Gizli tanık Yavuz’un 27.08.2008 tarihli beyanında,
1994 yılında şahit olduğu bir olayı anlatmak için müracaat ettiğini, o yıllarda Gebze Emniyet Müdürlüğü’nde görev yaptığını, tarihini tam olarak hatırlamadığını ancak mevsimlerden sonbahar olduğunu. Çalıştığı Asayiş Büro’ya geldiğinde Grup Amiri Komiser Muhittin SERT’in masası üzerinde; 2 adet tabanca olduğunu, 1 tanesinin şarjörlü Smith Wesson marka 9 mm. Çapında tabanca, diğerinin Magnum marka 9 mm. Çapında tabanca olduğunu. Bu tabancalara ait 9 mm çapında 20’ye yakın mermi bulunduğunu. Bunlardan hariç 1 adet kelepçe, bir adet tepe lambası, 5 Milyar TL’lik hamiline düzenlenmiş çek, bir adet ekranı kırık cep telefonu (markasını hatırlamadığı, ancak o tarihlerde yeni çıktığından çok az kişide cep telefonu olduğundan iyi hatırladığını ), bir adet siyah beyaz olarak düzenlenmiş sahte nüfus cüzdanı, bir adet öğretmenevi giriş kartı ( sahte isme düzenlenmiş olduğu), başka kurumların da giriş kartlarının olduğu, ancak hangi kurumlar olduğunu hatırlamadığını. bu malzemelerin ne olduğunu sorduğunda orada bulunan grup amirinin MUHİTTİN SERT, ASLAN KADAKAL ve Kemal isminde soy ismini hatırlamadığı kendisinden yaşlı olan bir polis memurunun kendisine “gece 04:00 sıralarında isminin sonradan OSMAN GÜRBÜZ olduğunu öğrendikleri şahısla Osman Yılmaz Mah. Develi Durağında motorize ekipler devriye gezerken karşılaştıklarını, şahsın elinde siyah bir çanta ve yaya olarak gezmesinden şüphe edip durdurduklarını, nereye gittiğini sorduklarında; polis olduğunu aracının az ilerde arıza yaptığını, İstanbul istihbaratta çalıştığını, aracının arıza yapması üzerine de evine yaya olarak gittiğini söylemesi üzerine ekibin başında bulunan MUHİTTİN SERT’in, haber merkezine anons ettiğini bir meslektaşımızın aracının arıza yaptığını bu nedenle çekici gönderilmesini istediğini, bu sırada şahsın elinde o tarihte istihbarat şubesinde çalışanların kullandıkları küçük telsiz bulunduğunu görmesi üzerine ilk etapta kendisinden şüphelenmediğini. Küçük telsizin İstanbul Polisinin konuşmalarını net bir şekilde çektiğini. Bunun üzerine sohbete başladıklarını. Bu sırada OSMAN GÜRBÜZ’ün Muhittin SERT’e komiser misiniz diye sorduğunu “Evet Komiserim “ demesi üzerine OSMAN GÜRBÜZ’ün kendisinin de komiser olduğunu İstanbul Polis akademisinden mezun olduğunu söylediğini komiser MUHİTTİN SERT’in de İstanbul’da polis akademisinin olmadığını bildiğinden şahıstan şüphe ederek kimliğini ibraz etmesini istediğini, Şahıs sahte polis kimliğini komiserimize uzatığını, komiser Muhittin’in kimliği incelemeye başladığında OSMAN GÜRBÜZ’ün E5 istikametine doğru kaçmaya başladığını. Bunun üzerine Muhittin SERT’in peşine düşerek yarım şarjör fişeği, OSMAN’ın üzerine doğru ateş ettiğini OSMAN GÜRBÜZ’ü yaraladığını, OSMAN GÜRBÜZ’ün yaralı bir şekilde E5 karayolundan karşıya geçtiğini araç akışından dolayı kendisini yakalayamadıklarını. Ayrıca OSMAN GÜRBÜZ’ün bağırarak “beni takip etmeyin sizi vurmak istemiyorum peşimden gelmeyin” dediğini, Muhittin komiser’in peşinden gitmeye devam edince kendisine bir el ateş ettiğini ve Muhittin komiser”in orda yatıp beklediğini, ilk Osman GÜRBÜZ ile karşılaştıkları yerde bir adet siyah Ceymis Bond (James Bond) tabir edilen çanta olduğunu içine baktıklarında bir kısım belgelerden OSMAN GÜRBÜZ’ün ev adresini tespit etmiş olduklarını, hemen Gebze Köşklü Çeşme Mahallesi Çakallı Deresinde bulunan evine giderek yaptıkları araştırmada evin içinde OSMAN GÜRBÜZ’ün kıyafetini değiştirip kaçmış olduğunu, kan lekeleri bulunan pantolonunun evde bulunduğunu tespit ettiklerini. Çevrede yaptıkları araştırmada komşularının o evde oturan şahsın markalı arabalarla gelip giden evli bir çocuklu birisi olduğunu ismini bilmediklerini, şahsın oturduğu yer mevki olarak gecekondu mahallesi olmasına karşın binmiş olduğu araçların Mercedes, BMW gibi pahalı arabalar olmasının insanların dikkatini çektiğini ifade ettiklerini. Ayrıca evin içindeki gardroptada bol miktarda takım elbise olduğunu tespit ettiklerini. Osman GÜRBÜZ’e ait olan ve arıza yaptığını söylediği son model BMW marka açık mavi renkli aracı emniyetin önüne çektirdiklerini, Kendisinin sabah göreve geldiğinde büronun önünde bu aracı gördüğünü. Kapılarını açamadıklarını, yapılan araştırmada da İHLAS’tan birinin üzerine kayıtlı olduğunu” söylediklerini. Konuşulanları tam olarak hatırlamadığını. O dönemde OSMAN GÜRBÜZ’ün yakalanmadığını. 