1. T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliğI


e-Delillerin Ve Hukuki Durumunun Değerlendirilmesi



Yüklə 14,92 Mb.
səhifə203/230
tarix30.04.2018
ölçüsü14,92 Mb.
#49575
1   ...   199   200   201   202   203   204   205   206   ...   230

e-Delillerin Ve Hukuki Durumunun Değerlendirilmesi


Ergenekon Terör Örgütüne yönelik yapılan soruşturmada çeşitli şüphelilerden ele geçirilen DEVLETİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI İÇİN ÖNERİLER (MASTIR PLAN ÖN ÇALIŞMASI) isimli dokümanda, terör örgütünün Türk Silahlı Kuvvetlerine sızma ve Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yapılanma faaliyetlerinin hedeflendiği ve bu hedefin gerçekleştirilmesi için gerekli çalışmaların yapılması gerektiği belirtilmektedir.

Soruşturma kapsamında yakalanan şüpheliler Neriman AYDIN, Kemal AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahısların Ergenekon Terör Örgütünün hedeflerini gerçekleştirme amacıyla hayati derecede önem verdikleri Türk Silahlı Kuvvetlerine sızabilmek için bir kısım Harp Okulu öğrencilerine çeşitli şekillerde ulaşarak örgüte kazandırdıkları dosya kapsamıyla ortaya çıkmış bulunmaktadır. Yine soruşturma kapsamında yakalanan şüphelilerin iddianamenin giriş kısmında belirtilen alışılmış terör örgütlerinin kullandığı yöntemlerden farklı olarak devletimizin temel kurumlarını karşılarına almak yerine devletin bütün kesimlerinde bulunan görevliler arasında örgütlenmeye çalıştıkları, bu bağlamda Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmaya özel bir önem verdikleri anlaşılmaktadır.

Ergenekon Silahlı Terör Örgütüiçinde 2002 yılında Milli Mücadele Hareketi olarak meydana getirilen bu oluşumun liderinin şüpheli Kemal Aydın olduğu hususunda dosya içeriği karşısında bir kuşku bulunmamaktadır. Örneğin şüpheli Neriman Aydın tarafından 20.02.2007 tarihinde Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahsa yazılan mektupta; Bizim düşüncemiz ise millet bu büyük davayı bir güç halinde konuşuncaya kadar Önder’i bu tür emperyalist tedbirlerden ve yaratacakları bilinçli ve amaçlı tehlikelerden uzak tutmaktır. ancak yine karar Önderimizin ve sizindir…Kemal Aydın’dan ve Ali Özoğlu’ndan birer tane daha olsaydı keşke, ama yok… yok yok.. Öncelikli görevimiz sizi gücümüzün yettiğince korumaktır…”, 09.11.2005 tarihinde Sevgi ERENEROL isimli şahsa hitaben yazılan mektupta ise; “…Türk Milletinin Ulusal uyanışında bir büyük mücadeleyi zaferle sonlandırmak üzere tarihi bir sorumluluğu üstlenen Sayın Kemal Aydın Bey…” , yine şüpheli tarafından gönderilen bir a mailde, “Kemal AYDIN benim ağabeyim... üç bucuk yıldır muhteşem bir hareketin önderliğini yapmaktadır...” ifadeleri kullanılmaktadır. Yine birçok mektup ve konuşmada şüpheli Kemal Aydın’dan “Büyüğümüz”,Büyüğümüz bir müthiş Türk olup, bize 4,5 yıldır Önderlik yapmaktadır, “Sen öyle bir insanla tanıştın ki, seni her konuda yetiştirecek, geleceğe hazırlayacak engin bir bilginin sahibidir kendisi. Zaten böyle olduğu için bizlere önderlik yapmaktadır” ifadeleri kullanılarak sözedilmekte ve yokluğunda bile kendisinden bahsolunurken olağanüstü saygı gösterilmektedir.

Şüpheli Kemal Aydın, şüpheliler Neriman, Durmuş Ali, Hatice Bahtiyar ve İbrahim Özcan’ında katıldığı 7 Ocak 2006 tarihinde yapılan bir toplantıda “Kumanda heyeti istemezse, izin vermezse hiç kimse bir sızamaz, isterseniz deneyin. Ayrıca hareketimizi yöneten kumanda heyetinde asker ve polis asla olmayacak” demek suretiyle meydana getirdikleri oluşumun işleyişi hakkında bilgiler vermektedir. Şüpheli Neriman AYDIN H. B. isimli kişiye yazdığı mektupta amaçlarına ulaşmak için kullandıkları ve kendilerinin karargâh olarak sözettiği ve muhtemel olarak Ankara İli Meşrutiyet Caddesinde bulunan bir yerle ilgili olarak; “…Meşrutiyet, Türk Ulusunun Ankara’dan yön ve yol bulmasında bir karargah merkezidir. Meşrutiyet, içeri giren insanı kendiliğinden etkileyecek zaman ve mekan üstü bir yer olmalı, havası büyülemeli, hatiplerinin söylemleri ise özellikle ilk kez gelen insanı kalbinin en hassas yerinden vurmalı, yerinde oturtmamalı, heyecanlandırmalı, ayağa kaldırmalı. Meşrutiyet kuralları sıkı, insanları sadık, Önderi’nin ışığında(şüpheli Kemal Aydın kastedilmektedir) tüm Anadolu’yu sallamalı, depremleri şiddetli olmalı… Tabii emperyalizme karşı dikkatli ve kendini korumalı. Meşrutiyet’in sırları olmalı… Fikirler ve eylemleri sadece kurmay heyeti bilmeli… Kurmay heyet arasında sır ve soru işareti olmamalı. Az insanla çok iş yapılmalı…Sayın Ergün POYRAZ bey ile de Kemal Bey’den konuşmasını isterseniz…. Kendisinin olaya çeki düzen vereceğine şüphem yoktur. ..Sizinle paylaştığım her cümle bir sırdır ve sadece Kemal Beyle paylaşılır. Karargâhın sırları sırlarımızdır. Sadece dikkat etmemiz gereken husus sırlarımızı kimlerle paylaştığımızdır” şeklindeki sözleriyle çalışma yöntemlerine ilişkin bilgiler vermektedir.

Şüpheli Neriman Aydın’ın, aşağıda ana hatlarıyla açıklandığı ve ayrıntısı da deliller kısmında verildiği şekilde terör örgütünün amaçları doğrultusunda kendisine farklı alanlarda verilen görevleri ara yönetici olarak üstlendiği ve TSK’ne örgütün sızma çalışmalarını da Kemal Aydın ile birlikte ve onun yardımcısı konumunda idare ettiği görülmektedir.

