Sanat-Sanatçı-Entelektüel Ve İletişim Dünyasında İstihbarat Faaliyetleri, Arenadaki Sanat, Gladyo Sanatçılar, Türk Toplum Yapısında Değişim, İstanbul–10 Nisan 2000
33 sayfadan oluşan bu doküman Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN’ dan ele geçirilmiştir. Dokümanın bazı bölümlerinde özetle;
“Giriş, amaç, kapsam” başlığı altında; Ele alınan konunun Türkiye’nin ulusal çıkarları ile doğrudan ilişkili olduğu, böylesine önemli bir konunun şimdiye kadar göz ardı edilmiş olmasının MİT’in üzerine düşen görev ve sorumluluk alanlarındaki ciddiyeti ile doğrudan ilintili bulunduğundan bahsedilerek “… Türkiye’nin sanat kültür ve bilim alanında geri kalmış olmasının nedenleri, Türk sanatçısının neden dünya platformunda Türkiye’yi, Türk insanını ve Kemalizm’i gerektiği gibi temsil edememiş oluşu, kuruluş aşamasında demokrasi, insan ve kadın haklarında dünya öncüsü olmayı başaran Türkiye’nin günümüzde demokrasi ve insan hakları sınavında başarısız ilan edilmesinin nereden kaynaklandığı gibi konularda bu dokümanın yararlı olacağı, ayrıca psikolojik savaşın açtığı yaraları ve bunda istihbarat örgütlerinin payını, hedeflenen sanat ve sanatçı olgusunun araç kılınarak nasıl başarı elde edildiğinin gözler önüne serilmesinin amaçlandığı...”
“İletişim organları ve gazetecilerin toplum ile dünya üzerindeki etkileri” başlığı altında;
“…Türk siyasetçisinin yazıdan korktuğu, çünkü kendisinin iktidardan kopartacak tek gücün yazı olduğunu bildiği, örneğin yazılı bir muhtıranın en güçlü siyasinin işini bitirivermeye yeterli olduğu, siyasilerin yaşamlarını idam sehpasında son noktayı koyanın alın yazısı değil mahkemelerin karar yazısı olduğu, bu nedenle yazıdan en çok iktidar tahtında oturanların korktuğu…,.. ABD, İngiltere, Rusya, Fransa gibi ülkelerin istihbarat kuruluşlarının medyayı kontrol altına aldıkları, dış istihbarat faaliyet ve operasyonların perdelenmesinde gazeteci kimlikli ajanları kullandıkları…”
“İstihbarat örgütleri sanatçı ilişkileri” başlığı altında; “…Sanatçının yaratıcılığının gücü ve insanlar üzerindeki etkisinden istihbaratçıların yararlandığı, ülkede uygulanmak istenilen ideolojik ve siyası amaçlar doğrultusunda sanatçılara eserler yazdırıp pek çok kitap yayınlatıldığı, bu amaçla çeşitli ülkelerle doğrudan istihbarat örgütlerince kurulmuş, yayınevlerinin bulunduğu, bu yöntemle toplumların düşüncelerinin değiştirilerek kendi ideolojileri karşıtı düşüncelerin yok edildiği…”
“Medya sanatçıları” başlığı altında; “…İstihbarat örgütleri ile uzlaşma sonucu kurulan Medyanın sahiplerinin örgütün bağlı bulunduğu ülkenin ekonomik ve siyasi güç odakları ile ilişkiye geçirildiği ve böylece istenilen doğrultuda yayın yapıldığı, ülkede kültür erozyonu yaratılması için, içi boş, vitrini güzel insanların sanatçı adı altında topluma sunulduğu, bu nedenle insanların da sanatçıya saygı duymadığı…”
“Sonuç ve öneriler” başlığı altında; “…İstihbarat örgütlerinin sanat, sanatçı, medya, gazeteci, eğlence, gösteri ve fuhuş sektöründen büyük ölçüde yararlandığı, dış istihbarat güçleri ve MİT’in sanatçılar üzerindeki negatif etkilerinin derhal ortadan kaldırılması gerektiği, kültür, sanat ve bilimin gelip geçici hükümet uygulamalarına teslim edilemeyeceği, ulusal önem açısından bu alanda uygulanacak politikaların Hükümet üstü kurumlarca belirlenmesi gerektiği, Türkiye Cumhuriyeti toprakları, halkı ve rejiminin korunması ve kollanması görevi Türk Silahlı Kuvvetlerine ait olduğu gibi, kültür, sanat ve bilimin korunup kollanması görevini de Türk Silahlı Kuvvetlerinin üstlenmesi ve bu amaçla alınan kararlar ile uygulanışını denetim altına alması gerektiği…” belirtilmiştir.
MİT&Medya Ve Ajan Gazeteciler, İstanbul, Aralık- 2000
43 sayfadan oluşan bu doküman Veli KÜÇÜK, Ümit OĞUZTAN ve Hikmet ÇİÇEK’ ten ele geçirilmiştir.
“Sunuş” başlıklı bölümde; “…“Kontr/terör Dairesi eski Başkanı Mehmet EYMÜR’ün Türkiye’yi terk ederek gittiği Amerika Birleşik Devletleri’nde, internette kiraladığı “atin” kodlu sitede yer verdiği bilgilere göre; MİT’in en önemli haber ve bilgi kaynağı Türk Medyası idi. Eymür’ün iddiaları arasında MİT elde ettiği istihbarat verilerinin %85’ini Medya’dan elde ediyordu (!) Bu çok hayret verici bir bilgiydi ve internet üzerinden dünya kamuoyuna duyuruluyordu...” yazdığı, devamında ise “MİT’çi Gazeteciler" hakkında basında çıkan haberlerden bahsedilerek… “…Günümüz Türkiye'sinde, MİT'in onaylamadığı hiçbir kimsenin medya patronu olması ve ayakta kalabilmesi mümkün değildir. MİT'in onaylamadığı hiçbir basılı yayının – mevcut yasalara karşın – ülke çapında dağıtımı gerçekleşmemektedir. Ve yine MİT'in onaylamadığı hiçbir yazarın kitabı yayınevlerince basılamamakta, basılmış olsa bile dağıtımı gerçekleştirilmemektedir…,…Haber ve gazetecilik 1990 yılında tümüyle ceset haline dönüştürülmüştür. Medyada piyasa ekonomisi kararlar vermeye başlamış ve haber tüm özelliklerini yitirerek ürün haline dönüştürülerek pazarlamaya başlanmıştır. Medya organları ustalıkla habercilikten kopartılarak kitlesel terapiye koşullandırılarak, toplumdan gerçeklerin gizlenebilmesi amaçlanmış, böylelikle ulusal basın-yayın organları bir anlamda kitlesel imha silahı haline getirilerek, toplum çökertilmiştir. Saygılarımızla" yazdığı,
"Medya" başlığı altında; “…Doğan Holding, Uzan Grubu, Bilgin Grubu, Ciner Grubu, Çukurova Grubu vb. başlıklar altında çeşitli kanal ve gazete sahipleri hakkında ayrıntılı bilgilerin verildiği…”
"Sonuç" başlığı altında ; “…Hazırlanan bu çalışma Türk medyasının bugününü gözler önüne sermeyi amaçladığı gibi ulusal çıkarların korunması için gerekli önemlerin ivedilikle alınmasının nedenli gerekli bir zorunluluk olduğunu da işaret etmektedir. Gazetecilik mesleğini, meslek ilkeleri ve oluruna yakışır hale getirmek öncelikle gazetecilerin görevi olmalıdır. Ancak, ulusal güvenlik sorunu haline gelen medya yapılanması ve gazeteciler hakkında gerekli işlemlerin yapılması, Kemalist Cumhuriyet Devrimlerinin korunabilmesi, Türkiye Cumhuriyeti ulusal güvenliğinin sağlanabilmesi ve toplumsal huzurun korunabilmesi açısından müdahaleyi zorunlu ve kaçınılmaz kılmaktadır. Türkiye'nin 21. yüzyıl dünyasında şuan sahip olduğu Ulusal medya kuruşları içinde yer alan ajan gazeteci protipleri ile dış dünyada sorunlarının üstesinden gelebilmesi olanaksız olduğu gibi, kendi içinde de ekonomik, soysal, kültürel ve toplumsal istikrarı koruyabilmesi gerçekçilikle bağdaşmayacak bir beklentidir…" yazdığı görülmüştür.
Jitem’ ci ve Mit’çi Gazeteciler ( İstanbul: 14/06/00 )
6 sayfadan oluşan bu doküman Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN’ dan ele geçirilmiştir. Dokümanın bazı bölümlerinde özetle;
“...Amerika’da kaçak olarak bulunan CİA’nın danışman kadrosu içinde görevli Mehmet EYMÜR’ün “www.atin.org” adlı sitesindeki kara kalem ve çift meslekliler olarak tanımladığı, MİT ve JİTEM elemanlarını kod adlarını vererek deşifre etme yöntemine gittiği…,...Mehmet EYMÜR’ün internet aracılığıyla gerçekleştirdiği yayında, “Tunca” kod adlı JİTEM ajanı gazeteci üzerinden öncelikli hedefinin; kendisinin bugünkü konumuna sürüklenmesine neden olan görevliler olduğu…”
“…Jitem’ ci gazetecilerin Mesut YILMAZ ile Abdullah ÇATLI’nın birlikte olduğu fotoğrafı DYP’li bir milletvekiline ve ayrıca Akın BİRDAL suikastının azmettiricisi Semih Tufan GÜLALTAY ile Mesut YILMAZ’ın birlikte çekilmiş fotoğrafları Denizli milletvekili Kemal AYKURT’ a sattıklarının…” belirtilerek, bu satış ile ilgili Tunca ve Baha isimli kişiler arasında geçen; “TUNCA: Son günlerde basında JİTEM ile ilgili haberlerden dolayı sıkıntıdayım. Biliyorsun ben de oraya bağlı çalışıyorum. Hanefi Avcı’nın ifadesi ile JİTEM zor durumda kaldı. Yapılanlar ortaya çıkarsa Cem Ersever’in öldürülmesi olayı da açığa çıkacak.” şeklindeki diyaloga yer verildiği, Mehmet EYMÜR’ün bu deşifrasyonları yapmasının Türkiye’nin ulusal çıkarlarına vereceği zararın küçümsenemeyeceğinin…” belirtildiği,
“Çözüm” başlığı altında; “…Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Ulusal istihbarat mekanizmasını yeniden ve sıfırdan kurmasının kaçınılmaz bir zorunluluk olduğu, ancak bu girişimin son derece gizli tutulması ve siyasi, bürokrat, teknokrat ve hükümet kadrolarından habersiz yapılması, mevcut MİT kadrolarının yeni yapılanma içerisinde bulunmaması gerektiği, Türkiye’nin mevcut istihbarat örgütünü tümüyle ortadan kaldırıp, yeni üniteleri devreye sokmakla ülke içindeki ayrılıkçı/etnik/ fundamentalist / yıkıcı faaliyetlerin kaynağını da kurutacağı…” belirtilmiş, yazı sonunda “Saygılarımızla, İstanbul:14/06/00” yazdığı görülmüştür.
Kemalist Hareket / İstanbul, Eylül–2000
18 sayfadan oluşan bu doküman Ümit OĞUZTAN’ dan ele geçirilmiştir. Dokümanın bazı bölümlerinde özetle;
Türkiye Cumhuriyeti devletinin en büyük ihanet çemberi içine çekildiği, ihanet ve çıkar çeteleri fundamentalist örgütler, Mafia grupları, Gladiyo yapılanması ve uzantılarının devlet içinde kadrolaşabildikleri, bu nedenle ülkenin kurtulması için Türk gençliğinin “Kemalist hareket”ine ihtiyaç doğduğu,
Türkiye Cumhuriyeti’nde içte yer alan ihanet şebekelerinin dış ülkelerin istihbarat örgütleriyle doğrudan bağlantılı olduğu, bu nedenle “Kemalist Hareket”in çeşitli ülkelerin istihbarat örgütleri ve bunların yerli işbirlikçilerini doğrudan gözetim altında bulundurması gerektiği, Kemalist hareket üyeleri içinden seçilecek olan uygun gençlerin çeşitli ülkelerin istihbarat örgütlerine sızması gerektiği,
Kemalist hareketin kurulacak yasal bir dernek çatısı altında evrensel sivil toplum örgütü olarak faaliyete geçirilmesi, bu çerçevede ülke içinde olduğu gibi tüm dünya ülkelerinde örgütlenmesi gerektiği, Kemalist hareket derneğinin Kemalizm’i uluslar arası platforma taşımak zorunda olduğu,
Milli mücadele yıllarında Türk kadınlarının çok önemli ve özel bir yeri olduğu, Kemalizm ideolojisinin kadınlara büyük önem ve değer verdiği, bu nedenle bu hareketin liderinin erkek değil kadın olmasında büyük yarar olduğu, bu durumun uluslar arası platformda da dikkat çekici bir başarı sağlayacağı, belirtilmiştir.
“Yönetim sevk ve idare” başlığı altında; “…Kemalist hareket derneği merkezinin İstanbul’da olması gerektiği, Kemalist hareket derneği merkezinin, üretilen ve üretilecek olan “teorik, stratejik ve doktriner” argümanların yaşama geçirilmesi için propaganda merkezi olarak faaliyet göstereceği, Kemalist hareket derneği yönetiminin üretilecek “teorik, stratejik ve doktriner” argümanlar ile sağlanacağı, bu türden üretimlerin dernek dışında oluşturulacak 5 kişilik “gizli” bir komite tarafından yapılacağı, söz konusu gizli komite üyelerinin birbirlerini tanımasında herhangi bir sakınca olmadığı, fakat müşterek toplantılar düzenlenmesinin gizlilik prensibine aykırı olduğu, komite üyeleri ile dernek başkanı arasında iletişimi sağlayacak olan bir “köprü personel” olacağı, dernek başkanının talimatları köprü personelden alarak uygulamaya koyacağı, Dernek faaliyet ve girişimlerinin mevcut yasalara uygun olarak düzenleneceği, hukuka aykırı faaliyetlerin meşruluğa gölge düşüreceği, bu nedenle dernek çatısı altında yer alacak yöneticilerin hukuk platformundaki sicillerinin önemli olduğu, Günümüzde hemen hemen dünyanın her ülkesinde Türk nüfusunun bulunduğu, bu nedenle yurt dışında dernekler kurularak faaliyete geçirilmesi ayrıca dünyanın çeşitli ülkelerinde Türk’lerin kurduğu çeşitli dernek ve lobilerden azami ölçüde yararlanılması gerektiği, Kemalist hareket derneğinin sıradan bir sivil toplum örgütü olmadığı, meşru direnme hakkının en geniş biçimde hayata geçirileceği bir direniş hareketi olduğu, Kemalist hareketi derneğini oluşturacak yönetim kadrolarının gizli komite üyeleri tarafından seçilmesi gerektiği, Kemalist hareket derneği liderliğini üstlenecek kişinin süreç içinde çeşitli vesileler ile gizli komite üyeleri ile görüştürülmesi gerektiği, gizli komite üyelerinin çeşitli alanlarda Kemalist hareket derneği liderine “danışman” kadrosu olarak görevlendirilmesinin çok daha uygun olacağı…”
“Sonuç” bölümünde; “…Dış güçlere kendilerini satmayı içlerine sindirebilmiş olanlar haricinde tüm Türk sanatçı, aydın ve bilim insanlarının Kemalist hareket derneği çatısı altında yer almalarının sağlanması gerektiği, çünkü kitleleri kolaylıkla etki altına alıp peşinden koşturmayı başarabilen yalnızca sanatçı ve entelektüel çevreler olduğu, Kemalist hareket derneğinin ivedilikle kurulup hayata geçirilmesi, bu hareketin finans kaynağını Türk işadamı, esnaf ve tüccarın yapması gerektiği…” belirtilmiştir.
Dostları ilə paylaş: |