1. T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliğI


e-Delillerin Ve Hukuki Durumunun Değerlendirilmesi



Yüklə 14,92 Mb.
səhifə197/230
tarix30.04.2018
ölçüsü14,92 Mb.
#49575
1   ...   193   194   195   196   197   198   199   200   ...   230

e-Delillerin Ve Hukuki Durumunun Değerlendirilmesi


Ergenekon Terör Örgütüne yönelik yapılan soruşturmada çeşitli şüphelilerden ele geçirilen DEVLETİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI İÇİN ÖNERİLER (MASTIR PLAN ÖN ÇALIŞMASI) isimli dokümanda, terör örgütünün Türk Silahlı Kuvvetlerine sızma ve Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yapılanma faaliyetlerinin hedeflendiği ve bu hedefin gerçekleştirilmesi için gerekli çalışmaların yapılması gerektiği belirtilmektedir.

Soruşturma kapsamında yakalanan şüpheliler Kemal AYDIN, Neriman AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahısların Ergenekon Terör Örgütünün hedeflerini gerçekleştirme amacıyla hayati derecede önem verdikleri Türk Silahlı Kuvvetlerine sızabilmek için bir kısım Harp Okulu öğrencilerine çeşitli şekillerde ulaşarak örgüte kazandırdıkları dosya kapsamıyla ortaya çıkmış bulunmaktadır. Yine soruşturma kapsamında yakalanan şüphelilerin iddianamenin giriş kısmında belirtilen alışılmış terör örgütlerinin kullandığı yöntemlerden farklı olarak Devletimizin temel kurumlarını karşılarına almak yerine Devletin bütün kesimlerinde bulunan görevliler arasında örgütlenmeye çalıştıkları, bu bağlamda Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmaya özel bir önem verdikleri anlaşılmaktadır.

Ergenekon Silahlı Terör Örgütüiçinde 2002 yılında Milli Mücadele Hareketi olarak meydana getirilen bu oluşumun liderinin şüpheli Kemal Aydın olduğu hususunda dosya içeriği karşısında bir kuşku bulunmamaktadır. Örneğin şüpheli Neriman Aydın tarafından 20.02.2007 tarihinde Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahsa yazılan mektupta; Bizim düşüncemiz ise millet bu büyük davayı bir güç halinde konuşuncaya kadar Önder’i bu tür emperyalist tedbirlerden ve yaratacakları bilinçli ve amaçlı tehlikelerden uzak tutmaktır. ancak yine karar Önderimizin ve sizindir…Kemal Aydın’dan ve Ali Özoğlu’ndan birer tane daha olsaydı keşke, ama yok… yok yok.. Öncelikli görevimiz sizi gücümüzün yettiğince korumaktır…”, 09.11.2005 tarihinde Sevgi ERENEROL isimli şahsa hitaben yazılan mektupta ise; “…Türk Milletinin Ulusal uyanışında bir büyük mücadeleyi zaferle sonlandırmak üzere tarihi bir sorumluluğu üstlenen Sayın Kemal Aydın Bey…” , yine şüpheli tarafından gönderilen bir a mailde, “Kemal AYDIN benim ağabeyim... üç bucuk yıldır muhteşem bir hareketin önderliğini yapmaktadır...” ifadeleri kullanılmaktadır. Yine birçok mektup ve konuşmada şüpheli Kemal Aydın’dan “Büyüğümüz”,Büyüğümüz bir müthiş Türk olup, bize 4,5 yıldır Önderlik yapmaktadır, “Sen öyle bir insanla tanıştın ki, seni her konuda yetiştirecek, geleceğe hazırlayacak engin bir bilginin sahibidir kendisi. Zaten böyle olduğu için bizlere önderlik yapmaktadır” ifadeleri kullanılarak söz edilmekte ve yokluğunda bile kendisinden bahsolunurken olağanüstü saygı gösterilmektedir.

Şüpheli Kemal Aydın, şüpheliler Neriman, Durmuş Ali, Hatice Bahtiyar ve İbrahim Özcan’ında katıldığı 7 Ocak 2006 tarihinde yapılan bir toplantıda “Kumanda heyeti istemezse, izin vermezse hiç kimse bir sızamaz, isterseniz deneyin. Ayrıca hareketimizi yöneten kumanda heyetinde asker ve polis asla olmayacak “ demek suretiyle meydana getirdikleri oluşumun işleyişi hakkında bilgiler vermektedir. Şüpheli Neriman AYDIN Hayri B. isimli kişiye yazdığı mektupta amaçlarına ulaşmak için kullandıkları ve kendilerinin karargâh olarak sözettiği ve muhtemel olarak Ankara İli Meşrutiyet Caddesinde bulunan bir yerle ilgili olarak; “…Meşrutiyet, Türk Ulusunun Ankara’dan yön ve yol bulmasında bir karargah merkezidir. Meşrutiyet, içeri giren insanı kendiliğinden etkileyecek zaman ve mekan üstü bir yer olmalı, havası büyülemeli, hatiplerinin söylemleri ise özellikle ilk kez gelen insanı kalbinin en hassas yerinden vurmalı, yerinde oturtmamalı, heyecanlandırmalı, ayağa kaldırmalı. Meşrutiyet kuralları sıkı, insanları sadık, Önderi’nin ışığında(şüpheli Kemal Aydın kastedilmektedir) tüm Anadolu’yu sallamalı, depremleri şiddetli olmalı… Tabii emperyalizme karşı dikkatli ve kendini korumalı. Meşrutiyet’in sırları olmalı… Fikirler ve eylemleri sadece kurmay heyeti bilmeli… Kurmay heyet arasında sır ve soru işareti olmamalı. Az insanla çok iş yapılmalı…Sayın Ergün POYRAZ bey ile de Kemal Bey’den konuşmasını isterseniz…. Kendisinin olaya çeki düzen vereceğine şüphem yoktur. ..Sizinle paylaştığım her cümle bir sırdır ve sadece Kemal Beyle paylaşılır. Karargâhın sırları sırlarımızdır. Sadece dikkat etmemiz gereken husus sırlarımızı kimlerle paylaştığımızdır” şeklindeki sözleriyle çalışma yöntemlerine ilişkin bilgiler vermektedir.

Şüpheli Kemal Aydın’ın aşağıda ana hatlarıyla açıklandığı ve ayrıntısı da deliller kısmında verildiği şekilde terör örgütünün amaçları doğrultusunda kendisine farklı alanlarda verilen görevleri yönetici olarak üstlendiği ve TSK’ne örgütün sızma çalışmalarını da yardımcısı Neriman Aydın ile birlikte idare ettiği görülmektedir.

Şüphelinin, 1950 yılında Gümüşhane ilinde doğup, 1973 yılında Ziraat Bankasında memur olarak göreve başladıktan sonra, bir süre Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nda çalışarak, 2001 yılında Türkiye Kızılay Derneği’nde müfettiş olarak yaptığı görevden emekliye ayrılmasına karşın, öğretim görevlilerinden esnafa, askerden polise, istihbarat görevlilerinden askeri okul öğrencilerine kadar değişik alanlara yayılmış birçok meslekteki çeşitli kademelerde bulunan kişilerle kurduğu ilişki hayatın olağan akışına uygun olmadığı ve bu kişilerden gördüğü itibarın örgütün kendisine sağladığı güçten ve konumundan kaynaklandığı açıktır.

Geçimini almış olduğu emekli maaşı ile sağladığını söylediği halde, birçok insanı evinde ve başka yerlerde ağırlaması, mülteci olan kişilerin yurt dışına gitmelerini sağlaması, kendisinin ise yurtdışı ve yurtiçinde birçok seyahate katılması, iş ihtiyacı olan kişileri işe alması, irtibatlı olduğu kişilerin tayin ve atama sorunlarını gidermesi, özelikle askeri ihale ve benzeri ticari faaliyetlerde bağlantılar sağlaması da olağan değildir.

Toplum üzerinde örgütün düşüncelerini etkinleştirmek üzere kendileriyle aynı düşünceyi paylaşan ve medyada etkili olan insanları kullanmayı amaçladığı, bu bağlamda İçişleri Bakanlığında Mülkiye Başmüfettişi olarak görev yaptığını söylediği C.E. ile görüşmesinde, başkomutanın emri olduğunu söyleyerek Yargıtay eski C.Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun, örgütün amaçlarına hizmet eden ‘TOPLUMSAL HABER’ de yazı yazmasını istemiştir.

