a-Savunmaları, Emniyet beyanında;
Şüpheli Neriman AYDIN emniyette alınan ifadesinde susma hakkını kullanmıştır.
Savcılık beyanında;
Ziraat Bankası Ankara Kurumsal Bankacılık Şubesi’nde bankacı olarak çalıştığını, üniversite mezunu olduğunu, bekar olup 1500 TL. gelirinin bulunduğunu, yeşil pasaportunun olup Almanya Köln şehrinde Ziraat Bankası şubesinde 3 yıl görev yaptığını, herhangi bir derneğe sendikaya veya siyasi partiye üye olmadığını,
Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan şüphelilerden Ergün POYRAZ, Sevgi ERENEROL, Durmuş Ali ÖZOĞLU, Hamza DEMİR, Ercüment OVALI ve Kemal AYDIN'ı tanıdığını, diğerlerinden hiçbirini tanımadığını, bir irtibatının olmadığını,
Kemal AYDIN’ın abisi olduğunu, Sevgi ERENEROL'u ilk defa 3 Mart 2006 tarihinde Ankara'da abisi Mevlüt AYDIN'ın bürosunda tanıştığını, Ercüment OVALI’nın aile dostu olup kök hücre üzerinde araştırma yapan bir profesör olduğunu, Ercüment’in kendisine Sevgi ERENEROL'u kök hücre konusunda konuşmacı olarak davet etmek istediğini söylediğini, cepten kendisini arayarak, Mevlüt AYDIN'ın ofisine davet ettiğini, yanında Azerbaycan'dan Tenzile RÜSTEMHANLI, Ergün POYRAZ ve Gazi Üniversitesinden ÖNDER isminde soy ismini hatırlayamadığı profesör olduğu halde ofise geldiklerini, Ercüment OVALI’nın teklifini Sevgi hanıma ilettiğini, onun da kabul ettiğini, 2000 yılından beri abisi Kemal AYDIN'ın tavsiyesi üzerine okuduğu kitaplardan aldığı notları ve yaşamdan edindiği bilgileri not ettiğini, Ergün POYRAZ'ı da o gün tanıdığını, Durmuş Ali ÖZOĞLU'nu kitabını okuduktan sonra tanıdığını, Şifre Çözüldü, Ermeni Fransa ilişkileri isimli kitaplarını beğendiğini, daha sonra kendisiyle Cağaloğlun’da kendi bürosunda Toplumsal Dönüşüm yayın evinde buluştuğunu, Hatice BAHTİYAR ile de orada tanıştığını, Hatice hanımın onun editörü ve yazarı olduğunu, Durmuş ALİ ve Hatice ile yemek yediklerini, Hamza DEMİR'in daha önce bir kere abisi ile birlikte kaldığı eve geldiğini,
İstanbul’a geldiğinde Hatice'nin evinde kaldığını, Durmuş Ali ÖZOĞLU ile ilk defa İstanbul'a geldiğinde Cağaloğlu’ndaki büroda tanıştığını, onların da yaz aylarında eve geldiklerini, bir seferinde Liva Pastanesinde Sevgi ve Ergün ile birlikte buluştuklarını, yanında abisinin de olduğunu, Ergenekon Silahlı Terör Örgütüüyesi olmadığını, Örgüt içersinde hiç bir faaliyette bulunmadığını,
26 Ocak 2006 tarihinden 2-3 gün sonra Sevgi ERENEROL, Kemal AYDIN, Zeki Yakut (Müdür Bey), Yunus ŞAHİN, Aslı AYDIN, Remiye ERYILMAZ, Nesrin (C) cucur, Mevlüt AYDIN ve Ergun Poraz ile Farabi sokak Riva Pastanesinde (saat:16:00) toplandıklarını, genelde memleket meseleleriyle ilgili konuştuklarını, Sevgi’nin patrikhaneden bahsettiğini, Ergün’ün kitaplarından bahsettiğini, Kıbrıs konusunun konuşulduğunu, evinde yapılan aramada bulunan ajanda içersine; Sevgi ERENEROL Bağımsız Türk Ortodoks Patrikhanesi ve adreslerinin yazdığını, yine hemen alt kısmında Ergenekon Silahlı Terör Örgütüüyesi olmaktan tutuklu bulunan Kemal KERİNÇSİZ’ in isim ve telefonunun yazdığını kabul ettiği, patrikhane aleyhine yapılan bir eylemde kendilerine faks çekerek katıldığını belirttiği,
Toplumsalhaber.com sitesinde 2007 Ağustos ayından itibaren genelde Mustafa Kemal üzerine yazılar yazdığını, 30 Mart 2006 tarihli mail içeriğindeki 2 tane Türk subayı sivil mahkemenin kararıyla hapiste. ne zamandan beri Türk subaylarını sivil mahkeme yargılıyor şeklindeki yazıyı Şemdinli davası ile ilgili yorum olarak yazdığını,
Ergun POYRAZ’ın TSK’nın yardım ve korumasıyla kitap yazdığını, belgelere ulaştığını,
Necip HABLEMİTOĞLU'nu çok yakın bir arkadaşının öldürdüğünü ERGÜN POYRAZ söylediğini, Sevgi Hanımın da teyit ettiği,
Ergün POYRAZ’ın Tuncer KILIÇ, YAŞAR BÜYÜKANIT; ERTUGRUL ÖZKÖK, HİLMİ ÖZKÖK'ün akraba ve dönme sebatayist-yahudi olduklarını söylediğini, Genel Kurmay başkanlığı sırasında bekleyenlerin de mason olduğunu, dolayısıyla TSK'nın devletin ve ülkenin meselelerine hakim olamıyacağı fikrini Sevgi ve Ergün söylediğini, yine Ergun’un, Turan YAZGAN'ın Fettullahçı, Deniz BAYKAL'ın annesinin arap, babasının çerkez, Erdoğan'ın ermeni, Bülent ARINÇ'ın Yahudi, Kemal UNAKITAN'ın yahudi olduğunu söylediği, Sevgi hanım ve Ergün POYRAZ'ın düşünceleri ve kanaati "Köyümüze gidip silahımızda beklemek" şeklinde ortaya çıktığını,
26.03.2008 günü saat:13.18 sıralarında Durmuş Ali ÖZOĞLU ile yaptığı telefon görüşmesinin Ergenekon operasyonu yapıldığı zaman olduğunu, Durmuş Ali'nin niye kaçmak istediğini bilmediğini, nezaketen ‘Ben emirlerinizi bekliyorum’ dediği, Asena operasyonundan espiri olarak bahsettiğini, Bir numara olarak bahsettiğinin Genel Kurmay Başkanı olduğunu,
Askeriye içindeki İllegal yapılanma ve Karargah evleri ile herhangi bir ilgisinin olmadığını, sıkça Askeri öğrencilerle ve yeni mezun teğmenlerle telefon görüşmeleri yaptını, bunların tanıdığı ailelerin çocukları olup, zaman zaman evine geldiklerini, yemek yediklerini, Bu şekilde gelip gidenlerin Noyan ÇALIKUŞU, Mehmet Ali ÇELEBİ, Yaşar, Murat, Emre, Emrah, Nusret isimli Askeri öğrenciler olduğunu, Noyan ve Çelebi’nin teğmen olduklarını, diğerlerinin Kara Harb okulunda öğrenci olduklarını, Kemal Abisini dinlemek için gelip uzun uzun sohbet ettiklerini,
Bazen sorunları olduğundan buları Ali ÖZOĞLU'na bildirdiğini, 03.01.2008 günü saat:21.06 sıralarında Mehmet Ali ÇELEBİ ile yaptığı telefon görüşmesindeki açıklamasında, Gizli Savaşın Şehitleri isimli yazıyı ÇELEBİ’nin yazdığını, Kemal abinin kontrol ettiğini, Genç subaylar derkende ÇELEBİ ve arkadaşlarını kastettiği,
06.01.2008 günü saat:13.00 sıralarında Mehmet Ali ÇELEBİ’nin isteği üzerine disiplin kuruluna verilecek askeri öğrenci Emre’nin durumunu Ali ÖZOĞLU'na ilettiğini, Mehmet Ali ve Emre’nin bu konuyu abisi Kemal ile de konuştuklarını,
Mehmet DUMLU’nun Kütahya'da büyüğü olan mübarek bir zaat olduğunu, ara sıra uğrayıp duasını aldığını, şahsın silahlı kuvvetler ile ilgili herhangi bir ilgisinin olup olmadığını bilmediğini,
Siyami YALÇIN’ın kamu kurumlarına kömür sattığını, Ahmet Yarbayın Erzurum kolorduda Kemal abisinin arkadaşı olan Av. Hakan'ın abisi olduğunu, ihale için onunla görüşmesini tavsiye ettiğini, ona yardımcı olduğunu,
Noyan'ın özel kuvvetler şeklindeki özel kuvvetler bölümünü kazanamadığını öğrendiğini, bunların ailenin çocukları olduğunu, silahlı kuvvetler içerisinde örgütün amaçları doğrultusunda sızma girişiminin bulunmadığını, onların Özel kuvvetlerin önemli olduğunu, oraya girmek için çalıştıkların, tanıdık olup olmadığını sorduklarını,
04.04.2008 günü saat:12.57 sıralarında Durmuş Ali ÖZOĞLU ile yaptığı telefon görüşmesinde 1 numara olarak sayın Genel Kurmay Başkanını kastettiğini, konuşma içinde geçen Volkan Kaplama’nın Ercüment Ovalı'nın şirketinde görevli olan paşa olduğunu,
Bir taksicinin çocuklara Hizbut Tahrir dergisi verdiğini, konferansa çağırdığını kendisinin de onlara gitmesini söylediğini,
11.05.2008 günü saat:14.00 sıralarında Abuzer T.’ nın bankadan ağabeyi olan Yusuf Ş.'nin Adıyaman'da serbest çalıştığını bildiği bir arkadaşı olduğunu, çekmiş olduğu mesajda, gömü bulduğunu, Kültür Bakanlığında tanıdığının olup olmadığını sorduğunu yine,
Diyarbakırda petrol işletme ruhsatı ile ilgili konuştuklarını, saçma bir görüşme olduğunu, kendisine jandarmadan bir üst düzey yetkili bulması halinde 1 milyar dolar vereceğini söylemesi üzerine namuslu insanlarsanız Kültür Bakanlığına müracaat edin, usulüne uygun çıkarın dediğini, Abuzer’ in yurtdışından ince zarif bir cep telefonu getirerek –önderim- dedi ağabeyine verdiğini
18.06.2008 günü saat:10.23 sıralarında Durmuş Ali ÖZOĞLU ile yaptı telefon görüşmesinde; içerisinde, o.. çocukları hepsi düzeltilecek hepsi hesap verecekler derken bireysel muhalefet ettiğini, Askeri öğrenciler ile ilgili kurmay olurlarsa daha iyi olur dediğini, Ben de sivil kumandanım derken hiçbir şey kastetmediğini, Hilmi Özkök de paşaydı, Doğan Güreş , Kenan Evren çakallar sözü ile bireysel eleştiride bulunduğunu, Kahramanı bekliyoruz derken hiç kimseyi beklemediğini,
19.01.2008 günü saat:16.52 sıralarında Kemal AYDIN’ ın telefonundan Mehmet Ali ÇELEBİ ile yaptığı telefon görüşmesi içeriğinin Emre'nin disiplin cezası ve nasıl savunma vermesi gerektiği ile ilgili olduğunu,
31.3.2006 tarihinde, … tekrar söylüyoruz bu vatanın bekası için görevinin yapan astsubaylar sivil mahkeme tarafından yargılanmakta, bu utançta size yeter… şeklinde Adem Acarlı ismindeki arkadaşı yarbaya gönderdiğini,
Evinde Askeri öğrencilere ait olan kişisel dokümanları Mehmet Ali Çelebi’nin bıraktığını. Diğer belgelerin de eve gelip giden askeri öğrencilere ait olduğunu,
Toplumsal Dönüşümde yazar olan Cengiz Yücak’ın kendisine iki tane kitap bırakarak, kitapları Fevzi Türkeri ve Mehmet Şener Erguygur'a göndermesini istediğini,
Yarbay Adem Acarlı’nın fakülteden arkadaşı olduğunu, kantin ihalesi açıldığını herkese duyurmasını istediğini, kimlerin katıldığını bilmediğini,
Kalelerin tek tek düşürüldüğü sözünün Cengiz Yücak'ın yorumu olduğunu,
Hizbüt Tahrir ile ilgili doküman ve kitabın evinden ele geçirildiğini, taksicinin bu kitabı Mehmet Ali Çelebi'ye verdiğini, Bu kitap hakkındaki toplatma kararı olduğunu bilmediğini, Bilgisayarında ele geçen Hizbut Tahrir üyesi olan kişilerin listesini yüklemediğini,
06.06.2008 günü saat:22.41 sıralarında Aslı ile yaptığı telefon görüşmesinde; Eskişehir yolunu tanklar kapatabilir sözünün bir espri olduğunu, Tankların hazır olduğu konusunun art niyet olmadan espri amaçlı olduğunu,
İkametinde yapılan aramada el konulan kareli ajandaların içersinde; Prof. Oktay FİSUNOĞLU' na bir köşe verilmesi, Ekonomik makalelerini yazan Beyefendi bol bol Prof. Dr. Erol MANİSALI, Metin AYDOĞDU okumalı, Türk Ortodoks kilisesi Sayın Temsilcisi Sevgi ERENEROL Gündeme getireceğiniz konuları o kanunun uzmanları dilinden... şeklinde notların yazıldığı hatırlatıldığında, bir arkadaşıyla yeni bir gazete çıksa kimlere görev verilirdi şeklinde aldığı not olduğunu,
El konulan ajandalar incelendiğinde, Kanun maddesi, önerge, Kanun teklifi, anayasa şeklinde yazdıktan sonra ....yapılacak ....değiştirilecek şeklinde notlar tutulduğu, bunların birinde yazılı ve görüntülü basın yayın araçlarının tamamı devletin idaresi ve murakabesi altında bulunacak, özel girişimciye ait bütün yayın araçları tv ve gazeteler devletleştirilecek, Anayasa maddesi, Anayasanın ve değişmez kılınacak bir Anayasa maddesi ile hukuki konumu belirlenecektir. Neriman AYDIN 25 Mayıs 2006 yazdığı hatırlatıldığında, bunların kişisel düşünceleri olduğunu,
Ajandaların yapılan incelemesinde; Devletimizin yeniden sahibi olduğumuzda Büyük Türk milleti olarak yapacaklarımız 10 Temmuz 2005 Çankaya yazdığı ile ilgili soruda, ve devam eden incelemelerde; Kuvayi Milliye meclisinin açıldığı binayı açacağı, Anayasaya'nın ön sözüne ekleme yapacağı, Kanun teklifleri ile bazı kişilerin vatanı terk etmemeleri durumunda çıkarılacak kanun ile yargılanacağı, Hıyaneti Vataniye Kanununun Anayasa maddesi yapılacağı, Yapılacaklardan hiçbir ecnebinin, Hıristiyan, Yahudi ve masonun haberdar olmamsı gerektiği, özel üniversitelerin ve dershanelerin kapatılacağı, Dr. Doç.Prof. olma koşulları v.s öğrenim şekli ve içeriği bizzat taraflarından belirleneceği gibi değişiklikler yapılacağını yazdığı sorulduğunda, yine bunların kişisel düşünceleri olduğunu,
14.01.2008 günü saat: 14.42 sıralarında Durmuş Ali ÖZOĞLU' na gönderdiği iki mesajda; "E@ X) @ABLASİ SANA E POSTA ATTİM AMA CEVAP GELMEDİ. KURTCULUK YAPANLAR BU AKSAM KOLN DE BUYUK KATİLİMLİ BİR TOPLANTİ YAPIYORLAR. AYTEKİN KATİLACAK EMİRLERİNİ BEE@ X)I@KLİYOR.DEMİN SANA SÖYLEMEYİ UNUTTUM. MÜSAİTSEN BU KONUYA DAİR EMİRLERİNİ ALALİM .SEVGİ VE DUALARİMİZLA" şeklinde yazdığı hatırlatıldığında, Köln'de A.G. isimli bir işçi kardeşinin, yapılacak bir toplantıya gidip gitmeme konusunu kendisine danıştığını,
14.01.2008 günü saat: 18.38 sıralarında Gülsen ÖZOĞLU ile birlikte Durmuş Ali ÖZOĞLU ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Bir süre hal hatır sorduktan sonra D.A.ÖZOĞLU' nun A. ile ilgili gönderdiğiniz mail ile ilgili görüştüğünüz, kendisini "Biz ona abin dediki sadece arşivlik görevini yap dedi A. bende öyle yazdım ona, yani o tür toplantılarda zaten amaç belli olduğu için dedi size saldırabilirlerde dedi…Sadece yerinde ve zamanında belki belki bir soru sorabilirsen dedi akılları karışsın o kadar fazla dedi üstüne gitme bende böyle yazdım ona…Görüntü alacaklar kayıt tutacaklar" dediği, D.A.ÖZOĞLU' nun not almasını, dağıtılan bir şeyler varsa yollamasını, A.'in cengaver biri olduğundan bahsederek "Melihde öyle..." dediği, kendisinin de "...bir emrin varsa ileteyim yerine getirsinler beyler" dediği, D.A.ÖZOĞLU' nun "...zaten yapıyor varya fazlasıyla yapıyor" dediği hatırlatıldığında; A. o toplantıda görüntü ve kayıt alacaktı ama yaptırmadılar.’ Diye cevap verdiği,
15.01.2008 günü saat: 11.20 sıralarında Ali SADAN'a gönderdiği iki mesajda; "E@ (* @CUMA GÜNÜ BERLİN EYALET PARLAMENTOSUNDA KÜRTÇÜLÜK YAPANLAR ALMAN DOSTLARIYLA BİR TOPLANTİ YAPACAKLAR. BU TOPLANTİNİN İZLENMESİ VE KONUSULANLARİN TÜRKÇE ME@ (*I@ETNİ VE GÖRÜNTÜLERİNE MUTLAKA ULASMAMİZ GEREKİYOR. YARDİMİN GEREK KARDEŞİM. ÜSEVGİLERİMLE NERİMAN AYDİN" yazdığı hatırlatıldığında; A.Ş. benim Berlin'de Türk Hava Yollarında çalışan bir arkadaşımdır. A.'in isteği üzerine onun bilgi toplamasını istediğini,
20.02.2008 günü saat: 12.05 sıralarında Durmuş Ali ÖZOĞLU ile yaptığı telefon görüşmesinde; "Ercüment hocayı 10 gün önce Trabzon MİT görevlisi aramış" diyerek 3-4 saat görüştüklerini, gelenlerin Trabzon bölge sorumlusu olduklarını söyleyerek "Hocaya sadece ve sadece abimle ilgili çok ilginç ve dehşet sorular sormuşlar işte Kemal bey bu gücünü nerden alıyor kime güveniyor Kemal bey bu kadar çevreyi nerden edindi nasıl edindi vesair böyle dehşet sorular onları şimdi kaleme alıyor ki bana göndersin bende sana göndereyim eee ben çekindim korktum şöyle korku korku derken endişem şuydu abi Ercüment hocaya birşey yaparlar endişem ee sana aktaralım" dediği, görüşmenin devamında düşmanın faaliyette olduğunu, Ercüment'in konu ile ilgili rapor hazırladığını, rapor geldikten sonra Durmuş Ali ÖZOĞLU' na ileteceğinizi söylediği hatırlatıldığında; “Ercüment Hoca ile MİT arasında görüşme geçmiş ağabeyim Kemal ile ilgili sorular sormuşlar, Ağabeyim de sana zarar verirler, uzak dur diye Ercüment'i uyarmış. Düşman faaliyeti derken emperyalist güçlerden bahsediyoruz, Ercüment Ovalı MİT görevlileri ile yapmış olduğu konuşmayı not olarak yazıp ağabeyime verdi, kendisiyle görüşen görevliler Çınar KIZILTAŞ ve Coşkun ARDA 'ymış ben de not alıp ağabeyime ilettim” dediği,
15.01.2008 günü saat: 12.48 sıralarında Füsun ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; FÜSUN' un "...kızım biz senin gibi devlet işiyle uğraşmıyoruz" dediği, bir süre kızı ile ilgili konuştuktan sonra FÜSUN' un "... Cumartesi günü sultanım biliyor musun tüm Valilere ondan sonra Belediye Başkanı Vali Yardımcısı Emniyet Müdürü bütün erkan geldi şeye neydi Konağa konağın yanındaki yeri istimlak ettik aldık ya biz…He oraya da böyle kurs yerleri açılacak…Ondan sonra ama Belediye yapsın istiyorduk Belediye oralı olmadı Vali üstlendi şimdi"dediği, kendisinin de "Aldılar derslerini yani" dediğin, FÜSUN' un "vallahi ora ne zannediyorlar biliyor musun orayı biz yaptık halvefi tarikatı olarak M.D. nun etrafındakiler gelecek başkaları gelemeyecek" diyerek kursuyerlerin toplanacağını, Tezhip ve Ney grubunun olacağı, Zara' nın da geldiğinden bahsettiği, akabinde kendisinin "Ya arşivine ulaşmak istiyorum engelliyorlar beni emir verdiği halde ekim ayında benim yanımda Mücahit beye hiç bir CD yi alamıyorum siteye şey koyacam Video hazırlayacaz…O sohbetleri ve özellikle devletin önünde...Sen biliyorsun bunu, bunu Genelkurmay Başkanımız bekliyor ve ben bunu Mücahit e söyledim Mücahit beye ve benim yanımda abimin yanında Mücahit beye emretti..." dediği hatırlatıldığında; ‘Bu görüşmeyi ben Füsun Ö. isimli arkadaşımla yaptım. Ben devlet işiyle uğraşmıyorum, ben kitap okuduğum için bana bu konuda şaka yapıyor. Kütahya'da Evliya Çelebi Konağı var, kültürel faaliyetlerde bulunuyor. Halveti tarikatının ne olduğunu bilmiyorum. Tezhip ve Ney grubu kursları açılacak, Zara da konser verecekmiş. Mehmet D.'nun Mustafa Kemal ile ilgili güzel bir konuşma CD'si var. Ben onu edinmek için Evliya Kültür derneğinin genel sekreteri olan Mücahit D.'ten istedim ama edinemedim’ dediği,
28.05.2008 günü saat: 12.17 sıralarında Kemal AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde; kendisinin "odasına aldı beni diyorki Neriman I Seni biliyoruz nekadar zarar verildiğini sana ı şimdi Alanyada bir Almanya adına çalışacak bir insana ihtiyacımız var ı onun için seni değerlendirmek istiyoruz" dediği, K.AYDIN' in "Devlet Görüşü onu, onu BAŞKOMUTAN bilsin" dediği hatırlatılınca; ‘Ziraat Bankası tarafından Almanya adına ben Alanya'da görevlendirilmek istendim. Ağabeyimin devlet görüşü onu başkomutan bilsin sözünü yorumlayamıyorum’ dediği.
19.01.2008 günü saat: 11.38 sıralarında Nuriye K. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; N.K.' nun "Ablacığım bu hafta Erol M. gelemiyor o sanıyorum önümüzdeki hafta gelecek" "Bu haftada ben Sabih beyle konuştum KANADOGLU’yla çarşamba günü bir aksilik olmazsa o geliyor" dediği, kendisinin de "Sabih KANADOĞLU geliyor çarşamba günü" dediğiniz, Nuriye'nin de azınlık vakıfları ve 301 hakkında konuşacağından bahsettiği, kendisinin de "Neler konuşmanız gerektiği üzerinde" "O önemli Sabih bey önemli tamam" dediğiniz, Nuriye' nin "...bizim burda altını çizmemiz gereken şeyler neler onları konuşmamız lazım" dediği hatırlatılın; ‘Kemal Abim, Sabih Kanadoğlu'ndan Toplumsal Haberde yazı yazmasını istemişti, fakat o kabul etmedi. bununla ilgilidir’ şeklinde cevap verdiği,
13.02.2008 günü saat:22.15 sıralarında Kemal AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; H.B.' in sizi aradığını, patronla görüşmek için istanbul'a gittiğini söyleyerek "Yanlız patron şunu söylüyor bu grubun patronu iç muhalefetle ilgili her türlü şeyi yayınlayabilirsin ama Israil’e, Amerika’ya dokunmayacaksın diye" "O da tabi reddetti şuanda Malatyadaymış üniversitedeymiş bugün Malatyaya gitmiş H.B. bey bu konuyu sana iletmemi istedi ikinci konu şuymuş e bunlar 9 yıl önce Toplumsal Dönüşümden Din ve Laiklik Çatışması diye bir kitap çıkarmış Toplumsal Dönüşüm 9 yıl önce" diyerek kitaptan 100 bin adet yapılmasını, bu şekilde borç yükünün kaldırılacağını, şifre çözüldü kitabından bahsederek kitabın yazarının ne kadar büyük bir adam olduğundan bahsettiğiniz devamında K.AYDIN' m "Yani kardeşim o gün ne dedi Karamehmetlerle ilgili onlarda yahudi dedi değil mi" "Ne diyor şart İsrail ve Amerikanın aleyhinde" "Hiç dokunmayacağız iç muhalefetle ilgili ne yaparsan yap diyor değil mi" "...H.B. kardeşimde bu vesileyle herşeyin gerçeğini öğrenmiş oldu ama ne yazıktırki H.B.’ye yuh olsun yanlarında beraber ortaklık yaptığı insanları anlamadı ya iş işten geçtikten sonra anladı değil mi bokları yedikten sonra anladı şimdi anladı ben ne bok yedim diye" dediği, devamında H.B.' in Malatya'ya gittiğini söyleyerek "Çok güzel bir dergiye çok güzel bir yazı yazmış sana unuttu söylemeyi Mehmet Ali komutan ama ne ifadeler kullanmış bana giderken arabada anlattı bacı ne eğitim almış sen..." dediği hatırlatıldığında; ‘H.B.'in Olaylara Tercüman gazetesinde hem eserleri ve hem de kendisine kütüphane kurulması ile ilgili bir görüşmesini Kemal Abime iletmesi ile ilgili görüşmedir, benimle ilgisi yoktur’ dediği.
İkametinde yapılan aramada el konulan ajandalar incelendiğinde, Ergenekon Silahlı Terör Örgütüüyesi olmaktan tutuklanan Vedat YENERER' in isim, telefon ve adreslerinin bulunduğu, “M.BALBAY söylüyor bunu ART artık bizden çıktı. Ahmet Ö. ART de her şey değişiyor TOLON PAŞA ile Mustafa ÖZBEK yan yana, Nuriye ART de programa devamı sağlanmalı” yazdığı hatırlatılınca; ‘Bu notlar N.'nin abime danışmak için iletmek üzere verdiği notlardır.’ dediği
16.06.2008 günü saat: 12.36 sıralarında X ŞAHIS/HİKMET ile yaptığı telefon görüşmesinde; X ŞAHSIN "Ben bir maruzatım var arz edebilirmiyim" dediği, kendisinin "Estağfurullah emredin emredin emriniz olur sultanım ne demek" dediği, X ŞAHSIN telefonu Hikmet'e verdiği, HİKMET' in İstanbul Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesinde okuyan akrabası Canan dan bahsettiği, bu kişinin başka bir bölüme geçiş yapmak istediği, bunun da ancak YÖK senato kararı veya yüzde elli Bedrettin DALAN'ın elinde olduğundan bahsettiği, kendisinin "Bence yüzde yüz Bedrettin DALAN in elinde" dediği, bir süre ders notlarından bahsettikten sonra “…gerekirse başka yerlere emir verdiririz sultanımın içi rahat olsun" dediği hatırlatılınca; ‘Mehmet D.'un yeğeni C. D. Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi 2.sınıf öğrencisi, dersleri kötü olduğundan aynı üniversitede Türk Dili ve Edebiyatı bölümüne yatay geçiş yapmak istiyor. Bunun için dedesi Mehmet D., Bedrettin Dalan Bey'e söyleyebilirmisiniz, Kemal beyin tanıdığı var mı diye soruyor, ben de kendisine Bedrettin Beyi, Ercüment hoca ve Kemal abim tanıyor, ikisi de size yardım edebililer diye cevap veriyorum ve konuyu Bedrettin Dalan beye ilettik, Bedrettin Dalan bey de Canan'ın Hukuk fakültesine devam etmesini istiyor, Canan da buna razı oluyor. Mehmet Dumlu benim değer verdiğim bir ulu zattır. Ben Bedrettin Dalan'ı tanımıyorum, Ercüment Ovalı ve ağabeyim Kemal Aydın tanıyor. Gerekirse başka kimlere emir verdiririz cümlesinden herhangi bir kastım yoktur’ demesi üzerine, 19.06.2008 günü saat: 16.22 sıralarında Hikmet/Mehmet D. ile yaptığı telefon görüşmesinde Canan ile ilgili Ercüment OVALI vasıtasıyla Bedrettin DALAN'dan randevu aldığı hatırlatılınca; ‘Bedrettin bey C.'ı ikna etti, Hukuk fakültesinde öğrenimine devam edecek. Ercüment Ovalı ile Bedrettin bey arasındaki ilişki kök hücre ile ilgili ticari bir ilişkidir’ dediği,
04.04.2008 günü saat: 13.39 sıralarında Kemal AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde; kendisinin "Abi şu Devrimci Murat kardeşimizle bi görüşsene BİZİM AJANSA VEREBİLECEĞİ İŞ FALAN OLUR MU Acil durum acil durum biraz önce Kahraman la konuştuk çok acil" dediği hatırlatılınca; ‘Devrimci Murat beni değil ağabeyim Kemal'in tanıdığıdır, o lakapla çağırdığı için ben de öyle yazdım, benim hiçbir ilişkim yoktur. Kendisi hazır yemek işleri ile uğraşır.’ dediği,
29.12.2007 günü saat: 14.59 sıralarında Durmuş Ali ÖZOĞLU ile yaptığı telefon görüşmesinde; Bir süre yayın evinin durumu ile ilgili konuştuktan sonra D.Ali ÖZOGLU' nun "Bu şey kargo gelmiş bana haber ettiler" dediği, kendisinin "Heh o Ercüment hocanın şeyleri dava dosyalarının" dediğiniz, D.Ali ÖZOGLU' nun "...kopyaları ben avukata verdirttireyim mi yoksa ben bana ulaştırsınlar ben inceleyeyim mi" dediği, kendisininde "Sen bilirsin yani onlar senin için hazırlandı" diyerek TEKELİOĞLU soyisimli profesörün dosyayı çaldığı ile ilgili itirafını söyledikten sonra "ikinciside dün akşam hoca abini aradı dediki Bedrettin DALAN aradı dedi ki bize ancak Türk çocuklarına yardım etmek düşer, hoca gel sözleşmeyi imzalayalım…Kök hücre kurduracak Yeditepe de labratuar” dediği, D.Ali ÖZOGLU' nun "hocanın şeyi ney durumu ne bakış açısı ne meyili ne ablacım…Yani ürün alacaklarda tamam da para kazanacak mı o …Eee ablacım ben bunu o zaman eee şeye aktarım bi Ankara ya" dediği hatırlatılınca; ‘Ercüment hocanın davalarına Av. Yusuf Erikel'in bakması ile ilgili dosyaların Av. Hakan Erdem'den alınarak kargo ile Av. Yusuf Erikel'e gönderilmesine ilişkin bir görüşmedir. Ercüment Ovalı ile D.Ali Özoğlu arasındaki ilişki Kemal Aydın bağlantılıdır, onları tanıştıran ağabeyimdir. Ercüment Ovalı hakkında açılan tıbbi davalarla Av. Yusuf Bey ilgilenecekti, benim bir ilgim yoktur. Yukarıda da belirttiğim gibi Bedrettin Dalan ile Ercüment hoca arasındaki ilişki iş ilişkisidir. D.Ali Özoğlu çevresinden yararlanarak hisselerin satımı konusunda Ercüment hocanın isteği olmuştur.’ şeklinde cevap verdiği,
-(1) adet 07.03.2007 11.34 gönderi tarihli mailde, ... tekrar söylüyorum, sivil toplum kuruluşlarının adı Kuvayi Milliye ve ADD olmak üzere tamamının ecnebi emperyalist devletler olan Amerika, İngiltere, İsrail, Almanya ve diğer Avrupa Birliği ülkelerinin bizzat doğrudan kontrolü altında olduğu hala bilmemekle ne büyük bir gafletin sahibisin... yazan doküman ile ilgili sorulduğunda,
‘Adem Acarlı kendi mailinde yazmıştı, millete hakaret ediyordu ben de sen kendine bak’ dediği,
-Üzerinde Paper Note ibaresi bulunan blok notun içersinde, Fuat VEZlROĞLU' nun kitabı alınacak, Yeniden Kuvayi Milliye Fuat VEZlROĞLU, Osman PAMUKOĞLU yazan ve Tunalı teğmenler 93 2. kat 6 numara Pınar Unutulanlar dışında yeni bir şey yok Osman PAMUKOĞLU, notlar ile ilgili sorulduğunda,
‘Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti eski dışişleri bakanının kitabını alacaktım onunla ilgili notlardır.’ Dediği,
Hatırlatma: H.B. , Toplumsal dönüşüm yayınları olarak her üç ayda bir yayınlanacak bir dergi, siyasi, ..., edebi yanı ağırlıklı çıkarmak, yazılarını makalelerini Metin A. beyden, Erol MÜTERCİMLER, Prof, Erol M., Doç. Şengül H.’nin , Prof. Oktay ... yazan doküman ile ilgili sorulduğunda,
‘Burada H.’nin yazacağı kitapla ilgili yazmasını istedikleri yazarların listesi dedi. Bu kişilerle benim hiçbir ilişkim yoktur, sadece Metin Aydoğan'ı kitaplarından dolayı tanırım’ dediği.
Ajandaların incelemesinde; Milli Eğitime bağlı tüm okullar, ortaokullar, liseler devlet kontrolü altında bulunacak yazdığı, hatırlatılınca,
‘Bu benim kişisel görüşümdür’ diye cevap verdiği,
Şüpheli Kemal AYDIN' in HP-CNf651148QH- seri numaralı bilgisayarından (4) sayfa sonunda Neriman AYDIN yazan dokümanın bir bölümünde, Değerli büyüğüm, talip olduğumuz görevin ağır-zor ve tehlikeli olduğunu biliyoruz. Ulusal mücadeleye atılanların ortadan kaldırılması için hükümet, yasancı devletler kuşkusuz ilk andan itibaren harekete geçecekler. Akla hayale gelmeyen olaylarla karşılayacağız. Yolumuz ölmek ve öldürmek ihtimalleriyle doludur. Bu tehlikeyi biz göze aldık, siz de alıyorsanız başlayalım deriz, yazdığı hatırlatılınca,
‘Ben Kemal Aydın'a ait bu notlardan haberdar değilim, yorumlayamıyorum, dolayısıyla ölmek ve öldürmekten kasıt nedir bilemiyorum’ dediği.
El konulan laptop bilgisayarın yapılan incelemesinde; CAHİL Mİ HAİN Mİ?
Başlıklı dokümanın sonunda; Fahrettin YOKUŞ' un tavrı, bir vatanseverin, bir ulusalcının
haklı ve cesur tepkisidir. Bundan sonra vatanın savunulması, hainlerin anlayacağı dilden yapılacaktır. yazdığı hatırlatıldığında,
Bunlar teğmen çocuklar tarafından yüklenmiştir, bana ait değildir’ dediği,
Ergenekon terör örgütünü tanımadığını, üyesi olmadığını, Ergün Poyraz, Sevgi Erenerol, Kemal Aydın, Ercüment Ovalı, Durmuş Ali Özoğlu, dışında Örgüt mensupları ile herhangi bir ilgisinin olmadığını, Durmuş Ali Özoğlu ile sadece okur yazar ilişkisi bulunduğunu belirtmiştir.
Sorgu beyanında;
Ağabeyi Kemal AYDIN ile hemen hemen her gün görüştüğünü, ağabeyinin temel hareket noktasının Üniter Devlet düşüncesi olduğunu, evlerindeki yoğunluğun misafirperverliğin dışında başka bir açıklaması olmadığını, Harp okulu dışında yeğenlerinin okuldan arkadaşlarının da zaman zaman gidip geldiklerini, insani dürtülerle harp okulu öğrencilerinin mezuniyet sonrası da problemleriyle ilgilendiğini, herhangi bir örgütsel bağlantısının olmadığını beyan etmiştir.
Dostları ilə paylaş: |