Bu suikastler ile ilgili kolluk değerlendirme raporunda özetle; Örgütün Adana’da Adnan TEMİZ’in sorumlulusu olduğu tek bir ekibi bulunduğu, Adnan TEMİZ’ in eylem istihbaratının merkezden hazır olarak geldiğini beyan etmesinin cezaevinde öldürülme sebebi olduğu, çünkü terör örgütünde eylem için yapılan istihbaratın ya silahlı faaliyet yürüten ekipler marifetiyle ya da ilişkilerden gelen bilgi ve duyumlar ile sağlandığı, her halükarda alanda yapılan bir istihbarat çalışması bulunduğu ve bunun raporlar halinde örgütün merkezine iletildiği, tabandan gelen istihbarat raporlarının eylem için ekiplere intikal ettirildiği, yukarıda sıralanan suikast eylemlerinde istihbaratların örgütün merkezi tarafından ekiplere bildirildiğinin görüldüğü, Terör örgütü içerisinde her kademede sorumlu düzeyde faaliyet yürütmüş ve örgütün her şeyine hâkim olan kişilerin kendilerinin yapmış olduğu herhangi bir istihbarat çalışması olmadığını söylemiş olmalarına rağmen örgütün merkezinden nokta istihbaratların gelmiş olmasının eylemlerde terör örgütünün tetikçi olarak kullanıldığını gösterdiği, belirtilmiştir.
Serhan BOLLUK’ un genel yayın yönetmeni olduğu Aydınlık Dergisinde yapılan aramada elde edilen 1995 yılı ajandasının 01.01.1996 tarihli “Ocak. January 1.1.Pazartesi Monday Yılbaşı” ibareli sayfasında el yazısı ile “Fahriye Erdal, İsmail Akkol _xxx Mustafa…” isimlerinin not alındığı görülmüştür. Burada adı geçenlerin isimlerinin not alındığı tarihten 8 gün sonra 09.01.1996 tarihinde Sabancı Center İş Merkezinde, Sabancı Holding Yönetim Kurulu Üyesi Özdemir SABANCI, Toyota-Sa Genel Müdürü Haluk GÖRGÜN ve sekreter Nilgün HASEFE’ nin öldürülmesi olayına karıştıkları bilinmektedir. Sabancı Suikastı eyleminden sekiz gün önceki bir tarihe eyleme katıldıkları tespit edilenlerin isimlerinin yazılmış olması örgütsel bağlantı yönünde şüphe oluşturmaktadır. Diğer taraftan Sabancı suikastı faili olarak aranan Mustafa DUYAR kendiliğinden teslim olmuş, tutuklu bulunduğu Afyon cezaevinde uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülmüştür. Mustafa DUYAR’ın öldürülmesini azmettirdikleri iddia edilen Nuri ve Vedat ERGİN’ in bu suçtan dolayı yargılanarak cezaya cezalara çarptırıldıkları bilinmektedir.
Yine Serhan BOLLUK’ un ajandasında kriminal raporu ile kendi el yazısı olduğu anlaşılan Hakan SARAYLIOĞLU’ nun DHKP/C örgütünce öldürülmeden önceki sorgulanma notlarının olduğu, eylemin DHKP/C tarafından internette üstlenildiği, söz konusu ajanda notlarında ise öldürülen kişinin cep telefonu numarasına kadar eylemin üstlenildiği metinde bulunmayan bilgilerinin de bulunduğu anlaşılmıştır. Buna göre Serhan BOLLUK’ un sorgulamaya katılıp not aldığı, ya da bağlantılı olduğu örgüt militanlarından bu bilgileri elde ettiği şüphesi doğmuş, bu deliler Hakan SARAYLIOĞLU’ nun öldürülmesi olayına ilişkin soruşturma evrakına gönderilmiştir.
Gizli Tanık Yüksel ifadesinde özetle; “…Mustafa DUYAR’ ın bir hastane sevki sonrası cezaevindeki odasına getirildiğinde yatağının üzerinde “Sana senden olur her ne olursa, başın rahat olur dilin durursa” diye notu bulduğunu, yalnız kaldığı ve odasına kimsenin girmesinin mümkün olmadığı bir ortamda yatağına böyle bir not konulunca öldürüleceği fikrine vardığını ve bu not konulduktan çok kısa süre sonra öldürüldüğünü, Kırklareli Cezaevinde bulunduğu sırada Adil YANIK’ın Mustafa DUYAR’ın öldürüleceğini bu eylem için üçyüzbin dolar gibi bir paranın döndüğünü, eylemi de Nuri ERGİN’in adamları olan Sami TOKUR ve Ahmet YARGÜDER isimli kişilerin yapacağını idareye bildirdiğini, Mustafa DUYAR’ın sol müşahedede kalırken Sami TOKUR ve Ahmet YARGÜDER’ in sağ müşahedede kaldıklarını, Mustafa DUYAR’ın bu olaydan haberi olunca Muğla cezaevine sevkini istediğini, Cezaevi birinci müdürü Mustafa BEKDEMİR’in “Bakanlık teminatı var, Afyon cezaevinde bir tane bile örgütçü yok, oraya git” diyerek dilekçesini değiştirtiğini, oysaki Afyon Cezaevinde bulunanların çoğunun örgütçü olduğunu, Afyon Cezaevine gittiğinde ise haberlere de yansıyan itirafçı istemiyoruz bahanesi ile isyan başladığını, Mustafa DUYAR’ın öldürüleceğini Adil YANIK ihbar ettiği için cezaevinde Sami TOKUR ve Ahmet YARGÜDER tarafından gözünün kör edildiğini, Mustafa DUYAR’ın Afyon cezaevine sevk edildikten üç-beş ay sonra kendisini öldüreceği önceden ihbar edilmiş olan Sami TOKUR ve Ahmet YARGÜDER’ in Afyon Cezaevine sevk edildiklerini, bu iki kişinin Mustafa DUYAR’ ın kaldığı koğuşun tam karşısındaki yere yerleştirilildiklerini, eylemi de bu ikilinin silah kullanılarak gerçekleştirildiğini, eylemde kullanılan mermilerin Nuri ERGİN’in avukatı Tuncay KÜTÜKOĞLU’nun sigara paketi içinde getirdiğini, Mustafa DUYAR’ı öldüren Sami TOKUR ve Ahmet YARGÜDER’ın Nuri ERGİN’in adamlarıdır. Mustafa DUYAR’ı öldüren Ahmet YARGÜDER’in eylemden kısa süre sonra mahkemeye gittiği zaman sevk esnasında firar ettiğini, bir yıl sonra ise yakalandığını, DHKP/C Terör Örgütünün gerçekleştirdiği Sabancı eylemi örgüte nasıl prestij kazandırdıysa, Mustafa DUYAR’ın teslim olup pişmanlığını dillendirmesinin örgütte bomba etkisi yaptığını ve prestij kaybettirdiğini, Nuriş çetesinin Mustafa DUYAR nereye gidiyorsa peşinden gittiği cezaevine sevk edildiklerini, cinayet işleyecekleri ortaya çıkan kişilerin öldürecekleri kişinin peşinden dolaşıyor olmalarının normal mantıkla açıklanamayacağını, DHKP/C Terör Örgütünün hedefindeki Mustafa DUYAR’ın Karagümrük Çetesi olarak bilinen örgüt mensuplerince öldürüldüğünü…” söylemiştir.
Dostları ilə paylaş: |