Yine, Trabzon KTÜ’nde görevli Ercüment OVALI’nın, para bulabilmek için şirketin ortaklarını topladıklarından bahsettiği görüşmede, ‘nasıl olsa ben sizi paraya boğacağım, şaşıracaksınız kardaş devlet boğacak ben boğmayacam diyeceksiniz ki bugünleri de görecek miydik’ dediği, aynı şahsa Kuvayı Milliye Derneğine yapılan operasyon ile ilgili, Veli Küçük’ ün bir kahraman olduğunu söyledikten sonra ‘devletin esas devletimizin emrettiği doğrultuda doğru şeyler yapmaya devam edeceğiz, asıl amacın Veli Küçük aracılığı ile esas devletin vurulmak istendiğini, devlet gereğini yapar sen merak etme’ demiştir.

Kızılay Teftiş Kurulu Başkanı olduğunu beyan ettiği H.S.’ya, ‘bu devlet talimatıdır, bizim ajansımızla ilgili, onu oraya baskı yaptırabiliriz, o çocukları onların ihtiyacı var katkıya, bu da bana bir emir, o bize bir emirdir, devletin başından emirdir’ dediği belirlenmiştir.



Şüphelinin Doğu Türkistan, Azerbaycan, İran ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti uyruklu vatandaşlarla irtibatları olduğu, bunları Ergenekon Terör Örgütünün emir ve talimatları doğrultusunda, diğer üyelerle birlikte organize edip yönlendirdiği, mülteci olanlarla irtibata geçtiği, bir kısmının yurt dışında kalıp iltica etmelerini sağladığı, örneğin, A.A. ve başkaları ile görüşmesinde, Amerika’nın, Doğu Türkistan’da İsyan çıkarmaya çalıştığını, bu isyan için dünyanın çeşitli yerlerindeki Doğu Türkistanlı şahıslarla irtibatlı olduğunu, bunu önlemek amacı ile Salihlide bulunan Doğu Türkistanlı şahıslardan tanıdığı olup olmadığını sorduğu, ‘şimdi devletimizin bize talimatı bu, esas devletimizin, benim ilgilenmem istendi bu işle, konuşalım oldu mu? sana anlatayım olayın vahametini ona tedbir alacağız’ şeklinde konuştuğu belirlenmiştir.

Durmuş Ali ÖZOĞLU ile görüşmesinde; ‘Biz Hasan kardeşimle beraberiz, bu Kıbrısla ilgili hadisenin zemini hazırdır en kısa zamanda istiyoruz sizden demesi üzerine, Durmuş Ali’ nin yarin ablamda (Neriman Aydın) olacak abi dosya, İzliyosun demi şeyleri olayları’ dediği ve örgüt yapısı içerisinde bir plan hazırlığı olduğu anlaşılmıştır.

Azerbaycan uyruklu S.A.’in kendisine, A.’ in bir yakınının Bakü’ ye geleceğinden bahsetmesi üzerine, şüphelinin ‘ama ne istedikleri, senden ne isteyecekleri önemlidir, biliyorsun şimdi, telefonum dinlendiği için söylemiyorum anladın mı, sen de taleplerinden sonra, beni bilgilendiriyorsun’ diyerek örgütün hiyerarşik yapısı içindeki konumunu ortaya koymuştur.

İran uyruklu Elyar isimli şahısın Kanada’ya yerleşmesi sırasında karşılaştığı sıkıntıları dile getirdiği telefon görüşmesinde, şüphelinin ‘ben sana giderken herşeyi söyledim, hiç söz tutmadın, ben sana giderken birşeyler söyledim şunları şunları şunları şöyle yap, şöyle davran, bu telefonda olmaz, bu telefonda bana neyi anlatıyorsun’ dediği, bu şekliyle aralarındaki özel ve gizli ilişkiyi vurguladığı, örgütün yurt dışında yapacağı faaliyetler için bu şahsın ve diğer bir kısım kişilerin yurt dışında kalmalarını temin etme gayreti içindedir.

Şüphelinin, örgütün psikolojik savaş faaliyetlerinde de görev aldığı anlaşılmaktadır. Bu çerçevede S. isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde; ‘sizin savaşınızın 12 nisan 2007 tarihinde başladığını, düşmanın yürüttüğü psikolojik savaşta mağlup olmamalarını söyleyerek bilgi alması için toplumsal haber.com isimli sitenin adresini verdiği ve oradaki herşeyi inceliyorsun oradaki herşeyi, orayı biz orayı biz devlet organize ediyor orasını, esas devlete ait anladın mı, burada Neriman Aydın, Ali Özoğlu ve Hatice Bahtiyar’ ın yazılarını göreceğini, özellikle Neriman Aydın’ın bütün yazılarını okumasını istediğini, Antalya’ya gittiğinde şahısla görüşeceğini söylediği, Serkan’ın genelkurmayla falan görüştün mü demesi üzerine, şüphelinin telefonlardan, telefonlarda hiçbir şey konuşmuyoruz’ demekte bir yandan da diğer birçok konuşmasında da belirttiği gibi yasadışı faaliyetlerini gizlemek amacıyla telefon konuşmalarına kısıtlamalar getirmektedir.

Örgüt içerisinde değişik görevleri bulunan birçok kişinin şüpheliye sürekli istihbari bilgi ve doküman aktardığı da saptanan hususlardandır. Bu bağlamda, şüpheli Hamza Demir ile telefon görüşmesinde Hamza’nın ‘bu telefonda olmaz da abim, Batman’dan birşeyler yakaladım, çok önemli içinde bir tane de namussuz var da, ben notlarını he notlarını tabi onların hep aldım’ dediği, şüphelinin tıpkı kendisine bağlı hücre yapılanması içinde yeralan askeri personel gibi Hamza Demir, M.T., A.E., H. vs. kişilerin topladıkları istihbari bilgileri şüpheliye aktardıkları, şüphelinin de bir yandan bu istihbari çalışmaları yönetirken bir yandan da elde edilen bilgileri örgüt içindeki üstlerine aktardığı tespit edilmiştir.

Ergenekon Silahlı Terör Örgütüyapılamasında şüphelinin askeri personel sıfatı olmamasına rağmen, çevresinde askeri personel olarak tanındığı ve “paşa” unvanını kullandığı da görülmüştür. Bu bağlamda Ş. isimli şahısla yaptığı görüşmede, Ş.’ün ‘Paşam şöyle kısaca bir şey yapayımda… arkadaşlar merkez ordu evinde kalacaklarmış’ dediği, bir başka görüşmede N.’in ‘Kemal bey sizin askeri kimliğiniz yok mu’ diye sorması üzerine şüphelinin ‘şimdi siz buralarda oturanlar bu işlerin özel olduğunu bilmiyor musunuz, telefonda birşey söylemiyorum ben telefonda bunlar söylenmez gizli olacak’ dediği ve devamında bu kişiler tarafından tuğgeneral olarak tanındığı anlaşılmaktadır.



Yine, şüpheli Durmuş Ali ÖZOĞLU ile görüşmesinde; Durmuş Ali’nin ‘Kimlik üstündemi bitti olay’ diye sorması üzerine şüphelinin ‘kimlik üstümüzde’ demesi karşısında, Durmuş Ali’ nin ‘Kimlik üstündeyse bitti abi, Üniformaya gerek yok ki’ dediği de görülmektedir.

