Şüpheli Levent Ersöz ün, Bursa’da istihbarat elemanı olarak kullandığı şüpheli Yüksel Dilsiz’e yaptırdığı illegal işler sebebiyle jandarma istihbarat daire başkanlığına atandığı, Mehmet Şener Eruygur’la önceden tanıştıkları ve Ankara’da ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜNÜN talimatları doğrultusunda yürütme organını devirmeye yönelik olarak faaliyete geçen Cumhuriyet Çalışma Grubu adı altındaki oluşumu kurdukları, bu oluşumda alınan kararların uygulanması için emrinde görevli Hasan Atilla Uğur, Mustafa Koç, Cihandar HasanH. ve diğer görevlilerle birlikte koordineli olarak çalıştıkları anlaşılmıştır.
Şüphelinin jan. Gn. Kom. Mehmet Şener Eruygur çağırıyor diye birçok medya yöneticisi ve gazeteciyi komutanlığa çağırıp Hasan Atilla Uğur’la birlikte görüştükleri, yaptıkları bütün görüşmeleri gizli kameraya kaydedip daha sonra gizli evrak gibi dökümlerini yapıp Cumhuriyet Çalışma Grubu devre raporlarında anlattıkları, yapılan çekimlerin illegal olması sebebiyle resmi kayıtlara aktarılmayıp, Cumhuriyet Çalışma Grubu özel istihbarat adı altında Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün arşivine aktardıkları, şüphelinin emekliliği döneminde de örgütsel içerikli gizli toplantılara katıldığı, ayrıca kent otelde yapılan toplantılara sürekli iştirak ettiği tespit edilmiştir.
Mustafa Ali Balbay ile bir kere görüştüğünü beyan etmiş ise de kendi bilgi sayar notlarında hemen hemen haftada darbe çalışmalarına yönelik toplantılar yaptıkları toplantılarda haftalık gelişmeleri ve yapılması gereken işleri Mustafa Ali Balbay aktardıkları, buna rağmen aralarındaki örgütsel ilişkiyi gizlemek amacıyla görüşmelerini ifadeden kaçındığı, Mustafa Ali Balbay’ın da aracılık yapmak suretiyle şüphelilerden aldığı bilgileri İlhan Selçuk ve örgütün diğer üst düzey sorumlularına ilettiği, yapılan faliyetlerin Cumhuriyet Çalışma Grubu gizli toplantılarında kararlaştırılıp uygulamaya geçirildiği anlaşılmıştır.
Şüphelinin emekli olduktan sonrada örgütsel irtibatlarını devam ettirerek yapılan örgütsel içerikli gizli toplantılara katıldığı, nitekim emekliliktede devam eden bu irtibatın İlhan Selçukun yakalanmasından sonra şüphelinin kızı tarafından örgütün yöneticilerinden olan şüpheli Mehmet Şener Eruygura telefonada ‘babamı rahat bırakın kalpten gidecek’ şeklindeki ifadesinden de açıkça anlaşılmaktadır.
Şüphelinin 1 Temmuz 2008 tarihinde yapılan eş zamanlı operasyondan bir şekilde haberdar olup bir gün önce yurt dışına kaçtığı, uzun süre yurt dışında kalmasına rağmen ameliyat olmak için Türkiye ye İvan adına tanzim edilmiş sahte bir pasaportla Zonguldak’tan deniz yoluyla giriş yaptığı, özel bir hastaneye ameliyat olmaya gittiğinde damadı ile birlikte Mehmet Orhan G. adına tanzim edilmiş sahte kimlikle yakalandığı. Şüphelinin üst aramalarında şifreli çaldırma ve görüşme notları ile çok sayıda sim kartın çıktığı, şüphelinin istihbaratçı olması nedeniyle kendini teknik takipten kurtarabilmek amacıyla şifreli görüşmeler yaptığı, Ergün Poyraz İsmail Yıldız, Hakan Şanlı, Mehmet Şener Eruygur, Hayrullah Mahmut Özgür’le doğrudan irtibatlarının bulnduğu anlaşılmaktadır.
Yürütme organını devirmeye teşebbüs eylemlerine fiilen iştirak ettiği ayrıca yüzlerce kişinin siyasi felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydetme suçunu da işlediği anlaşılmakla,
Silahlı örgütünün ara yöneticisi olmak suçunu işlediğinden, eylemine uyan TCK’nun 314/1 Maddesi,
Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellmeye teşebbüs ettiğiniden, eylemine uyan TCK’nun 311/1 maddesi,
Cebir ve şiddet kullanarak yürütme organını ortadan kaldırmaya teşebbüs ettiğiniden, eylemine uyan TCK’nun 312/1,
Halkı Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı bir isyana tahrik ettiğinden, eylemine uyan TCK.nun 313/1,
Kişilerin siyasi felsefi veya dini görüşlerine, ırki kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlaki eğilimlerine, cinsel yaşamlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydetme suçundan eylemine uyan TCK.nun 135/2, 43,137/1-a,
Sahte evrak kullanmak suçundan eylemine uyan, TCK’nun 204/1,
3713 sayılı Kanunun 5, TCK’nun 53, 58/9, 63 maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
4- Şüpheli Hasan Atilla Uğur a-Savunmaları, Emniyet Beyanında
Susma hakkını kullanmıştır.
Şüpheli Savcılık Beyanı
Susma hakkını kullanmıştır.
Şüpheli Sorgusunda:
Emniyet ve savcılıkta ifade vermediğini, suçlandığı konu hakkında aynı branşta hizmet ettiği kişilerin yanında beyanda bulunmak istemediğini, savcılığa geldiğinde gösterilen evraklar kimi basın yayın organlarına da konu olmuş ve belli bir oyunun parçası olduğunu düşündüğü dokümanlar olduğunu, bu tür bir örgütlenme ile irtibatlı gösterilmenin ağrına gittiğinden bu aşamalarda ifade vermediğini, Muvazzaf olduğu dönemde Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı Teknik İstihbarat Daire Başkanı olarak görev yaptığını, bu dönemde doğal olarak kendisine yoğun bir şekilde istihbarat akışı olduğunu, bununla alakalı arşivlemesinin bulunduğunu, kişilerle alakalı fişleme olarak iddia edilen kayıtların göreviyle alakalı yerine getirdiği işlemler olduğunu, emekli olduktan sonra bu bilgilerin çoğunu kurumuna iade ettiğini, ancak aramalar sırasında el konulan belgeler arasında bu tip belgeler ise tamamıyla gözden kaçtığı için iade edilmeyen belgeler olduğunu, bir senedir emekli olduğunu, altı aydan beri merkezi Ankara'da olan savunma sanayi ile ilgili bir şirketinin olduğunu, dosyada ismi geçen Bülent G.'yı, Minex danışmanlık şirketi sahibi olarak 4 yıldır tanıdığını, herhangi bir ticari ortaklığının bulunmadığını, Bülent’in ticari birikiminden şirketi için bir yararı olacağını düşündüğü için yoğun bir diyalog içinde olduğunu, mesleki yönerge gereği muvazzaf subay olduğu dönemde kod adının Kürşat Bozkurt olduğunu, bu ismini bilenlerin zaman zaman bu isimle hitap ettiklerini, dosyanın şüphelilerinden Barbaros Hayrettin Altıntaş ile akrabası olan devre arkadaşı Ali Ergülmez vasıtasıyla tanıştığını ve muhtaç olduğundan işe yerleştirdiğini, bu yüzden Bülent'den ziyade şüpheli Barbaros'la İstanbul'a geliş-gidişlerde muhatap olduğunu, şüpheli Sinan Aydın Aygün'ü tanımadığını, 0505 ..0 89 23 nolu bir telefonunun olup olmadığından emin olmadığını, Sencer Özkan'ı tanıdığını, kendisinin bir iş adamı olduğunu, Ankara-Güvercinlik'deki Teknik İstihbarat merkezini kurarken bu kişinin şirketiyle de çalıştıklarını, Hamza ÇAPKIN isimli kişiyi tanıdığını, bu kişinin Çanakkale'de birlikte çalıştığı Uzman Çavuşu olduğunu, Hamza Ç.'a ait bu telefonu kısa süreli olarak kullandığını, yapılan aramalarda hazır olmadığı için şu anda aleyhine delil olarak dosyaya konulan belgeleri kabul etmediğini, çünkü Ergenekon ile bir ilgisinin bulunmadığını, teşkilatında komutanlık yapmasına rağmen Veli Küçük'ü kesinlikle tanımadığını, Ergun Poyraz'ı Ankara'da çalıştığı dönemde komutanları tarafından gönderilen bir kişi olarak tanıdığını, kendisinin korunmak için yardım talebinde bulunduğu, zaman zaman resmi makamında görüşmelerinin olduğunu, çünkü kendisinden belli konularda yardım alacaklarını düşündüklerini, şüpheli Mustafa Ali Balbay'ı tanıdığını, şüpheli Mustafa Ali Balbay ile ilgili gizli görüşme kayıtlarını bir tape olsun diye bulundurduklarını, herhangi bir şekilde şantaj amaçlı olmadığını, böyle bir şey olsaydı bunun ortaya çıkmış olacağını, Eldiven, Yakamoz, Ay ışığı gibi kavramlarla uzaktan yakından bir ilişkisinin olmadığını, dosyadaki bu belgeleri de kabul etmediğini, Genelkurmay'a ait gizli olduğu iddia edilen belgelerin şahsına ait mesleki, eğitim sırasında verilen belgeler olduğunu, evinde ele geçirildiği iddia edilen, ay ışığı ve yakamoz darbe planlarına ilişkin belgelerin internette dolaşan belgeler olduğunu, Nuray B. ve şüpheliler Tuncay Özkan ve Bedrettin Dalan ve ile yapılan görüşmelerin CD çözümlerinin biraz önce aktardığı gerekçe sebebiyle kaydedildiğini, Atatürkçü Düşünce Derneği hakkında istihbari mahiyetteki belgeden kendisinin haberinin olmadığını, bir yıl kadar birlikte çalıştığı şüpheli Mehmet Şener Eruygur'un da bu belgeden haberinin olacağını sanmadığını, bu belgelerin kendisinde infial uyandırdığınıiçünkü bu belgelerin kendisinde çıkmasının mümkün olmadığını, Usiad konusunda herhangi bir bilgisinin olmadığını, yıllarca terör örgütlerine karşı nitelikli birimlerde görev yapan bir insan olarak Anayasal düzeni veya Hükümeti yıkmayı amaçlayacak böyle bir örgütlenmenin içerisinde yer almasının mümkün olmadığını, kendisine ait olduğu söylenen belgelerle hiçbir ilgisinin olmadığını, bazı eylemlerinin söz konusu olabileceğini yani bir kısım belgeleri gözden kaçtığı için kurumuna iade edemediğini bu yüzden pişmanlık duyduğunu, tutuksuz yargılanmak istediğini, Abdullah Öcalan'ı 8 ay boyunca sorgulayan ekibin içerisindeki tim komutanı olduğunu, bu yüzden üç ayrı örgütün ölüm listesinde bulunduğunu ifade etmiştir.
Dostları ilə paylaş: |