d-Örgütsel İrtibatlar
Diğer şüpheli ve tanık beyanları;
Eren MUMCU’nun 20.09.2008 günü Cumhuriyet Savcılığında alınan ifadesinde; “Gözaltına alınanlardan Noyan ÇALIKUŞU, Mehmet Ali ÇELEBİ, Önder KOÇ, Hasan Hüseyin (soyadını hatırlamıyor) ve Yaşar TOZKOPARAN’ı tanıyorum. Bu şahıslardan Yaşar dışındakiler ile devre arkadaşı yız. Bu şekilde tanırım. Yaşar ile aramızda ise okuldan 3 yıl fark vardır, onu da okuldan tanırım.” dediği,
Şüpheli Yaşar TOZKOPARAN’ın Cumhuriyet Savcılığında alınan ifadesinde; “Hasan Hüseyin UÇAR'ı Noyan komutanın arkadaşı olması nedeniyle onun yanında görmüştüm o şekilde tanıyorum. Biz bu kişilerle ortak herhangi bir faaliyet yürütmedik.” dediği,
Şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ’nin Cumhuriyet Savcılığında alınan ifadesinde; “Hasan Hüseyin UÇAR benim devrem ve sınıf arkadaşımdır.” dediği,
Şüpheli Önder KOÇ’un Cumhuriyet Savcılığında alınan ifadesinde; “Gözaltında bulunan şahıslardan Mehmet Ali ÇELEBİ, Eren MUMCU, Yaşar TOZKOPARAN, Noyan ÇALIKUŞU, Hasan Hüseyin UÇAR’ı tanırım.” dediği tespit edilmiştir.
Hamza DEMİR’in Emniyette verdiği ifadede; “Kemal AYDIN isimli şahıs bana yanıma birkaç tane gencin geleceğini söyledi. Bana kahvede olup olmadığımı sordu. Bana gelecek olan bu şahısların benim yanıma geleceklerini, bu şahısları ağırlamamı, onlara ikramda bulunmamı söyledi. Ben de yaklaşık bir ay kadar önce Ankara’da Konur-2 Sokak isimli adreste bulunan Buluş Çay Salonu isimli yerde Kemal AYDIN’ın bahsettiği şahıslar ile görüştüm. Kemal AYDIN isimli şahsın bana yanıma gelecek şahısların ne için geldiklerini, ne hakkında konuşacağımız hakkında bir şey söylemedi. Ben de kendisine bu şahısların neden benim yanıma geldikleri sormadım. Sadece bana bu şahıslarla oturup çay içeceğimi söyleyerek buluştuk. Kahvehaneye benim yanıma gelen şahısların isimlerini bilmiyorum. Şahıslarla kahvede oturup sıradan bir muhabbet ettik. Zaten akşamüzeri olduğu için fazla oturmadık. Bu görüşmemizde şahıslar ile tanıştık. Kendileri bana Harbiye Askeri Okulunda okuduklarını söylediler. Ancak ben şahısların gerçekten burada okuyup okumadıklarını bilmiyorum. Kemal AYDIN isimli şahsın vasıtası ile bu gelen şahıslarla tanıştım. Bu görüşmemizin başka bir amacı yoktur. Benim bu şahıslar ile görüşmemin illegal bir amacı yoktur. Ben sadece Kemal AYDIN’ın misafirleri olduğu için ağırladım. Kemal AYDIN görevini yap derken bana misafirlerini ağırlamam için söylediği bir sözdür. Ben de kendisine görevimi yapıyorum derken misafirlerini ağırladığımı, kendisini mahcup etmediğimi söyledim. Bunun dışında bu şekilde konuşmamızın her hangi bir amacı yoktur. Bana her hangi bir kimse görev vermedi. Benim görevden kastettiğim şahısların ağırlanması konusudur. Bunun dışında her hangi bir amacımız yoktur.” dediği, Cumhuriyet Savcılığındaki ifadesinde de; “Ben daha önce bu suçtan gözaltına alınıp serbest bırakıldıktan sonra iki teğmen arkadaş beni arayıp sordular bir ihtiyacın var mı yardımcı olabileceğimiz bir husus var mı diye sordular. Teğmenlerle de o şekilde tanıştım, teğmenlerin ismi Mehmet Ali ÇELEBİ ve Noyan ÇALIKUŞU'dur. Bunlarla da normal sohbet etmişizdir.” dediği tespit edilmiştir.
Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun Cumhuriyet Savcılığındaki ifadesinde; Durmuş’un 06.01.2008 günü saat 23.12'de Neriman AYDIN ile yaptıkları telefon görüşmesinde geçen Neriman'ın "Çelebi komutan vardı onu bıraktık E. için yarın Disiplin Kuruluna çıkacak ona bi hazırlık yaptık şöyle savunsun diye. İnşallah yarın öyle savunacak kendini. Geçenki olaydan dolayı savunacak. Ama Kemal amcası onunla konuştu sözlerini aldı. Herşeylerini devam edecek, yani devam, bırakmak yok devam." şeklindeki telefon konuşması sorulduğunda; görüşmede geçen Çelebi komutanın Kara Harp Okulu öğrencisi iken artık teğmen olan Mehmet Ali Çelebi olduğunu, E.’nin de aynı okulda öğrenci olup akraba olduklarını tahmin ettiğini, E’nin okuldaki disiplinsizlik olayı nedeniyle karşı karşıya kaldığı cezaya ilişkin bir konuşma olduğunu, Neriman AYDIN’ın bildiği kadarıyla bu kişilerin babalarıyla aile dostu olduğu için konuyla ilgilenmiş olduğunu, Çelebi’yi Neriman’ların evinde bir sefer gördüğünü beyan ettiği, yine aynı görüşmenin devamındaki, Neriman'ın Durmuş Ali’ye "Ablası ya laylaylomla devlet meseleleri de millet meseleleri laylaylomla nasıl olacak? Bu tarafta binler yüzlerce çocuk var ve Kemal abini dinlemek için sırada bekliyolar, bir dakika bırakmıyolar ki o Harbiyeli çocuklar yani, yeni çocuklar." şeklindeki telefon konuşması sorulduğunda; Kemal AYDIN’ın Kızılay’dan emekli ve Mehmet Ali ÇELEBİ’nin babası aile dostu olduğunu, Noyan’ın da Çelebi’nin sınıf arkadaşı olduğunu bu nedenle görüşmekte olduklarını, binlerce Harbiyeli’nin kendisi ile görüştüğünü zannetmediğini, görüşmelerin aile dostluklarından geldiğini, bu kişilerle Ankara’ya gidişlerimde görüştüğünü, kendisinin vatan ve millet sevgisi konularındaki fikirlerinden etkilendikleri için Neriman AYDIN’ın onlar için idol olduğumu söylediğini beyan ettiği, 20.03.2008 günü saat 11.11'de Durmuş Ali’nin Neriman AYDIN ile yaptığı telefon görüşmesinde Durmuş’un "Noyan falan döndü mü abla" dediği, Neriman'ın "Noyan Eğirdir’de amcası Özel Kuvvet. Amcası çok selamları var. Dün de Mehmet Ali ÇELEBİ’nin var selamı. Noyan’ı da Özel Kuvvet seçmelerinde epeyce bir sıkıştırmışlar." dediği, Durmuş’un "İyi çok iyi, yok o çocuk güzel şeyler yapacak." dediğiniz, Neriman'ın "İnşallah sayende amcaları valla sayende, hep sen onlara idol oldun, örnek oldun gıptayla seni izliyorlar." şeklindeki telefon görüşmesi sorulduğunda; görüşmede geçen Noyan’ın Mehmet Ali Çelebi’nin sınıf arkadaşı olduğunu artık teğmen olduğunu, Eğridir’deki eğitimlerin zorluklarından bahsettiklerini, o çocuklar kendi kitaplarını okudukları için onu bir idol olarak gördüklerini Neriman Aydın’ın söylediğini beyan ettiği, 19.04.2008 günü saat 09.32'de Durmuş Ali’nin Neriman Aydın ile yaptığı görüşmede Neriman'ın “Akşama seninkiler vardı, Çelebi ile Kemal abin. Dedim Kahraman benden her hafta rapor alıyor dedim bunların durumu nasıl diye. Noyan diyo ki ablası, amcası “Kırmızı Beyaz” okuyorum dağda. Dedim ki ya şu amcanın şimdi gözüne girdin ha, dedim. Eğridir’in dağlarında kitap okuyasın, tamam mesele yok. Valla okuyom Neriman teyze dedi, herkese de okutturuyom dedi." dediği, Durmuş’un "Valla okuyorsa güzel işte tamam valla Noyan yırttı yani şimdilik. Valla benim çocuklara hepsine mecbur koşuyorum ya, en az iki kitap olacak çantasında. İlkinde mırın kırın ettiler, abi yani o şartları biliyosun filan, öyle yok dedim yok yok yok. Sıçtırmayın şartına, vurulduğunuzda yaralı yatacaksınız, kitap okuyacaksınız kitap okuyacaksınız o zaman." dediği şeklindeki telefon konuşmaları sorulduğunda; Neriman’ın ona rapor vermekten bahsetmesindeki kastın Noyan’ın kitap okuyup okumadığını söylemesi olduğunu, çocukların hepsine mecbur koşuyorum derken Mehmetçik dershanelerine gönderdiği kitaplar ve oradaki öğretmenlerden bahsettiğini beyan ettiği anlaşılmıştır.
Şüpheli Noyan ÇALIKUŞU’nun telefon irtibatları ile ilgili yapılan çalışmalar sonucunda;
Şüpheli Önder KOÇ ile 51 kez görüştüğü, Şüpheli Eren MUMCU ile 441 kez görüştüğü, Şüpheli Neriman AYDIN ile 327 kez görüştüğü, Şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ ile 515 kez görüştüğü, Şüpheli Hatice BAHTİYAR ile 4 kez görüştüğü, Şüpheli Kemal AYDIN ile 201 kez görüştüğü, Şüpheli Hamza DEMİR ile 59 kez görüştüğü, Şüpheli Durmuş Ali ÖZOĞLU ile 77 kez görüştüğü, Şüpheli Hasan Hüseyin UÇAR ile 6 kez görüştüğü, Şüpheli Yaşar TOZKOPARAN ile 96 kez görüştüğü tespit edilmiştir.
e-Delillerin Ve Hukuki Durumunun Değerlendirilmesi
Ergenekon Terör Örgütüne yönelik yapılan soruşturmada çeşitli şüphelilerden ele geçirilen DEVLETİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI İÇİN ÖNERİLER (MASTIR PLAN ÖN ÇALIŞMASI) isimli dokümanda, terör örgütünün Türk Silahlı Kuvvetlerine sızma ve Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yapılanma faaliyetlerinin hedeflendiği ve bu hedefin gerçekleştirilmesi için gerekli çalışmaların yapılması gerektiği belirtilmektedir.
Gizli tanık Kıskaç’ın beyanlarında, şüpheli Kemal ve Neriman Aydın’ın da aralarında bulunduğu örgütün Kuvayı Milliye uzantısının gizli bir toplantısında genç subaylara örgüt adına rozet takıldığı belirtilmektedir.
Soruşturma kapsamında yakalanan şüpheliler Kemal AYDIN, Neriman AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU isimli şahısların Ergenekon Terör Örgütünün hedeflerini gerçekleştirme amacıyla hayati derecede önem verdikleri Türk Silahlı Kuvvetlerine sızabilmek için bir kısım Harp Okulu öğrencilerine çeşitli şekillerde ulaşarak örgüte kazandırdıkları dosya kapsamıyla ortaya çıkmış bulunmaktadır. Yine soruşturma kapsamında yakalanan şüphelilerin iddianamenin giriş kısmında belirtilen alışılmış terör örgütlerinin kullandığı yöntemlerden farklı olarak devletimizin temel kurumlarını karşılarına almak yerine devletin bütün kesimlerinde bulunan görevliler arasında örgütlenmeye çalıştıkları, bu bağlamda Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmaya özel bir önem verdikleri anlaşılmaktadır.
Bu amaç doğrultusunda hareket eden ve bu amacı gerçekleştirme konusunda Ergenekon Silahlı Terör Örgütütarafından görevlendirildikleri anlaşılan şüpheliler Neriman AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun şüpheli Kemal AYDIN’ın emir ve talimatları doğrultusunda hareket ettikleri, Kara Harp Okulunda okuduğu sırada bir şekilde ulaştıkları şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ’yi örgüte kazandırdıkları, bu aşamadan sonra da şüpheli Mehmet Ali’nin harp okulunda okuyan diğer öğrencilerin örgüte kazandırılması konusunda kilit bir rol oynadığı, bu amaçla samimi olduğu başta Noyan ÇALIKUŞU olmak üzere soruşturma kapsamında yakalanan şüpheliler Eren MUMCU, Önder KOÇ, Hasan Hüseyin UÇAR ve Yaşar TOZKOPARAN’ı bilge bir kişi olarak tanıttığı şüpheli Kemal AYDIN ve Neriman AYDIN ile tanıştırdığı, şüpheli Noyan ÇALIKUŞU’nun Kara Harp Okulunda Ergenekon Silahlı Terör Örgütübünyesinde meydana getirilen hücre yapılanmasında Mehmet Ali ÇELEBİ’den sonra yer aldığı ve bu şüphelinin yardımcısı konumunda bulunduğu, sonrasında da şüpheliler Kemal ve Neriman AYDIN’ın yönlendirmesiyle şüpheli Durmuş Ali ÖZOĞLU ile tanıştırılmasını sağladığı, hafta sonlarında ve her fırsatta arkadaşlarını şüpheli Kemal ve Neriman’ın evine getirdiği, bazen de dışarıda buluşmalarını temin ettiği, gizli yapılan bu toplantılarda başta şüpheli Kemal olmak üzere Neriman ve Durmuş Ali’nin Ergenekon Terör Örgütü’nün propagandasını yaptıkları, şüpheliler Kemal ve Neriman AYDIN’ın bir yandan Genelkurmay Başkanlığı ile ortak hareket ettikleri ve yapılan faaliyetlerden Genelkurmay Başkanlığının haberinin bulunduğu konusunda bir hava oluşturdukları, bir yandan da subay adayı askeri öğrencilerle çok yakından ilgilenip onları etkilemeye ve güven kazanmaya çalıştıkları, yapılan bu çalışmaların sonunda adı geçen Kara Harp Okulu öğrencilerinin örgüte katılmalarının sağlandığı, örgüte bu şekilde dahil olan bu askeri okul öğrencilerinin örgütün amaçları doğrultusunda eğitilmeleri konusunda seminer adı altında sık sık gizli toplantılar yapıldığı, askeri öğrencileri Türkiye Cumhuriyetinin yasama ve yürütme organına karşı askeri okul öğrencilerini kışkırtarak yönlendirdikleri, Mehmet Ali ÇELEBİ tarafından örgüte kazandırılan şüpheli Noyan ÇALIKUŞU’nun bundan sonra diğer örgüt mensuplarıyla birlikte örgütün amaçları doğrultusunda aktif olarak faaliyette bulunduğu, örgütün muvazzaf olarak TSK bünyesine katıldıktan sonra da devam eden Harp Okulu içindeki hücre yapılanmasını Mehmet Ali ÇELEBİ’nin şüpheli Noyan Çalıkuşu’nun yardımı, şüpheli Kemal ve Neriman AYDIN’ın emir ve talimatları doğrultusunda yönettiği anlaşılmaktadır.
Harp Okulu içindeki hücre yapılanmasını örgütün Kara Harp Okulundaki sorumlusu konumundaki Mehmet Ali ÇELEBİ’nin Noyan ÇALIKUŞU’nun da yardımıyla ve şüpheli Kemal ile Neriman AYDIN’ın emir ve talimatları doğrultusunda yönettiği anlaşılmaktadır.
Şüphelilerin Kemal ve Neriman AYDIN’a okudukları okula ve askeri öğrencilere ait istihbari nitelikte bilgi temin ettiği, bu çalışmaları nedeniyle örgütteki üstlerinin takdirini kazandıkları, örneğin şüpheli Neriman AYDIN’ın Durmuş Ali ÖZOĞLU ile yaptığı bir telefon konuşmasında; “Çelebi çok önemli bir bilgi verdi, onu kaleme alacağım. Alıyorum, bir iki sayfa tutacak ablası. Kahramanım, ona sana gönderdiğimiz en son Harbiye ile ilgili şeye ekleyeceğiz, ama çok dehşet bir şey, rezalet yani rezalet. Yani ne sen duy ne de ben söyleyim. Rezalet bir şey, belki de biliyorsunuzdur” şeklinde ifadeler kullandığı, faaliyetlerinin deşifre olmaması için şüphelinin diğer arkadaşları gibi çalışmalarını gizlice yürüttüğü, kendi aralarındaki örgütsel irtibatı sağlamak için sivil kişiler aracılığıyla temin ettikleri isim ve yer kaydı bulunmadığını söyledikleri özel cep telefonu hattı kullandığı, örgüt üyelerinin sızma ve örgütlenme faaliyetlerinin tespit edilmesini önlemek için karşı bir önlem olarak birbirleriyle aralarındaki ilişkileri normal arkadaşlık ve dostluk ilişkisiymiş gibi gösterme çabasına girdiği, askeri okul içinde örgüt faaliyetlerini hücre tipi yapılanma şeklinde sürdürdüğü, oluşan hücre yapılanmasında tüm örgüt üyelerinin birbirlerini tanımadıkları görülmektedir.
Şüpheli Noyan ÇALIKUŞU’nun, şüpheliler Kemal AYDIN, Neriman AYDIN, Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun talimatları doğrultusunda örgüt üyelerini aşama olarak öncelikle komando olma ve daha sonra bu özelliklerinin yardımıyla Özel Kuvvetler Komutanlığına sızma yönündeki teşviklerini yerine getirmek için azami gayret sarf ettiği, kendisinde de oluşan bu bilincin örgüt üyelerinde oluşturulması için azami özen gösterdiği ve kayıtlı konuşmalardan ve şüphelilerin ifadelerinden açıkça anlaşılmaktadır.
Şüphelinin diğer şüphelilerle aralarında geçen konuşmalarda Ergenekon Terör Örgütünün hedeflerinden olan Yasama ve Yürütme organını cebren ortadan kaldırmanın bir gereği olarak sürekli siyasi konularda yorum ve değerlendirmeler yaptığı, bu bağlamda terör örgütünün kendi görüş ve düşüncelerine aykırı siyasi parti ve görüşlere karşı son derece tahammülsüz, şiddet içerikli konuşmalar yaptığı, demokratik seçimle iktidara gelmiş yürütme organını ve faaliyetlerini sürekli tahkir edip aşağıladığı ve kendisinde oluşturulan ihanet içinde olduğu kabulünden hareketle karşı eylem ve yasadışı girişim arayışında olduğu, buna bağlı olarak şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ ile birlikte 30 Ağustos Zafer Bayramında özellikle Cumhurbaşkanı ve/veya Başbakan’a karşı bir eylem planı hazırlığı içinde olduğu, bu çerçevede tören resmigeçidi sırasında resmigeçitte kullanılan tankın/tankların törende bulunan Cumhurbaşkanı ve/veya Başbakan’a karşı vahim bir eylemde kullanmayı düşündüklerini ima ederek konuştuğu telefon konuşmalarıyla tespit edilmiştir.
Ergenekon Terör Örgütünün amacına ulaşmak için kullandığı yöntemlerinden biri olduğu bilinen, naylon terör örgütleri kurma, mevcut terör örgütlerine sızma, kontrol altında tutma ve amacı doğrultusunda kullanma faaliyetleri çerçevesinde, yerleşik Yargıtay kararlarıyla 3713 sayılı Yasa kapsamında terör örgütü olarak kabul edilen Hizbuttahrir terör örgütüne örgütün talimatı doğrultusunda şüpheli Noyan ÇALIKUŞU’nun yardımlarıyla Mehmet Ali ÇELEBİ’nin sızdığı, bunun için Mehmet Ali ÇELEBİ’nin kendisini muhasebeci olarak tanıtarak tanışmış olduğu taksi şoförü ve aynı zamanda Hizbuttahrir Terör Örgütü üyesi olan Süleyman SOLMAZ ile temas kurdukları, şüpheli Neriman AYDIN’ın ikametinde bulunan “Hizbuttahrir” yazılı örgütsel doküman ile bunun altındaki, “Süleyman” “Ulus kiler çarşı girişindeki Türkcell telefoncu Rıza arkadaşı” “Keçiören sanatoryum konuşma yerleri” “Her hafta toplantı yapılıyor, ayda bir büyük toplantı” “Aşama aşama hazırlık” “Senin bu kitaba geçmen için altı ayın var” “Bu iş için hiçbir şey talep etmeyen hocalarımız var” “CD ler kalabalık ortamda izleyin” “Telefonda kayıtları sayı olarak yapıyorlar 11 numara 7 numara gibi” şeklinde yazılar bulunan not kağıdının şüpheli Mehmet Ai ÇELEBİ tarafından şüpheli Süleyman SOLMAZ’dan temin edildiği, şüpheli Noyan ÇALIKUŞU’nun Mehmet Ali ÇELEBİ ile birlikte katıldığı bir Hizbuttahrir Terör Örgütü toplantısında cep telefonuyla resimler çektiği, böylece şüpheli Mehmet Ali ÇELEBİ’nin Süleyman SOLMAZ vasıtasıyla Hizbüttahrir Terör Örgütüne sızmasına katkı sağladığı, bu şekilde elde ettikleri bilgileri üyesi bulunduğu Ergenekon Terör Örgütünde şüpheli Neriman AYDIN başta olmak üzere diğer üyelerine verdiği, şüpheli Kemal AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun yaptıkları görüşmede, Kemal'in "Benim Özel Kuvvetlerim, Hizbuttahrir’in belgelerini falanı filanı topladı yalla…taksici şoförle konuşurken Hizbuttahrirci olduğunu anladı, telefonunu aldı ondan o bizim çiroz…Ondan sonra o Noyan’la birlikte Cumartesi Pazar kayda aldılar resimlerini çektiler adamın” dediği, Durmuş Ali’nin "Mehmet Ali mi becerdi bu işi" dediği, Kemal'in de "He Mehmet Ali, abi ben sana söyliyim o çocuk valla geleceğin genelkurmayı" dediği ve bu şekilde şüpheli Noyan ÇALIKUŞU’nda ve Mehmet Ali ÇELEBİ’den takdirle sözettiği anlaşılmaktadır.
Şüpheli Kemal AYDIN ve kendisine bağlı olarak çalışan Neriman AYDIN tarafından görünüşte Atatürkçü olarak yetiştirildikleri söylenen askeri personel olan şüpheliler gerek dosya içerisinde bulunan telefon konuşmaları, a-mail içerikleri ve alınan ifadelerinde şüpheliler Kemal AYDIN, Neriman AYDIN ve hatta Durmuş Ali ÖZOĞLU hakkında övücü takdir edici ifadeler kulanken, diğer taraftan eğitim gördükleri Kara Harp Okulu eğitim sistemini ve bağlı bulundukları komutanlarını aşağılama derecesinde eleştirmektedirler. Bu tablo karşısında askeri personel olan şüphelilerin kendi komutanlarına değil de ismi geçen şüphelilere ve dolayısıyla da örgüte gönülden bağlı oldukları açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumda örgütün TSK’ne sızma konusunda elde ettiği ürkütücü başarıyı gözler önüne sermektedir.
Örneğin Noyan ÇALIKUŞU ve Eren MUMCU tarafından 20.02.2007 tarihinde şüpheli Neriman AYDIN’a gönderilen bir a-mailde; “Değerli büyüklerim Kemal Amcam ve Neriman Teyzem… Siz büyüklerimin bizlere vermekte olduğu fikir beyanatları, ileride atılacağımız kıta hayatında bizim görevlerimiz nazarında çok stratejik bir noktaya sahip olacaktır…Siz değerli büyüklerimizin nihayetsiz büyüklükteki bilgi dağarcığından yararlanmak ve sizlerin ruhlarımızı şahlandıran değerli sözlerinizi tekrar dinlemek için huzurunuza gelmek istiyoruz. Affınıza sığınarak pazar günü eğer müsaitseniz çok değerli vakitlerinizi almak istiyoruz. Ellerinizden öper, sağlık ve mutluluğunuzun daim olmasını dileriz. Eren MUMCU, Noyan ÇALIKUŞU”,
Şüpheli Noyan ÇALIKUŞU tarafından gönderilen diğer bir a-mailde, “sizin gibi Atatürk ün açtığı yolu kapattırmamaya yeminli, yüksek vatan sevgisiyle dolu saygıdeğer Büyüklerimin buraya gelmesinde bir vesile olmaktan onur duyuyorum”,
Yine şüpheli Noyan ÇALIKUŞU tarafından 26.10.2006 tarihinde Neriman AYDIN isimli şahsa gönderilen a mailde; “…Siz ve Kemal Amcamın aynı coşku ve heyecan ile biz Harbiyelilerin timsali olması dileklerimle...”şeklinde takdir, minnet ve saygı dolu ifadeler kullanırken, öte yandan “Şu zamana kadar benim örnek alabileceğim komutanım olmadı. sebebi ise bölük komutanlarının harp okuluna gönderilirken kişiliklerinden çok alaverelerle yaptıkları kariyerleri olmasıdır…her gelen komutan (okul k.) Harp Okulundaki sistemde değişiklik yapıyor. Dolayısıyla Harbiyeliler neyin doğru neyin yanlış olduğunu değerlendiremiyor. Yaptıklarını da inanarak değil yapmak için yapıyorlar “ biçiminde hakaret derecesine varan eleştirilerde bulunabilmektedirler.
Yine şüpheli Neriman Aydın tarafından 29.01.2007 tarihinde Noyan ÇALIKUŞU isimli şahsa gönderilen a-mailde; “…Türk ordusunun üst rütbedeki amerikancı -mason paşaları…” ifadeleri kullanılabilmektedir. Bir taraftan her fırsatta TSK’nin emrinde olduğunu ve esas devlet derken orduyu, başkomutan derken Genelkurmay Başkanını kastettiğini iddia eden şüphelinin diğer taraftan kahraman Türk Ordusunun üst rütbeli subayları hakkında kullandığı akıl almaz ifadeler, örgütün TSK hakkındaki gerçek düşüncesini apaçık ortaya koymaktadır. Tek başına bu ifadeler bile şüpheli Neriman ve Kemal Aydın tarafından örgüte kazandırılan askeri personel olan şüphelilerin örgütle ilişkilerini çözebilmek ve örgütün TSK üzerindeki emellerini anlayabilmek adına oldukça anlamlıdır.
Açıklanan tüm bilgi ve belgeler ile bütün soruşturma işlemlerinden şüpheli Noyan Çalıkuşu’nun; şüpheliler şüpheli Kemal AYDIN, Neriman AYDIN ve Durmuş Ali ÖZOĞLU ile Mehmet Ali ÇELEBİ’nin yönlendirme, emir ve talimatlarıyla Ergenekon Terör Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızma faaliyetleri kapsamında Kara Harp okulu içinde hücre şeklinde oluşturulmuş örgütsel bir yapılanma meydana getirdiği ve bu yapılanmayı okuldan mezun olduktan sonra da muvazzaf bir subay olarak görev yapmaya başladığı TSK içinde de devam ettirdiği, şüpheli Eren MUMCU ile Noyan ÇALIKUŞU’nun yaptıkları bir konuşmada “zaten yeminlerimizi de bugünler için yaptık” sözünden de anlaşıldığı üzere örgüt içindeki bu hücre yapılanması üyelerinin çok gizli ve yeminli bir bağlılık ilişkisi içerisinde oldukları, örgüt üyelerinin birbirlerine devamlı olarak Yürütme organına, Başbakana ve Anayasa gereği Başkomutanları olan Cumhurbaşkanına karşı bilinçli bir şekilde kışkırtıkları ve yürütme organının silahlı bir müdahale ile ortadan kaldırılması gerektiği hususunda sürekli propaganda yaptığı, bir suç işleme kararı kapsamında kişilerin siyasi felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydetme suçunu da işlediği anlaşılmakla,
Şüpheli Noyan ÇALIKUŞU’nun üzerine atılı ERGENEKON terör örgütünün üyesi olmak suçundan eylemine uyan TCK’nun 314/2,135/1-2,43 ve 3713 sayılı Kanunun 5, TCK’nun 53, 58/9, 63 maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
Dostları ilə paylaş: |