Ergenekon Terör Örgütünün amaçları ve talimatları doğrultusunda Kemal Aydın’ın liderliğinde meydana getirdikleri yukarıda anlatılan bu oluşum ile faaliyette bulunan aralarında ara yönetici olarak Neriman Aydın’ında bulunduğu şüphelilerin, cebir ve şiddet kullanarak TBMM’ni ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs ile cebir ve şiddet kullanarak yürütme organını ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek suçlarını işledikleri dosya kapsamıyla ortaya çıkmış bulunmaktadır:

Örneğin, Ergenekon Terör Örgütünün, değişik kurumlar içine sızması ve kadrolaşması bağlamında, şüphelinin el konulan belgeler, alınan telefon kayıtları ve ifadesinden emniyet, yargı, üniversite, MİT, bakanlıklar vb. kurumlarda birçok kişi ile irtibatlı olduğu, kendilerine yakında devletin anayasal düzeninin değişeceği, sabırlı ve dikkatli olmaları DEVLETin bu işi halledeceği yönünde telkinde bulunduğu, örneğin emniyette görevli M.B. ile görüşmesinde, “Onlarla Devlet uğraşır, zamanı var, onların sonu gelecek” şeklinde sözler kullandığı, yine Yeditepe Üniversitesinde dil kursunda olan bir kamu görevlisine bizim Bedrettin DALAN’ ın üniversitesinde…Türk Milletini satacaklar demi, neyse bu işleri sonlayacağız merak etmeyin, senin kursun bitmez onu söyleyeyim, Senin kursun bitmeden ben o kursu yarım bıraktırırım sana onu, haberin olsun’ dediği,

Ülkenin her yandan işgal edildiği evham ve hezeyanları uyandırarak yasama ve yürütme organını çalışamaz hale getirme ve ortadan kaldırma, itibarını yoketme, ülkede askeri müdahale zemini oluşturma ve Türk Silahlı Kuvvetlerini askeri müdahalede bulunması için çalışma faaliyetleri çerçevesinde, bir görüşmede,“çok kısa bir süre sonra Türkiye’nin yönetiminde bulunacağım… biz de psikolojik savaş tarafını yürütmek durumundayız…”, diğer bir görüşmede şüpheliden sonra telefonu alan Neriman Aydın’ın ‘talebimiz şu devletimizi yönetmek, o günlerde çok yakın tanklar hazır, burdan sana şey olsun, buda sana müjde, Zara’ya diyorum ki gece yarısı seni çağırabiliriz Meclise, bize şarkı türkü söylersin sabah saat dörtten sonra” ve yine Ercüment Ovalı ile konuşmasında ‘devletimizi kuran adam ölmedi, kurdurduğu eserini Tayyip gibi, Abdullah Gül gibi, Devlet Bahçeli gibi, ne ediğü belirsiz alçaklara yıktırır mı…”, diğer bir konuşmasında, Ergenekon Silahlı Terör Örgütüsoruşturmasında tutuklu bulunan kişilerle ilgili ‘Sevgi Erenol içerde, Veli Küçük paşa, ama bu işlere yemin etmiş insanlardır, onlar bu iş için benim gibi ölümü göze almış insan, sevgi hanıma yapılanı nasıl kabul ederiz anladın mı, 8-9 ay oldu Ergün Poyraz’ı daha mahkemeye çıkarmadılar, biz de bu ülkenin düşmanlarına hukuksuzluğu yaşatacağız, unutma bu sözümü, hukuku arayacaklar bulamayacaklar, anladın mı…” demesi üzerine, Ercüment’in de “eskiden olduğu gibi dediği,’ ve İ.S. ile görüşmesinde ‘Devlet Bahçeli gibi bir haine Türkiye’ye ihanet eden bir haine destek verip oy veren insanlar değiilmisiniz, Tayyip Erdoğan’dan, Devlet Bahçeli’nin, Deniz Baykal’dan farkı ne soruyorum söyle oda ihanet içinde, oda ihanet içinde, bir tane bir vatansız Türk ... Türk milletinin düşmanı bir o… çocuğu şuanda cumhurbaşkanlığı makamını işgal ediyor, benim telefonlar bak benim telefonum dinleniyor, eylem, eylem ne yapıyorsunuz, ne yapıyorsunuz, hala ihanetin hala Türkiye Cumhuriyeti devletine ihanet edenlerin yanında mı olacaksınız, bu ülkenin 6 senedir bu ülkenin dağında taşında benim Diyarbakır’da Batman’ı Mardin’i Şırnak’ta izlerim var Urfa .., o zaman kafanıza kafalarınıza birer tane kurşun sıkın o zaman mücadele etmenin anlamı yok’ dediği,

Şüpheli Neriman Aydın ile birlikte şüpheliler Durmuş Ali Özoğlu ve Hatice Bahtiyar’ın da katıldığı bir toplantıda şüpheli Kemal Aydın’ın şüpheli İbrahim Özcan’a “Milli İradeye hakim olamadığınız sürece hiçbir şey yapmazsınız İbrahim Bey. Lütfen dikkat buyurum. Devlet iradesine el koyamadığınız sürece hiçbir şey yapmazsınız. , şüpheli Neriman AYDIN’ın Metin A. isimli şahsa yazdığı mektupta ise; “..birkaç yıl sonra Çankaya’da yükselen bir ateş ve tüten bir duman görürseniz, sakın şaşırmayınız... O bağımsızlığımızın dünyaya duyurulması kutlamalarının işareti olacaktır, o ateşi yakmak için sabırsızlanıyoruz.” şeklinde beyanların yer aldığı tespit edilmiştir.

Şüpheli Neriman Aydın’da ele geçen bir ajandada yazılı olan:

-“M.H.- Cumhurbaşkanı olarak düşünülüyor” ,

-“Devletimizin yeniden sahibi olduğumuzda büyük Türk Milleti olarak yapacaklarımız 10 Temmuz 2005 Çankaya ile başlayıp Türkiye Büyük Millet meclisinin yeniden açılacağından, Anıtkabir özel defterine ilk ziyaret anında yazacaklarım ile devam ettiği, Büyük önder… …Neriman Aydın 12 Şubat 2004”,

-“Lozan antlaşmasının imza günü Türkiye de resmi tatil günü ilan edilecek… Neriman aydın 10 Temmuz 2005” ,

-“Kanun Teklifi= Türkiye’deki Hıristiyanlar Türkiye’de bulunan ve kilise sahibi tüm dini görevliler (Hıristiyan-Yahudi) en kısa zamanda (Süre konulacak) … …Türk Ortadoks Kilisesi dışında …” “Tüm Jandarma il/İlçe komutanlıkları yetkilidir gereği millet adına Çankaya 8 Ocak 2005 Neriman Aydın Türkiye deki Hıristiyanlar Türk Ortadoks Kilisesi’ne bağlıdırlar. Aksi olanlar Türkiye’yi verilen sürede terk edeceklerdir. Hıristiyan Kilisesi olarak ülkemizde geçerli tek kilise ve otorite TÜRK ORTADOKS KİLİSESİDİR Çankaya, Neriman Aydın 10 Temmuz 2005”,

- “Hıyaneti Vataniye Kanunu önce kanun olarak çıkarılacak, sonra Anayasa maddesi yapılacak …”,



-“GİZLİ ÖNERGE VE GİZLİ OTURUM: Dışişleri Bakanlığı, iç işleri bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığının mevcut kadroları ile sosyal güvenceleriyle görevden el çektirilmeleri …Neriman Aydın 23 Aralık 2005 Çankaya yazdığı, devamında GİZLİ ÖNERGE VE GİZLİ OTURUM: Mustafa Kemal Atatürk’ün kabri ile ilgili notların”,

-“KANUN: Milli Güvenlik Genel Sekreterliği lav edilerek yeni baştan mason olmayan… …paylaşılacaktır 18 Şubat 2006 Neriman Aydın yazdığı, devamında KANUN: Devletimiz, Vatanımız ve Milletimizin aleyhine… …cezalandırılacaktır 18 Şubat 2006 Neriman Aydın”,

- “KANUN TEKLİFİ: Türk milleti nüfus kayıt işlemleri sırasında gerek nüfus kaydı düzenlemesinde, ve andından bu isimle yapılacak her tür vatandaşlık işlemlerinde çift isim alan vatandaşlarımız bu isimleri arasına nokta ve bu isimler kısaltma olarak kullanılmayacaktır…” şeklindeki hususlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde Ergenekon Terör Örgütünün ve bu örgüt içinde faaliyette bulunan şüphelilerin amaçları ve bu amaçlara ulaştıktan sonra yapmayı düşündükleri hususlar apaçık ortaya çıkmaktadır. Amaçlarına ulaşmaları halinde cumhurbaşkanı olacak kişinin bile belirlenmiş olması Türkiye Cumhuriyetinin karşı karşıya olduğu tehlikenin büyüklüğünü anlama açısından manidardır. Çeşitli bakanlıklarda çalışan tüm görevlilerin işten atılmaları, tüm gayrimüslimlerin ve kilise görevlilerinin (şüphelilerle birlikte Ergenekon Silahlı Terör Örgütüiçinde faaliyette bulunan Sevgi Erenerol’un basın sözcülüğünü yaptığı ve mensubu bulunduğu Türk Ortodoks kilisesi dışında) yurtdışına çıkartılmalarının ve MGK’nun ortadan kaldırılmasının planlanmış olması örgütü ve hedeflerini deşifre etmektedir.

Yasama ve yürütme organını ortadan kaldırma veya çalışamaz hale getirme amacını gerçekleştirmek için kullanacakları yöntemin cebir ve şiddet unsurunu fazlasıyla taşıdığı da dosya içeriğiyle sabittir:

Örneğin; yaptığı görüşmelerde ‘imamları ekleyin şimdi onların hepsini soyacağız, video kasetlerine alacağız, ne kadar sünnetsiz imam var onu bu millet görecek, şimdi o orospu çocuklarının işi benim…onları ödettirecez demedim mi, bu millete kim ihanet ettiyse kimliği kişiliği sıfatı hiç önemli değil kim olursa olsun, biz bunlara hep soracaz, sonları geldi, hepsinin a… si..cez şimdi bunları ortadan kaldırma görevi de benim lan işte,onu yapıyorum…BU ÜLKE İÇİN BİZ ÖLÜME KARAR VERMİŞ İNSANLARIZ yani onu bunu içeri alırlar falan filan diyorlar herhalde.. o ibne kılıklı görevli ama onu dağlara taşlara gönderecem, Ama o ibne kılıklı görevli hemde çoluğu çocuğu yan yana olmayacak kendi bi yere karısı bir yerde kalacak … bir daha geri gelmemek üzere, çoluk çocuklarını da cezalandıracağız kendileri yalnız olsa çoluk çocuklarını da çünkü piçler yeniden kalkar gelirler yarın o piçleri kullanırlar…” şeklinde konuşmalar yaparak, örgütün amacına ulaşmak için kullanmayı planladığı yöntemlerini apaçık gözler önüne sermektedir.

Şüpheli Kemal Aydın’ın yardımcısı olan Neriman Aydın tarafından dönemin Jandarma Genel Komutanı olmakla birlikte Ergenekon Silahlı Terör Örgütüiçinde yönetici konumunda bulunduğu anlaşılan ve hakkında bu iddianame ile dava açılan M.Şener Eruygur’a gönderdiği bir mektubunda ülke çapında yayın yapacak bir gazete konusunda desteğini istedikten sonra; “…Türk Ulusunun bir an evvel yönetimde hakim olmasına imkanlar, fırsatlar hazırlayacağı muhakkaktır... Türk Ulusunu emperyalist, siyonist AB ve ABD ye sömürge yapmaya yemin etmiş siyasi zihniyetlere bu gazete ile ya da bir TV kanalı ile Türk Ulusunun layık göreceği tokatı atma fırsatı doğacak ve Türk Ordusunu yıpratacak bir ihtilale gerek kalmayacaktır düşüncesindeyiz. Çünkü bu kez yapacağınız bir ihtilalin Ulusal Tam Bağımsızlıktan, Ulus Devlet varlığımızdan yana olmasını, Vatan ve Devlet hainlerinin ise kafalarını almasını bekleriz” ,

Şüpheli Neriman Aydın’ın 21.02.2007 tarihinde gönderdiği e postada; biz değil intikamda ve ihanette yarışanlar ölmeli. çünkü bu vatanda yaşamayı hak etmiyorlar, bu devletin makamlarını asla hak etmiyorlar... aldıkları her nefes attıkları her adım haram onlara... haram olduğunu biz biliyoruz onlar da öğrenecekler..”,

Yine şüpheli Neriman Aydın’ın 10.01.2007 tarihinde İsmail şahsa gönderdiği e postada; “…Davamız... ihaneti cezalandırmak davasıdır...”,

Şüpheli Neriman Aydın’ın 19.08.2003 tarihli Bilgi notu başlıklı alt kısmında “paşa ile yapılan görüşmeye hatırlatma notu” başlıktı notunda; “…Değerli Büyüğüm, Biz 65 yıldır Sizi bekliyoruz.... Ama ortada yoksunuz... Yolumuz ölmek ve öldürmek ihtimalleriyle doludur. Bu tehlikeyi Biz göze aldık, Siz de alıyorsanız başlayalım deriz….Farklı düşünüyorsanız bu düşüncenizden vazgeçmenizi tavsiye ederiz. 150 likler listeleri hazırlayan Türk Milleti, 150 binlikler, 15 milyonluklar listeleri de hazırlayabilecek idrak ve şuurdadır”,

Yine şüpheli Neriman Aydın’ın şüpheli Durmuş Ali ile yaptığı bir telefon görüşmesinde, “seni sorup duruyor, tabi orda çarşaflı hanımlar sağlık hizmeti almaya gelmişler Hacettepe’ye. Bunlar ne dedi annem, bunlar Atatürk’e başkaldıranlar dedim, anne dedim, ‘YAKINDA BUNLARI KESECEĞİZ’ dedim. Acele edin acele edin diyor, o çarşafları katlayıp koyacak yer bulamazlar merak etmeyin dedim onlara. Biraz millet ile biraz siyaset yaptık işte” dediği, Durmuş’un “ Eyvah eyvah, valla mı, iyi valla iyi.” dediği, şüpheli Neriman’ın da “Gerisi, çok çalışıyoruz.” dediği konuşma içerikleri gözetildiğinde Ergenekon Terör Örgütünün amaçlarına ulaşmak için kullanacağı yöntemler açıkça ortaya çıkmaktadır.

Şüpheli Ercüment OVALI’nın 31.08.2007 tarihinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar BÜYÜKANIT’a hitaben yazdığı anlaşılan mektupta; “…hatta gerektiğinde biyolojik silahlar üretebilecek bir biyoteknoloji merkezi idi…Her türlü silaha karşı tedbire sahip olmasına rağmen Biyolojik silahlarla savaşma konusunda yeterli hazırlığı olmayan ülkeme biyolojik savaş endüstrisini kurmaktır…ATİ (şüpheli Ercüment’in şirketi) tesislerinin 15 günde bu silahı üretece hale gelebilecek şekilde dizayn edilmiş olması” şeklinde kullandığı ifadeler şüphelilerin biyolojik silahlar üretme çabası içinde oldukları ve bunu temin edebilmek için dönemin Genelkurmay Başkanından yardım istedikleri da görülmektedir. Üretmeye çalıştıkları biyolojik silahları örgütün amacına ulaşabilme yolunda ne şekilde kullanmayı planladıkları hususu ise tam olarak bilinememektedir.

Şüpheli Kemal Aydın’ın yardımcısı olan ve onun talimatları doğrultusunda hareket eden Neriman Aydın’ın askerleri kanunlara karşı itaatsizliğe teşvik etmek suçunu da işledikleri anlaşılmaktadır:

Örneğin, şüpheli Neriman’ın dönemin Jandarma Genel Komutanı olan ancak gerçekte Ergenekon Silahlı Terör Örgütüadına faaliyette bulunan şüpheli M.Şener ERUYGUR’a yazdığı 05.03.2004 tarihli mektupta; Değerli Büyüğüm, 2003 Ağustos ayında şahsımı kabulünüzde Yüksek Makamlarınıza bir iki cümle ile açıklamaya çalıştığım, tedbir alabileceğiniz düşüncesiyle, özellikle Devlet-Millet ve Ülke güvenliğimizle doğrudan alakalı olan, şahsınızda Türk Silahlı Kuvvetlerinin birçok bilgi ve belgeye kolaylıkla ulaşabileceği konuyu ayrıntılı olarak bir kez daha Asıl Ellere iletmenin bir Türk Evladı olarak görevim olduğu inancındayım…Türk Ulusu bu konuda endişelidir Paşam. Bir tarikat sapığının henüz Başbakan değilken bile Kıbrıs’ı, Kıta Sahanlığını, Ermenistan, Kürdistan tavizlerini emperyalist babalarına söz vermiş icraatlarının yanında, Menderes’in yaptıkları solda sıfır kalmaktadır. Kaybettikten sonra kelle alınması Kıbrıs’ı geri getirmeyecektir”,

Yine aynı şüpheli M.Şener Eruygur’a 14.10.2003 tarihinde yazdığı mektupta; Değerli Büyüyüm, işbirlikçi siyasi kadroların sömürge anlaşmalarına parti adı fark etmeksizin korkusuzca, uyarı şeklindeki beyanlarınıza rağmen hiç çekinmeksizin imza atmalarını Siz Türk Silahlı Kuvvetlerinin her seferinde “Türk Silahlı Kuvvetleri AB’ne karşı değildir” sözlerinde buldukları cesarette ararız. Bu şekildeki ifadelerinizi Türk Milleti olarak koyacak yer bulamadığımızı itiraf etmeliyim. Çünkü Türk Ulusu bu şekildeki sözlerinizle demek ki korkulacak bir durum yoktur rehavetine ve yanılgısına kapılmakta ve ihanetleri 65 yıldır ispatlanmış biri diğerini aratmayan soysuzlara desteklerini sürdürmeğe devam etmektedirler…Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti aleyhine azınlık ruhlu, molla zihniyetli kafalar tarafından inanılmaz bir propaganda yapılarak kitleler etki altına alınmakta ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin dayanak noktası inceltilerek altı oyulmaktadır…işbirlikçi ve satılmış mevcut siyasi partilere yönlenmelerine ve emperyalist ülkeler güdümünde çeşitli yollarla istismar edilmelerine yol açan tutumlar karşısında Türk Milletini ve Türk Devletini temsilen Devletimizin yegane teminatı Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve değerli komutanlarının bu boşluğu doldurmasını beklemek bunca ihanetten sonra hakkımız diye düşünüyoruz. Türk Ulusunun Milli olan her kafasından faydalanmanızı bekliyoruz….Türk Ulusu olarak amacımız zamansız harekete geçmemek, ama geç de kalmış olmamaktır. Örgütlenmemizde ve uyanmamızda bize katkıları olacak yegâne milli güç Siz Türk Silahlı Kuvvetleri’nin olduğuna inanıyoruz. Türk Milleti bu konuda ısrar etmektedir Paşam. Plan ve program yapma, karşı düşünce üretme ve bu düşünceleri icraata dönüştürme zamanıdır. Tek bir sömürge anlaşmasının imzalanmasını ve yürürlüğe girmesini, hiç edilen tek bir Kamu kurumunun satışını durduramadığınız, durduramayacağınız içindir ki, tam bağımsızlığımızı kaybetmiş bulunuyoruz. Bu konudaki ihmalkarlıklarınızın devam etmemesi için acilen tedbir almanızı bekliyoruz. Durdurmak için kafalar koparılması gerekiyorsa, o da yapılmalıdır. Türk Ulusunun düşünceleridir. .. Türk yurdunda Türk ulusuna yakışır bir hayat istememizi bize çok görmeyeceğinizi ümit ediyor ve biz Türk Milletine gizli öncülük görevinizi yerine getirmenizi bekliyoruz…”,

Tümgeneral Sabri D. isimli şahsa yazdığı mektupta ise; “…Türk Ulusuna 85 yıl önce biçilen sömürge gömleğini 1923- 10 Kasım 1938 den beri 66 yıldır yeniden ısrarla giydirmeye çalışan emperyalistler ve işbirlikçilerine gerekli dersi bir kez daha olmak üzere yine Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türk Ulusu birlikteliği vereceğine inancımız tamdır. Gizli Öncülüğünüz kaçınılmazdır”,

Şüpheli Neriman Aydın’ın 10.10.2003 tarihinde halen devam eden Ergenekon Silahlı Terör Örgütüdavası tutuklu sanıklarından olan Veli Küçük’e yazdığı mektupta ise; “Paşam, 65 yıldır ihanette sınır tanımayan 65 yıllık Ankara Hükümetlerinden aksi bir tavır ve davranış beklememiz Türk ulusu olarak gaflette olduğumuzu gösterir. Bunun bilincindeyiz. Türk Ulusu olarak bütün beklentilerimiz Türk Silahlı Kuvvetlerinin yapacaklarına yöneliktir….Bizi yanıltan Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihanette sınır tanımayanlar üzerinde etkin ve etkili olamama duruşudur.şeklinde ifadeler kullanarak TSK’ni Anayasa ve yasalarımız gereği emri altında bulunduran yasama ve yürütme organına karşı suç işlemeye teşvik ettiği, uyması gereken kanunlara itaatsizliğe teşvik ettiği görülmektedir.

Şüpheli Kemal AYDIN ve Neriman AYDIN’ın, Durmuş Ali ÖZOĞLU ile birlikte Ergenekon Terör Örgütünün hedeflerini gerçekleştirme amacıyla hayati derecede önem verdikleri Türk Silahlı Kuvvetlerine sızabilmek için bir kısım Harp Okulu öğrencilerine çeşitli şekillerde ulaşarak örgüte kazandırdıkları dosya kapsamıyla ortaya çıkmış bulunmaktadır. Ayrıca gizli tanık Kıskaç’ın, şüpheli Neriman Aydın ve Kemal Aydın’ın da aralarında bulunduğu örgütün Kuvvai Milliye uzantısının gizli bir toplantısında genç subaylara örgüt adına rozet taktığı şeklindeki beyanı şüphelilerin TSK’ne sızma konusundaki ulaştıkları aşamayı ve bu konuda ne kadar pervasız davranabildiklerinin kanıtıdır.

Ergenekon Silahlı Terör Örgütütarafından görevlendirildikleri anlaşılan şüpheliler Neriman Aydın ve Durmuş Ali Özoğlu’nun şüpheli Kemal Aydın’ın emir ve talimatları doğrultusunda hareket ettikleri, Kara Harp Okulunda okuduğu sırada Noyan Çalıkuşu ve Mehmet Ali Çelebi’yi örgüte kazandırdıkları, bu aşamadan sonra da şüpheli Mehmet Ali’nin harp okulunda okuyan diğer öğrencilerin örgüte kazandırılması konusunda kilit bir rol oynadığı, bu amaçla samimi olduğu başta soruşturma kapsamında yakalanan Eren Mumcu, Önder Koç, Hasan Hüseyin Uçar ve Yaşar Tozkoparan’ı olmak üzere arkadaşlarını bilge bir kişi olarak tanıttığı şüpheli Kemal Aydın ve Neriman Aydın ile tanıştırdığı, sonrasında da şüpheliler Kemal ve Neriman Aydın’ın yönlendirmesiyle şüpheli Durmuş Ali Özoğlu ile tanıştırılmasını sağladığı, hafta sonlarında ve her fırsatta arkadaşlarını şüpheli Kemal ve Neriman’ın evine getirdiği, bazen de dışarıda buluşmalarını temin ettiği, gece geç saatlere kadar bu gizli toplantıların sürdüğü, şüpheli Kemal’ın toplantıya katılmayanları takip ettiği, anayasal kurumlar olan yasama ve yürütme organlarının faaliyetlerini örgütün istekleri çerçevesinde nasıl sonlandıracakları konusunda bu personelleri eğittiği, sorunlarını özelikle Durmuş Ali Özoğlu aracılığıyla üst amirlerine ileterek çözdüğü, bu kişilerin askeriyede bulunan diğer arkadaşlarını da örgütün amaçlarına uygun bilgilendirmelerini sağladığı, bu hususta talimatlar verdiği, yine bu kişiler aracılığıyla beraber çalıştıkları komutanlar hakkında ya da diğer askeri okul öğrencileri hakkında özel bilgiler topladığı ve paylaştığı, Hizb-ut Tahrir Terör Örgütüne sızmalarını sağlayıp, görevlendirdiği, gizli yapılan bu toplantılarda başta şüpheli Kemal olmak üzere Neriman ve Durmuş Ali’nin Ergenekon Terör Örgütü’nün propagandasını yaptıkları, şüpheliler Kemal ve Neriman Aydın’ın bir yandan Genelkurmay Başkanlığı ile ortak hareket ettikleri ve yapılan faaliyetlerden Genelkurmay Başkanlığının haberinin bulunduğu konusunda bir hava oluşturdukları, bir yandan da subay adayı askeri öğrencilerle çok yakından ilgilenip onları etkilemeye ve güven kazanmaya çalıştıkları, yapılan bu çalışmaların sonunda adı geçen Kara Harp Okulu öğrencilerinin örgüte katılmalarının sağlandığı, örgüte bu şekilde dahil olan bu askeri okul öğrencilerinin örgütün amaçları doğrultusunda eğitilmeleri konusunda seminer adı altında programlar yapıldığı, askeri öğrencileri Türkiye Cumhuriyetinin yürütme organına karşı kışkırtarak yönlendirdikleri, bu öğrencilerin zamanla örgütün Kara Harp Okulunda şüpheli Kemal ve Neriman Aydın’ın emir ve talimatları doğrultusunda davrandıkları anlaşılmıştır.

