a-Savunmaları, Emniyet beyanında;
Ankara Üniversitesi Bankacılık bölümünü bitirdikten sonra 1973 yılında Ziraat Bankasında memur olarak göreve başladığını, 1977 yılında Ziraat Bankasından ayrılarak Tarım ve Köy İşleri Bakanlığına geçtiğini, 1978 yılı sonunda Diyarbakır iline tayini çıkınca gitmek istemediğinden Tarım ve Köy İşleri Bakanlığından ayrıldığını, kısa bir zaman geçtikten sonra Türkiye Kızılay Derneği genel merkezinde Müfettiş olarak göreve başladığını, 2001 yılında Kızılaydan emekli olduğunu, ayağından sakat olduğu için askerlik görevini yapmadığını, 1970’li yıllarda ruhsatsız silah yakalatma olayından para cezası aldığını, Gölcük depremi sırasında Kızılay Genel Koordinatörü tarafından hakkında dava açıldığını, beraat ettiğini, 0533 236 97 86 numaralı cep telefonu 2001 yılından bu zamana kadar kullandığını,
2002 yılı Haziran ayında Büyük birlik Partisine üye olduğunu,
Mehmet Şener ERUYGUR ve Ahmet Hurşit TOLON’u medyadan tanıdığını, Bunun haricinde kendileri ile herhangi bir görüşmesinin olmadığını,
Ercüment OVALI’yı babasının Tabip Albay olması nedeniyle tanıdığını, telefon irtibatının bulunduğunu,
Neriman AYDIN’nın kardeşi olduğunu, Kendisinin toplumsalhaber.com isimli kime ait olduğunu bilmediği sitede makaleleri olduğunu,
Mustafa Ali BALBAY ile 2008 yılı Mart-Nisan aylarında Ankara’da bulunan fuarda tanıştığını, bunun haricinde kendisi ile herhangi bir görüşmesinin olmadığını,
Sinan AYGÜN’u hemşerisi olması nedeni ile tanıdığını, bir yıl kadar önce Av.A. E. ile yanına gittiğini,
Durmuş Ali ÖZOĞLU’nu 2007 yılı ocak ayından beri tanıdığını, bu şahsın ŞİFRE ÇÖZÜLDÜ isimli kitabının yazarı olduğunu, kendisini bu kitapla ilgili olarak tebrik etmek için araması nedeni ile tanıdığını, Toplumsal Dönüşüm Yayınlarının sahibi olduğunu bildiğini, dostluklarının olduğunu,
Hamza DEMİR’i avukat arkadaşı A.E.’ in bürosunda 2 yıl kadar önce tanıdığını, bu şahsın ne iş yaptığını bilmediğini, görüşmelerinin olduğunu,
İbrahim ÖZCAN’ı 2007 yılı Mart ayında Ankara ilinde kitap fuarında Durmuş Ali ÖZOĞLU’ na ait Toplumsal Dönüşüm Yayınlarının fuarında tanıdığını, birkaç sefer görüştüğünü,
Muhammet Murat AVAR’ı 1 yıl kadar önce Erzurum 9. Kolorduda görev yapan Yarbay A.E. vasıtası ile tanıdığını, A.E. isimli şahıs Muhammet Murat AVAR isimli şahsı yanına gönderdiğini, Erzurum ilinde yerel gazetecilik yaptığını söylediğini, bu şahsa iş bulmasını istediğini, bu vesile ile şahsı tanıdığını, irtibatı olduğunu,
Siyami YALÇIN isimli şahsı Muhammet Murat AVAR isimli şahsın vasıtası ile tanıdığını, şahsın halen ne iş yaptığını bilmediğini, irtibatının olmadığını,
Sevgi ERENEROL’u görüşlerini tebrik etmek için aradığını, kendisi ile 2-2,5 yıl kadar önce bu vesile ile tanıştığını, kendisinin Türk Ortodoks Kilisesinin basın sözcülüğü yaptığını bildiğini, daveti üzerine Türk Ortodoks Kilisesinin tarihten 2 yıl kadar önce 80. kuruluş yıl dönümü törenlerine katıldığını, bu törende Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri olan Tuncer KILIÇ’ ı hatırladığını,
Kemal KERİNÇSİZ isimli şahıs Rum Ortadoks Patrikhanesinin Türkiye’nin dışarısına çıkarılması için kampanya başlattığını, kendisinin de kampanyaya dilekçe ile katıldığını, daha sonra Kemal KERİNÇSİZ ‘in kendisini arayarak katıldığı için teşekkür ettiğini,
Ergün POYRAZ’ıı yazdığı kitaplardan dolayı tanıdığını, birkaç sefer aynı ortamlarda bulunduklarını ve telefon irtibatı olduğunu,
Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahsın Kuvvai Milliye Derneğinde yöneticilik yapıp yapmadığını bilmediğini,
Mehmet Ali ÇELEBİ isimli şahsın pilot teğmen olduğu, yanına gelip gittiğini, bu şahsın taksi ile giderken taksi şoförü olan bir kişinin Hizb-ut Tahrir isimli bir yere kendisini davet ettiğini, Mehmet Ali ÇELEBİ kendisine bunu anlattığını, kendisine görüşmesini söylediğini, taksici olan şahsın kendisine Hizbut Tahrir’ e ait tanıtım amaçlı belge ve CD’ ler verdiğini ve toplantı amacı ile ikametlerine çağırdığını, Mehmet Ali ÇELEBİ’nin aldığı belgeleri kendisine getirdiğini, Noyan ÇALIKUŞU ve Mehmet Ali ÇELEBİ’nin buluşmaya gittikleri şahısların fotoğraflarını çektikleri, Bunun üzerine kendisinin de basın işleri ile uğraştığı için Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahsı aradığını ve bu belgeleri görmesini istediğini, Durmuş Ali ÖZODĞLU’na seni bekliyorlar sözü ile belgeleri, Özel kuvvetlerim sözü ile de şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ isimli şahsı kastettiğini,