1997 veya 1998 yıllarında şark görevini yaptığı sırada aktüel haberlerin bulunduğu bir dergide bacağı sarılı ve iki polisin arasında OSMAN GÜRBÜZ’ün fotoğrafını gördüğünü. O zaman yakalandığını öğrendiğini. Hatta o dönemde susurluk soruşturması ile ilgili televizyonlarda haberler yayınlandığını. Eyüp AŞIK’ın televizyonda bir programa çıkarak önceki yıllarda OSMAN GÜRBÜZ’ün Gebze Emniyet Müdürlüğü tarafından yakalandığını baskı üzerine serbest bırakıldığını söylediğni. Anlattığı olayları bizzat komiser Muhittin SERT ve Arslan KADAKAL’dan ayrı zamanlarda dinlediğini. Her ikisinin de o gece OSMAN’ı yakalayamadıklarını söylediklerini. Yakalayamama nedenlerinin de E5 karayolundaki yoğun trafik akışının ve polis memurlarının yaşlarının ileri olması olduğunu söylediklerini.
Kendisinin olayın akabinde ele geçirilen silahların kriminal raporlarını almak için görevlendirildiğini. Silahları mühürlü olarak bir poşet içersinde yazı ile birlikte verildiğini. Onları İstanbul’a getirmek üzere Emniyet Müdürlüğünün merdivenlerinden inerken Mukait EROL AYDIN’nın kendisini çağırdığını, kendisine “geri dön iş değişti” dediğini. O arada komiser Muhittin’in odasına girip çıktığını. Yaklaşık yarım saat kadar koridorda beklediğini. Elindeki poşet ve silahları da geri aldıklarını. Tekrar mukait odasına çağrıldığını ve bu sefer büyük bir zarf içersinde zımbalanmış vaziyette malzemeler bulunan poşetin kendisine verildiğini. İçinde ne olduğu söylenmediğini. Bunları Ankara’ya götüreceksin Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığında görevli olduğunu, belirttikleri küçük bir not kâğıdına ismi yazılı olan şahsa teslim etmesi gerektiği söylendiğini kendisinin resmi bir araçla mukait EROL tarafından gişelere kadar götürüldüğünü ve orada bir otobüse binerek Ankara’ya gittiğini. Ankara’ya vardığında İstihbarat Daire Başkanlığı’na gittiğini. Girişteki görevli polis arkadaşa elindeki notta yazılı olan şahısla görüşmek istediğini söylediğini. O kâğıtta Emin ASLAN isminin yazılı olduğunu görünce görevli polis arkadaşın “sen memur musun” dediğini. Kendisinin evet deyince “Devrem bu şahıs daire başkanı sen bunla nasıl görüşeceksin” dediğini. Bunun üzerine sekreterliğini yapan ancak ismini bilmediği baş komiser ile telefonla görüştüğünü. Kendisine “ Yukarı çıkmana gerek yok malzemeleri girişteki polis arkadaşa tutanakla teslim et” dediğini kendisinin de içinde hangi malzemeler olduğunu bilmediğini, kendisine mukait EROL AYDIN’ın vermiş olduğu poşet içersindeki zarfı teslim ettiğini. Ve oradan ayrıldığını.
Kendisi Ankara’ya gitmeden önce arkadaşlar arasında KORKUT EKEN’in Gebze Emniyet Müdürünü aradığını silahlar ile ilgili işlem yapılmamasını istendiği konusunda konuştuklarını duyduğunu.
Bu olaydaki şahsın OSMAN GÜRBÜZ olduğu nereden öğrendiği sorulduğunda.
Cevaben, Osman GÜRBÜZ’ün olay yerinden kaçtıktan sonra evinde yapılan aramada elen geçirilen belgelerden Polis kimliğinin sahte olduğunu ve kanlı elbisenin bulunduğu evdeki belgelerden kaçan şahsın Osman GÜRBÜZ’e ait olduğunun belirlendiğini. Kendisinin oradan bildiğini. Daha sonra yapmış olduğu araştırmalardan OSMAN GÜRBÜZ ile ilgili bir soruşturma yapıldığını duyduğunu. Ancak kişisel yorumuna göre kriminale götürmek üzere aldığı silahların geri istenmesi ve üst düzey kişilerin telefon açmaları nedeni ile olay yerinde ele geçirilen iki adet silahın değiştirilmiş olabileceği kanaatine vardığını.
Söz konusu silahların nereden ele geçirildiği konusunda bilgisi olup olmadığı sorulduğunda,
Cevaben, Kendisi olay günü komiserin masasının üzerinde 2 adet tabanca gördüğünü. Ancak bu silahların şahsın evinden mi yoksa çanta içinden mi ele geçirildiğini tam olarak bilemediğini. Tek bildiğinin 2 adet 9mm çapında silah olduğunu söylediği.
Devamla kendisinin Emniyet Müdürlüğü önünde gördüğü OSMAN GÜRBÜZ’ün kullandığını söylenen BMW marka açık mavi renkli otomobilinde Kocaeli İl Emniyet Müdürlüğü’ne teslim edildiğini. Akıbeti hakkında bilgiye sahip olmadığını. İsimlerini belirtmiş olduğu komiser Muhittin SERT’in halen Çorlu İlçe Emniyet Müdürlüğü görevinde iken Tekirdağ İl Emniyet Müdürlüğü emrine verildiğini, Arslan KADAKAL’ın Gebze’den emekli olduğunu, halen İstanbul’da ikamet ettiğini. O dönemde Mukayit olarak görev yapan EROL AYDIN’nın da emekli olduğunu halen Pendik ilçesinde sahilde Şöhret İşkembe isminde işyeri çalıştırdığını bildiğini. O tarihlerde genç memur olduğu için daha çok getir götür işlerinde görevlendirildiğini. İçeride neler konuşulduğunu tam olarak bilemediğini
O dönemlerde VELİ KÜÇÜK’ün Kocaeli İl Jandarma alay komutanı olarak görev yaptığını. DİLOVASI’nın jandarmaya bağlı olduğunu. O dönemde birçok faili meçhul cinayet olayının o bölgede olduğunu duyduğunu. Hatta DÜNDAR KILIÇ’ın DİL-Koop ile bağlantılı olduğunu o çevredeki insanlardan duyduğunu. Zaten Dil-Koop binasının renginin bile kızıl olduğunu. Duyduklarına göre oradaki yöneticilerin DHKP-C ile bağlantılı kişiler olduğunu öğrendiğini. Emniyet bölgesinde olsa da gereğini yapsak diye arkadaşlar arasında konuştuklarını. Çünkü büyük bir yerleşim yeri olduğunu. Ama polis teşkilatı olmadığını. Jandarmaya bağlı olduğunu. Birçok illegal olayın o bölgede gerçekleştiğini. Kendisinin olay hakkında bilgi ve görgüsünün bundan ibaret olduğunu. Beyan etmiştir.
Yapılan araştırmada; Şüphelinin 01.12.1994 tarihinde Gebze ilçesinde aracının şarampole yuvarlandığı, yanına yaklaşan görevli polis ekibine hedef göstermeksizin ateş ettiği, Osman Gürbüz’ün Ahmet Tecen adına düzenlenmiş sahte polis tanıtım kartıyla yakalandığı, bu olay dolayısıyla hakkında Gebze Emniyet Müdürlüğünce yasal işlem yapıldığı, şüpheli Osman Gürbüz’ün 04.04.1997 tarihinde İstanbul Beyoğlu ilçesinde 2 adet ruhsatsız silah, Nurettin Elıbol adına düzenlenmiş üzerinde kendi fotoğrafı yapışık vaziyette polis tanıtma kartı, yine Nurettin Elıbol adına düzenlenmiş üzerinde kendi fotoğrafı yapışık vaziyette binbaşı kimlik kartı ve Silahlı Kuvvetlere ait misafir giriş kartının ele geçirildiği ve hakkında Beyoğlu Emniyet Müdürlüğünce yasal işlem yapıldığının tespit edilmiştir.
Tapu kayıtlarında yapılan araştırmada; İstanbul Fatih Balat Karabaş Mah.Ayvansaray Mevkii 515 pafta, 2821 ada, 7 parsel numaralı binanın 22.05.1998 tarihinde Aysel AkBulut(Gürbüz) tarafından Şehriban Şener’e satıldığının tespit edildiği, bu şekilde Osman Gürbüz’ün Balat’da yazıhanesi bulunmadığı yönündeki beyanının çürütüldüğü, şüphelinin tapu kayıtları ile Fatih Balat’da eski eşi Aysel Akbulut (Gürbüz) adına gayrı menkulü bulunduğunun anlaşılmaktadır.
Kemer Kaymakamlığı tapu sicil müdürlüğünün 08.07.2008 tarih ve 1231 sayılı yazısına göre şüpheli Osman GÜRBÜZ’ün 10.12.2002 Antalya Kemer Çamyuva köyü böğürtlen özü mevkiinde 1903 parsel 200 milyar bedelle ihale ile satın aldığı, şüphelinin uzun süre ceza evinde yattıktan kısa bir süre sonra ve hablemitoğlu cinayetinden hemen önce yüksek bedelle mülk edinmesi de, 9 nolu Gizlii tanığın beyanlarını doğrulamaktadır.
Dostları ilə paylaş: |