Şüpheli Kemal Aydın ve kendisine bağlı olarak çalışan Neriman Aydın tarafından görünüşte Atatürkçü olarak yetiştirildikleri söylenen askeri personel olan şüpheliler gerek dosya içerisinde bulunan telefon konuşmaları, a-mail içerikleri ve alınan ifadelerinde şüpheliler Kemal Aydın, Neriman Aydın ve hatta Durmuş Ali Özoğlu hakkında övücü takdir edici ifadeler kulanken, diğer taraftan eğitim gördükleri Kara Harp Okulu eğitim sistemini ve bağlı bulundukları komutanlarını aşağılama derecesinde eleştirmektedirler. Bu tablo karşısında askeri personel olan şüphelilerin kendi komutanlarına değil de ismi geçen şüphelilere ve dolayısıyla da örgüte gönülden bağlı oldukları açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumda örgütün TSK’ne sızma konusunda elde ettiği ürkütücü başarıyı gözler önüne sermektedir.

Örneğin Noyan Çalıkuşu ve Eren Mumcu tarafından 20.02.2007 tarihinde şüpheli Neriman Aydın’a gönderilen bir a-mailde; “Değerli büyüklerim Kemal Amcam ve Neriman Teyzem… Siz büyüklerimin bizlere vermekte olduğu fikir beyanatları, ileride atılacağımız kıta hayatında bizim görevlerimiz nazarında çok stratejik bir noktaya sahip olacaktır…Siz değerli büyüklerimizin nihayetsiz büyüklükteki bilgi dağarcığından yararlanmak ve sizlerin ruhlarımızı şahlandıran değerli sözlerinizi tekrar dinlemek için huzurunuza gelmek istiyoruz. Affınıza sığınarak pazar günü eğer müsaitseniz çok değerli vakitlerinizi almak istiyoruz. Ellerinizden öper, sağlık ve mutluluğunuzun daim olmasını dileriz. Eren MUMCU, Noyan ÇALIKUŞU”,

Şüpheli Noyan Çalıkuşu tarafından gönderilen diğer bir a-mailde, “sizin gibi Atatürk ün açtığı yolu kapattırmamaya yeminli, yüksek vatan sevgisiyle dolu saygıdeğer Büyüklerimin buraya gelmesinde bir vesile olmaktan onur duyuyorum”,

Yine şüpheli Noyan Çalıkuşu tarafından 26.10.2006 tarihinde Neriman Aydın isimli şahsa gönderilen a mailde; “…Siz ve Kemal Amcamın aynı coşku ve heyecan ile biz Harbiyelilerin timsali olması dileklerimle...şeklinde şeklinde takdir, minnet ve saygı dolu ifadeler kullanırken, öte yandan “Şu zamana kadar benim örnek alabileceğim komutanım olmadı. sebebi ise bölük komutanlarının harp okuluna gönderilirken kişiliklerinden çok alaverelerle yaptıkları kariyerleri olmasıdır…her gelen komutan (okul k.) Harp Okulundaki sistemde değişiklik yapıyor. Dolayısıyla Harbiyeliler neyin doğru neyin yanlış olduğunu değerlendiremiyor. Yaptıklarını da inanarak değil yapmak için yapıyorlar “ biçiminde hakaret derecesine varan eleştirilerde bulunabilmektedirler.

Yine şüpheli Neriman Aydın tarafından 29.01.2007 tarihinde Noyan ÇALIKUŞU isimli şahsa gönderilen a-mailde; “…Türk ordusunun üst rütbedeki amerikancı -mason paşaları…” ifadeleri kullanılabilmektedir. Bir taraftan her fırsatta TSK’nin emrinde olduğunu ve esas devlet derken orduyu, başkomutan derken Genelkurmay Başkanını kastettiğini iddia eden şüphelinin diğer taraftan kahraman Türk Ordusunun üst rütbeli subayları hakkında kullandığı akılalmaz ifadeler, şüpheli Nerman’ın TSK hakkındaki gerçek düşüncesini apaçık ortaya koymaktadır. Tek başına bu ifadeler bile şüpheli Neriman ve Kemal Aydın tarafından örgüte kazandırılan askeri personel olan şüphelilerin örgütle ilişkilerini çözebilmek ve örgütün TSK üzerindeki emellerini anlayabilmek adına oldukça anlamlıdır.

Ergenekon Terör Örgütünün, diğer terör örgütlerine sızarak doğrudan ya da dolaylı olarak amacı doğrultusunda kullanma amacı doğrultusunda da şüphelinin, Neriman Aydın ile birlikte Hizb-ut Tahrir terör örgütüne sızma faaliyetini de yönettiği ortaya çıkmıştır.

Bir görüşmesinde, ‘Ben Cudi dağına gidiyorum, ben Irak’a gidiyorum ben, Ben Kandile gittim… telefonda olmaz seninle o işi telefonda mı konuşacağız, Yani kalemi kırarlar biter iş’ , şüpheli Ercüment OVALI ile görüşmesinde, ‘Ben PKK dağa adam çıkaran adamlarla görüşüyorum ya, Ben hain miyim, Bana benim Devletim bana esas Devletim hain gözüyle bakıyor mu, Görüşmem gerekir görüşüyorum, Ben PKK lılarla görüşüyorum dağa adam çıkaran adamlarla oturup konuşuyorum ben PKK lı mıyım terör örgütü mensubu muyum terör örgütüne destek mi veriyorum orda orda bu Devletin ve Türk milletinin ihtiyacı olan bilgileri tamam mı düşmana aktarıyorum düşmana söylüyorum söylemem gerektiğini’ diyerek Ergenekon Silahlı Terör Örgütüadına PKK terör örgütü ile de bağlantı kurduğu anlaşılmaktadır.

Şüpheli Kemal Aydın’ın kendisinin yardımcısı Neriman Aydın’ın ile birlikte, Ergenekon Terör Örgütünün faaliyetleri doğrultusunda hareket eden Kuvvai Milliye Derneği ile ve bu dernekte yöneticilik yapan Durmuş Ali Özoğlu’yla, diğer taraftan da İbrahim Özcan ve Hatice Bahtiyar’la bağlantı halinde olduğu, kendi telefon görüşmelerine göre PKK ve yöneticileri ile irtibatlı olduğu hatta onlara devlete ait bazı belgeleri de verdiği, yine bu amaçla ordu içerisine sızıp Ergenekon Terör Örgütünün hedefleri doğrultusunda yetiştirdiği şüpheliler Mehmet Ali Çelebi ve Noyan Çalıkuşu’nun terör örgütü olduğu Yargıtay Kararlarıyla sabit olan Hizb-ut Tahrir’e sızmasını teşvik edip talimatlarla yönlendirdiği, bu örgüte ilişkin bilgi ve belgeleri bu kişiler vasıtasıyla temin ettiği ve Ergenekon Terör Örgütünün gelecekteki eylemlerine bu örgütü de katma planı içerisine girdiği, yapılan aramada bu şüphelilerin Hizb-ut Tahrir Terör Örgütünden temin ettikleri dökümanların şüphelinin evinde ele geçtiği anlaşılmaktadır.

Kara Harp okulunda okuyan ve sonrasında mezun olarak TSK bünyesine katılan kişileri gizli hücre yapılanması şeklinde örgütlediği, çeşitli evlerde bu kişilerin örgütün amaçları doğrultusunda teorik eğitimini sağlamak üzere bir yapılanma kurduğu, örgüte katılmalarını sağladığı ve askeri okuldan mezun olarak TSK katılan kişileri öncelikle komando olmaları ve daha sonra bu özelliklerinin yardımıyla Özel Kuvvetler Komutanlığına sızmaları ve kurmaylık sınavlarında yüksek notlar alması konusunda yönlendirdiği, bunun başarılması için şüpheli Durmuş Ali Özoğlu’nun TSK içinde tanıdığı üst rütbeli kişilerin yardımını sağladığı, şüphelinin yardımcısı Neriman Aydın ile birlikte her türlü maddi ve manevi fedakârlığa katlanarak en iyi şekilde yetişmelerini sağlayan Türk Milletine ve Türkiye Cumhuriyeti Devletine hizmet etmeleri beklenen askeri personele, T.C. Anayasasında düzenlenen devlet kavramından başka bir şekilde tanımladıkları ve Ergenekon Terör Örgütünün nihai hedeflerinden olan (devlet içindeki başka bir) ‘DEVLET’ e hizmet etme düşüncesini aşıladıkları tespit edilmiştir.

Ergenekon Terör Örgütünün, Türk Silahlı Kuvvetlerinin içine sızması ve burada sağladığı yasadışı hücre yapılanmasında ve görüştüğü diğer kişiler üzerinde etkisini arttırmak ve güven bırakmak amacıyla, ordu ile herhangi bir şekilde resmi bir bağlantısı olmamasına rağmen, zaman zaman ise Genelkurmay Başkanlığı ile irtibatlı olduğunu beyan ettiği, şüpheli Neriman ile sürekli olarak T.C.Anayasasında kurumlarıyla tanımlanan Türkiye Cumhuriyeti Devletinden farklı bir yapılanmayı bir anlamda da kendisinin ve bağlı bulunduğu örgütün ulaşma hayalini oluşturan ESAS DEVLET olarak ifade ettiği oluşum tarafından görevlendirildiğini dillendirdiği, Anayasal bir kurum olarak TSK’nin yasadışı oluşumları desteklemesinin söz konusu olmadığı gerçeğini de göz ardı ederek ifadesinde, Ergenekon Terör Örgütünün yöntemi olan güvenlik kuvvetleriyle çatışmama prensibinin gereği olarak Esas Devlet sözüyle Türk Silahlı Kuvvetlerini, 1 numara ve Başkomutan sözü ile de Genelkurmay kastettiğini iddia etmesi oldukça anlamlıdır.

Şüphelinin yardımcısı Neriman Aydın’ın bilgi toplama faaliyetlerinin icrası kapsamında 21.04.2004 tarihli Jd.Kd.Albay Cengiz Y. isimli şahsa hitaben yazdığı mektupta; Ziraat Bankası Dış İşlemler Operasyon Daire Başkanı Güner A Beye malum konudan Türk Silahlı Kuvvetlerinin uzun zamandır haberdar olduğunu, bu vesile ile Türk Ulusunun Devleti ile birlikte ayakta kalabilmesi için her bir bireyin katkısının vazgeçilmez olacağını, malum konudan tarafım sayesinde değil de, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bizzat haberdar olduğunu hissettirmenizi, bu bilgilere dünya durdukça ulaşmanın geleneksel Türk Devleti bekasının bir gereği olduğunu Batılı Ülkeler Almanya, Fransa, İngiltere örnekleri vererek ifade etmenizi, bu konuyu Batılı ülkelerde Mali Polisin yaptığını, ülkemizde her kurumun Siyasi iktidarlar elinde istismar edilmesi nedeniyle ülkemiz bakımından hayati öneme haiz bu ve benzeri konuların Türk Silahlı Kuvvetlerine kaldığını belirtmenizi, Albayım özellikle bu bilgilere ulaşmak için Mahkeme Kararı çıkartmak gibi bir çözüm şeklinden asla bahsetmemenizi, bu hak ve yetkilerin Devletimizin Kurulduğu gün Mustafa Kemal Atatürk tarafından Türk Ordusuna verildiğini belirtmenizi,

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin her bilgi ve belgeye istediği anda ulaşmasının Devletimizin günümüzde getirildiği durum nedeniyle önemli olduğunu, Türk Ulusunun Türk Silahlı Kuvvetlerine güvendiğini ancak katkılarının beklendiğini ifade etmenizi önemle istirham ediyorum…“Not: Albayım toplantıdan önce Güner A. ve konuyla ilgili düşüncelerimi öğrenmek konusunda emrinize amadeyim. Dahili telefonumdan rahat konuşma imkanım bulunmaktadır.” Şeklinde çalıştığı kurumdan öğrendiği sırları ile TSK’nın kişiler ve kurumlar üzerindeki gücünü kullanarak yasadışı olarak örgüt adına bazı bilgilere ulaşmaya çalışmaktadır.

Ergenekon Terör Örgütünün, değişik kurumlar içine sızması ve kadrolaşması bağlamında, şüphelinin el konulan belgeler, alınan telefon kayıtları ve ifadesinden emniyet, yargı, üniversite, MİT, bakanlıklar vb. kurumlarda birçok kişi ile irtibatlı olduğu, bu çerçevede yardımcısı Neriman Aydın’ın örgüt mensubu olan kişileri koruduğu, haklarındaki soruşturmalardan kurtardığı, kurum ihalelerinin örgüte destek veren kişilerin üzerinde kalmasını sağladığı, iş bağlantıları kurduğu tespit edilmiştir.

Ergenekon Terör Örgütünün, değişik kurumlar içine sızması bağlamında, şüphelinin el konulan belgeler, alınan telefon kayıtları ve ifadesinden emniyet, yargı, üniversite, MİT, bakanlıklar vb. kurumlarda birçok kişi ile irtibatlı olduğu, bu çerçevede örgüt mensubu olan kişileri koruduğu, haklarındaki soruşturmalarda kurtardığı, kurum ihalelerinin örgüte destek veren kişilerin üzerinde kalmasını sağladığı, iş bağlantıları kurduğu görülmektedir. Bu kapsamda şüphelinin yardımcısı Neriman’ın kendileriyle birlikte hareket ettiğini ve kendilerine çalıştığı kurumun içine ait çok önemli bilgileri aktardığını söylediği İçişleri Bakanlığında Mülkiye Başmüfettişi olan C.E. isimli bir kişinin aldığı disiplin cezasının iptal ve Zonguldak Vali Yardımcılığına yapılan tayininin durdurulması için Ankara 10. ve 11. İdare Mahkemelerinde açılan davaların lehlerine sonuçlanması amacıyla şüpheli M.Şener Eruygur’a ve onun talimatıyla bu işle ilgilenmesi için görevlendirildiği anlaşılan J.Alb. Cengiz Y.’a mektuplar yazmıştır. Bu mektuplarda Türk Milleti adına bağımsız yargılama yapan mahkeme hakimlerinin, Jandarma Genel Komutanı olan ancak Ergenekon Terör Örgütünde lider kadrosunda görev yapan şüpheli M.Şener Eruygur’un vereceği talimatla Adli Müşavirler tarafından aranarak baskı yapılması istenmektedir:

17.08.2004 tarihinde dönemin Jandarma Genel Komutanı olan şüpheli M. Şener ERUYGUR’a yazdığı mektupta; “Paşam, emirleriniz üzerine komutanlığınız yetkililerinden Alb. Cengiz Y. Sayın Candan E. ile irtibata geçmişlerdir. ..söz konusu Mahkemelerin davaları bir an önce sonlandırmalarında Komutanlığınız Adli Müşavirlerinin Mahkeme Başkanları ile “Sayın Candan E.’in Bakanlıktaki görevine devamının sağlanması” şeklinde yapacakları görüşmelerin zaten haklı olduğu Dava kararlarının hızlandırılması bakımından olumlu sonuç alınmasında etkili olacağını düşünmektedirler. Sayın Candan E.’in Komutanlık Yetkililerinizin de dinledikleri üzere inanılmaz ölçüde bilgilere sahip olduğu düşünülürse, Bakanlıkta kalmasının sağlanmasının Asıl Devletimiz açısından fayda temin edeceğini ifade etmişlerdir…Konuyu Yüksek Makamlarınıza iletmenin gereğine inanmaktayım Paşam. Sayın Candan E.’in Ankara’da bulunması ASIL Devletimizin menfaatleri için önemlidir, vazgeçilmezdir , bundan bir gün sonra 18.08.2004 tarihli J.Kd.Albay C.Y. isimli kamu görevlisine yazdığı iki mektupta benzer olarak; “…söz konusu Mahkemelerin davaları bir an önce sonlandırmalarında Komutanlığınız Adli Müşavirlerinin Mahkeme Başkanları ile “Sayın Candan E.’in Bakanlıktaki görevine devamının sağlanması” şeklinde yapacakları görüşmelerin zaten haklı olduğu Dava kararlarının hızlandırılması bakımından olumlu sonuç alınmasında etkili olacağını düşünmektedirler…Not: Albayım, konuyla ilgili aynı bilgiyi içeren bir notu Paşa’ya iletilmek ve bilgilenmesini sağlamak üzere Yaveri Yarbay Müfit Beyin odasındaki faksa da geçtim…Albayım, Sizleri aciliyetinden ve ehemmiyetinden haberdar ettiğim Sayın C.E. beyin T. C. ANKARA 11.İdare Mahkemesinde açılmış bulunan 2003/1001 Disiplin Cezası ile ilgili dava 2004/256 nolu kararla Sayın Candan E. lehine sonuçlanmış bulunmaktadır…söz konusu dava mesnet tutularak yine Ankara 11.İdare Mahkemesinde açılan “Zonguldak Vali Yardımcılığına tayin konulu 2004/2001 sayılı ikinci davanın da Sayın C. E. lehine sonuçlanmasına bu davanın dayanak ve örnek teşkil edeceği hususunu bilgilerinize arz eder …C. E.in Ankara’daki görevinde kalması için ikinci davada yardımlarınızı beklediğimizi belirtiyorum” şeklinde taleplerde bulunmaktadır.