Harbiyede eğitim gören şüpheli Noyan ÇALIKUŞU isimli şahsı ailesi vasıtası ile tanıdığını, tank teğmen olarak Ankara ilinde görev yaptığını, Mehmet Ali ÇELEBİ ve Yaşar isimli kişileri tanıdığını, samimi olduklarını, ikametine gelip gittiklerini, sohbet amaçlı geldiklerini,
İletişim tespit tutanaklarından sürekli olarak ESAS DEVLET tarafından görevlendirildiği, Başkomutan tarafından talimat aldığı ve 1 numara diye bir şahıstan bahsettiği hatırlatılarak sorulduğunda; Esas Devlet sözü ile Türk Silahlı Kuvvetlerini kastettiğini, Türkiye’yi koruyabilecek tek güç olarak gördüğü için Esas Devlet olarak Türk Silahlı Kuvvetlerini gördüğünü, başkomutan sözü ile Türk Silahlı kuvvetlerinin başında bulunan Genelkurmay Başkanı Y.B.’ ı kastettiğini, 1 numara sözü ile kastettiği Genelkurmay Başkanı olduğunu,
Genel Kurmay Başkanı’na mektuplar yazdığını, Türkiye ve ordu ile ilgili kaygıları kendisine ilettiğini, yüz yüze görüşmediğini,
Telefon görüşmelerinde Genel Kurmay Başkanının adını kullanmaktan ise 1 numara veya başkomutan sözlerini kullandığını,
27.01.2008 günü Saat:20.41’de Ercüment OVALI isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde; K.AYDIN’ ın Trabzonda yaptığınız konuşmanın Devlet tarafından Milat olarak algılandığından bahsettiğiniz, Devletle konuşuyorum konuşurum ama isim yok diyor Neriman yazmış buraya diyor ki ben devletim devletim, devletim diyebilirsiniz ama bu isim için Y. Paşa yı söyleyebiliriz o açık tamam, Y. Paşa ve İ. Paşa falanlar bunlar gündemde olanlar şeklinde konuştuğu hatırlatılıp sorulunca; Trabzon ilinde 11.01.2007 tarihinde Kanal Mavi isimli yerel kanalda bir programa katıldığını, Türkiye’yi bekleyen tehlikeleri anlattığını, Devlet tarafından bu konuşmanın milat olarak algılandığını söylemesinin nedeni de daha sonra konuşmalarına paralel olarak TSK komuta kademesinin açıklamalar yapıp, Türkiye’yi bekleyen tehlikeleri anlattıklarını, Türkiye’de şahısların belirli kurumlara güvenleri olmadığını gördüğünü, bu yüzden güven duyulan kurum olarak ta ESAS DEVLET olarak adlandırarak Türk Silahlı Kuvvetlerini gördüğü için Esas Devlet sözünü sürekli olarak kullandığını, Genelkurmay Başkanlığına sürekli olarak görüşlerini yazılı olarak aktardığı için Devletle irtibatlı olduğu söylediğini, şahıslara bir güven vermeye çalıştığını,
Askeri personelin adını görüşme yaptığı şahıslarda güven vermek maksadı ile kullandığını,
Noyan ÇALIKUŞU, Mehmet Ali ÇELEBİ, Eren, Yaşar isimli şahıslarla irtibatı olduğunu, ikametine çok sık olarak geldiklerini, Türkiye üzerine siyasi konular ve çeşitli konular üzerine konuştuklarını, geç saatlere kadar çeşitli konularda sohbet ettiklerini, şahısları her konuda bilgilendirdiğini, amacının ülkenin geleceğinde önemli olan Ordu görevlileri olan şahıslara doğru olduğunu düşündüğü bilgileri aktarmak olduğunu, ailesine ayırmadığı zamanı bu şahıslara ayırdığını, ESAS DEVLET olarak düşündüğü şahıslarla bilgi paylaştığını, aldıkları bu bilgileri de Askeriyede arkadaşlarına anlatarak ders verdiklerini,
Neriman AYDIN’ ın ikametinde yapılan aramada; Askeri okul öğrencisi olan Ö.Ş., N.M., N. Y,, A. Ö., E.E., Ö.M., B.Ş., E.G., B.C. ve B.B.G. isimli şahısların isimlerinin bulunduğu, bu şahıslar hakkında özel bilgiler ve görevli olduğu yerlerin yazılı olduğu, bu şahıslar hakkında eğitim notları ve puanları ile ilgili bilgilerin olduğu tespit edildiği sorulduğunda; bu şahısların şüpheli Noyan ÇALIKUŞU ve Mehmet Ali ÇELEBİ vasıtası ile ikametine geldiklerini, yemekte bu şahısların sorunlarını dinleyip notlar aldıklarını, Genelkurmay Başkanlığına iletmek için not ettiklerini, belgede adı geçen bazıları askeri okuldan atıldığından kendilerine avukat temin ettiğini, askeri okuldan atılan şahıslara yardımcı olması için Durmuş Ali ÖZOĞLU’nu aradığını, bu bağlamda E.’nin 2008 yılı içerisinde kavga olayına karışması ve Karakolda hakkında işlem yapılması nedeniyle savunması için Atatürk’ün Bursa nutkunu yazdığını, Neriman AYDIN da E.’ nin yaşadığı sıkıntıları Genelkurmay başkanlığına yazacağını söylediği,
17.02.2008 günü Saat:16.15’de M.Ş.Ö. isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde; Şahsın Vakıflar yasası hakkında konuşması üzerine kendisinin “Türkiye Kurtuluşu yaşayacak çok yakında, beraber olduğum insanların ikisisi seni tanıyor Noyan Komutan , Mehmet Ali Komutan bide yaşar komutanımız var, Düşman kaybedecek”, şeklideki konuşması sorulduğunda; Türkiye üzerine oyunlar oynandığını düşündüğünü, oyun oynayan düşmanların bu savaşı kaybedeceğinden bahsettiğini, beraber olduğu şahıslar sözü ile de birlikte dersler yaptığı ve dostluğu olan Noyan ÇALIKUŞU ve Mehmet Ali ÇELEBİ’ yi kastettiğnii, M. Ş. Ö. isimli şahsa çocukların bir isteği olursa sözü ile askeri okuldan atılan çocukların bir isteği olursa diye söylediğini, Mehmet Şahin ÖZKAN isimli şahısta askeri okuldan atılan öğrenci olduğunu,
Mehmet Ali ÇELEBİ’ye öğrettiklerini yakaladığı Askeriyeden arkadaşlarına anlatmasını istediğini, şahısları ıslah etmesini istediğini, toplu bulduğu arkadaşlarına ders anlatmasını istediğini,
26.04.2008 günü Saat:16.38’ de Ş.B. isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde; kendisinin ders çalıştığını söyleyerek “6 tane kahraman kardeşim var onlarla ders çalışıyorum bizede bu iş düştü” dediği hatırlatılıp soruluğunda; Ş.B.’un Ankara İlinde Milli İstihbaratta görev yaptığını, sohbette olduğu için yanında 6 kahraman kardeşi olduğunu söylediğini,
21.05.2008 günü Saat:14.03’ de Hatice BAHTİYAR/ Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde, Hatice’ nin Kızılaydan Genel müdür Ö. isimli şahsın arayarak dosyaları hazırlamalarını istediğini söylediği, kendisinin “Tarhan kitapevine girmiş çocuklar HARBİYELİ ÇOCUKLARDAN ... ŞİFRE ÇÖZÜLDÜ ARIYORMUŞ BİRİSİNE ORDA SORMUŞ AYNEN ŞUNU SÖYLÜYOR ORDAKİLER BAKINIZ ŞU PROPAGANDAYI DA YAPIYORLAR Toplumsal Dönüşüm Yayınları battı, Şimdi çocuk tabi Harbiye ikinci sınıfta ama Kemal amcasının şeyinden geçmiş onlara demiş ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti batarsa Toplumsal Dönüşüm Yayınları da batar” dediği, Hatice’ nin asker ve vatan, irtica ve terör, Türkiye’ye saldırı iki ay oldu dağıtalı hiç dağıtmamışlar direk iade yaptılar dediği hatırlatılıp sorulunca; Kızılay Genel Müdürü’nün Ö.T. olduğunu, Hatice BAHTİYAR ve Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahısların kendisine K.T. isimli bir ajans işi yapan tanıdıklarının zor durumda olduğunu, Kızılay’ın baskı işlerini kime yaptırdığını söyledikleri, bu nedenle Ö.T. ile görüştüğünü, Daha sonra Durmuş Ali ÖZOĞLU ile Ö.T.’ yı bu iş için görüştürdüğünü, ders verdiği şahıslara Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun Şifre Çözüldü isimli kitapları verdiğini, ders verdiği askeri şahıslar da okulda dağıtmak için bu kitabı aradıklarında kitap satan firma ile aralarında bu diyalog geçtiğini, bunu anlattıklarını, askerler de şahsı tanıdığı için bu cevabı verdiklerini,
31.05.2008 günü saat 13.09’ da Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde; Mehmet Ali ÇELEBİ ve Noyan ÇALIKUŞU isimli komutanlarla oturduğunu söylediği, telefonu Noyan ÇALIŞKUŞU’ nun alarak, “yaptığınız şeyler çok kutsal şeyler Ali amca, bizde izinizden gelmeye çalışıyoruz, Kemal amcamın, sizin ellerinizde yoğrularak hakikaten müthiş bir konuma geldiğimizi düşünüyoruz” dediği, daha sonra 27 Haziranda kura çekeceklerini söyleyerek Özel Kuvvetler ve kurmaylık için çalışacaklarını söyledikleri, Durmuş Ali’ nin “siz kurmay olmazsanız olamazsanız biz nöbeti kime devredeceğiz, günü geldiğinde o üniformayı üzerinizden çıkartmanız gerektiğinde çıkartıp gene askerliğe devam edeceksiniz” dediği, telefonu alan Mehmet Ali ÇELEBİ’ nin taktik uçuşlara geçtiklerinden bahsettikten sonra “Neriman Teyzemizin direk size irtibatı bizim için daha uygun, onlar üzerinden haberleşmeyi düşünüyoruz” dediği, Durmuş Ali’ nin “bizler elimizden geleni yapacağız, sizde yapacaksınız sizden sonrakileri yetiştireceksiniz” dediği sorulduğunda; Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun bu askeri personele ülkenin düşmanları ile en iyi şekilde mücadele edebilmek için kurmay olmalarını öğütlediğini,
Askeri personelin mesai bittikten sonra ikametinde kaldıklarını ve gece yarılarına kadar kendileri ile sohbet yaptığını,
02.01.2008 günü Saat:12.21’de C. isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde “başsavcıyla niye görüşmüyorsun toplumsal haberde bu komutan bunun yazı yazmasını istedi rica etti niye söylemiyorsun yani bu sabih beye cumhuriyet gazetesinde yazı yazıyorlar şurada burada da yani bu görevi sana verdim görevinin gereğini yapmadın senin üstünü çiziyorum… şimdi Sabih Beyle bir konuş ne söyleyeceklerini biliyorsun yanına git ziyaret et yok ben ikna edemem abi sen gel anlat dersen ben senle gelir gider anlatırım bu başkomutanın emridir” dediği hatırlatılıp sorulunca; görüşmeyi yaptığı kişinin İçişleri Bakanlığında Mülkiye Başmüfettişliği yaptığını, Sabih KANADOĞLU ile görüşmesini ve Toplumsalhaber isimli sitede yazı yazmasını istediğini, Toplumsal Haberde Sabih KANADOĞLU’ nun yazı yazmasını Ali ÖZOĞLU’nun istediğini, “bu başkomutanın emridir” diye C.E. ciddiye alsın diye söylediğini,
Ercüment OVALI’nın kök hücre üzerine çalışmalar yapıldığı için bir şirket kurduğunu, Bu şirketin ortaklarını para bulmak için topladıklarını para aradıklarını anlattığını, kendisinin de maddi sıkıntı yaşan şahsa moral vermek için seni paraya boğacağım şeklinde konuştuğunu,
24.01.2008 günü saat 12.36’da Ercüment OVALI isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde, Ercüment OVALI’ nın Kuvayı Milliye Derneğine yapılan operasyonu sorduğu, şüphelinin Veli Küçük isimli şahsın bir kahraman olduğundan bahsettiği, “devletin esas devletimizin emrettiği doğrultuda doğru şeyler yapmaya devam edecez o zamanda her şeyin uzağında olursunuz” dediği ve devam eden konuşmanızda asıl amacın Veli Küçük aracılığı ile esas devletin vurulmak istendiğini, asıl amacın esas devlet olduğunu söylediğiniz ve “devlet gereğini yapar” sen merak etme dediği sorulduğunda; Ercüment OVALI’nın bu olay gündemde olduğu için düşüncelerini sorduğunu, Veli Küçük’ün ülkesini seven bir şahıs olduğunu düşündüğünü, Veli Küçük vasıtası ile ESAS DEVLET’ in Türk Silahlı Kuvvetlerinin yıpratılmak istendiğini, bu operasyonun bu yüzden yapılmış olabileceğini düşündüğünü, Türk Silahlı Kuvvetlerinin talimatları ve beyanları doğrultusunda yürümeleri gerektiğini anlattığını, “Devlet Gereğini yapar” sözü ile Genelkurmay Başkanlığını kastettiğini,
29.01.2008 günü saat 13.57’de Ercüment OVALI isimli şüpheliyle yaptığı telefon görüşmesinde; Devletin Ercüment OVALI’ nın Bedrettin DALAN ile olan ilişkilerini kendisine sorduğunu, kendisinin de bilmediğini söyleyip “Dalan la ilişkilerini bizim üzerimizden kurdursunlar dediler anladın mı, sendeki telefonu da verebilirmişsin müsaadesi var, telefonu da verebilirler dedi, sen sonra beni bilgilendirirsin bende arz edecem” dediği okunup sorulduğunda; Ercüment OVALI’nın ilaç ürettiğini, Bedrettin DALAN’ın ise bu üretmekte olan ilaçların pazarlamasını yapmak istediğini, Bunun üzerine Ercüment OVALI’ya herhangi bir sıkıntısı varsa bize bildirmesini, bu işi DEVLET aracılığı ile yapmasını istediğini, devlet sözü Genelkurmay Başkanlığını kastettiğini, Ercüment OVALI’ya sorun olur ise Neriman AYDIN vasıtası ile sıkıntılarını Genelkurmay’a anlatabileceğini söylediğini, Ercüment OVALI’ nın bir çok buluşu olduğunu, buluşlarını Genelkurmay Başkanlığına bildirdiklerini, bir sıkıntısı olduğundan Genel Kurmay Başkanlığına mektup yolu ile bilgi verdiklerini,
Ercüment OVALI’nın yaşadığı sıkıntıları Genelkurmay Başkanlığına yazdıklarını, bunun üzerine Genelkurmay Başkanlığı konu ile ilgili ayrıntı istediğini, bunun üzerine Ercüment OVALI’ ya Genelkurmay Başkanlığına bu bilgileri göndermesini istediğini,
05.04.2008 günü saat 12.53’ de Ercüment OVALI isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde; kendisinin “biz mücadeleyi veriyoruz ben İ. hocanın devletin adamı olduğunu biliyordum, A.N.S. in önüne gönderdim ismini o bunu hak etmiyordu ama ben ona bu desteği Devletim adına verdim” dediğiniz, görüşmenin devamında şahsın Neriman’ a göndereceği yazıyı tarif ederek “falan tarihe kadar Devletimizin gerekli HİSSELERİ alarak yönetimde mutlaka bulunması gerekir yoksa ben kendi başıma bu şirketi yaşatma şansına sahip değilim M.’ü de eğiteceksin M.’ ünde eğitilmeye ihtiyacı var” dediği sorulduğunda; ismi geçen İ.’in Karadeniz Teknik Üniversitesinin Rektörü olduğunu, bu şahsın rektör olması sırasında Ercüment OVALI’nın kendisine destek verdiği, ancak daha sonra İ’nin Ercüment OVALI’ ya kök hücre konusunda yardımcı olmadığı, İ.’nin rektör seçiminde arkadaşlarını aradığını, bu yüzden Devletin adına destek verdiğini söylediğini, Ercüment OVALI’nın şirket zor durumda olduğundan Neriman AYDIN’ dan Genelkurmay Başkanlığının hissesini almasını istediğini, M.A.’ın kardeşi olduğunu, Karadeniz Üniversitesinde müteahhitlik yaptığını, bu yüzden bu şekilde konuştuğunu,
Amerikan’ın, Çin ülkesinin gelişimini önlemek amacı ile Doğu Türkistanda bulunan şahısları ayaklandıracakları bilgisini öğrendiğini, Bunun üzerine Manisa ilinde Doğu Türkistanlılar çok olması nedeniyle A.A.’ den yardım istediğini, Bu yardımı isterken Devletin talimatı, Devletin emridir diyerek, şahsın bu olayla ilgilenmesini sağladığını,
Toplumsal Haber isimli sitenin kime ait olduğunu bilmediğini, Ancak Hatice BAHTİYAR ve Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahısların bu sitede görevli olduğunu, bu şahısların ricası ile kardeşi Neriman AYDIN’ da bu sitede makale yazmaya başladığını, hatta şahısların isteği üzerine Sabih KANADOĞLU’ndan da bu sitede yazması için tanıdığı C.E. vasıtası ile ricada bulunduğunu,
08.02.2008 günü saat 10.04’de B. isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde, kendisinin “ablanla herşeyi paylaşabilirsin biliyorsun ablan bu işlerin lideri konumunda bir insan ben ne isem ablanı da öyle görebilirsin, o işin orda yazı yazmasının sebebi ismi ile bir emrin gereğidir, o emir başkomutandır” dediği sorulunca, bu görüşmede Başkomutan diye kast edilen Genelkurmay başkanı olduğunu, şahsın daha iyi olarak yazıları bakması için söylediğini,
25.02.2008 günü saat 18.50’ de S. isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde; savaşınızın 12 Nisan 2007 tarihinde başladığını, düşmanın yürüttüğü Psikolojik savaşta mağlup olmamalarını söyleyerek bilgi alması için TOPLUMSAL HABER.COM isimli sitenin adresini verdiği ve “oradaki herşeyi inceliyorsun oradaki herşeyi, orayı biz orayı biz devlet organize ediyor orasını esas devlete ait anladın mı” dediği, S.’ ın “genelkurmaya falan görüştün mü” demesi üzerine kendisinin “telefonlardan telefonlarda hi çbirşey konuşmuyoruz” dediği sorulunca, 12 Nisan 2007 tarihinin ne tarihi olduğunu hatırlamadığını, Esas Devlet diye konuştuğu için şahsın Genelkurmay Başkanı ile görüşüp görüşmediğini sorduğunu, kendisine bu konuları telefonda konuşmamasını söyleyerek şahsın telefonda konuşmamasını istediğini,
10.06.2008 günü saat 11.10’da A. isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde; A.’ ın Recep Tayip ERDOĞAN’ ın 4 ayrı bankada 7 Milyon Dolarlık hesabı olduğundan bahsetmesi üzerine kendisinin “onlar türkiye de çalıp götürdükleri paralar, biz o paraları kimler üzerinden gittiğini kimlerin üzerinde olduğunu biliyoruz merak etme türkiye nin borçlarını Türkiye soyanlar ödeyecek, onları ödettirecez demedim mi, bu millete kim ihanet ettiyse kimliği kişiliği sıfatı hiç önemli değil ,kim olursa olsun, biz bunlara hep soracaz, sonları geldi, hepsinin a… si..cez, Türk Milleti ihaneti hak etmedi…Tayyip Erdoğan başbakan oldu bu ülkede, Mesut Yılmaz, Tansu Çiller, Süleyman Demirel, Ecevit tüh, o Turgut ÖZAL denen vatan Ermeni dönmesi Ermeni dölü çocuğu, onlar Türkiye nin Türkiye nin çivilerini çıkardılar, Ermeni dölleri, şimdi bunları ortadan kaldırma görevi de benim lan işte,onu yapıyorum” dediği sorulunca; bunları kızgınlıkla söylediğini,
18.01.2008 günü saat 19.50’de Ercüment OVALI isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde; kendisinin “Bizim Devletimizi kuran adam ölmedi ölmeyecek yaşıyor, o zaman o kurdurduğu eserini Tayyip gibi Abdullah gül gibi ne ediğu belirsiz alçaklara yıktırır mı, Devlet Bahçeli gibi ne ediğu belirsiz şahıslara dedikten sonra Sancar ın misafirlerini bekliyoruz demeniz üzerine, Ercüment’ in ben onu konuştum sizde hazırız dediğiniz an o çocukları toplayacak. Bakalım bi başka hoca görsünler” dediği sorulunca; Kütahya’daki büyüğümüz diye kast ettiği şahsın Halveti Tarikatının şeyhi olan Ö.D. isimli şahıs olduğunu, bu şahsın yanına arada ziyarete gitmekte olup, sohbetlerinde bulunduğunu,
07.03.2008 günü saat 11.20’ de A. isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde; “ Özgürü rahatsız ediyor benimle ilgili biliyor musun, sen niye rahatsız oluyorsun dedim, biz alçakları biliriz vatansızları da biliriz vatanlıları da sen rahat ol dedim ha ayrıca bu ülke için dedim BU ÜLKE İÇİN BİZ ÖLÜME KARAR VERMİŞ İNSANLARIZ yani onu bunu içeri alırlar falan filan diyorlar herhalde.. o ibne kılıklı görevli ama onu dağlara taşlara gönderecem, Ama o ibne kılıklı görevli hemde çoluğu çocuğu yan yana olmayacak kendi bi yere karısı bir yerde kalacak dediğiniz, devam eden görüşmede sizin oy verdiklerinize Devlet hain dedi, bunların hainlik yaptığını söyledi…PKK dan Türkiye’ nin terör örgütünden daha beter etti onları, İşte sizin oy verdikleriniz bunlar devlet önümüze inanılmaz imkan sunmuştur bu imkanları sonuna kadar kullanacağız, apo diyorum o şerefsiz apo diyorum bu Ttürk siyasetçilerinden daha şerefli” dediği sorulduğunda; görüşmeyi hatırlamadığını,
11.03.2008 günü saat 12.55’ da İ.S.isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde Türkiye’yi MHP, CHP ve AKP siyasi partilerini oy vererek parselleyip sattıklarından bahsederek, “AKP den ne farkı var MHP nin birlikte beraber devletin altını oymuyorlar mı Türkiye Cumhuriyeti Devletini birlikte sonlamıyorlar mı, Bi ermeni dönmesini cumhurbaşkanı yapmadı mı Milliyetçi Hareket Partisi” dediği, sorulunca, bu sözleri sinirle söylediğini ve Cumhurbaşkanına bu şekilde hakarette bulunduğunu,
11.03.2008 günü saat 14.49’ da İ.S. isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde, “Devlet BAHÇELİ gibi bi haine Türkiyeye ihanet eden bi haine destek verip oy veren insanlar değilmisiniz, Tayyip ERDOĞAN’dan Devlet BAHÇELİ’nin Deniz BAYKAL’dan farkı ne soruyorum söyle oda ihanet içinde oda ihanet içinde…Bir tane bir vatansız Türk ... Türk Milletinin düşmanı bir o… çocuğu şuanda Cumhurbaşkanlığı makamını işgal ediyor, benim telefonlar bak benim telefonum dinleniyor, eylem eylem ne yapıyorsunuz , ne yapıyorsunuz, hala ihanetin hala Türkiye Cumhuriyeti devletine ihanet edenlerin yanında mı olacaksınız, bu ülkenin 6 senedir bu ülkenin dağında taşında benim Diyarbakır’da Batman’ı Mardin’i Şırnak’ta izlerim var Urfa .. dediğiniz ve Irak işgali ile ilgili konuştuktan sonra onumu bekliyorsunuz o zaman , o zaman kafanıza kafalarınıza birer tane kurşun sıkın o zaman mücadele etmenin anlamı yok” dediği hatırlatılınca, İ.S.’nın MHP’yi savunması üzerine bu sözleri kızgınlıkla söylediğini,
04.01.2008 günü saat 10.15’de A. isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde, “69 senelik oyunlarını bir gecede hepsini başlarına geçireceğiz, bir daha geri gelmemek üzere, çoluk çocuklarını da cezalandıracağız kendileri yalnız olsa çoluk çocuklarını da çünkü piçler yeniden kalkar gelirler yarın o piçleri kullanırlar” dediği hatırlatılınca, burada Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan terör örgütünün isyanlar çıkardığı, bunların arkasının gelmediğinden bahsettiğini, kızgınlık ile söylenmiş sözler olduğunu,
12.03.2008 günü saat 10.58’ de A. isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde;”çok kısa bi süre sonra Türkiye’nin yönetiminde bulunacağım ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin İsrail’i tanımaktan vazgeçtiğini bütün dünya görecek o zamanda İsrail bitmiş olacak, bu psikolojik savaş bizde psikolojik savaş tarafını yürütmek durumundayız, psikolojik savaşı da olduğu üzere Y. Paşa o büyük muhteşem adam yürütecekse o zaman bize ne gerek var yani, herşeyi herşeyi o adam mı yapsın” dediği, sorulduğunda; Türkiye’nin yönetiminde bulunacağını temenni ettiğini, yönetime ne şekilde geleceğini de şu anda bilmediğini, psikolojik savaş yürütüyoruz sözü ile Türkiye’ye karşı olan şahıslarla ilgili halkı bilgilendirmeyi kastettiğini,
*06.06.2008 günü saat 23.31’de A. ve E. isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde; kendisinden sonra telefonu Neriman Aydın’ın aldığı “Talebimiz şu Devletimizi yönetmek, o günlerde çok yakın tanklar hazır burdan sana şey olsun, bu da sana müjde Zara’ya diyorum ki gece yarısı seni çağırabiliriz meclise bize şarkı türkü söylersin sabah saat dörtten sonra” dediği, sorulduğunda; talebimiz Devleti yönetmek sözü ile bu Devletin yöneticiliğini istemeklee ilgili olduğunu, görüşmede geçen sözlerin sadece Neriman AYDIN’ ın A.’ a moral olması için söylediği sözler olduğunu,
14.03.2008 günü saat 20.54’ de N. isimli şahısla yaptığınız telefon görüşmesinde N.’nin “kemal bey sizin askeri kimliğiniz yok mu” diye sorması üzerine kendisinin, “şimdi siz buralarda oturanlar bu işlerin özel olduğunu bilmiyormusunuz, telefonda bişey söylemiyorum ben telefonda bunlar söylenmez gizli olacak” dediği, N.’ in “askeri kimliği olmayanı alamıyoruz diyorlar da onun için bişey yapamıyoruz o nedenle sordum askeri kimliği varsa alabiliriz diyorlar” dediği, kendisinin “askeri kimlik yok” demesi üzerine Nergiz’ in tuğgeneral olarak tanıttığı için Şengül o nedenle yanlış anlaşma oldu” diyerek dışarıda buluşmayı teklif ettiği, sorulunca, Ş. isimli şahsın ordu evine gelen arkadaşları ile görüşmelerini istediğini, bunun üzerine Ankara Merkez Orduevine N. isimli şahısla görüşmek için gittiklerini, Orduevi girişinde ordu personeli olmadıkları için orduevine alınmadıklarını, bunun üzerine N. isimli şahsı arayarak kapıda beklediklerini söylediklerini, şahsında kendilerini orduda görevli zannettiğini,
05.06.2008 günü saat 21.36’de Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde; Durmuş Ali’nin “Kimlik üstünde mi bitti olay” diye sorması üzerine kendisinin “kimlik üstümüzde” dediği, Durmuş Ali’nin “Kimlik üstündeyse bitti abi, Üniformaya gerek yok ki” dediği sorulunca, bu görüşmeyi hatırlamadığını,
21.03.2008 günü saat 16.25’ de 0545 613 23 93 numaralı telefonu kullanan şahısla yaptığı telefon görüşmesinde K.AYDIN’ın “Ben Cudi dağına gidiyorum, ben Irak gidiyorum ben, Ben Kandil e gittim…telefonda olmaz seninle o işi telefonda mı konuşacağız, Yani kalemi kırarlar biter iş” dediği, 27.05.2008 günü saat 12.31’ de Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde Durmuş’ un “ PKK kampına falan girdik” dediği sorulunca bu görüşmeleri hatırlamadığını,
15.03.2008 günü saat 13.20’ de Ercüment OVALI isimli şahısla yaptığı telefon görüşmesinde, “Ben PKK dağa adam çıkaran adamlarla görüşüyorum ya, Ben hain miyim, Bana benim Devletim bana esas Devletim hain gözüyle bakıyor mu, Görüşmem gerekir görüşüyorum , Ben PKK lılarla görüşüyorum dağa adam çıkaran adamlarla oturup konuşuyorum ben PKK lı mıyım terör örgütü mensubu muyum terör örgütüne destek mi veriyorum orda orda bu Devletin ve Türk milletinin ihtiyacı olan bilgileri tamam mı düşmana aktarıyorum düşmana söylüyorum söylemem gerektiğini” dediği hatırlatılınca; PKK terör örgütüne eleman temin eden şahıslarla görüştüğünü, hatta Ahmet TÜRK ile de bu konuları konuştuğunu beyan etmiştir.
Savcılık beyanında;
Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan şüphelilerden; Ergün Poyraz, Kemal Kerinçsiz, Sevgi Erenerol, Sinan Aygün, Durmuş Ali Özoğlu, Ercüment Ovalı, Hamza Demir, Mustafa Balbay, İbrahim Özcan, Muhammed Murat Avar, Siyami Yalçın ve Neriman Aydın'ı tanıdığını, Genelde sohbetlerinde ülke meseleleri üzerine konuştuklarını, Ergün’ün özellikle mevcut iktidarın gitmesi gerektiğini, alternatifin CHP olduğunu söylediğini, kendisinin ise itiraz ettiğini sadece Büyük Birlik Partisine üye olduğunu, Mehmet Ali Çelebi isminde helikopter teğmeni olan şahısla Harp Okul 3.sınıftan itibaren aile dostum olan Noyan Çalışkuşu vasıtasıyla tanıştığını, Ayrıca Hava Harp okulundan isimlerini hatırlayamadığı 8-10 kişi olan çocukların oturduğu eve gelip, sohbet ettiklerini,
Zaman zaman Genelkurmay Başkanına, kardeşi Neriman ile ülke meseleleri ile ilgili mektuplar yazdıklarını, 2002 Eylül ayından beri devam ettiklerini, Hilmi Özkök paşayı pek sevmediğini,
Kütahya'dan hafız Mehmet Dumlu isimli büyüğünü 3 yıl önce ziyaret ettiğini, O zamandan beri sıkça kendisini ziyaret edip, istifade ettiğini, Ancak görüştüğü, konuştuğu askeri öğrencilerin konumları itibariyle direkt onunla görüşmelerinin doğru olmadığını söylediğini, kendi konumuna geldikleri zaman görüşmelerinin mümkün olduğunu,
Emre Çelebi mezuniyet gecesinde bira içip nizamiyede yakalanınca, sorununu Neriman'a bildirdiğini, Neriman’ın da Genel Kurmay Başkanlığına mektup yazarak askeriyede olup da bira içmeyen var mı diyerek çocuğu affedin dediği, bundan dolayı Emre’nin ceza almadığını, mezun olduğunu,
Ergenekon örgütünün yapısı ile ilgili edindiği bilgilerden sonra kafasında birçok şüphe oluştuğunu,
İkamet aramasında elde edilen CD, disket ve kasetlerin kendisine ait olduğunu, belirterek, emniyetteki anlatımını tekrarlamıştır.
Sorgu beyanında;
Emniyet ve savcılık beyanlarını kabul ettiğini, bacağındaki rahatsızlığı dolayısıyla askerlik yapmadığını, ilk olarak Ziraat Bankasında göreve başladığını, Kızılay Genel Müdürlüğünden baş müfettiş olarak emekli olduğunu, bu dosyanın şüphelilerinden Hamza Demir’i avukat Abdulkadir Erdil’in bürosunda tanıdığını, iki yıldır diyaloglarının devam ettiğini, Hamza Demir’in kendisini başka bir münasebetle tanıdığını söylemesine bir anlam veremediğini, telefon görüşmelerinde esas devlet tabirini Genelkurmay için kullandığını, bunun dışındaki birebir sohbetlerde esas devlet’den kastının Genelkurmay Başkanlığının ismini açıkça belirttiğini, Erzurum 9. Kolorduda bulunan Yarbay Ahmet Erdem’i Hukuk Fakültesinde okurken kardeşi Hakan Erdem vasıtasıyla tanıdığını, kendisine kurmaylık yönünde bir telkinde bulunmadığını, çünkü o dönemi geçtikten sonra kendisiyle tanıştığını, Türk Ortodoks kilisesi basın sözcüsü olan Sevgi Erenerol’u Ankara’dan tanıdığını, olan Ergun Poyraz vasıtası ile tanıdığını, Ergun Poyraz ‘ın Toplumsal dönüşüm yayınevinin anlaşmalı yazarı olduğunu, bu yayıneviyle irtibatının olduğunu, bu vesileyle tanıştıklarını, Ortodoks kilisesine yalnızca bir kez gittiğini, kendi görüşlerine, özellikle milliyetçilik konusundaki görüşlerine yakın gördüğü için Sevgi Erenerol’un davetine katıldığını, Ergun Poyraz’dan Hablemitoğlu cinayeti ile ilgili ayrıntılı bilgi alamadığını, Mustafa Kemal’ciyim, Atatürkçü geçinen kişilerin Mustafa Kemal ile ilgili sadece dünyevi boyutlu değerlendirmelerine katılmadığını, çünkü onun ilahi bazı güçlere de sahip olduğunu düşündüğünü, Noyan Çalıkuşu adlı subayı Selçuk’da arkadaşı olan Metin Çıtrak’ın akrabası olması sebebiyle tanıdığını, daha sonra ilişkisinin devam ettiğini, Harp okulu öğrencileri veya subaylarla doğrudan politik görüşmelerinin olmadığını, Yaşar Büyükanıt paşayla karşılaşmamasına ve tanışmamasına rağmen sanki çok yakın tanışıklıkları varmış gibi davrandığını, konuştuğu kişilere, bu bir numaranın emri diyerek etki etmeyi düşündüğünü, eceli gelen it cami duvarına işermiş sözümden kasıt yargı olmadığını, bu sözü Ergenekon tutuklamaları üzerine sarf ettiğinin doğru olduğunu, ancak bu sözü siyasiler için söylediğini, çevresinin genişliği insanlarla ilişki kurma konusundaki karakteriyle ilgili olduğunu, zaman zaman duygusal yoğunluk yaşar ve etrafın da bulunan insanları kendine mal ettiğini, ordu içerisinde ayrı bir örgütlenme amacının olmadığını, Noyan’dan önce harp okulundan hiçbir öğrenci tanımadığını, Halfetilik kişisel olarak ilgi duyduğu ve kişiye has bir durum olduğunu, Apo’nun fikirlerine yakın birisi olmadığını, siyasilere kızdığı için Apo’nun daha şerefli olduğunu söylediğini, 2010 yılında herhangi bir şey beklemediğini, tuttuğu notlar arasında kişilere ilişkin notlar olsa da bunlar fişleme amaçlı olmadığını, tarihe not düşmek adına olduğunu, her ne kadar esas Devleti her fırsatta övse de esas devletin idareye el koymasını tercih etmediğini, belli şirketlerde Genelkurmay’ın ( Esas Devletin ) hissesi olmasından kastının, Genelkurmay’dan emekli olan kişilerin kurduğu özel şirketler olduğunu, Doğu Perinçek veya ekoluyla en ufak ilişkisinin ve fikir birliğinin olmadığını, Doğu PERİNÇEK’ in karargah evleriyle kendisinin harp okulu öğrencileri ile geçtiği diyalogun bir ilgisi olamayacağını, Aylık 70 YTL. Kadar telefon görüşme ücreti ödediğini, fazla masrafı olmadığını, milliyetçilik anlayışının “Ne Mutlu Türküm Diyene” özdeyişinde ifadesini bulduğunu beyan etmiştir.
Dostları ilə paylaş: |