Ziraat Bankası Ankara Kurumsal bankacılık şubesinde çalışan şüphelinin, kendi alanın dışında, birçok farklı meslekteki insanlar ve farklı kurumlarla irtibatlı olduğu, Ergenekon Silahlı Terör Örgütüsoruşturması kapsamında yakalanan M.Şener ERUYGUR, Ergün POYRAZ, Sevgi ERENEROL, Durmuş Ali ÖZOĞLU, Hamza DEMİR, Ercüment OVALI, Hatice BAHTİYAR, İbrahim ÖZCAN ve bazı askeri personeli tanıdığı, Ergenekon Terör Örgütünün amaç ve hedefleri doğrultusunda bu kişilerle sık sık bir araya gelip toplantılar yaptığı, bu görüşmeleri not alarak katılmamaları halinde Durmuş Ali Özoğlu ve Kemal Aydın’a sunduğu, yine patrikhane Kıbrıs, ülkenin anayasal kurumları olan Yasama ve Yürütme ile ilgili konularda yasadışı amaçlarına ulaşmak için görüşmeler düzenlediği görülmektedir. Şüpheli Neriman AYDIN, 10.11.2003 tarihinde Ankara Ticaret Odası Başkanı şüpheli Sinan AYGÜN’e yazdığı bir mektupta; “…Ulusal güçlerin birlikte hareketi kaçınılmazdır, yardımlarınızın önemini ve anlamını Türk Tarihi altın sayfaları arasında sonsuza kadar saklayacaktır Sayın Başkan..”şeklinde örgüt adına birleştirme gayretlerine de girişmektedir 12.10.2004 tarihli H.B. isimli şahsa hitaben yazdığı başka bir mektubun da ise; “…Jand. Korg.İbrahim A. ve Jan.Korg.Mehmet Ç. ile ilgili olarak Şener ERUYGUR Paşanın onayını ya da yardımlarını talep edebilmemiz için, geçerli bir mesnedimizin olması gerekmektedir. Konuyla ilgili bana yönelteceği sorulara olumlu, dayanağı olan ve ne için olduğunu anlatabilmem için bilgi sahibi olmam gerekmektedir… Ancak bu şekilde etkili sonuç almayı sağlayabiliriz… KIRMIZI BEYAZ da çalışan kızımız Fatma ile henüz yüz yüze bir görüşme yapamadım, çünkü babası dışarı çıkmasına izin vermemekte, telefon görüşmesinin tehlikeli olabileceği ve aramızda sır kalması gereken bazı hadiselerden karşı tarafın istifade etmemesi için”, 18.03.2004 tarihinde H. B. isimli şahsa yazdığı diğer bir mektupta; “…geçen hafta sonu Jandarma Genel Komutanlığında Paşa’nın emriyle bir toplantıya çağrıldım... konuşulan ve paylaşılan konuları ancak karşılaştığımızda Size aktarabilirim.” şeklinde kullandığı ifadeler şüphelinin örgütteki konumu ve misyonu hakkında önemli bilgiler vermektedir.

Ergenekon Terör Örgütünün amaçları ve talimatları doğrultusunda Kemal Aydın’ın liderliğinde meydana getirdikleri oluşum ile faaliyette bulunan aralarında ara yönetici olarak Neriman Aydın’ında bulunduğu şüphelilerin, cebir ve şiddet kullanarak TBMM’ni ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs ile cebir ve şiddet kullanarak yürütme organını ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek suçlarını işledikleri dosya kapsamıyla ortaya çıkmış bulunmaktadır:

Örneğin, şüpheli Neriman Aydın ile birlikte şüpheliler Durmuş Ali Özoğlu ve Hatice Bahtiyar’ın da katıldığı bir toplantıda şüpheli Kemal Aydın’ın şüpheli İbrahim Özcan’a “Milli İradeye hakim olamadığınız sürece hiçbir şey yapmazsınız İbrahim Bey. Lütfen dikkat buyurum. Devlet iradesine el koyamadığınız sürece hiçbir şey yapmazsınız. , şüpheli Neriman AYDIN’ın Metin A. isimli şahsa yazdığı mektupta ise; “..birkaç yıl sonra Çankaya’da yükselen bir ateş ve tüten bir duman görürseniz, sakın şaşırmayınız... O bağımsızlığımızın dünyaya duyurulması kutlamalarının işareti olacaktır, o ateşi yakmak için sabırsızlanıyoruz.” şeklinde beyanların yer aldığı tespit edilmiştir.

Şüpheli Neriman Aydın’da ele geçen bir ajandada yazılı olan:

-“M.H.- Cumhurbaşkanı olarak düşünülüyor” ,

-“Devletimizin yeniden sahibi olduğumuzda büyük Türk Milleti olarak yapacaklarımız 10 Temmuz 2005 Çankaya ile başlayıp Türkiye Büyük Millet meclisinin yeniden açılacağından, Anıtkabir özel defterine ilk ziyaret anında yazacaklarım ile devam ettiği, Büyük önder… …Neriman Aydın 12 Şubat 2004”,

-“Lozan antlaşmasının imza günü Türkiye de resmi tatil günü ilan edilecek… Neriman aydın 10 Temmuz 2005” ,

-“Kanun Teklifi= Türkiye’deki Hıristiyanlar Türkiye’de bulunan ve kilise sahibi tüm dini görevliler (Hıristiyan-Yahudi) en kısa zamanda (Süre konulacak) … …Türk Ortadoks Kilisesi dışında …” “Tüm Jandarma il/İlçe komutanlıkları yetkilidir gereği millet adına Çankaya 8 Ocak 2005 Neriman Aydın Türkiye deki Hıristiyanlar Türk Ortadoks Kilisesi’ne bağlıdırlar. Aksi olanlar Türkiye’yi verilen sürede terk edeceklerdir. Hıristiyan Kilisesi olarak ülkemizde geçerli tek kilise ve otorite TÜRK ORTADOKS KİLİSESİDİR Çankaya, Neriman Aydın 10 Temmuz 2005”,

- “Hıyaneti Vataniye Kanunu önce kanun olarak çıkarılacak, sonra Anayasa maddesi yapılacak …”,



-“GİZLİ ÖNERGE VE GİZLİ OTURUM: Dışişleri Bakanlığı, iç işleri bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığının mevcut kadroları ile sosyal güvenceleriyle görevden el çektirilmeleri …Neriman Aydın 23 Aralık 2005 Çankaya yazdığı, devamında GİZLİ ÖNERGE VE GİZLİ OTURUM: Mustafa Kemal Atatürk’ün kabri ile ilgili notların”,

-“KANUN: Milli Güvenlik Genel Sekreterliği lav edilerek yeni baştan mason olmayan… …paylaşılacaktır 18 Şubat 2006 Neriman Aydın yazdığı, devamında KANUN: Devletimiz, Vatanımız ve Milletimizin aleyhine… …cezalandırılacaktır 18 Şubat 2006 Neriman Aydın”,

- “KANUN TEKLİFİ: Türk milleti nüfus kayıt işlemleri sırasında gerek nüfus kaydı düzenlemesinde, ve andından bu isimle yapılacak her tür vatandaşlık işlemlerinde çift isim alan vatandaşlarımız bu isimleri arasına nokta ve bu isimler kısaltma olarak kullanılmayacaktır…” şeklindeki hususlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde Ergenekon Terör Örgütünün ve bu örgüt içinde faaliyette bulunan şüphelilerin amaçları ve bu amaçlara ulaştıktan sonra yapmayı düşündükleri hususlar apaçık ortaya çıkmaktadır. Amaçlarına ulaşmaları halinde cumhurbaşkanı olacak kişinin bile belirlenmiş olması Türkiye Cumhuriyetinin karşı karşıya olduğu tehlikenin büyüklüğünü anlama açısından manidardır. Çeşitli bakanlıklarda çalışan tüm görevlilerin işten atılmaları, tüm gayrimüslimlerin ve kilise görevlilerinin (şüphelilerle birlikte Ergenekon Silahlı Terör Örgütüiçinde faaliyette bulunan Sevgi Erenerol’un basın sözcülüğünü yaptığı ve mensubu bulunduğu Türk Ortodoks kilisesi dışında) yurtdışına çıkartılmalarının ve MGK’nun ortadan kaldırılmasının planlanmış olması örgütü ve hedeflerini deşifre etmektedir.

Yasama ve yürütme organını ortadan kaldırma veya çalışamaz hale getirme amacını gerçekleştirmek için kullanacakları yöntemin cebir ve şiddet unsurunu fazlasıyla taşıdığı da dosya içeriğiyle sabittir:

Örneğin; şüpheli Neriman Aydın tarafından dönemin Jandarma Genel Komutanı olmakla birlikte Ergenekon Silahlı Terör Örgütüiçinde yönetici konumunda bulunduğu anlaşılan ve hakkında bu iddianame ile dava açılan M.Şener Eruygur’a gönderdiği bir mektubunda ülke çapında yayın yapacak bir gazete konusunda desteğini istedikten sonra; “…Türk Ulusunun bir an evvel yönetimde hakim olmasına imkanlar, fırsatlar hazırlayacağı muhakkaktır... Türk Ulusunu emperyalist, siyonist AB ve ABD ye sömürge yapmaya yemin etmiş siyasi zihniyetlere bu gazete ile ya da bir TV kanalı ile Türk Ulusunun layık göreceği tokatı atma fırsatı doğacak ve Türk Ordusunu yıpratacak bir ihtilale gerek kalmayacaktır düşüncesindeyiz. Çünkü bu kez yapacağınız bir ihtilalin Ulusal Tam Bağımsızlıktan, Ulus Devlet varlığımızdan yana olmasını, Vatan ve Devlet hainlerinin ise kafalarını almasını bekleriz” ,

Şüpheli Neriman Aydın’ın 21.02.2007 tarihinde gönderdiği e postada; biz değil intikamda ve ihanette yarışanlar ölmeli. çünkü bu vatanda yaşamayı hak etmiyorlar, bu devletin makamlarını asla hak etmiyorlar... aldıkları her nefes attıkları her adım haram onlara... haram olduğunu biz biliyoruz onlar da öğrenecekler..”,

Yine şüpheli Neriman Aydın’ın 10.01.2007 tarihinde İsmail isimli şahsa gönderdiği e postada; “…Davamız... ihaneti cezalandırmak davasıdır...”,

Şüpheli Neriman Aydın’ın 19.08.2003 tarihli Bilgi notu başlıklı alt kısmında “paşa ile yapılan görüşmeye hatırlatma notu” başlıktı notunda; “…Değerli Büyüğüm, Biz 65 yıldır Sizi bekliyoruz.... Ama ortada yoksunuz... Yolumuz ölmek ve öldürmek ihtimalleriyle doludur. Bu tehlikeyi Biz göze aldık, Siz de alıyorsanız başlayalım deriz….Farklı düşünüyorsanız bu düşüncenizden vazgeçmenizi tavsiye ederiz. 150 likler listeleri hazırlayan Türk Milleti, 150 binlikler, 15 milyonluklar listeleri de hazırlayabilecek idrak ve şuurdadır”,

Yine şüpheli Neriman Aydın’ın şüpheli Durmuş Ali ile yaptığı bir telefon görüşmesinde, “seni sorup duruyor, tabi orda çarşaflı hanımlar sağlık hizmeti almaya gelmişler Hacettepe’ye. Bunlar ne dedi annem, bunlar Atatürke başkaldıranlar dedim, anne dedim, ‘YAKINDA BUNLARI KESECEĞİZ’ dedim. Acele edin acele edin diyor, o çarşafları katlayıp koyacak yer bulamazlar merak etmeyin dedim onlara. Biraz millet ile biraz siyaset yaptık işte” dediği, Durmuş’un “ Eyvah eyvah, valla , iyi valla iyi.” dediği, şüpheli Neriman’ın da “Gerisi, çok çalışıyoruz.” Dediği konuşma içeriği gözetildiğinde Ergenekon Terör Örgütünün amaçlarına ulaşmak için kullanacağı yöntemler ortaya çıkmaktadır.

Şüpheli Ercüment OVALI’nın 31.08.2007 tarihinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar BÜYÜKANIT’a hitaben yazdığı anlaşılan mektupta; “…hatta gerektiğinde biyolojik silahlar üretebilecek bir biyoteknoloji merkezi idi…Her türlü silaha karşı tedbire sahip olmasına rağmen Biyolojik silahlarla savaşma konusunda yeterli hazırlığı olmayan ülkeme biyolojik savaş endüstrisini kurmaktır…ATİ (şüpheli Ercüment’in şirketi) tesislerinin 15 günde bu silahı üretece hale gelebilecek şekilde dizayn edilmiş olması” şeklinde kullandığı ifadeler şüphelilerin biyolojik silahlar üretme çabası içinde oldukları ve bunu temin edebilmek için dönemin Genelkurmay Başkanından yardım istedikleri da görülmektedir. Üretmeye çalıştıkları biyolojik silahları örgütün amacına ulaşabilme yolunda ne şekilde kullanmayı planladıkları hususu ise tam olarak anlaşılamamaktadır.

Şüpheli Neriman Aydın ve kendisini yöneten şüpheli Kemal Aydın’ın askerleri kanunlara karşı itaatsizliğe teşvik etmek suçunu da işledikleri anlaşılmaktadır:

Örneğin, dönemin Jandarma Genel Komutanı olan ancak gerçekte Ergenekon Silahlı Terör Örgütüadına faaliyette bulunan şüpheli M.Şener ERUYGUR’a yazdığı 05.03.2004 tarihli mektupta; Değerli Büyüğüm, 2003 Ağustos ayında şahsımı kabulünüzde Yüksek Makamlarınıza bir iki cümle ile açıklamaya çalıştığım, tedbir alabileceğiniz düşüncesiyle, özellikle Devlet-Millet ve Ülke güvenliğimizle doğrudan alakalı olan, şahsınızda Türk Silahlı Kuvvetlerinin birçok bilgi ve belgeye kolaylıkla ulaşabileceği konuyu ayrıntılı olarak bir kez daha Asıl Ellere iletmenin bir Türk Evladı olarak görevim olduğu inancındayım…Türk Ulusu bu konuda endişelidir Paşam. Bir tarikat sapığının henüz Başbakan değilken bile Kıbrıs’ı, Kıta Sahanlığını, Ermenistan, Kürdistan tavizlerini emperyalist babalarına söz vermiş icraatlarının yanında, Menderes’in yaptıkları solda sıfır kalmaktadır. Kaybettikten sonra kelle alınması Kıbrıs’ı geri getirmeyecektir”,

Yine aynı şüpheli M.Şener Eruygur’a 14.10.2003 tarihinde yazdığı mektupta; Değerli Büyüyüm, işbirlikçi siyasi kadroların sömürge anlaşmalarına parti adı fark etmeksizin korkusuzca, uyarı şeklindeki beyanlarınıza rağmen hiç çekinmeksizin imza atmalarını Siz Türk Silahlı Kuvvetlerinin her seferinde “Türk Silahlı Kuvvetleri AB’ne karşı değildir” sözlerinde buldukları cesarette ararız. Bu şekildeki ifadelerinizi Türk Milleti olarak koyacak yer bulamadığımızı itiraf etmeliyim. Çünkü Türk Ulusu bu şekildeki sözlerinizle demek ki korkulacak bir durum yoktur rehavetine ve yanılgısına kapılmakta ve ihanetleri 65 yıldır ispatlanmış biri diğerini aratmayan soysuzlara desteklerini sürdürmeğe devam etmektedirler…Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti aleyhine azınlık ruhlu, molla zihniyetli kafalar tarafından inanılmaz bir propaganda yapılarak kitleler etki altına alınmakta ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin dayanak noktası inceltilerek altı oyulmaktadır…işbirlikçi ve satılmış mevcut siyasi partilere yönlenmelerine ve emperyalist ülkeler güdümünde çeşitli yollarla istismar edilmelerine yol açan tutumlar karşısında Türk Milletini ve Türk Devletini temsilen Devletimizin yegane teminatı Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve değerli komutanlarının bu boşluğu doldurmasını beklemek bunca ihanetten sonra hakkımız diye düşünüyoruz. Türk Ulusunun Milli olan her kafasından faydalanmanızı bekliyoruz….Türk Ulusu olarak amacımız zamansız harekete geçmemek, ama geç de kalmış olmamaktır. Örgütlenmemizde ve uyanmamızda bize katkıları olacak yegâne milli güç Siz Türk Silahlı Kuvvetleri’nin olduğuna inanıyoruz. Türk Milleti bu konuda ısrar etmektedir Paşam. Plan ve program yapma, karşı düşünce üretme ve bu düşünceleri icraata dönüştürme zamanıdır. Tek bir sömürge anlaşmasının imzalanmasını ve yürürlüğe girmesini, hiç edilen tek bir Kamu kurumunun satışını durduramadığınız, durduramayacağınız içindir ki, tam bağımsızlığımızı kaybetmiş bulunuyoruz. Bu konudaki ihmalkarlıklarınızın devam etmemesi için acilen tedbir almanızı bekliyoruz. Durdurmak için kafalar koparılması gerekiyorsa, o da yapılmalıdır. Türk Ulusunun düşünceleridir. .. Türk yurdunda Türk ulusuna yakışır bir hayat istememizi bize çok görmeyeceğinizi ümit ediyor ve biz Türk Milletine gizli öncülük görevinizi yerine getirmenizi bekliyoruz…” ,

Tümgeneral Sabri D. isimli şahsa yazdığı mektupta ise; “…Türk Ulusuna 85 yıl önce biçilen sömürge gömleğini 1923- 10 Kasım 1938 den beri 66 yıldır yeniden ısrarla giydirmeye çalışan emperyalistler ve işbirlikçilerine gerekli dersi bir kez daha olmak üzere yine Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türk Ulusu birlikteliği vereceğine inancımız tamdır. Gizli Öncülüğünüz kaçınılmazdır”,

Şüphelinin 10.10.2003 tarihinde halen devam eden Ergenekon Silahlı Terör Örgütüdavası tutuklu sanıklarından olan Veli Küçük’e yazdığı mektupta ise; “Paşam, 65 yıldır ihanette sınır tanımayan 65 yıllık Ankara Hükümetlerinden aksi bir tavır ve davranış beklememiz Türk ulusu olarak gaflette olduğumuzu gösterir. Bunun bilincindeyiz. Türk Ulusu olarak bütün beklentilerimiz Türk Silahlı Kuvvetlerinin yapacaklarına yöneliktir….Bizi yanıltan Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihanette sınır tanımayanlar üzerinde etkin ve etkili olamama duruşudur.şeklinde ifadeler kullanarak TSK’ni Anayasa ve yasalarımız gereği emri altında bulunduran yasama ve yürütme organına karşı suç işlemeye teşvik ettiği, uyması gereken kanunlara itaatsizliğe teşvik ettiği görülmektedir.

Aralarında yürütme ve yasama organı üyelerinin de bulunduğu kişileri bir suç işleme kararı kapsamında siyasi, felsefi veya ırki kökenlerine bağlı olarak fişlediği de anlaşılmaktadır.

Şüpheli Neriman AYDIN’ın, Kemal AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU ile birlikte Ergenekon Terör Örgütünün hedeflerini gerçekleştirme amacıyla hayati derecede önem verdikleri Türk Silahlı Kuvvetlerine sızabilmek için bir kısım Harp Okulu öğrencilerine çeşitli şekillerde ulaşarak örgüte kazandırdıkları dosya kapsamıyla ortaya çıkmış bulunmaktadır. Ayrıca gizli tanık Kıskaç’ın, şüpheli Neriman Aydın ve Kemal Aydın’ın da aralarında bulunduğu örgütün Kuvvai Milliye uzantısının gizli bir toplantısında genç subaylara örgüt adına rozet taktığı şeklindeki beyanı şüphelilerin TSK’ne sızma konusundaki ulaştıkları aşamayı ve bu konuda ne kadar pervasız davranabildiklerinin kanıtıdır.

Ergenekon Silahlı Terör Örgütütarafından görevlendirildikleri anlaşılan şüpheliler Neriman Aydın ve Durmuş Ali Özoğlu’nun şüpheli Kemal Aydın’ın emir ve talimatları doğrultusunda hareket ettikleri, Kara Harp Okulunda okuduğu sırada Noyan Çalıkuşu ve Mehmet Ali Çelebi’yi örgüte kazandırdıkları, bu aşamadan sonra da şüpheli Mehmet Ali’nin harp okulunda okuyan diğer öğrencilerin örgüte kazandırılması konusunda kilit bir rol oynadığı, bu amaçla samimi olduğu başta soruşturma kapsamında yakalanan Eren Mumcu, Önder Koç, Hasan Hüseyin Uçar ve Yaşar Tozkoparan’ı olmak üzere arkadaşlarını bilge bir kişi olarak tanıttığı şüpheli Kemal Aydın ve Neriman Aydın ile tanıştırdığı, sonrasında da şüpheliler Kemal ve Neriman Aydın’ın yönlendirmesiyle şüpheli Durmuş Ali Özoğlu ile tanıştırılmasını sağladığı, hafta sonlarında ve her fırsatta arkadaşlarını şüpheli Kemal ve Neriman’ın evine getirdiği, bazen de dışarıda buluşmalarını temin ettiği, gece geç saatlere kadar bu gizli toplantıların sürdüğü, şüpheli Kemal’ın toplantıya katılmayanları takip ettiği, anayasal kurumlar olan yasama ve yürütme organlarının faaliyetlerini örgütün istekleri çerçevesinde nasıl sonlandıracakları konusunda bu personelleri eğittiği, sorunlarını özelikle Durmuş Ali Özoğlu aracılığıyla üst amirlerine ileterek çözdüğü, bu kişilerin askeriyede bulunan diğer arkadaşlarını da örgütün amaçlarına uygun bilgilendirmelerini sağladığı, bu hususta talimatlar verdiği, yine bu kişiler aracılığıyla beraber çalıştıkları komutanlar hakkında ya da diğer askeri okul öğrencileri hakkında özel bilgiler topladığı ve paylaştığı, Hizb-ut Tahrir Terör Örgütüne sızmalarını sağlayıp, görevlendirdiği, gizli yapılan bu toplantılarda başta şüpheli Kemal olmak üzere Neriman ve Durmuş Ali’nin Ergenekon Terör Örgütü’nün propagandasını yaptıkları, şüpheliler Kemal ve Neriman Aydın’ın bir yandan Genelkurmay Başkanlığı ile ortak hareket ettikleri ve yapılan faaliyetlerden Genelkurmay Başkanlığının haberinin bulunduğu konusunda bir hava oluşturdukları, bir yandan da subay adayı askeri öğrencilerle çok yakından ilgilenip onları etkilemeye ve güven kazanmaya çalıştıkları, yapılan bu çalışmaların sonunda adı geçen Kara Harp Okulu öğrencilerinin örgüte katılmalarının sağlandığı, örgüte bu şekilde dahil olan bu askeri okul öğrencilerinin örgütün amaçları doğrultusunda eğitilmeleri konusunda seminer adı altında programlar yapıldığı, askeri öğrencileri Türkiye Cumhuriyetinin yürütme organına karşı kışkırtarak yönlendirdikleri, bu öğrencilerin zamanla örgütün Kara Harp Okulunda şüpheli Kemal ve Neriman Aydın’ın emir ve talimatları doğrultusunda davrandıkları anlaşılmıştır.

Şüpheli ve bağlı bulunduğu Kemal Aydın tarafından görünüşte Atatürkçü olarak yetiştirildikleri söylenen askeri personel olan şüpheliler gerek dosya içerisinde bulunan telefon konuşmaları, a-mail içerikleri ve alınan ifadelerinde şüpheliler Kemal Aydın, Neriman Aydın ve hatta Durmuş Ali Özoğlu hakkında övücü takdir edici ifadeler kulanken, diğer taraftan eğitim gördükleri Kara Harp Okulu eğitim sistemini ve bağlı bulundukları komutanlarını aşağılama derecesinde eleştirmektedirler. Bu tablo karşısında askeri personel olan şüphelilerin kendi komutanlarına değil de ismi geçen şüphelilere ve dolayısıyla da örgüte gönülden bağlı oldukları açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumda örgütün TSK’ne sızma konusunda elde ettiği ürkütücü başarıyı göz önüne sermektedir.

Örneğin Noyan Çalıkuşu ve Eren Mumcu tarafından 20.02.2007 tarihinde şüpheli Neriman Aydın’a gönderilen bir a-mailde; “Değerli büyüklerim Kemal Amcam ve Neriman Teyzem… Siz büyüklerimin bizlere vermekte olduğu fikir beyanatları, ileride atılacağımız kıta hayatında bizim görevlerimiz nazarında çok stratejik bir noktaya sahip olacaktır…Siz değerli büyüklerimizin nihayetsiz büyüklükteki bilgi dağarcığından yararlanmak ve sizlerin ruhlarımızı şahlandıran değerli sözlerinizi tekrar dinlemek için huzurunuza gelmek istiyoruz. Affınıza sığınarak pazar günü eğer müsaitseniz çok değerli vakitlerinizi almak istiyoruz. Ellerinizden öper, sağlık ve mutluluğunuzun daim olmasını dileriz. Eren MUMCU, Noyan ÇALIKUŞU”,

Şüpheli Noyan Çalıkuşu tarafından gönderilen diğer bir a-mailde, “sizin gibi Atatürk ün açtığı yolu kapattırmamaya yeminli, yüksek vatan sevgisiyle dolu saygıdeğer Büyüklerimin buraya gelmesinde bir vesile olmaktan onur duyuyorum”,

Yine şüpheli Noyan Çalıkuşu tarafından 26.10.2006 tarihinde Neriman Aydın isimli şahsa gönderilen a mailde; “…Siz ve Kemal Amcamın aynı coşku ve heyecan ile biz Harbiyelilerin timsali olması dileklerimle...şeklinde şeklinde takdir, minnet ve saygı dolu ifadeler kullanırken, öte yandan “Şu zamana kadar benim örnek alabileceğim komutanım olmadı. sebebi ise bölük komutanlarının harp okuluna gönderilirken kişiliklerinden çok alaverelerle yaptıkları kariyerleri olmasıdır…her gelen komutan (okul k.) Harp Okulundaki sistemde değişiklik yapıyor. Dolayısıyla Harbiyeliler neyin doğru neyin yanlış olduğunu değerlendiremiyor. Yaptıklarını da inanarak değil yapmak için yapıyorlar “ biçiminde hakaret derecesine varan eleştirilerde bulunabilmektedirler.

Yine şüpheli Neriman Aydın tarafından 29.01.2007 tarihinde Noyan ÇALIKUŞU isimli şahsa gönderilen a-mailde; “…Türk ordusunun üst rütbedeki amerikancı -mason paşaları…” ifadeleri kullanılabilmektedir. Bir taraftan her fırsatta TSK’nin emrinde olduğunu ve esas devlet derken orduyu, başkomutan derken Genelkurmay Başkanını kastettiğini iddia eden şüphelinin diğer taraftan kahraman Türk Ordusunun üst rütbeli subayları hakkında kullandığı akılalmaz ifadeler, şüpheli Nerman’ın TSK hakkındaki gerçek düşüncesini apaçık ortaya koymaktadır. Tek başına bu ifadeler bile şüpheli Neriman ve Kemal Aydın tarafından örgüte kazandırılan askeri personel olan şüphelilerin örgütle ilişkilerini çözebilmek ve örgütün TSK üzerindeki emellerini anlayabilmek adına oldukça anlamlıdır.

Ergenekon Terör Örgütünün, diğer terör örgütlerine sızarak doğrudan ya da dolaylı olarak amacı doğrultusunda kullanma amacı doğrultusunda da şüphelinin, Kemal ile birlikte Hizb-ut Tahrir terör örgütüne sızma faaliyetini de yönettiği ortaya çıkmıştır.

Şüpheli Neriman Aydın’ın kendisine bağlı olduğu Kemal Aydın ile birlikte, Ergenekon Terör Örgütünün faaliyetleri doğrultusunda hareket eden Kuvvai Milliye Derneği ile ve bu dernekte yöneticilik yapan Durmuş Ali Özoğlu’yla, diğer taraftan da İbrahim Özcan ve Hatice Bahtiyar’la bağlantı halinde olduğu, kendi telefon görüşmelerine göre PKK ve yöneticileri ile irtibatlı olduğu hatta onlara devlete ait bazı belgeleri de verdiği, yine bu amaçla ordu içerisine sızıp Ergenekon Terör Örgütünün hedefleri doğrultusunda yetiştirdiği şüpheliler Mehmet Ali Çelebi ve Noyan Çalıkuşu’nun terör örgütü olduğu Yargıtay Kararlarıyla sabit olan Hizb-ut Tahrir’e sızmasını teşvik edip talimatlarla yönlendirdiği, bu örgüte ilişkin bilgi ve belgeleri bu kişiler vasıtasıyla temin ettiği ve Ergenekon Terör Örgütünün gelecekteki eylemlerine bu örgütü de katma planı içerisine girdiği, yapılan aramada bu şüphelilerin Hizb-ut Tahrir Terör Örgütünden temin ettikleri dökümanların şüphelinin evinde ele geçtiği anlaşılmaktadır.

Kara Harp okulunda okuyan ve sonrasında mezun olarak TSK bünyesine katılan kişileri gizli hücre yapılanması şeklinde örgütlediği, çeşitli evlerde bu kişilerin örgütün amaçları doğrultusunda teorik eğitimini sağlamak üzere bir yapılanma kurduğu, örgüte katılmalarını sağladığı ve askeri okuldan mezun olarak TSK katılan kişileri öncelikle komando olmaları ve daha sonra bu özelliklerinin yardımıyla Özel Kuvvetler Komutanlığına sızmaları ve kurmaylık sınavlarında yüksek notlar alması konusunda yönlendirdiği, bunun başarılması için şüpheli Durmuş Ali Özoğlu’nun TSK içinde tanıdığı üst rütbeli kişilerin yardımını sağladığı, şüphelinin ağabeyi Kemal Aydın ile birlikte her türlü maddi ve manevi fedakârlığa katlanarak en iyi şekilde yetişmelerini sağlayan Türk Milletine ve Türkiye Cumhuriyeti Devletine hizmet etmeleri beklenen askeri personele, T.C. Anayasasında düzenlenen devlet kavramından başka bir şekilde tanımladıkları ve Ergenekon Terör Örgütünün nihai hedeflerinden olan (devlet içindeki başka bir) ‘DEVLET’ e hizmet etme düşüncesini aşıladıkları tespit edilmiştir.

Ergenekon Terör Örgütünün, Türk Silahlı Kuvvetlerinin içine sızması ve burada sağladığı yasadışı hücre yapılanmasında ve görüştüğü diğer kişiler üzerinde etkisini arttırmak ve güven bırakmak amacıyla, ordu ile herhangi bir şekilde resmi bir bağlantısı olmamasına rağmen, zaman zaman ise Genelkurmay Başkanlığı ile irtibatlı olduğunu beyan ettiği, şüpheli Kemal ile sürekli olarak T.C.Anayasasında kurumlarıyla tanımlanan Türkiye Cumhuriyeti Devletinden farklı bir yapılanmayı bir anlamda da kendisinin ve bağlı bulunduğu örgütün ulaşma hayalini oluşturan ESAS DEVLET olarak ifade ettiği oluşum tarafından görevlendirildiğini dillendirdiği, Anayasal bir kurum olarak TSK’nin yasadışı oluşumları desteklemesinin söz konusu olmadığı gerçeğini de göz ardı ederek ifadesinde, Ergenekon Terör Örgütünün yöntemi olan güvenlik kuvvetleriyle çatışmama prensibinin gereği olarak Esas Devlet sözüyle Türk Silahlı Kuvvetlerini, 1 numara ve Başkomutan sözü ile de Genelkurmay kastettiğini iddia etmesi oldukça anlamlıdır.

Bunun dışında, Ergenekon Terör Örgütüne üye olan kişilere, özelikle askeriye gibi devlet kurumlarından, yine örgütsel bağlantı içerisinde bulunduğu kişiler aracılığıyla ihaleler kazandırdığı, bunlar arasında, Siyami YALÇIN’ın Erzurum’daki kömür ihalesini, A.T.ın Diyarbakır’daki petrol işini alması ile ilgili konuşmalarda şüphelinin ne kadar ilginç ve güçlü bağlantılar içerisinde olduğunu göstermiştir.

Şüpheliler Siyami YALÇIN ile Muhammet Murat AVAR’ıne Ankara’ya Neriman Aydın ve Kemal Aydın ile toplantı yapmak üzere geldikleri bir sırada diğer şüpheli Neriman AYDIN’ın “Burada bize Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilgili bir işiniz olursa beni arayın.” demesi üzerine, şüpheli Siyami YALÇIN’ın Neriman AYDIN’a askeri ihalelerle alakalı olarak bilgi verdiği, Erzurum’da yapılan bazı ihalelerin şüpheli Siyami Yalçın tarafından kaybedilmesi üzerine Neriman Aydın vasıtasıyla iptal girişimlerinde bulunduğu anlaşılmaktadır.Şüpheli Neriman Aydın’da ele geçen bir ajanda içinde:“ H. B. B./Yüzb. Harp okulunun kantini özel girişimciye açılıyor. İçinde bir de kitaplık ver kitap satış bölümü harp okulu öğrenci sayısı (4000 bin) hem kantin hizmeti hem de kitap satışı yapabilecek. (işletme esasları ve bedel için H.B. (Yüzb) ile görüşülecek) (Yrb) A.A. haber verdi yazması hem bilginin geldiği kaynak hem askeri makamlarca yapılan ihalelere ve Harp Okuluna gösterilen ilgi oldukça anlamlıdır.

Yine şüphelinin, örgüte kazandırdıkları askeri personel vasıtasıyla kendisine okudukları okula ve askeri öğrencilere ait istihbari nitelikte bilgi temin ettiği, bu şekilde bilgi getirenleri övdüğü, örneğin şüpheli Neriman Aydın’ın Durmuş Ali Özoğlu ile yaptığı bir telefon konuşmasında; “Çelebi çok önemli bir bilgi verdi, onu kaleme alacağım. Alıyorum, bir iki sayfa tutacak ablası. Kahramanım, onu sana gönderdiğimiz en son Harbiye ile ilgili şeye ekleyeceğiz, ama çok dehşet bir şey, rezalet yani rezalet. Yani ne sen duy ne de ben söyleyim. Rezalet bir şey, belki de biliyorsunuzdur” şeklinde ifadeler kullanmaktadır.

Şüphelinin bilgi toplama faaliyetlerinin icrası kapsamında 21.04.2004 tarihli Jd.Kd.Albay Cengiz Y. isimli şahsa hitaben yazdığı mektupta; Ziraat Bankası Dış İşlemler Operasyon Daire Başkanı Güner A Beye malum konudan Türk Silahlı Kuvvetlerinin uzun zamandır haberdar olduğunu, bu vesile ile Türk Ulusunun Devleti ile birlikte ayakta kalabilmesi için her bir bireyin katkısının vazgeçilmez olacağını, malum konudan tarafım sayesinde değil de, Türk Silahlı Kuvvetlerinin bizzat haberdar olduğunu hissettirmenizi, bu bilgilere dünya durdukça ulaşmanın geleneksel Türk Devleti bekasının bir gereği olduğunu Batılı Ülkeler Almanya, Fransa, İngiltere örnekleri vererek ifade etmenizi, bu konuyu Batılı ülkelerde Mali Polisin yaptığını, ülkemizde her kurumun Siyasi iktidarlar elinde istismar edilmesi nedeniyle ülkemiz bakımından hayati öneme haiz bu ve benzeri konuların Türk Silahlı Kuvvetlerine kaldığını belirtmenizi, Albayım özellikle bu bilgilere ulaşmak için Mahkeme Kararı çıkartmak gibi bir çözüm şeklinden asla bahsetmemenizi, bu hak ve yetkilerin Devletimizin Kurulduğu gün Mustafa Kemal Atatürk tarafından Türk Ordusuna verildiğini belirtmenizi,

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin her bilgi ve belgeye istediği anda ulaşmasının Devletimizin günümüzde getirildiği durum nedeniyle önemli olduğunu, Türk Ulusunun Türk Silahlı Kuvvetlerine güvendiğini ancak katkılarının beklendiğini ifade etmenizi önemle istirham ediyorum…“Not: Albayım toplantıdan önce Güner A. ve konuyla ilgili düşüncelerimi öğrenmek konusunda emrinize amadeyim. Dahili telefonumdan rahat konuşma imkanım bulunmaktadır.” Şeklinde çalıştığı kurumdan öğrendiği sırları ile TSK’nın kişiler ve kurumlar üzerindeki gücünü kullanarak yasadışı olarak örgüt adına bazı bilgilere ulaşmaya çalışmaktadır.

Ergenekon Terör Örgütünün, değişik kurumlar içine sızması ve kadrolaşması bağlamında, şüphelinin el konulan belgeler, alınan telefon kayıtları ve ifadesinden emniyet, yargı, üniversite, MİT, bakanlıklar vb. kurumlarda birçok kişi ile irtibatlı olduğu, bu çerçevede örgüt mensubu olan kişileri koruduğu, haklarındaki soruşturmalardan kurtardığı, kurum ihalelerinin örgüte destek veren kişilerin üzerinde kalmasını sağladığı, iş bağlantıları kurduğu tespit edilmiştir.

Ergenekon Terör Örgütünün, değişik kurumlar içine sızması ve kadrolaşması bağlamında, şüphelinin el konulan belgeler, alınan telefon kayıtları ve ifadesinden emniyet, yargı, üniversite, MİT, bakanlıklar vb. kurumlarda birçok kişi ile irtibatlı olduğu, bu çerçevede örgüt mensubu olan kişileri koruduğu, haklarındaki soruşturmalarda kurtardığı, kurum ihalelerinin örgüte destek veren kişilerin üzerinde kalmasını sağladığı, iş bağlantıları kurduğu görülmektedir. Bu kapsamda şüpheli Neriman’ın kendileriyle birlikte hareket ettiğini ve kendilerine çalıştığı kurumun içine ait çok önemli bilgileri aktardığını söylediği İçişleri Bakanlığında Mülkiye Başmüfettişi olan C.E. isimli bir kişinin aldığı disiplin cezasının iptal ve Zonguldak Vali Yardımcılığına yapılan tayininin durdurulması için Ankara 10. ve 11. İdare Mahkemelerinde açılan davaların lehlerine sonuçlanması amacıyla şüpheli M.Şener Eruygur’a ve onun talimatıyla bu işle ilgilenmesi için görevlendirildiği anlaşılan J.Alb. Cengiz Y.’a mektuplar yazmıştır. Bu mektuplarda Türk Milleti adına bağımsız yargılama yapan mahkeme hakimlerinin, Jandarma Genel Komutanı olan ancak Ergenekon Terör Örgütünde lider kadrosunda görev yapan şüpheli M.Şener Eruygur’un vereceği talimatla Adli Müşavirler tarafından aranarak baskı yapılması istenmektedir:

17.08.2004 tarihinde dönemin Jandarma Genel Komutanı olan şüpheli M. Şener ERUYGUR’a yazdığı mektupta; “Paşam, emirleriniz üzerine komutanlığınız yetkililerinden Alb. Cengiz Y. Sayın Candan E. ile irtibata geçmişlerdir. ..söz konusu Mahkemelerin davaları bir an önce sonlandırmalarında Komutanlığınız Adli Müşavirlerinin Mahkeme Başkanları ile “Sayın Candan E.’in Bakanlıktaki görevine devamının sağlanması” şeklinde yapacakları görüşmelerin zaten haklı olduğu Dava kararlarının hızlandırılması bakımından olumlu sonuç alınmasında etkili olacağını düşünmektedirler. Sayın Candan E.’in Komutanlık Yetkililerinizin de dinledikleri üzere inanılmaz ölçüde bilgilere sahip olduğu düşünülürse, Bakanlıkta kalmasının sağlanmasının Asıl Devletimiz açısından fayda temin edeceğini ifade etmişlerdir…Konuyu Yüksek Makamlarınıza iletmenin gereğine inanmaktayım Paşam. Sayın Candan E.’in Ankara’da bulunması ASIL Devletimizin menfaatleri için önemlidir, vazgeçilmezdir, bundan bir gün sonra 18.08.2004 tarihli J.Kd.Albay C.Y. isimli kamu görevlisine yazdığı iki mektupta benzer olarak; “…söz konusu Mahkemelerin davaları bir an önce sonlandırmalarında Komutanlığınız Adli Müşavirlerinin Mahkeme Başkanları ile “Sayın Candan E.’in Bakanlıktaki görevine devamının sağlanması” şeklinde yapacakları görüşmelerin zaten haklı olduğu Dava kararlarının hızlandırılması bakımından olumlu sonuç alınmasında etkili olacağını düşünmektedirler…Not: Albayım, konuyla ilgili aynı bilgiyi içeren bir notu Paşa’ya iletilmek ve bilgilenmesini sağlamak üzere Yaveri Yarbay Müfit Beyin odasındaki faksa da geçtim…Albayım, Sizleri aciliyetinden ve ehemmiyetinden haberdar ettiğim Sayın C.E. beyin T. C. ANKARA 11.İdare Mahkemesinde açılmış bulunan 2003/1001 Disiplin Cezası ile ilgili dava 2004/256 nolu kararla Sayın Candan E. lehine sonuçlanmış bulunmaktadır…söz konusu dava mesnet tutularak yine Ankara 11.İdare Mahkemesinde açılan “Zonguldak Vali Yardımcılığına tayin konulu 2004/2001 sayılı ikinci davanın da Sayın C. E. lehine sonuçlanmasına bu davanın dayanak ve örnek teşkil edeceği hususunu bilgilerinize arz eder …C. E.in Ankara’daki görevinde kalması için ikinci davada yardımlarınızı beklediğimizi belirtiyorum” şeklinde taleplerde bulunmaktadır.

Bu talepler sonucunda şüpheli M.Şener Eruygur tarafından gerekli talimatların verildiği ve hakimlere davanın istedikleri gibi sonuçlanması için baskı yapıldığı şüpheli Neriman Aydın tarafından daha sonra yazılan teşekkür mektuplarından anlaşılmaktadır: 06.09.2004 tarihinde şüpheli M. Şener ERUYGUR’a yazdığı mektupta;Paşam, Sizleri, Yüksek Makamlarınızı hayati aciliyetinden ve ehemmiyetinden haberdar ettiğim Mülkiye Baş Müfettişi, Sayın Candan E. Beyin, Ankara 11.İdare Mahkemesinde 2003/1001 Disiplin Cezası ile ilgili açılmış bulunan dava, 2004/256 nolu kararla Sayın Candan E. Beyin lehine sonuçlanmış bulunmaktadır. … söz konusu dava mesnet tutularak yine Ankara 11.İdare Mahkemesinde açılan “Zonguldak Vali Yardımcılığına tayin konulu 2004/2001 sayılı ikinci davanın da, bu durumda Sayın Candan E.Beyin lehine sonuçlanmasına dayanak teşkil edeceği hususunu bilgilerinize arz ediyor…Yüksek Makamlarınızın malumları olduğu üzere, Sayın Candan E.’in Ankara’da Mülkiye Başmüfettişliği görevinde kalmasının Asıl Devletimizin ayakta ve hayatta kalması için önemine ve gereğine inandığımızı belirtirken, Müfettiş olması nedeniyle inanılmaz bilgi ve belgelerin sahibi Sayın Candan E. Beyin bildiklerinin, Türk Ulusunun bir gün gereğini yapmak üzere Yüksek Makamlarınız nezdinde kayda alınmasının ehemmiyetine bir kez daha dikkatinizi çekmenin Türklük görevimiz olduğunu hatırlatmak istiyoruz Paşam. Arz ederiz…NOT: 1- paşam, bundan sonra elime ulaşacak bilgi ve belgeleri yine size mi yoksa Org.sayın F. T. paşamıza mı iletmeliyim, bunu izninizle öğrenmek istiyorum” , 18.01.2005 tarihinde yazılan bir diğer mektupta da; “…şahsınıza arz ettiğim Sayın Mülkiye Başmüfettişi C. E. Beyin Ankara İdare Mahkemesindeki iki davasının da Siz değerli ve duyarlı Türk Komutanının katkıları sayesinde lehine sonuçlandığını ve İçişleri Bakanlığındaki Başmüfettişlik görevine başladığını Yüksek Makamlarınıza iletmekten sevinç duymaktayız. Sayın C. E.’in Yüksek Makamlarınıza iletilmek üzere şahsıma ilettiği belgeler mektubum ekindedir. (Ek no: 3 C. E.) ) Arz ederim.” şeklinde ifadeler kullanılmakta ve mektup ekinde C.E. tarafından elde edilen belgeler bir teşekkür aracı olarak şüpheli M.Şener Eruygur’a sunulmaktadır.

Ergenekon Terör Örgütünün amacına ulaşabilmek ve askeri bir müdahale ile hedefine ulaşabilmek için ülkede bu zemini hazırlayacak kaos ve anarşi ortamı hazırlama gayreti içinde olduğu soruşturmanın bugün itibarıyla ulaştığı noktada net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Ülkemizin son yıllarda Avrupa Birliği ile tam üyelik müzakerelerine başlaması, komşularıyla ve ABD başta olmak üzere büyük devletlerle milli çıkarlarımızı gözetecek iyi ilişkiler kurma çabalarının Ergenekon Terör Örgütünü rahatsız ettiği şüphelilerin konuşmalarında görülmektedir. Örgüt bir yandan ülkemizde her fırsatta ve sahip olduğu tüm olanaklarla AB ve ABD düşmanlığını körüklemekte öte yandan bunun başarılması için bir aşama olarak gördüğü Rusya ile daha da yakınlaşılmasını savunmaktadır. Bu bağlamda şüpheli Neriman AYDIN’ın 01.02.2006 tarihinde Akhmed A. isimli şahsa gönderilen e postada; “Bu göreviniz Türk Ulusunun Rusya ile gelecekte bizlerin yönetiminde kuracağı ilişkilerde temel teşkil edecek... Kemal Abimin önderliğinde, Türk Ulusunu uyandırma ve bilgilendirme faaliyetlerimiz son hızıyla ve büyük coşkular ve katılımlarla devam etmektedir,” yine şüpheli Neriman Aydın şüpheli M.Şener Eruygur’a gönderdiği bir mektubunda; “Türk Ulusunu emperyalist, siyonist AB ve ABD ye sömürge yapmaya yemin etmiş siyasi zihniyetlere..” şeklinde ifadeler kullanmaktadır.



Açıklanan tüm bilgi ve belgeler ile bütün soruşturma işlemlerinden şüpheli Neriman Aydın’ın Kemal Aydın’a bağlı olarak Ergenekon Terör Örgütünde ara yönetici konumunda görev aldığı, TSK ve diğer terör örgütleri içine sızma faaliyetlerini ara yönetici olarak yönettiği, bir yandan yönlendirme, emir ve talimatlarıyla Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızma faaliyetleri kapsamında Kara Harp okulu içinde hücre şeklinde oluşturulmuş örgütsel bir yapılanma meydana getirdiği ve bu yapılanmayı personelin okuldan mezun olduktan sonra da muvazzaf subay olarak görev yaptıkları sırada da TSK içinde devam ettirdiği, onları örgütsel anlamda yetiştirip eğittiği, cebir ve şiddet kullanarak yürütme organını ortadan kaldırmaya yönelik olarak faaliyette bulunduğu, bunun gerçekleştirilmesi için ülkede askeri müdahale zemini yaratma çalışmalarının olduğu, örgüt üyelerini devamlı olarak Yürütme ve Yasama organına ve bu kapsamda Cumhurbaşkanına karşı bilinçli bir şekilde kışkırttığı ve hükümetin silahlı bir müdahale ile ortadan kaldırılması gerektiği hususunda sürekli propaganda yaptığı, askerleri Anayasa gereği başkomutanları olan Cumhurbaşkanına ve kanunlara karşı itaatsizliğe teşvik ettiği, bunun dışında üniversiteler, emniyet, basın ve ticari anlamda faaliyet gösteren kişilerle de örgütün amaçları doğrultusunda irtibatlı olduğu, değişik terör gruplarıyla bağlantı halinde bulunduğu, yurt dışı istihbarat toplama görevleri üstlendiği, topladığı bilgi ve belgeleri hiyerarşik yapı içerisinde üstlerine aktardığı anlaşılmakla,

Şüpheli NERİMAN AYDIN’ ın üzerine atılı ERGENEKON Terör Örgütünün ara yöneticisi olmak suçundan eylemine uyan TCK’nun 314/1,

Cebir ve şiddet kullanarak TBMM’ni ortadan kaldırmaya, kısmen veya tamamen görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs suçundan eylemine uyan TCK’nun 311/1,

Cebir ve şiddet kullanarak yürütme organını ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek suçundan TCK’nun 312/1,

Askerleri kanunlara karşı itaatsizliğe teşvik etmek suçu nedeniyle TCK’nun 319/1,

Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçunu iki kez işleme eylemine uyan eylemine uyan suç tarihinde yürürlükte olan 765 sayılı TCK’nın 232, (5237 sayılı TCK’nın 288)iki kere ayrı ayrı, (mektubun yazılma tarihi 17.08.2004 olduğu göz önüne alındığında zaman aşımının dolmamıştır.)

Kişileri bir suç işleme kararı kapsamında siyasi, felsefi veya ırki kökenlerine bağlı olarak fişlemesi eylemi nedeniyle TCK’nın 135., 43.

3713 sayılı Kanunun 5, TCK’nun 53, 58/9, 63 maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.

Yüklə 14,92 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   199   200   201   202   203   204   205   206   ...   230




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin