ait olduğu ve kendisiyle alakası olmadığı,
Ergenekon örgütüne finansman sağlamadığı, örgüte ait telefon faturalarını kendisinin ödemediği, hesaplarındaki geçmişe ait faturasız giriş çıkışlarında sebebinin örtülü ödenek kapsamında yaptığı satışlar olduğu, kendisinin Jandarma Komutanlığı’na yapmış olduğu satışları teklif usulü ile yaptığı, kendisi dışında 3 firmadan da teklif alındığını bildiği, kendisinin Bülent GÖKTUNA'yı 1995 yılında tanıdığı, o tarihten beri bir görüşmediği, kendisinin Hasan Atilla UĞUR'la şuanda da geçmişde de resmi ve gayri resmi ortaklığının olmadığı, suçlamaları kabul etmediği, örgüte maddi ve manevi yardımda bulunmadığı ve örgüt üyesi olmadığını beyan ettiği,
Sorgusunda, Savcılık beyanlarını tekrar ettiği, kendisinin ihbara konu kriptolu telefonların faturalarını ödemediği ancak Jandarma istihbarat istediği için 10 adet kiriptolu telefonu gtirip verdiğini, iki üç ay kadar kullanılınca kendisine iade ettiklerini, sattığı cihazlardan fatura almadığını çünkü kendisine bunun gizli olduğu söylenmesi üzerine fatura kesmidiğini beyan etmiştir.
Dostları ilə paylaş: |