Turabi Emlak isimli işyerinin asıl isminin Turaboğlu Emlak olduğunu, bu işyerinin Fethi Ahmet G. isimli şahsın adına ruhsatlı olduğunu, ancak bu işyerini yaklaşık olarak 13 yıldır kendisinin işlettiğini, kendi evinin de işyerinin olduğu yerde olduğunu, ortağı olmadığını, Saadettin S.’ın kendisine 1,5 yıldır yardım ettiğini, ihbara istinaden 13.08.2008 tarihinde işyerinde yapılan aramada ele geçirilen 2 adet kaleşnikof marka tüfek, 2 tabanca, şarjörler, çok sayıda değişik tip ve çapta fişek ve uyuşturucu maddenin emekli albay Arif Doğan’a ait olduğunu, Arif Doğan’ı damadının kendi mahallelerinde oturmaları sebebiyle 8-9 yıldır tanıdığını, yakalanmadan yaklaşık 5-6 ay kadar önce Arif Doğan’ın kendisine telefon açarak söz konusu malzemeleri işyerine koyup koyamayacağını, bunun karşılığı aylık 200 YTL verebileceğini söylediğini, kendisinin de bu teklifi kabul ettiğini, anlaşma üzerine ağabeyine ait işyeri ile kendi işyeri arasındaki duvarın yıkılarak söz konusu malzemelerin gelen askerler tarafından işyerinin arka bölümünde bulunan bölüme taşındığını, bu malzemelerin sandık içerisinde 5-6 aydır kendisine ait işyerinin arka bölümünde bulunduğunu, emekli albay Arif Doğan’a kutuların içerisinde ne olduğunu sorma ihtiyacı hissetmediğini, zira kendisinin emekli albay olduğunu, bu hususun kendisinde güven uyandırdığını, söz konusu malzemelerin kendi dükkanında bulunduğundan Çavuşbaşı jandarma görevlilerinin de bilgisi olduğunu, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini beyan etmiştir.
Savcılık beyanı;
Çavuşbaşı’nda emlakçılık yaptığını, Turaboğlu emlak ofisinin sahibi olduğunu, Arif Doğan’ı 8 yıldır tanıdığını, kendisini “JİTEM’ci Albay” olarak bildiğini, sandıkların 2000 yılında amcasının oğluna ait yerde olduğunu, 4-5 yıl kadar burada kaldığını, son 6 aydır da ele geçirildikleri yere taşındığını, kendisinin Arif Doğan’dan 200 YTL kira aldığını, bazı sandıkların kapaklarının aralık olduğunu, içindeki eşyaların göründüğünü, yaklaşık olarak 35 tane sandık bulunduğunu, içinde silah olan sandıkların en altlarda olduklarından silahları göremediğini, birçok sandık içerisinde koli bulunduğunu, Arif Doğan’ın emekli albay olması sebebiyle kendisinden şüphelenmediğini, malzemelerin askerler tarafından taşınması sebebiyle içlerinde ne olduğuna bakmadığını, sandıkların içerisinde silah ve gizli evrak olduğunu bilmediğini, bazen bu sandıklardan eşya aldığını, bir keresinde kendisine küçük bir halı verdiğini, kendisine hediye edilen bu halıyı evine koyduğunu, Arif Doğan ile aralarında yazılı bir sözleşme bulunmadığını, Arif Doğan’ın kendisine 400 YTL para verdiğini, kendisinin telefonla eşyaların ele geçirildiği yere taşınmasını söylediğini, Şubat ayının 10’unda da yan dükkandan kendisine ait yere taşındığını, sandıklarda silah olduğunu bilmediğini beyan etmiştir.
Sorgu beyanı;
Şüpheli, İstanbul 12.Ağır Ceza Mahkemesinde 16.08.2008 tarihinde verdiği beyanında, üzerine atılı suçlamayı kabul etmediğini, emlakçılık yaptığını, Arif Doğan’ı 8 yıldır tanıdığını, “JİTEM’ci Albay” olarak bildiğini, depoda ele geçirilen silahların Arif Doğan’a ait olduğunu, kendisinin sadece para karşılığında bunları deposunda bulundurduğunu, aylık 200 YTL’ye anlaştıklarını, 2 aylık bedel olan 400 YTL’yi aldığını, 800 YTL daha borcu kaldığını, ancak Arif Doğan’ın emekli olması ve 3 ayda bir maaş alması sebebiyle borcunu daha sonra ödeyecek olduğunu, ancak bu parayı kendisinden alamadığını, ele geçen malzemelerin 6 aydır kendisine ait depoda olduğunu, daha önce de bu malzemelerin amca oğlu olan Hızır Öztürk’e ait depoda 4 yıl kadar muhafaza edildiğini, yaklaşık 3,5 yıl kadar da ağabeyi İsmail Öztürk’ün dükkanında bulunduğunu, bu malzemelerin bilahare kendi deposuna taşındığını, malzemelerin bulunduğu sandıkların üniformalı askerler tarafından taşındığını, sandıkların bazılarının aralık olduğunu, ancak içlerinde silah olduğunu bilmediğini, kolilerin içerisinde şahsi eşyalar, kıyafetler, halılar, ayakkabılar olduğunu, ancak silah görmediğini, Arif Doğan’ın albay olması sebebiyle kendisinden şüphelenmediğini, bu malzemelerin Arif Albay’ın eşyaları olduğunu bütün mahallenin bildiğini, bu nedenle şüphelenmediğini, sandıkların içerisinde uyuşturucu madde olduğunu da bilmediğini, Arif Doğan ile aralarında yazılı kontrat olmayıp sözlü anlaşma olduğunu, çevresinde genel olarak İSLAM ismiyle bilindiğini, müsnet suçlamayla bir ilgisinin olmadığını ifade etmiştir.