Soruşturma kapsamında yetkili murakıplarca yapılan malvarlığı çalışmasına göre, Veli KÜÇÜK’ ün hesabına para yatırırdığı tespit edilen Mehmet isimli şahsın Sedat PEKER liderliğindeki suç örgütüne üye olmaktan ceza aldığı anlaşılmıştır.
Veli KÜÇÜK’ e ait ajandanın 03 Kasım Perşembe tarihli sayfasında “Sedat’ın Dosyası Yargıtay 6. Dairede” notu yazdığı tespit edilmiş, Veli KÜÇÜK bu notla ilgili olarak, Avukat Hakkı KURTULUŞ’un kendisini ziyaret için yanına geldiğinde Sedat’ın dosyasının Yargıtay 6. Dairede olduğunu söylediğini, kendisinin de alışkanlık olduğundan ajandasına yazdığını, fakat Hakkı KURTULUŞ’un söylediği Sedat’ın Sedat BUCAK’mı yoksa Sedat PEKER’mi olduğunu tam olarak hatırlamadığını, söylemiştir.
Sedat PEKER tarafından 22 Mayıs 2002 tarihinde İstanbul Hilton Otelinde düzenlenen “Turan Gecesi” ne 1500 davetlinin katıldığı, gecede Kızıl Elma ülküsünün anıldığı, öztürkler.com. isimli internet sitesinin diğer Türk devletleriyle birleştirici bir amaç taşıyacağı mesajı verildiği, gecede yaşayan Türk’çüler olarak Korkut EKEN, Veli KÜÇÜK, Muhittin FİSUNOĞLU ve Abdulhaluk ÇAY’a plaket verildiği anlaşılmıştır.
Tuncay GÜNEY kendisi ile İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde 2001 yılında yapılan mülakatta konu ile ilgili olarak özetle; Sedat PEKER’in 23 yaşından itibaren Veli KÜÇÜK’ün yanında olduğunu, Veli KÜÇÜK’ le tanışmasından sonra örgütlenmeye başladığını, örgütlenme tarzının diğer mafya gruplarına benzemediğini, her kurumda ve farklı konumlarda adamlarının olduğunu ve çevreye yüklü miktarlarda para dağıttığını, Veli KÜÇÜK’ ün mafya yapılanması olarak ilk sıraya Sedat PEKER’ i koyduğunu, çünkü Sedat PEKER’in laftan çıkmayıp söz dinleyen, bir dediğini iki yapmayan, oğlu gibi sevdiği bir kişi olduğunu, Sedat PEKER’ in depremzedelere yardım etmesi ve halka bazı yardımlarda bulunmasının Veli KÜÇÜK’ ün teorisi olduğunu, Sedat PEKER’ in de bu teori üzerinden hareket ettiğini, söylemiştir.
Semih Tufan GÜLALTAY halen çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve bağlı suçlardan dolayı tutuklu olarak yargılanmaktadır. Soruşturmada elde edilen delilere göre Ergenekon yöneticilerinden olan Muzaffer TEKİN, Mehmet Fikri KARADAĞ, Sevgi ERENEROL ve Veli KÜÇÜK’ ün ilişki içersinde oldukğu anlaşılmaktadır. Semih Tufan GÜLALTAY ifadesinde özetle, 1998 yılında Akın BİRDAL’ a yapılan saldırıyı azmettirmekten dolayı 4,5 yıl ceza yattığını, tahliye olduktan sonra bir dönem Ulusal Birlik Partisi’nin genel başkanlığını yaptığını, ancak daha sonra sabıkası nedeni ile bu partiden ayrılarak Ulusal Birlik Platformunu kurduğunu, istihbaratçı olarak tanıdığı Yeşil (Kod) Mahmut YILDIRIM ile henüz aranmadığı dönemde bir iki kez görüştüğünü, Mete YALAZANGİL 'in tutuklu olduğu dönemde Yozgat ve Kastamonu Cezaevinde ziyaretine geldiğini, Muzaffer TEKİN’i Akın BİRDAL olayından dolayı tutuklanan devre arkadaşı Emekli Binbaşı Namık OZANSOY’u cezaevinde ziyarete geldiğinde tanıdığını, tahliye olduktan sonra Muzaffer TEKİN ile görüştüklerini, ara sıra kendisinin Küçükyalı’ daki bürosuna çay içmeye geldiğini, Mehmet Fikri KARADAĞ' ın da Muzaffer TEKİN ile birlikte iş yerine geldiğini, Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı olan Şener ERUYGUR’ un aynı zamanda Ulusal Birlik Platformunun Ankara başkanı olduğunu, Sevgi ERENEROL'u, Muzaffer TEKİN aracılığı ile tanıdığını, birlikte Türk Solu Dergisinin bir toplantısına katıldıklarını ayrıca daveti üzerine Türk Ortodoks Patrikhanesindeki Paskalya yemeğine katıldığını, Veli KÜÇÜK ile tanışmadıklarını, kardeşi Emre GÜLAYTAY'ın Veli KÜÇÜK ile bir tanışıklığı olduğunu bilmediğini, Tuncay GÜNEY'in Yozgat Cezaevinde iken kendisini ziyarete gelerek kendisini Veli KÜÇÜK' ün emrinde çalışan Özel Harp Dairesinde istihbarat görevlisi binbaşı olarak tanıttığını, bu görüşmede Tuncay GÜNEY'in kendisinde bazı işler yaptırabilecek türde insanlar aradığı izlenimi bıraktığını, söylemiştir.
Semih Tufan GÜLALTAY’ ın 25.02.2007 tarihinde Taksim meydanında düzenlenen mitinge Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, Sevgi ERENEROL ve Kemal KERİNÇSİZ ile birlikte katıldığı tespit edilmiştir.
Semih Tufan GÜLALTAY’ ın lideri olduğu iddia edilen çıkar amaçlı suç örgütüne yönelik soruşturma kapsamında tespit edilen iletişimlerde, Semih Tufan GÜLALTAY ’ ın kardeşi Emre GÜLALTAY’ ın kendisinin bir yakınını yasadışı olduğu anlaşılan bir tahsilât girişiminden dolayı mağdur ettiğini söyleyen kişinin “…Şimdi bizim yeğene biz derin devletiz hesabına bazı hareketler yapmış…”, “…Muzaffer Abiye gidiyorum, Tekin' e, oraya gelecekler hepsi…”, “Benim yeğenime böyle tahsilat olurmu ya. Muzaffer TEKİN' e çağıracam Emre’ yi…” dediği, tespit edilmiştir. Yine aynı soruşturmada şikayetçi konumunda bulunan Esra Feride GÖKÇİMEN’in özetle, Danıştay saldırısından iki gün önce Muzaffer TEKİN’in yanında 4-5 kişilik bir grup ile Semih Tufan GÜLALTAY’ın ofisine gelerek saatlerce toplantı yaptıklarını, Muzaffer TEKİN’ in bu binaya sık sık geldiğini, yine Danıştay saldırısı tetikçisi Alparslan ARSLAN’ın da olaydan önce bu binaya kalabalık bir grupla geldiğini gördüğünü, Danıştay Saldırısının gerçekleştiği günün gecesi Veli Kılıç ve Sami Alper Eren’ in ayrı ayrı kendisini arayıp Semih Tufan GÜLALTAY’ ın talimatı olduğunu söyleyip Muzaffer TEKİN, Savaşhan TOSUNOĞLU, Mahmut AYDIN ve soyadını hatırlayamadığı Mahmut’ un isimlerini ulusalbirlikkomitesi.com sitesinde bulunan kurucu üyeler listesinden silmesini istediklerini, söylemiştir.
Mehmet Fikri KARADAĞ, Semih Tufan GÜLALTAY hapisteyken kardeşi Emre GÜLALTAY’ı Muzaffer TEKİN’in bürosunda tanıdığını, cezaevinden çıktıktan sonra Muzaffer TEKİN veya tek başına en az 10 defa görüştüğünü, bu görüşmelerin bazılarında kendisinin resmi kıyafetli olduğunu, Semih Tufan’la Ulusal Birlik Partisinin kurulması aşamasında görüş alışverişlerinde bulunduklarını hatta partinin ismini birlikte koyduklarını, birlikte Ankara’ya giderek bazı şahıslarla görüşme yaptıklarını, söylemiştir. Muzaffer TEKİN, Akın BİRDAL suikastından dolayı aranan Semih Tufan GÜLALTAY’ı evinde saklamadığını, ancak bu kişiyi saklayan Emekli Binbaşı Mahmut Zihni OZANSOY’ un kendisinin arkadaşı olduğunu, Semih Semih Tufan GÜLALTAY’ın cezaevi döneminde ailesi ile ilgilendiğini, 2003 yılında tahliye olduktan sonra tekrar irtibat kurduklarını ancak yaklaşık üç senedir görüşmediklerini, söylemiştir.
Dostları ilə paylaş: |