Bu talepler sonucunda şüpheli M.Şener Eruygur tarafından gerekli talimatların verildiği ve hakimlere davanın istedikleri gibi sonuçlanması için baskı yapıldığı şüpheli Neriman Aydın tarafından daha sonra yazılan teşekkür mektuplarından anlaşılmaktadır: 06.09.2004 tarihinde şüpheli M. Şener ERUYGUR’a yazdığı mektupta;Paşam, Sizleri, Yüksek Makamlarınızı hayati aciliyetinden ve ehemmiyetinden haberdar ettiğim Mülkiye Baş Müfettişi, Sayın Candan E. Beyin, Ankara 11.İdare Mahkemesinde 2003/1001 Disiplin Cezası ile ilgili açılmış bulunan dava, 2004/256 nolu kararla Sayın Candan E. Beyin lehine sonuçlanmış bulunmaktadır. … söz konusu dava mesnet tutularak yine Ankara 11.İdare Mahkemesinde açılan “Zonguldak Vali Yardımcılığına tayin konulu 2004/2001 sayılı ikinci davanın da, bu durumda Sayın Candan E.Beyin lehine sonuçlanmasına dayanak teşkil edeceği hususunu bilgilerinize arz ediyor…Yüksek Makamlarınızın malumları olduğu üzere, Sayın Candan E.’in Ankara’da Mülkiye Başmüfettişliği görevinde kalmasının Asıl Devletimizin ayakta ve hayatta kalması için önemine ve gereğine inandığımızı belirtirken, Müfettiş olması nedeniyle inanılmaz bilgi ve belgelerin sahibi Sayın Candan E. Beyin bildiklerinin, Türk Ulusunun bir gün gereğini yapmak üzere Yüksek Makamlarınız nezdinde kayda alınmasının ehemmiyetine bir kez daha dikkatinizi çekmenin Türklük görevimiz olduğunu hatırlatmak istiyoruz Paşam. Arz ederiz…NOT: 1- paşam, bundan sonra elime ulaşacak bilgi ve belgeleri yine size mi yoksa Org.sayın F. T. paşamıza mı iletmeliyim, bunu izninizle öğrenmek istiyorum” , 18.01.2005 tarihinde yazılan bir diğer mektupta da; “…şahsınıza arz ettiğim Sayın Mülkiye Başmüfettişi C. E. Beyin Ankara İdare Mahkemesindeki iki davasının da Siz değerli ve duyarlı Türk Komutanının katkıları sayesinde lehine sonuçlandığını ve İçişleri Bakanlığındaki Başmüfettişlik görevine başladığını Yüksek Makamlarınıza iletmekten sevinç duymaktayız. Sayın C. E.’in Yüksek Makamlarınıza iletilmek üzere şahsıma ilettiği belgeler mektubum ekindedir. (Ek no: 3 C. E.) ) Arz ederim.” şeklinde ifadeler kullanılmakta ve mektup ekinde C.E. tarafından elde edilen belgeler bir teşekkür aracı olarak şüpheli M.Şener Eruygur’a sunulmaktadır.

Ergenekon Terör Örgütünün amacına ulaşabilmek ve askeri bir müdahale ile hedefine ulaşabilmek için ülkede bu zemini hazırlayacak kaos ve anarşi ortamı hazırlama gayreti içinde olduğu soruşturmanın bugün itibarıyla ulaştığı noktada net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Ülkemizin son yıllarda Avrupa Birliği ile tam üyelik müzakerelerine başlaması, komşularıyla ve ABD başta olmak üzere büyük devletlerle milli çıkarlarımızı gözetecek iyi ilişkiler kurma çabalarının Ergenekon Terör Örgütünü rahatsız ettiği şüphelilerin konuşmalarında görülmektedir. Örgüt bir yandan ülkemizde her fırsatta ve sahip olduğu tüm olanaklarla AB ve ABD düşmanlığını körüklemekte öte yandan bunun başarılması için bir aşama olarak gördüğü Rusya ile daha da yakınlaşılmasını savunmaktadır. Bu bağlamda şüphelinin yardımcısı Neriman AYDIN’ın 01.02.2006 tarihinde Akhmed A. isimli şahsa gönderilen e postada; “Bu göreviniz Türk Ulusunun Rusya ile gelecekte bizlerin yönetiminde kuracağı ilişkilerde temel teşkil edecek... Kemal Abimin önderliğinde, Türk Ulusunu uyandırma ve bilgilendirme faaliyetlerimiz son hızıyla ve büyük coşkular ve katılımlarla devam etmektedir,” yine şüpheli Neriman Aydın şüpheli M.Şener Eruygur’a gönderdiği bir mektubunda; “Türk Ulusunu emperyalist, siyonist AB ve ABD ye sömürge yapmaya yemin etmiş siyasi zihniyetlere...” şeklinde ifadeler kullanmaktadır.

Şüpheliler Siyami YALÇIN ile Muhammet Murat AVAR’ın Ankara’ya Neriman Aydın ve Kemal Aydın ile toplantı yapmak üzere geldikleri bir sırada diğer şüpheli Neriman AYDIN’ın “Burada bize Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilgili bir işiniz olursa beni arayın.” demesi üzerine, şüpheli Siyami YALÇIN’ın Neriman AYDIN’a askeri ihalelerle alakalı olarak bilgi verdiği, Erzurum’da yapılan bazı ihalelerin şüpheli Siyami Yalçın tarafından kaybedilmesi üzerine Neriman Aydın vasıtasıyla iptal girişimlerinde bulunduğu anlaşılmaktadır.

Açıklanan tüm bilgi ve belgeler ile bütün soruşturma işlemlerinden şüpheli Kemal Aydın’ın olarak Ergenekon Terör Örgütünde yönetici konumunda görev aldığı, TSK ve diğer terör örgütleri içine sızma faaliyetlerini yönettiği, bir yandan yönlendirme, emir ve talimatlarıyla Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızma faaliyetleri kapsamında Kara Harp okulu içinde hücre şeklinde oluşturulmuş örgütsel bir yapılanma meydana getirdiği ve bu yapılanmayı personelin okuldan mezun olduktan sonra da muvazzaf subay olarak görev yaptıkları sırada da TSK içinde devam ettirdiği, onları örgütsel anlamda yetiştirip eğittiği, cebir ve şiddet kullanarak yürütme organını ortadan kaldırmaya yönelik olarak faaliyette bulunduğu, bunun gerçekleştirilmesi için ülkede askeri müdahale zemini yaratma çalışmalarının olduğu, örgüt üyelerini devamlı olarak Yürütme ve Yasama organına ve bu kapsamda Cumhurbaşkanına karşı bilinçli bir şekilde kışkırttığı ve hükümetin silahlı bir müdahale ile ortadan kaldırılması gerektiği hususunda sürekli propaganda yaptığı, askerleri Anayasa gereği başkomutanları olan Cumhurbaşkanına ve kanunlara karşı itaatsizliğe teşvik ettiği, bunun dışında üniversiteler, emniyet, basın ve ticari anlamda faaliyet gösteren kişilerle de örgütün amaçları doğrultusunda irtibatlı olduğu, değişik terör gruplarıyla bağlantı halinde bulunduğu, yurt dışı istihbarat toplama görevleri üstlendiği, topladığı bilgi ve belgeleri hiyerarşik yapı içerisinde üstlerine aktardığı anlaşılmakla,



Şüpheli Kemal Aydın’ın üzerine atılı ERGENEKON Terör Örgütünün  ara yöneticisi olmak suçundan eylemine uyan TCK’nun 314/1,

Cebir ve şiddet kullanarak TBMM’ni ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs suçundan eylemine uyan TCK’nun 311/1,

Cebir ve şiddet kullanarak yürütme organını ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek suçundan TCK’nun 312/1,

Askerleri kanunlara karşı itaatsizliğe teşvik etmek suçu nedeniyle TCK’nun 319/1, 3713 sayılı Kanunun 5, TCK’nun 53, 58/9, 63 maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.

 

 



Yüklə 14,92 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   193   194   195   196   197   198   199   200   ...   230




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin