1. T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliğI



Yüklə 14,92 Mb.
səhifə206/230
tarix30.04.2018
ölçüsü14,92 Mb.
#49575
1   ...   202   203   204   205   206   207   208   209   ...   230

c-Telefon Görüşmeleri


Tape No:7177, 16.05.2008 tarihinde YAŞAR ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; M.A. ÇELEBİ’nin “sıkıntı var mı” dediği, Yaşar’ın “Abi var ya bizim” “Anlatırım sonra baya uzun” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Ceza filan durumu varmış öyle bişey mi var” dediği, YAŞAR’ın “Yok benim ceza durumum yok da bir iki olay daha öğrendim” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Tamam onu konuşacaz biz nasıl konuşacaksak bi şekilde yani o ATAMAYLA İLGİLİ Mİ” dediği, YAŞAR’ın “Yok atama değil de başka bi ...” “He Bora SEÇKİN den haberiniz var mı” “bugün bişeyler oldu da ...” dediği

Tape No:7180, 19.05.2008 tarihinde BEKTAŞ ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Bektaş’ın “Şimdi seninde onunda ağırlığının ... o Akif Efendiyi varya Akif Efendi bizim kapıcı Akif var ya Akif” “Dün akşam ki bizim kapıcı hani” “Mesajı aldın değil mi kapalı konuşuyorum” “He Akif i ara tayinle şöyle görsün bi yerleri ya ...” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “He yani şuan Emreyle ilgili bir durum var mı” dediği, Bektaş’ın “Emreyle ilgili durum şöyle yani şeyden GATA dan raporun neticesi gelecekmişdediği, M.A.ÇELEBİ’nin “Emre yani bize hemen intikal ettirsinde bazı şeyleri geç kalmasın yani” dediği, Bektaş’ın “yarın ki işte o dediğimiz hastaneden çıkacak raporun neticesi müspet olsun baba dedi bana onu bana söyledi onu benden istedi işte bide orda bi güzel bir kardeşimiz var yakın köylümüz biliyorsun” “mesaj aldın onla görüştüm” “Yani ağırlığınızı hissettirin isminiz duyulsun” “Odun eline aldığın zaman biliyor musun adam şöyle bizim fareler kaçacak yer arasın yani “Ben senin gözlerinden öpüyorum artık emir komuta sende” dediği

Tape No:6870, 31.05.2008 tarihinde DURMUŞ ALİ ÖZOĞLU ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; D.A. ÖZOĞLU’nun “iyi yetiştiğine inandığı Mehmet Ali’nin Noyan’a destek olmasını sağlamak içinGözlerinden öpüyorum Mehmet Ali’cim, Noyan’ı sana emanet ediyorum. Özellikle emanet ediyorum. Noyan’ın biraz daha böyle ayaklarının yere basması lazım. Onun için de biraz daha senden ona sahip çıkmanı istiyorum.talimatını verdiği, Mehmet Ali’ninTamam Ali amca, anladım anladım Ali amca, baş üstüne.” diyerek emri kabul ettiği, bununla beraber Noyan’ın da alt gruplara ve daha az yetişen örgüt elemanlarına veya örgüte kazandırmak için çalışılanlara sahip çıkması için “O da, o da o da, başkalarına sahip çıksın.şeklinde talimat verdiği, Mehmet Ali’nin deTamam Ali amca, anladım anladım Ali amca.” diyerek talimatı aldığı,

Tape No:7199, 08.07.2008 tarihinde HAMZA DEMİR / Y.E. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;H. DEMİR’in “Yok yok onun için değil, komutanımla beraber oturuyorduk da, sohbet ediyorduk da, dedim. Y.E.’in “bir arayayım. Dedim ki kardeş biz dik durduk, avukatım da gerekeni söyledi bundan sonra da dedim avukatım Allah izin verirse çıkartacak dedim. Komutanım da burada” dediği, Y.E’in “Komutan hangi komutan” demesi üzerine Hamza’nın Hıı Çelebi dediği, daha sonra şüpheliyle Y’un konuşmaya başladıkları, Y.E’in Ben sizin de adınıza, Noyan Bey’e de söyledim çünkü burdaki önemli. Sizinle olan görüşmeleri sanki Genelkurmaya bir sızma gibi değerlendirilmek istendi, ben söyledim Genelkurmayın bu işlemden haberi var. Bütün raporlarda Genelkurmaya günlük rapor veriliyor ama buna rağmen Hakimlerin veya Savcıların aklına yatmadı böyle bir şey olabilir. Bir dilekçe hazırlayacağım sizleri de Hakimlen görüştüreceğim. Ben onu bugün ve yarın hazırlayacam, siz orda biz bunları yaparken komuta kademesinin de haberi vardı Genelkurmay. Biz asker olarak böyle bir terörle irtibatta olanlarla görüşmemizin imkanı yok. Bizim Kurumumuz böyle bir şey müsade etmez. Bizi ayrıca da kendimiz istihbarat birimleri tarafından takip ediliyoruz Askeri İstihbarat tarafından. Zaten böyle bir durum rapor edilirse bizim Harbiyede kalma imkanımız olamaz diye ifadeyi vereceğiz bu şekilde. Ben sizi savcıyla görüştürecem. Eğer bir sıkıntı olursa zaten bizzat Genel Komutanlıkla irtibata geçerim.” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Evet abi biz ifade verecez. Tamam Y.E’in “abi biz hazırız, ne zaman bu hafta içi mi olacak. Tamam Y.E’in “Abi. Tamam, biz kendimiz ayarlayalım mı izin olayını yani.” dediği, Y.E’in Siz zaten gelirsiniz ben size telefon edecem önce Hakim beyle de görüşecem. Nasıl uygun olur diyecem ona göre yasal bir şey yapcağız.” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Tamam Y. Abi dediği,

Tape No:7200, 21.07.2008 tarihinde NOYAN ÇALIKUŞU / YAŞAR TOZKOPARAN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; M.A. ÇELEBİ’nin “Yavaş yavaş zaten bu işler tabi yılların şeyi var pisliği var bu işin içinde yavaş yavaş düzelecek yani. Öyle bizim de işimiz o zaten en mükemmel şekilde ulaştıracağız değil mi. İşte böyle durum. Nasıl haçlığın felan var mı nasıl durumlar gönderelimdediği, Y. TOZKOPARAN’ın Yani biz onu umuyoruz onu bekleriz. Evet evet” dediği, daha sonra Mehmet Ali ile Noyan’ın görüşmeye başladıkları, M.A. ÇELİBİ’nin He he görüştün mü sen Y. abiyle felan. Ne diyor bişey var mı” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Konuşmuyo, fazla konuşmuyor fazla dediği, M. A. ÇELEBİ ’nin Konuşmasın dediği, N. ÇALIKUŞU’nun Şimdi o tabi haberleştiğimiz vasıtanın güvenilir olmamasından dolayıdediği,

Tape No:7202, 25.07.2008 tarihinde NERİMAN AYDIN’a çektiği mesajda; “Neriman teyze ben kizilay bolgesindeyim bir is olursa haber verirsiniz ellerinizden operim” yazdığı,

Tape No:7203, 25.07.2008 tarihinde NERİMAN AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; M.A. ÇELEBİ’nin Bu H. Bey’le biz özellikle neyi konuşalım yani tam olarak” dediği, N. AYDIN’ın Olayı anlatıyorsun, hadiseyi anlatıyorsun. Kemal abim sizinle görüşmemi ve Y. Bey’le istişarede bulunmanızı rica etti, bu mümkün mü diye bir soralım. Hangi nedenle içerde olduklarını söyleyeceksin olayı anlatacaksın Kemal amcam ve Ali amcam sizinle Y. Bey’in istişare etmesini istediler dersin dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Tamam o zaman ben bir gideyim o zaman görüşürüm. Tabi, evet, tamam” dediği,

Neriman’ın bu sözlerinden sonra Mehmet Ali’nin gerçekleşen tutuklamalarla ilgili H’yi telefonla arayarak yaptıkları görüşmede; “Komutanım. Teğmen Çelebi. diye kendini tanıtarak söze başladığı ve “Hani Komutanım bugün için yani. Bugün mutlaka ulaşacak belli koordineleri beraber yaparsınız yani siz artık. Yarın da gelemeyecek ama telefondan mutlaka ulaşacak bugün.dediği, H’in Hı biliyorum canım, hatırladım. Ama dosyayı görmeden de yani bir karşılıklı konuşsak daha iyi olurdu ama neyse. Tamam yani daha sonra görüşürüz problem yoktur. En azından itiraz dilekçesini gönderme, alırız kaleme alırız birlikte” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “O zaten gerekli şeyi koordine yaparsınız komutanım” dediği,



Tape No:7247, 30.07.2008 tarihinde HASAN HÜSEYİN UÇAR ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; H.H. UÇAR’ın “Kapatma davası açıklandı, güvendiğimiz adamlar da fos çıktı, yargıya güvenimiz de fos çıktı diyorum, sadece hazine yardımından kesiyolar dediği, M.A.ÇELEBİ’nin “Sen moralini bozma boşver o moral bozacak bi husus değil tamam mı” dediği, H.H. UÇAR’ın “Noyan’ın haberini okudum gazetede de, valla canım sıkıldı benim ya, fotoğrafın yanına Kemal amcanın fotoğrafını koymuşlar da üzüldüm, yazık ya” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Oku ne olacak bişey yok ya sıkıntı yok sen merak etme, o konuda canını sıkma diyom. Ya onlar hepsi herkes cezasını görür merak etme tamam mıdiyerek parti kapatma davasının kapatmayla sonuçlanmamasının kendilerinde hayal kırıklığına neden olduğu ve kapatılmayan partinin veya kapatma kararı vermeyen yargı mensuplarının da cezalandırılmasını düşündüklerini belirttikleri,

Tape No:7205, 31.07.2008 tarihinde NOYAN ÇALIKUŞU ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; N. ÇALIKUŞU’nun “İyi, ben dün, Tugay komutanıyla görüşme yaptık da. Ha işte ondan sonra şey konuştuk komutanla. Bu olayları sordu yani ben gazeteye çıktım ya. Olayları sordu. Dedim böyle böyle, anlattım hepsini, komutana anlattığım gibi, şeye paşaya anlattığım gibi. Oo bayağı mest oldu adam ya. Dinledi sırf dinledi adam beni ya. Kemal amca ya ne yapmış bizi ya valla var ya derya yapmış adam bizi. Derya yapmış derya. İtibar, itibar gören insan olduk ya valla sayelerinde” dediği, M.A ÇELEBİ’nin “Anladım. Sen de anlattın. De mi ya.gibi onaylayan sözler sarfettiği, ve “N. ÇALIKUŞU’nun “başka bir durum oldu mu” diye sorduğu, N. ÇALIKUŞU’nun “Komutan Ergenekon diye şey yaptı, sordular, Ya Noyan neymiş falan dediler tamam mı, ne olmuş falan. He, Ergenekon ya falan demeye...Tamam mı. Şaşırdılar adamlar, var ya şok oldular şok. dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Onlar afallar, sana dokunamazlar.” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Nasıl afalladılar biliyor musun, sonra anlattım ben olayı böyle böyle diye. Sonra endişelenmeye gerek yok dedim. Bu isimler işte şeye çıktı, komutanlığa kadar çıktı yani, ben bi gazeteye çıktıysam. Tabi ki bölük komutanı durumdan haberdar Genelkurmay Başkanı durumdan haberdar dedim. Tanıştığım insanlar da dedim insanlar da koruyorlar, Özel Kuvvetler vasıtasıyla koruyorlar dedim sorun yok dedim. Öyle dedim artık, ne yapayım öyle işte. dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “yine “Evet…Bitti…Ondan sonra durdular demi” diyerek onaylar ve destekler şekilde sözler söylediği,

Tape No:7206-7207-7208-7209, 03.08.2008 tarihinde MEHMET ALİ ÇELEBİ İLE H.C.Ü. arasındaki mesajlaşmada; 03.08.2008 günü H.C.Ü. ile Mehmet Ali’nin sms aracılığıyla görüştükleri; saat 16.30’da H.’ın Mehmet Ali’ye Komtanim ankaradayim musaitmisin” mesajını çektiği, Mehmet Ali’nin saat 16.42’de “…bugun zor ama sali buradaysan cikarim senin icin” cevabını gönderdiği, H.’ın saat 16.44’te “Ben mehmet abiyle neriman teyzeye gidiyoruz bilgin olsun komutanim” yazdığı, Mehmet Ali’nin saat 16.45’te “…duruma gore gelmeye calisacagim. Haber veririm. cevabını gönderdiği,

Tape No:7210, 07.08.2008 tarihinde NOYAN ÇALIKUŞU ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; M.A. ÇELEBİ’nin “Ne güzel ya şey ya aslında sen ordan şeye gidemez misin sen Kemal amcayı filan şey yasak mı dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Ya söyledim de, yok dedi, gitme dedi, sakın gitme dediler Neriman teyze.” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Hı, yani herhalde şeyden dolayı, tamam anladım, yani şu anki şeyinden dolayı” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Neyse, Zafer Bayramını bekliyoruz şimdi.” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Tabi Zafer Bayramı...” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Zafer Bayramımızı severiz, Zafer Bayramını severiz yani, Türk Milletinin zaferi” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “gülerek karşılık verdiği, N. ÇALIKUŞU’nun “Şimdi dinleyen pezevenkler var ya, şimdi misafir, telefona misafir oluyolar kulak misafiri oluyolar ya. He biz Zafer Bayramımızdan bahsediyoz yani” diyerek adeta dinleme yapanlara koz vermemek için böyle imalı konuştuklarını belirttikleri, M.A ÇELEBİ’nin “Evet. Türk milletine hizmet edenleri dinliyolar dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Tabi tabi onları dinliyorlar. Onlar da hainlik yaptıkları...” dediği, M.A.ÇELEBİ’nin “Hainleri dinlemiyolar.” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Tabi tabi onlar hainler hainleri dinlemez zaten dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Neyse biz buradan onları uyaralım da. Belki düzelirler. Bilsinler, kimi dinlediklerini bilsinler.” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “İkaz edelim de. Zannetmiyorum ben…Eyvallah kardeşim, aynen ona göre davransınlar ki...Şimdi pişmanlığın da artık, hainliğin pişmanlığı affolunmaz yani dediği, M. A. ÇELEBİ’nin “Evet. İhanetin cezası ölümdür, unutanlara önemli bir hatırlatma dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “oyan’ın Tabi ihaneti vataniye kanunu ya, 24 ün anayasası bunlar tabi diyerek bir takım hazırlıklar planladıkları ve telefonlarını dinleyebilecek devlet görevlilerini planları başarıya ulaştığında vatana ihanetle cezalandıracaklarını belirttikleri,

Tape No:7211, 09.08.2008 tarihinde N. ÇALIKUŞU ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; M.A. ÇELEBİ’nin “Tabi tabi 30 Ağustos önemli bir gün. Yeni zaferlerle orda olcağız. dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Tabi tabi, Zaferler bayramı 30 Ağustos. dediği, M.A. ÇELEBİ’nin Noyan’a “Tutun ya öyle bir ev yani .. gelecem diyor. O yüzden tutun yani olmaz .. İstiyor valla, öyle istiyor diyerek birinin onların bir ev tutmasını ve orada ziyaret etmek istediğini ısrarlı bir şekilde belirttiği, Noyan’ın da Ya, valla bakıyoruz ya, bilmiyorum diye karşılık verdiği, konuşmanın devamında, telefonu alan N. AYDIN’In “H. burda komutan burada, çok selamı var bak.” diyerek H.’ın da yanlarında olduğunu belirttiği, N. ÇALIKUŞU’nun “Ya ben ya ben gitsem ya oraya ben duramıyom Neriman teyze ... Vallaha ya zaten onlar küstü, ben direk uçacam, nerdelerse oraya uçacam ben, vallahi uçacam yani. Vallahi hemen nerde olursam olayım hemen uçacam ya. Üzülüyoruz yani sabırsızlanıyoruz görmek .. biliyoruz yani.” sözleriyle tutuklanan şüpheli Kemal’i ziyaret etmekte onu görmekte sabırsızlık gösterdikleri, N. AYDIN’ın “Yo alamazlar ismini amcan yazdıracak ki dışardan ancak üç kişi görebiliyor onu diğer türlü üçüncü derece akrabalarımız göremiyor yani amca oğulları göremiyorlar amcam da göremiyor. Bi de amcan yazdıracak, diyecek ki H., Mehmet Ali, Noyan diyecek, öyle gideceksiniz, öbür türlü yok. Ama daha önce bekliyoruz biz, onları bir konuşayım ben. Uçacan demi valla. Herkes uçacak teyzem, başta Çelebi, H. herkes uçacak” diyerek hepsinin aynı arzu içinde olduğunu belirtip onları dikkatli davranmaya yönlendirdiği, yine N. AYDIN’ın “Sabırsızlanıyoruz üzülüyoruz onlara, üzülüyoruz, hürriyetleri kısıtlı, yani hoş bir ortam değil. İtirazı, ilk itirazı kabul etmedi.” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Vay şerefsizler” dediği,

Konuşmanın devamında N. AYDIN’ın “Tanklara iyi bak dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Tank, o tanklar yeni geldi çok sağlam dediği, N. AYDIN’ın “Hadi ya, o ne güzel vallah ne güzel.” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “İstanbul zaten. Çıkarırız yani, sorun yok” Cevabını verdiği,



Telefonu tekrar alan M.A. ÇELEBİ’nin Noyan’a Kardeşim 30 Ağustosta burdasın yani. Tanklarla mı gelecen beş gün önceden çık o zaman helikopter iş birliği tank helikopter iş birliği yapalım seninle.” dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Bakalım inşallah ya, Eyvallah abi.” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Yani bu odadan sonra resmi bir iş var ya onu söylüyom ben. Resmi geçitte tank geçmiyor mu geçiyor. Resmi, başbakana, cumhurbaşkanına. Selam vereceğiz demi. Yoksa…Yanlış anlamasınlar yani. dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Tabi, şimdi başbakana cumhurbaşkanına resmigeçit yapacağız. Tabi tabi güllerle karşılayacağız onu. Tabi tabi güller…Yo, yanlış yok yanlış anlamak yok aman, bir onlardan korkuyoruz, yanlış anlamasınlar korkuyoruz biz onlardan, aman. Sindirdi bizi onlar.” diyerek M.A. ÇELEBİ’yi onayladığı ve imalı ve alaycı bir biçimde güya sinmiş gibi gözüküp gizlice ve altından faaliyet ve hazırlıklarına devam ettiklerini belirttikleri, M.A. ÇELEBİ’nin “Sindirdiklerini mi zannettiler bilmiyorum bir şeyler oldu işte onlara. Neyse hadi bakalım.” dediği, N. ÇALIKUŞ’nun “Bakalım. Tamam, kardeşim.” sözleriyle kararlılıklarını gösterdikleri,

Tape No:7212, 10.08.2008 tarihinde NOYAN ÇALIKUŞU ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;N. ÇALIKUŞU’nun “He bir de Hasan abi Hamza abi aramıştı. Görüşmek istiyor seninle. Bir de hat aldı mı sana telsim hat. He isimsiz hat.” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Öyle mi tamam. Ya başka bir hat var bende ya, onu mu diyon ondan mı görüşelim diyon dediği, N. ÇALIKUŞU’nun “Ondan bana da tedarik ederseniz iyi olur ya ben ... dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Benimkini sana yollayayım ben kullanmadım onu sana da tedarik edelim onu. H. ayarlıyor zaten tamam ben H.’a bugün söylerim” dediği, şüphelilerin bu beyanlarından aralarında örgütsel irtibatı gerçekleştirecekleri telefon hatlarını temin ettiklerinin anlaşıldığı,

Tape No:7216, 21.08.2008 tarihinde YAŞAR TOZKOPARAN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; M.A. ÇELEBİ’nin “Daha bugün he teslim olacaksınız. Görüşürüz o zaman sizinle ya. Hafta sonu filan” dediği, Y. TOZKOPAN’ın “Evet. Yeni geldik ya. Görüşürüz abi. He izin falan olacak diyolar, izinde görüşürüz abi dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Tabi canım, izinlerde görüşürüz hep, görüşürüz merak etmeyin dediği, Y. TOZKORAN’ın Görüşelim abi ya diyerek gizli ve yüzyüze görüşme için bir ön görüşme yapıldığı, M.A. ÇELEBİ’nin “Nası durumlar?” diyerek nabız yokladığı, Y. TOZKOPARAN’ın “Abi durum, ya yani, ne bileyim, çok, çok soru yöneltiliyo, çok cevapsız kalan şeyler oluyo diyerek kendisine etki ve ilgi alanındaki arkadaşlarının, örgüte karşı Devlet güçlerince yürütülen soruşturmalar nedeniyle çok sayıda soru sordukları ve bunların cevapsız kaldığı, bu konuda desteğe ihtiyaç duyduğunu beyan ettiği, M.A. ÇELEBİ’nin “Tamam merak etme, konuşuruz canım. Tamam, bi sıkıntı yok yani, gene de rahat olun tamam mı.” diyerek Yaşar’ı sakinleştirmeye çalıştığı, Y. TOZKOPARAN’ın Konuşuruz abi. Yok abi biz zaten rahatız. Biz sadece işte, biliyosunuz olayları, yani o insanların sıkıntısına üzülüyozdediği, M.A. ÇELEBİ’nin Evet, olsun olsun, devlet sahipsiz değil, zaten onlara da sahip çıkarlar. Tamam mı. Var mı bi isteğin benden koçum?” diyerek güven ve sükunet aşılamaya çalıştığı, Y. TOZKOPARAN’ın “Evet abi. Yok abi canının sağlığı, görüşürüz abi. dediği, M.A. ÇELEBİ’nin görüşmelerinin önemine vurgu yapmak istercesine Görüşürüz, mutlaka, hadi bakalım. Selam söyle arkadaşlarına.” dediği,

Tape No:7217, 06.09.2008 tarihinde NERİMAN AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;N.AYDIN’ın “Şu H. Bey’le, ben bir gelsem, bir bak bakayım yerinde mi, bi görüşelim. dediği, M.A. ÇELEBİ’nin Tamam dediği ve hemen H’ye mesaj çekerek müsaitse gelmek istediklerini beyan ettiği, söz konusu mesajı aynı gün saat 12:46’da çektiği ve mesajda “Komutanim, ben Celebi tegmen. Kemal Aydin Beyle ilgili gorusmustum. Uygunsaniz kendisinin kardesi Neriman Aydin ve ben bugun gorusmek istiyoruz. Saygilar sunarim.” dediği,

Tape No:7219-7220, 18.09.2008 tarihinde NERİMAN AYDIN / FATMA ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle;N. AYDIN “Şeyi, halanın telefonunu arasana.” dediği, M.A. ÇELEBİ “Ha tamam. diyerek söylenen telefonu aradığı, bu görüşmenin de aynı gün ve saatte başladığı, telefona çıkan F adlı bayanın Canım benim Noyan’ı götürüyorlar.” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Ben de gidecem şimdi. Ben de gidecem Y. abiye haber versin Neriman teyze, tamam mı. Ben de gidiyorum bi sıkıntı yok, hiç üzmeyin kendinizi tamam mı” dediği, FATAM’nın “Ah canım yavrum tanık mısın tanık mısın? dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Yani bilmiyorum, tanık değil, aynı Neriman teyze gil gibi. Y. abiye haber versin tamam, gerisi önemli değil, canınızı sıkmayın” dediği, FATMA’nın Tamam. Ama Noyan Noyan biraz telaşlıydı.” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin Telaşlı olmaya gerek yok ya gerek yok gerek yok, anneanneme söylemeyin. dediği, FATMA’nın Bi dakka veriyorum halana, hadi öpüyorum seni, halana veriyorum, …şey Çelebi, bu telefonunu verme diyo Neriman halan. Diyo ki, bu telefonu, bizlen konuştuğun telefonu verme, dinlerler, bunu dinlemeye alırlar diyo. Noyan’a da söyledik, at telefonunu dedik, eski bi telefon numarası verin.” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Tamam dediği, FATMA’nın Tamam mı buna çok dikkat edin. Çift hattın var mı. dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Yok, zaten alacaklar ya telefonu falan.” dediği, FATMA’nın Ama işte, bunu vermeyin diyo Neriman.” dediği, M.A. ÇELEBİ ‘nin “Vermiyecez tamam, vermiyecez.” dediği, FATMA’nın yine Sakın, sakın vermeyin.” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Şeyi imzalamıyorum, yani, hakkımı kullanıyorum. Neriman teyzenin imzalamadığı gibi dediği, FATMA’nın He he, onu imzalama. Konuşmak için de şey yapma, konuşma, avukatım gelmeden konuşmam de ondan sonra. He, sakın, Neriman Halan diyo ki bu telefonu vermesin diyo, sakın ha sakın. Başka bi hattan şey yap.” dediği, M.A. ÇELEBİ’nin “Tamam tamam hadi görüşürüz.dediği, bu konuşmalardan soruşturma sırasında gözaltına alınan şüphelilerin birbirlerine destek olmaları ve bazı telefon numaralarını vermeme gibi konuları konuştukları, örgüt içi, herhangi bir isme kayıtlı olmayan ve bir aracı ile temin edilip şüphelilerce kullanılan gizli hat telefonların ortaya çıkmasından korkarak bu telefonların bilinmemesi için azami özen gösterdikleri ve bu konuda birbirlerini tembihledikleri, bu konuşmanın devamında da FATMA’nın “...hani irtibat kurunca, Neriman teyzeni de alabilirler şey yapmayın. İrtibat ha, sen konuşacaklarını biliyosun. diyerek diğer örgüt üyelerinin bağlantılarının ortaya çıkarılamayacağı biçimde önceden sözleştikleri gibi ifade vermesi gerektiğini hatırlattığı, M.A. ÇELEBİ’nin “Tamam tamam. Biliyom biliyom ben, önemli değil hadi.” dediği tespit edilmiştir.

d-Örgütsel İrtibatlar


Tape No:6851, 09.04.2008 tarihinde DURMUŞ ALİ ÖZOĞLU İLE NERİMAN AYDIN’ın yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Mehmet Ali’nin onlara verdiği önemli bir bilgiyle ilgili olduğu anlaşılan konuşmada; N.AYDIN’ın “Çelebi çok önemli bir bilgi verdi, onu kaleme alacağım. Alıyorum, bir iki sayfa tutacak ablası. Kahramanım, ona sana gönderdiğimiz en son Harbiye ile ilgili şeye ekleyeceğiz, ama çok dehşet bir şey, rezalet yani rezalet. Yani ne sen duy ne de ben söyleyim. Rezalet bir şey, belki de biliyorsunuzdur” dediği, D.A. ÖZOĞLU’nun “Belki de, konuyu bilmediğim için şimdi bir şey diyemiyorum” dediği, N. AYDIN’ın “Ablası belki de biliyorsunuz yani.” dediği, D.A. ÖZOĞLU’nun “Bulunduğu yerde mi?” dediği, N. AYDIN’ın “Ahlaksızlık çok, yani rezalet rezalet ablası, yazıyım da. Abin dedi ki yaz dedi de, bir iki sayfa şeklinde verelim size.” dediği, D.A. ÖZOĞLU’nun “Olur ablam.” diye cevapladığı tespit edilmiştir.

Durmuş Ali Özoğlu ile Neriman Aydın arasında 09.04.2008 günü saat 17:44’te geçen, Durmuş’un teğmenlerin durumunu sorduğu Neriman’ın da bilgi verdiği telefon görüşmesinde; Durmuş’un “Çocuklardan ne haber ablam iyiler mi. Ne yapmışlar.” dediği, Neriman’ın “Çocuklar iyiler, hafta sonu Noyan aradı. Biz iyi, iyiyim dedi. Öbür bizim bir teğmen vardı o da kazanamamış, Eren. Onun şeyi vardı irtibatı var Reha paşayla, aynı zamanda hemşehrisi, Trabzon’lu. Çok da çalışmış, dedim olsun gene çalışmasına devam etsin. Noyan’a. Sen de o da ikiniz de. Noyan biliyor mu sonucu bilmiyor mu bilmiyorum. Hiç bir şey söylemedi ben de söylemedim.” dediği, Durmuş’un “Evet. Bilmiyor olabilir.” dediği, Neriman’ın “Ben de söylemedim hiç bir şey. O Eren’i sordum teyze kazanamadı dedi. Olsun çalışmaya devam etsin dedim ben. Çelebi de çalışıyor amcası, o çok çalışıyor, Çelebi.” dediği, Durmuş’un “Çelebi maşallahı var. Yok, iyi çalışıyor çocuk.” diye onayladığı, Neriman’ın Mehmet Ali’nin mesleki iş ve dersleri yanında örgütsel amaca yönelik de çok çalıştığını Durmuş’a ifade ederken “Çelebi her türlü çalışıyor. Her türlü çalışıyor her türlü. Her türlü amcası yani, çok maşallahı var.” dediği, Durmuş’un “Evet evet iyi çalışıyor. İyi çalışıyor akıllı bir çocuk.” dediği Neriman’ın yine “Başka da çok çalışıyoruz.” dediği, Durmuş’un da “Yani kişiliği falan oturmuş çocuk.” diyerek onayladığı,



Tape No:6637, 12.05.2008 tarihinde KEMAL AYDIN ile DURMUŞ ALİ ÖZOĞLU’nun yaptığı telefon görüşmesinde özetle; K. AYDIN’ın “Benim Özel Kuvvetlerim, Hizb-ut Tahrir’in belgelerini falanı filanı topladı yalla…taksici şoförle konuşurken Hizb-ut Tahrirci olduğunu anladı, telefonunu aldı ondan o bizim çiroz…Ondan sonra o Noyan’la birlikte Cumartesi Pazar kayda aldılar resimlerini çektiler adamın” dediği, D.A. ÖZOĞLU’nun “Mehmet Ali mi becerdi bu işi" dediği, Kemal'in de "He Mehmet Ali, abi ben sana söyliyim o çocuk valla geleceğin genelkurmayı" dediği,

Eren Mumcu’nun 20.09.2008 günü Cumhuriyet Savcılığında alınan ifadesinde; Gözaltına alınanlardan Noyan Çalıkuşu, Mehmet Ali Çelebi, Önder Koç, Hasan Hüseyin (soyadını hatırlamıyor) ve Yaşar Tozkoparan’ı tanıdığını, Bu şahıslardan Yaşar dışındakiler ile devre arkadaşı olduğunu, Yaşar ile aralarında ise okuldan 3 yıl fark olduğunu,

Şüpheli Yaşar Tozkoparan’ın Cumhuriyet Savcılığında alınan ifadesinde; Hasan Hüseyin Uçar'ı Noyan komutanın arkadaşı olması nedeniyle onun yanında gördüğünü ve o şekilde tanıdığını, bu kişilerle ortak herhangi bir faaliyet yürütmediklerini,

Şüpheli Önder Koç’un Cumhuriyet Savcılığında alınan ifadesinde; “Gözaltında bulunan şahıslardan Mehmet Ali Çelebi, Eren Mumcu, Yaşar Tozkoparan, Noyan Çalıkuşu, Hasan Hüseyin Uçar’ı tanırım.” dediği tespit edilmiştir.



Hamza Demir’in Emniyette verdiği ifasinde; “Şüpheli Kemal Aydın’ın yanına birkaç tane gencin geleceğini söylediğini, kahvede olup olmadığını sorduğunu, gelecek olan bu şahısların yanına geleceklerini, bu şahısları ağırlamasını, onlara ikramda bulunmasını söylediğini, yaklaşık bir ay kadar önce Ankara’da Konur-2 sokak isimli adreste bulunan Buluş Çay Salonu isimli yerde Şüpheli Kemal Aydın’ın bahsettiği şahıslar ile görüştüğünü, şüpheli Kemal Aydın’ın yanına gelecek şahısların ne için geldiklerini, ne hakkında konuşacakları, hakkında bir şey söylemediğini, kendisininde bu şahısların neden yanına geldiklerini sormadığını, Kemal AYDIN’ın sadece bu şahıslarla oturup çay içeceğini söyleyerek buluştuklarını, kahvehaneye yanına gelen şahısların isimlerini bilmediğini, Şahıslarla kahvede oturup sıradan bir muhabbet ettiklerini, zaten akşamüzeri olduğu için fazla oturmadıklarını, bu görüşmede şahıslar ile tanıştıklarını, şahısların Harbiye Askeri Okulunda okuduklarını söyledilerini, ancak şahısların gerçekten burada okuyup okumadıklarını bilmediğini. Şüpheli Kemal Aydın’ın vasıtası ile bu gelen şahıslarla tanıştığını, bu görüşmesinin başka bir amacı olmadığını, bu şahıslar ile görüşmesinin illegal bir amacı olmadığını, şüpheli Kemal Aydın’ın görevini yap derken misafirlerini ağırlaması için söylediği bir söz olduğunu, kendisinin de görevimi yapıyorum derken misafirlerini ağırladığını, kendisini mahcup etmediğini söylediğini, bunun dışında bu şekilde konuşmalarının her hangi bir amacı olmadığını, her hangi bir kimsenin kendisine görev vermediğini, görevden kastettiğinin şahısların ağırlanması konusu olduğunu, Bunun dışında her hangi bir amaclarının olmadığını dediği, Cumhuriyet Savcılığındaki ifadesinde de; “daha önce bu suçtan gözaltına alınıp serbest bırakıldıktan sonra iki teğmen arkadaşının arayıp sorduklarını bir ihtiyacı var mı yardımcı olabileceğimiz bir husus var mı diye sorduklarını, teğmenlerle de o şekilde tanıştığını, teğmenlerin isminin Mehmet Ali Çelebi ve Noyan Çalıkuşu olduğunu, bunlarlada normal sohbet ettiklerini beyan ettiği anlaşılmıştır.

Durmuş Ali Özoğlu’nun Cumhuriyet Savcılığındaki ifadesinde; Durmuş’un 06.01.2008 günü saat 23.12'de Neriman Aydın ile yaptıkları telefon görüşmesinde geçen Neriman'ın "Çelebi komutan vardı onu bıraktık E. için yarın Disiplin Kuruluna çıkacak ona bi hazırlık yaptık şöyle savunsun diye. İnşallah yarın öyle savunacak kendini. Geçenki olaydan dolayı savunacak. Ama Kemal amcası onunla konuştu sözlerini aldı. Herşeylerini devam edecek, yani devam, bırakmak yok devam." şeklindeki telefon konuşması sorulduğunda; görüşmede geçen Çelebi komutanın Kara Harp Okulu öğrencisi iken artık teğmen olan Mehmet Ali Çelebi olduğunu, E.’nin de aynı okulda öğrenci olup akraba olduklarını tahmin ettiğini, E’nin okuldaki disiplinsizlik olayı nedeniyle karşı karşıya kaldığı cezaya ilişkin bir konuşma olduğunu, Neriman Aydın’ın bildiği kadarıyla bu kişilerin babalarıyla aile dostu olduğu için konuyla ilgilenmiş olduğunu, Çelebi’yi Neriman’ların evinde bir sefer gördüğünü beyan ettiği, yine aynı görüşmenin devamındaki, Neriman'ın Durmuş Ali’ye "Ablası ya laylaylomla devlet meseleleri de millet meseleleri laylaylomla nasıl olacak? Bu tarafta binler yüzlerce çocuk var ve Kemal abini dinlemek için sırada bekliyolar, bir dakika bırakmıyolar ki o Harbiyeli çocuklar yani, yeni çocuklar." şeklindeki telefon konuşması sorulduğunda; püpheli Kemal Aydın’ın Kızılay’dan emekli ve Mehmet Ali Çelebi’nin babası aile dostu olduğunu, Noyan’ın da Çelebi’nin sınıf arkadaşı olduğunu bu nedenle görüşmekte olduklarını, binlerce Harbiyeli’nin kendisi ile görüştüğünü zannetmediğini, görüşmelerin aile dostluklarından geldiğini, bu kişilerle Ankara’ya gidişlerimde görüştüğünü, kendisinin vatan ve millet sevgisi konularındaki fikirlerinden etkilendikleri için Neriman Aydın’ın onlar için idol olduğumu söylediğini beyan ettiği, 20.03.2008 günü saat 11.11'de Durmuş Ali’nin Neriman Aydın ile yaptığı telefon görüşmesinde Durmuş’un "Noyan falan döndü mü abla" dediği, Neriman'ın "Noyan Eğirdir’de amcası Özel Kuvvet. Amcası çok selamları var. Dün de Mehmet Ali Çelebi’nin var selamı. Noyan’ı da Özel Kuvvet seçmelerinde epeyce bir sıkıştırmışlar." dediği, Durmuş’un "İyi çok iyi, yok o çocuk güzel şeyler yapacak." dediğiniz, Neriman'ın "İnşallah sayende amcaları valla sayende, hep sen onlara idol oldun, örnek oldun gıptayla seni izliyorlar." şeklindeki telefon görüşmesi sorulduğunda; görüşmede geçen Noyan’ın Mehmet Ali Çelebi’nin sınıf arkadaşı olduğunu artık teğmen olduğunu, Eğridir’deki eğitimlerin zorluklarından bahsettiklerini, o çocuklar kendi kitaplarını okudukları için onu bir idol olarak gördüklerini Neriman Aydın’ın söylediğini beyan ettiği, 19.04.2008 günü saat 09.32'de Durmuş Ali’nin Neriman Aydın ile yaptığı görüşmede Neriman'ın “Akşama seninkiler vardı, Çelebi ile Kemal abin. Dedim Kahraman benden her hafta rapor alıyor dedim bunların durumu nasıl diye. Noyan diyo ki ablası, amcası “Kırmızı Beyaz” okuyorum dağda. Dedim ki ya şu amcanın şimdi gözüne girdin ha, dedim. Eğridir’in dağlarında kitap okuyasın, tamam mesele yok. Valla okuyom Neriman teyze dedi, herkese de okutturuyom dedi." dediği, Durmuş’un "Valla okuyorsa güzel işte tamam valla Noyan yırttı yani şimdilik. Valla benim çocuklara hepsine mecbur koşuyorum ya, en az iki kitap olacak çantasında. İlkinde mırın kırın ettiler, abi yani o şartları biliyosun filan, öyle yok dedim yok yok yok. Sıçtırmayın şartına, vurulduğunuzda yaralı yatacaksınız, kitap okuyacaksınız kitap okuyacaksınız o zaman." dediği şeklindeki telefon konuşmaları sorulduğunda; Neriman’ın ona rapor vermekten bahsetmesindeki kastın Noyan’ın kitap okuyup okumadığını söylemesi olduğunu, çocukların hepsine mecbur koşuyorum derken Mehmetçik dershanelerine gönderdiği kitaplar ve oradaki öğretmenlerden bahsettiğini beyan ettiği anlaşılmıştır.

Şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ’ nin telefonunda yapılan inceleme sonucunda;

Şüpheli Doğukan YORULMAZ ile 57 kez görüştüğü, şüpheli Eren MUMCU ile 74 kez görüştüğü, şüpheli Hasan Hüseyin UÇAR ile 351 kez görüştüğü, şüpheli Hamza DEMİR ile 32 kez görüştüğü, şüpheli Hatice BAHTİYAR ile 2 kez görüştüğü, şüpheli Kemal AYDIN ile 174 kez görüştüğü, şüpheli Kurtça BEKTAŞ ile 25 kez görüştüğü, şüpheli Neriman AYDIN ile 618 kez görüştüğü, şüpheli Noyan ÇALIKUŞU ile 514 kez görüştüğü, şüpheli Süleyman SOLMAZ ile 90 kez görüştüğü, şüpheli Yaşar TOZKOPARAN ile 190 kez görüştüğü tespit edilmiştir.

e-Delillerin Ve Hukuki Durumunun Değerlendirilmesi


Ergenekon terör örgütüne yönelik yapılan soruşturmada çeşitli şüphelilerden ele geçirilen DEVLETİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI İÇİN ÖNERİLER (MASTIR PLAN ÖN ÇALIŞMASI) isimli dokümanda, terör örgütünün Türk Silahlı Kuvvetlerine sızma ve Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yapılanma faaliyetlerinin hedeflendiği ve bu hedefin gerçekleştirilmesi için gerekli çalışmaların yapılması gerektiği belirtilmektedir.

Gizli tanık Kıskaç’ın beyanlarında, şüpheli Kemal ve Neriman Aydın’ın da aralarında bulunduğu örgütün Kuvayı Milliye uzantısının gizli bir toplantısında genç subaylara örgüt adına rozet takıldığı belirtilmektedir.

Soruşturma kapsamında yakalanan şüpheliler Kemal AYDIN, Neriman AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahısların Ergenekon Terör Örgütünün hedeflerini gerçekleştirme amacıyla hayati derecede önem verdikleri Türk Silahlı Kuvvetlerine sızabilmek için bir kısım Harp Okulu öğrencilerine çeşitli şekillerde ulaşarak örgüte kazandırdıkları dosya kapsamıyla ortaya çıkmış bulunmaktadır. Yine soruşturma kapsamında yakalanan şüphelilerin iddianamenin giriş kısmında belirtilen alışılmış terör örgütlerinin kullandığı yöntemlerden farklı olarak devletimizin temel kurumlarını karşılarına almak yerine devletin bütün kesimlerinde bulunan görevliler arasında örgütlenmeye çalıştıkları, bu bağlamda Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmaya özel bir önem verdikleri anlaşılmaktadır.

Bu amaç doğrultusunda hareket eden ve bu amacı gerçekleştirme konusunda Ergenekon Silahlı Terör Örgütütarafından görevlendirildikleri anlaşılan şüpheliler Neriman Aydın ve Durmuş Ali Özoğlu’nun şüpheli Kemal Aydın’ın emir ve talimatları doğrultusunda hareket ettikleri, Kara Harp Okulunda okuduğu sırada bir şekilde ulaştıkları şüpheli Mehmet Ali Çelebi’yi örgüte kazandırdıkları, bu aşamadan sonra da şüpheli Mehmet Ali’nin harp okulunda okuyan diğer öğrencilerin örgüte kazandırılması konusunda kilit bir rol oynadığı, bu amaçla samimi olduğu başta soruşturma kapsamında yakalanan Eren Mumcu, Önder Koç, Hasan Hüseyin Uçar ve Yaşar Tozkoparan’ı olmak üzere arkadaşlarını bilge bir kişi olarak tanıttığı şüpheli Kemal Aydın ve Neriman Aydın ile tanıştırdığı, sonrasında da şüpheliler Kemal ve Neriman Aydın’ın yönlendirmesiyle şüpheli Durmuş Ali Özoğlu ile tanıştırılmasını sağladığı, hafta sonlarında ve her fırsatta arkadaşlarını şüpheli Kemal ve Neriman’ın evine getirdiği, bazen de dışarıda buluşmalarını temin ettiği, gizli yapılan bu toplantılarda başta şüpheli Kemal olmak üzere Neriman ve Durmuş Ali’nin Ergenekon Terör Örgütü’nün propagandasını yaptıkları, şüpheliler Kemal ve Neriman Aydın’ın bir yandan Genelkurmay Başkanlığı ile ortak hareket ettikleri ve yapılan faaliyetlerden Genelkurmay Başkanlığının haberinin bulunduğu konusunda bir hava oluşturdukları, bir yandan da subay adayı askeri öğrencilerle çok yakından ilgilenip onları etkilemeye ve güven kazanmaya çalıştıkları, yapılan bu çalışmaların sonunda adı geçen Kara Harp Okulu öğrencilerinin örgüte katılmalarının sağlandığı, örgüte bu şekilde dahil olan bu askeri okul öğrencilerinin örgütün amaçları doğrultusunda eğitilmeleri konusunda seminer adı altında sık sık gizli toplantılar yapıldığı, askeri öğrencileri Türkiye Cumhuriyetinin yasama ve yürütme organına karşı askeri okul öğrencilerini kışkırtarak yönlendirdikleri, şüphelinin örgüte kazandırıldıktan sonra örgütün Kara Harp Okulundaki sorumlusu konumuna gelerek arkadaşlarını şüpheli Kemal ve Neriman Aydın’ın emir ve talimatları doğrultusunda yönettiği anlaşılmaktadır.

Şüphelilerin Kemal ve Neriman Aydın’a okudukları okula ve askeri öğrencilere ait istihbari nitelikte bilgi temin ettiği, bu çalışmaları nedeniyle örgütteki üstlerinin takdirini kazandığı, örneğin şüpheli Neriman Aydın’ın Durmuş Ali Özoğlu ile yaptığı bir telefon konuşmasında; “Çelebi çok önemli bir bilgi verdi, onu kaleme alacağım. Alıyorum, bir iki sayfa tutacak ablası. Kahramanım, ona sana gönderdiğimiz en son Harbiye ile ilgili şeye ekleyeceğiz, ama çok dehşet bir şey, rezalet yani rezalet. Yani ne sen duy ne de ben söyleyim. Rezalet bir şey, belki de biliyorsunuzdur” şeklinde ifadeler kullandığı, faaliyetlerinin deşifre olmaması için çalışmalarını gizlice yürüttüğü, kendi aralarındaki örgütsel irtibatı sağlamak için sivil kişiler aracılığıyla temin ettikleri isim ve yer kaydı bulunmayan özel cep telefonu hattı kullandığı ve bunu diğer arkadaşlarına da sağlamaya çalıştığı, örgüt üyelerinin sızma ve örgütlenme faaliyetlerinin tespit edilmesini önlemek için karşı bir önlem olarak birbirleriyle aralarındaki ilişkileri normal arkadaşlık ve dostluk ilişkisiymiş gibi gösterme çabasına girdiği, askeri okul içinde örgüt faaliyetlerini hücre tipi yapılanma şeklinde sürdürdüğü, oluşan hücre yapılanmasında tüm örgüt üyelerinin birbirlerini tanımadıkları, örneğin Hasan Hüseyin Uçar’ın kendisinden alt devre oldukları anlaşılan askeri öğrencilerle aralarında geçen bir diyalogda; şüpheli Mehmet Ali Çelebi ile irtibatlı ve etkisi altında olan öğrencilerin Mehmet Ali Çelebi ile Hasan Hüseyin Uçar’ın birbirleriyle tanıştıklarını ve bağlantı içinde olduklarını farkına vardıklarında şaşkınlık yaşadıklarının bizzat Hasan Hüseyin tarafından ifade edildiği, Mehmet Ali’nin de bunu onayladığı görülmektedir.

Şüpheli Mehmet Ali Çelebi’nin, şüpheliler Kemal Aydın, Neriman Aydın, Durmuş Ali Özoğlu’nun talimatları doğrultusunda örgüt üyelerini aşama olarak öncelikle komando olmaya ve daha sonra bu özelliklerinin yardımıyla Özel Kuvvetler Komutanlığına sızmaya teşvik ettiği, kendisinde de oluşan bu bilincin örgüt üyelerinde oluşturulması için azami özen gösterdiği ve kayıtlı konuşmalardan ve şüphelilerin ifadelerinden açıkça anlaşılmaktadır.

Şüphelinin diğer şüphelilerle aralarında geçen konuşmalarda Ergenekon Terör Örgütünün hedeflerinden olan Yasama ve Yürütme organını cebren ortadan kaldırmanın bir gereği olarak sürekli siyasi konularda yorum ve değerlendirmeler yaptığı, bu bağlamda terör örgütünün kendi görüş ve düşüncelerine aykırı siyasi parti ve görüşlere karşı son derece tahammülsüz, şiddet içerikli konuşmalar yaptığı, demokratik seçimle iktidara gelmiş yürütme organını ve faaliyetlerini sürekli tahkir edip aşağıladığı ve kendisinde oluşturulan ihanet içinde olduğu kabulünden hareketle karşı eylem ve yasadışı girişim arayışında olduğu, buna bağlı olarak şüpheli Noyan Çalıkuşu ile birlikte 30 Ağustos Zafer Bayramında özellikle Cumhurbaşkanı ve/veya Başbakan’a karşı bir eylem planı hazırlığı içinde olduğu, bu çerçevede tören resmigeçidi sırasında resmigeçitte kullanılan tankın/tankların törende bulunan Cumhurbaşkanı ve/veya Başbakan’a karşı vahim bir eylemde kullanmayı düşündüklerini ima ederek konuştuğu telefon konuşmalarıyla tespit edilmiştir.

Şüpheli Mehmet Ali Çelebi’nin yasadışı bu yapılanma içindeki faaliyet ve ilişkilerinden rahatsız ve huzursuz olan ailesinin etkisinden sıyrılarak örgüt ilişkilerini aile bağlarından dahi öncelikli gördüğü, ağabeyi Volkan Çelebi ile Hasan Hüseyin Uçar’ın aralarındaki görüşmelerinden ailesinin şüpheli Mehmet Ali’nin şüpheli Kemal Aydın ile görüşmesinden ve onunla gizli bir yapılanma içinde olmasından oldukça rahatsız olduğunu söylediği, ancak şüpheli Mehmet Ali’nin bunu umursamayarak kararlı bir şekilde bağlantısını devam ettirdiği görülmektedir.

Ergenekon Terör Örgütünün amacına ulaşmak için kullandığı yöntemlerinden biri olduğu bilinen, naylon terör örgütleri kurma, mevcut terör örgütlerine sızma, kontrol altında tutma ve amacı doğrultusunda kullanma faaliyetleri çerçevesinde, yerleşik Yargıtay kararlarıyla 3713 sayılı Yasa kapsamında terör örgütü olarak kabul edilen Hizb-ut Tahrir terör örgütüne şüpheli Mehmet Ali Çelebi’nin örgütün talimatıyla sızdığı, bunun için kendisini muhasebeci olarak tanıtarak tanışmış olduğu taksi şoförü ve aynı zamanda Hizb-ut Tahrir Terör Örgütü üyesi olan Süleyman SOLMAZ ile temas kurduğu, kendisiyle toplantılarına katılmak için telefon görüşmeleri yaptığı ve çeşitli örgütsel doküman aldığı, şüpheli Neriman AYDIN’ın ikametinde bulunan “Hizb-ut Tahrir” yazılı örgütsel doküman ile bunun altındaki, “Süleyman” “Ulus kiler çarşı girişindeki Türkcell telefoncu Rıza arkadaşı” “Keçiören sanatoryum konuşma yerleri” “Her hafta toplantı yapılıyor, ayda bir büyük toplantı” “Aşama aşama hazırlık” “Senin bu kitaba geçmen için altı ayın var” “Bu iş için hiçbir şey talep etmeyen hocalarımız var” “CD ler kalabalık ortamda izleyin” “Telefonda kayıtları sayı olarak yapıyorlar 11 numara 7 numara gibi” şeklinde yazılar bulunan not kağıdının şüpheli tarafından şüpheli Süleyman Solmaz’dan temin edildiği, şüphelinin Noyan Çalıkuşu ile birlikte katıldığı bir Hizb-ut Tahrir Terör Örgütü toplantısında cep telefonuyla resimler çektiği, böylece şüpheli Mehmet Al Çelebi’nin Süleyman Solmaz vasıtasıyla Hizbüttahrir Terör Örgütüne sızmış bulunduğu, bu şekilde elde ettiği bilgileri üyesi bulunduğu Ergenekon Terör Örgütünde şüpheli Neriman Aydın başta olmak üzere diğer üyelerine verdiği, şüpheli Kemal Aydın ve Durmuş Ali Özoğlu’nun yaptıkları görüşmede, Kemal'in "Benim Özel Kuvvetlerim, Hizb-ut Tahrir’in belgelerini falanı filanı topladı yalla…taksici şoförle konuşurken Hizb-ut Tahrirci olduğunu anladı, telefonunu aldı ondan o bizim çiroz…Ondan sonra o Noyan’la birlikte Cumartesi Pazar kayda aldılar resimlerini çektiler adamın” dediği, Durmuş Ali’nin "Mehmet Ali mi becerdi bu işi" dediği, Kemal'in de "He Mehmet Ali, abi ben sana söyliyim o çocuk valla geleceğin genelkurmayı" dediği ve bu şekilde şüpheliden takdirle söz ettiği anlaşılmaktadır.

Şüpheli Kemal Aydın ve kendisine bağlı olarak çalışan Neriman Aydın tarafından görünüşte Atatürkçü olarak yetiştirildikleri söylenen askeri personel olan şüpheliler gerek dosya içerisinde bulunan telefon konuşmaları, a-mail içerikleri ve alınan ifadelerinde şüpheliler Kemal Aydın, Neriman Aydın ve hatta Durmuş Ali Özoğlu hakkında övücü takdir edici ifadeler kulanken, diğer taraftan eğitim gördükleri Kara Harp Okulu eğitim sistemini ve bağlı bulundukları komutanlarını aşağılama derecesinde eleştirmektedirler. Bu tablo karşısında askeri personel olan şüphelilerin kendi komutanlarına değil de ismi geçen şüphelilere ve dolayısıyla da örgüte gönülden bağlı oldukları açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumda örgütün TSK’ne sızma konusunda elde ettiği ürkütücü başarıyı gözler önüne sermektedir.

Örneğin Noyan Çalıkuşu ve Eren Mumcu tarafından 20.02.2007 tarihinde şüpheli Neriman Aydın’a gönderilen bir a-mailde; “Değerli büyüklerim Kemal Amcam ve Neriman Teyzem… Siz büyüklerimin bizlere vermekte olduğu fikir beyanatları, ileride atılacağımız kıta hayatında bizim görevlerimiz nazarında çok stratejik bir noktaya sahip olacaktır…Siz değerli büyüklerimizin nihayetsiz büyüklükteki bilgi dağarcığından yararlanmak ve sizlerin ruhlarımızı şahlandıran değerli sözlerinizi tekrar dinlemek için huzurunuza gelmek istiyoruz. Affınıza sığınarak pazar günü eğer müsaitseniz çok değerli vakitlerinizi almak istiyoruz. Ellerinizden öper, sağlık ve mutluluğunuzun daim olmasını dileriz. Eren MUMCU, Noyan ÇALIKUŞU”,

Şüpheli Noyan Çalıkuşu tarafından gönderilen diğer bir a-mailde, “sizin gibi Atatürk ün açtığı yolu kapattırmamaya yeminli, yüksek vatan sevgisiyle dolu saygıdeğer Büyüklerimin buraya gelmesinde bir vesile olmaktan onur duyuyorum”,

Yine şüpheli Noyan Çalıkuşu tarafından 26.10.2006 tarihinde Neriman Aydın isimli şahsa gönderilen a mailde; “…Siz ve Kemal Amcamın aynı coşku ve heyecan ile biz Harbiyelilerin timsali olması dileklerimle...şeklinde şeklinde takdir, minnet ve saygı dolu ifadeler kullanırken, öte yandan “Şu zamana kadar benim örnek alabileceğim komutanım olmadı. sebebi ise bölük komutanlarının harp okuluna gönderilirken kişiliklerinden çok alaverelerle yaptıkları kariyerleri olmasıdır…her gelen komutan (okul k.) Harp Okulundaki sistemde değişiklik yapıyor. Dolayısıyla Harbiyeliler neyin doğru neyin yanlış olduğunu değerlendiremiyor. Yaptıklarını da inanarak değil yapmak için yapıyorlar “ biçiminde hakaret derecesine varan eleştirilerde bulunabilmektedirler.

Yine şüpheli Neriman Aydın tarafından 29.01.2007 tarihinde Noyan ÇALIKUŞU isimli şahsa gönderilen a-mailde; “…Türk ordusunun üst rütbedeki amerikancı -mason paşaları…” ifadeleri kullanılabilmektedir. Bir taraftan her fırsatta TSK’nin emrinde olduğunu ve esas devlet derken orduyu, başkomutan derken Genelkurmay Başkanını kastettiğini iddia eden şüphelinin diğer taraftan kahraman Türk Ordusunun üst rütbeli subayları hakkında kullandığı akılalmaz ifadeler, örgütün TSK hakkındaki gerçek düşüncesini apaçık ortaya koymaktadır. Tek başına bu ifadeler bile şüpheli Neriman ve Kemal Aydın tarafından örgüte kazandırılan askeri personel olan şüphelilerin örgütle ilişkilerini çözebilmek ve örgütün TSK üzerindeki emellerini anlayabilmek adına oldukça anlamlıdır.

Açıklanan tüm bilgi ve belgeler ile bütün soruşturma işlemlerinden şüpheli Mehmet Ali Çelebi’nin; şüpheliler Şüpheli Kemal Aydın, Neriman Aydın ve Durmuş Ali Özoğlu’nun yönlendirme, emir ve talimatlarıyla Ergenekon Terör Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızma faaliyetleri kapsamında Kara Harp okulu içinde hücre şeklinde oluşturulmuş örgütsel bir yapılanma meydana getirdiği ve bu yapılanmayı okuldan mezun olduktan sonra da muvazzaf bir subay olarak görev yapmaya başladığı TSK içinde de devam ettirdiği, şüphelinin diğer askeri okul öğrencisi kişiler üzerinde etkili ve yönlendirici bir konumda bulunduğu, onların örgütsel anlamda yetiştirilmeleri, eğitilmeleri ve hatta çeşitli sorunlarıyla yakından ilgilenip örgütsel yönlendirme faaliyetlerinde bulunduğu, diğer şüpheliler Noyan Çalıkuşu ile Eren Mumcu’nun yaptıkları bir konuşmada aralarında geçen “zaten yeminlerimizi de bugünler için yaptık” sözünden de anlaşıldığı üzere örgüt üyelerinin çok gizli ve yeminli bir bağlılık ilişkisi içerisinde oldukları, örgüt üyelerini devamlı olarak Yürütme organına, Başbakana ve Cumhurbaşkanına karşı bilinçli bir şekilde kışkırttığı ve hükümetin silahlı bir darbe ile ortadan kaldırılması gerektiği hususunda sürekli propaganda yaptığı, bir suç işleme kararı kapsamında kişilerin siyasi felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydetme suçunu da işlediği,

Şüpheli Mehmet Ali Çelebi’nin üzerine atılı ERGENEKON terör örgütünün  ara yöneticilerinden olmak suçundan eylemine uyan TCK’nun 314/1,135/1-2,43

3713 sayılı Kanunun 5, TCK’nun 53, 58/9, 63 maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.


Yüklə 14,92 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   202   203   204   205   206   207   208   209   ...   230




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin