1. T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliğI


DEMOKRAT GENERALLERİN YAZDIĞI MEKTUP



Yüklə 14,92 Mb.
səhifə27/230
tarix30.04.2018
ölçüsü14,92 Mb.
#49575
1   ...   23   24   25   26   27   28   29   30   ...   230

DEMOKRAT GENERALLERİN YAZDIĞI MEKTUP


Hurşit TOLON’dan ele geçirilen dijital verilerde, “DEMOKRAT GENERALLER” tarafından yazıldığı anlaşılan ve “Sayın Generalim” diye başlayan mektupta,

“Cumhuriyetimizin karşı karşıya bulunduğu tehdit ve ülkemizin içinde yaşamakta olduğu vahim durumu en yakından takdir edenlerden birisiniz. Ülkemizin içinde bulunduğu mevcut tablo karşısında TSK’ nın izleyeceği yol çok büyük önem kazanmıştır. Çünkü, çok büyük oranda iç ve dış desteğe sahip olan irticacı Hükümete karşı izlenecek tutum ülkemizin geleceği açısından hassasiyet kazanmaktadır. Söz konusu tutumun, geçmişte olduğu gibi askeri bir müdahale ya da TSK’ nde bir iç operasyon olamayacağı açıktır. Hükümete karşı izlenecek yolun demokrasinin dışında aranmaması gerekmektedir.



Ancak, bu şekilde düşünmeyen bazı subayların ve generallerin önce Genelkurmay Başkanı’ na sonra da mevcut irticai nitelikli Hükümete karşı anti demokratik bir hareket planladıkları belirlenmiştir. Sayıca çok az olan bu kişiler, güya TSK’nin tabanında Genelkurmay Başkanı’ na karşı çok büyük bir infialin olduğu iddiasıyla hareket etmektedirler.

Kara Kuvvetleri Komutanlığı karargahında görevli 5 generalin iştiraki ile çeşitli birliklerde geçtiğimiz günlerde yapılan toplantılarda;

  1. TSK’ nin çevremizde gelişen önemli olaylar ve ülkenin geleceğini etkileyen önemli iç olaylar karşısında görüşlerini net olarak ifade etmediği,

  2. Son 1 yılda meydana gelen önemli gelişmelere karşı TSK tarafından yeterli tepki gösterilemediği,

  3. TSK’nin yeniliklere ve AB’ ne karşı olduğu şeklinde yansıtılarak TSK ile halk arasındaki bağların zayıflatıldığı,

  4. İrticai örgüt ve grupların son yıllarda daha örgütlü ve etkili bir şekilde faaliyetlerine devam ettikleri,

  5. Meydana gelen gelişmelere karşı TSK’ nin proaktif yaklaşım yerine tepkisel bir yaklaşım içerisinde olduğu,

İddialarına yer verilmiştir.

Ancak, toplantılarda ortaya konan görüşler sadece bu kadarla kalmamıştır. Bir çok subay, darbe döneminin kapandığını, Hükümetin irticai nitelikli olduğunu, ancak, Hükümete karşı izlenecek tutumda demokrasinin dışına çıkılmaması gerektiğini, mevcut koşullarda da TSK’nin çok farklı bir tutum izlemesinin esasen mümkün olmadığını bu anlamda Genelkurmay Başkanı’ na haksızlık yapıldığını, Hükümetin ekonomik olarak başarısız olmasını beklemek gerektiğini, Cumhuriyet tarihinde bütün iktidarların seçim kaybettiğini, bu iktidarında büyük olasılıkla bir sonraki genel seçimde iktidardan uzaklaşacağını belirtmişlerdir.

Ancak, aralarında KKK.lığı karargahında görevli Tümg. P… ve Tümg. Ö…. ve Tuğg. ……..’ nin de bulunduğu generaller Kuvvet Komutanı’ na sunmak üzere hazırladıkları raporda gerçekleri gizleyerek, sadece TSK yönetiminin eleştiren ve “ daha ne duruyoruz, sokağa çıkalım” anlamına gelen konuşmalara yer vermişlerdir. Ayrıca raporda yer alan konuşmaların da birer tertip olduğu da bilinmektedir. Söz konusu generallerin ve aynı şekilde düşünenlerin amacının devleti kurtarmak olmadığı kendi istikballerini düşündükleri gayet açık bir gerçektir.

Bu raporun amacının, Genelkurmay Başkanı’nı istifa etmek zorunda bırakmak için TSK’nin harekete geçmesini sağlamak olduğu bilinmektedir. Bu kişiler tüm çabalarına rağmen genç subaylardan ve generallerden yeterli desteği alamamışlardır. Ancak, desteği almak için her türlü yalana da başvurmuşlardır. Çok yakında size de gelerek, “Genelkurmay Başkanı’nı istifaya zorlamak için harekete geçeceğiz. Her rütbeden çok sayıda general ve subay hareketimize destek vermektedir. Sizi de ülkemizi koruma ve kollama amacıyla yapacağımız bu harekette görmek istiyoruz.” diyeceklerdir. Bunu diyeceklerdir ama, Genelkurmay Başkanı’nın yerine siz olsaydınız nasıl bir tutum izlerdiniz sorusuna da cevap veremeyeceklerdir. Sadece Hükümetin iç ve dış bir çok çevreden destek aldığından şikayet edeceklerdir.

Lütfen bu sözlere aldanmayınız. Destek alabildikleri general sayısı bir düzineyi bile bulmamıştır. Lütfen tüm faaliyetleri deşifre olan ve yetkililerce bilinen bu kişilerin yalanlarına kanarak hem devletimizin ve hem de şahsınızın istikbalini karartmayınız. Ülkemizin içinde bulunduğu olumsuzluk her subayın içini karartmaktadır. Hepimiz aydınlık bir Türkiye istiyoruz. Ama, makam hırsıyla hareket eden insanların oyununa da gelmemeliyiz. TSK’nin hızla yıpranan itibarını yeniden kazanmak için yapılması gereken asker ve halk kaynaşmasını sağlamaktır. Bunu yapacak olan güç ise şüphesiz TSK dır. Saygılarımla rica ederim. Demokrat Generaller” yazdığı görülmüştür.

24 Mayıs 2003 tarihli MİLLİYET Gazetesinde, “DÖRT YILDIZLI TEPKİ” başlıklı haberde, “Hükümetin bazı icraatlarının TSK’nın alt kademelerinde yarattığı huzursuzluğu, üst düzey generaller Genelkurmay başkanı ÖZKÖK’e iletiyor” yazdığı, haberin ayrıntısında ise,

 “Ankara kulislerinde Genelkurmay'ın TSK'daki duyarlılığı daha kesin biçimde yansıtması gerektiğini savunan komutanlar arasında şu isimler sayılıyor: Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç YALMAN, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener ERUYGUR, Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Çetin DOĞAN, Ege Ordu Komutanı Orgeneral Hurşit TOLON, MGK Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer KILINÇ. Dün Cumhuriyet gazetesinin manşetine yansıyan ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün Başbakan Tayyip Erdoğan'a ilettiği, "Genç subaylar tedirgin" uyarısının da bir süredir kulislere yansıyan bu tazyikin sonucu olduğu belirtiliyor.” Yazdığı görülmüştür.


DARBE PLANI İLE İLGİLİ YAZILAN MEKTUPLAR


Şüpheli Şener ERUYYGUR’un Genel başkanlığını yaptığı ADD de ele geçirilen dijital verilerde “ayışığı metin” isimli word dosyasında “BAŞARILAMAYAN BİR DARBE PLANI VE BUGÜNE YANSIMALARI” başlıklı (15) sayfadan oluşan bir metin olduğu, söz konusu metnin 2003-2004 yıllarında gerçekleştirilmesi planlanan darbe planları ile ilgili bir makama hitaben ayrıntılı bir şekilde bilgi mahiyetinde yazılan bir yazı olduğu anlaşılmaktadır.

Metin içersinde, söz konusu darbe planının baş aktörünün Şener ERUYGUR olduğu, bu darbe planlarının 2003 yılında hazırlandığı ve 2004 yılı Haziran-Temmuz aylarında uygulamaya konulacağı, fakat söz konusu darbe planları Genelkurmay Başkanı Hilmi ÖZKÖK tarafından öğrenilip akamete uğratıldığı,

Söz konusu darbe planının 2 aşamadan oluştuğu, AYIŞIĞI olarak adlandırılan birinci aşamada, Genelkurmay Başkanı Hilmi ÖZKÖK’ün baskıyla istifa ettirilmesi, AKP’den azami sayıda milletvekilinin istifa ettirilerek ayrı grup kurmalarının sağlanması ve Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER’in görevine devam etmesinin planlandığı,

YAKAMOZ olarak adlandırılan ikinci aşamada ise, kontrol ele alındıktan sonra, TSK’nın Anayasa dahil olmak üzere, sivil idarenin ve Türkiye’nin dış dünyayla olan ilişkilerinin yeniden düzenlenmesinin planlandığı,

Darbe planları ile ilgili hazırlanan power point sunumlarında GİZLİLİĞİN korunabilmesi için kodlanarak hazırlandığı, ancak dikkatli bir inceleme sonucu bu kodların %95’nin çözüldüğünün belirtildiği görülmüştür.

Söz konusu metnin devamında “DİKKAT ÇEKEN HUSUSLAR” başlığı altında, darbe planlarında dikkat çeken hususların anlatıldığı ve bu çerçevede,

Bu sadece askerlerin planladığı bir girişim değil sivillerle ortaklaşa yürütülen bir girişimdir.

Darbeci ekip dağıtılsa bile hareketi sürdürecek İDHARIN (yığınağın, kadrolaşmanın) yapılması öngörülmüştür. Genelkurmay Bşk. ÖZKÖK tarafından girişim önlendiğine göre, hareketi devam ettirmek üzere yapılan kadrolaşma bugün devam etmektedir. Çünkü Org.ÖZKÖK herhangi bir tasfiye yapmamıştır.

Harekete katılan milletvekilleri de vardır. Özellikle AKP’den ayrılanlar mercek altına alınmalıdır. AKP’yi parçalamak için milletvekilleri teknik takip (telekulak-dinleme) altındadır.

TSK artık eski TSK değildir. Darbe konusunda daha önceki yıllarda olduğu gibi birlik beraberlik sağlanamamıştır.

Sivil idarede mülki amirler dahil tasfiye planlandığından, daha önce kamuoyuna yansıyan fişleme faaliyetlerinin ne maksatla yapıldığı daha iyi anlaşılmıştır.

YÖK ve Üniversiteler ile sendika merkezli hareketlerin girişimle ilişkisi araştırılmalıdır.

Aydın DOĞAN’ın çizgisini değiştirmesi için baskı yapılması, aksi halde “işlem” yapılması, planlanmıştır. DOĞAN medyanın başlangıçta hükümet destekçisi olmasına rağmen sonradan tamamen hükümet karşıtı bir çizgi benimsemesi bu planlama açısından bakıldığında oldukça anlamlı görülmektedir.

İç tepkilerin kontrol altına alınabilmesi için, darbe hareketinin milliyetçilik tabanı üzerine bina edilmesi planlanmıştır.

Kurulacak alternatif partinin başına N.Kemal ZEYBEK, A.Vefik ALP veya Ümit ÖZDAĞ’ın geçirilmesi planlanmıştır.

Darbe girişimi, birinci derecede Org. ERUYGUR’un ikinci derecede Org. Hurşit TOLON’un önünün açılmasına hizmet etmektedir.

Başbakan ERDOĞAN’ın Cumhurbaşkanı olmasının önlenmesi darbe girişiminin temel argümanlarından biri olarak kullanılmaktadır.

Darbe planlaması diğer Kuvvet K.lıkları ile koordineli olmakla birlikte esas itibarıyle J.Gn.K.Lığı bünyesinde yapılmıştır. Org. YALMAN’ın kararsızlığı, Org. FIRTINA’nın tarafsızlığı, 1nci ve 2nci Or. K.larının karşı olmalarının belirgin olması, konunun geniş zeminde tartışıldığını ve koordine edildiğini göstermektedir.

BUGÜNE YANSIMALARI

İdhar edilen kadro bugün ne durumdadır? Ne yapmaktadır? Bunun dikkatle takibi gerekmektedir.

Bugüne kadar yaşanan olaylar; adı ne olursa olsun darbe veya 28 şubat benzeri postmodern darbe girişimi riski bugün de devam ettiğini göstermektedir. 2006 ağustos ayında komutanların görev değişimleri esnasında yaptıkları konuşmalarda bazı emareler vermektedir.

Cereyan eden olayların ve eylemlerin milliyetçi bir çerçeveye oturtulma çabaları, planlanan bu darbe girişiminin temel felsefesi ile örtüşmektedir. Bu nedenle bu tür olayların perde gerisinin çok yönlü incelenmesinin yararlı olacağı düşünülmektedir.

Org. Büyükanıt’ın 2004’teki darbe girişimine karşı çıkması son derece doğaldır. O zaman karşı olması bugün için de bir garanti anlamına gelmemektedir.

DOĞAN medya grubu tekrar sağduyulu bir çizgiye çekilmeye ikna edilmeli ve maceraya girmesi önlenmelidir.

Türkiye’yi geriye götürecek ve 28 şubat’tan daha vahim sonuçlar doğuracak bu tür girişimlerle, her ne pahasına olursa olsun acımasızca mücadele edilmelidir. Şurası unutulmamalıdır ki, darbe girişimini yapmaya yeltenecekler hem TSK içerisinde hem de siviller arasındaki azınlıkta olan bir grubu temsil etmektedir. gerek askeri gerekse sivil kesimde zihinlerde büyük değişim meydana gelmiş ve süreç devam etmektedir. Cesaretle tavır konduğu takdirde başarılı olmaları mümkün değildir. Millet artık gerçekleri görmektedir. Maskeler düşmüştür.” Yazdığı görülmüştür.

Şüpheli Şener ERUYYGUR’un Genel başkanlığını yaptığı ADD de ele geçirilen dijital dokümanlardan“psiko son1” isimli (3) sayfalık word dosyasında, “SAYIN YETKİLİ” başlığı altında, darbe planları içersinde görev alan bir kişinin duyduğu pişmanlık neticesi bir makama hitaben ihbar şeklinde yazdığı bir mektubun olduğu,

“Sayın Yetkili” diye başlayan mektup içerinde özetle; “Özellikle son dönemde, Türkiye Cumhuriyeti 59 uncu Hükümeti üyeleri ve icraatları aleyhinde yürütülen psikolojik harekât kapsamında; sistematik bir biçimde yıpratıcı ve yıkıcı çalışmalar yapılmaktadır.

Bahse konu psikolojik harekât; çekirdek kadrosunu bir kısım Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) mensubunun oluşturduğu, emekli askeri personel ile bazı sivil şahısları da kapsayan ve etki alanları oldukça geniş bir organizasyon tarafından yürütülmektedir.

Organizasyonun hedefi; kitle iletişim araçlarını (Basın yayın organları, radyo, televizyon) etkin olarak kullanarak; hükümet üyelerini kamuoyunda küçük düşürerek, inanılırlık ve güvenilirliklerini zedeleyecek tarzda, doğruluğu ispatlanmamış haberleri yaymaktır. Bu sayede, ülkede bir kriz ortamı oluşturarak; mevcut rejim için öncelikli tehdit kabul ettikleri ve “İrticanın temsilcisi” olarak gördükleri AKP Hükümetini etkisiz hale getirmeyi amaçlamaktadırlar.

Başlıca görevi, Türkiye Cumhuriyeti Devletini korumak ve kollamak olan TSK gibi ülkenin onur timsali olan bir kurumunun mensubu olmakla gurur duyuyorum. Yetiştirilme tarzım ve aldığım eğitim gereği, anti laik oluşumların zararlılığına ve ülkemizi geriye götüreceğine inanmaktayım. Bu nedenle de yukarıda bahsettiğim illegal organizasyon tarafından şahsıma yapılan görev teklifini düşünmeksizin seve seve kabul ettim.

Bugüne kadarki süreç içersinde yürütülen psikolojik harekât çerçevesinde planlanan görevlerde aktif olarak yer aldım. Söz konusu psikolojik harekât eylem planlarından AKP Hükümetine karşı düzenlenilen operasyonun adı; “SARIKIZ” olarak belirlenmişti. Plana göre; öncelikle AKP’nin önde gelen isimleri hakkında kapsamlı bir fişleme çalışması yapıldı. Maddi çıkar amaçlı çetelerin yasadışı faaliyetlerine göz yumularak; fişleme çalışmaları esnasında kendilerinden azami derecede istifade edildi. Sonuçta tespit edilen çeteler sayesinde yıpranan yine TSK oldu.

Bilahare, basın ve yayın organlarının kontrol altına alınması maksadıyla, geniş bir okuyucu kitlesine sahip, kilit haberleşmeci konumundaki yazarlarla irtibata geçildi. Kimi çeşitli vaatlerle kimileri ise üstü kapalı tehditlerle ikna edilen yazarlar kanalıyla; “AKP, TSK’yi yıpratmak için sinsice planlar yapıyor, AKP, Türkiye’yi sonu belli olmayan karanlık bir yola doğru sürüklüyor.” tarzındaki temalar işlenerek, kamuoyunun menfi yönde etkilenmesi amaçlandı.

Kilit haberleşmeci deyince; tavır, davranış ve sözleriyle, geniş kitleleri etkileyerek, harekete geçirebilecek pozisyondaki kişiler akla gelir. Politikacılar, sanatçılar, işadamları, aşiret liderleri kilit haberleşmecilere örnek verilebilir. Bu bağlamda; ülkemizde ve dünya çapında tanınmış sanatçıların müzik-eğlence programları esnasında, istenilen mesajların “Eğlendirme tekniği”yle hedef kitlelere iletilmesi yönündeki çalışmalar sürekli faaliyet olarak devam ettirilmekte.



Rektörlerle görüşülerek öğrencilerin hükümet aleyhinde eylemlerde bulunmasına çalışıldı. Bu kapsamda, basına yansıyan, 10 Eylül 2003 tarihindeki K.K.K. Orgeneral Aytaç YALMAN ile rektörlerin yaptığı görüşmenin haricinde yapılan gizli görüşmelerle de; 02 Mart 2005 ve 27 Şubat 2006 tarihlerinde Ankara Üniversitesinde, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK’in maruz kaldığı durum ile benzeri hadiselerin temelleri atıldı.

Sendikaların hükümet aleyhindeki tutum ve davranışlarının desteklenmesi hususu benimsendi. Görsel psikolojik harekat ürünlerinin (afiş, bildiri, billboard) hazırlanarak uygun yer ve zamanlarda kullanılması kararlaştırıldı. Sivil Toplum Örgütleri (STÖ)’nin yönlendirilerek hükümet aleyhinde kampanyalar düzenlenmesi teşvik edildi. Tüm bu faaliyetlerin eş zamanlı olarak yürütülmesi öngörüldü.

Laik rejimi koruma adına yaptığımız ifade edilen bu operasyonun aslında; bazı şaibeli kişilerin önünü açma ve TSK içindeki bir grubun menfaatleri doğrultusunda yaptıkları bir harekât olduğunu, dolayısıyla da TSK’ye ve Cumhuriyetimize zarar verdiğini fark etmiş olmam beni hayal kırıklığına uğrattı. Bu nedenle de birçok konuda aynı görüşleri paylaşmasak bile, sizi bahse konu organizasyon hakkında bilgilendirme sorumluluğunu ve mecburiyetini kendimde hissediyorum.” Yazdığı ve devamında da bazı örnekler verildiği görülmüştür.



Yüklə 14,92 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   23   24   25   26   27   28   29   30   ...   230




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin