100 İslamoğlu Tef



Yüklə 157,35 Kb.
səhifə3/3
tarix02.11.2017
ölçüsü157,35 Kb.
#27822
1   2   3

Feekela minha bunun üzerine o ikisi ondan yediler. febedet lehüma sev'atühüma ve tafika yahsıfani aleyhima min varakıl cenne ve hemen ardından kendi cinselliklerinin farkına vardılar ve başladılar has bahçenin yapraklarından topladıkları ile üzerlerini örtmeye.
Burada cinselliğin keşfedilmesi sembolik bir dille anlatılıyor. Belki şöyle bile yaklaşmak mümkün Adem ve Havva çifti insanlığın prototipi arge tipi olarak büyüdüler, bluğ çağına erdiler ve ilk defa cinsellik diye bir şeyi keşfettiler. Böyle de anlamakta bir sakınca yok. Böylece insanoğlu ilk defa Allah’ın bünyesine yerleştirdiği bir şeyi keşfetti. O keşfediş burada sembolik bir lisanla, dile getiriliyor.
[Ek bilgi; A`râf Sûresi`nin 20-22. âyetlerinde ise olayın seks kökenli bir gelişme gösterdiğine şöyle işaret ediliyor:
"Derken şeytan ayıp yerlerini kendilerine göstermek için ikisine de vesvese verdi ve dedi ki: -Rabbim sizi başka bir şey için değil, sadece iki melek veya ölümsüzlerden olmanızı önlemek için yasaklamıştır.(A’raf/20)
Ve doğrusu ben size öğüt verenlerdenim. (A’rad/21)
Şeytan onları aldatarak aşağı sarkıttı. Ağaçtan tadınca ayıp yerleri kendilerine göründü. Cennet yapraklarını üst üste yamayıp ayıp yerlerini örtmeye başladılar." (A’raf/22) Deniyor.
Cennet yaşamı içinde iken Cenâb-ı Hak, O`nun yanında Havva`yı meydana getiriyor...Âdem ile Havva kendilerindeki bu ilâhi isimlerin mânâsını tam hakkıyla Cennet denilen bir hâl içinde, Cennet yaşamı denilen bir hâl içinde yaşarken, Şeytan onları aldatarak aşağı sarkıttı.
Yâni, onlara seksi empoze etti... Aşağı sarkıtmasının, anlamı; sekse- dolayısıyla, beşeriyete, yâni bedenle yaşamaya yöneltilmesi idi.
Adem ve Havva, beden kavramı olmadan evvel, kendilerini bir beden olarak kabullenme sınırlamasına girmedikleri için, özgürce her düşündüğünü tahakkuk ettirebiliyorlardı. Bahsi geçen "Yasak ağaç", bize göre, seks kavramı idi!... Ağacın gövdesinden dallar ve meyveler oluştuğu gibi; seksten de çocuklar, torunlar oluşuyordu.. Seksin getireceği üreme, yasak ağaç şeklinde sembolize edilmişti!.. (A.Hulusi-Bilincin arınışı)]
ve 'asa Ademu Rabbehu feğavâ sonuçta Adem rabbine karşı gelmiş ve düzenini bozmuş oldu.
Aslında ğava; batıl inançtan kaynaklanan cehalet ve cesaret manasına gelir. Hatta Ragıp el Isfahani bunu çok anlamı yanında fesede ‘ay şuhu anlamı olduğunu yani hayat düzenini bozdu anlamına geldiğini de söylediği için bendeniz onu tercih ediyorum. Hayat düzenini bozdu. Tabii bu aslında kendileri için belki de zorunlu bir yoldu. Neden zorunlu? Çünkü zaten insanın bünyesine yerleştirilmiş olunan şehvet güdüsü bir gün gelip ortaya çıkacaktı. Yani insanlaşacaklardı. Sürekli tüketici olarak kalmayacaklardı o has bahçede. O nedenle de zorunlu bir süreçti bu.

122-) Sümmectebahu Rabbuhu fetabe aleyhi ve heda;
Sonra Rabbi Onu seçti, arındırdı, Onun tövbesini gerçekleştirdi ve hakikatine erdirdi! (A.Hulusi)
122 - Sonra rabbi onu ıstıfa etti de tevbe sini kabul buyurdu ve yol gösterdi. (Elmalı)

Sümmectebahu Rabbuhu Nihayet rabbi onu seçip arındırdı. Bu İctebahu; onu arındırdı, onu saflaştırdı, onu seçti, hatta onu ayıkladı manasına gelir. Nihayetinde Allah onu bırakmadı. Bütün bu başına gelenler insan olmanın belki de kaçınılmaz sonuçlarıydı. fetabe aleyhi ve heda hem tevbesini kabul etti, hem de ona doğru yolu gösterdi.
Ademle şeytanı birbirinden ayıran şey; Birinin günah işleyip diğerinin işlememesi değil. Çünkü ikisi de hata etti. İkisi de asi oldu. Ademle şeytanı birbirinden ayıran şey Ademin hatasını itiraf edip dönmesi, şeytanın ise hatasında ısrar etmesidir. İşte temel fark bu. Onun için insanı insan eden melekleşme değildir, günah işlememesi değildir. Günahtan dönmemesi, ona aldırmaması ona alışmasıdır. İşte insanı şeytanlaştıracak olanda budur.

123-) Kalehbita minha cemiy'an ba'duküm liba'din adüvv* feimma ye'tiyenneküm minniy hüden femenittebe'a hüdaye fela yedıllu ve lâ yeşka;
(Rabbi) dedi ki: "Birlikte (şuur ve daha sonra terk edilecek beden eşi) inin aşağı ondan! Bir kısmınız bir kısmınıza düşman olarak! Benden size bir Hüda (hakikatinizi hatırlatıcı) geldiğinde, kim benim Hüdama (hatırlattığım hakikatine) tâbi olur ise, işte o sapmaz ve şakî olmaz!" (A.Hulusi)
123 - Buyurdu ki: inimiz ikiniz de oradan hepiniz, bazınız bazınıza düşman olarak, sonra ne zaman size benden bir hidayetçi gelir de her kim hidayetçime uyarsa işte o dalâlete düşmez ve bedbaht olmaz. (Elmalı)

Kalehbita minha cemiy'an ba'duküm liba'din adüvvun dedi ki o makamdan hep birlikte birbirinize düşman olarak inin. feimma ye'tiyenneküm minniy hüden bundan böyle de benim katımdan size doğru yol bilgisi gelmeye devam edecektir. Yani insanoğluna Allah peygamberleriyle, vahiyleriyle uyarmayı sürdürecektir.
femenittebe'a hüdaye fela yedıllu ve lâ yeşka artık kim benim gösterdiğim yolu izlerse işte o ne sapacak ne de kendini yitirecektir.

124-) Ve men a'reda an zikrİY feinne lehu me'ıyşeten danken ve nahşuruhu yevmel kıyameti a'ma;
"Kim zikrimden (hatırlattığım hakikatinden) yüz çevirir ise, muhakkak ki onun için (beden - bilinç kayıtlarıyla) çok sınırlı yaşam alanı vardır ve onu kıyamet sürecinde kör olarak haşrederiz." (A.Hulusi)
124- Her kim de zikrimden yüz çevirirse ona dar bir maişet vardır ve onu Kıyamet günü kör olarak haşr ederiz. (Elmalı)

Ve men a'reda an zikrİY fakat kimde benim uyarıcı mesajlarımdan, benim vahyimden, benim davetimden yüz çevirirse feinne lehu me'ıyşeten danken iyi bilsin ki onun hayat alanı daraldıkça daralacaktır. Burada sadece geçimi falan değil, rızkı değil, yani sadece maddi şeylere indirgeme konusunda böyle bir tarihsel zaafımız var. Hayat alanı, Taberi’nin de dediği gibi zaman olarak, mekan olarak ve hayatın her alanı olarak hayat alanı daralacak.
Neden? Allah’ı hesaba katmamış bir hayat anlamsız bir hayattır. Yani kısaca söylemek gerekirse Allahsız bir hayat, anlamsız bir hayattır. Böyle bir hayatın alanı daralmaz da ne olur. Düşünün kutsaldan arındırılmış bir hayatın basitliğini ve sığlığını. Kutsaldan arındırılmış, ötelerle ilişki kurulmamış, Allah ile ilişki kurulmamış bir hayatın hangi derinliği olabilir ki.
ve nahşuruhu yevmel kıyameti a'ma ve kıyamet günü biz o kimseyi kör olarak kaldıracağız. Dünyada, biraz önce de söylemiştim tefsir ederken gerçeğe gözlerini kapamıştı. Ahiret manevi arıza ve hastalık ve çirkinliklerin nitelik olmaktan çıkıp niceliğe büründüğü yerdir demiştim. Onun için burada da geldi. Dünyada manevi kördü ahirette bu fiziki olarak ortaya çıkacak.

125-) Kale Rabbi lime haşerteniy a'ma ve kad küntü basıyra;
(O vakit) dedi ki: "Rabbim, niçin beni kör olarak haşrettin, (dünyadayken) gözlerim görüyordu? (A.Hulusi)"
125 - Rabbim beni niçin kör olarak haşr ettin, halbuki ben gözlü idim der. (Elmalı)

Kale Rabbi lime haşerteniy a'ma ve kad küntü basıyra O kimse4; Rabbim diyecek, niçin beni kör olarak kaldırdın, oysaki ben dünya hayatımda gören biriydim.

126-) Kale kezâlike etetke ayatuna fenesiyteha* ve kezâlikel yevme tünsa;
(Rabbi) dedi ki: "İşte böyle... Delillerimiz sana geldi de sen onları (değerlendirmeyi) unuttun. Bunun sonucu olarak bu süreçte unutulursun (mahrum kalırsın unutup hatırlamadıklarından)!" (A.Hulusi)
126 - Buyurur ki: öyle, sana âyetlerimiz geldi de onları unuttun, bugün de böyle bırakılacaksın. (Elmalı)

Kale kezâlike etetke ayatuna fenesiyteha Allah böyle gerekiyordu diyecek sana bizim ayetlerimiz ulaşmıştı fakat sen onları unutmuştun ve kezâlikel yevme tünsa sonuçta bugünde sen unutulacaksın. Yani Allah’ın mesajına karşı vurdumduymazlık yapmıştın, unutmuştun. Allah’ı unutma olarak değerlendiriliyor Allah’ın mesajını unutma. Mesajına karşı tavrınız, Allah’a karşı tavrınızdır. Bu ayet bunu gösteriyor.
nesullahe fenesiyehüm. (Tevbe/67) diyordu ya Kur’an;
Onlar Allah’ı unuttular, Allah’ta onları unuttu. Onlar Allah’a aldırmadılar, Allah’ta onlara aldırmadı. Bu sayede başından beri unutmanın, önemsememenin, vurdumduymazlığın, insanın başına açtığı belaların ne kadar büyük bela olduğu burada anlatılıyor. Ki bu ayetle 115. ayet, yine 52. ayet karşılaştırılmalı

127-) Ve kezâlike necziy men esrefe ve lem yu'min Bi âyâti Rabbih* ve le azâbül ahireti eşeddü ve ebka;
(Halifelik istidadını açığa çıkarıcı ömrünü) israf etmiş ve Rabbinin hakikatindeki delillerine iman etmemiş kimse, sonuçlarını böylece yaşar! Gelecek azabı ise daha şiddetli ve daha kalıcıdır. (A.Hulusi)
127 - Ve işte rabbinin âyâtına iman etmeyip israf edeni biz böyle cezalandıracağız ve elbette o Âhiret azâbı daha şiddetli ve daha bekalıdır. (Elmalı)

Ve kezâlike necziy men esrefe ve lem yu'min Bi âyâti Rabbih işte biz de amaçsızca bir hayat yaşayan ve rabbinin ayetlerine güvenip inanmayan kimseleri böyle cezalandırırız. Men esrafe; israf eden, boşa harcayan, hovardaca harcayan. Daha önce bu ayete atıf yapmıştım. Esseref insanın Aşırı gitmesi, haddi aşması manasına gelir bu kelimenin kökeni olan esseref. Aslında burada şunu kıyaslamamız lazım ki o ayet Zümer/53. ayeti;
Kul ya 'ıbadiyelleziyne esrefu alâ enfüsihim lâ taknetu min rahmetillâh. (Zümer/53)Ey kendi hayatını bozuk para gibi harcayan, israf eden kullarım. De ki onlara.
Evet, Yani kendilerini harcamaktan söz ediyor ayet. Kendini harcayan. İşte burada da o. Hayatını harcayan aslında kendini harcamış olur. Başka izahı var mı?
ve le azâbül ahireti eşeddü ve ebka hele bir de ahiret azabı var ki o çok daha şiddetli ve çok daha kalıcıdır.

128-) Efelem yehdi lehüm kem ehlekna kablehüm minel kuruni yemşune fiy mesakinihim* inne fiy zâlike le âyâtin liülinNüha;
Helâk olmuş nice toplumun meskenleri üzerinde dolaştıkları hâlde, bu onlara gerçeği göstermedi mi? Muhakkak ki bunda ibret alacak kadar aklı olanlara nice delil vardır. (A.Hulusi)
128 - Daha onları şu irşat etmedi mi? Ki kendilerinden evvel nice kurûn helâk etmişiz, onların meskenlerinde yürüyüp duruyorlar, her halde bunda ibret alacak aklı olanlar için çok âyetler var. (Elmalı)

Efelem yehdi lehüm kem ehlekna kablehüm minel kuruni yemşune fiy mesakinihim şimdi yurtlarında gezip tozdukları, kendilerinden önce yaşayıp gitmiş olan nesillerden bir nicesini cezalandırmış olmamız, helak etmiş olmamız onların aklını başına hala getirmedi mi.
Helak oluş kıssaları Hud, Hicr, Zariyat ve daha başka surelerde anlatılan Ad kavmi, Lut kavmi, semud kavmi, hicr ve eyke ahalileri hatırlatılıyor burada. Ki bu ayetlerin ilk gönderildiği Mekke toplumunun kervan yolları o kavimlerin helak olduğu yerlerden geçiyordu. Onun için de Hicr/75. ayetinde böyle bir ima daha var. Onlara bu hatırlatılıyor.
inne fiy zâlike le âyâtin liülinNüha şüphesiz bunda sahibini kötülükten koruyan bir akla sahip olanlar için alınacak derin dersler vardır.

129-) Ve levla kelimetün sebekat min Rabbike le kâne lizamen ve ecelün müsemma;
Eğer Rabbinden, önceden verilmiş bir hüküm ve tayin edilmiş bir ömür olmasaydı, azap (vefat derhâl) kaçınılmaz olurdu! (A.Hulusi)
129 - Rabbinden bir kelime sebk etmiş olmasa idi her halde azâb lizam olurdu fakat müsemmâ bir ecel var. (Elmalı)

Ve levla kelimetün sebekat min Rabbike le kâne lizamen ve ecelün müsemma ve eğer rabbin tarafından belirli bir süreye kadar fırsat tanınacağına dair başlangıçta konulmuş bir yasa olmamış olsaydı günahkarları hemen cezalandırmak kaçınılmaz olurdu.
Evet, yani Allah bir elçi göndermedikçe bir topluma azap etmeyeceğine dair vaadini hatırlatıyor ki, Kur’an da İsra/15. ayetinde böyle bir ayet var. Yani; ve ma künna muazzibiyne hatta neb'ase Rasûla. (İsra/15) biz elçi göndermedikçe bir topluma azap etmeyiz. O hatırlatılıyor. Eğer böyle olmamış olsaydı azap kaçınılmaz olurdu. Ama Allah’ın yasası öyle değil. Onlara dönecek, tevbe edecek zaman vermek.

130-) Fasbir alâ ma yekulune ve sebbıh Bi Hamdi Rabbike kable tulu'ışŞemsi ve kable ğurubiha* ve min anailleyli fesebbih ve atrafen nehari lealleke terda;
Onların dediklerine sabret... Güneş'in doğuşundan önce de, batışından önce de Rabbinin Hamdi olarak (sende Hamd'i açığa çıkaranı hissederek) tespih et! Gecenin bir kısmında (yatsı) ve gündüzün ortasında (öğle) da tespih et (hakikatinin yaşanması işlevini açığa çıkararak) ki; rıza (seyir) hâlini yaşayasın. (A.Hulusi)
130 - O halde dediklerine sabret de rabbine hamd ile tesbih eyle: Güneş doğmadan evvel: gece saatlerinde de tesbih et gündüzün etrafın da ki rızaya irebilesin. (Elmalı)

Fasbir alâ ma yekulune ve sebbıh Bi Hamdi Rabbike kable tulu'ışŞemsi ve kable ğurubiha öyleyse artık onların söylediklerine karşı sabırlı ol ve güneşin doğumu ve batımından önce rabbinin aşkın olan yüce zatını an. ve min anailleyli fesebbih ve atrafen nehari lealleke terda yine gecenin bazı saatlerinde ve gündüzün belli zamanlarında O’nun yüce zatını an ki O’ndan razı olduğun belli olsun.
Evet çok ilginç. Lealleke terda. Türda diye okunmuş ama hayır terda doğru okuyuş bu. O’ndan razı olduğu belli olsun. Yani Allah’tan razı ol ki Allah’ta senden razı olsun. Allah razı olsun demeden önce Allah’tan razı ol sen. Allah’tan razı değilsen Allah senden neden razı olsun.
Sure 5. yıla ait. Bunu hatırlatırım. Muhtemelen Namaz konusunda ki vakitlerle ilgili ilk ayrıntılı ayette bu. 5 vakit namaza işaret ettiği açık. Ancak Resulallah’ta ameli ve mütevatir sünnetiyle bu ayetin 5 vakit namaza işaret ettiğini hayatında yaşayarak bize nakletmiştir.

131-) Ve lâ temüddenne ayneyke ila ma metta'na Bihi ezvacen minhüm zehretel hayatid dünya lineftinehüm fiyh* ve rizku Rabbike hayrun ve ebka;
Sakın gözlerini kaydırma, onlardan bir kısmına, kendilerini sınamak için dünya hayatının süsü olarak (verilmiş) geçici fâni zenginliğe! Rabbinin rızkı daha hayırlı ve daha bâkîdir. (A.Hulusi)
131 - Ve sakın öyle şey'e gözlerini uzatma ki biz onun hakkında kâfirleri fitneye düşürmek için onunla bir kaç çiftini Dünya hayatın cici bicisinden zevkıyab etmişizdir, halbuki rabbinin rızkı hem daha hayırlı, hem daha bekalıdır. (Elmalı)

Ve lâ temüddenne ayneyke ila ma metta'na Bihi ezvacen minhüm zehretel hayatid dünya lineftinehüm fiyh ve onlardan kimi çiftlere, kendilerini sınamak için verdiğimiz bu dünya hayatının aldatıcı parlaklığına gözlerini dikme. ve rizku Rabbike hayrun ve ebka zira senin rabbinin sana verdiği nimet çok daha yararlı ve çok daha kalıcıdır. Yani mecazen imrenme diyor. Onlara bakıp imrenme çünkü herkesin sana imrenmesi lazım sana Allah’ın verdiği bu manevi nimetler, başkalarına verdiği maddi nimetlerden çok çok daha fazla.

132-) Ve'mur ehleke Bis Salâti vastâbir aleyha* lâ nes'elüke rizka* nahnu nerzükuke, vel 'akıbetü littakva;
Yakınlarına salâtı (rabbine yönelişi) yaşamalarını emret; kendin de onda devamlı ol! Senden bir yaşam gıdası istemiyoruz; (aksine) senin yaşam gıdan bizden! Gelecek korunanındır. (A.Hulusi)
132 - Hem ehline de namaz ile emret hem de kendin ona sabır ile devam eyle, biz senden bir rızk istemiyoruz. Biz seni merzuk ederiz ve âkıbet takvânındır. (Elmalı)

Ve'mur ehleke Bis Salâti vastâbir aleyha öyleyse yakınlarına salâtı emret, namazı emret ve sen de bunun üzerinde kararlı ol. lâ nes'elüke rizka* nahnu nerzükuk biz senden rızk istemiyoruz. Seni biz doyuruyoruz. Zariyat/57. ayeti bağlamında düşünüldüğünde biz senden kendimiz için rızk istemiyoruz manasına gelir ki doğrusu da budur. vel 'akıbetü littakva ve mutlu son kişinin sorumluluk bilincine bağlıdır. Yani ne kadar sorumluysanız sonunda mutluluğunuz da ona bağlı olarak gelecektir.

133-) Ve kalu levla ye'tiyna Bi ayetin min Rabbih* evelem te'tihim beyyinetü ma fiyssuhufil'ula;
Dediler ki: "Rabbinden bir mucize bize getirseydi ya!"... İlk bilgilerdeki açık deliller onlara ulaşmadı mı? (A.Hulusi)
133 - Birde rabbinden bir âyet getirse ya! Dediler, yâ kendilerine evvelki kitaplardakinin beyyinesi gelmedi mi ki? (Elmalı)

Ve kalu levla ye'tiyna Bi ayetin min Rabbih bir de dediler ki o bize rabbinden bir mucize getirmeli değil miydi evelem te'tihim beyyinetü ma fiyssuhufil'ula oysa ki daha önceki vahiylerin içeriğinde yer alan açık deliller kendilerine ulaşmamış mıydı. Burada ima edilen şey Tevrat’ta ve İncil’de Resulallah’ın geleceğine dair haberler.

134-) Ve lev enna ehleknahüm Bi azâbin min kablihi lekalu Rabbena levla erselte ileyna Rasûlen fenettebi'a âyâtike min kabli en nezille ve nahzâ;
Eğer onlara daha önce azabı yaşatarak helâk etseydik, elbette şöyle derlerdi: "Rabbimiz; bir Rasûl irsâl etseydin de zillete düşüp rezil olmadan önce senin işaretlerine tâbi olsaydık." (A.Hulusi)
134 - Eğer biz onları bundan evvel âzâb ile ihlâk etmiş olsa idik derlerdi ki o rabbimiz! Ne olurdu bize bir Resul gönderseydin de biz zelil ve rüsva olmadan evvel âyetlerine ittiba etseydik. (Elmalı)

Ve lev enna ehleknahüm Bi azâbin min kablih ve eğer biz onları elçi göndermeden önce bir helake uğratarak cezalandırmış olsaydık lekalu Rabbena levla erselte ileyna Rasûlen fenettebi'a âyâtike min kabli en nezille ve nahzâ bu kez de ey rabbimiz eğer sen şu zillet verici ve onur kırıcı duruma düşmeden önce bize bir elçi göndermiş olsaydın ona hemen uyardık diyecekleri kesindir. Yani eğer biz uyarmamış olsaydık bu kez de böyle bir bahane bulacaklardı. Ki 129. ayetle birlikte anlaşılmalı bu.

135-) Kul küllün müterabbisun feterebbesu* feseta'lemune men ashabus sıratıs seviyyi ve menihteda;
De ki: "Herkes bekleyip gözetlemekte; siz de gözetleyin! Düpedüz yolun ehli kimmiş, hakikate eren kimmiş yakında bileceksiniz!" (A.Hulusi)
135 - De ki hep beklemekte, bekleyin bakalım çünkü yakında bileceksiniz: doğru yol sahipleri kimler? ve doğru giden kim? (Elmalı)

Kul küllün müterabbisun feterebbesu de ki; Herkes hak ettiği akıbeti beklemektedir. O halde sizde bekleyiniz. feseta'lemune men ashabus sıratıs seviyyi ve menihteda nasıl olsa doğru dürüst bir yol seçenlerin kimler olduğunu ve bu tercih sonucunda Allah’ın kimleri doğru yola yönelttiğini günü gelince öğreneceksiniz.
Evet son cümle gerçekten çok ilginç feseta'lemune men ashabus sıratıs seviyyi ve menihteda Allah’ın hidayetinin; insanın tercihine karşılık bir ödül olduğu dile getiriliyor. İlk adımı ey insan sen atacaksın deniliyor. Hür iradenle attığın ilk adım Allah’ın sana yardımını ve hidayetini getirecektir. Yani gerisi gelecektir. Ama sen iradeni doğru kullanırsan onun için Allah’a şöyle bir bahanen hiç olmayacak;
“Beni sen saptırdın.”
Hayır sen sapmış olursun. Eğer hidayete erersen de senin tercihine bakıp Allah hidayetini verecektir. Tercihi dosdoğru yol, dosdoğru bir hayat ve mutlu bir akıbet olanlardan kılması niyazıyla.

Ve ahiru davana enil hamdülillahi rabbil alemiyn”
Çağrımız ve davamız Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd’adır.
Yüklə 157,35 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin